Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

12/09/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 42. Bâb—Diş Aralarında Kalan Kırıntıları Çıkarmak Hakkında

2140. Bize Ebu Asım haber verip (dedi ki), bize Sevr b. Yezid rivâyet edip (dedi ki), bize Husayn el-Himyeri rivâyet edip (dedi ki), bana Ebu Sa'di’l-Hayr, Ebu Hüreyre'den -Allah Azze ve Celle O'ndan razı olsun- haber verdi ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim (birşey) yerse, (yedikten sonra) dişlerinin arasında kalan kırıntıları (kürdan vb. bir şeyle) çıkarsın ve dişlerinin arasından çıkardığı bu şeyleri atsın. Diliyle (çıkarıp ağzında) dolaştırdığı şeyleri ise yutsun!"

٤٢- باب فِى التَّخْلِيلِ

٢١٤٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ حَدَّثَنَا ثَوْرُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا حُصَيْنٌ الْحِمْيَرِىُّ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَعِيدٍ الْخَيْرُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ أَكَلَ فَلْيَتَخَلَّلْ ، فَمَا تَخَلَّلَ فَلْيَلْفِظْ ، وَمَا لاَكَ بِلِسَانِهِ فَلْيَبْتَلِعْ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 41. Bâb—Fare Tereyağına Düşüp Ölürse (Ne Yapılır?)

2136. Bize Ali b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Süfyan, ez-Zühri'den, (O) Ubeydullah b. Abdillah'tan, (O) İbn Abbas'tan, (O da) Hazret-i Meymûne'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), tereyağına düşen farenin (hükmü) sorulmuştu da, O şöyle buyurmuştu: "Onu etrafıyla beraber atın ve (geri kalan yağı) yiyin!"

2137. Bize Muhammed b. Yusuf, İbn Uyeyne'den (naklen), kendi senediyle (yukarıdaki Hadisin benzerini) rivâyet etti.

2138. Bize Halid b. Mahled rivâyet edip (dedi ki), bize Malik, İbn Şihâb'dan, (O) Ubeydullah b. Abdillah'tan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), tereyağına düşüp ölen farenin (hükmü) sorulmuştu da, O şöyle buyurmuştu: "Onu, etrafıyla beraber alıp atın (ve geri kalan yağı yiyin.)"

2139. Bize Zeyd b. Yahya rivâyet edip (dedi ki), bize Malik, İbn Şihâb'dan, (O) Ubeydullah b. Abdillah'tan, (O) İbn Abbas'tan, (O) Hazret-i Meymûne'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti. Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "(İçine fare düşen yağ), erimiş olduğu zaman o dökülür, (yenmez)."

٤١- باب فِى الْفَأْرَةِ تَقَعُ فِى السَّمْنِ فَمَاتَتْ

٢١٣٦ - أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنْ مَيْمُونَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- سُئِلَ عَنْ فَأْرَةٍ وَقَعَتْ فِى سَمْنٍ فَقَالَ :( أَلْقُوهَا وَمَا حَوْلَهَا وَكُلُوا ).

٢١٣٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ بِإِسْنَادِهِ.

٢١٣٨ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : سُئِلَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنْ فَأْرَةٍ وَقَعَتْ فِى سَمْنٍ فَمَاتَتْ فَقَالَ :( خُذُوهَا وَمَا حَوْلَهَا فَاطْرَحُوهُ ).

٢١٣٩ - أَخْبَرَنَا زَيْدُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنْ مَيْمُونَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَحْوَهُ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : إِذَا كَانَ ذَائِباً أُهَرِيقَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 40. Bâb—Yemek Çağrısı (Davet) Hakkında

2135. Bize el-Hakem ibnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Muhammed, Mûsa b. Ukbe'den, (O) Nafi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "(Bir yemeğe) davet edildiğinizde davet edene icabet edin, (davetine gidin)."

٤٠- باب فِى الدَّعْوَةِ

٢١٣٥ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( أَجِيبُوا الدَّاعِىَ إِذَا دُعِيتُمْ ). قَالَ : وَكَانَ عَبْدُ اللَّهِ يَأْتِى الدَّعْوَةَ فِى الْعُرْسِ وَفِى غَيْرِ الْعُرْسِ وَيَأْتِيهَا وَهُوَ صَائِمٌ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 39. Bab—Yemek Yedirmek Hakkında

2134. Bize İbrahim b. Mûsa haber verip (dedi ki), bize Cerir, Atâ ibnu's-Saib'den, (O) babasından, (O da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Rahmana ibadet edin, selâmı yayın ve yemek yedirin ki, Cennetlere giresiniz."

٣٩- باب فِى إِطْعَامِ الطَّعَامِ

٢١٣٤ - أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( اعْبُدُوا الرَّحْمَنَ وَأَفْشُوا السَّلاَمَ ، وَأَطْعِمُوا الطَّعَامَ تَدْخُلُوا الْجِنَانَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 38. Bab—Yemek Esnasında Ayakkabıları Çıkarmak Hakkında

2133. Bize Muhammed b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Ukbe b. Halid, Mûsa b. Muhammed b. İbrahim'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana babam, Enes b. Malik'ten rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yemek koyup (da yiyeceğiniz) zaman ayakkabılarınızı çıkarın. Çünkü bu, ayaklarınız için daha rahatlatıcıdır"

٣٨- باب فِى خَلْعِ النِّعَالِ عِنْدَ الأَكْلِ

٢١٣٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا عُقْبَةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ مُوسَى بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِذَا وُضِعَ الطَّعَامُ فَاخْلَعُوا نِعَالَكُمْ ، فَإِنَّهُ أَرْوَحُ لأَقْدَامِكُمْ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 37. Bâb—Tencereye (Yemeğin) Suyunu Çok Koymak Hakkında

2132. Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Ebu İmran el-Cevni'den, (O) Abdullah ibnu's-Samit'ten, (O da) Ebu Zerr'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bana Dostum (Hazret-i Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) tavsiyede bulunup şöyle buyurdu: "Bir çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularından bir evin sakinlerini araştır ve onlara ondan (birkaç kepçe) alıp (ver)."

٣٧- باب فِى إِكْثَارِ الْمَاءِ فِى الْقِدْرِ

٢١٣٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى عِمْرَانَ الْجَوْنِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصَّامِتِ عَنْ أَبِى ذَرٍّ قَالَ : أَوْصَانِى خَلِيلِى -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِذَا طَبَخْتَ مَرَقَةً فَأَكْثِرْ مَاءَهَا ، ثُمَّ انْظُرْ أَهْلَ بَيْتٍ مِنْ جِيرَانِكَ فَاغْرِفْ لَهُمْ مِنْهَا ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 36. Bâb—Cünüb Yiyebilir

2131. Bize Sehl b. Hammâd rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, el-Hakem'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben İbrahim'i, el-Esved'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet ederken işittim ki, O şöyle demiş: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüb olup da yemek veya uyumak istediğinde abdest alırdı."

٣٦- باب فِى الْجُنُبِ يَأْكُلُ

٢١٣١ - أَخْبَرَنَا سَهْلُ بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ قَالَ سَمِعْتُ إِبْرَاهِيمَ يُحَدِّثُ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِذَا أَجْنَبَ فَأَرَادَ أَنْ يَأْكُلَ أَوْ يَنَامَ تَوَضَّأَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 35. Bab—Abdestsiz Olarak Yeme-İçme Hakkında

2128. Bize Kabisa rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyan, Amr b. Dinar'dan, (O) Saîd b. Ebi'l-Huveyris'ten, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) heladan çıktı, ardından kendisine yemek sunuldu. (Yemeğe başlaması) üzerine O'na; "abdest almayacak mısın?" denildi, (O da; "Namaz mı kılıyorum ki, abdest alayım?" buyurdu. Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "O, (yani seneddeki Saîd b. Ebi'l-Huveyris), ancak Saîd ibnu'l-Huveyris'tir."

2129. Bize Ebu Nuaym, Süfyan b. Uyeyne'den, (O) Amr b. Dinar'dan, (O) Saîd ibnu'l-Huveyris'ten, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi...

2130. Ben Ebu Asım'ı da, İbn Cüreyc'den, (O) Amr b. Dinar'dan, (O) Saîd İbnu'l-Huveyris'ten, (O da) İbn Abbas'tan (naklen), kendi senediyle (bir önceki Hadisi) rivâyet ederken işittim.

٣٥- باب الأَكْلِ وَالشُّرْبِ عَلَى غَيْرِ وُضُوءٍ

٢١٢٨ - أَخْبَرَنَا قَبِيصَةُ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى الْحُوَيْرِثِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : خَرَجَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مِنَ الْبِرَازِ فَقُدِّمَ إِلَيْهِ طَعَامٌ فَقِيلَ لَهُ : أَلاَ تَوَضَّأُ؟ قَالَ فَقَالَ :( أُصَلِّى فَأَتَوَضَّأُ؟ ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : إِنَّمَا هُوَ سَعِيدُ بْنُ الْحُوَيْرِثِ.

٢١٢٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ عُيَيْنَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْحُوَيْرِثِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ

٢١٣٠ - قَالَ وَسَمِعْتُ أَبَا عَاصِمٍ يُحَدِّثُ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْحُوَيْرِثِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ بِإِسْنَادِهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 34. Bab—Tatlı Ve Bal Hakkında

2127. Bize Ferve b. Ebi’l-Mağra rivâyet edip (dedi ki), bize Ali b. Mushir, Hişam b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den -Allah O'ndan razı olsun!- (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tatlıyı ve balı severdi."

٣٤- باب فِى الْحَلْوَاءِ وَالْعَسَلِ

٢١٢٧ - حَدَّثَنَا فَرْوَةُ بْنُ أَبِى الْمَغْرَاءِ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُحِبُّ الْحَلْوَاءَ وَالْعَسَلَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 33. Bab—Hizmetçiye Yemek Esnasında İkramda Bulunmak Hakkında

2125. Bize Ya'lâ rivâyet edip (dedi ki), bize İsmail b. Ebi Halid, babasından, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "-Birinizin hizmetçisi yemeği getirdiği zaman onu (yemeğe) oturtsun. Eğer kabul etmezse (eline yiyecekten birşey) versin!"

2126. Bize Ebu'l-Velid rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Muhammed b. Ziyad'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Ebu Hüreyre'yi, Hazret-i Peygamberden (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu rivâyet ederken işittim: "Birinize hizmetçisi bir yemek getirdiğinde onu yanına (yemeğe) oturtsun, yahut ona bir-iki lokma -veya bir iki çiğnem- versin. Çünkü (yemeğin) sıcaklığını ve dumanını o çekmiştir!"

٣٣- باب فِى إِكْرَامِ الْخَادِمِ عِنْدَ الطَّعَامِ

٢١٢٥ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى خَالِدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِذَا جَاءَ خَادِمُ أَحَدِكُمْ بِالطَّعَامِ فَلْيُجْلِسْهُ ، فَإِنْ أَبَى فَلْيُنَاوِلْهُ ).

٢١٢٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زِيَادٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يُحَدِّثُ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِذَا أَتَى أَحَدَكُمْ خَادِمُهُ بِطَعَامٍ فَلْيُجْلِسْهُ مَعَهُ وَلْيُنَاوِلْهُ لُقْمَةً أَوْ لُقْمَتَيْنِ أَوْ أُكْلَةً أَوْ أُكْلَتَيْنِ ، فَإِنَّهُ وَلِىَ حَرَّهُ وَدُخَانَهُ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 32. Bâb—İlk Ürün Hakkında

2124. Bize Nuaym b. Hammâd, Abdulaziz b. Muhammed'den, (O) Süheyl'den, (O) babasından, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) turfanda bir şey, yani ilk ürün getirildiğinde O; "Allah'ım, bize şehrimizde, ürünümüzde, müddümüzde ve sa'ımızda bereket üstüne bereket ver." buyurur, sonra onu, yanında bulunan çocukların en küçüğüne verirdi.

٣٢- باب فِى الْبَاكُورَةِ

٢١٢٤ - أَخْبَرَنَا نُعَيْمُ بْنُ حَمَّادٍ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ سُهَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِذَا أُتِىَ بِالْبَاكُورَةِ بِأَوَّلِ الثَّمَرَةِ قَالَ :( اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِى مَدِينَتِنَا وَفِى ثَمَرَتِنَا وَفِى مُدِّنَا وَفِى صَاعِنَا بَرَكَةً مَعَ بَرَكَةٍ ). ثُمَّ يُعْطِيهِ أَصْغَرَ مَنْ يَحْضُرُهُ مِنَ الْوِلْدَانِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 31. Bâb—Yaslanarak Yemek Hakkında

2123. Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Ali ibnu'l-Akmar'dan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Ebu Cuhayfe rivâyet edip dedi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), "Ben yaslanarak yemem!" buyurdu.

٣١- باب فِى الأَكْلِ مُتَّكِئاً

٢١٢٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَلِىِّ بْنِ الأَقْمَرِ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو جُحَيْفَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ آكُلُ مُتَّكِئاً ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 30. Bab—Eti Kesmeyip Isırarak Yemeyi Tercih Eden Kimse Hakkında

2122. Bize Ali ibnu'l-Medini rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyan rivâyet edip (dedi ki), bize Abdulkerim Ebu Umeyye rivâyet edip dedi ki, Abdullah ibnu'l-Haris b. Nevfel şöyle dedi: Babam beni Osman'ın başkanlığı (Halifeliği) zamanında evlendirmiş ve Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Ashabından bir topluluğu (düğün yemeğine) davet etmişti. Davet ettiklerinin arasında çok yaşlı biri olan Safvan b. Umeyye de vardı. Derken O şöyle demişti: Muhakkak ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "-Eti ısıra ısıra yeyin. Çünkü bu, daha lezzetli ve daha hoştur."

٣٠- باب فِيمَنِ اسْتَحَبَّ أَنْ يَنْهَسَ اللَّحْمَ وَلاَ يَقْطَعَهُ

٢١٢٢ - حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْمَدِينِىِّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْكَرِيمِ أَبُو أُمَيَّةَ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلٍ : زَوَّجَنِى أَبِى فِى إِمَارَةِ عُثْمَانَ فَدَعَا رَهْطاً مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَكَانَ فِيمَنْ دَعَا صَفْوَانُ بْنُ أُمَيَّةَ وَهُوَ شَيْخٌ كَبِيرٌ فَقَالَ : إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( انْهَسُوا اللَّحْمَ نَهْساً فَإِنَّهُ أَشْهَى أَوْ أَمْرَأُ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 29. Bâb—Tirit Yemeğinin Üstünlüğü Hakkında

2121. Bize Amr b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Halid, Ebu Tuvale Abdullah b. Abdirrahman b. Ma'merden, (O da) Enes'ten (naklen) şöyle rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Âişe'nin kadınlara üstünlüğü, tiritin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir!"

٢٩- باب فِى فَضْلِ الثَّرِيدِ

٢١٢١ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا خَالِدٌ عَنْ أَبِى طُوَالَةَ : عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَعْمَرٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( فَضْلُ عَائِشَةَ عَلَى النِّسَاءِ كَفَضْلِ الثَّرِيدِ عَلَى سَائِرِ الطَّعَامِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 28. Bâb—Düğün Ve Ziyafet Yemeği Hakkında

2116. Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki), bize Humeyd, Enes'ten (naklen) haber verdi ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), üzerinde sarı boya lekesi gördüğü Abdurrahman b. Avfa; "Bu durumun nedir?" buyurmuş, O da; "evlendim" demiş, (bunun üzerine Hazret-i Peygamber); "Bir koyunla da olsa düğün yemeği ver!" buyurmuş.

2117. Bize Affân haber verip (dedi ki), bize Katâde, el-Hassan'dan, (O) Abdullah b. Osman es-Sekafi'den, (O da) Sakif kabilesinden bir gözü kör olan bir adamdan -(Katâde) demiş ki, bu (adama) "Ma'ruf' denilirdi, yani iyilikle nitelendirilir, övülürdü. Eğer ismi Zübeyr b. Osman değilse, isminin ne olduğunu bilmiyorum.- (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Düğün yemeği birinci gün haktır, (yapılması ve gidilmesi gerekli bir iş, bir vecibedir), ikinci gün (yadırganmayan) bir iyiliktir, üçüncü gün ise duysunlar ve görsünler (diye yapılan bir iştir)." Katâde şöyle dedi: Bana bir adam da Saîd ibnu'l-Müseyyeb'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Saîd, düğün yemeğine) birinci gün davet edilmiş, kabul edip gitmiş, ikinci gün davet edilmiş, kabul edip gitmiş, üçüncü gün davet edilmiş, o zaman elçiyi kovup davetine icabet etmemiş ve "(bunlar) duysunlar, görsünler diye iş yapan kimseler!" demiş.

2118. Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki), bize el-Evzai, ez-Zühri'den, (O) el-A'rec'den, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "En kötü yemek, zenginlerin davet edildiği, yoksulların terkedildiği düğün ve ziyafet yemeğidir. Kim (meşru) daveti (kabul etmeyip) terkederse, Allah'a ve Resûl'üne isyan etmiş olur."

2119. Bize Saîd b. Süleyman, Süleyman ibnu'l-Muğire'den, (O) Sabit'ten, (O da) Enes'ten (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Bir yemek yapmış olan bir adam Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelmiş, -ve O'nu davet edip-, ("yemeğe buyurun!" manasına) eliyle işaret ederek şu şekilde, "ya Resûlüllah!" demişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de O'na işaret ederek, ("Beraber gelebiliriz!" manasına) şöyle yapmış ve Hazret-i Âişe'yi göstermişti. O, "hayır!" demiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ondan yüz çevirmişti. O ikinci defa O'na ("yemeğe buyurun!" manasına) işaret etmiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona (aynı şekilde, "beraber gelebiliriz!" manasına) işaret etmiş, (o kabul etmeyince) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ondan yüz çevirmişti. O üçüncü defa ona ("yemeğe buyurun!" manasına) işaret etmiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona; "Bu da (gelsin!)" buyurmuş, o; "peki (o da gelsin)" demiş, bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Hazret-i Âişe, onunla beraber gidip yemeğinden yemişlerdi.

2120. Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) el-A'meş'ten, (O) Ebu Mes'ud'dan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Ebu Şuayb isimli bir adam -ki, O'nun kasap bir kölesi vardı-, gelmiş ve (bu kölesine); "bana bir yemek yap, Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) beş kişiden biri olarak davet edeceğim" demişti. (Ebu Mes'ud sözüne devamla) dedi ki, (Ebu Şuayb'ın kasap kölesi yemeği yapmış), O da Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) beş (kişilik bir misafir topluluğunun) biri olarak davet etmişti. Sonra onların peşine bir adam takılmış, bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de şöyle buyurmuştu: "Doğrusu sen bizi beş kişiden biri olarak davet ettin. Bu, bizim peşimize takılan bir adamdır. Artık dilersen ona izin verirsin, dilersen onu bırakırsın!" (Ebu Mesud) dedi ki, O da izin vermişti.

٢٨- باب فِى الْوَلِيمَةِ

٢١١٦ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا حُمَيْدٌ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ لِعَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَرَأَى عَلَيْهِ وَضَراً مِنْ صُفْرَةٍ :( مَهْيَمْ؟ ). قَالَ : تَزَوَّجْتُ. قَالَ :( أَوْلِمْ وَلَوْ بِشَاةٍ ).

٢١١٧ - أَخْبَرَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُثْمَانَ الثَّقَفِىِّ عَنْ رَجُلٍ مِنْ ثَقِيفَ أَعْوَرَ - قَالَ : كَانَ يُقَالُ لَهُ مَعْرُوفٌ أَىْ يُثْنَى عَلَيْهِ خَيْرٌ ، إِنْ لَمْ يَكُنِ اسْمُهُ زُهَيْرَ بْنَ عُثْمَانَ فَلاَ أَدْرِى مَا اسْمُهُ - أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( الْوَلِيمَةُ أَوَّلَ يَوْمٍ حَقٌّ ، وَالثَّانِىَ مَعْرُوفٌ ، وَالثَّالِثَ سُمْعَةٌ وَرِيَاءٌ ). قَالَ قَتَادَةُ : وَحَدَّثَنِى رَجُلٌ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ : أَنَّهُ دُعِىَ أَوَّلَ يَوْمٍ فَأَجَابَ ، وَدُعِىَ الْيَوْمَ الثَّانِىَ فَأَجَابَ ، وَدُعِىَ الْيَوْمَ الثَّالِثَ فَحَصَبَ الرَّسُولَ وَلَمَ يُجِبْهُ وَقَالَ : أَهْلُ سُمْعَةٍ وَرِيَاءٍ.

٢١١٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْمُغِيرَةِ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ : شَرُّ الطَّعَامِ طَعَامُ الْوَلِيمَةِ يُدْعَى إِلَيْهَا الأَغْنِيَاءُ وَيُتْرَكُ الْمَسَاكِينُ ، وَمَنْ تَرَكَ الدَّعْوَةَ فَقَدْ عَصَى اللَّهَ وَرَسُولَهُ.

٢١١٩ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ الْمُغِيرَةِ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ : جَاءَ رَجُلٌ قَدْ صَنَعَ طَعَاماً إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ هَكَذَا وَأَوْمَأَ إِلَيْهِ بِيَدِهِ قَالَ يَقُولُ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- هَكَذَا وَأَشَارَ إِلَى عَائِشَةَ - قَالَ - فَأَعْرَضَ عَنْهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَوْمَأَ إِلَيْهِ الثَّانِيَةَ ، وَأَوْمَأَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَعْرَضَ عَنْهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَوْمَأَ إِلَيْهِ الثَّالِثَةَ ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( وَهَذِهِ ). قَالَ : نَعَمْ. فَانْطَلَقَ مَعَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَعَائِشَةُ فَأَكَلاَ مِنْ طَعَامِهِ.

٢١٢٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ أَبِى مَسْعُودٍ قَالَ : جَاءَ رَجُلٌ يُقَالُ لَهُ أَبُو شُعَيْبٍ وَكَانَ لَهُ غُلاَمٌ لَحَّامٌ فَقَالَ اصْنَعْ لِى طَعَاماً أَدْعُو رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- خَامِسَ خَمْسَةٍ. قَالَ : فَدَعَا رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- خَامِسَ خَمْسَةٍ فَتَبِعَهُمْ رَجُلٌ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنَّكَ دَعَوْتَنَا خَامِسَ خَمْسَةٍ وَهَذَا رَجُلٌ قَدْ تَبِعَنِى ، فَإِنْ شِئْتَ أَذِنْتَ لَهُ ، وَإِنْ شِئْتَ تَرَكْتَ ). قَالَ : فَأَذِنَ لَهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 27. Bab—Yemekten Sonra Abdest Almak Hakkında

2115. Bize Amr b. Avn, Halid'den, (O) Süheyl'den, (O) babasından, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim elinde et bulaşığı kokusu olduğu halde uyur da, kendisine bir bela isabet ederse, o sadece kendini kınasın!"

٢٧- باب فِى الْوُضُوءِ بَعْدَ الطَّعَامِ

٢١١٥ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ عَنْ خَالِدٍ عَنْ سُهَيْلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ نَامَ وَفِى يَدِهِ رِيحُ غَمَرٍ فَعَرَضَ لَهُ عَارِضٌ فَلاَ يَلُومَنَّ إِلاَّ نَفْسَهُ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 26. Bâb—Kuru Hurma Hakkında

2112. Bize Abdullah b. Mesleme haber verip (dedi ki), bize Ya'kub b. Muhammed b. Talha, Ebu'r-Rical'den, (O) annesi Amra'dan, (O da) Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), iki veya üç defa; "Âişe! içinde kuru hurma bulunmayan bir evin sakinleri açtır -veya, sakinleri aç kalmıştır-" buyurmuştu.

2113. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Süleyman b. Bilal, Hişam b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Yanlarında kuru hurma bulunan ev sakinleri aç kalmaz."

2114. Bize Ebu Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Mus'ab b. Süleym rivâyet edip dedi ki, Enes b. Malik’i, şöyle derken işittim: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) kuru hurma hediye edilmiş, O da hemen onları dağıtmaya ("tehdiye"ye) başlamıştı.

(Enes) şöyle de demişti: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) açlıktan bitkin bir halde kuru hurma yerken görmüştüm. "Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "Yuheddihi=onlan dağıtıyor" cümlesi, "onları buraya, şuraya gönderiyor" demektir.

٢٦- باب فِى التَّمْرِ

٢١١٢ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ طَحْلاَءَ عَنْ أَبِى الرِّجَالِ عَنْ أُمِّهِ عَمْرَةَ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( يَا عَائِشَةُ بَيْتٌ لاَ تَمْرَ فِيهِ جِيَاعٌ أَهْلُهُ أَوْ جَاعَ أَهْلُهُ ). مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثاً.

٢١١٣ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلاَلٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( لاَ يَجُوعُ أَهْلُ بَيْتٍ عِنْدَهُمُ التَّمْرُ ).

٢١١٤ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا مُصْعَبُ بْنُ سُلَيْمٍ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يَقُولُ : أُهْدِىَ إِلَى النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- تَمْرٌ فَأَخَذَ يُهَدِّيهِ. قَالَ : رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَأْكُلُ تَمْراً مُقْعِياً مِنَ الْجُوعِ قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : يُهَدِّيهِ يَعْنِى يُهْدِى هَا هُنَا وَهَا هُنَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 25. Bâb—(Hurmaları) İkişer İkişer Yeme Yasağı

2111. Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), (bize) Cebele b. Sühaym rivâyet edip dedi ki, biz Medine'de idik. Derken bize bir kıtlık isabet etmişti. Bundan dolayı İbnu'z-Zübeyr (bize) yiyecek olarak hurma veriyordu. İbn Ömer ise bize uğruyor ve şöyle diyordu: "İkişer ikişer yemeyin. Zira Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kişinin arkadaşından izin alıp (yemesi hariç), ikişer ikişer yemeyi yasaklamıştır."

٢٥- باب النَّهْىِ عَنِ الْقِرَانِ

٢١١١ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ أَخْبَرَنَا جَبَلَةُ بْنُ سُحَيْمٍ قَالَ : كُنَّا بِالْمَدِينَةِ فَأَصَابَتْنَا سَنَةٌ ، فَكَانَ ابْنُ الزُّبَيْرِ يَرْزُقُ التَّمْرَ ، وَكَانَ ابْنُ عُمَرَ يَمُرُّ بِنَا وَيَقُولُ : لاَ تُقَارِنُوا ، فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَهَى عَنِ الْقِرَانِ إِلاَّ أَنْ يَسْتَأْذِنَ الرَّجُلُ أَخَاهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 24. Bab—(Yiyeceklerden) İki Şeyi Birleştirmekte Hiçbir Mahzur Görmeyen Kimse

2110. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize İbrahim b. Sa'd, babasından, (O da) Abdullah b. Ca'fer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), salatalığı taze hurmalarla yerken görmüştüm.

٢٤- باب مَنْ لَمْ يَرَ بَأْساً أَنْ يُجْمَعَ بَيْنَ الشَّيْئَيْنِ

٢١١٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ قَالَ : رَأَيْتُ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَأْكُلُ الْقِثَّاءَ بِالرُّطَبِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 23. Bâb—Yemeğini Muttakilerden Başkasına Yedirmekten Hoşlanmayan Kimse

2109. Bize Abdullah b. Yezid el-Mukri haber verip (dedi ki), bize Hayve rivâyet edip (dedi ki), bize Salim b. Ğaylan rivâyet etti ki, el-Velid b. Kays kendisine haber vermiş ki; O, Ebu Saîd'den işitmiş ki... veya (Salim), Ebu'l-Heysem'den, (O da) Ebu Saîd el-Hudri'den (naklen rivâyet etti) ki; O, Nebiyyullah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işitmiş: "Sadece mü'minle arkadaşlık yap ve yemeğini yalnız muttaki olan yesin!"

٢٣- باب مَنْ كَرِهَ أَنْ يُطْعِمَ طَعَامَهُ إِلاَّ الأَتْقِيَاءَ

٢١٠٩ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ الْمُقْرِئُ حَدَّثَنَا حَيْوَةُ حَدَّثَنَا سَالِمُ بْنُ غَيْلاَنَ أَنَّ الْوَلِيدَ بْنَ قَيْسٍ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَعِيدٍ أَوْ عَنْ أَبِى الْهَيْثَمِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّهُ سَمِعَ نَبِىَّ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ :( لاَ تَصْحَبْ إِلاَّ مُؤْمِناً ، وَلاَ يَأْكُلْ طَعَامَكَ إِلاَّ تَقِىٌّ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 22. Bâb—Tavuğun Yenmesi Hakkında

2107. Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki), bize ibn Uleyye, Eyyub'dan, (O) el-Kasım et-Temimi'den, (O da) Zehdem el-Cermi'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Biz Ebu Mûsa'nın yanındaydık. Derken yemeği sunulmuş ve yemeğinde tavuk eti takdim edilmişti. (Orada bulunan) toplulukta Teymullahoğullarından kızıl (renkli) bir adam vardı da o (yemeğe) yaklaşmamıştı. Bunun üzerine Ebu Mûsa ona şöyle demişti: "Yaklaş! Çünkü ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), ondan yerken görmüştüm."

2108. Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) Eyyub'dan, (O) Ebu Kılâbe'den, (O) Zehdem el-Cer mi'den, (O da) Ebu Mûsa'dan (naklen) haber verdi ki, O tavuktan bahsetmiş ve şöyle demiş: "Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), onu yerken görmüştüm."

٢٢- باب فِى أَكْلِ الدَّجَاجِ

٢١٠٧ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ عُلَيَّةَ عَنْ أَيُّوبَ عَنِ الْقَاسِمِ التَّمِيمِىِّ عَنْ زَهْدَمٍ الْجَرْمِىِّ قَالَ : كُنَّا عِنْدَ أَبِى مُوسَى فَقُدِّمَ طَعَامُهُ فَقُدِّمَ فِى طَعَامِهِ لَحْمُ دَجَاجٍ ، وَفِى الْقَوْمِ رَجُلٌ مِنْ بَنِى تَيْمِ اللَّهِ أَحْمَرُ فَلَمْ يَدْنُ ، فَقَالَ لَهُ أَبُو مُوسَى : ادْنُ فَإِنِّى قَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَأْكُلُ مِنْهُ.

٢١٠٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ زَهْدَمٍ الْجَرْمِىِّ عَنْ أَبِى مُوسَى : أَنَّهُ ذَكَرَ الدَّجَاجَ فَقَالَ : رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَأْكُلُهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 21. Bab—Sarımsak Yemek Hakkında

2105. Bize Musedded rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Saîd, Ubeydullah'tan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Nafi', İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hayber savaşında şöyle buyurdu: "Kim şu bitkiden -yani sarımsaktan- yerse, (kokusu ağzından gidinceye kadar) camiye sakın gelmesin!"

2106. Bize Ali b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Süfyan b. Uyeyne rivâyet edip (dedi ki), bana Ubeydullah b. Ebi Yezid, babasından rivâyet etti ki, Ümmü Eyyub O'na haber verip şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize konuk olmuştu. Biz de, içinde şu sebzelerin bazısından bir şey bulunan bir yemek yapmaya çalışmıştık. Sonra bu (yemeği Hazret-i Peygamber'e) getirdiğimizde, o hoşlanmamış ve Ashabına şöyle buyurmuştu: "Siz yiyin. Çünkü ben sizden biri değilim. Doğrusu ben arkadaşımı (yani Cebrail'i) incitmekten endişe ediyorum!" Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "(Sarmısak yiyen kimse) hiçkimseyi rahatsız etmediğinde, onun yenmesinde hiçbir mahzur yoktur."

٢١- باب فِى أَكْلِ الثَّوْمِ

٢١٠٥ - أَخْبَرَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ قَالَ أَخْبَرَنِى نَافِعٌ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ فِى غَزْوَةِ خَيْبَرَ :( مَنْ أَكَلَ مِنْ هَذِهِ الشَّجَرَةِ ). يَعْنِى الثُّومَ :( فَلاَ يَأْتِيَنَّ الْمَسَاجِدَ ).

٢١٠٦ - أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ قَالَ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى يَزِيدَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ أُمَّ أَيُّوبَ أَخْبَرَتْهُ قَالَتْ : نَزَلَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَتَكَلَّفْنَا لَهُ طَعَاماً فِيهِ شَىْءٌ مِنْ بَعْضِ هَذِهِ الْبُقُولِ ، فَلَمَّا أَتَيْنَاهُ بِهِ كَرِهَهُ وَقَالَ لأَصْحَابِهِ :( كُلُوهُ ، فَإِنِّى لَسْتُ كَأَحَدٍ مِنْكُمْ إِنِّى أَخَافُ أَنْ أُوذِىَ صَاحِبِى ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : إِذَا لَمْ يُؤْذِ أَحَداً فَلاَ بَأْسَ بِأَكْلِهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 20. Bâb—Zeytinyağının Üstünlüğü Hakkında

2104. Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Süfyan, Abdullah b. İsa'dan, (O) Atâ'dan -ki bu, İbn Ebi Rebah değildir-, (O da) Ebu Esîd el-Ensari'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Zeytinyağı yiyin. Çünkü o, mübarektir. Onu katık yapın, onunla (saçınızı) yağlayın. Zira o mübarek bir ağaçtan çıkar."

٢٠- باب فِى فَضْلِ الزَّيْتِ

٢١٠٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عِيسَى عَنْ عَطَاءٍ - وَلَيْسَ بِابْنِ أَبِى رَبَاحٍ - عَنْ أَبِى أَسِيدٍ الأَنْصَارِىِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( كُلُوا الزَّيْتَ وَائْتَدِمُوا بِهِ وَادَّهِنُوا بِهِ ، فَإِنَّهُ يَخْرُجُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 19. Bâb—Kabak

2102. Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Malik, İshak b. Abdillah b. Ebi Talha'dan, (O da) Enesten (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), içinde kabak ve kurutulmuş et bulunan bir çorba getirildiğini görmüştüm. Sonra da görmüştüm ki, (Hazret-i Peygamber) yemek için (çorbanın içinde) kabak araştırıyor.

2103. Bize el-Esved b. Amir haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Kata de'den, (O da) Enes'ten (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kabaktan hoşlanırdı. (Enes) sözüne şöyle devam etti: İşte (birgün) O'na (kabaklı bir yemek) sunulmuştu da, ben (kabaklan) alıp önüne koymaya başlamıştım.

١٩- باب فِى الْقَرْعِ

٢١٠٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ : رَأَيْتُ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أُتِىَ بِمَرَقَةٍ فِيهَا دُبَّاءٌ وَقَدِيدٌ ، فَرَأَيْتُهُ يَتَتَبَّعُ الدُّبَّاءَ يَأْكُلُهُ.

٢١٠٣ - أَخْبَرَنَا الأَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُعْجِبُهُ الْقَرْعُ - قَالَ - فَقُدِّمَ إِلَيْهِ فَجَعَلْتُ أَتَنَاوَلُهُ وَأَجْعَلُهُ بَيْنَ يَدَيْهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 18. Bab—Resûlüllah Hangi Katığı Daha Çok Severdi?

2100. Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki), bize el-Musenna b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Talha b. Nafi Ebu Süfyan rivâyet edip (dedi ki), bize Cabir b. Abdillah rivâyet edip dedi ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün elimi tutup (beni) evine (götürmüş) ve "Hiç sabah yemeği -veya "hiç akşam yemeği" (Talha şüpheye düşmüştür)- var mı?" buyurmuştu. (Cabir) sözüne şöyle devam etti: Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber'e) ekmek parçaları çıkarılmış, O da; "Hiç katık yok mu?" buyurmuştu. (Evdekiler); "hayır, sadece biraz sirke var!" cevabını vermişlerdi. O zaman ('Hazret-i Peygamber); "Onu getirin. Sirke ne güzel katıkdır!" buyurmuştu. Cabir, sözünün devamında şöyle dedi: Artık ben bunu Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) duyduğumdan beri sirkeyi sevmekteyim.

Ebu Süfyan da şöyle dedi: İşte ben bunu Cabir'den duyduğumdan beri onu (yani sirkeyi) sevmekteyim.

2101. Bana Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki), bana Süleyman b. Bilal, Hişam b. Urve'den, (O) babasından, (O) Hazret-i Âişe'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Sirke ne güzel "idam: katık" -veya "udm: katık"-tır."

١٨- باب أَىُّ الإِدَامِ كَانَ أَحَبَّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-؟

٢١٠٠ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا الْمُثَنَّى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا طَلْحَةُ بْنُ نَافِعٍ أَبُو سُفْيَانَ حَدَّثَنَا جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : أَخَذَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِيَدِى ذَاتَ يَوْمٍ إِلَى مَنْزِلِهِ فَقَالَ :( هَلْ مِنْ غَدَاءٍ أَوْ مِنْ عَشَاءٍ؟ ). َكَّ طَلْحَةُ قَالَ : فَأَخْرَجَ إِلَيْهِ فِلَقاً مِنْ خُبْزٍ فَقَالَ :( أَمَا مِنْ أُدْمٍ؟ ). قَالُوا : لاَ ، إِلاَّ شَىْءٌ مِنْ خَلٍّ. قَالَ :( هَاتُوهُ ، فَنِعْمَ الإِدَامُ الْخَلُّ ). َالَ جَابِرٌ : فَمَا زِلْتُ أُحِبُّ الْخَلَّ مُنْذُ سَمِعْتُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ أَبُو سُفْيَانَ : فَمَا زِلْتُ أُحِبُّهُ مُنْذُ سَمِعْتُهُ مِنْ جَابِرٍ.

٢١٠١ - حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلاَلٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ : ( نِعْمَ الإِدَامُ أَوِ الأُدْمُ الْخَلُّ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 17. Bab—Sıcak Yemek Yemekten Men

2099. Bize Abdurrahman b. İbrahim ed-Dımeşki rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Vehb, Kurre b. Abdirrahman'dan, (O) ez-Zühri'den, (O) Urve'den, (O da) Esma bint Ebi Bekr'den (naklen) rivâyet etti ki, O'na (yani Esma'ya) bir tirit yemeği getirildiğinde O; yemeğin, şiddetli sıcaklığı ve buharı gidinceye kadar örtülmesini emreder ve "Ben gerçekten Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem)"Bu, daha bereketlidir!" buyururken işitmiştim" derdi.

١٧- باب النَّهْىِ عَنْ أَكْلِ الطَّعَامِ الْحَارِّ

٢٠٩٩ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ قُرَّةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ : أَنَّهَا كَانَتْ إِذَا أُتِيَتْ بِثَرِيدٍ أَمَرَتْ بِهِ فَغُطِّىَ حَتَّى يَذْهَبَ فَوْرَةُ دُخَانِهِ وَتَقُولُ إِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ :( هُوَ أَعْظَمُ لِلْبَرَكَةِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 16. Bab—Tiritin Yanları Yeninceye Kadar Ortasından Yeme Yasağı

2098. Bize Saîd b. Amir, Şu'be'den, (O) Ata' ibnu's-Saib'den, (O) Saîd b. Cübeyr'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) haber verdi ki; Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir büyük tas -veya (ravi) "bir çanak" demiştir tirit getirilmiş, O da; "Kenarlarından -veya (Hazret-i Peygamber) "yanlarından" buyurmuş- yiyin, ortasından yemeyin. Çünkü bereket onun ortasına iner!" buyurmuş.

١٦- باب النَّهْىِ عَنْ أَكْلِ وَسَطِ الثَّرِيدِ حَتَّى يَأْكُلَ جَوَانِبَهُ

٢٠٩٨ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أُتِىَ بِجَفْنَةٍ أَوْ قَالَ قَصْعَةٍ مِنْ ثَرِيدٍ فَقَالَ :( كُلُوا مِنْ حَافَاتِهَا ). أَوْ قَالَ :( جَوَانِبِهَا وَلاَ تَأْكُلُوا مِنْ وَسَطِهَا ، فَإِنَّ الْبَرَكَةَ تَنْزِلُ فِى وَسَطِهَا ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15. Bâb—Önünden Yiyen Kimse Hakkında

2097. Bize Halid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, Vehb b. Keysan'dan, (O da) Ömer b. Ebi Seleme'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na (yani Ömer'e); "Allah'ın adını söyle, (besmele çek) ve önünden ye!" buyurmuş.

١٥- باب فِى الَّذِى يَأْكُلُ مِمَّا يَلِيهِ

٢٠٩٧ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ وَهْبِ بْنِ كَيْسَانَ عَنْ عُمَرَ بْنِ أَبِى سَلَمَةَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ لَهُ :( سَمِّ اللَّهَ وَكُلْ مِمَّا يَلِيكَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 14. Bâb—Bir Kişinin Yemeği İki Kişiye Yeter

2096. Bize Ebu Asım, İbn Cüreyc'den, (O) Ebu'z-Zübeyr'den, (O) Cabir'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi ki, O şöyle buyurdu: "Bir kişinin yemeği iki kişiye yeter, iki kişinin yemeği dört kişiye yeter, dört kişinin yemeği ise sekiz kişiye yeter!"

١٤- باب :( طَعَامُ الْوَاحِدِ يَكْفِى الاِثْنَيْنِ ).

٢٠٩٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( طَعَامُ الْوَاحِدِ يَكْفِى الاِثْنَيْنِ ، وَطَعَامُ الاِثْنَيْنِ يَكْفِى الأَرْبَعَةَ ، وَطَعَامُ الأَرْبَعَةِ يَكْفِى ثَمَانِيَةً ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget