Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

12/03/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 226. Bab—(Bayramda) Namazgahtan, (Oraya) Gittiği Yoldan Başkasından Geri Dönmek

1666. Bize Muhammed İbnu's-Salt haber verip (dedi ki), bize Fuleyh, Said İbnu'l-Hâris'ten, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bayrama çıktığı vakit, (oradan, gittiği yoldan) başka bir yolla geri dönerdi.

٢٢٦- باب الرُّجُوعِ مِنَ الْمُصَلَّى مِنْ غَيْرِ الطَّرِيقِ الَّذِى خَرَجَ مِنْهُ

١٦٦٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّلْتِ حَدَّثَنَا فُلَيْحٌ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ إِذَا خَرَجَ إِلَى الْعِيدِ رَجَعَ فِى طَرِيقٍ آخَرَ .


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 225. Bab—İki Bayram Bir Günde Birleştiği Vakit?

1665. Bize Ubeydullah b. Mûsa, İsrai'lden, (O) Osman ibnu'l-Muğire'den, (O da) İyâs b. Ebî Remle'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Muâviye'nin, Zeyd b. Erkam'a; "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir günde birleşen iki bayramda (yani cuma gününe tesadüf eden bir bayramda) bulundun mu?" diye soruşuna şahit oldum. O; "evet, (bulunmuştum)" cevabını verdi. (Bunun üzerine Muâviye); "peki, O (yani Hazret-i Peygamber) nasıl yapmıştı?" dedi. O da dedi ki; "(Hazret-i Peygamber) bayram namazını kılmış, sonra cuma (namazı) hakkında kolaylık tanıyıp, "(Cuma) namazını kılmak isteyen kılsın!" buyurmuştu.

٢٢٥- باب إِذَا اجْتَمَعَ عِيدَانِ فِى يَوْمٍ

١٦٦٥ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ الْمُغِيرَةِ عَنْ إِيَاسِ بْنِ أَبِى رَمْلَةَ قَالَ : شَهِدْتُ مُعَاوِيَةَ يَسْأَلُ زَيْدَ بْنَ أَرْقَمَ : أَشَهِدْتَ مَعَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عِيدَيْنِ اجْتَمَعَا فِى يَوْمٍ؟ قَالَ : نَعَمْ. قَالَ : فَكَيْفَ صَنَعَ؟ قَالَ : صَلَّى الْعِيدَ ثُمَّ رَخَّصَ فِى الْجُمُعَةِ فَقَالَ :( مَنْ شَاءَ أَنْ يُصَلِّىَ فَلْيُصَلِّ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 224. Bâb—Bayram Günü Sadaka Vermeye Teşvik

1663. Bize Ya'la b. Ubeyd haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan, (O da) Cabir'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bir bayram günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber (bayram) namazında bulunmuştum da O, hutbeden önce ilkin (bayram) namazını kıldırmış, sonra Bilâl'e dayanarak kalkıp kadınların (bulunduğu yere) gelmiş ve onlara nasihatta bulunmuş, öğüt vermiş ve Allah'a (Celle Celaluhu) karşı takva üzere olmalarını emretmiş, (sonra da); "Sadaka verin!" buyurup, Cehennemin durumundan (kadınları ilgilendiren) bir şey zikretmişti. Bunun üzerine yoksul kadınlardan karamtak yanaklı bir kadın ayağa kalkıp; "niçin, ya Resûlüllah?" demişti de O, şöyle buyurmuştu: "Çünkü siz, (halinizden) şikâyeti ve lanet okumayı çokça yapıyor, kocaya da nankörlükte bulunuyorsunuz!" O zaman (kadınlar), mücevheratlarından, küpelerinden ve yüzüklerinden alıp, sadaka olarak vermek üzere Bilâl'in eteğine atmaya başlamışlardı,

1664. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Şu'be, Adiyy b. Sâbit'ten, (O) Said b. Cübeyr'den, (O) İbn Abbâs'tan, (O da) Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) bunun, (yani bir önceki hadisin) benzerini rivâyet etti.

٢٢٤- باب الْحَثِّ عَلَى الصَّدَقَةِ يَوْمَ الْعِيدِ

١٦٦٣ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ قَالَ : شَهِدْتُ الصَّلاَةَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى يَوْمِ عِيدٍ فَبَدَأَ بِالصَّلاَةِ قَبْلَ الْخُطْبَةِ ، ثُمَّ قَامَ مُتَوَكِّئاً عَلَى بِلاَلٍ حَتَّى أَتَى النِّسَاءَ ، فَوَعَظَهُنَّ وَذَكَّرَهُنَّ وَأَمَرَهُنَّ بِتَقْوَى اللَّهِ قَالَ :( تَصَدَّقْنَ ). فَذَكَرَ شَيْئاً مِنْ أَمْرِ جَهَنَّمَ ، فَقَامَتِ امْرَأَةٌ مِنْ سَفِلَةِ النِّسَاءِ سَفْعَاءُ الْخَدَّيْنِ فَقَالَتْ : لِمَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ فَقَالَ :( لأَنَّكُنَّ تُفْشِينَ الشَّكَاءَ وَاللَّعْنَ ، وَتَكْفُرْنَ الْعَشِيرَ ). فَجَعَلْنَ يَأْخُذْنَ مِنْ حُلِيِّهِنَّ وَأَقْرِطَتِهِنَّ وَخَوَاتِيمِهِنَّ يَطْرَحْنَهُ فِى ثَوْبِ بِلاَلٍ يَتَصَدَّقْنَ بِهِ.

١٦٦٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَدِىِّ بْنِ ثَابِتٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَحْوَ هَذَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 223. Bab—Kadınların İki Bayramda (Bayram Yerine) Çıkması

1662. Bize İbrahim b. Mûsa haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Abdissamed, Hişâm'dan, (O) Hafsa'dan, (O da) Ümmü Atıyye'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Hazret-i Peygamber) -babam O'na kurban olsun!- bize, fıtır (ramazan bayramı) günü ile kurban (bayramı) günü, genç kızlarla kadınları (bayram yerine) çıkarmamızı emretmişti. Hayızlı kadınlara gelince, onlar (namaz) safından uzak dururlar, (ama, bu gibi) hayır (toplantısına) ve müslümanların duasına katılırlar. (Hişâm) dedi ki, (Ümmü Atıyye, sözünün burasında şöyle demiş: O zaman ben); "ya Resûlüllah, dedim, peki onlardan birinin cilbâbı (yani dışarı çıkarken üzerine alacağı, örtüneceği bir şeyi) yoksa?" buyurdu ki; "(Din) kardeşi, cilbâblarından (birini, ödünç olarak) ona giydirir!"

٢٢٣- باب خُرُوجِ النِّسَاءِ فِى الْعِيدَيْنِ

١٦٦٢ - أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ الصَّمَدِ عَنْ هِشَامٍ عَنْ حَفْصَةَ عَنْ أُمِّ عَطِيَّةَ قَالَتْ : أَمَرَنَا بِأَبِى هُوَ أَنْ نُخْرِجَ يَوْمَ الْفِطْرِ وَيَوْمَ النَّحْرِ الْعَوَاتِقَ وَذَوَاتِ الْخُدُورِ ، فَأَمَّا الْحُيَّضُ فَإِنَّهُنَّ يَعْتَزِلْنَ الصَّفَّ وَيَشْهَدْنَ الْخَيْرَ وَدَعْوَةَ الْمُسْلِمِينَ. قَالَتْ قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ فَإِنْ لَمْ يَكُنْ لإِحْدَاهُنَّ الْجِلْبَابُ؟ قَالَ :( تُلْبِسُهَا أُخْتُهَا مِنْ جِلْبَابِهَا ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 222. Bab—Yük Ve Binit Devesi Üzerinde Hutbe Okumak

1661. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Seleme -yani ibn Nubeyt- rivâyet edip (dedi ki), bana babam veya Nuaym b. Ebî Hind, Ebû Kılâbe'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Babam ve amcamla birlikte hac yapmıştım. Bir ara babam bana demişti ki; "şu (zâtı), hutbe okumakta olan, kızıl develi (kimseyi) görüyorsun ya, O, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir.

٢٢٢- باب الْخُطْبَةِ عَلَى الرَّاحِلَةِ

١٦٦١ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سَلَمَةُ - يَعْنِى ابْنَ نُبَيْطٍ - حَدَّثَنِى أَبِى أَوْ نُعَيْمُ بْنُ أَبِى هِنْدٍ عَنْ أَبِى قَالَ : حَجَجْتُ مَعَ أَبِى وَعَمِّى فَقَالَ لِى أَبِى : تَرَى ذَاكَ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ الَّذِى يَخْطُبُ؟ ذَاكَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 221. Bab—İki Bayramda Kıraat

1660. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, İbrahim b. Muhammed el-Munteşir'den, (O) babasından, (O) Habîb b. Sâlim'den, (O da) en-Nu'mân b. Beşîr'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki bayram (namazı) ile cuma namazında Sebbihi'sme Rabbike’l-A'la (Ala Sûresini) Hel Etâke Hadisu'l-Ğâşiyeh (Ğâşiye Sûresini) okurdu. Bazan bayramla cuma birleşirdi de O (yine) bu iki (sûreyi) okurdu.

٢٢١- باب الْقِرَاءَةِ فِى الْعِيدَيْنِ

١٦٦٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْتَشِرِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ حَبِيبِ بْنِ سَالِمٍ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقْرَأُ فِى الْعِيدَيْنِ وَالْجُمُعَةِ بِ { سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الأَعْلَى } وَ { هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ } وَرُبَّمَا اجْتَمَعَا فَقَرَأَ بِهِمَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 220. Bab—İki Bayramdaki Tekbirlerin (Sayısı)

1659. Bize Ahmed İbnu’l-Haccâc, (Hazret-i Peygamber'in müezzinlerinden) Müezzin Sa'd'ın torunu Abdurrahman b. Sa'd b. Ammâr'dan, (O) Abdullah b. Muhammed b. Ammâr'dan, (O) babasından, (O da) dedesinden (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) iki bayramda ilk (rekâtta) yedi, diğerinde beş (defa) tekbir alır ve hutbeden önce ilkin (bayram) namazı kıldırırdı.

٢٢٠- باب التَّكْبِيرِ فِى الْعِيدَيْنِ

١٦٥٩ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنِ الْحَجَّاجِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سَعْدِ بْنِ عَمَّارِ بْنِ سَعْدٍ الْمُؤَذِّنِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمَّارٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُكَبِّرُ فِى الْعِيدَيْنِ فِى الأُولَى سَبْعاً وَفِى الأُخْرَى خَمْساً ، وَكَانَ يَبْدَأُ بِالصَّلاَةِ قَبْلَ الْخُطْبَةِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 219. Bab—Bayram (Namazından) Önce De Sonra Da (Başka Bir) Namaz (Kılınmaz)

1658. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisi haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bana Adiyy b. Sabit rivâyet edip dedi ki, Sa'id b. Cübeyr'i, İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet ederken işittim ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), fitır (Ramazan bayramı) günü (namaz yerine) çıkmış ve iki rekât namaz kıldırmıştı. O, bu (namazdan) önce de, ondan sonra da (başka bir) namaz kılmamıştı.

٢١٩- باب لاَ صَلاَةَ قَبْلَ الْعِيدِ وَلاَ بَعْدَهَا

١٦٥٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنِى عَدِىُّ بْنُ ثَابِتٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يُحَدِّثُ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- خَرَجَ يَوْمَ الْفِطْرِ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ، وَلَمْ يُصَلِّ قَبْلَهَا وَلاَ بَعْدَهَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 218. Bâb—İki Bayram Namazını Ezansız Ve Kametsiz Kılma İle Bu Namazların Hutbeden Önce Kılınması

1655. Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik, Atâ'dan, (O da) Cabir'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bir bayram namazında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber namazda bulunmuştum da O, hutbeden önce ilkin, ezansız ve kametsiz olarak (bayram) namazını kıldırmıştı.

1656. Bize Muhammed b. Yûsuf rivâyet edip (dedi ki), bana İbn Uyeyne rivâyet edip (dedi ki), bana Eyyûb es-Sahtiyâni rivâyet edip dedi ki; ben Atâ'yı şöyle derken işittim: "Ben İbn Abbâs'ı şöyle derken işittim: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) şahidim ki O, bayram günü hutbeden önce ilkin bayram namazını kıldırmış, sonra hutbe irâd buyurmuştu. Akabinde kadınlara (hutbesini) işittiremediğini zannedip onların yanına gelmiş, onlara öğüt verip nasihatta bulunmuş ve sadaka vermelerini emretmişti. Bilâl de (verilecek sadakaları toplamak üzere) eteğini tutmuştu. Bunun üzerine kadınlar altın veya gümüş halkalar, bir şeyler getirmeye, sonra da bunları Bilâl'in eteğine atmaya başlamışlardı."

1657. Bize Ebû Asım, ibn Cureyc'den haber verdi (ki, O şöyle demiş): Bize el-Hasan b. Müslim, Tâvûs'tan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekr'e, Ömer'e ve Osman'a, bayramda hutbeden önce (bayram) namazını kılarken şahit oldum.

٢١٨- باب صَلاَةِ الْعِيدَيْنِ بِلاَ أَذَانٍ وَلاَ إِقَامَةٍ وَالصَّلاَةِ قَبْلَ الْخُطْبَةِ

١٦٥٥ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ قَالَ : شَهِدْتُ الصَّلاَةَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى يَوْمِ عِيدٍ ، فَبَدَأَ بِالصَّلاَةِ قَبْلَ الْخُطْبَةِ بِغَيْرِ أَذَانٍ وَلاَ إِقَامَةٍ.

١٦٥٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنِى ابْنُ عُيَيْنَةَ حَدَّثَنِى أَيُّوبُ السَّخْتِيَانِىُّ قَالَ سَمِعْتُ عَطَاءً يَقُولُ سَمِعْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ يَقُولُ : أَشْهَدُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنَّهُ بَدَأَ بِالصَّلاَةِ قَبْلَ الْخُطْبَةِ يَوْمَ الْعِيدِ ثُمَّ خَطَبَ ، فَرَأَى أَنَّهُ لَمْ يُسْمِعِ النِّسَاءَ فَأَتَاهُنَّ فَذَكَّرَهُنَّ وَوَعَظَهُنَّ وَأَمَرَهُنَّ أَنْ يَتَصَدَّقْنَ وَبِلاَلٌ قَابِضٌ بِثَوْبِهِ ، فَجَعَلَتِ الْمَرْأَةُ تَجِىءُ بِالْخُرْصِ وَالشَّىْءِ ، ثُمَّ تُلْقِيهِ فِى ثَوْبِ بِلاَلٍ.

١٦٥٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : شَهِدْتُ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَأَبَا بَكْرٍ وَعُمَرَ وَعُثْمَانَ يُصَلُّونَ قَبْلَ الْخُطْبَةِ فِى الْعِيدِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 217. Bab—Bayram Günü (Evden) Çıkıştan Önce (Bir Şey) Yemek Hakkında

1653. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Şube İbnu'l-Esamm rivâyet edip (dedi ki), bize Abdullah b. Bureyde, babasından (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), fıtır (ramazan) bayramında (evden) çıkmasından önce (bir şeyler) yerdi. Kurban bayramı günü olduğunda ise, dönüp kurbanının (etinden) yiyinceye kadar (hiçbir şey) yemezdi.

1654. Bize Amr b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Hüşeym, Muhammed b. İshak'tan (O) Hafs b. Ubeydillahtan, (O) Enes'ten, (O da) Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

٢١٧- باب فِى الأَكْلِ قَبْلَ الْخُرُوجِ يَوْمَ الْعِيدِ

١٦٥٣ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عُقْبَةُ بْنُ الأَصَمِّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يَطْعَمُ يَوْمَ الْفِطْرِ قَبْلَ أَنْ يَخْرُجَ ، وَكَانَ إِذَا كَانَ يَوْمُ النَّحْرِ لَمْ يَطْعَمْ حَتَّى يَرْجِعَ فَيَأْكُلَ مِنْ ذَبِيحَتِهِ.

١٦٥٤ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ حَفْصِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِنَحْوِهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 216. Bâb—Rükû'dan Sonra Kunût Okumak

1648. Bize Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki), bize İbrahim b. Sa'd, ez-Zühri'den, (O) İbnu'l-Museyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan (onlar da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birine beddua etmek veya birine hayır dua etmek istediğinde rukû'dan sonra dua eder ve bazan; "Semia'llahu Limen Hamideh, Rebbenâ ve Leke’l-Hamd" deyince peşine şöyle dua edermiş: "Allah'ım, el-Velîd İbnu'l-Velîd'i, Seleme b. Hişâm'ı, Ayyaş b. Ebl Rebîa'yı ve zayıf-hakir görülen mü'minleri kurtar! Allah'ım, Mudar kabilesine kahır ve şiddetini artır ve bu (kahrını), Yûsuf’un (kıtlık ve sıkıntı) yılları gibi (kıtlık ve sıkıntı) yılları yap!" (Hazret-i Peygamber) bunu yüksek sesle söylermiş. O, sabah namazında bazı namazlarında ise, Arap kabilelerinden iki kabile için; "Allah'ım, falana ve falana lanet et!" diye beddua edermiş. Bunun üzerine yüce Allah; "Sana o işten hiçbir şey düşmez. (Allah) ya onların tevbesini kabul eder, yahud onlara, zâlim olduklarından dolayı azâbeder" (mealindeki âyeti) indirmiş .

1649. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Sabit b. Yezîd rivâyet edip (dedi ki), bize Asım rivâyet edip dedi ki, Enes b. Malik'e, kunûtu sordum. O da; "Rukû'dan önce (okunur)" cevabını verdi. (Asım) dedi ki, bunun üzerine ben; "falan diyor ki, sen, rukûdan sonra (okunacağını) söylemişsin!" dedim. "O yanılmış!" dedi, sonra da rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (sadece) bir ay rükûdan sonra Süleymoğullarından bir kabileye beddua ederek kunût okumuştu.

1650. Bize Ebu'l-Velîd rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Amr b. Murre'den, (O) İbn Ebî Leyla'dan, (O da) el-Berâ' b. Azib'den (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sabah (namazında) kunût okurdu.

1651. Bize Ebû Nuaym, Şu'beden (naklen, yukarıda geçen) senediyle onun, (yani bir önceki hadisin) benzerini rivâyet etti.

1652. Bize Musedded rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd Eyyûb'dan, (O da) Muhammed'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Enes b. Malik'e; "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazında kunût okudu mu?" diye soruldu, O da; "evet" cevabını verdi. Bu sefer O'na denildi ki -veya, "ben O'na dedimki"-; "rükû'dan önce mi, yoksa rükû'dan sonra mı?" O da; "kısa bir müddet rüku’dan sonra (kunût okudu)." Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki; "ben bu (Hadisin zahirinin delâlet ettiği) görüşü benimsiyor, onu kabul ediyorum. (Ancak) sadece savaş durumunda bunu kabul etmek görüşündeyim."

٢١٦- باب فِى الْقُنُوتِ بَعْدَ الرُّكُوعِ

١٦٤٨ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ إِذَا أَرَادَ أَنْ يَدْعُوَ عَلَى أَحَدٍ أَوْ يَدْعُوَ لأَحَدٍ قَنَتَ بَعْدَ الرُّكُوعِ ، فَرُبَّمَا قَالَ إِذَا قَالَ :( سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ ، اللَّهُمَّ أَنْجِ الْوَلِيدَ بْنَ الْوَلِيدِ وَسَلَمَةَ بْنَ هِشَامٍ وَعَيَّاشَ بْنَ أَبِى رَبِيعَةَ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ، اللَّهُمَّ اشْدُدْ وَطْأَتَكَ عَلَى مُضَرَ وَاجْعَلْهَا سِنِينَ كَسِنِى يُوسُفَ ). وَيَجْهَرُ بِذَلِكَ يَقُولُ فِى بَعْضِ صَلاَتِهِ فِى صَلاَةِ الْفَجْرِ :( اللَّهُمَّ الْعَنْ فُلاَناً وَفُلاَناً ). لِحَيَّيْنِ مِنْ أَحْيَاءِ الْعَرَبِ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى { لَيْسَ لَكَ مِنَ الأَمْرِ شَىْءٌ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ أَوْ يُعَذِّبَهُمْ فَإِنَّهُمْ ظَالِمُونَ }.

١٦٤٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا ثَابِتُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ قَالَ : سَأَلْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ عَنِ الْقُنُوتِ فَقَالَ : قَبْلَ الرُّكُوعِ. قَالَ فَقُلْتُ : إِنَّ فُلاَناً زَعَمَ أَنَّكَ قُلْتَ بَعْدَ الرُّكُوعِ. قَالَ : كَذَبَ ثُمَّ حَدَّثَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَنَتَ شَهْراً بَعْدَ الرُّكُوعِ يَدْعُو عَلَى حَىٍّ مِنْ بَنِى سُلَيْمٍ.

١٦٥٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يَقْنُتُ فِى الصُّبْحِ.

١٦٥١ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ عَنْ شُعْبَةَ بِإِسْنَادِهِ نَحْوَهُ.

١٦٥٢ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ مُحَمَّدٍ قَالَ : سُئِلَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَقَنَتَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى صَلاَةِ الصُّبْحِ؟ قَالَ : نَعَمْ. فَقِيلَ لَهُ أَوَ قُلْتَ لَهُ : قَبْلَ الرُّكُوعِ أَوْ بَعْدَ الرُّكُوعِ؟ قَالَ : بَعْدَ الرُّكُوعِ يَسِيراً. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : أَقُولُ بِهِ وَآخُذُ بِهِ وَلاَ أَرَى أَنْ آخُذَ بِهِ إِلاَّ فِى الْحَرْبِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 215. Bâb—Vitirden Sonra İki Rekât (Namaz Kılmak) Hakkında

1647. Bize Mervân, Abdullah b. Vehb'den, (O) Muâviye b. Salih'ten, (O) Şureyh b. Ubeyd'den, (O) Abdurrahman b. Cubeyr b. Nufeyr'den, (O) babasından, (O) Sevbân'dan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi ki, O şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki, şu uykusuzluk bir eziyet ve meşakkattir. Binaenaleyh biriniz (yatsı namazını müteakib uyumadan önce) vitir namazı kıldığı vakit iki rekât (daha) kılsın. Sonra şayet gece kalkarsa (bir, üç, beş... rekât kılıp bu iki rekâtı vitir yapar). Aksi halde (yani gece kalkamazsa), bu iki rekât (namaz), onun hesabına (yazılmış olur)," (Bu Hadisin bazı rivâyetlerinde) "şu yolculuk..." denilir. Ben (onun); "şu uykusuzluk..." (şeklinde olduğu) görüşündeyim.

٢١٥- باب فِى الرَّكْعَتَيْنِ بَعْدَ الْوِتْرِ

١٦٤٧ - أَخْبَرَنَا مَرْوَانُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ عَنْ شُرَيْحِ بْنِ عُبَيْدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ ثَوْبَانَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِنَّ هَذَا السَّهَرَ جَهْدٌ وَثِقَلٌ ، فَإِذَا أَوْتَرَ أَحَدُكُمْ فَلْيَرْكَعْ رَكْعَتَيْنِ ، فَإِنْ قَامَ مِنَ اللَّيْلِ وَإِلاَّ كَانَتَا لَهُ ). وَيُقَالُ :( هَذَا السَّفَرَ ). وَأَنَا أَقُولُ :( السَّهَرَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 214. Bab—Kunût (Vitir Namazında) Dua

1643. Bize Osman b. Ömer rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Bureyd b. Ebî Meryem'den, (O da) Ebu'l-Havrâ' es-Sa'dî'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: El-Hasan b. Ali'ye; "Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) ne hatırlıyorsun? (Bana anlatır mısın?)" dedim. O da şöyle cevap verdi: "(Bir gün) beni omuzuna bindirmişti. Ben de zekât hurmalarından bir hurma alıp ağzıma atmıştım. O hemen şöyle buyurmuştu: "At onu! Bilmiyor musun ki, bize zekât helâl değildir!"

1644. (El-Hasan, sözüne devamla) şöyle dedi: (Hazret-i Peygamber) şu dua ile dua ederdi: "Allahım, doğru yolda sabit kıldığın kimseler arasında, beni de doğru yolda sabit kıl! Afiyet verdiğin kimseler meyânında bana da afiyet ver! (Korumalarını) üzerine aldığın kimseler arasında benim (korumamı) da üzerine al! (Dünya ve ahiret hayırlarından) bana verdiklerinde benim için bereket ihsan buyur! Hükmettiğin şeylerin şerrinden beni koru! Hiç şöphe yok ki, sen hükmedersin, sana hükmolunmaz! Gerçek şu ki, senin yardım ettiğin kimse zelil olmaz. Senin bereket ve ihsanın ezeli ve ebedi olarak çoktur, şanın yücedir."

1645. Bize Ubeydullah b. Mûsa, İsrail'den, (O) Ebû İshak'tan, (O) Bureyd b. Ebî Meryem'den, (O) Ebu'l-Havrâ'dan, (O da) el-Hasan b. Ali'den -Allah O'ndan razı olsun-, (naklen) haber verdi ki, O; "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana, kunût (yani vitir namazında) okuduğum bazı cümleler öğretti" dedi ve onun (yani bir önceki hadisin) aynısını zikretti.

1646. Bize Yahya b. Hassan haber verip dedi ki, bana Ebu'l-Ahvas, Ebû İshak'tan, (O) Bureyd b. Ebî Meryem'den, (O) Ebu'l-Havrâ' es-Sa'dî'den, (O da) el-Hasan b. Ali'den -Allah O'ndan razı olsun-, (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana, vitir (namazının) duasında okuduğum bazı cümleler öğretti (ki, şunlardır): "Allah'ım, doğru yolda sabit kıldığın kimseler arasında beni de doğru yolda sabit kıl! Afiyet verdiğin kimseler meyânında bana da afiyet ver! (Korumalarını) üzerine aldığın kimseler arasında benim (korumamı) da üzerine al! (Dünya ve ahiret hayırlarından) bana verdiklerinde benim için bereket ihsan buyur! Hükmettiğin şeylerin şerrinden beni koru! Çünkü sen hükmedersin, sana hükmolunmaz! Gerçek şu ki, senin yardım ettiğin kimse zelil olmaz. Senin bereket ve ihsanın ezeli ve ebedi olarak çoktur, sânın yücedir!" Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, "Ebu'l-Havrâ'nın ismi Rebî'a b. Şeybân'dır."

٢١٤- باب الدُّعَاءِ فِى الْقُنُوتِ

١٦٤٣ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ بُرَيْدِ بْنِ أَبِى مَرْيَمَ عَنْ أَبِى الْحَوْرَاءِ السَّعْدِىِّ قَالَ قُلْتُ لِلْحَسَنِ بْنِ عَلِىٍّ : مَا تَذْكُرُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-؟ قَالَ : حَمَلَنِى عَلَى عَاتِقِهِ فَأَخَذْتُ تَمْرَةً مِنْ تَمْرِ الصَّدَقَةِ ، فَأَدْخَلْتُهَا فِى فَمِى فَقَالَ :( أَلْقِهَا ، أَمَا شَعَرْتَ أَنَّا لاَ تَحِلُّ لَنَا الصَّدَقَةُ ).

١٦٤٤ - قَالَ : وَكَانَ يَدْعُو بِهَذَا الدُّعَاءِ :( اللَّهُمَّ اهْدِنِى فِيمَنْ هَدَيْتَ وَعَافِنِى فِيمَنْ عَافَيْتَ ، وَتَوَلَّنِى فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ وَبَارِكْ لِى فِيمَا أَعْطَيْتَ ، وَقِنِى شَرَّ مَا قَضَيْتَ إِنَّكَ تَقْضِى وَلاَ يُقْضَى عَلَيْكَ ، وَإِنَّهُ لاَ يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ تَبَارَكْتَ وَتَعَالَيْتَ ).

١٦٤٥ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ بُرَيْدِ بْنِ أَبِى مَرْيَمَ عَنْ أَبِى الْحَوْرَاءِ عَنِ الْحَسَنِ بْنِ عَلِىٍّ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : عَلَّمَنِى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَلِمَاتٍ أَقُولُهُنَّ فِى الْقُنُوتِ فَذَكَرَ مِثْلَهُ.

١٦٤٦ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ بُرَيْدِ بْنِ أَبِى مَرْيَمَ عَنْ أَبِى الْحَوْرَاءِ السَّعْدِىِّ عَنِ الْحَسَنِ بْنِ عَلِىٍّ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : عَلَّمَنِى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَلِمَاتٍ أَقُولُهُنَّ فِى قُنُوتِ الْوِتْرِ :( اللَّهُمَّ اهْدِنِى فِيمَنْ هَدَيْتَ ، وَعَافِنِى فِيمَنْ عَافَيْتَ وَتَوَلَّنِى فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ ، وَبَارِكْ لِى فِيمَا أَعْطَيْتَ ، وَقِنِى شَرَّ مَا قَضَيْتَ فَإِنَّكَ تَقْضِى وَلاَ يُقْضَى عَلَيْكَ ، وَإِنَّهُ لاَ يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ تَبَارَكْتَ وَتَعَالَيْتَ ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : أَبُو الْحَوْرَاءِ اسْمُهُ رَبِيعَةُ بْنُ شَيْبَانَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 213. Bab—Yük Ve Binit Devesi Üzerinde Vitir Namazı (Kılmak)

1642. Bize Mervân b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Malik rivâyet edip (dedi ki), bana Ebû Bekr b. Ömer, Sa'id b. Yesâr'dan, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (yük ve binit) devesi üzerinde vitir namazı kılardı” Ebû Muhammed (ed-Dârimi'ye); "bu (Hadisin zahirinin delâlet ettiği) görüşü kabulleniyor musun?" denildi. O da; "evet" dedi.

٢١٣- باب الْوِتْرِ عَلَى الرَّاحِلَةِ

١٦٤٢ - أَخْبَرَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ حَدَّثَنِى أَبُو بَكْرِ بْنُ عُمَرَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يُوتِرُ عَلَى الْبَعِيرِ. قِيلَ لأَبِى مُحَمَّدٍ : تَأْخُذُ بِهِ؟ قَالَ : نَعَمْ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 212. Bab—Vitir (Namazında) Kıraat

1641. Bize Abdullah b. Sa'id rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Usâme rivâyet edip dedi ki, bize Zekeriyyâ, Ebû İshak'tan, (O) Sa'id b. Cübeyr'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üç (Sûre) ile vitir namazı kılardı. (Şöyle ki), birinci (rekâtta) Sebbihi'sme Rabbike’l-A'lâ (A'lâ Sûresini), ikinci rekâtta Kul Yâ Eyyuhe'l-Kâfirûn (Kâfîrûn Sûresini), üçüncü (rekâtta) ise Kul Huve'l-llahu Ehad (İhlâs Sûresini) okurdu.

٢١٢- باب الْقِرَاءَةِ فِى الْوِتْرِ

١٦٤١ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ قَالَ : زَكَرِيَّا حَدَّثَنِى عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُوتِرُ بِثَلاَثٍ يَقْرَأُ فِى الأُولَى { سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الأَعْلَى } وَفِى الثَّانِيَةِ { قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ } وَفِى الثَّالِثَةِ { قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ }.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 211. Bab—Vitrin Vakti Hakkında Gelen (Haberler)

1639. Bize Kabîsa haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Ebû Hasîn'den, (O) Yahya b. Vessâb'dan, (O) Mesrûk'tan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti kî, O şöyle dedi: Muhakkak ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (gecenin) her vaktinde vitir namazı kılmış ve nihayet vitrinin (vakti) seher vaktine varmıştı (yani son zamanlarda vitir namazını gecenin sonunda kılmıştı)

1640. Bize Affân rivâyet edip (dedi ki), bize Ebân b. Yezîd el-Attâr rivâyet edip (dedi ki), bana Yahya b. Ebî Kesîr rivâyet edip (dedi ki), bana Ebû Nadra rivâyet etti ki; Ebû Sa'id el-Hudrî kendisine rivâyet etmiş ki; Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) vitir (namazı) sorulmuş, O da şöyle buyurmuş: "Vitir namazını Fecrin (doğmasından) önce kılın."

٢١١- باب مَا جَاءَ فِى وَقْتِ الْوِتْرِ

١٦٣٩ - أَخْبَرَنَا قَبِيصَةُ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِى حَصِينٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ وَثَّابٍ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : فِى كُلِّ الْوَقْتِ قَدْ أَوْتَرَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَانْتَهَى وِتْرُهُ إِلَى السَّحَرِ.

١٦٤٠ - حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا أَبَانُ بْنُ يَزِيدَ الْعَطَّارُ حَدَّثَنِى يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ حَدَّثَنِى أَبُو نَضْرَةَ أَنَّ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ حَدَّثَهُ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ سُئِلَ عَنِ الْوِتْرِ فَقَالَ :( أَوْتِرُوا قَبْلَ الْفَجْرِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 210. Bab—Vitir Kaç (Rekâttır?)

1633. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hişâm, babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki; Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazı onüç rekâttı. Bunların (son) beş (rekâtı) ile, beş (rekâtın) hiç bir yerinde oturmayarak vitir (tek rekâtlı namaz) kılardı. Nihayet (bu beş rekâtın) sonunda oturur ve selâm verirdi.

1634. Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Huseyn, ez-Zührî'den, (O) Atâ’ b. Yezîd el-Leysî'den, (O da) Ebû Eyyûb el-Ensâri'den (aklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana şöyle buyurdu: "Beş (rekâtla) vitir kıl. Eğer gücün yetmezse üç, (buna da) gücün yetmezse bir (rekâtla vitir kıl). Buna da gücün yetmezse işaret ("imâ") etmek suretiyle (vitir kıl) ."

1635. Bize Muhammed b. Yûsuf, el-Evzâ'î'den, (O) ez-Zühri'den, (O) Atâ’ b. Yezîd el-Leysî'den, (O) Ebû Eyyûb el-Ensâri'den, (O da) Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

1636. Bize Halid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bir adam Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazını sordu. O da şöyle buyurdu: "(Gece namazı) ikişer ikişer (rekâtlar halinde kılınır). Sonunda biriniz sabah (namazını kaçırmaktan) korktuğunda, kıldığı (rekâtları) vitir (tek rekâtlı) kılmak üzere tek bir rekât namaz kılsın." Ebu Muhammed (ed-Dârimi'ye); "bu (Hadisin zahirinin delâlet ettiği hükmü) kabul ediyor musun?" denildi. O da; "evet (kabul ediyorum)" dedi.

1637. Bize Yezîd b. Harun, ibn Ebî Zi'b'den, (O) ez-Zührî'den, (O) Urve'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yatsı ile sabah arasında, her iki rekâtta bir selâm vermek ve (son) bir (rekâtla) da vitir kılmak üzere onbir rekât namaz kılardı.

1638. Bize Malik b. İsmail haber verip (dedi ki), bize İsrail, Ebû İshak'tan, (O) Sa'id b. Cübeyr'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen.) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üç (sûre) ile, yani Sebbihi'sme Rabbike’l-A'lâ (A'lâ Sûresi), Kul yâ Eyyühe'l-Kâfirûn (Kâfirûn Sûresi) ve Kul Huvellahu Ahad (İhlâs Sûresi) ile vitir namazı kılardı.

٢١٠- باب كَمِ الْوِتْرُ؟

١٦٣٣ - أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَتْ صَلاَتُهُ مِنَ اللَّيْلِ ثَلاَثَ عَشْرَةَ رَكْعَةً ، يُوتِرُ مِنْهَا بِخَمْسٍ لاَ يَجْلِسُ فِى شَىْءٍ مِنَ الْخَمْسِ حَتَّى يَجْلِسَ فِى الآخِرَةِ فَيُسَلِّمَ.

١٦٣٤ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ حُسَيْنٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِىِّ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ الأَنْصَارِىِّ قَالَ قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَوْتِرْ بِخَمْسٍ ، فَإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَبِثَلاَثٍ ، فَإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَبِوَاحِدَةٍ ، فَإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَأَوْمِئْ إِيمَاءً ).

١٦٣٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِىِّ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ الأَنْصَارِىِّ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَحْوَهُ.

١٦٣٦ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ : سَأَلَ رَجُلٌ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنْ صَلاَةِ اللَّيْلِ فَقَالَ : ( مَثْنَى مَثْنَى ، فَإِذَا خَشِىَ أَحَدُكُمُ الصُّبْحَ فَلْيُصَلِّ رَكْعَةً وَاحِدَةً تُوتِرُ مَا قَدْ صَلَّى ). قِيلَ لأَبِى مُحَمَّدٍ : تَأْخُذُ بِهِ؟ قَالَ : نَعَمْ.

١٦٣٧ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنِ ابْنِ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُصَلِّى مَا بَيْنَ الْعِشَاءِ إِلَى الْفَجْرِ إِحْدَى عَشْرَةَ رَكْعَةً ، يُسَلِّمُ فِى كُلِّ رَكْعَتَيْنِ وَيُوتِرُ بِوَاحِدَةٍ.

١٦٣٨ - أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُوتِرُ بِثَلاَثٍ بِ { سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الأَعْلَى } وَ { قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ } وَ { قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ }.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 209. Bâb—Vitre Teşvik

1632. Bize el-Hakem b. Mûsa, Hikl b. Ziyâd'dan, (O) Hişâm'dan, (O) İbn Sîrinden, (O) Ebû Hureyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi ki, O şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki, Allah tektir, teki ("vitr'i) sever."

٢٠٩- باب الْحَثِّ عَلَى الْوِتْرِ

١٦٣٢ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ مُوسَى عَنْ هِقْلِ بْنِ زِيَادٍ عَنْ هِشَامٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِنَّ اللَّهَ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 208. Bâb—Vitir (Namazı) Hakkında

1628. Bize Ebu'l-Velîd et-Tayâlisî rivâyet edip (dedi ki), bize Leys -ki O, ibn Sa'd'dır- rivâyet edip (dedi ki), bize Yezîd b. Ebî Habib, Abdullah b. Râşid ez-Zevfî'den, (O) Abdullah b. Ebî Murre ez-Zevfî'den, (O da) Hârice b. Huzâfe el-Adevî'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) yanımıza çıkıp şöyle buyurdu: "Muhakkak ki Allah size, sizin için kızıl develerden daha hayırlı olan ve sizin için yatsı namazı ile fecrin doğması arasındaki zamana koyduğu bir namazla yardım elini uzatmıştır."

1629. Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Sa'id el-Ensâri haber verdi ki, Muhammed b. Yahya b. Habban O'na haber vermiş ki, (önce) Kureşî sonra Cumehî (nisbesini alan) İbn Muhayrîz -ki O, Şam'da oturuyordu ve Muâviye'ye kavuşmuştu- O'na haber vermiş ki, Kinâneoğulları'ndan bir adam olan el-Muhdicî O'na haber vermiş ki, Sahâbiliği olan ve Ebû Muhammed diye künyelenen Şam'lı bir adam kendisine haber vermiş ki, vitir (namazı) vâcibdir. Bunun üzerine el-Muhdicî, Ubâde İbnu's-Sâmit'e gitmiş ve bunu O'na anlatmış. Ubâde de şöyle cevap vermiş: Ebû Muhammed hata etmiştir. Ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işitmiştim: "Allah kullarına yalnız beş namaz farz kılmıştır. Kim onları, haklarından (farzlarından) hiç bir şeyi, haklarını küçümseyerek zayi etmeksizin yerine getirirse, onun Allah katında, kendisini cennete sokacağına dair bir ahdi olmuş olur. Kim de onları yerine getirmezse, (hesab gününe) Allah katında hiçbir ahdi olmaksızın gelir. (Artık Allah) dilerse ona azâb eder, dilerse onu cennete kor."

1630. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize İsmail b. Ca'fer, Ebû Süheyl Nâfi’ b. Malik'den, (O) babasından, (O da) Talha b. Ubeydillah'dan (naklen) rivâyet etti ki, (bir gün) saçı-başı dağınık bir bedevi Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelmiş ve, "Ya Resûlüllah, demiş, Allah bana namazdan ne farz kılmıştır?". (Hazret-i Peygamber"Beş namazı, (ayrıca) orucu (farz kılmıştır.)" buyurmuş. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona, İslâm'ın (diğer) hükümlerini bildirmiş. Bunun üzerine (bedevi) şöyle demiş; "Sana ikramda bulunan (Allah'a) yemin olsun ki, ne (bunlardan fazla olarak) nafile bir şey yapacağım, ne de Allah'ın farz kıldıklarından eksilteceğim!". O zaman Resûlüllah - (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Doğru söylediyse, atasına andolsun ki, o kurtulmuş demektir -veya, doğru söylediyse, atasına andolsin ki, o, cennete girmiş demektir."

1631. Bize Affân rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Ebû İshak'tan, şöyle dediğini rivâyet etti: Ben Asım b. Damra'nın şöyle dediğini işittim: Hazret-i Ali'yi, şöyle derken işittim: "Şüphesiz vitir (namazı), (farz) namaz gibi kesin bir hüküm değildir. Fakat o Sünnettir. Binaenaleyh onu terketmeyiniz,"

٢٠٨- باب فِى الْوِتْرِ

١٦٢٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا لَيْثٌ - هُوَ ابْنُ سَعْدٍ - حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ أَبِى حَبِيبٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَاشِدٍ الزَّوْفِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى مُرَّةَ الزَّوْفِىِّ عَنْ خَارِجَةَ بْنِ حُذَافَةَ الْعَدَوِىِّ قَالَ : خَرَجَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ :( إِنَّ اللَّهَ قَدْ أَمَدَّكُمْ بِصَلاَةٍ هِىَ خَيْرٌ لَكُمْ مِنْ حُمْرِ النَّعَمِ ، جَعَلَهُ لَكُمْ فِيمَا بَيْنَ صَلاَةِ الْعِشَاءِ إِلَى أَنْ يَطْلُعَ الْفَجْرُ ).

١٦٢٩ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الأَنْصَارِىُّ أَنَّ مُحَمَّدَ بْنَ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ أَخْبَرَهُ أَنَّ ابْنَ مُحَيْرِيزٍ الْقُرَشِىَّ ثُمَّ الْجُمَحِىَّ أَخْبَرَهُ - وَكَانَ يَسْكُنُ بِالشَّامِ وَكَانَ أَدْرَكَ مُعَاوِيَةَ - أَنَّ الْمُخْدَجِىَّ - رَجُلٌ مِنْ بَنِى كِنَانَةَ - أَخْبَرَهُ أَنَّ رَجُلاً مِنْ أَهْلِ الشَّامِ وَكَانَتْ لَهُ صُحْبَةٌ يُكْنَى أَبَا مُحَمَّدٍ أَخْبَرَهُ : أَنَّ الْوِتْرَ وَاجِبٌ. فَرَاحَ الْمُخْدَجِىُّ إِلَى عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ ، فَقَالَ عُبَادَةُ : كَذَبَ أَبُو مُحَمَّدٍ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ :( خَمْسُ صَلَوَاتٍ كَتَبَهُنَّ اللَّهُ عَلَى الْعِبَادِ ، مَنْ أَتَى بِهِنَّ لَمْ يُضِيِّعْ مِنْ حَقِّهِنَّ شَيْئاً اسْتِخْفَافاً بِحَقِّهِنَّ كَانَ لَهُ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدٌ أَنْ يُدْخِلَهُ الْجَنَّةَ ، وَمَنْ لَمْ يَأْتِ بِهِنَّ جَاءَ وَلَيْسَ لَهُ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدٌ ، إِنْ شَاءَ عَذَّبَهُ وَإِنْ شَاءَ أَدْخَلَهُ الْجَنَّةَ ).

١٦٣٠ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ أَبِى سُهَيْلٍ : نَافِعِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ طَلْحَةَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ : أَنَّ أَعْرَابِيًّا جَاءَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- ثَائِرَ الرَّأْسِ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَاذَا فَرَضَ اللَّهُ عَلَىَّ مِنَ الصَّلاَةِ؟ قَالَ :( الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ وَالصِّيَامَ ). فَأَخْبَرَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِشَرَائِعِ الإِسْلاَمِ فَقَالَ : وَالَّذِى أَكْرَمَكَ لاَ أَتَطَوَّعُ شَيْئاً وَلاَ أَنْقُصُ مِمَّا فَرَضَ اللَّهُ عَلَىَّ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَفْلَحَ وَأَبِيهِ إِنْ صَدَقَ أَوْ دَخَلَ الْجَنَّةَ وَأَبِيهِ إِنْ صَدَقَ ).

١٦٣١ - حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ عَاصِمَ بْنَ ضَمْرَةَ قَالَ سَمِعْتُ عَلِيًّا يَقُولُ : إِنَّ الْوِتْرَ لَيْسَ بِحَتْمٍ كَالصَّلاَةِ وَلَكِنَّهُ سُنَّةٌ فَلاَ تَدَعُوهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 207. Bab—Cumadan Sonraki Namaz Hakkında Gelen (Haberler)

1625. Bize Ebû Asım, Malik'ten, (O) Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cumadan sonra evinde iki rekât namaz kılardı”

1626. Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef haber verip (dedi ki), bize Suyfân, Amr'dan -yâni İbn Dinar'dan-, (O) İbn Şihâb'dan, (O) Sâlim'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cumadan sonra iki rekât namaz kılardı.

1627. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Süheyl b. Ebî Salih'ten, (O) babasından, (O) Ebû Hureyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Sizden kim, cumadan sonra namaz kılacaksa, ondan sonra dört (rekât) namaz kılsın." Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, "ben cumadan sonra iki veya dört rekât namaz kılarım."

٢٠٧- باب مَا جَاءَ فِى الصَّلاَةِ بَعْدَ الْجُمُعَةِ

١٦٢٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يُصَلِّى بَعْدَ الْجُمُعَةِ رَكْعَتَيْنِ فِى بَيْتِهِ.

١٦٢٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِى خَلَفٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو - يَعْنِى ابْنَ دِينَارٍ - عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يُصَلِّى بَعْدَ الْجُمُعَةِ رَكْعَتَيْنِ.

١٦٢٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( مَنْ كَانَ مِنْكُمْ مُصَلِّياً بَعْدَ الْجُمُعَةِ فَلْيُصَلِّ بَعْدَهَا أَرْبَعاً ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : أُصَلِّى بَعْدَ الْجُمُعَةِ رَكْعَتَيْنِ أَوْ أَرْبَعاً.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 206. Bab—Cumanın Fazileti Hakkında

1624. Bize Osman b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize el-Huseyn b. Ali, Abdurrahman b. Yezîd b. Cabir'den, (O) Ebu'l-Eş'as es-San'ânî'den, (O da) Evs b. Evs'ten (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Muhakkak ki günlerinizin en faziltelisi cuma günüdür. Adem onda yaratıldı. (Sûra birinci korku) üflemesi onda olacak. Ölüm (üflemesi) de onda olacak. Binaenaleyh o (gün) bana çok salavât getirin. Çünkü (o gün) salavâtlarınız bana sunulacaktır. " Bir adam; "ya Resûlüllah, dedi, senin (bedenin) çürüyüp dağılmışken -yani (bedenin toprakta) bitip tükenmişken- salavâtımız sana nasıl sunulacak?" Şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah, yere, Peygamberlerin cesedlerini yemeyi haram kılmıştır."

٢٠٦- باب فِى فَضْلِ يَوْمِ الْجُمُعَةِ

١٦٢٤ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ عَلِىٍّ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ جَابِرٍ عَنْ أَبِى الأَشْعَثِ الصَّنْعَانِىِّ عَنْ أَوْسِ بْنِ أَوْسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنَّ أَفْضَلَ أَيَّامِكُمْ يَوْمُ الْجُمُعَةِ فِيهِ خُلِقَ آدَمُ ، وَفِيهِ النَّفْخَةُ ، وَفِيهِ الصَّعْقَةُ ، فَأَكْثِرُوا عَلَىَّ مِنَ الصَّلاَةِ فِيهِ ، فَإِنَّ صَلاَتَكُمْ مَعْرُوضَةٌ عَلَىَّ ). قَالَ رَجُلٌ : يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ تُعْرَضُ صَلاَتُنَا عَلَيْكَ وَقَدْ أَرَمْتَ؟ يَعْنِى بَلِيتَ. قَالَ :( إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَ عَلَى الأَرْضِ أَنْ تَأْكُلَ أَجْسَادَ الأَنْبِيَاءِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 205. Bâb—Özürsüz Olarak Cumayı Kılmayan Kimse Hakkında

1622. Bize Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki), bize Muâviye b. Sellâm rivâyet edip (dedi ki), bana Yezîd b. Sellâm haber verdi ki, O Ebû Sellâm'ı şöyle derken işitmiş: Bana el-Hakem b. Mîna rivâyet etti ki, İbn Ömer ile Ebû Hureyre O'na rivâyet etmişler ki, onlar, Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), minberin ağaç (basamakları) üzerinde şöyle buyururken işitmişler: "Birtakım kimseler cumaları kılmamalarından ya kesinlikle vaz geçecekler, yahut Allah kalplerini mutlaka mühürleyecek, bunun sonucu da onlar kesinlikle gafillerden olacaklardır.,"

1623. Bize Ya'lâ rivâyet edip (dedi ki), bize Muhammed b. Amr, Abîde b. Süfyân'dan, (O da) Ebu’l-Ca'd ed-Damrî'den, (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim cumayı, onu önemsemeyerek kılmazsa, Allah onun kalbine mühür basar."

٢٠٥- باب فِيمَنْ تَرَكَ الْجُمُعَةَ مِنْ غَيْرِ عُذْرٍ

١٦٢٢ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ سَلاَّمٍ أَخْبَرَنِى زَيْدُ بْنُ سَلاَّمٍ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَلاَّمٍ قَالَ حَدَّثَنِى الْحَكَمُ بْنُ مِينَا أَنَّ ابْنَ عُمَرَ حَدَّثَهُ وَأَبَا هُرَيْرَةَ أَنَّهُمَا سَمِعَا رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ وَهُوَ عَلَى أَعْوَادِ مِنْبَرِهِ :( لَيَنْتَهِيَنَّ أَقْوَامٌ عَنْ وَدْعِهِمُ الْجُمُعَاتِ أَوْ لَيَخْتِمَنَّ اللَّهُ عَلَى قُلُوبِهِمْ ، ثُمَّ لَيَكُونُنَّ مِنَ الْغَافِلِينَ ).

١٦٢٣ - حَدَّثَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو عَنْ عَبِيدَةَ بْنِ سُفْيَانَ عَنْ أَبِى الْجَعْدِ الضَّمْرِىِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- : ( مَنْ تَرَكَ الْجُمُعَةَ تَهَاوُناً بِهَا طَبَعَ اللَّهُ عَلَى قَلْبِهِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 204. Bab—Cumada (Esnasında Duaların Kabul Edildiği) Zikredilen Vakit

1621. Bize Muhammed b. Kesîr, Mahled b. Hüseyin'den, (O) Hişâm'dan, (O) İbn Sirin'den, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: (Bir gün) ben ve Kâ'b bir araya geldik. Ben Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet etmeye başladım. O, Tevrat'tan anlatmaya başladı. Nihayet cuma gününden bahsetmeye geldik. Bunun üzerine ben dedim ki, muhakkak ki Resûlüllah şöyle buyurdu: "Şüphesiz o (cuma gününde) öyle bir vakit var ki, hiçbir müslüman kul, esnasında Allah'tan bir hayır isteyerek dua ederken (veya, hükmen de olsa, namaz halinde iken) ona rastlamaz ki, (Allah) bu (isteğini) ona vermesin!"

٢٠٤- باب السَّاعَةِ الَّتِى تُذْكَرُ فِى الْجُمُعَةِ

١٦٢١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنْ مَخْلَدِ بْنِ حُسَيْنٍ عَنْ هِشَامٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : الْتَقَيْتُ أَنَا وَكَعْبٌ فَجَعَلْتُ أُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَجَعَلَ يُحَدِّثُنِى عَنِ التَّوْرَاةِ حَتَّى أَتَيْنَا عَلَى ذِكْرِ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَقُلْتُ : إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ : ( إِنَّ فِيهَا لَسَاعَةً لاَ يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُسْلِمٌ يُصَلِّى يَسْأَلُ اللَّهَ فِيهَا خَيْراً إِلاَّ أَعْطَاهُ إِيَّاهُ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget