Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

03/16/21

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 63- Kurbanlık Hayvanların Hangi Tarafına İşaret Konur?

2785- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kurban için ayırdığı develerin hörgüçlerinin sağ taraflarını bıçakla biraz keserek kan akıttı ve o kanı da parmağıyla dağıtarak kurbanlık olduğu işaretini verdi. (Buhârî, Hac: 107; İbn Mâce, Menasik: 96)

٦٣ - باب أَىُّ الشِّقَّيْنِ يُشْعِرُ

٢٧٨٥ - أَخْبَرَنَا مُجَاهِدُ بْنُ مُوسَى، عَنْ هُشَيْمٍ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَبِي حَسَّانَ الأَعْرَجِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَشْعَرَ بُدْنَهُ مِنَ الْجَانِبِ الأَيْمَنِ وَسَلَتَ الدَّمَ عَنْهَا وَأَشْعَرَهَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 62- Kurbanlık Hayvanlara İşaret Konulması

2783- Misver b. Mahreme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hudeybiye olayı günü binden fazla kişiyle Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Zülhuleyfe’ye geldiklerinde yanlarında getirdikleri kurbanları işaretleyip boyunlarına gerdanlık taktılar ve umre için ihrama girdiler. (Buhârî, Hac: 107)

2784- Âişe (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbanlık develerine işaret koymuştu. (Buhârî, Hac: 107)

٦٢ - باب إِشْعَارِ الْهَدْىِ

٢٧٨٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ ثَوْرٍ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنِ الْمِسْوَرِ بْنِ مَخْرَمَةَ، قَالَ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ح وَأَنْبَأَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ قَالَ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِيِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنِ الْمِسْوَرِ بْنِ مَخْرَمَةَ وَمَرْوَانَ بْنِ الْحَكَمِ قَالاَ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم زَمَنَ الْحُدَيْبِيَةِ فِي بِضْعَ عَشْرَةَ مِائَةٍ مِنْ أَصْحَابِهِ حَتَّى إِذَا كَانُوا بِذِي الْحُلَيْفَةِ قَلَّدَ الْهَدْىَ وَأَشْعَرَ وَأَحْرَمَ بِالْعُمْرَةِ ‏.‏ مُخْتَصَرٌ ‏.‏

٢٧٨٤ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ أَنْبَأَنَا وَكِيعٌ، قَالَ حَدَّثَنِي أَفْلَحُ بْنُ حُمَيْدٍ، عَنِ الْقَاسِمِ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَشْعَرَ بُدْنَهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 61- Niyet Ederken Şart Koşmayan Kimsenin Hac Yapmasına Bir Engel Çıkarsa Ne Yapar?

2781- Sâlim (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer, hacta şart koşmayı kabul etmeyerek şöyle derdi:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünneti size yetmiyor mu? Eğer sizden birinizin hac yapmasına bir engel çıkarsa, Kâbe’yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa’y eder ve ertesi sene tekrar hac yapıncaya kadar ihramdan çıkar kurbanı varsa gönderir yoksa yerine tutulması gereken orucu tutar.) (İbn Mâce, Menasik: 85; Müslim, Hac: 15)

2782- Sâlim (radıyallahü anh)’in babası hac konusunda şartlı niyet etmeyi hoş karşılamayarak şöyle derdi:

(Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu konudaki uygulaması size yeterlidir. Çünkü O yapacağı hacta çıkacak engele karşı bir şart ileri sürmemişti. Sizden birinizin hac yapmasına bir engel çıkarsa Kâbe’ye gelip onu tavaf etsin, Safa ile Merve arasında Sa’y ettikten sonra saçını traş edip kısaltsın ve ihramdan çıksın haccını da bir sonraki yıl yapsın.) (İbn Mâce, Menasik: 85; Müslim, Hac: 15)

٦١ - باب مَا يَفْعَلُ مَنْ حُبِسَ عَنِ الْحَجِّ، وَلَمْ يَكُنِ اشْتَرَطَ

٢٧٨١ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ سَالِمٍ، قَالَ كَانَ ابْنُ عُمَرَ يُنْكِرُ الاِشْتِرَاطَ فِي الْحَجِّ وَيَقُولُ أَلَيْسَ حَسْبُكُمْ سُنَّةُ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِنْ حُبِسَ أَحَدُكُمْ عَنِ الْحَجِّ طَافَ بِالْبَيْتِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ حَلَّ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ حَتَّى يَحُجَّ عَامًا قَابِلاً وَيُهْدِي وَيَصُومُ إِنْ لَمْ يَجِدْ هَدْيًا ‏.‏

٢٧٨٢ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، قَالَ أَنْبَأَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَالِمٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ كَانَ يُنْكِرُ الاِشْتِرَاطَ فِي الْحَجِّ وَيَقُولُ مَا حَسْبُكُمْ سُنَّةُ نَبِيِّكُمْ صلّى اللّه عليه وسلّم إِنَّهُ لَمْ يَشْتَرِطْ فَإِنْ حَبَسَ أَحَدَكُمْ حَابِسٌ فَلْيَأْتِ الْبَيْتَ فَلْيَطُفْ بِهِ وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ لْيَحْلِقْ أَوْ يُقَصِّرْ ثُمَّ لْيُحْلِلْ وَعَلَيْهِ الْحَجُّ مِنْ قَابِلٍ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 60- Hacca Gidecek Kimse Bir Hastalığından Dolayı Yolda Engel Çıkacağını Tahmin Ederse Nasıl Niyet Eder?

2778- Hilal b. Habbab (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Said b. Cübeyre hac için şart koşanın nasıl şart koşacağını sordum?) O da şöyle dedi:

(Şart insanlar arasında olur.) Ben de ona İkrime’nin olayını anlattım, o da bana İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan naklederek şu olayı anlattı:

(Dubaa binti ez Zübeyr b. Abdülmuttalib, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek şöyle dedi:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Ben hac yapmak istiyorum nasıl niyet edeyim?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu:

(Emrine hazırım Allah’ım emrine hazırım.) İhramdan çıkacağım yer hac yapmama engelin çıktığı herhangi bir yerdir. Rabbin için böyle bir şart koşman senin için iyidir. (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)

2779- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zübeyr’in kızı Dubaa Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Çok şişman ve devamlı hasta olan bir kimseyim. Hac yapmak istiyorum nasıl niyet etmeliyim?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu:

(Niyetinde şöyle şart koşarsın. (Hac için ihrama girip niyet ediyorum ihramdan çıkacağım yer, hastalığım dolayısıyla senin beni alıkoyacağın yerdir.) (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)

2780- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Dubaa’nın yanına girdi. Dubaa dedi ki:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Benim hastalık ve şikayetlerim var hac yapmak ta istiyorum, bu durumda ne yapmalı nasıl niyet etmeliyim?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Haccetmeye niyet et ve şart koş ve şöyle söyle:

(İhramdan çıkacağım yer hastalığım dolayısıyla Senin beni alıkoyacağın yerdir.) (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)

٦٠ - باب كَيْفَ يَقُولُ إِذَا اشْتَرَطَ

٢٧٧٨ - أَخْبَرَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ يَعْقُوبَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ، قَالَ حَدَّثَنَا ثَابِتُ بْنُ يَزِيدَ الأَحْوَلُ، قَالَ حَدَّثَنَا هِلاَلُ بْنُ خَبَّابٍ، قَالَ سَأَلْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ عَنِ الرَّجُلِ، يَحُجُّ يَشْتَرِطُ قَالَ الشَّرْطُ بَيْنَ النَّاسِ فَحَدَّثْتُهُ حَدِيثَهُ - يَعْنِي عِكْرِمَةَ - فَحَدَّثَنِي عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ ضُبَاعَةَ بِنْتَ الزُّبَيْرِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَتَتِ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي أُرِيدُ الْحَجَّ فَكَيْفَ أَقُولُ قَالَ ‏(‏ قُولِي لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ وَمَحِلِّي مِنَ الأَرْضِ حَيْثُ تَحْبِسُنِي فَإِنَّ لَكِ عَلَى رَبِّكِ مَا اسْتَثْنَيْتِ ‏)‏ ‏.‏

٢٧٧٩ - أَخْبَرَنِي عِمْرَانُ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ سَمِعَ طَاوُسًا، وَعِكْرِمَةَ، يُخْبِرَانِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ جَاءَتْ ضُبَاعَةُ بِنْتُ الزُّبَيْرِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي امْرَأَةٌ ثَقِيلَةٌ وَإِنِّي أُرِيدُ الْحَجَّ فَكَيْفَ تَأْمُرُنِي أَنْ أُهِلَّ قَالَ ‏(‏ أَهِلِّي وَاشْتَرِطِي إِنَّ مَحِلِّي حَيْثُ حَبَسْتَنِي ‏)‏ ‏.‏

٢٧٨٠ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، قَالَ أَنْبَأَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، وَعَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى ضُبَاعَةَ فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي شَاكِيَةٌ وَإِنِّي أُرِيدُ الْحَجَّ ‏.‏ فَقَالَ لَهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ حُجِّي وَاشْتَرِطِي إِنَّ مَحِلِّي حَيْثُ تَحْبِسُنِي ‏)‏ ‏.‏ قَالَ إِسْحَاقُ قُلْتُ لِعَبْدِ الرَّزَّاقِ كِلاَهُمَا عَنْ عَائِشَةَ هِشَامٌ وَالزُّهْرِيُّ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ لاَ أَعْلَمُ أَحَدًا أَسْنَدَ هَذَا الْحَدِيثَ عَنِ الزُّهْرِيِّ غَيْرَ مَعْمَرٍ وَاللَّهُ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى أَعْلَمُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 59- Hac Yapacak Kimse Şartlı Niyet Edebilir Mi?

2777- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Dubaa haccetmek istedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de ona şart koşmasını emretti. O da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in emrini aynen yaparak yerine getirdi. (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)

٥٩ - باب الاِشْتِرَاطِ فِي الْحَجِّ

٢٧٧٧ - أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، قَالَ حَدَّثَنَا حَبِيبٌ، عَنْ عَمْرِو بْنِ هَرِمٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، وَعِكْرِمَةُ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ ضُبَاعَةَ، أَرَادَتِ الْحَجَّ فَأَمَرَهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ تَشْتَرِطَ فَفَعَلَتْ عَنْ أَمْرِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 58- Hac İçin Tavaf Yapamadan Hayız Gören Ne Yapar?

2775- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber ifrad haccı için ihramlı olarak bulunuyorduk. Âişe ise umre için ihrama girmişti. Serif denilen yere gelince Âişe aybaşı olmuştu. Hep beraber Mekke’ye gelince Kâbe’yi tavaf ettik, Safa ile Merve arasında sa’y ettik. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Yanında kurbanı olmayanlar ihramdan çıksınlar) diye emir buyurdu. (Hangi ihramdan) dedik. O da:

(Hepsinden) buyurdu. Biz de bu emir üzerine kadınlarımızla beraber olduk, güzel kokular süründük, elbiselerimizi giydik. Arafat’a çıkılmaya sadece dört gece kalmıştı. Terviye günü (zilhiccenin 8. günü) tekrar ihrama girdik. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir ara Âişe’nin yanına girmişti. Onu ağlar vaziyette buldu ve:

(Ne oldu) diye sordu. O da:

(Aybaşı oldum herkes ihramdan çıktı ben çıkamadım, tavafımı yapamadım şu anda herkes hac yapmaya gidiyor…) diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Bu hayız olma hali Allah’ın Adem kızları için taktir ettiği bir özelliktir. Hemen guslet ve hac için ihrama gir.) Âişe aynen yaptı vakfelerde durdu temizlenince de Kâbe’yi tavaf etti. Safa ve Merve arasında da sa’y etti. Bütün bunlardan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

(Haccın da umrende bitti) buyurdu. Âişe:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Hac yapıncaya kadar Kâbe’yi tavaf etmediğim için kendimde bir eksiklik duyuyorum) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de Ebu Abdurrahman’a:

(Mina’dan dönülen gece Tenim’den ihrama girdir ve umre yaptır) buyurdu. Bu olay Mina’dan inip muhassab denilen yerde geceledikleri zaman olmuştu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

2776- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte veda haccı için yola çıkmıştık. Umre için ihrama girdik. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kimin yanında kurbanlık hayvanı varsa umre ve hac için ihrama beraber girsin sonra ikisini de bitirinceye kadar ihramdan çıkmasın.) Mekke’ye geldiğimizde ben hayız olmuştum. Ne tavaf yapabildim ne de Safa ile Merve arasında sa’y edebildim. Durumu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şikayet ettim. Şöyle buyurdu:

(Saç örgülerini çöz tara hac için ihrama gir umreyi bırak.) Dediklerini yaptım, hac işini bitirdikten sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), beni Abdurrahman b. Ebu Bekir’le birlikte Ten’im denilen yere gönderdi. Ben oradan umre yaptım. Abdurrahman bana:

(Bu senin yapmadığın umre yerinedir) dedi. Daha sonra umre için ihrama girenler umre yapmak için Kâbe’yi tavaf ettiler, Safa ve Merve arasında da sa’yettiler sonra ihramdan çıktılar. Sonra Mina’dan dönünce hac için tavaf yaptılar, hac ve umre için birlikte ihrama girenler sadece bir tavaf yaptılar. (Müslim, Hac: 17; Ebû Dâvûd, Menasik: 23)

٥٨ - باب فِي الْمُهِلَّةِ بِالْعُمْرَةِ تَحِيضُ وَتَخَافُ فَوْتَ الْحَجِّ

٢٧٧٥ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ أَقْبَلْنَا مُهِلِّينَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِحَجٍّ مُفْرَدٍ وَأَقْبَلَتْ عَائِشَةُ مُهِلَّةً بِعُمْرَةٍ حَتَّى إِذَا كُنَّا بِسَرِفَ عَرَكَتْ حَتَّى إِذَا قَدِمْنَا طُفْنَا بِالْكَعْبَةِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَأَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يَحِلَّ مِنَّا مَنْ لَمْ يَكُنْ مَعَهُ هَدْىٌ قَالَ فَقُلْنَا حِلُّ مَاذَا قَالَ ‏(‏ الْحِلُّ كُلُّهُ ‏)‏ ‏.‏ فَوَاقَعْنَا النِّسَاءَ وَتَطَيَّبْنَا بِالطِّيبِ وَلَبِسْنَا ثِيَابَنَا وَلَيْسَ بَيْنَنَا وَبَيْنَ عَرَفَةَ إِلاَّ أَرْبَعُ لَيَالٍ ثُمَّ أَهْلَلْنَا يَوْمَ التَّرْوِيَةِ ثُمَّ دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى عَائِشَةَ فَوَجَدَهَا تَبْكِي فَقَالَ ‏(‏ مَا شَأْنُكِ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَتْ شَأْنِي أَنِّي قَدْ حِضْتُ وَقَدْ حَلَّ النَّاسُ وَلَمْ أُحْلِلْ وَلَمْ أَطُفْ بِالْبَيْتِ وَالنَّاسُ يَذْهَبُونَ إِلَى الْحَجِّ الآنَ ‏.‏ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّ هَذَا أَمْرٌ كَتَبَهُ اللَّهُ عَلَى بَنَاتِ آدَمَ فَاغْتَسِلِي ثُمَّ أَهِلِّي بِالْحَجِّ ‏)‏ ‏.‏ فَفَعَلَتْ ‏.‏ وَوَقَفَتِ الْمَوِاقِفَ حَتَّى إِذَا طَهُرَتْ طَافَتْ بِالْكَعْبَةِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ قَدْ حَلَلْتِ مِنْ حَجَّتِكِ وَعُمْرَتِكِ جَمِيعًا ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي أَجِدُ فِي نَفْسِي أَنِّي لَمْ أَطُفْ بِالْبَيْتِ حَتَّى حَجَجْتُ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَاذْهَبْ بِهَا يَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ فَأَعْمِرْهَا مِنَ التَّنْعِيمِ ‏)‏ ‏.‏ وَذَلِكَ لَيْلَةَ الْحَصْبَةِ ‏.‏

٢٧٧٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ، قَالَ حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ فَأَهْلَلْنَا بِعُمْرَةٍ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَنْ كَانَ مَعَهُ هَدْىٌ فَلْيُهْلِلْ بِالْحَجِّ مَعَ الْعُمْرَةِ ثُمَّ لاَ يَحِلُّ حَتَّى يَحِلَّ مِنْهُمَا جَمِيعًا ‏)‏ ‏.‏ فَقَدِمْتُ مَكَّةَ وَأَنَا حَائِضٌ فَلَمْ أَطُفْ بِالْبَيْتِ وَلاَ بَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ فَشَكَوْتُ ذَلِكَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ انْقُضِي رَأْسَكِ وَامْتَشِطِي وَأَهِلِّي بِالْحَجِّ وَدَعِي الْعُمْرَةَ ‏)‏ ‏.‏ فَفَعَلْتُ فَلَمَّا قَضَيْتُ الْحَجَّ أَرْسَلَنِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَعَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ إِلَى التَّنْعِيمِ فَاعْتَمَرْتُ قَالَ ‏(‏ هَذِهِ مَكَانُ عُمْرَتِكِ ‏)‏ ‏.‏ فَطَافَ الَّذِينَ أَهَلُّوا بِالْعُمْرَةِ بِالْبَيْتِ وَبَيْنَ الصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ حَلُّوا ثُمَّ طَافُوا طَوَافًا آخَرَ بَعْدَ أَنْ رَجَعُوا مِنْ مِنًى لِحَجِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ جَمَعُوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ فَإِنَّمَا طَافُوا طَوَافًا وَاحِدًا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 57- Lohusa Kadınlar Nasıl İhrama Girerler

2773- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), dokuz yıl boyunca hiç haccetmemişti, o sene hac yapacağını Müslümanlara ilân ettirmişti. Binitli ve yaya olarak gücü yeten herkes Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hac yapmak için Medine’ye akın edip, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hac yolculuğuna çıktılar. Zülhuleyfe’ye gelince Umeysin kızı Esma, Muhammed b. Ebî Bekri dünyaya getirdi. Esma Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i haberdar etti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Gusül yap; tenasül organına bir bez parçası koy ve ihrama gir.) O da öylece yaptı. (Müslim, Hac: 16; İbn Mâce, Menasik: 12)

2774- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Umeys’in kızı Esma, Muhammed b. Ebî Bekir’i dünyaya getirmişti. Esma, durumu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bildirip ne yapacağını sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Gusletmesini ve tenasül organına bez parçası koymasını ve ihrama girmesini emretti.) (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 12)

٥٧ - باب إِهْلاَلِ النُّفَسَاءِ

٢٧٧٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْحَكَمِ، عَنْ شُعَيْبٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ، عَنِ ابْنِ الْهَادِ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ أَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم تِسْعَ سِنِينَ لَمْ يَحُجَّ ثُمَّ أَذَّنَ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ فَلَمْ يَبْقَ أَحَدٌ يَقْدِرُ أَنْ يَأْتِيَ رَاكِبًا أَوْ رَاجِلاً إِلاَّ قَدِمَ فَتَدَارَكَ النَّاسُ لِيَخْرُجُوا مَعَهُ حَتَّى جَاءَ ذَا الْحُلَيْفَةِ فَوَلَدَتْ أَسْمَاءُ بِنْتُ عُمَيْسٍ مُحَمَّدَ بْنَ أَبِي بَكْرٍ فَأَرْسَلَتْ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ اغْتَسِلِي وَاسْتَثْفِرِي بِثَوْبٍ ثُمَّ أَهِلِّي ‏)‏ ‏.‏ فَفَعَلَتْ مُخْتَصَرٌ ‏.‏

٢٧٧٤ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا إِسْمَاعِيلُ، - وَهُوَ ابْنُ جَعْفَرٍ - قَالَ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَابِرٍ، رضى اللّه عنه قَالَ نَفَسَتْ أَسْمَاءُ بِنْتُ عُمَيْسٍ مُحَمَّدَ بْنَ أَبِي بَكْرٍ فَأَرْسَلَتْ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم تَسْأَلُهُ كَيْفَ تَفْعَلُ فَأَمَرَهَا أَنْ تَغْتَسِلَ وَتَسْتَثْفِرَ بِثَوْبِهَا وَتُهِلَّ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 56- İhrama Girişte Yapılan İşler

2766- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), namazdan sonra ihrama girdi ve telbiyeye başladı.) (Tirmizî, Hac: 14; Müslim, Hac: 3)

2767- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) Beyda’da öğle namazını kıldıktan sonra binitine binip Beyda dağına tırmandı, öğleyi kıldıktan sonra hac ve umre için ihrama girdi.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 24; Dârimi, Hac: 13)

2768- Câbir (radıyallahü anh)Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haccıyla ilgili şunları anlattı:

(Zülhuleyfe’ye gelince namaz kıldı. Beyda denilen yere gelinceye Kadar da hiç konuşmadı.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

2769- Sâlim (radıyallahü anh), babasından işittiğine göre, şöyle diyordu:

(Beyda daki şu halinizle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i yalanlıyorsunuz; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zülhuleyfe dışında hiçbir yerde ihrama girmezdi.) (Müslim, Hac: 2; Ebû Dâvûd, Menasik: 9)

2770- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Zülhuleyfede devesine binerken gördüm, devesi kalkarken telbiye getirmeye başlamıştı. (Müslim, Hac: 2; Ebû Dâvûd, Menasik: 9)

2771- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin üzerine binerken telbiye getirmeye başlamıştı. (Müslim, Hac: 2; Ebû Dâvûd, Menasik: 9)

2772- Ubeyd b. Cüreyc (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e dedim ki deveyi seni kaldırıp yola devam edeceğin sırada ihrama girip telbiyede bulunurken gördüm. O da:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’de kendisi deve üzerinde doğrulup devesi ayaklandığı sırada telbiyede bulunduğunu gördüm) cevabını verdi. (Müslim, Hac: 2; Ebû Dâvûd, Menasik: 9)

٥٦ - باب الْعَمَلِ فِي الإِهْلاَلِ

٢٧٦٦ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ، عَنْ خُصَيْفٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَهَلَّ فِي دُبُرِ الصَّلاَةِ ‏.‏

٢٧٦٧ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، أَنْبَأَنَا النَّضْرُ، قَالَ حَدَّثَنَا أَشْعَثُ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى الظُّهْرَ بِالْبَيْدَاءِ ثُمَّ رَكِبَ وَصَعِدَ جَبَلَ الْبَيْدَاءِ وَأَهَلَّ بِالْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ حِينَ صَلَّى الظُّهْرَ ‏.‏

٢٧٦٨ - أَخْبَرَنِي عِمْرَانُ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ، قَالَ أَخْبَرَنِي ابْنُ جُرَيْجٍ، قَالَ سَمِعْتُ جَعْفَرَ بْنَ مُحَمَّدٍ، يُحَدِّثُ عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَابِرٍ، فِي حَجَّةِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا أَتَى ذَا الْحُلَيْفَةِ صَلَّى وَهُوَ صَامِتٌ حَتَّى أَتَى الْبَيْدَاءَ ‏.‏

٢٧٦٩ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ سَالِمٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَبَاهُ، يَقُولُ بَيْدَاؤُكُمْ هَذِهِ الَّتِي تَكْذِبُونَ فِيهَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا أَهَلَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلاَّ مِنْ مَسْجِدِ ذِي الْحُلَيْفَةِ ‏.‏

٢٧٧٠ - أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّ سَالِمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، أَخْبَرَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَرْكَبُ رَاحِلَتَهُ بِذِي الْحُلَيْفَةِ ثُمَّ يُهِلُّ حِينَ تَسْتَوِي بِهِ قَائِمَةً ‏.‏

٢٧٧١ - أَخْبَرَنَا عِمْرَانُ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي صَالِحُ بْنُ كَيْسَانَ، ح وَأَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ يَعْنِي ابْنَ يُوسُفَ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ كَانَ يُخْبِرُ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَهَلَّ حِينَ اسْتَوَتْ بِهِ رَاحِلَتُهُ ‏.‏

٢٧٧٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، وَابْنِ، جُرَيْجٍ وَابْنِ إِسْحَاقَ وَمَالِكِ بْنِ أَنَسٍ عَنِ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ بْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ قُلْتُ لاِبْنِ عُمَرَ رَأَيْتُكَ تُهِلُّ إِذَا اسْتَوَتْ بِكَ نَاقَتُكَ ‏.‏ قَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يُهِلُّ إِذَا اسْتَوَتْ بِهِ نَاقَتُهُ وَانْبَعَثَتْ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 55- Telbiyeyi Yüksek Sesle Yapmak

2765- Hallad b. Saib (radıyallahü anh) babasından Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu naklediyor:

(Bana Cebrail geldi ve dedi ki:

(Ey Muhammed, ashabına telbiye getirirlerken seslerini yükseltmelerini emret) buyurdu. (Tirmizî, Hac: 14; İbn Mâce, Hac: 4)

٥٥ - باب رَفْعِ الصَّوْتِ بِالإِهْلاَلِ

٢٧٦٥ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا سُفْيَانُ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ، عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ، عَنْ خَلاَّدِ بْنِ السَّائِبِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ جَاءَنِي جِبْرِيلُ فَقَالَ لِي يَا مُحَمَّدُ مُرْ أَصْحَابَكَ أَنْ يَرْفَعُوا أَصْوَاتَهُمْ بِالتَّلْبِيَةِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54- Telbiye Nasıl Yapılır?

2759- Sâlim babasından, şöyle haber vermektedir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ihrama girince:

(Emrine hazırım Ey Allah’ım! Emrine hazırım senin hiçbir ortağın yoktur. Emret emrine hazırım. Eksiksiz tüm övgüler Sana mahsustur. Her türlü nimetleri veren de sensin. Saltanat ve otorite Sana aittir. Senin ortağın yoktur.) dediğini duydum. Abdullah b. Ömer şöyle diyordu:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), Zülhuleyfe de iki rekat namaz kıldı. Sonra devesi üzerinde Zülhuleyfe mescidi yanında yukarıdaki şekilde telbiyede bulunarak ihrama girdi. (Müslim, Hac: 3; Ebû Dâvûd, Menasik: 27)

2760- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle telbiye getirirdi:

(Emrine hazırım ey Allah’ım, emrine hazırım. Emrine hazırım senin hiçbir ortağın yoktur. Emrine hazırım. Tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Her türlü nimetleri veren de sensin saltanat ve otorite Sana aittir. Senin hiçbir ortağın yoktur.) (Buhârî, Hac: 26; Tirmizî, Hac: 13)

2761- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in telbiyesi şöyledir dedi:

(Emrine hazırım Allah’ım, emrine hazırım. Emrine hazırım senin ortağın yoktur. Emrine hazırım. Tüm eksiksiz övgüler Sana aittir. Tüm nimetler de sendendir. Tüm saltanat ve otorite Sana aittir. Senin hiçbir ortağın yoktur.) (Buhârî, Hac: 26; Tirmizî, Hac: 13)

2762- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh), babasından aktararak şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in telbiyesi şöyleydi:

(Emrine hazırım Allah’ım, emrine hazırım. Emrine hazırım senin hiçbir ortağın yoktur. Emrine hazırım. Tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Tüm nimetler de sendendir. Saltanat ve otorite de Sana mahsustur.) İbn Ömer şu ilaveyi yapmıştır:

(Emret daima emrine hazırım senden mutluluklar dilerim. Hayırları veren sensin. İstekler ancak senden istenir kulluk ta ancak Sana yapılır.) (Buhârî, Hac: 26; Tirmizî, Hac: 13)

2763- Abdullah b. Mes’ud (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in telbiyesi şöyle idi:

(Emrine hazırım Allah’ım! Emrine hazırım. Emrine hazırım! Senin hiçbir ortağın yoktur. Emrine hazırım, tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Tüm nimetleri veren de sensin.) (Müsned: 3702)

2764- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in telbiyede bulunurken şöyle de demişti:

(Emret emrine hazırım ey gerçek ilâh…) (İbn Mâce, Menasik: 15; Müsned: 5783)

٥٤ - باب كَيْفَ التَّلْبِيَةُ

٢٧٥٩ - أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ إِنَّ سَالِمًا أَخْبَرَنِي أَنَّ أَبَاهُ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُهِلُّ يَقُولُ ‏(‏ لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ ‏)‏ ‏.‏ وَإِنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَرْكَعُ بِذِي الْحُلَيْفَةِ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ إِذَا اسْتَوَتْ بِهِ النَّاقَةُ قَائِمَةً عِنْدَ مَسْجِدِ ذِي الْحُلَيْفَةِ أَهَلَّ بِهَؤُلاَءِ الْكَلِمَاتِ ‏.‏

٢٧٦٠ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَكَمِ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ سَمِعْتُ زَيْدًا، وَأَبَا، بَكْرٍ ابْنَىْ مُحَمَّدِ بْنِ زَيْدٍ أَنَّهُمَا سَمِعَا نَافِعًا، يُحَدِّثُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ ‏(‏ لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ ‏)‏ ‏.‏

٢٧٦١ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، قَالَ تَلْبِيَةُ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ ‏)‏ ‏.‏

٢٧٦٢ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، قَالَ أَنْبَأَنَا أَبُو بِشْرٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كَانَتْ تَلْبِيَةُ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ ‏)‏ ‏.‏ وَزَادَ فِيهِ ابْنُ عُمَرَ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ وَالْخَيْرُ فِي يَدَيْكَ وَالرَّغْبَاءُ إِلَيْكَ وَالْعَمَلُ ‏.‏

٢٧٦٣ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، عَنْ أَبَانَ بْنِ تَغْلِبَ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ كَانَ مِنْ تَلْبِيَةِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ ‏)‏ ‏.‏

٢٧٦٤ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْفَضْلِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كَانَ مِنْ تَلْبِيَةِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَبَّيْكَ إِلَهَ الْحَقِّ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ لاَ أَعْلَمُ أَحَدًا أَسْنَدَ هَذَا عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْفَضْلِ إِلاَّ عَبْدَ الْعَزِيزِ رَوَاهُ إِسْمَاعِيلُ بْنُ أُمَيَّةَ عَنْهُ مُرْسَلاً ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53- Umre Niyetiyle İhrama Girilirse Hac Yapılır Mı?

2758- Nafi (radıyallahü anh) anlatıyor, Haccac’ın Mekke’de İbn-üz Zübeyr’i kuşattığı zaman İbn Ömer hac yapmak istedi. Bunun üzerine kendisine:

(Onlar orada savaş yapıyorlar senin hac yapmana engel olmalarından korkarım) dedim. O da şu cevabı verdi:

(Allah’ın Rasûlünde sizin için güzel örneklik vardır. Allah’ın Rasûlü ne yapmışsa bizde onu yaparız, umre yapacağıma sizi şahit tutuyorum.) Daha sonra da yola çıktı. Beyda sırtlarına gelince; Hac ta umrede aynı şeydir dolayısıyla hacla umreyi birlikte yapacağım dedi ve Kudeyd’ten satın aldığı kurbanı Mekke’ye gönderdi. Kendisi de umre ve hac yapmak için ihrama girerek yola çıktı. Mekke’ye gelince, Kâbe’yi tavaf etti. Safa ile Merve arasında da sa’y ettikten sonra başka bir şey yapmadı. Ne kurban kesti ne de traş oldu ne de saçlarını kısalttı. Bayram gününe kadar ihramlıya haram olan hiçbir şeyi yapmadı. Bayram günü kurbanını kesti, traş oldu haccın ve umrenin tavafını bir sefer de yaptı. İbn Ömer şöyle dedi:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’de böyle yapmıştı.) (Muvatta', Hac: 12; Ebû Dâvûd, Menasik: 24)

٥٣ - باب إِذَا أَهَلَّ بِعُمْرَةٍ هَلْ يَجْعَلُ مَعَهَا حَجًّا

٢٧٥٨ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ نَافِعٍ، أَنَّ ابْنَ عُمَرَ، أَرَادَ الْحَجَّ عَامَ نَزَلَ الْحَجَّاجُ بِابْنِ الزُّبَيْرِ فَقِيلَ لَهُ إِنَّهُ كَائِنٌ بَيْنَهُمْ قِتَالٌ وَأَنَا أَخَافُ أَنْ يَصُدُّوكَ ‏.‏ قَالَ لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ إِذًا أَصْنَعَ كَمَا صَنَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِنِّي أُشْهِدُكُمْ أَنِّي قَدْ أَوْجَبْتُ عُمْرَةً ‏.‏ ثُمَّ خَرَجَ حَتَّى إِذَا كَانَ بِظَاهِرِ الْبَيْدَاءِ قَالَ مَا شَأْنُ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ إِلاَّ وَاحِدٌ أُشْهِدُكُمْ أَنِّي قَدْ أَوْجَبْتُ حَجًّا مَعَ عُمْرَتِي ‏.‏ وَأَهْدَى هَدْيًا اشْتَرَاهُ بِقُدَيْدٍ ثُمَّ انْطَلَقَ يُهِلُّ بِهِمَا جَمِيعًا حَتَّى قَدِمَ مَكَّةَ فَطَافَ بِالْبَيْتِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَلَمْ يَزِدْ عَلَى ذَلِكَ وَلَمْ يَنْحَرْ وَلَمْ يَحْلِقْ وَلَمْ يُقَصِّرْ وَلَمْ يَحِلَّ مِنْ شَىْءٍ حَرُمَ مِنْهُ حَتَّى كَانَ يَوْمُ النَّحْرِ فَنَحَرَ وَحَلَقَ فَرَأَى أَنْ قَدْ قَضَى طَوَافَ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ بِطَوَافِهِ الأَوَّلِ وَقَالَ ابْنُ عُمَرَ كَذَلِكَ فَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52- İhrama Giren Niyetini Belirtmeli Mi?

2754- Tarık b. Şihab (radıyallahü anh), Ebu Mûsâ’dan naklediyor. Yemen’den yeni gelmiştim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hac için çıktığı yolculukta Batha’da konaklamıştı. Bana:

(Hac için niyet ettin mi?) diye sordu. Ben de:

(Evet) dedim. (Nasıl niyet ettin?) buyurdu. Ben de:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ne için ihrama girdiyse ben de onun için ihrama girip niyet ettim) dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kâbe’yi tavaf et, Safa ile Merve arasında sa’y ettikten sonra ihramdan çık.) Dediklerini yaptım, bir kadına uğradım saçlarımı düzeltip tarayıverdi. Ömer’in halifeliği zamanına kadar bana hacla alakalı sorulan sorulara bu şekilde cevap veriyordum. Ömer zamanında adamın biri bana:

(Ey Ebu Mûsâ! Bu konularda biraz ağır ol bakalım. Sen hac konusunda halifenin yeni emirlerini herhalde bilmiyorsun) dedi. Ebu Mûsâ diyor ki:

(Benim size hacla ilgili söylediklerimi uygulamakta acele etmeyiniz. Şimdi halife gelecek onun söylediklerine uyunuz) dedim. Ömer gelerek şöyle dedi:

(Eğer Allah’ın Kitab’ına bakarsak hac ve umrenin tamamlanmasını emrediyor. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetini alırsak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sevkettiği kurban yerine varıncaya kadar ihramdan çıkmıyordu.) (Buhârî, Hac: 32; Müslim, Hac: 22)

2755- Cafer b. Muhammed (radıyallahü anh) babasından şöyle aktarıyor: Câbir b. Abdullah’a giderek Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl hac yaptığını sorduk, şöyle anlattı:

(Ali Yemen’den kurbanlık bir hayvan getirmişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu Medine’den hediye olarak gönderdi.) Bu sırada Ali’ye:

(Nasıl niyet ederek ihrama girdin?) diye sordu: Ali’de:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ne niyetle girdiyse ben de o niyetle girdim) diye cevap verdi ve yanımda da kurbanım var. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Öyleyse ihramdan çıkma) buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

2756- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Ali, vergi toplama görevinden dönmüştü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

(Ey Ali! Hangi niyetle ihrama girdin?) diye sordu. (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in girdiği niyetle girdim) diye cevap verdi. (Öyleyse kurban gönder ve ihramlı olarak böylece kal.) Ali’de böylece kurbanını gönderdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

2757- Ebu İshak (radıyallahü anh), Bera’dan naklederek şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ali’yi Yemen’e emir tayin ettiği zaman bende vardım. Ondan sonra pek çok mal varlığına sahip oldum. Ali, Yemen’den dönünce olanları şöyle anlattı:

(Gelince baktım ki Fatıma evin her yanına güzel kokular püskürtmüş hemen onun üzerine yürüdüm.) O da:

(Sana ne oluyor? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) asabına böyle yapmalarını emretti onlar da böyle yaparak ihramdan çıktılar diyerek bana çıkıştı.) Ben de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in niyetiyle niyetlenip ihrama girdim diyerek, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldim. Bana:

(Ne diye niyet etmiştin?) dedi. Ben de:

(Sen ne diye niyet ettinse ben de aynı şekilde niyet ettim) dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

(Öyleyse ben hedy sevkettim ve haccı kırana niyet ettim.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 24)

٥٢ - باب الْحَجِّ بِغَيْرِ نِيَّةٍ يَقْصِدُهُ الْمُحْرِمُ

٢٧٥٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ أَخْبَرَنِي قَيْسُ بْنُ مُسْلِمٍ، قَالَ سَمِعْتُ طَارِقَ بْنَ شِهَابٍ، قَالَ قَالَ أَبُو مُوسَى أَقْبَلْتُ مِنَ الْيَمَنِ وَالنَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم مُنِيخٌ بِالْبَطْحَاءِ حَيْثُ حَجَّ فَقَالَ ‏(‏ أَحَجَجْتَ ‏)‏ ‏.‏ قُلْتُ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ كَيْفَ قُلْتَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ قُلْتُ لَبَّيْكَ بِإِهْلاَلٍ كَإِهْلاَلِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ فَطُفْ بِالْبَيْتِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَأَحِلَّ ‏)‏ ‏.‏ فَفَعَلْتُ ثُمَّ أَتَيْتُ امْرَأَةً فَفَلَتْ رَأْسِي فَجَعَلْتُ أُفْتِي النَّاسَ بِذَلِكَ حَتَّى كَانَ فِي خِلاَفَةِ عُمَرَ فَقَالَ لَهُ رَجُلٌ يَا أَبَا مُوسَى رُوَيْدَكَ بَعْضَ فُتْيَاكَ فَإِنَّكَ لاَ تَدْرِي مَا أَحْدَثَ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ فِي النُّسُكِ بَعْدَكَ ‏.‏ قَالَ أَبُو مُوسَى يَا أَيُّهَا النَّاسُ مَنْ كُنَّا أَفْتَيْنَاهُ فَلْيَتَّئِدْ فَإِنَّ أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ قَادِمٌ عَلَيْكُمْ فَائْتَمُّوا بِهِ ‏.‏ وَقَالَ عُمَرُ إِنْ نَأْخُذْ بِكِتَابِ اللَّهِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُنَا بِالتَّمَامِ وَإِنْ نَأْخُذْ بِسُنَّةِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَإِنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم لَمْ يَحِلَّ حَتَّى بَلَغَ الْهَدْىُ مَحِلَّهُ ‏.‏

٢٧٥٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ، أَتَيْنَا جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ فَسَأَلْنَاهُ عَنْ حَجَّةِ النَّبِيِّ، صلّى اللّه عليه وسلّم فَحَدَّثَنَا أَنَّ عَلِيًّا قَدِمَ مِنَ الْيَمَنِ بِهَدْىٍ وَسَاقَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنَ الْمَدِينَةِ هَدْيًا قَالَ لِعَلِيٍّ ‏(‏ بِمَا أَهْلَلْتَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ قُلْتُ اللَّهُمَّ إِنِّي أُهِلُّ بِمَا أَهَلَّ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَمَعِيَ الْهَدْىُ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَلاَ تَحِلَّ ‏)‏ ‏.‏

٢٧٥٦ - أَخْبَرَنِي عِمْرَانُ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعَيْبٌ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ عَطَاءٌ قَالَ جَابِرٌ قَدِمَ عَلِيٌّ مِنْ سِعَايَتِهِ فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ بِمَا أَهْلَلْتَ يَا عَلِيُّ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ بِمَا أَهَلَّ بِهِ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَاهْدِ وَامْكُثْ حَرَامًا كَمَا أَنْتَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ وَأَهْدَى عَلِيٌّ لَهُ هَدْيًا ‏.‏

٢٧٥٧ - أَخْبَرَنِي أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ جَعْفَرٍ، قَالَ حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ، قَالَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنِ الْبَرَاءِ، قَالَ كُنْتُ مَعَ عَلِيٍّ حِينَ أَمَّرَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى الْيَمَنِ فَأَصَبْتُ مَعَهُ أَوَاقِيَ فَلَمَّا قَدِمَ عَلِيٌّ عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ عَلِيٌّ وَجَدْتُ فَاطِمَةَ قَدْ نَضَحَتِ الْبَيْتَ بِنَضُوحٍ قَالَ فَتَخَطَّيْتُهُ فَقَالَتْ لِي مَا لَكَ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَدْ أَمَرَ أَصْحَابَهُ فَأَحَلُّوا قَالَ قُلْتُ إِنِّي أَهْلَلْتُ بِإِهْلاَلِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ قَالَ فَأَتَيْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ لِي ‏(‏ كَيْفَ صَنَعْتَ ‏)‏ ‏.‏ قُلْتُ إِنِّي أَهْلَلْتُ بِمَا أَهْلَلْتَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَإِنِّي قَدْ سُقْتُ الْهَدْىَ وَقَرَنْتُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 51- İhrama Girerken Besmele Çekmek

2752- Cafer b. Muhammed (radıyallahü anh) babasından naklediyor ve şöyle diyor: Câbir b. Abdullah’a giderek, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl hac yaptığını sorduk. O da şöyle anlattı:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) Medine’de dokuz sene kaldıktan sonra Müslümanlara hacca gideceğini ilân ettirdi. Bu yüzden peygamberle hacca gitmek üzere çevreden pek çok kişi Medine’ye gelmişti. Böylece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e uyacak ve onun yaptıklarını yapacaklardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zilkade ayının bitmesine beş gün kala yola çıktı. Biz de onunla beraber çıktık. Câbir diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aramızda iken ona Kur’an iniyor o da onun yorum ve sonuçlarını biliyordu. O ne yapıyorsa biz de aynen yapıyorduk. Yola çıkarken niyetimiz sadece hac yapmaktı.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

2753- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hac yapmak için yola çıkmıştık, Serif denilen yere gelince ben hayız görmeye başladım. Ben ağlarken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma girdi ve (Hayız mı oldun?) dedi. Ben de:

(Evet) dedim. Bunun üzerine:

(Bu hayız görme hali Allah’ın ademin kızları için takdir ettiği bir özelliktir. Bu sebeple ihramlının yaptığı her şeyi yap sadece tavafı yapma) buyurdu. (Müslim, Hac: 17; İbn Mâce, Menasik: 36)

٥١ - باب تَرْكِ التَّسْمِيَةِ عِنْدَ الإِهْلاَلِ

٢٧٥٢ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، أَتَيْنَا جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ فَسَأَلْنَاهُ عَنْ حَجَّةِ النَّبِيِّ، صلّى اللّه عليه وسلّم فَحَدَّثَنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَكَثَ بِالْمَدِينَةِ تِسْعَ حِجَجٍ ثُمَّ أُذِّنَ فِي النَّاسِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي حَاجِّ هَذَا الْعَامِ فَنَزَلَ الْمَدِينَةَ بَشَرٌ كَثِيرٌ كُلُّهُمْ يَلْتَمِسُ أَنْ يَأْتَمَّ بِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَيَفْعَلُ مَا يَفْعَلُ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِخَمْسٍ بَقِينَ مِنْ ذِي الْقَعْدَةِ وَخَرَجْنَا مَعَهُ قَالَ جَابِرٌ وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَيْنَ أَظْهُرِنَا عَلَيْهِ يَنْزِلُ الْقُرْآنُ وَهُوَ يَعْرِفُ تَأْوِيلَهُ وَمَا عَمِلَ بِهِ مِنْ شَىْءٍ عَمِلْنَا فَخَرَجْنَا لاَ نَنْوِي إِلاَّ الْحَجَّ ‏.‏

٢٧٥٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، - وَاللَّفْظُ لِمُحَمَّدٍ - قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ خَرَجْنَا لاَ نَنْوِي إِلاَّ الْحَجَّ فَلَمَّا كُنَّا بِسَرِفَ حِضْتُ فَدَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَنَا أَبْكِي فَقَالَ ‏(‏ أَحِضْتِ ‏)‏ ‏.‏ قُلْتُ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ إِنَّ هَذَا شَىْءٌ كَتَبَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى بَنَاتِ آدَمَ فَاقْضِي مَا يَقْضِي الْمُحْرِمُ غَيْرَ أَنْ لاَ تَطُوفِي بِالْبَيْتِ ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget