بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
32- KABİR ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK HAKKINDA
1594 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Siyah bir kadın Mescidi Nebevî'yi süpürüyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu göremedi. Bir kaç gün sonra kadını sordu. Denildi ki: O kadın öldü. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Neden bana haber vermediniz?) buyurdu. Sonra Onun kabrine giderek üzerinde namaz kıldı. "
1595 - “... Zeyd bin Sâbit'in büyük kardeşi Yezîd bin Sabit (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir :
(Bir gün) Biz, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber (dışarı) çıktık. Efendimiz Baki'a varınca yeni bir kabirle karşılaştı ve kime ait olduğunu sordu. Dediler ki: Falan kadınındır. Efendimiz, o kadını tanıdı ve:
(Neden onun cenazesinden bana haber vermediniz?) buyurdu. Dediler ki: Sen gündüzün ortasında uyuyordun. Oruçlu idin. Bu sebeple sana haber vermekten hoşlanmadık. Efendimiz:
(Yapmayınız (bir daha böyle bir şey) bilmiyeyim. Ben aranızda olduğum müddetçe sizden herhangi bir kimse öldüğünde mutlaka Onu bana haber veriniz. Çünkü üzerinde kıldığım namaz, onun için rahmettir.) buyurdu. Sonra kabrin yanına vardı. Biz de Onun arkasında saf olduk. Kabir üzerinde dört tekbir aldı (namaz kıldı. )
1596 - “... Âmir bin Rabîa (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Siyah bir kadın öldü. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e haber verilmedi. Definden sonra haberdar edildi. Bunun üzerine:
(Niçin bunu bana haber vermediniz?) buyurdu. Sonra Ashâbına :
(Kadın(ın kabri) üzerinde saf olunuz. ) buyurdu ve üzerinde namaz kıldırdı. "
1597 - “... Abdullah bin Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan : Şöyle demiştir :
Bir adam öldü. (Hasta iken) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu ziyaret ediyordu. Onu gece defnettiler. Sabah olunca ölümünü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e haber verdiler. Efendimiz:
(Bana (geceleyin) haber vermenizden sizi alıkoyan ne idi?) buyurdu. Dediler ki: Gece idi, karanlık vardı. Sana meşakkat etmek istemedik. Bunun üzerine Efendimiz, adamın kabrine vararak üzerinde namaz kıldı. "
1598 - “... Enes (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : Bir ölü defnedildikten sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kabir üzerinde cenaze namazını kıldı. "
1599 - “... Büreyde (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir :
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ölü üzerinde definden sonra cenaze namazını kıldı. "
1600 - “... Ebû Saîd (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Siyah bir kadın. Mescidi Nebevî'yi süpürüyordu. Geceleyin vefat etti. Sabahleyin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e kadının ölümü haber verildi. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Niçin (geceleyin) bana haber vermediniz? ) buyurdu. Sonra Ashâbıyla beraber çıkıp, kadının kabri üzerinde durdu. Cemâat onun arkasında olduğu halde kadın üzerinde tekbir aldı (cenaze namazını kıldırdı). Ona dua etti, sonra dönüp geldi. "
٣٢ - باب مَا جَاءَ فِي الصَّلاَةِ عَلَى الْقَبْرِ
١٥٩٤ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ، أَنْبَأَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، حَدَّثَنَا ثَابِتٌ، عَنْ أَبِي رَافِعٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، . أَنَّ امْرَأَةً، سَوْدَاءَ كَانَتْ تَقُمُّ الْمَسْجِدَ فَفَقَدَهَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَسَأَلَ عَنْهَا بَعْدَ أَيَّامٍ فَقِيلَ لَهُ إِنَّهَا مَاتَتْ . قَالَ ( فَهَلاَّ آذَنْتُمُونِي ). فَأَتَى قَبْرَهَا فَصَلَّى عَلَيْهَا .
١٥٩٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ حَكِيمٍ، حَدَّثَنَا خَارِجَةُ بْنُ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ ثَابِتٍ، وَكَانَ، أَكْبَرَ مِنْ زَيْدٍ قَالَ خَرَجْنَا مَعَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَلَمَّا وَرَدَ الْبَقِيعَ فَإِذَا هُوَ بِقَبْرٍ جَدِيدٍ فَسَأَلَ عَنْهُ فَقَالُوا فُلاَنَةُ . قَالَ فَعَرَفَهَا وَقَالَ ( أَلاَ آذَنْتُمُونِي بِهَا ). قَالُوا كُنْتَ قَائِلاً صَائِمًا فَكَرِهْنَا أَنْ نُؤْذِيَكَ . قَالَ ( فَلاَ تَفْعَلُوا لاَ أَعْرِفَنَّ مَا مَاتَ فِيكُمْ مَيِّتٌ مَا كُنْتُ بَيْنَ أَظْهُرِكُمْ إِلاَّ آذَنْتُمُونِي بِهِ فَإِنَّ صَلاَتِي عَلَيْهِ لَهُ رَحْمَةٌ ). ثُمَّ أَتَى الْقَبْرَ فَصَفَّنَا خَلْفَهُ فَكَبَّرَ عَلَيْهِ أَرْبَعًا .
١٥٩٦ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ الدَّرَاوَرْدِيُّ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زَيْدِ بْنِ الْمُهَاجِرِ بْنِ قُنْفُذٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَامِرِ بْنِ رَبِيعَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ امْرَأَةً، سَوْدَاءَ مَاتَتْ لَمْ يُؤْذَنْ بِهَا النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأُخْبِرَ بِذَلِكَ فَقَالَ ( هَلاَّ آذَنْتُمُونِي بِهَا ). ثُمَّ قَالَ لأَصْحَابِهِ ( صُفُّوا عَلَيْهَا ). فَصَلَّى عَلَيْهَا .
١٥٩٧ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ الشَّيْبَانِيِّ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ مَاتَ رَجُلٌ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَعُودُهُ فَدَفَنُوهُ بِاللَّيْلِ فَلَمَّا أَصْبَحَ أَعْلَمُوهُ فَقَالَ ( مَا مَنَعَكُمْ أَنْ تُعْلِمُونِي ). قَالُوا كَانَ اللَّيْلُ وَكَانَتِ الظُّلْمَةُ فَكَرِهْنَا أَنْ نَشُقَّ عَلَيْكَ . فَأَتَى قَبْرَهُ فَصَلَّى عَلَيْهِ .
١٥٩٨ - حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ الْعَنْبَرِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، قَالاَ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ، حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ حَبِيبِ بْنِ الشَّهِيدِ، عَنْ ثَابِتٍ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ صَلَّى عَلَى قَبْرٍ بَعْدَ مَا قُبِرَ .
١٥٩٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ، حَدَّثَنَا مِهْرَانُ بْنُ أَبِي عُمَرَ، عَنْ أَبِي سِنَانٍ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ، عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ صَلَّى عَلَى مَيِّتٍ بَعْدَ مَا دُفِنَ .
١٦٠٠ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ شُرَحْبِيلَ، عَنِ ابْنِ لَهِيعَةَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُغِيرَةِ، عَنْ أَبِي الْهَيْثَمِ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ، قَالَ كَانَتْ سَوْدَاءُ تَقُمُّ الْمَسْجِدَ فَتُوُفِّيَتْ لَيْلاً فَلَمَّا أَصْبَحَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أُخْبِرَ بِمَوْتِهَا فَقَالَ ( أَلاَ آذَنْتُمُونِي بِهَا ). فَخَرَجَ بِأَصْحَابِهِ فَوَقَفَ عَلَى قَبْرِهَا فَكَبَّرَ عَلَيْهَا وَالنَّاسُ مِنْ خَلْفِهِ وَدَعَا لَهَا ثُمَّ انْصَرَفَ .