Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

11/05/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 62- YÜZÜKOYUN YATARAK YEMEK YEMENİN YASAKLIĞI BÂBI

3495 - “... Sâlim'in babası (Abdullah bin Ömer) (radıyallahü anhüm)'den rivâyet edildiğine göre :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adamın yüzükoyun yatarak yemek yemesini yasaklamıştır. "

٦٢ - باب النَّهْىِ عَنِ الأَكْلِ، مُنْبَطِحًا

٣٤٩٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا كَثِيرُ بْنُ هِشَامٍ، حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ بُرْقَانَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَالِمٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ يَأْكُلَ الرَّجُلُ وَهُوَ مُنْبَطِحٌ عَلَى وَجْهِهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 61- MEYVELER YEMEK BÂBI

3493 - “... Numan bin Beşîr (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Tâif'ten bir mikdar (yaş) üzüm hediye edilmişti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni çağırarak:

(Şu salkımı al da anana ulaştır) buyurdu. Ben de üzümü anama ulaştırmadan önce yedim. Birkaç gece sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

(Üzüm salkımı ne oldu, onu anana ulaştırdın mı?) diye sordu. Bende:

Hayır (anama ulaşmadı), dedim. Numân demiş ki Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bana ğuder (vefasız), dedi. "

3494 - “... Talha (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:

Bir gün ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına girdim. Elinde ayva vardı. Buyurdu ki :

(Bunu al (ye), ey Talha. Çünkü ayva, şüphesiz gönülü rahatlatır.) "

٦١ - باب أَكْلِ الثِّمَارِ

٣٤٩٣ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ كَثِيرِ بْنِ دِينَارٍ الْحِمْصِيُّ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عِرْقٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ، قَالَ أُهْدِيَ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عِنَبٌ مِنَ الطَّائِفِ فَدَعَانِي فَقَالَ ‏( خُذْ هَذَا الْعُنْقُودَ فَأَبْلِغْهُ أُمَّكَ ‏)‏.‏ فَأَكَلْتُهُ قَبْلَ أَنْ أُبْلِغَهُ إِيَّاهَا فَلَمَّا كَانَ بَعْدَ لَيَالٍ قَالَ لِي ‏( مَا فَعَلَ الْعُنْقُودُ هَلْ أَبْلَغْتَهُ أُمَّكَ ‏)‏.‏ قُلْتُ لاَ ‏.‏ قَالَ فَسَمَّانِي غُدَرَ ‏.‏

٣٤٩٤ - حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُحَمَّدٍ الطَّلْحِيُّ، حَدَّثَنَا نُقَيْبُ بْنُ حَاجِبٍ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ، عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ الزُّبَيْرِيِّ، عَنْ طَلْحَةَ، قَالَ دَخَلْتُ عَلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَبِيَدِهِ سَفَرْجَلَةٌ فَقَالَ ‏( دُونَكَهَا يَا طَلْحَةُ فَإِنَّهَا تُجِمُّ الْفُؤَادَ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 60- PEYNİR VE SÂDE YAĞ YEMEK BÂBI

3492 - “... Selmân-i Fârisî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sâde yağ, peynir ve firâ (yani yabanî eşek veya deriden mamul elbise) hükmü soruldu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Helâl, Allah'ın, Kitâb'ında (açık veya kapalı olarak) helâlliğini bildirdiği, haram da Allah'ın, Kitâb'ında (açık veya kapalı olarak) haramlığını bildirdiği şeydir. Kitâb'ın (veya Allah'ın) söz etmediği (yani helâl veya haram olduğunu belirtmediği) şey de, Allah'ın afiv ettiği (yani mubah kıldığı) şeylerdendir. )

٦٠ - باب أَكْلِ الْجُبْنِ وَالسَّمْنِ

٣٤٩٢ - حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى السُّدِّيُّ، حَدَّثَنَا سَيْفُ بْنُ هَارُونَ، عَنْ سُلَيْمَانَ التَّيْمِيِّ، عَنْ أَبِي عُثْمَانَ النَّهْدِيِّ، عَنْ سَلْمَانَ الْفَارِسِيِّ، قَالَ سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ السَّمْنِ وَالْجُبْنِ وَالْفِرَاءِ قَالَ ‏( الْحَلاَلُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ فِي كِتَابِهِ وَالْحَرَامُ مَا حَرَّمَ اللَّهُ فِي كِتَابِهِ وَمَا سَكَتَ عَنْهُ فَهُوَ مِمَّا عَفَا عَنْهُ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 59- SARMISAK, SOĞAN VE PIRASAYI YEMEK BÂBI

3488 - “... Ma'dân bin Ebî Talha el-Ya'merî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ömer bin el-Hattâb (radıyallahü anh), Cuma günü hutbe okumak üzere ayağa kalktı. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle Ey insanlar! Siz, benim ancak habis (yani hoşlanılmaz) sandığım şu sarımsak ve soğan (denilen) iki yeşilliği gerçekten yiyiyorsunuz. Halbuki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken (mescid'de) kendisinden mezkûr yeşillik kokusu hâsıl olan adam görürdüm. (Böylesi mescid'den uzaklaştırılarak) Bakî tarafına çıkarılıncaya kadar elinden tutuluyor (götürülüyor) du. Şu halde, kim bunları behemehal yiyecek olursa pişirmek suretiyle kokusunu gidermesi gerekir. "

3489 - “... (Ebû Eyyûb-î Ensârî'nin zevcesi) Ümmü Eyyûb (radıyallahü anha)’dan; Şöyle demiştir:

Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, içinde (soğan, sarımsak, pırasa gibi) bazı (kerih kokulu) yeşillikler bulunan bir yemek yaptım. Fakat O, (bundan) yemedi ve:

(Ben arkadaşım (Cebrail Aleyhisselâm)a eziyet etmekten hoşlanmam. ) buyurdu. "

3490 - “... Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Birkaç adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelmişler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), onlardan pırasa kokusu duymuş ve:

(Ben siz (müslümanlar)ı (fena kokulu) bu yeşillikten men etmiş olmadım mı? Şüphesiz insanların rahatsız olduğu şeylerden melekler de rahatsızlanır. ) "

3491 - “... Ukbe bin Âmir el-Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sahâbîlerine : (Soğan yemeyiniz) buyurmuş, sonra gizli (yani alçak sesli) bir kelime (Çiğ) buyurmuştur. "

٥٩ - باب أَكْلِ الثُّومِ وَالْبَصَلِ وَالْكُرَّاثِ

٣٤٨٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي عَرُوبَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِي الْجَعْدِ الْغَطَفَانِيِّ، عَنْ مَعْدَانَ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ الْيَعْمُرِيِّ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ، قَامَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ خَطِيبًا فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّكُمْ تَأْكُلُونَ شَجَرَتَيْنِ لاَ أُرَاهُمَا إِلاَّ خَبِيثَتَيْنِ هَذَا الثُّومُ وَهَذَا الْبَصَلُ وَلَقَدْ كُنْتُ أَرَى الرَّجُلَ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يُوجَدُ رِيحُهُ مِنْهُ فَيُؤْخَذُ بِيَدِهِ حَتَّى يُخْرَجَ بِهِ إِلَى الْبَقِيعِ فَمَنْ كَانَ آكِلَهُمَا لاَ بُدَّ فَلْيُمِتْهُمَا طَبْخًا ‏.‏

٣٤٨٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي يَزِيدَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أُمِّ أَيُّوبَ، قَالَتْ صَنَعْتُ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ طَعَامًا فِيهِ مِنْ بَعْضِ الْبُقُولِ فَلَمْ يَأْكُلْ وَقَالَ ‏( إِنِّي أَكْرَهُ أَنْ أُوذِيَ صَاحِبِي ‏)‏.‏

٣٤٩٠ - حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، أَنْبَأَنَا أَبُو شُرَيْحٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ نِمْرَانَ الْحَجْرِيِّ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، أَنَّ نَفَرًا، أَتَوُا النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَوَجَدَ مِنْهُمْ رِيحَ الْكُرَّاثِ فَقَالَ ‏( أَلَمْ أَكُنْ نَهَيْتُكُمْ عَنْ أَكْلِ هَذِهِ الشَّجَرَةِ إِنَّ الْمَلاَئِكَةَ تَتَأَذَّى مِمَّا يَتَأَذَّى مِنْهُ الإِنْسَانُ ‏)‏.‏

٣٤٩١ - حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي ابْنُ لَهِيعَةَ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ نُعَيْمٍ، عَنِ الْمُغِيرَةِ بْنِ نَهِيكٍ، عَنْ دُخَيْنٍ الْحَجْرِيِّ، أَنَّهُ سَمِعَ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ الْجُهَنِيَّ، يَقُولُ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ لأَصْحَابِهِ ‏( لاَ تَأْكُلُوا الْبَصَلَ ‏)‏.‏ ثُمَّ قَالَ كَلِمَةً خَفِيَّةً ‏( النِّيءَ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 58- KİM BİR YEMEK PİŞİRİRSE SUYUNU ÇOĞALTSIN, BÂBI

3487 - “... Ebû Zerr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Bir çorba yaptığın zaman suyunu çoğalt ve çorbandan bir avucunu komşularına ver, ) buyurmuştur. "

٥٨ - باب مَنْ طَبَخَ فَلْيُكْثِرْ مَاءَهُ

٣٤٨٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْخَزَّازُ، عَنْ أَبِي عِمْرَانَ الْجَوْنِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصَّامِتِ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( إِذَا عَمِلْتَ مَرَقَةً فَأَكْثِرْ مَاءَهَا وَاغْتَرِفْ لِجِيرَانِكَ مِنْهَا ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 57- (YEMEKTE) YAĞ İLE ETİ BİRLEŞTİRMEK BÂBI

3486 - “... İbn-i Ömer (Abdullah) (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre:

Bir gün kendisi sofrası üstünde (yemekte) iken (babası) Ömer (bin el-Hattâb) (radıyallahü anh) onun yanına giriyor. Abdullah sofranın baş kısmında (babası) Ömer için yer açıyor. Ömer de: Bismillah diyerek elini vurup bir lokma alıyor. Sonra diğer bir lokma ile ikiliyor, (yani ikinci bir lokmayı alıyor). Sonra Ömer (radıyallahü anh) :

Ben bir yağ tadını cidden buluyorum. Bu, et yağı (tadı) değildir, deyince Abdullah (radıyallahü anh) :

Ey mü'minlerin emîri (halifesi), ben çarşıya çıkıp satınalayım diye semiz et aradım. Fakat bunu pahalı bulunca bir dirhem ile zayıf et aldım ve üstüne bir dirhemlik yağ koydum. Böylece aile ferdlerimin kemiklerden yararlanmasını istedim, diyor. Bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh) :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında et ve yağ birleştiği her zaman O. mutlaka birini yemiş, diğerini de sadaka etmiş (ikisini yediği katiyen vâki olmamıştır), diyor. Abdullah (radıyallahü anh):

Yâ mü'minlerin emîr'i (bu defa) al. Bundan sonra et ve yağ benim yanımda birleştiğinde mutlaka bunu yapacağım (yani birisini yeyip diğerini sadaka edeceğim), diyor. Fakat Ömer (radıyallahü anh):

Ben yapacak değilim (Yani bu yemeği yemem), diyor. "

٥٧ - باب الْجَمْعِ بَيْنَ السَّمْنِ وَاللَّحْمِ

٣٤٨٦ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَرْحَبِيُّ، حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِي الْيَعْفُورِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ دَخَلَ عَلَيْهِ عُمَرُ وَهُوَ عَلَى مَائِدَتِهِ فَأَوْسَعَ لَهُ عَنْ صَدْرِ الْمَجْلِسِ فَقَالَ بِسْمِ اللَّهِ ‏.‏ ثُمَّ ضَرَبَ بِيَدِهِ فَلَقِمَ لُقْمَةً ثُمَّ ثَنَّى بِأُخْرَى ثُمَّ قَالَ إِنِّي لأَجِدُ طَعْمَ دَسَمٍ مَا هُوَ بِدَسَمِ اللَّحْمِ ‏.‏ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنِّي خَرَجْتُ إِلَى السُّوقِ أَطْلُبُ السَّمِينَ لأَشْتَرِيَهُ فَوَجَدْتُهُ غَالِيًا فَاشْتَرَيْتُ بِدِرْهَمٍ مِنَ الْمَهْزُولِ وَحَمَلْتُ عَلَيْهِ بِدِرْهَمٍ سَمْنًا فَأَرَدْتُ أَنْ يَتَرَدَّدَ عِيَالِي عَظْمًا عَظْمًا ‏.‏ فَقَالَ عُمَرُ مَا اجْتَمَعَا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَطُّ إِلاَّ أَكَلَ أَحَدَهُمَا وَتَصَدَّقَ بِالآخَرِ ‏.‏ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ خُذْ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ فَلَنْ يَجْتَمِعَا عِنْدِي إِلاَّ فَعَلْتُ ذَلِكَ ‏.‏ قَالَ مَا كُنْتُ لأَفْعَلَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 56- MİSAFİR, MÜNKER (YÂNİ MEŞRU OLMAYAN) BİR ŞEY GÖRDÜĞÜ ZAMAN GERİ DÖNER, BÂBI

3484 - “... Âli (bin Ebî Tâlib) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben (bir gün) bir yemek yapıp Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i davet ettim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. Fakat evde resimler görünce geri gitti. "

3485 - “... Sefine Ebû Abdirrahmân (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre:

Bir adam bir yemek yapıp Alî bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh)’ın evine göndermiş, Fâtıma (radıyallahü anhâ) da: Keşke Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i davet edip O da bizimle beraber yiyerdi, demiş ve bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'i davet etmişler. Resûl-i Ekrem de gelmiş ve elini kapının iki tarafında ağaçların üstüne koymuş. Sonra (içeri gireceği sırada) odanın bir kenarında desenli bir örtü görüp geri gitmiş. Bunun üzerine Fâtıma, Alî'ye:

Yetiş de, Seni geri çeviren nedir? Yâ Resûlallah, diye sor, demiş.

(Ali de yetişip sormuş ve) Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Müzevvak (yani nakışlarla süslü) bir eve girmek benim için yoktur (yani giremem),) buyurmuştur. "

٥٦ - باب إِذَا رَأَى الضَّيْفُ مُنْكَرًا رَجَعَ

٣٤٨٤ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ هِشَامٍ الدَّسْتَوَائِيِّ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ عَلِيٍّ، قَالَ صَنَعْتُ طَعَامًا فَدَعَوْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَجَاءَ فَرَأَى فِي الْبَيْتِ تَصَاوِيرَ فَرَجَعَ ‏.‏

٣٤٨٥ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْجَزَرِيُّ، حَدَّثَنَا عَفَّانُ بْنُ مُسْلِمٍ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ جُمْهَانَ، حَدَّثَنَا سَفِينَةُ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ، أَنَّ رَجُلاً، أَضَافَ عَلِيَّ بْنَ أَبِي طَالِبٍ فَصَنَعَ لَهُ طَعَامًا فَقَالَتْ فَاطِمَةُ لَوْ دَعَوْنَا النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَكَلَ مَعَنَا ‏.‏ فَدَعَوْهُ فَجَاءَ فَوَضَعَ يَدَهُ عَلَى عِضَادَتَىِ الْبَابِ فَرَأَى قِرَامًا فِي نَاحِيَةِ الْبَيْتِ فَرَجَعَ فَقَالَتْ فَاطِمَةُ لِعَلِيٍّ الْحَقْ فَقُلْ لَهُ مَا رَجَعَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ‏( إِنَّهُ لَيْسَ لِي أَنْ أَدْخُلَ بَيْتًا مُزَوَّقًا ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 55- MİSAFİR EDİNME BÂBI

3481 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Hayır, misafir kabul edilen eve bıçağın deve hörgücüne ulaşmasından daha hızlı ulaşır.) "

3482 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Hayır, içinde yemek yenen eve, bıçağın deve hörgücüne ulaşmasından daha hızlı ulaşır.) "

3483 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Adamın, misafiri ile beraber evin kapısına kadar çıkması (yani uğurlaması) şüphesiz sünnettendir.) "

٥٥ - باب الضِّيَافَةِ

٣٤٨١ - حَدَّثَنَا جُبَارَةُ بْنُ الْمُغَلِّسِ، حَدَّثَنَا كَثِيرُ بْنُ سُلَيْمٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( الْخَيْرُ أَسْرَعُ إِلَى الْبَيْتِ الَّذِي يُغْشَى مِنَ الشَّفْرَةِ إِلَى سَنَامِ الْبَعِيرِ ‏)‏.‏

٣٤٨٢ - حَدَّثَنَا جُبَارَةُ بْنُ الْمُغَلِّسِ، حَدَّثَنَا الْمُحَارِبِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ نَهْشَلٍ، عَنِ الضَّحَّاكِ بْنِ مُزَاحِمٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( الْخَيْرُ أَسْرَعُ إِلَى الْبَيْتِ الَّذِي يُؤْكَلُ فِيهِ مِنَ الشَّفْرَةِ إِلَى سَنَامِ الْبَعِيرِ ‏)‏.‏

٣٤٨٣ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مَيْمُونٍ الرَّقِّيُّ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ، عَنْ عَطَاءٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ مِنَ السُّنَّةِ أَنْ يَخْرُجَ الرَّجُلُ مَعَ ضَيْفِهِ إِلَى بَابِ الدَّارِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54- AKŞAM YEMEĞİNİ BIRAKMAK BÂBI

3480- ... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Bir avuç kuru hurma ile de olsa akşam yemeğini terketmeyiniz. Çünkü bunu bırakmak (insanı) ihtiyarlatır (Yani zayıflatır).)

٥٤ - باب تَرْكِ الْعَشَاءِ

٣٤٨٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الرَّقِّيُّ، حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ عَبْدِ السَّلاَمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بَابَاهْ الْمَخْزُومِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَيْمُونٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لاَ تَدَعُوا الْعَشَاءَ وَلَوْ بِكَفٍّ مِنْ تَمْرٍ فَإِنَّ تَرْكَهُ يُهْرِمُ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53- AÇLIKTAN (ALLAH'A) SIĞINMA BÂBI

3479 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle duâ ediyordu:

(Allahım, ben açlıktan şüphesiz sana sığınırım. Çünkü açlık, gerçekten ne fena yatak arkadaşıdır. Hiyânetten de sana sığınıyorum. Çünkü şüphesiz hıyanet, çok kötü iç duygudur.) "

٥٣ - باب التَّعَوُّذِ مِنَ الْجُوعِ

٣٤٧٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، حَدَّثَنَا هُرَيْمٌ، عَنْ لَيْثٍ، عَنْ كَعْبٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُوعِ فَإِنَّهُ بِئْسَ الضَّجِيعُ وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخِيَانَةِ فَإِنَّهَا بِئْسَتِ الْبِطَانَةُ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52- YEMEĞİ ATMANIN YASAKLIĞI BÂBI

3478 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

(Bir defa) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) eve girdi de yere atılmış bir ekmek parçası gördü. Onu yerden alıp sildikten sonra yedi ve:

(Yâ Âişe, değerli şeye saygı göster. Çünkü ekmek parçası hangi kavimden nefret etmiş (kaçmış) ise katiyyen bir daha onlara dönmemiştir,) buyurdu. "

٥٢ - باب النَّهْىِ عَنِ إِلْقَاءِ الطَّعَامِ

٣٤٧٨ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يُوسُفَ الْفِرْيَابِيُّ، حَدَّثَنَا وَسَّاجُ بْنُ عُقْبَةَ بْنِ وَسَّاجٍ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمُوَقَّرِيُّ، حَدَّثَنَا الزُّهْرِيُّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ دَخَلَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ الْبَيْتَ فَرَأَى كِسْرَةً مُلْقَاةً فَأَخَذَهَا فَمَسَحَهَا ثُمَّ أَكَلَهَا وَقَالَ ‏( يَا عَائِشَةُ أَكْرِمِي كَرِيمَكِ فَإِنَّهَا مَا نَفَرَتْ عَنْ قَوْمٍ قَطُّ فَعَادَتْ إِلَيْهِمْ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 51- İŞTİHA ETTİĞİN (YÂNİ CANININ ÇEKTİĞİ) HER ŞEYİ YEMEK BİR NEVÎ İSRAFTIR, BÂBI

3477 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Senin İştiha ettiğin her şeyi yemen israftandır. ) "

٥١ - باب مِنَ الإِسْرَافِ أَنْ تَأْكُلَ كُلَّ مَا اشْتَهَيْتَ

٣٤٧٧ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، وَسُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، وَيَحْيَى بْنُ عُثْمَانَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ كَثِيرِ بْنِ دِينَارٍ الْحِمْصِيُّ، قَالُوا حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ بْنُ الْوَلِيدِ، حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ نُوحِ بْنِ ذَكْوَانَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ مِنَ السَّرَفِ أَنْ تَأْكُلَ كُلَّ مَا اشْتَهَيْتَ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 50- YEMEKTE İKTİSAD ETMEK (YÂNİ AZ YEMEK) VE DOYASIYA YEMENİN MEKRUHLUĞU

3474 - “... Mıkdâm bin Madîkerib (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den şöyle buyururken işittim: (Âdem oğlu karın (yani mide)den daha şer (fena) bir kab doldurmamıştır. Âdem oğluna, belini doğrultan bir kaç lokma yeter. Eğer Âdem oğluna nefsi galebe çalarsa, karnın (yani midenin) üçte biri yiyecek, üçte biri içecek ve üçte biri de nefes içindir.) "

3475 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre :

Bir defa bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında (tokluğundan dolayı) geğirdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (adama) :

(Geğirtini bizden uzaklaştır. Çünkü şüphesiz, kıyamet günü açlığı en uzun olanınız, dünya hayatında en çok tok olanınızdır,) buyurdu. "

3476 - “... Atîyye bin Âmir el-Cühenî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir :

Selmân (radıyallahü anh)’den, yediği yemekten biraz daha yemesi için israr edilirken şunu işittim:

(Yediğim mikdar) bana yeter. Çünkü ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim:

(Dünyada nisanların en çok doyasıya yiyeni kıyamet günü açlığı en uzun olanıdır.) "

٥٠ - باب الاِقْتِصَادِ فِي الأَكْلِ وَكَرَاهِيَةِ الشِّبَعِ

٣٤٧٤ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ الْحِمْصِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ، حَدَّثَتْنِي أُمِّي، عَنْ أُمِّهَا، أَنَّهَا سَمِعَتِ الْمِقْدَامَ بْنَ مَعْدِيكَرِبَ، يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( مَا مَلأَ آدَمِيٌّ وِعَاءً شَرًّا مِنْ بَطْنٍ حَسْبُ الآدَمِيِّ لُقَيْمَاتٌ يُقِمْنَ صُلْبَهُ فَإِنْ غَلَبَتِ الآدَمِيَّ نَفْسُهُ فَثُلُثٌ لِلطَّعَامِ وَثُلُثٌ لِلشَّرَابِ وَثُلُثٌ لِلنَّفَسِ ‏)‏.‏

٣٤٧٥ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ رَافِعٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَبُو يَحْيَى، عَنْ يَحْيَى الْبَكَّاءِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ تَجَشَّأَ رَجُلٌ عِنْدَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ‏( كُفَّ جُشَاءَكَ عَنَّا فَإِنَّ أَطْوَلَكُمْ جُوعًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَكْثَرُكُمْ شِبَعًا فِي دَارِ الدُّنْيَا ‏)‏.‏

٣٤٧٦ - حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْعَسْكَرِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مُحَمَّدٍ الثَّقَفِيُّ، عَنْ مُوسَى الْجُهَنِيِّ، عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ، عَنْ عَطِيَّةَ بْنِ عَامِرٍ الْجُهَنِيِّ، قَالَ سَمِعْتُ سَلْمَانَ، وَأُكْرِهَ، عَلَى طَعَامٍ يَأْكُلُهُ فَقَالَ حَسْبِي إِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( إِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ شِبَعًا فِي الدُّنْيَا أَطْوَلُهُمْ جُوعًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 49- ARPA EKMEĞİ BÂBI

3470 - “... Âişe (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir:

(And olsun ki) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettiğinde benim evimde bana ait bir rafta bulunan bir parça arpadan başka, karaciğerli bir canlının yiyeceği hiç bir şey yoktu. Bir süre (Allah'ın bereketiyle) ondan yedim. Sonra arpamı ölçtüm. Bunun üzerine bitti. "

3471 - “... Âişe (radıyallahü anha)'dan; Şöyle demiştir:

Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar, O'nun ev halkı arpa ekmeğini doyunca yemediler. "

3472 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve aile ferdleri üst üste bir kaç gece aç olarak gecelerdi, akşam yemeği bulamazlardı. Genellikle yedikleri ekmek de arpa ekmeğiydi.

3473 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yün elbise giydi ve yamalı papuç giydi. Enes şunu da söylemiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beşi’ yedi ve sert elbise giydi.

(Enes'in râvisi) el-Hasan'a: Beşi’ nedir? diye sorulmuş. O da (Beşi’), arpanın iri (öğütülmüş) olanıdır. O, bunu ancak bir yudum su ile yutabilir idi" demiştir.

٤٩ - باب خُبْزِ الشَّعِيرِ

٣٤٧٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ لَقَدْ تُوُفِّيَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَمَا فِي بَيْتِي مِنْ شَىْءٍ يَأْكُلُهُ ذُو كَبِدٍ إِلاَّ شَطْرُ شَعِيرٍ فِي رَفٍّ لِي فَأَكَلْتُ مِنْهُ حَتَّى طَالَ عَلَىَّ فَكِلْتُهُ فَفَنِيَ ‏.‏

٣٤٧١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ يَزِيدَ، يُحَدِّثُ عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ مَا شَبِعَ آلُ مُحَمَّدٍ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِنْ خُبْزِ الشَّعِيرِ حَتَّى قُبِضَ ‏.‏

٣٤٧٢ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاوِيَةَ الْجُمَحِيُّ، حَدَّثَنَا ثَابِتُ بْنُ يَزِيدَ، عَنْ هِلاَلِ بْنِ خَبَّابٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَبِيتُ اللَّيَالِيَ الْمُتَتَابِعَةَ طَاوِيًا وَأَهْلُهُ لاَ يَجِدُونَ الْعَشَاءَ وَكَانَ عَامَّةَ خُبْزِهِمْ خُبْزُ الشَّعِيرِ ‏.‏

٣٤٧٣ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عُثْمَانَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ كَثِيرِ بْنِ دِينَارٍ الْحِمْصِيُّ، - وَكَانَ يُعَدُّ مِنَ الأَبْدَالِ - حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ، حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ نُوحِ بْنِ ذَكْوَانَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ لَبِسَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ الصُّوفَ وَاحْتَذَى الْمَخْصُوفَ ‏.‏ وَقَالَ أَكَلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بَشِعًا وَلَبِسَ خَشِنًا ‏.‏ فَقِيلَ لِلْحَسَنِ مَا الْبَشِعُ قَالَ غَلِيظُ الشَّعِيرِ مَا كَانَ يُسِيغُهُ إِلاَّ بِجُرْعَةِ مَاءٍ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 48- BUĞDAY EKMEĞİ BÂBI

3468 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Nefsim (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki, Allah'ın Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Allah (Azze ve Celle) vefat ettirinceye kadar buğday ekmeğini üç gün üst üste doyunca yememiştir. "

3469 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ev halkı Medîne-i Münevvere'ye geldikleri zamandan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar üç gece üst üste buğday ekmeğinden karınlarını doyurmamışlardır. "

٤٨ - باب خُبْزِ الْبُرِّ

٣٤٦٨ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ كَيْسَانَ، عَنْ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّهُ قَالَ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ مَا شَبِعَ نَبِيُّ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ تِبَاعًا مِنْ خُبْزِ الْحِنْطَةِ حَتَّى تَوَفَّاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ‏.‏

٣٤٦٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو، حَدَّثَنَا زَائِدَةُ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ مَا شَبِعَ آلُ مُحَمَّدٍ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مُنْذُ قَدِمُوا الْمَدِينَةَ ثَلاَثَ لَيَالٍ تِبَاعًا مِنْ خُبْزِ بُرٍّ حَتَّى تُوُفِّيَ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 47- YAĞLANMIŞ EKMEK BÂBI

3466 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün :

(Keşke, esmer buğdaydan yapılmış yağlı bir beyaz ekmek yanımızda bulunsaydı da yeseydik,) buyurdu. Ensâr'dan bir adam da bu buyruğu işitip anılan ekmeği yaptı ve O’na getirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Ekmeğe karıştırdığın) bu yağ hangi nevi kabta idi?) diye sordu. Adam :

Büyük bir kelerin derisinden mamul bir tulukta idi, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : Onu yemekten imtina etti (yani yemedi). "

3467) ". . . Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

(Anam) Ümmü Süleym (bint-i Milhân) — bir gün — Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için bir ekmek yaptı ve ekmeğe biraz yağ koydu. Sonra (bana) : Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e git de davet et, dedi. Enes demiş ki:

Ben de O'nun yanına vardım ve: Anam seni çağırıyor, dedim. Enes demiştir ki:

Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ayağa kalktı ve yanında olan sahâbilere:

((Siz de) kalkınız,) buyurdu. Enes demiş ki:

Ben onlardan önce ananım yanına vardım ve (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yanındakilerin gelmekte olduklarını) ona haber verdim. Biraz sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (anamın evine) geldi. (Sahâbîler de evin dışında beklediler)Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (anama) :

(Yaptığın (yemeğ)i getir,) buyurdu. Anam:

Ben yemeği yalnız senin için (yani az) yaptım, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (anama) :

(Yaptığını getir,) buyurdu. (Anam yaptığı ekmeği getirdi). Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Yâ Enes! Sen (sahâbileri) onar kişilik grublar hâlinde (sırayla) yanıma dahil et (yani eve al)) buyurdu. Ben de (sahâbîleri) onar kişilik hâlinde O'nun yanına almaya başladım. Hepsi doyasıya yediler. Sahâbîler seksen kişi idi. "

٤٧ - باب الْخُبْزِ الْمُلَبَّقِ بِالسَّمْنِ

٣٤٦٦ - حَدَّثَنَا هَدِيَّةُ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ، حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى السِّيْنَانِيُّ، حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ وَاقِدٍ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ذَاتَ يَوْمٍ ‏( وَدِدْتُ لَوْ أَنَّ عِنْدَنَا خُبْزَةً بَيْضَاءَ مِنْ بُرَّةٍ سَمْرَاءَ مُلَبَّقَةٍ بِسَمْنٍ نَأْكُلُهَا ‏)‏.‏ قَالَ فَسَمِعَ بِذَلِكَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَاتَّخَذَهُ فَجَاءَ بِهِ إِلَيْهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( فِي أَىِّ شَىْءٍ كَانَ هَذَا السَّمْنُ ‏)‏.‏ قَالَ فِي عُكَّةِ ضَبٍّ ‏.‏ قَالَ فَأَبَى أَنْ يَأْكُلَهُ ‏.‏

٣٤٦٧ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، حَدَّثَنَا حُمَيْدُ الطَّوِيلُ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ صَنَعَتْ أُمُّ سُلَيْمٍ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ خُبْزَةً وَضَعَتْ فِيهَا شَيْئًا مِنْ سَمْنٍ ثُمَّ قَالَتِ اذْهَبْ إِلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَادْعُهُ قَالَ فَأَتَيْتُهُ فَقُلْتُ أُمِّي تَدْعُوكَ ‏.‏ قَالَ فَقَامَ وَقَالَ لِمَنْ كَانَ عِنْدَهُ مِنَ النَّاسِ ‏( قُومُوا ‏)‏.‏ قَالَ فَسَبَقْتُهُمْ إِلَيْهَا فَأَخْبَرْتُهَا فَجَاءَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ‏( هَاتِي مَا صَنَعْتِ ‏)‏.‏ فَقَالَتْ إِنَّمَا صَنَعْتُهُ لَكَ وَحْدَكَ ‏.‏ فَقَالَ ‏( هَاتِيهِ ‏)‏.‏ فَقَالَ ‏( يَا أَنَسُ أَدْخِلْ عَلَىَّ عَشْرَةً عَشْرَةً ‏)‏.‏ قَالَ فَمَا زِلْتُ أُدْخِلُ عَلَيْهِ عَشْرَةً عَشْرَةً فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا وَكَانُوا ثَمَانِينَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 46- FÂLÛZEC (YÂNİ BAL HELVASI) BÂBI

3465 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

Fâlûzec (yani bal helvasın)ı ilk işitmemiz şöyle oldu: Cibril (Aleyhisselâm)Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek:

Senin ümmetine memleketler fethedilecek ve onların üzerine dünyalıktan (yani bolluk) öyle akıtılacak ki onlar muhakkak fâlûzec yiyeceklerdir, demiş. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Fâlûzec nedir?) diye sormuş. Cibril (Aleyhisselâm) : Yağ ve balı beraber karıştırırlar (helva yaparlar), demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de bu sebeble hıçkırarak ağlamıştır. "

٤٦ - باب الْفَالُوذَجِ

٣٤٦٥ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ الضَّحَّاكِ السُّلَمِيُّ أَبُو الْحَارِثِ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ طَلْحَةَ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ يَحْيَى، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ أَوَّلُ مَا سَمِعْنَا بِالْفَالُوذَجِ، أَنَّ جِبْرِيلَ، عَلَيْهِ السَّلاَمُ أَتَى النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ إِنَّ أُمَّتَكَ تُفْتَحُ عَلَيْهِمُ الأَرْضُ فَيُفَاضُ عَلَيْهِمْ مِنَ الدُّنْيَا حَتَّى إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الْفَالُوذَجَ ‏.‏ فَقَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( وَمَا الْفَالُوذَجُ ‏)‏.‏ قَالَ يَخْلِطُونَ السَّمْنَ وَالْعَسَلَ جَمِيعًا ‏.‏ فَشَهَقَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ لِذَلِكَ شَهْقَةً ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 45- YUFKA EKMEK (HAKKINDA GELEN HADİSLER) BÂBI

3463 - “... Atâ (bin Ebî Müslim el-Hurâsânî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) (bir ara) kavmini, yani bir köyü ziyaret etmiş (râvî demiş ki: Sanırım Yünâ köyünü dedi). Köy halkı Ebû Hüreyre'ye evvelkilerin yufka ekmeklerinden birini getirmişler. Bunun üzerine Ebû Hüreyre ağlamış ve : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu (nevi) ekmeği gözüyle hiç görmedi, demiştir. "

3464 - “... Katâde (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz, Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) 'in yanına giderdik. (îshâk, kendi rivâyetinde: "Ve Enes'in ekmek pişiricisi ayakta — hizmet ediyor— idi", dedi. Dârimi de kendi rivâyetinde: "Ve Enes'in yemek masası konulmuş (veya yemeği) oluyordu" dedi. ) Enes bir gün (bize) dedi ki:

(Buyurunuz, yemek) Yeyiniz. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Allah'a kavuşana kadar ne yufka ekmek ne de kebab edilmiş bir kuzuyu gördüğünü bilmiyorum, dedi. "

٤٥ - باب الرُّقَاقِ

٣٤٦٣ - حَدَّثَنَا أَبُو عُمَيْرٍ، عِيسَى بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ النَّحَّاسِ الرَّمْلِيُّ حَدَّثَنَا ضَمْرَةُ بْنُ رَبِيعَةَ، عَنِ ابْنِ عَطَاءٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ زَارَ أَبُو هُرَيْرَةَ قَوْمَهُ بِيُبْنَا فَأَتَوْهُ بِرُقَاقٍ مِنْ رُقَاقِ الأُوَلِ فَبَكَى وَقَالَ مَا رَأَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ هَذَا بِعَيْنِهِ قَطُّ ‏.‏

٣٤٦٤ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، وَأَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الدَّارِمِيُّ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ بْنُ عَبْدِ الْوَارِثِ، حَدَّثَنَا هَمَّامٌ، حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، قَالَ كُنَّا نَأْتِي أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ - قَالَ إِسْحَاقُ وَخَبَّازُهُ قَائِمٌ وَقَالَ الدَّارِمِيُّ وَخِوَانُهُ مَوْضُوعٌ - فَقَالَ يَوْمًا كُلُوا فَمَا أَعْلَمُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَأَى رَغِيفًا مُرَقَّقًا بِعَيْنِهِ حَتَّى لَحِقَ بِاللَّهِ وَلاَ شَاةً سَمِيطًا قَطُّ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 44- ELENMİŞ UNDAN YAPILMIŞ ARI BEYAZ EKMEK (HAKKINDA GELEN HADÎSLER) BÂBI

3460 - “... Ebû Hazım (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben, Sehl bin Sa'd (radıyallahü anh)'a:

Sen elenmiş undan yapılma arı beyaz ekmek gördün mü? dîye sordum. Sehl:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar ben elenmiş undan mamul arı, beyaz ekmek görmedim, diye cevab verdi. Ben:

Peki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken sahâbîlerin un elekleri var mıydı? diye sordum. Sehl :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar ben hiç bir un eleğini görmedim, dedi. Ben:

O halde siz arpa ununu elenmemiş olarak nasıl yiyiyordunuz? diye sordum. Sehl :

Evet biz (değirmende öğütülen arpa) ununu (kabuğu gitsin diye) üflerdik. Böylece un (kabuğun) dan uçan kısım uçardı. Kalan (kabuklar)ı da su ile yumuşatıp yoğururduk, dedi'..... "

3461 - “... Ümmü Eymen (Bereke) (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre:

Kendisi bir defa, bir mikdar un elemiş ve elediği unu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için ekmek yapmak istemiş. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Bu, nedir?) diye sormuş. Ümmü Eymen de :

Bu, memleketimizde yaptığımız bir yiyecektir. Ben bundan senin için bir ekmek yapmayı arzuladım, demiş. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

(Bunu (yani elekle ayırdığın kabuklu kısmı) şuna (yani elemiş olduğun una) geri çevir (yani karıştır), sonra yoğur,) buyurmuştur. "

3462 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'a kavuşana kadar elenmiş undan mamul arı, beyaz bir ekmeği gözlerinden biri ile (de) görmedi"

٤٤ - باب الْحُوَّارَى

٣٤٦٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، وَسُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِي حَازِمٍ، حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، سَأَلْتُ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ هَلْ رَأَيْتَ النَّقِيَّ قَالَ مَا رَأَيْتُ النَّقِيَّ حَتَّى قُبِضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ فَقُلْتُ فَهَلْ كَانَ لَهُمْ مَنَاخِلُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ مَا رَأَيْتُ مُنْخُلاً حَتَّى قُبِضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ قُلْتُ فَكَيْفَ كُنْتُمْ تَأْكُلُونَ الشَّعِيرَ غَيْرَ مَنْخُولٍ قَالَ نَعَمْ نَنْفُخُهُ فَيَطِيرُ مِنْهُ مَا طَارَ وَمَا بَقِيَ ثَرَّيْنَاهُ ‏.‏

٣٤٦١ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، أَخْبَرَنِي بَكْرُ بْنُ سَوَادَةَ، أَنَّ حَنَشَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَهُ عَنْ أُمِّ أَيْمَنَ، أَنَّهَا غَرْبَلَتْ دَقِيقًا فَصَنَعَتْهُ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَغِيفًا فَقَالَ ‏( مَا هَذَا ‏)‏.‏ قَالَتْ طَعَامٌ نَصْنَعُهُ بِأَرْضِنَا فَأَحْبَبْتُ أَنْ أَصْنَعَ مِنْهُ لَكَ رَغِيفًا ‏.‏ فَقَالَ ‏( رُدِّيهِ فِيهِ ثُمَّ اعْجِنِيهِ ‏)‏.‏

٣٤٦٢ - حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ أَبُو الْجَمَاهِرِ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ بَشِيرٍ، حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ مَا رَأَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَغِيفًا مُحَوَّرًا بِوَاحِدٍ مِنْ عَيْنَيْهِ حَتَّى لَحِقَ بِاللَّهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 43- TEREYAĞI İLE KURU HURMA (YI YEMEK) BÂBI

3459 - “... Sülemli Büsr'ün iki oğlu (Abdullah ve Atiyye) (radıyallahü anhüm)’den; Şöyle demişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir defa) bize geldi Biz O'nun altına saçaklı bir yaygıyı güzelce serdik. O da üzerinde oturdu. Sonra Allah (Azze ve Celle) Ona bizim evimizde vahiy indirdi Ve biz O'na tereyağı ile kuru hurma ikram ettik. O, tereyağı severdi (sallallahü aleyhi ve sellem) .

٤٣ - باب التَّمْرِ بِالزُّبْدِ

٣٤٥٩ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ، حَدَّثَنِي ابْنُ جَابِرٍ، حَدَّثَنِي سُلَيْمُ بْنُ عَامِرٍ، عَنِ ابْنَىْ، بُسْرٍ السُّلَمِيَّيْنِ قَالاَ دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَوَضَعْنَا تَحْتَهُ قَطِيفَةً لَنَا صَبَبْنَاهَا لَهُ صَبًّا فَجَلَسَ عَلَيْهَا فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْهِ الْوَحْىَ فِي بَيْتِنَا وَقَدَّمْنَا لَهُ زُبْدًا وَتَمْرًا وَكَانَ يُحِبُّ الزُّبْدَ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget