بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
5. Vitir Namazında Kunut
1427- Hasan b. Ali (radıyallahü anhümâ)'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana vitir namazında, -İbn Cevvâs'ın dediğine göre vitrin kunutunda- okuyayım diye şu sözleri öğretti:
" Ey Allah'ım, hidayete erdirdiklerin içerisinde beni de hidâyete erdir. Afiyet verdiklerin arasında bana da afiyet ver. Gözettiklerinin içinde beni de gözet. Verdiğin şeylerde benim için bereket kıl. Hükm (takdir) ettiklerinin şerrinden beni koru. Şüphesiz sen hükm (takdir) edersin. Senin takdirine karşı gelinmez. Senin işini üzerine aldığın kişi alçalmaz ve senin düşman olduğun da şeref bulamaz. Rabbimiz, senin hayrın pek çoktur ve sen sana lâyık olmayan şeylerden münezzehsin."
Nesâî, kıyamü’l-leyl 51; Tirmizî, vitir 10; İbn Mâce, ikâme 117; Darimî, salat 214; Ahmed b. Hanbel, I, 199-200.
1428- Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyli, Zuheyr'den, o da Ebû îshak'dan önceki hadisi aynı isnâd ve mana ile rivâyet etti. Züheyr rivâyetinin sonunda, Hasan bu (kunut duasını) " vitirdeki kunutta" söylerdi dedi. " Onları vitirde söylüyorum" sözünü zikretmedi.
Sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Ebû'l-Havra, Râbi'a b. Şeybândır.
1429- Ali b. Ebi Tâlib (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vitir namazının sonunda şöyle dermiş:
" Allahımî Senin gazabından rızana, cezandan affına, senden sana sığınırım. (Lâyık olduğun gibi) senin senalarını sayamam, sen kendini nasıl sena (medh) ettînse öylesin."
Nesâî, kıyamü'l leyl 51; İbn Mace, ikâme 116; Ahmed b. Hanbel, I, 96, 150.
Ebû Dâvûd buyurdu ki:
" Hişam, Hammad'ın en eski hocasıdır. Bana Yahya b. Main'in " Ondan Hammad b. Seleme'den başka kimse (hadis) rivâyet etmedi" dediği ulaştı."
Yine Ebâ Dâvud şöyle dedi:
" Îsa b. Yunus, Said b. Ebi Arûbe'den; o Katâde'den; Katâde, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ'dan; o da babası vasıtasıyle Übey b. Ka’b'den, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in vitirde rüku'dan önce kunut yaptığını rivâyet etti. Bu talikteki yani " ruku'dan önce" tefsiri, râvilerden birine aittir. Bizzat Mûsânnif Ebû Dâvûd'un sözü olması da muhtemeldir. Muhammed b. Nasr bu taliki Übey b. Ka'b'a kadar vasletmiştir.
Ebû Dâvud şunu da söyledi:
" Îsa b. Yunus bu hadisi aynı şekilde Fıtr b. Halîfe'den; O, Zübeyd'den; Zübeyd, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ'dan, o da babası kanalıyla Übey (b. Ka'b)'den; Übey (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (Önceki talikteki olduğu gibi rüku’dan önce kunut yaptığını) rivâyet etti.
Îsa b. Yunus'un Fıhr'dan yaptığı bu rivâyeti Dârekutnî başka bir isnadla Übey b. Ka’b'dan mevsul olarak rivâyet etmiştir. Übey şöyle der:
" Rükudan önce kunut yapar, selâmı verince de üç defa derdi. Sesini uzatır. Sonuncusunda da derdi. (el-Menhel, VIII, 61).
Hafs b. Gıyas, Mis'ar, Zübeyd, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ ve babası isnadı ile Übey b. Ka'b (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in vitirde rükudan önce kunut yaptığı rivâyet edildi.
Bu talik kunutun rükudan önce yapıldığını gösteren üçüncü rivâyettir.
Ebû Dâvud devamla şöyle dedi:
" Said'in Katâde'den rivâyet ettiği hadisi Yezid b. Zürey, Said’den; o, Katâde'den; Katâde, Azre’den; Azre, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ'dan; o da, babası vasıtasıyla Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet etmiş, kunutu zikretmemiş, Übeyy'i de anmamıştır.
Bu talik Said b. Ebi Arûbe'nin Katâde'den yaptığı rivâyetin mevsuk olduğuna işaret etmektedir. Bunu Ha b. Yunus, Said b. Ebi Arûbe'den mevsul olarak ve kunutu zikrederek, Yezid b. Zuraye'den İse mürsel olarak ve kunutu anmadan rivâyet etmiştir.
Aynı şekilde bu hadisi Abdul-A'lâ ve Muhammed b. Bişr el-Abdi (Said b. Ebû Arûbe'den) rivâyet etmiş, kunutu zikretmemişlerdir. -Muhammed b. Bişr'in bu hadisi işitmesi Îsa b. Yunus ile beraber Küfe'de gerçekleşmiştir.- Yine bu hadisi Hişam ed-Destevâî ve Şu'be, Katâde'den rivâyet etmişler, kunut'u anmamışlardır.
Zübeyd'in hadisini Süleyman el-A'meş, Şu'be, Abdulmelik b. Ebi Süleyman ve Cerir b. Hazım -hepsi Zübeyd'den rivâyet etmişlerdir- onlardan hiç biri kunutu zikretmemiştir. Ancak Hafs b. Ğıyas, ve Mis’ar vasıtasıyla Zübeyd'den rivâyet edilen bundan müstesnadır. Çünkü Mis'ar hadisinde " Resûlüllah rüku'dan önce kunut yaptı" demiştir.
Ebû Dâvud:
" Hafs hadisi olarak meşhur olan bu değildir, Onun Mis'ar'dan başkasından olduğunu zannediyoruz" dedi. Yine Ebû Dâvud:
" rivâyet olunuyor ki:
" Übeyy Ramazan ayının (ikinci) yarısında kunut yaparmış" dedi.
1430- Muhammed (b. Şirin) arkadaşlarından birinden rivâyet ettiğine göre:
Ubey b. Ka'b onlara -ramazanda- imam olmuş ve ramazanın son yansında kunut yap(ar)mış.
Beyhaki, es-Sunenu’l-kubrâ, II, 498.
1431- Hasen (el-Basrî)'den rivâyet edildiğine göre: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) insanları, Übey b. Ka'b'in arkasında topladı, Ubey onlara (ramazandan) yirmi gece teravih kıldırır, sadece sonraki yarısında kunut yaptırırdı. (Ramazanın) son on günü olunca (mescidden) ayrılıp namazını evinde kılardı. Bunun üzerine insanlar da " Übey kaçtı" derlerdi.
Beyhakî, es-Sunenu’l-kübrâ, II, 498.
Ebû Dâvûd buyurdu ki:
" Bu kunut konusunda zikredilenlerin önemli olmadığını gösterir. Bu iki hadis " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın vitir'de kunut yaptığına dair" olan Ubey hadisinin zayıf olduğuna delildirler.
٥ - باب الْقُنُوتِ فِي الْوِتْرِ
١٤٢٧ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، وَأَحْمَدُ بْنُ جَوَّاسٍ الْحَنَفِيُّ، قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ بُرَيْدِ بْنِ أَبِي مَرْيَمَ، عَنْ أَبِي الْحَوْرَاءِ، قَالَ قَالَ الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ رضى اللّه عنهما عَلَّمَنِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَلِمَاتٍ أَقُولُهُنَّ فِي الْوِتْرِ قَالَ ابْنُ جَوَّاسٍ فِي قُنُوتِ الْوِتْرِ ( اللَّهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ وَعَافِنِي فِيمَنْ عَافَيْتَ وَتَوَلَّنِي فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ وَبَارِكْ لِي فِيمَا أَعْطَيْتَ وَقِنِي شَرَّ مَا قَضَيْتَ إِنَّكَ تَقْضِي وَلاَ يُقْضَى عَلَيْكَ وَإِنَّهُ لاَ يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ وَلاَ يَعِزُّ مَنْ عَادَيْتَ تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَتَعَالَيْتَ ) .
١٤٢٨ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ، حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ، حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ، بِإِسْنَادِهِ وَمَعْنَاهُ قَالَ فِي آخِرِهِ قَالَ هَذَا يَقُولُ فِي الْوِتْرِ فِي الْقُنُوتِ وَلَمْ يَذْكُرْ أَقُولُهُنَّ فِي الْوِتْرِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ أَبُو الْحَوْرَاءِ رَبِيعَةُ بْنُ شَيْبَانَ .
١٤٢٩ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عَمْرٍو الْفَزَارِيِّ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ هِشَامٍ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، رضى اللّه عنه أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَقُولُ فِي آخِرِ وِتْرِهِ ( اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ وَبِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ لاَ أُحْصِي ثَنَاءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ هِشَامٌ أَقْدَمُ شَيْخٍ لِحَمَّادٍ وَبَلَغَنِي عَنْ يَحْيَى بْنِ مَعِينٍ أَنَّهُ قَالَ لَمْ يَرْوِ عَنْهُ غَيْرُ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَى عِيسَى بْنُ يُونُسَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَنَتَ - يَعْنِي فِي الْوِتْرِ - قَبْلَ الرُّكُوعِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَى عِيسَى بْنُ يُونُسَ هَذَا الْحَدِيثَ أَيْضًا عَنْ فِطْرِ بْنِ خَلِيفَةَ عَنْ زُبَيْدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ أُبَىٍّ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم مِثْلَهُ وَرُوِيَ عَنْ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ عَنْ مِسْعَرٍ عَنْ زُبَيْدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَنَتَ فِي الْوِتْرِ قَبْلَ الرُّكُوعِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ حَدِيثُ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ رَوَاهُ يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ عَزْرَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم لَمْ يَذْكُرِ الْقُنُوتَ وَلاَ ذَكَرَ أُبَيًّا وَكَذَلِكَ رَوَاهُ عَبْدُ الأَعْلَى وَمُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ الْعَبْدِيُّ وَسَمَاعُهُ بِالْكُوفَةِ مَعَ عِيسَى بْنِ يُونُسَ وَلَمْ يَذْكُرُوا الْقُنُوتَ وَقَدْ رَوَاهُ أَيْضًا هِشَامٌ الدَّسْتَوَائِيُّ وَشُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ وَلَمْ يَذْكُرَا الْقُنُوتَ وَحَدِيثُ زُبَيْدٍ رَوَاهُ سُلَيْمَانُ الأَعْمَشُ وَشُعْبَةُ وَعَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ أَبِي سُلَيْمَانَ وَجَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ كُلُّهُمْ عَنْ زُبَيْدٍ لَمْ يَذْكُرْ أَحَدٌ مِنْهُمُ الْقُنُوتَ إِلاَّ مَا رُوِيَ عَنْ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ عَنْ مِسْعَرٍ عَنْ زُبَيْدٍ فَإِنَّهُ قَالَ فِي حَدِيثِهِ إِنَّهُ قَنَتَ قَبْلَ الرُّكُوعِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَلَيْسَ هُوَ بِالْمَشْهُورِ مِنْ حَدِيثِ حَفْصٍ نَخَافُ أَنْ يَكُونَ عَنْ حَفْصٍ عَنْ غَيْرِ مِسْعَرٍ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَيُرْوَى أَنَّ أُبَيًّا كَانَ يَقْنُتُ فِي النِّصْفِ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ .
١٤٣٠ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ حَنْبَلٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ، أَخْبَرَنَا هِشَامٌ، عَنْ مُحَمَّدٍ، عَنْ بَعْضِ، أَصْحَابِهِ أَنَّ أُبَىَّ بْنَ كَعْبٍ، أَمَّهُمْ - يَعْنِي فِي رَمَضَانَ - وَكَانَ يَقْنُتُ فِي النِّصْفِ الآخِرِ مِنْ رَمَضَانَ .
١٤٣١ - حَدَّثَنَا شُجَاعُ بْنُ مَخْلَدٍ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ عُبَيْدٍ، عَنِ الْحَسَنِ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ، جَمَعَ النَّاسَ عَلَى أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ فَكَانَ يُصَلِّي لَهُمْ عِشْرِينَ لَيْلَةً وَلاَ يَقْنُتُ بِهِمْ إِلاَّ فِي النِّصْفِ الْبَاقِي فَإِذَا كَانَتِ الْعَشْرُ الأَوَاخِرُ تَخَلَّفَ فَصَلَّى فِي بَيْتِهِ فَكَانُوا يَقُولُونَ أَبَقَ أُبَىٌّ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَهَذَا يَدُلُّ عَلَى أَنَّ الَّذِي ذُكِرَ فِي الْقُنُوتِ لَيْسَ بِشَىْءٍ وَهَذَانِ الْحَدِيثَانِ يَدُلاَّنِ عَلَى ضَعْفِ حَدِيثِ أُبَىٍّ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَنَتَ فِي الْوِتْرِ .