Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

10/03/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7- SEN MESCİDDE İKEN MÜEZZİN EZAN OKUDUĞU ZAMAN DIŞARI ÇIKMA BÂBI

782 - “... Ebü'ş-Şasâ (Süleym bin el-Esved) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir :

Biz Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) ile beraber mescidde oturuyorduk. Müezzin, (ikindi için) ezan okudu. Ezandan sonra bir adam mescidden kalkıp böbürlenerek gitti. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) onu mescidden çıkıncaya kadar gözüyle takip etti. Sonra Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) :

(Amma şu adam şüphesiz ki Ebü'l-Kâsım (sallallahü aleyhi ve sellem)'e isyan etti, dedi. )

783 - “... Osman (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu demiştir :

(Mescidde iken ezan okunduktan sonra dışarı çıkan kimse bir ihtiyaç için çıkmamış ve dönmek istememiş ise, o kişi münafıktır. )

٧ - باب إِذَا أُذِّنَ وَأَنْتَ فِي الْمَسْجِدِ فَلاَ تَخْرُجْ

٧٨٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُهَاجِرٍ، عَنْ أَبِي الشَّعْثَاءِ، قَالَ كُنَّا قُعُودًا فِي الْمَسْجِدِ مَعَ أَبِي هُرَيْرَةَ فَأَذَّنَ الْمُؤَذِّنُ فَقَامَ رَجُلٌ مِنَ الْمَسْجِدِ يَمْشِي فَأَتْبَعَهُ أَبُو هُرَيْرَةَ بَصَرَهُ حَتَّى خَرَجَ مِنَ الْمَسْجِدِ فَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ أَمَّا هَذَا فَقَدْ عَصَى أَبَا الْقَاسِمِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏

٧٨٣ - حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، أَنْبَأَنَا عَبْدُ الْجَبَّارِ بْنُ عُمَرَ، عَنِ ابْنِ أَبِي فَرْوَةَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ، مَوْلَى عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عُثْمَانَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ أَدْرَكَهُ الأَذَانُ فِي الْمَسْجِدِ ثُمَّ خَرَجَ لَمْ يَخْرُجْ لِحَاجَةٍ وَهُوَ لاَ يُرِيدُ الرَّجْعَةَ فَهُوَ مُنَافِقٌ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6- İKÂMET CÜMLELERİNİ BİRER DEFA OKUMAK BÂBI

778 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir:

(Müslümanlar namaz vakitlerini bir şeyle bildirmek istediler. Bunun üzerine Bilâl (radıyallahü anh)'e ezanı çift, ikâmeti de tek lafızlarla okuması emrolundu. -"

779 - “... Enes (bin Mâlik) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir:

-Bilâl (radıyallahü anh)'e ezanı çift ve ikâmeti tek lafızlarla okuması emrolundu. )

780 - “... Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in müezzini Sa'd (el-Karazî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bilâl (radıyallahü anh)'ın ezan (lafızları) ı ikişer ikişer idi. Onun ikâmet (lafızlar) ı da birer idi. "

781 - “... Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mevlâsı Ebû Rafi' (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Ben, Bilâl (radıyallahü anh)'i, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda ezan cümlelerini ikişer ikişer tekrarlayarak ezan okurken ve ikâmet cümlelerini birer defa okuyarak ikâmet ederken gördüm. "

٦ - باب إِفْرَادِ الإِقَامَةِ

٧٧٨ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْجَرَّاحِ، حَدَّثَنَا الْمُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ الْتَمَسُوا شَيْئًا يُؤْذِنُونَ بِهِ عِلْمًا لِلصَّلاَةِ فَأُمِرَ بِلاَلٌ أَنْ يَشْفَعَ الأَذَانَ وَيُوتِرَ الإِقَامَةَ ‏.‏

٧٧٩ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الْجَهْضَمِيُّ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ عَلِيٍّ، عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ أُمِرَ بِلاَلٌ أَنْ يَشْفَعَ، الأَذَانَ وَيُوتِرَ الإِقَامَةَ ‏.‏

٧٨٠ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَعْدِ بْنِ عَمَّارِ بْنِ سَعْدٍ، مُؤَذِّنِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حَدَّثَنِي أَبِي عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ أَنَّ أَذَانَ بِلاَلٍ كَانَ مَثْنَى مَثْنَى وَإِقَامَتُهُ مُفْرَدَةً ‏.‏

٧٨١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَدْرٍ، عَبَّادُ بْنُ الْوَلِيدِ حَدَّثَنِي مَعْمَرُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي رَافِعٍ، مَوْلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حَدَّثَنِي أَبِي مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِيهِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِي رَافِعٍ قَالَ رَأَيْتُ بِلاَلاً يُؤَذِّنُ بَيْنَ يَدَىْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَثْنَى مَثْنَى وَيُقِيمُ وَاحِدَةً ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5- EZANIN FAZİLETİ VE MÜEZZİNLERİN SEVABI BÂBI

772 - “... Abdurrahman bin Abdillah bin Abdirrahman bin Ebî Sa'saa (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre:

Babası (Abdullah) Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh) bana şöyle söyledi demiştir:

-Babası, Ebû Said'in kucağında yetişmişti. )

(Ey Abdullah!) Sen kırlarda olduğun zaman yüksek sesle ezan oku. Çünkü ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim:

(Müezzini İşiten hiç bir cin, insan, ağaç, taş yoktur ki, (kıyamet günü) ona şahitlik etmesin. )

Bu hadîsi Buhârive Nesâide az bir lafız farkıyla rivâyet etmişlerdir.

773 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den:

Şöyle söylemiştir: Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken işittim:

(Müezzine, sesinin sonu kadar (veyahut), sesinin yetiştiği yer kadar mağfiret olunur. Yaş ye kuru her şey onun için istiğfar eder. Çağırdığı cemâat namazında hazır bulunana da yirmibeş hasene yazılır ve iki namaz arasındaki günahları bağışlanır. )

774 - “... Muâviye bin Süfyân (radıyallahü anhümâ)’dan :

Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki :

(Müezzinler, kıyamet günü boyunları en uzun olan insanlardır. )

775 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(En seçkinleriniz sizin için ezan okusunlar ve Kur'an-ı en çok belleyenleriniz size namaz kıldırsın.)"

776) ... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(Sevâb isteğiyle yedi sene müezzinlik yapan adam için cehennem ateşinden bir beraat yazılmış olur. )

777 - “... (Abdullah) İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(12 yıl ezan okuyan kimse için cennet vâcib olur. Ezan okuduğundan dolayı her gün onun için 60 hasene ve her ikameti için 30 hasene yazılır. )

Amr şöyle dedi: Bana Kurayb (98), İbn Abbâs radıyallahü anhüma'tan haber verdi (ki şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece uyudu, hattâ horladı. Ondan sonra (abdest almaksızın) namaz kıldı. Bu sözü ibn Abbâs'ın: Uzanıp horladı, ondan sonra kalkıp namaz kıldı, tarzında söylediği rivayet olunuyor.

 (Alî ibn Abdillah el-Medînî şöyle dedi:) Sonra bu hadîsi Sufyan, bize birçok defalar kâh uzun, kâh kısa olarak Amr'dan, o da Kurayb'dan, o da İbn Abbâs'tan olmak üzere tahdîs etti. İbn Abbâs şöyle demiştir: Bir gece teyzem Meymûne'nin yanında kaldım. Gecenin bir kısmı olunca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı ve asılı duran küçük bir tulumdan hafif bir abdest aldı. -Amr bu abdestin pek hafif ve pek az su ile olduğunu söylüyordu- Ve kalkıp namaza durdu. Ben de onun aldığı gibi abdest aldıktan sonra gelip sol tarafında namaza durdum. -Sufyan belki yine solu ma'nâsına olan "Şimâlihi" demiştir.- Peygamber benim yerimi değiştirdi; beni sağ tarafına geçirdi. Sonra Allah'ın dilediği kadar namaz kıldı. Ondan sonra uzanıp uyudu; hattâ horladı. Sonra munâdî (yani müezzin) Ona gelip namaz vaktinin girdiğini haber verdi. Bunun akabinde müezzin kalkıp Peygamber'in maiyyetinde namaza çıktı. Peygamber (tekrar) abdest almadığı hâlde namazı kıldırdı. (Sufyan ibn Uyeyne şöyle dedi:) Biz Amr ibn Dînâr'a: İnsanlar, Rasûlüllah'ın uyur, amma kalbi uyumaz derler; (ne dersiniz)? diye sorduk. Amr: Ben Ubeyd ibn Umeyr'den işittim: Peygamberlerin ru'yâları vahiydir, diyordu. Ubeyd bu sözden sonra da "Ben seni rüyâmda boğazlıyorum görüyorum... " (Saffât: 37/102) âyetini okudu, dedi

٥ - باب فَضْلِ الأَذَانِ وَثَوَابِ الْمُؤَذِّنِينَ‏

٧٧٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي صَعْصَعَةَ، عَنْ أَبِيهِ، - وَكَانَ أَبُوهُ فِي حِجْرِ أَبِي سَعِيدٍ - قَالَ قَالَ لِي أَبُو سَعِيدٍ إِذَا كُنْتَ فِي الْبَوَادِي فَارْفَعْ صَوْتَكَ بِالأَذَانِ فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( لاَ يَسْمَعُهُ جِنٌّ وَلاَ إِنْسٌ وَلاَ شَجَرٌ وَلاَ حَجَرٌ إِلاَّ شَهِدَ لَهُ ‏)‏.‏

٧٧٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا شَبَابَةُ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ مُوسَى بْنِ أَبِي عُثْمَانَ، عَنْ أَبِي يَحْيَى، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ سَمِعْتُ مِنْ، فِي رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( الْمُؤَذِّنُ يُغْفَرُ لَهُ مَدَّ صَوْتِهِ وَيَسْتَغْفِرُ لَهُ كُلُّ رَطْبٍ وَيَابِسٍ وَشَاهِدُ الصَّلاَةِ يُكْتَبُ لَهُ خَمْسٌ وَعِشْرُونَ حَسَنَةً وَيُكَفَّرُ عَنْهُ مَا بَيْنَهُمَا ‏)‏.‏

٧٧٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، وَإِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ طَلْحَةَ بْنِ يَحْيَى، عَنْ عِيسَى بْنِ طَلْحَةَ، قَالَ سَمِعْتُ مُعَاوِيَةَ بْنَ أَبِي سُفْيَانَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( الْمُؤَذِّنُونَ أَطْوَلُ النَّاسِ أَعْنَاقًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏)‏.‏

٧٧٥ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا حُسَيْنُ بْنُ عِيسَى، أَخُو سُلَيْمٍ الْقَارِي عَنِ الْحَكَمِ بْنِ أَبَانَ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لِيُؤَذِّنْ لَكُمْ خِيَارُكُمْ وَلْيَؤُمَّكُمْ قُرَّاؤُكُمْ ‏)‏.‏

٧٧٦ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا مُخْتَارُ بْنُ غَسَّانَ، حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ الأَزْرَقُ الْبُرْجُمِيُّ، عَنْ جَابِرٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، ح وَحَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ الْفَرَجِ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ شَقِيقٍ، حَدَّثَنَا أَبُو حَمْزَةَ، عَنْ جَابِرٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ أَذَّنَ مُحْتَسِبًا سَبْعَ سِنِينَ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ بَرَاءَةً مِنَ النَّارِ ‏)‏.‏

٧٧٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، وَالْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْخَلاَّلُ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( مَنْ أَذَّنَ ثِنْتَىْ عَشْرَةَ سَنَةً وَجَبَتْ لَهُ الْجَنَّةُ وَكُتِبَ لَهُ بِتَأْذِينِهِ فِي كُلِّ يَوْمٍ سِتُّونَ حَسَنَةً وَلِكُلِّ إِقَامَةٍ ثَلاَثُونَ حَسَنَةً ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4- MÜEZZİNİN EZAN OKUDUĞU ZAMAN SÖYLENECEK SÖZLER BÂBI

767 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlıülah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Müezzin ezan okuduğu zaman, siz onun söylediğinin mislini söyleyiniz. )

768 - “... (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın zevcelerinden Ümmü Habîbe (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre ;

Kendisine âit gün ve gecede Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yanında bulunduğunda müezzinin ezan sesini işittiği zaman; Ümmü Habîbe (radıyallahü anhâ)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den müezzinin okuduğunu tekrarladığını işitmiştir, "

769 - “... Ebû Said-i Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(Ezan sesini işittiğiniz zaman siz de müezzinin dediği gibi deyiniz. )

770 - “... Sa'd bin Ebî Vakkas (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), şöyle buyurdu demiştir:

Müezzinin sesini işittiği zaman kim :

= (Ben de şahadet ederim ki Allah'tan başka ibâdete lâyık hiç bir ilâh yoktur. O, birdir. Ortağı yoktur. Ve şahadet ederim ki, Muhammed. Onun kulu ve Resulüdür. Ben, Allah'ı Rab olarak, İslâmi yeti din olarak ve Muhammedi Peygamber olarak seçtim. Buna razı oldum. ) derse günahı bağışlanır. )

771 - “... Câbir bin Abdillah (Ensârî) (radıyallahü anh)’den:

Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki.

Ezan sesini işitince :

'Kıyamete dek dimdik duracak olan namazın ve şu mükemmel davetin Rabbı olan Allah'ım. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e vesile ve fazilet ver; Ve Onu vâdettiğin Makamı Mahmud'a gönder.' duasını diyen hiç kimse yoktur ki, kıyamet günü onun için şefaat etmek vâcib olmasın. )

٤ - باب مَا يُقَالُ إِذَا أَذَّنَ الْمُؤَذِّنُ

٧٦٧ - حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ الشَّافِعِيُّ، إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الْعَبَّاسِ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ الْمَكِّيُّ، عَنْ عَبَّادِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِذَا أَذَّنَ الْمُؤَذِّنُ فَقُولُوا مِثْلَ قَوْلِهِ ‏)‏.‏

٧٦٨ - حَدَّثَنَا شُجَاعُ بْنُ مَخْلَدٍ أَبُو الْفَضْلِ، قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، أَنْبَأَنَا أَبُو بِشْرٍ، عَنْ أَبِي الْمَلِيحِ بْنِ أُسَامَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ أَبِي سُفْيَانَ، حَدَّثَتْنِي عَمَّتِي أُمُّ حَبِيبَةَ، أَنَّهَا سَمِعَتْ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ إِذَا كَانَ عِنْدَهَا فِي يَوْمِهَا وَلَيْلَتِهَا فَسَمِعَ الْمُؤَذِّنَ يُؤَذِّنُ قَالَ كَمَا يَقُولُ الْمُؤَذِّنُ ‏.‏

٧٦٩ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ، عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِيِّ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِذَا سَمِعْتُمُ النِّدَاءَ فَقُولُوا كَمَا يَقُولُ الْمُؤَذِّنُ ‏)‏.‏

٧٧٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ الْمِصْرِيُّ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنِ الْحُكَيْمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قَيْسٍ، عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ، عَنْ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنَّهُ قَالَ ‏( مَنْ قَالَ حِينَ يَسْمَعُ الْمُؤَذِّنَ وَأَنَا أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ رَضِيتُ بِاللَّهِ رَبًّا وَبِالإِسْلاَمِ دِينًا وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيًّا غُفِرَ لَهُ ذَنْبُهُ ‏)‏.‏

٧٧١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، وَالْعَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ الدِّمَشْقِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ أَبِي الْحُسَيْنِ، قَالُوا حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عَيَّاشٍ الأَلْهَانِيُّ، حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ أَبِي حَمْزَةَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ قَالَ حِينَ يَسْمَعُ النِّدَاءَ اللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ وَالصَّلاَةِ الْقَائِمَةِ آتِ مُحَمَّدًا الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذِي وَعَدْتَهُ - إِلاَّ حَلَّتْ لَهُ الشَّفَاعَةُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3- EZANDAKİ SÜNNET BÂBI

759 - “... Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in müezzini Sa'd (el-Karazî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Bilâl (radıyallahü anh)'a (ezan okurken) iki parmağını kulağına sokmasını emrederek:

(Şüphesiz o, senin sesini daha çok yükseltir. ) buyurmuştur. )

760 - “... Ebû Cuhayfe (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Ben, El-Ebtah'ta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına vardım . Kendisi, kırmızı bir çadır altındaydı. Biraz sonra Bilâl (radıyallahü anh), çıkıp ezan okudu. Ezanında döndü ve iki parmağını kulaklarına soktu. "

761 - “... (Abdullah) İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu demiştir :

(Müezzinlerin boyunlarına takılmış olan müslümanların iki hasleti vardır. Bu haslet müslümanların namaz ve orucudur. )

762 - “... Câbir bin Semûre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bilâl (radıyallahü anh), ezanı vakitten hiç geciktirmezdi. İkameti bazen biraz geciktirirdi. "

763 - “... Osman bin Ebil-Âs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bana yaptığı son tavsiye ezan için ücret alan bir müezzini ittihaz etmemem idi. "

764 - “... Bilâl (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah ezanında tesvib etmemi emretti. Ve yatsı ezanında tesvib etmemi bana yasakladı. "

765) " Bilâl (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek :

Sabah namazı (vakti) ni haber vermek istemiş de Bilâl (radıyallahü anh)'a :

O uyuyor, denmiş. Bunun üzerine Bilâl (radıyallahü anh) : Namaz uykudan hayırlıdır, namaz uykudan hayırlıdır, demiş; Bunun üzerine bu cümle sabah ezanına yerleştirilmiş ve böylece (tesvîb) durumu sâbitleşmiştir. "

766 - “... Ziyâd bin el-Hâris es-Sudâî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir:

Ben, bir yolculukta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberindeydim. Bana emretti. Ben ezan okudum, sonra Bilâl (radıyallahü anh) ikâmet etmek istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Sudâ'nın kardeşi ezan okumuştur. Kim ezan okursa o ikâmet eder.) buyurmuştur. "

٣ - باب السُّنَّةِ فِي الأَذَانِ

٧٥٩ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَعْدِ بْنِ عَمَّارِ بْنِ سَعْدٍ، مُؤَذِّنِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حَدَّثَنِي أَبِي عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَمَرَ بِلاَلاً أَنْ يَجْعَلَ إِصْبَعَيْهِ فِي أُذُنَيْهِ وَقَالَ ‏( إِنَّهُ أَرْفَعُ لِصَوْتِكَ ‏)‏.‏

٧٦٠ - حَدَّثَنَا أَيُّوبُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْهَاشِمِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ، عَنْ حَجَّاجِ بْنِ أَرْطَاةَ، عَنْ عَوْنِ بْنِ أَبِي جُحَيْفَةَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِالأَبْطَحِ وَهُوَ فِي قُبَّةٍ حَمْرَاءَ فَخَرَجَ بِلاَلٌ فَأَذَّنَ فَاسْتَدَارَ فِي أَذَانِهِ وَجَعَلَ إِصْبَعَيْهِ فِي أُذُنَيْهِ ‏.‏

٧٦١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى الْحِمْصِيُّ، حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ، عَنْ مَرْوَانَ بْنِ سَالِمٍ، عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ أَبِي رَوَّادٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( خَصْلَتَانِ مُعَلَّقَتَانِ فِي أَعْنَاقِ الْمُؤَذِّنِينَ لِلْمُسْلِمِينَ صَلاَتُهُمْ وَصِيَامُهُمْ ‏)‏.‏

٧٦٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ، عَنْ جَابِرِ بْنِ سَمُرَةَ، قَالَ كَانَ بِلاَلٌ لاَ يُؤَخِّرُ الأَذَانَ عَنِ الْوَقْتِ وَرُبُّمَا أَخَّرَ الإِقَامَةَ شَيْئًا ‏.‏

٧٦٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ، عَنْ أَشْعَثَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ أَبِي الْعَاصِ، قَالَ كَانَ آخِرُ مَا عَهِدَ إِلَىَّ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ لاَ أَتَّخِذَ مُؤَذِّنًا يَأْخُذُ عَلَى الأَذَانِ أَجْرًا ‏.‏

٧٦٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الأَسَدِيُّ، عَنْ أَبِي إِسْرَائِيلَ، عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنْ بِلاَلٍ، قَالَ أَمَرَنِي رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ أُثَوِّبَ فِي الْفَجْرِ وَنَهَانِي أَنْ أُثَوِّبَ فِي الْعِشَاءِ ‏.‏

٧٦٥ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ رَافِعٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ بِلاَلٍ، أَنَّهُ أَتَى النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يُؤْذِنُهُ بِصَلاَةِ الْفَجْرِ فَقِيلَ هُوَ نَائِمٌ ‏.‏ فَقَالَ الصَّلاَةُ خَيْرٌ مِنَ النَّوْمِ الصَّلاَةُ خَيْرٌ مِنَ النَّوْمِ فَأُقِرَّتْ فِي تَأْذِينِ الْفَجْرِ فَثَبَتَ الأَمْرُ عَلَى ذَلِكَ ‏.‏

٧٦٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَعْلَى بْنُ عُبَيْدٍ، حَدَّثَنَا الإِفْرِيقِيُّ، عَنْ زِيَادِ بْنِ نُعَيْمٍ، عَنْ زِيَادِ بْنِ الْحَارِثِ الصُّدَائِيِّ، قَالَ كُنْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي سَفَرٍ فَأَمَرَنِي فَأَذَّنْتُ فَأَرَادَ بِلاَلٌ أَنْ يُقِيمَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ أَخَا صُدَاءٍ قَدْ أَذَّنَ وَمَنْ أَذَّنَ فَهُوَ يُقِيمُ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2- EZANDAKİ TERCİ BÂBI

757 - “... Ebû Mahzûre bin Mî'yer (radıyallahü anh)’ın kucağında yetim olarak yetişmiş olan Abdullah bin Muhayrîz (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Ebû Mahzure kendisini Şam'a göndermeye hazırlarken Abdullah şöyle demiştir : Ben, Ebû Mahzûre (radıyallahü anh)'ye Ey Amca! Ben Şam'a doğru yola çıkıyorum. Ve şüphesiz senin ezan okuyuşun bana sorulacaktır, dedim. (Râvi Abdülaziz demiştir ki) Abdullah, Ebû Mahzûre (radıyallahü anh)'ın şöyle dediğini bana haber vermiştir :

Ben, bir nefer (on kişilik grub) içinde yola çıkmıştım. Biz yolun bir yerinde bulunuyorduk. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in müezzini, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında namaz için ezan okudu. Biz de müezzin sesini, ondan yüz çevirdiğimiz halde işittik. Bunun üzerine biz onunla alay ederek ve bağırarak ezan okuduk. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (sesimizi) işitti ve bize bir topluluk gönderdi. Gelenler bizi Onun huzurunda oturttular. O da:

(Sesini yüksek olarak işittiğim şahıs hanginizdir?) diye sordu. Kavmin hepsi beni işaret ettiler ve doğru söylediler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), hepsini salıverdi ve beni alıkoyarak bana:

(Kalk ezan oku) buyurdu. Ben de kalktım. O esnada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den ve bana emrettiği ezandan nefret ettiğim kadar, hiç bir şeyden nefret etmiyordum. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda ayakta durdum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizzat bana ezan kelimelerini telkin ederek şöyle buyurdu: De ki:Sonra bana buyurdu ki: (Şunu okurken) sesini yükselt.

Sonra ben ezan okumayı bitirince beni çağırdı ve içinde bir miktar gümüş bulunan bir keseyi bana verdi. Sonra elini Ebû Mahzûre (radıyallahü anh)'in başının ön kısmı üzerine bırakıp yüzü, memeleri ve ciğeri üzerinden geçirdi. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in eli Ebû Mahzûre (radıyallahü anh)'ın göbeğine ulaştı. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Allah seni mübarek kılsın, bereketi, üzerinde olsun. ) buyurdu. Bundan sonra ben:

Yâ Resûlallah! Mekke'de ezan okumayı bana emrettin (mi?) dedim. O:

(Evet. Sana emrettim. ) buyurdu. Artık Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e karşı duyduğum nefret, tamamen gitti. Ve hepsi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) için muhabbete dönüştü. Sonra ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Mekke valisi Attâb bin Esîd (radıyallahü anh)'in yanına vardım. Ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in emrinden dolayı Attâb varken, namaz için ben ezan okudum.

Râvi (Abdülaziz) demiştir ki: Ebû Mahzûre'ye yetişenler bu hadîsi Abdullah bin Muhayriz'in bana haber verdiği şekil üzere baaıa tahdis ettiler. "

758 - “... Ebû Mahzure (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bana ezanı ondokuz kelime olarak, ikameti de onyedi kelime olarak öğretmiştir. Ezanı İkamet onyedi kelimedir.

٢ - باب التَّرْجِيعِ فِي الأَذَانِ

٧٥٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ، أَنْبَأَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، أَخْبَرَنِي عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي مَحْذُورَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَيْرِيزٍ، - وَكَانَ يَتِيمًا فِي حِجْرِ أَبِي مَحْذُورَةَ بْنِ مِعْيَرٍ حِينَ جَهَّزَهُ إِلَى الشَّامِ - فَقُلْتُ لأَبِي مَحْذُورَةَ أَىْ عَمِّ إِنِّي خَارِجٌ إِلَى الشَّامِ وَإِنِّي أُسْأَلُ عَنْ تَأْذِينِكَ فَأَخْبَرَنِي أَنَّ أَبَا مَحْذُورَةَ قَالَ خَرَجْتُ فِي نَفَرٍ فَكُنَّا بِبَعْضِ الطَّرِيقِ فَأَذَّنَ مُؤَذِّنُ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِالصَّلاَةِ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَسَمِعْنَا صَوْتَ الْمُؤَذِّنِ وَنَحْنُ عَنْهُ مُتَنَكِّبُونَ فَصَرَخْنَا نَحْكِيهِ نَهْزَأُ بِهِ فَسَمِعَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَرْسَلَ إِلَيْنَا قَوْمًا فَأَقْعَدُونَا بَيْنَ يَدَيْهِ فَقَالَ ‏( أَيُّكُمُ الَّذِي سَمِعْتُ صَوْتَهُ قَدِ ارْتَفَعَ ‏)‏.‏ فَأَشَارَ إِلَىَّ الْقَوْمُ كُلُّهُمْ وَصَدَقُوا فَأَرْسَلَ كُلَّهُمْ وَحَبَسَنِي وَقَالَ لِي ‏( قُمْ فَأَذِّنْ ‏)‏.‏ فَقُمْتُ وَلاَ شَىْءَ أَكْرَهُ إِلَىَّ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَلاَ مِمَّا يَأْمُرُنِي بِهِ فَقُمْتُ بَيْنَ يَدَىْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَلْقَى عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ التَّأْذِينَ هُوَ بِنَفْسِهِ فَقَالَ ‏( قُلِ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ ‏)‏.‏ ثُمَّ قَالَ لِي ‏( ارْجِعْ فَمُدَّ مِنْ صَوْتِكَ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ‏)‏.‏ ثُمَّ دَعَانِي حِينَ قَضَيْتُ التَّأْذِينَ فَأَعْطَانِي صُرَّةً فِيهَا شَىْءٌ مِنْ فِضَّةٍ ثُمَّ وَضَعَ يَدَهُ عَلَى نَاصِيَةِ أَبِي مَحْذُورَةَ ثُمَّ أَمَرَّهَا عَلَى وَجْهِهِ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ ثُمَّ عَلَى كَبِدِهِ ثُمَّ بَلَغَتْ يَدُ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ سُرَّةَ أَبِي مَحْذُورَةَ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( بَارَكَ اللَّهُ لَكَ وَبَارَكَ عَلَيْكَ ‏)‏.‏ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَمَرْتَنِي بِالتَّأْذِينِ بِمَكَّةَ قَالَ ‏( نَعَمْ قَدْ أَمَرْتُكَ ‏)‏.‏ فَذَهَبَ كُلُّ شَىْءٍ كَانَ لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِنْ كَرَاهِيَةٍ وَعَادَ ذَلِكَ كُلُّهُ مَحَبَّةً لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَدِمْتُ عَلَى عَتَّابِ بْنِ أَسِيدٍ عَامِلِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِمَكَّةَ فَأَذَّنْتُ مَعَهُ بِالصَّلاَةِ عَلَى أَمْرِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ قَالَ وَأَخْبَرَنِي ذَلِكَ مَنْ أَدْرَكَ أَبَا مَحْذُورَةَ عَلَى مَا أَخْبَرَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَيْرِيزٍ ‏.‏

٧٥٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَفَّانُ، حَدَّثَنَا هَمَّامُ بْنُ يَحْيَى، عَنْ عَامِرٍ الأَحْوَلِ، أَنَّ مَكْحُولاً، حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مُحَيْرِيزٍ حَدَّثَهُ أَنَّ أَبَا مَحْذُورَةَ حَدَّثَهُ قَالَ عَلَّمَنِي رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ الأَذَانَ تِسْعَ عَشْرَةَ كَلِمَةً وَالإِقَامَةَ سَبْعَ عَشْرَةَ كَلِمَةً الأَذَانُ ‏( اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ‏)‏.‏ وَالإِقَامَةُ سَبْعَ عَشْرَةَ كَلِمَةً ‏( اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1- EZANA BAŞLAMA (SEBEBİNİN AÇIKLANMASI) BÂBI

755 - “... Abdullah bin Zeyd (bin Abd-i Rabbih) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaza davet için borazanı arzulamış ve çan ittihazını emretmiş ve çan yapılmıştı. Sonra (mezkûr) Abdullah bin Zeyd rüya görmüş ve rüyasını şöyle anlatmıştır : Ben rüyamda üzerinde iki yeşil elbise bulunan bir adam gördüm. Bir çan taşıyordu. Ona:

— Ey Allah'ın kulu! Şu çanı satar (mı) sın? dedim. Adam:

— Bununla ne yapacaksın? diye sordu. Ben:

— Onunla namaza çağırırım, dedim. O:

— Seni şu çandan daha hayırlı bir şeye delâlet etmiyeyim mi? dedi. Ben :

— Delâlet edeceğin şey nedir? diye sordum. Adam:

— Şunu söylersin, dedi :

Ravi demiştir ki: Abdullah bin Zeyd, bu rüyadan sonra sabahleyin çıkarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına varmış ve gördüğü rüyayı ona anlatmak üzere:

'Yâ Resûlallah! Ben rüyamda üzerinde iki yeşil elbise bulunan bir adam gördüm. Bir çan taşıyordu.' demiş ve gördüğü rüyayı anlatmıştır. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sahâbilere :

(Sizin arkadaşınız bir rüya görmüştür. ) buyurduktan sonra (rüya gören Abdullah'a) :

(Bilâl ile beraber mescide çık da gördüğün ezan kelimelerini ona öğret. Bilâl da çağırsın. Çünkü Onun sesi, seninkinden daha gürdür. ) buyurdu. Abdullah demiştir ki: Ben Bilâl’le mescide çıkarak Ona ezan kelimelerini öğretmeye başladım. O da o kelimelerle çağırıyordu. Bunun üzerine Ömer bin El Hattab ezan sesini işitince çıkageldi ve :

— ‘Yâ Resûlallah! Vallahi Abdullah'ın rüyada gördüğünün mislini ben de rüyamda görmüştüm’ dedi. .

Râvi Ebû Ubeyd demiştir ki ( (Rüya sahibi) Abdullah bin Zeyd El-Ensârî (radıyallahü anh)’in bu rüya hakkında aşağıdaki şiirleri söylediğini Ebû Bekir El-Hakemi bana haber vermiştir.

Ezan için, celâl ve ikram sahibi Allah'a çokça hamd ederim.

Çünkü bana ezanı Allah'tan bir müjdeci getirdi. Benim yanımda o ne güzel müjdecidir.

Ezan kelimelerini üç gece üstüste bana getirdi. Her gelişinde öğrendiğimi daha da pekiştirdi.

756 - “... Sâlim'in babası (Abdullah bin Ömer) (radıyallahü anhüm)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Halk namaza giderken onları güçlük ve meşakkate sokan toplanma usulü için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendileriyle istişarede bulunmuş, halk borazandan bahsetmişler, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yahûdilerin nedeniyle borazandan hoşlanmamış, sonra halk çandan bahsetmişler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hıristiyanlar sebebiyle ondan da hoşlanmamıştır. İstişare gecesi ensâr'dan Abdullah bin Zeyd (radıyallahü anh) isimli bir adam ve Ömer bin El-Hattâb (radıyallahü anh), ezanla daveti rü'yalarında görmüşler. Ensâr'dan olan zât geceleyin Resülullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek (rüyasını anlatmış) Resülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bilâl (radıyallahü anh)'a bu çağrıyı emretmiş. Bilâl (radıyallahü anh) de ezan okumuştur.

Zührî demiştir ki: Bilâl (radıyallahü anh), sabah namazı çağrısında; (Namaz uykudan hayırlıdır.) cümlesini ilâve etmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bu ilâveyi olduğu gibi bırakmıştır.

Ömer (radıyallahü anh) : "Yâ Resûlallah! Abdullah (radıyallahü anh)'in gördüğünün mislini ben de gördüm. Lâkin o benden önce davrandı, dedi."

١ - باب بَدْءِ الأَذَانِ

٧٥٥ - حَدَّثَنَا أَبُو عُبَيْدٍ، مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ بْنِ مَيْمُونٍ الْمَدَنِيُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ الْحَرَّانِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِيُّ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ زَيْدٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَدْ هَمَّ بِالْبُوقِ وَأَمَرَ بِالنَّاقُوسِ فَنُحِتَ فَأُرِيَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ فِي الْمَنَامِ قَالَ رَأَيْتُ رَجُلاً عَلَيْهِ ثَوْبَانِ أَخْضَرَانِ يَحْمِلُ نَاقُوسًا فَقُلْتُ لَهُ يَا عَبْدَ اللَّهِ تَبِيعُ النَّاقُوسَ قَالَ وَمَا تَصْنَعُ بِهِ قُلْتُ أُنَادِي بِهِ إِلَى الصَّلاَةِ ‏.‏ قَالَ أَفَلاَ أَدُلُّكَ عَلَى خَيْرٍ مِنْ ذَلِكَ قُلْتُ وَمَا هُوَ قَالَ تَقُولُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ ‏.‏ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ‏.‏ قَالَ فَخَرَجَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ حَتَّى أَتَى رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَخْبَرَهُ بِمَا رَأَى ‏.‏ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ رَأَيْتُ رَجُلاً عَلَيْهِ ثَوْبَانِ أَخْضَرَانِ يَحْمِلُ نَاقُوسًا ‏.‏ فَقَصَّ عَلَيْهِ الْخَبَرَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ صَاحِبَكُمْ قَدْ رَأَى رُؤْيَا فَاخْرُجْ مَعَ بِلاَلٍ إِلَى الْمَسْجِدِ فَأَلْقِهَا عَلَيْهِ وَلْيُنَادِ بِلاَلٌ فَإِنَّهُ أَنْدَى صَوْتًا مِنْكَ ‏)‏.‏ قَالَ فَخَرَجْتُ مَعَ بِلاَلٍ إِلَى الْمَسْجِدِ فَجَعَلْتُ أُلْقِيهَا عَلَيْهِ وَهُوَ يُنَادِي بِهَا ‏.‏ قَالَ فَسَمِعَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ بِالصَّوْتِ فَخَرَجَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَاللَّهِ لَقَدْ رَأَيْتُ مِثْلَ الَّذِي رَأَى ‏.‏ قَالَ أَبُو عُبَيْدٍ فَأَخْبَرَنِي أَبُو بَكْرٍ الْحَكَمِيُّ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ زَيْدٍ الأَنْصَارِيَّ قَالَ فِي ذَلِكَ أَحْمَدُ اللَّهَ ذَا الْجَلاَلِ وَذَا الإِكْرَامِ حَمْدًا عَلَى الأَذَانِ كَثِيرًا إِذْ أَتَانِي بِهِ الْبَشِيرُ مِنَ اللَّهِ فَأَكْرِمْ بِهِ لَدَىَّ بَشِيرًا فِي لَيَالٍ وَالَى بِهِنَّ ثَلاَثٍ كُلَّمَا جَاءَ زَادَنِي تَوْقِيرًا

٧٥٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ خَالِدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْوَاسِطِيُّ، حَدَّثَنَا أَبِي، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَالِمٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ اسْتَشَارَ النَّاسَ لِمَا يُهِمُّهُمْ إِلَى الصَّلاَةِ فَذَكَرُوا الْبُوقَ فَكَرِهَهُ مِنْ أَجْلِ الْيَهُودِ ثُمَّ ذَكَرُوا النَّاقُوسَ فَكَرِهَهُ مِنْ أَجْلِ النَّصَارَى فَأُرِيَ النِّدَاءَ تِلْكَ اللَّيْلَةَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ وَعُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَطَرَقَ الأَنْصَارِيُّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ لَيْلاً فَأَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِلاَلاً بِهِ فَأَذَّنَ ‏.‏ قَالَ الزُّهْرِيُّ وَزَادَ بِلاَلٌ فِي نِدَاءِ صَلاَةِ الْغَدَاةِ الصَّلاَةُ خَيْرٌ مِنَ النَّوْمِ فَأَقَرَّهَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ قَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ رَأَيْتُ مِثْلَ الَّذِي رَأَى وَلَكِنَّهُ سَبَقَنِي ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 13- YATSI NAMAZINA ATEME NAMAZI DENMESİNDEN NEHİY BÂBI

753 - “... (Abdullah) İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken dinledim :

(Araplar (şu) namazınızın adında size galebe etmesinler. Çünkü O(nun adı) 'İşa'dır. Ve araplar, develer sebebiyle (o namazı) gece karanlığına tehir ederek ona (Ateme) ismini verirler. )

754 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Araplar (yatsı) namazının isminde size galip gelmesinler. ) Râvi İbn-i Harmele (radıyallahü anh) şu fıkrayı da rivâyet etmiştir: (..... Çünkü şüphesiz O’nun adı İşa'dır. Araplar develerde meşguliyetleri) sebebiyle (yatsı namazını) gecenin şiddetli karanlığına geciktirdikleri için (ona) Ateme derler. )

١٣ - باب النَّهْىِ أَنْ يُقَالَ صَلاَةُ الْعَتَمَةِ

٧٥٣ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي لَبِيدٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( لاَ تَغْلِبَنَّكُمُ الأَعْرَابُ عَلَى اسْمِ صَلاَتِكُمْ فَإِنَّهَا الْعِشَاءُ وَإِنَّهُمْ لَيُعْتِمُونَ بِالإِبِلِ ‏)‏.‏

٧٥٤ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا الْمُغِيرَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَجْلاَنَ، عَنِ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، ح وَحَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ حَرْمَلَةَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( لاَ تَغْلِبَنَّكُمُ الأَعْرَابُ عَلَى اسْمِ صَلاَتِكُمْ - زَادَ ابْنُ حَرْمَلَةَ - فَإِنَّمَا هِيَ الْعِشَاءُ وَإِنَّمَا يَقُولُونَ الْعَتَمَةُ لإِعْتَامِهِمْ بِالإِبِلِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12- YATSI NAMAZINI KILMADAN ÖNCE UYUMAKTAN VE KILDIKTAN SONRA KONUŞMAKTAN NEHİY BÂBI

750 - “... Ebû Berze el-Eslemî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yatsı namazını tehir etmeyi müstahab görürdü. Yatsı namazından önce uyumaktan ve yatsı namazından sonra konuşmaktan kerahet ederdi. "

751) Âişe (radıyallahü anhâ)'den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı namazını kılmadan önce uyumamış ve yatsı namazından sonra konuşmamıştır. )

752 - “... Abdullah İbn-i Mes'ud (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yatsı namazından sonra konuşma yapmamızı kınamıştır. Yani bizi (konuşmaktan) men etmiştir. "

١٢ - باب النَّهْىِ عَنِ النَّوْمِ، قَبْلَ صَلاَةِ الْعِشَاءِ وَعَنِ الْحَدِيثِ، بَعْدَهَا

٧٥٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، وَعَبْدُ الْوَهَّابِ، قَالُوا حَدَّثَنَا عَوْفٌ، عَنْ أَبِي الْمِنْهَالِ، سَيَّارِ بْنِ سَلاَمَةَ عَنْ أَبِي بَرْزَةَ الأَسْلَمِيِّ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَسْتَحِبُّ أَنْ يُؤَخِّرَ الْعِشَاءَ وَكَانَ يَكْرَهُ النَّوْمَ قَبْلَهَا وَالْحَدِيثَ بَعْدَهَا ‏.‏

٧٥١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَعْلَى الطَّائِفِيُّ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ مَا نَامَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَبْلَ الْعِشَاءِ وَلاَ سَمَرَ بَعْدَهَا ‏.‏

٧٥٢ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ حَبِيبٍ، وَعَلِيُّ بْنُ الْمُنْذِرِ، قَالُوا حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ، حَدَّثَنَا عَطَاءُ بْنُ السَّائِبِ، عَنْ شَقِيقٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ جَدَبَ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ السَّمَرَ بَعْدَ الْعِشَاءِ ‏.‏ قَالَ ابْنُ مَاجَهْ يَعْنِي زَجَرَنَا عَنْهُ نَهَانَا عَنْهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11- ÖZÜR VE ZARURET HÂLİNDEKİ NAMAZ VAKTİNİN BÂBI

747 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Güneş batmadan önce ikindi namazından bir rek'ate yetişen kimse, namaza yetişmiş olur ve güneş doğmadan önce bir rek'ate yetişen kimse, namaza yetişmiş olur. )

748 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu demiştir :

(Güneş doğmadan önce sabah namazından bir rek'ate yetişen kişi, sabah namazına yetişmiş olur ve güneş batmadan önce ikindi namazından bir rek'ate yetişen kişi, ikindi namazına yetişmiş olur. )

749) ...

١١ - باب وَقْتِ الصَّلاَةِ فِي الْعُذْرِ وَالضَّرُورَةِ

٧٤٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ الدَّرَاوَرْدِيُّ، أَخْبَرَنِي زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ، وَعَنْ بُسْرِ بْنِ سَعِيدٍ، وَعَنِ الأَعْرَجِ، يُحَدِّثُونَهُ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( مَنْ أَدْرَكَ مِنَ الْعَصْرِ رَكْعَةً قَبْلَ أَنْ تَغْرُبَ الشَّمْسُ فَقَدْ أَدْرَكَهَا وَمَنْ أَدْرَكَ مِنَ الصُّبْحِ رَكْعَةً قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ فَقَدْ أَدْرَكَهَا ‏)‏.‏

٧٤٨ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، وَحَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى الْمِصْرِيَّانِ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( مَنْ أَدْرَكَ مِنَ الصُّبْحِ رَكْعَةً قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ فَقَدْ أَدْرَكَهَا وَمَنْ أَدْرَكَ مِنَ الْعَصْرِ رَكْعَةً قَبْلَ أَنْ تَغِيبَ الشَّمْسُ فَقَدْ أَدْرَكَهَا ‏)‏.‏

٧٤٩ - حَدَّثَنَا جَمِيلُ بْنُ الْحَسَنِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ فَذَكَرَ نَحْوَهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10- UYKUDA KALARAK VEYA UNUTARAK NAMAZ KILMAYAN BÂBI

742 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e namazdan gafil kalarak unutan veya uyuyakalıp namazı kaçıran adamın durumu sorulmuş. O da :

(Namazı hatırladığı zaman kılar. ) buyurmuştur. "

743 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Kim bir namazı (kılmayı) unutursa, onu hatırladığında kılsın. )

744 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hayber savaşından döndüğü zaman gece boyunca yolculuk etmiş, nihayet uykusu gelince gece yansına doğru konaklamış ve Bilâl (radıyallahü anh)'a)

(Bizim için bu geceyi sen koru. ) buyurmuştur. Bunun üzerine Bilâl (radıyallahü anh) kendisi için Allah tarafından takdir edildiği kadar namaz kılmakla meşgul olmuş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Ashâbı da uyumuşlardı. Fecir yaklaşınca Bilâl (radıyallahü anh), yüzünü fecre döndürerek bineği olan deveye yaslanmış sonra bineğe yaslanmış halde uykuya dalmış ve Güneş harareti onlara vuruncaya kadar, ne Bilâl (radıyallahü anh) ne de hiç kimse uyanmamış. Onların ilk uyananı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) olmuştur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uykudan sıçrayarak: (Ey Bilâl!) diye seslenmiş, Bilâl (radıyallahü anh) de : Babam annem sana feda olsun Yâ Resûlallah! Senin nefsini kudretinde tutan (Allah) benim nefsimi de tutmuş, dedi.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Bineklerinizi (n yularlarından tutup arkanızdan) çekiniz, ) buyurmuş, Sahâbîler bineklerini çekerek biraz gitmişler sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest almış ve Bilâl (radıyallahü anh)'a emretmiş, Bilâl (radıyallahü anh) namaz için ikamet etmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara sabah namazını kıldırmıştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı kaza ettikten sonra:

(Kim bir namazı unutursa onu hatırladığı zaman kılsın. Çünkü Allah Azze ve Celle;= (Beni andığın zaman namaz kıl. ) Tâha sûresi, ayet: 14 buyurmuştur. "

745 - “... Ebû Katâde (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Sahâbîler, uyumak hususundaki kusurlarını anlattılar. Onlardan birisi de: Güneş doğuncaya kadar uyudular, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Uyumak hâlinde kusur yoktur. Kusur, ancak uyanıklık halindedir. Bunun İçin biriniz bir namazı, unutarak veya uyuya kalarak kılmadığı zaman onu hatırlayınca kılsın ve ertesi gün vaktinde (kılsın. )) buyurdu.

746) ... (Ebû Katâde'nin râvisi Abdullah bin Rebâh demiştir ki : Ben bu hadîsi anlatırken İmrân bin El-Husayn beni dinledi. Sonra bana : Ey genç! nasıl hadîs rivâyet ettiğine dikkat et. Çünkü ben aynı hadîsin görgü şahidiyim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İle beraberdim, dedi. Râvi demiştir ki : İmrân, Abdullah bin Rebâh'ın rivâyet ettiği hadîsten hiç bir şey reddetmedi. "

١٠ - باب مَنْ نَامَ عَنِ الصَّلاَةِ، أَوْ نَسِيَهَا

٧٤٢ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الْجَهْضَمِيُّ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ، حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ سُئِلَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ الرَّجُلِ يَغْفُلُ عَنِ الصَّلاَةِ أَوْ يَرْقُدُ عَنْهَا قَالَ ‏( يُصَلِّيهَا إِذَا ذَكَرَهَا ‏)‏.‏

٧٤٣ - حَدَّثَنَا جُبَارَةُ بْنُ الْمُغَلِّسِ، حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( مَنْ نَسِيَ صَلاَةً فَلْيُصَلِّهَا إِذَا ذَكَرَهَا ‏)‏.‏

٧٤٤ - حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، حَدَّثَنَا يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حِينَ قَفَلَ مِنْ غَزْوَةِ خَيْبَرَ فَسَارَ لَيْلَةً حَتَّى إِذَا أَدْرَكَهُ الْكَرَى عَرَّسَ وَقَالَ لِبِلاَلٍ ‏( اكْلأْ لَنَا اللَّيْلَ ‏)‏.‏ فَصَلَّى بِلاَلٌ مَا قُدِّرَ لَهُ وَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَأَصْحَابُهُ فَلَمَّا تَقَارَبَ الْفَجْرُ اسْتَنَدَ بِلاَلٌ إِلَى رَاحِلَتِهِ مُوَاجِهَ الْفَجْرِ فَغَلَبَتْ بِلاَلاً عَيْنَاهُ وَهُوَ مُسْتَنِدٌ إِلَى رَاحِلَتِهِ فَلَمْ يَسْتَيْقِظْ بِلاَلٌ وَلاَ أَحَدٌ مِنْ أَصْحَابِهِ حَتَّى ضَرَبَتْهُمُ الشَّمْسُ فَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَوَّلَهُمُ اسْتِيقَاظًا فَفَزِعَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ‏( أَىْ بِلاَلُ ‏)‏.‏ فَقَالَ بِلاَلٌ أَخَذَ بِنَفْسِي الَّذِي أَخَذَ بِنَفْسِكَ بِأَبِي أَنْتَ وَأُمِّي يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏.‏ قَالَ ‏( اقْتَادُوا ‏)‏.‏ فَاقْتَادُوا رَوَاحِلَهُمْ شَيْئًا ثُمَّ تَوَضَّأَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَأَمَرَ بِلاَلاً فَأَقَامَ الصَّلاَةَ فَصَلَّى بِهِمُ الصُّبْحَ فَلَمَّا قَضَى النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ الصَّلاَةَ ‏.‏ قَالَ ‏( مَنْ نَسِيَ صَلاَةً فَلْيُصَلِّهَا إِذَا ذَكَرَهَا فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ ‏{وَأَقِمِ الصَّلاَةَ لِذِكْرِي}‏ ‏)‏.‏ قَالَ وَكَانَ ابْنُ شِهَابٍ يَقْرَؤُهَا ‏{لِلذِّكْرَى}‏ ‏.‏

٧٤٥ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، عَنْ ثَابِتٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ، عَنْ أَبِي قَتَادَةَ، قَالَ ذَكَرُوا تَفْرِيطَهُمْ فِي النَّوْمِ فَقَالَ نَامُوا حَتَّى طَلَعَتِ الشَّمْسُ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لَيْسَ فِي النَّوْمِ تَفْرِيطٌ إِنَّمَا التَّفْرِيطُ فِي الْيَقَظَةِ فَإِذَا نَسِيَ أَحَدُكُمْ صَلاَةً أَوْ نَامَ عَنْهَا فَلْيُصَلِّهَا إِذَا ذَكَرَهَا وَلِوَقْتِهَا مِنَ الْغَدِ ‏)‏.‏

٧٤٦ - قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَبَاحٍ فَسَمِعَنِي عِمْرَانُ بْنُ الْحُصَيْنِ، وَأَنَا أُحَدِّثُ، بِالْحَدِيثِ فَقَالَ يَا فَتًى انْظُرْ كَيْفَ تُحَدِّثُ فَإِنِّي شَاهِدٌ لِلْحَدِيثِ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ قَالَ فَمَا أَنْكَرَ مِنْ حَدِيثِهِ شَيْئًا ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget