Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

03/29/21

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 37- Hâkim Nasıl Yemin Teklif Eder?

5443- Muaviye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) halka halinde oturan ashabından bir gurubun yanına geldi ve:

(Burada ne yapıyorsunuz?) dedi. Onlar da:

(Oturduk Allah’a dua ediyoruz bizi dinine hidayet edip Seni de bize Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) olarak verdiğinden dolayı hamd ediyoruz) dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah adına söyleyin sadece bundan dolayı mı buraya oturdunuz?) buyurdu. Onlarda:

(Allah’a yemin ederiz ki sadece bu maksatla buraya oturduk) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Sizden şüphe ettiğim için size yemin ettirmiş değilim. Fakat Cibril bana geldi ve Allah’ın meleklere karşı sizinle övündüğünü söyledi) buyurdu. (Tirmizî, Fedailü’l Kur’an: 11; Dârimi, Fedailü’l Kur’an: 25)

5444- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Meryem oğlu Îsa hırsızlık yapan bir adamı görünce ona dedi ki:

(Çaldın mı?) Adam da:

(Kendinden başka gerçek ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki hayır çalmadım) dedi. Bunun üzerine Îsa (aleyhisselâm):

(Allah’a iman ettim ve gözümü yalanladım) dedi. (Tirmizî, Fedailü’l Kur’an: 11; Dârimi, Fedailü’l Kur’an: 25)

٣٧ - باب كَيْفَ يَسْتَحْلِفُ الْحَاكِمُ

٥٤٤٣ - أَخْبَرَنَا سَوَّارُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنَا مَرْحُومُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ، عَنْ أَبِي نَعَامَةَ، عَنْ أَبِي عُثْمَانَ النَّهْدِيِّ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ قَالَ مُعَاوِيَةُ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم خَرَجَ عَلَى حَلْقَةٍ - يَعْنِي مِنْ أَصْحَابِهِ - فَقَالَ ‏(‏ مَا أَجْلَسَكُمْ ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا جَلَسْنَا نَدْعُو اللَّهَ وَنَحْمَدُهُ عَلَى مَا هَدَانَا لِدِينِهِ وَمَنَّ عَلَيْنَا بِكَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ آللَّهِ مَا أَجْلَسَكُمْ إِلاَّ ذَلِكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا آللَّهِ مَا أَجْلَسَنَا إِلاَّ ذَلِكَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ أَمَا إِنِّي لَمْ أَسْتَحْلِفْكُمْ تُهَمَةً لَكُمْ وَإِنَّمَا أَتَانِي جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَأَخْبَرَنِي أَنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يُبَاهِي بِكُمُ الْمَلاَئِكَةَ ‏)‏ ‏.‏

٥٤٤٤ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَفْصٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ سُلَيْمٍ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ رَأَى عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ رَجُلاً يَسْرِقُ فَقَالَ لَهُ أَسَرَقْتَ قَالَ لاَ وَاللَّهِ الَّذِي لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ ‏.‏ قَالَ عِيسَى عَلَيْهِ السَّلاَمُ آمَنْتُ بِاللَّهِ وَكَذَّبْتُ بَصَرِي ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 36- Hâkim Hüküm Vermeden Önce Nasihat Edebilir

5442- Ebu Müleyke (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Taifte iki cariye boncuk yapıyorlardı. Onlardan biri eli kanayarak geldi ve arkadaşının vurduğunu iddia etti. Öbürü ise inkar etti. Ben de bu davanın halledilebilmesini temin için İbn Abbâs’a mektup yazdım. O da bana şu cevabı verdi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), davalarda iddiada bulunan kimselere yemin teklif ederdi. Eğer her iddia eden davacıya istediği verilse herkes insanların kanları ve malları hakkında hak iddia eder hale gelirdi. (Dolayısıyla delil getirmek iddia edip dava edene yemin de, inkar edene düşer) İnkar eden ve yemin teklif edeceğin o cariyeyi çağır ve ona şu ayeti oku:

(Doğrusu Allah’a verdikleri sözü ve yeminleri az bir menfaat karşılığında değiştirenler var ya işte onlar öteki dünyanın nimetlerinden faydalanamayacaklardır. Allah kıyamet günü onlarla ne konuşacak ne yüzlerine bakacak ne de onları günahlarından arındıracaktır ve onlar için acıklı bir azâb vardır.) (Ali İmran 72.) Onu çağırdım ve kendisine ayeti okudum. Ayeti dinleyince suçunu itiraf etti ve bu hal beni sevindirdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٣٦ - باب عِظَةِ الْحَاكِمِ عَلَى الْيَمِينِ

٥٤٤٢ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي زَائِدَةَ، عَنْ نَافِعِ بْنِ عُمَرَ، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، قَالَ كَانَتْ جَارِيَتَانِ تَخْرُزَانِ بِالطَّائِفِ فَخَرَجَتْ إِحْدَاهُمَا وَيَدُهَا تَدْمَى فَزَعَمَتْ أَنَّ صَاحِبَتَهَا أَصَابَتْهَا وَأَنْكَرَتِ الأُخْرَى فَكَتَبْتُ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ فِي ذَلِكَ فَكَتَبَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَضَى أَنَّ الْيَمِينَ عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ وَلَوْ أَنَّ النَّاسَ أُعْطُوا بِدَعْوَاهُمْ لاَدَّعَى نَاسٌ أَمْوَالَ نَاسٍ وَدِمَاءَهُمْ فَادْعُهَا وَاتْلُ عَلَيْهَا هَذِهِ الآيَةَ ‏{‏ إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللَّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلاً أُولَئِكَ لاَ خَلاَقَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ ‏}‏ حَتَّى خَتَمَ الآيَةَ فَدَعَوْتُهَا فَتَلَوْتُ عَلَيْهَا فَاعْتَرَفَتْ بِذَلِكَ فَسَرَّهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 35- Delilleri Olmayan Davacıların Davası Nasıl Halledilir?

5441- Ebu Mûsâ (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, iki kişi bir hayvan konusunda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e davacı olarak geldiler. Hiç birinin de delilleri yoktu. Bunları dinleyen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanın yarısı birinin yarısı da diğerinin olması için hüküm verdi. (Ebû Dâvûd, Akdıye: 22; İbn Mâce, Ahkam: 11)

٣٥ - باب الْقَضَاءِ فِيمَنْ لَمْ تَكُنْ لَهُ بَيِّنَةٌ

٥٤٤١ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي بُرْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي مُوسَى، أَنَّ رَجُلَيْنِ، اخْتَصَمَا إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي دَابَّةٍ لَيْسَ لِوَاحِدٍ مِنْهُمَا بَيِّنَةٌ فَقَضَى بِهَا بَيْنَهُمَا نِصْفَيْنِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 34- Davacılar Birbirini Sert Eleştirmemeli

5440- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Allah’ın buğz edip en sevmediği kimseler davacı olduğu kimselere çok sert olan kimselerdir.) (Buhârî, Mezalim: 15)

٣٤ - باب الأَلَدِّ الْخَصِمِ

٥٤٤٠ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، ح وَأَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ حَدَّثَنِي ابْنُ جُرَيْجٍ، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِنَّ أَبْغَضَ الرِّجَالِ إِلَى اللَّهِ الأَلَدُّ الْخَصِمُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 33- Hakim Gördüğüne ve Bildiğine Göre Hareket Eder

5439- Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Sizler davalarınızın halledilmesi için Bana geliyorsunuz. Şüphesiz Ben de bir insanım olur ki bir kısmınız haksız da olsa daha güzel ve tesirli konuşarak durumu diğerinden daha iyi müdafaa edebilir. Ben de dinlediğime göre hüküm veririm. Dolayısıyla hakkı olmadığı halde birinize kardeşinin hakkını aktarmış olabilirim ve böylece de ona ateşten bir parça ayırmış olurum.) (Tirmizî, Ahkam: 11; Müslim, Akdıye: 3)

٣٣ - باب مَا يَقْطَعُ الْقَضَاءُ

٥٤٣٩ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ زَيْنَبَ بِنْتِ أُمِّ سَلَمَةَ، عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِنَّكُمْ تَخْتَصِمُونَ إِلَىَّ وَإِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ وَلَعَلَّ بَعْضَكُمْ أَلْحَنُ بِحُجَّتِهِ مِنْ بَعْضٍ فَإِنَّمَا أَقْضِي بَيْنَكُمَا عَلَى نَحْوِ مَا أَسْمَعُ فَمَنْ قَضَيْتُ لَهُ مِنْ حَقِّ أَخِيهِ شَيْئًا فَإِنَّمَا أَقْطَعُ لَهُ قِطْعَةً مِنَ النَّارِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 32- Bir Dâvada Çelişkili İki Hüküm Verilemez

5438- Abdurrahman b. Ebi Bekre (radıyallahü anh) anlatıyor: Sicistan valisiydim. Babam Ebu Bekre bana şunu yazmıştı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu:

(Hiçbir kimse bir davada birbirine çekilişli iki hüküm vermesin ve hiçbir kimse de öfkeli olduğu halde davacılar arasında hüküm vermesin.) (Müslim, Akdıye: 7; Tirmizî, Ahkam: 7)

٣٢ - باب النَّهْىِ عَنْ أَنْ يُقْضَى فِي قَضَاءٍ بِقَضَاءَيْنِ

٥٤٣٨ - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مَنْصُورِ بْنِ جَعْفَرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُبَشِّرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ حُسَيْنٍ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ إِيَاسٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرَةَ، - وَكَانَ عَامِلاً عَلَى سِجِسْتَانَ - قَالَ كَتَبَ إِلَىَّ أَبُو بَكْرَةَ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ لاَ يَقْضِيَنَّ أَحَدٌ فِي قَضَاءٍ بِقَضَاءَيْنِ وَلاَ يَقْضِي أَحَدٌ بَيْنَ خَصْمَيْنِ وَهُوَ غَضْبَانُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 31- Hâkim Bildiği Kimsenin Gıyabında Da Hüküm Verir

5437- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Süfyan’ın karısı Hind, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna gelerek:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Ebu Süfyan cimri bir adamdır ne bana ne de çocuklarına yeterli şekilde harcamada bulunmuyor. O görmeden malından alabilir miyim?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Kendine ve çocuklarına yetecek kadarını alabilirsin) buyurdu. (Müslim, Akdıye: 4; İbn Mâce, Ticarat: 65)

٣١ - باب قَضَاءِ الْحَاكِمِ عَلَى الْغَائِبِ إِذَا عَرَفَهُ

٥٤٣٧ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا وَكِيعٌ، قَالَ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ جَاءَتْ هِنْدٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا سُفْيَانَ رَجُلٌ شَحِيحٌ وَلاَ يُنْفِقُ عَلَىَّ وَوَلَدِي مَا يَكْفِينِي أَفَآخُذُ مِنْ مَالِهِ وَلاَ يَشْعُرُ قَالَ ‏(‏ خُذِي مَا يَكْفِيكِ وَوَلَدَكِ بِالْمَعْرُوفِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 30- Hak Az Da Olsa Çok Da Olsa Mutlaka Ödenmelidir

5436- Ebu Umâme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kim bir Müslüman’ın hakkını bile bile yerse Allah ona Cenneti haram; Cehennemi vacip kılar.) Bir adam:

(Azıcık bir şey olsa da mı? Ey Allah'ın Rasûlü!) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Evet erak ağacından bir çubuk olsa bile) buyurdu. (İbn Mâce, Ahkam: 8; Dârimi, Büyü’: 62)

٣٠ - باب الْقَضَاءِ فِي قَلِيلِ الْمَالِ وَكَثِيرِهِ

٥٤٣٦ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ، قَالَ حَدَّثَنَا الْعَلاَءُ، عَنْ مَعْبَدِ بْنِ كَعْبٍ، عَنْ أَخِيهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبٍ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ مَنِ اقْتَطَعَ حَقَّ امْرِئٍ مُسْلِمٍ بِيَمِينِهِ فَقَدْ أَوْجَبَ اللَّهُ لَهُ النَّارَ وَحَرَّمَ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ لَهُ رَجُلٌ وَإِنْ كَانَ شَيْئًا يَسِيرًا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ‏(‏ وَإِنْ كَانَ قَضِيبًا مِنْ أَرَاكٍ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 29- Hâkim Muhtaç Olanlara Malını Muhafaza Etmesini Tavsiye Eder

5435- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ensardan bir adam ölünce kölesinin azâd olunmasını vasiyet etti. Kendisi gerçekten muhtaç ve borçlu birisiydi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun kölesini sekiz yüz dirheme sattı ve parasını da adama vererek, (Bu parayla borçlarını öde ve çoluk çocuğuna harca) buyurdu. (Müslim, Eyman: 12; Ebû Dâvûd, Itk: 9)

٢٩ - باب مَنْعِ الْحَاكِمِ رَعِيَّتَهُ مِنْ إِتْلاَفِ أَمْوَالِهِمْ وَبِهِمْ حَاجَةٌ إِلَيْهَا

٥٤٣٥ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ وَاصِلِ بْنِ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَاضِرُ بْنُ الْمُوَرِّعِ، قَالَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، عَنْ عَطَاءٍ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ أَعْتَقَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ غُلاَمًا لَهُ عَنْ دُبُرٍ وَكَانَ مُحْتَاجًا وَكَانَ عَلَيْهِ دَيْنٌ فَبَاعَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِثَمَانِمِائَةِ دِرْهَمٍ فَأَعْطَاهُ فَقَالَ ‏(‏ اقْضِ دَيْنَكَ وَأَنْفِقْ عَلَى عِيَالِكَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 28- Hâkim Hüküm vermeden Davalılar Arasında Aracı Olur

5434- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Berire’nin kocası Muğîs ismi verilen bir köle idi -Onu gözyaşları sakalından akarak Berire’nin arkasında dolaştığını görür gibiyim- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Abbâs’a:

(Ey Abbâs! Muğîsin Berire’yi ne kadar sevdiğine Berire’nin de Muğîs’e ne kadar buğz ettiğine hayret etmiyor musun?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Berire’ye de:

(Kocana dönsen olmaz mı? O senin çocuğunun babasıdır) buyurdu. Berire:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Ona dönmemi emrediyor musun?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Hayır sadece aracı oluyorum ve aranızı bulmak istiyorum) buyurdu. Berire de:

(Benim ona ihtiyacım yoktur) dedi. (Ebû Dâvûd, Talak: 19; Buhârî, Talak: 15)

٢٨ - باب شَفَاعَةِ الْحَاكِمِ لِلْخُصُومِ قَبْلَ فَصْلِ الْحُكْمِ

٥٤٣٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ زَوْجَ، بَرِيرَةَ كَانَ عَبْدًا يُقَالُ لَهُ مُغِيثٌ كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَيْهِ يَطُوفُ خَلْفَهَا يَبْكِي وَدُمُوعُهُ تَسِيلُ عَلَى لِحْيَتِهِ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم لِلْعَبَّاسِ ‏(‏ يَا عَبَّاسُ أَلاَ تَعْجَبُ مِنْ حُبِّ مُغِيثٍ بَرِيرَةَ وَمِنْ بُغْضِ بَرِيرَةَ مُغِيثًا ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ لَهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَوْ رَاجَعْتِيهِ فَإِنَّهُ أَبُو وَلَدِكِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَأْمُرُنِي ‏.‏ قَالَ ‏(‏ إِنَّمَا أَنَا شَفِيعٌ ‏)‏ ‏.‏ قَالَتْ فَلاَ حَاجَةَ لِي فِيهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 27- Hâkim Davacılara İyi Davranmayı Tavsiye Eder

5433- Abdullah b. Zübeyr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Ensardan bir adam hurmalıklarını suladıkları su yüzünden Zübeyr’i, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şikayet etti. Adam:

(Suyu bırak benim bahçeme gelsin) dedi. Zübeyr de kabul etmedi böylece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda çekiştiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zübeyr’e:

(Ey Zübeyr! Bahçeni sula sonra suyu komşuna bırak) dedi. Bunun üzerine Ensari kızdı ve:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Zübeyr hala oğlun olduğu için mi onu kayırıyorsun?) deyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in rengi değişti sonra şöyle buyurdu:

(Ey Zübeyr! Bahçeni sula ve bahçen göl haline gelinceye kadar ve duvardan aşıncaya kadar suyu salma!) Zübeyr diyor ki: Nisâ sûresi 65. ayeti bu olay üzerine nazil olsa gerekir.(Bkz. 5312) (Buhârî, Müsakat: 9; Tirmizî, Ahkam: 26)

٢٧ - باب إِشَارَةِ الْحَاكِمِ بِالرِّفْقِ

٥٤٣٣ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ، أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ حَدَّثَهُ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ خَاصَمَ الزُّبَيْرَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي شِرَاجِ الْحَرَّةِ الَّتِي يَسْقُونَ بِهَا النَّخْلَ فَقَالَ الأَنْصَارِيُّ سَرِّحِ الْمَاءَ يَمُرَّ ‏.‏ فَأَبَى عَلَيْهِ فَاخْتَصَمُوا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اسْقِ يَا زُبَيْرُ ثُمَّ أَرْسِلِ الْمَاءَ إِلَى جَارِكَ ‏)‏ ‏.‏ فَغَضِبَ الأَنْصَارِيُّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنْ كَانَ ابْنَ عَمَّتِكَ فَتَلَوَّنَ وَجْهُ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ قَالَ ‏(‏ يَا زُبَيْرُ اسْقِ ثُمَّ احْبِسِ الْمَاءَ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَى الْجَدْرِ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ الزُّبَيْرُ إِنِّي أَحْسَبُ أَنَّ هَذِهِ الآيَةَ نَزَلَتْ فِي ذَلِكَ ‏{‏ فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ ‏}‏ الآيَةَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 26- Hâkim Davacıya Affetmesini Teklif Eder

5432- Vail (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında şu olaya şahit oldum. Bir katili maktulun velisi urganla bağlı olarak Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna getirdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) maktulun velisine:

(Onu affetmeyecek misin?) buyurdu. Adam:

(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Öyleyse diyet alırsın) dedi. Adam:

(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Öyleyse onu öldüreceksin) deyince adam:

(Evet) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Öyleyse onu götür) dedi. Adam katili götürüp giderken kendiliğinden döndü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona seslenerek:

(Onu affediyor musun?) dedi. Adam:

(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Öyleyse diyet alırsın) dedi. Adam yine:

(Hayır) dedi. (Öyleyse onu öldüreceksin) deyince, adam:

(Evet) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Öyleyse onu götür) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sözlerini şöyle sürdürdü:

(Eğer sen onu affedersen hem kendi günahını hem de ölen kardeşinin günahını temizlemiş olursun.) Adam, katili bırakıverdi katil bağlı olduğu urganı sürüyerek çekip gitti. (Ebû Dâvûd, Diyat: 3; Ebû Dâvûd, Kasame: 10)

٢٦ - باب إِشَارَةِ الْحَاكِمِ عَلَى الْخَصْمِ بِالْعَفْوِ

٥٤٣٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ عَوْفٍ، قَالَ حَدَّثَنِي حَمْزَةُ أَبُو عُمَرَ الْعَائِذِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَلْقَمَةُ بْنُ وَائِلٍ، عَنْ وَائِلٍ، قَالَ شَهِدْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ جَاءَ بِالْقَاتِلِ يَقُودُهُ وَلِيُّ الْمَقْتُولِ فِي نِسْعَةٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِوَلِيِّ الْمَقْتُولِ ‏(‏ أَتَعْفُو ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَتَأْخُذُ الدِّيَةَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَتَقْتُلُهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ اذْهَبْ بِهِ ‏)‏ ‏.‏ فَلَمَّا ذَهَبَ فَوَلَّى مِنْ عِنْدِهِ دَعَاهُ فَقَالَ ‏(‏ أَتَعْفُو ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ قَالَ ‏(‏ فَتَأْخُذُ الدِّيَةَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَتَقْتُلُهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ اذْهَبْ بِهِ ‏)‏ ‏.‏ فَلَمَّا ذَهَبَ فَوَلَّى مِنْ عِنْدِهِ دَعَاهُ فَقَالَ ‏(‏ أَتَعْفُو ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَتَأْخُذُ الدِّيَةَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَتَقْتُلُهُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ اذْهَبْ بِهِ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عِنْدَ ذَلِكَ ‏(‏ أَمَا إِنَّكَ إِنْ عَفَوْتَ عَنْهُ يَبُوءُ بِإِثْمِهِ وَإِثْمِ صَاحِبِكَ ‏)‏ ‏.‏ فَعَفَا عَنْهُ وَتَرَكَهُ فَأَنَا رَأَيْتُهُ يَجُرُّ نِسْعَتَهُ ‏.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 25- Hâkim Taraflara Sulh Teklif Eder

5431- Ka’b b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Benim Abdullah b. Ebî Hadred el eslemî (radıyallahü anh)’den alacağım vardı. Onunla karşılaşınca peşini bırakmayıp sıkıştırdım hatta seslerimiz yükseldi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun ikisinin yanından geçiyordu ve şöyle dedi:

(Ey Ka’b! borcunun yarısını almasını eliyle işaret ederek yarısından vazgeçmesini işaret etti.) (Ebû Dâvûd, Akdıye: 12; Müslim, Müsakat: 4)

٢٥ - باب إِشَارَةِ الْحَاكِمِ عَلَى الْخَصْمِ بِالصُّلْحِ

٥٤٣١ - أَخْبَرَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ اللَّيْثِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ رَبِيعَةَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ الأَنْصَارِيِّ، عَنْ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّهُ كَانَ لَهُ عَلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي حَدْرَدٍ الأَسْلَمِيِّ - يَعْنِي دَيْنًا - فَلَقِيَهُ فَلَزِمَهُ فَتَكَلَّمَا حَتَّى ارْتَفَعَتِ الأَصْوَاتُ فَمَرَّ بِهِمَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ يَا كَعْبُ ‏)‏ ‏.‏ فَأَشَارَ بِيَدِهِ كَأَنَّهُ يَقُولُ النِّصْفَ فَأَخَذَ نِصْفًا مِمَّا عَلَيْهِ وَتَرَكَ نِصْفًا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 24- Hâkim Barıştırmak İçin Suç Yerine Gidebilir

5430- Sehl b. Sa’d es Saidî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ensardan iki kabile arasında tartışma çıktı hatta birbirlerine taş atacak hale geldiler. Bunu haber alan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sulh etmek için onların yanına gitti. O sırada namaz vakti gelmişti. Bilal ezan okudu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i beklediler gecikince Bilal kamet getirdi. Ebu Bekir namaz kıldırmak için öne geçti. Ebu Bekir namaz kıldırırken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. İnsanlar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in geldiğini gördüklerinde ellerini çırptılar. Ebu Bekir namazda sağına soluna bakmazdı. Fakat cemaatin el çırptığını duyunca bir de ne görsün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) değil mi? geri çekilmek istedi. Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yerinde kalması için işaret etti. Fakat yine de Ebu Bekir ellerini kaldırarak geri geri çekildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de öne geçti ve namazı kıldırdı. Namazı bitirince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebu Bekir’e:

(Niçin imamlıkta yerinde kalmadın?) buyurdu. Ebu Bekir de:

(Allah’ın; Ebu Kuhafe’nin oğlunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in önünde görmesi doğru olmaz) dedi. Sonra cemaate dönerek:

(Namazda bir olay olunca neden el çırptınız o kadınların yapacağı harekettir. Namazda bir şey olduğunda siz erkekler (Sübhanallah) deyiniz) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salat: 172; Dârimi, Salat: 95)

٢٤ - باب مَسِيرِ الْحَاكِمِ إِلَى رَعِيَّتِهِ لِلصُّلْحِ بَيْنَهُمْ

٥٤٣٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو حَازِمٍ، قَالَ سَمِعْتُ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ السَّاعِدِيَّ، يَقُولُ وَقَعَ بَيْنَ حَيَّيْنِ مِنَ الأَنْصَارِ كَلاَمٌ حَتَّى تَرَامَوْا بِالْحِجَارَةِ فَذَهَبَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم لِيُصْلِحَ بَيْنَهُمْ فَحَضَرَتِ الصَّلاَةُ فَأَذَّنَ بِلاَلٌ وَانْتُظِرَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاحْتُبِسَ فَأَقَامَ الصَّلاَةَ وَتَقَدَّمَ أَبُو بَكْرٍ رضى اللّه عنه فَجَاءَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَبُو بَكْرٍ يُصَلِّي بِالنَّاسِ فَلَمَّا رَآهُ النَّاسُ صَفَّحُوا - وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ لاَ يَلْتَفِتُ فِي الصَّلاَةِ - فَلَمَّا سَمِعَ تَصْفِيحَهُمُ الْتَفَتَ فَإِذَا هُوَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَرَادَ أَنْ يَتَأَخَّرَ فَأَشَارَ إِلَيْهِ أَنِ اثْبُتْ فَرَفَعَ أَبُو بَكْرٍ رضى اللّه عنه يَعْنِي يَدَيْهِ ثُمَّ نَكَصَ الْقَهْقَرَى وَتَقَدَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَصَلَّى فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الصَّلاَةَ قَالَ ‏(‏ مَا مَنَعَكَ أَنْ تَثْبُتَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ مَا كَانَ اللَّهُ لِيَرَى ابْنَ أَبِي قُحَافَةَ بَيْنَ يَدَىْ نَبِيِّهِ ‏.‏ ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَى النَّاسِ فَقَالَ ‏(‏ مَا لَكُمْ إِذَا نَابَكُمْ شَىْءٌ فِي صَلاَتِكُمْ صَفَّحْتُمْ إِنَّ ذَلِكَ لِلنِّسَاءِ مَنْ نَابَهُ شَىْءٌ فِي صَلاَتِهِ فَلْيَقُلْ سُبْحَانَ اللَّهِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 23- Hâkim Suçluyu Huzuruna Getirtebilir

5429- Sehl b. Huneyf (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna zina yapan bir kadın getirildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Kiminle zina ettin) dedi. Kadın:

(Sa’d’ın bahçesindeki oturan felçli adamla) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adam gönderdi. O felçli kimseyi getirip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in önüne koydular, o da suçunu itiraf etti. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir hurma sapı getirtti ve adama vurdu. Felçli olduğu için acıdı ve cezayı hafif tuttu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٢٣ - باب تَوْجِيهِ الْحَاكِمِ إِلَى مَنْ أُخْبِرَ أَنَّهُ، زَنَى

٥٤٢٩ - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ أَحْمَدَ الْكَرْمَانِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ بْنِ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أُتِيَ بِامْرَأَةٍ قَدْ زَنَتْ فَقَالَ ‏(‏ مِمَّنْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَتْ مِنَ الْمُقْعَدِ الَّذِي فِي حَائِطِ سَعْدٍ ‏.‏ فَأَرْسَلَ إِلَيْهِ فَأُتِيَ بِهِ مَحْمُولاً فَوُضِعَ بَيْنَ يَدَيْهِ فَاعْتَرَفَ فَدَعَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِإِثْكَالٍ فَضَرَبَهُ وَرَحِمَهُ لِزَمَانَتِهِ وَخَفَّفَ عَنْهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 22- Kadınlar Mahkemeye Getirilmemeli

5427- Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Halid el Cühenî (radıyallahü anhüma) anlatıyorlar: İki adam davalarının halledilmesi için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna geldiler ve onlardan birisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e:

(Allah’ın Kitab’ına göre davamızı hallet) dedi. Bundan daha anlayışlı olan diğeri:

(Ey Allah'ın Rasûlü! İzin ver de konuşayım) diyerek söze başladı:

(Oğlum bu adamın yanında işçi idi bunun karısıyla zina etmiş, bu olay üzerine oğlumun recm edilip öldürülmesi gerektiğini haber verdiler. Ben de bu adama oğlumun fidyesi olarak yüz koyun bir de cariye verdim. Sonra ilim sahibi kimselere sordum, bana oğluma yüz değnek vurulması ve bir yıl da sürgüne gönderilmesini; kadının da recm edilmesi gerektiğini söylediler) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki aranızda Allah’ın Kitab’ıyla hükmedeceğimi: Koyunlar ve cariye sana geri verilecek… oğlun da yüz değnek vurularak cezalandırılıp bir yıl sürgüne gönderilecek, Üneys de o kadının yanına gidecek, suçunu itiraf ederse recm edilmesini emredecek) buyurdu. Kadın suçunu itiraf etti ve recm edildi. (Müslim, Hudud: 5; Tirmizî, Hudud: 8)

5428- Ebu Hureyre, Zeyd b. Halid ve Şibl (radıyallahü anhüm) anlatıyorlar: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında idik bir adam kalkıp:

(Allah aşkına aramızdaki davayı Allah’ın Kitab’ına göre hallet dedi. Karşı taraf ondan daha anlayışlı biriydi, o da şöyle dedi:

(Doğrudur, Allah’ın Kitab’ıyla aramızda hükmet.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ilk kalkan adama:

(Anlat bakalım) buyurdu. O da şöyle dedi:

(Oğlum bu adamın yanında işçi idi bunun karısıyla zina etmiş ben de oğlumu bundan kurtarmak için yüz koyun ve bir hizmetçi verdim -bu adam oğluna recm gerektiğini haber almış ki o yüzden bu fidyeyi vermiş- daha sonra bilenlere sorduğumda oğluma ceza olarak yüz değnek vurulmasını ve bir yıl sürgün edilmesini söylediler.) Bunu dinleyen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki aranızda Allah’ın Kitab’ıyla hükmedeceğim. Yüz koyun ve hizmetçi sana geri verilecek oğluna yüz değnek vurulacak ve bir yıl da sürgün edilecek. Ey Üneys kalk o kadına git suçunu itiraf ederse onu recm et.) Üneys’te kadının yanına gitti suçunu itiraf edince kadın recm edildi. (Müslim, Hudud: 5; Tirmizî, Hudud: 8)

٢٢ - باب صَوْنِ النِّسَاءِ عَنْ مَجْلِسِ الْحُكْمِ

٥٤٢٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْقَاسِمِ، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، وَزَيْدِ بْنِ خَالِدٍ الْجُهَنِيِّ، أَنَّهُمَا أَخْبَرَاهُ أَنَّ رَجُلَيْنِ اخْتَصَمَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ أَحَدُهُمَا اقْضِ بَيْنَنَا بِكِتَابِ اللَّهِ ‏.‏ وَقَالَ الآخَرُ وَهُوَ أَفْقَهُهُمَا ‏.‏ أَجَلْ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَائْذَنْ لِي فِي أَنْ أَتَكَلَّمَ ‏.‏ قَالَ إِنَّ ابْنِي كَانَ عَسِيفًا عَلَى هَذَا فَزَنَى بِامْرَأَتِهِ فَأَخْبَرُونِي أَنَّ عَلَى ابْنِي الرَّجْمَ فَافْتَدَيْتُ بِمِائَةِ شَاةٍ وَبِجَارِيَةٍ لِي ثُمَّ إِنِّي سَأَلْتُ أَهْلَ الْعِلْمِ فَأَخْبَرُونِي أَنَّمَا عَلَى ابْنِي جَلْدُ مِائَةٍ وَتَغْرِيبُ عَامٍ وَإِنَّمَا الرَّجْمُ عَلَى امْرَأَتِهِ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لأَقْضِيَنَّ بَيْنَكُمَا بِكِتَابِ اللَّهِ أَمَّا غَنَمُكَ وَجَارِيَتُكَ فَرَدٌّ إِلَيْكَ ‏)‏ ‏.‏ وَجَلَدَ ابْنَهُ مِائَةً وَغَرَّبَهُ عَامًا وَأَمَرَ أُنَيْسًا أَنْ يَأْتِيَ امْرَأَةَ الآخَرِ ‏(‏ فَإِنِ اعْتَرَفَتْ فَارْجُمْهَا ‏)‏ ‏.‏ فَاعْتَرَفَتْ فَرَجَمَهَا ‏.‏

٥٤٢٨ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، وَزَيْدِ بْنِ خَالِدٍ، وَشِبْلٍ، قَالُوا كُنَّا عِنْدَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَامَ إِلَيْهِ رَجُلٌ فَقَالَ أَنْشُدُكَ بِاللَّهِ إِلاَّ مَا قَضَيْتَ بَيْنَنَا بِكِتَابِ اللَّهِ ‏.‏ فَقَامَ خَصْمُهُ - وَكَانَ أَفْقَهَ مِنْهُ - فَقَالَ صَدَقَ اقْضِ بَيْنَنَا بِكِتَابِ اللَّهِ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ قُلْ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ إِنَّ ابْنِي كَانَ عَسِيفًا عَلَى هَذَا فَزَنَى بِامْرَأَتِهِ فَافْتَدَيْتُ مِنْهُ بِمِائَةِ شَاةٍ وَخَادِمٍ - وَكَأَنَّهُ أُخْبِرَ أَنَّ عَلَى ابْنِهِ الرَّجْمَ فَافْتَدَى مِنْهُ - ثُمَّ سَأَلْتُ رِجَالاً مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ فَأَخْبَرُونِي أَنَّ عَلَى ابْنِي جَلْدُ مِائَةٍ وَتَغْرِيبُ عَامٍ ‏.‏ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لأَقْضِيَنَّ بَيْنَكُمَا بِكِتَابِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ أَمَّا الْمِائَةُ شَاةٍ وَالْخَادِمُ فَرَدٌّ عَلَيْكَ وَعَلَى ابْنِكَ جَلْدُ مِائَةٍ وَتَغْرِيبُ عَامٍ اغْدُ يَا أُنَيْسُ عَلَى امْرَأَةِ هَذَا فَإِنِ اعْتَرَفَتْ فَارْجُمْهَا ‏)‏ ‏.‏ فَغَدَا عَلَيْهَا فَاعْتَرَفَتْ فَرَجَمَهَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 21- Hâkime Dilekçe vererek Hakkını Aramak

5426- Abbad b. Şurahbil (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Amcalarımla Medine’ye gelmiştim. Medine bahçelerinden bir bahçeye girerek başaklarından bir miktar ufalayıp aldım. Bahçe sahibi geldi elimdeki torbamı aldı ve beni dövdü. Ben de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna çıkarak onu şikayet ettim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen bir adam gönderdi ve bahçe sahibi getirildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bahçe sahibine:

(Bu adama neden böyle yaptın) dedi. Bahçe sahibi de:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Bahçeme girdi başaklardan bir miktar alıp ufaladı) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Bilmiyorsa cahilse, öğretmen gerekirdi. Aç ise, doyurman gerekliydi. Bunları yapmadığına göre ver adamın torbasını buyurarak bir ölçek veya yarım ölçek buğday vermemi emretti.) (Ebû Dâvûd, Cihad: 93; İbn Mâce, Ticarat: 67)

٢١ - باب الاِسْتِعْدَاءِ

٥٤٢٦ - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مَنْصُورِ بْنِ جَعْفَرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُبَشِّرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَزِينٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ حُسَيْنٍ، عَنْ أَبِي بِشْرٍ، جَعْفَرِ بْنِ إِيَاسٍ عَنْ عَبَّادِ بْنِ شَرَاحِيلَ، قَالَ قَدِمْتُ مَعَ عُمُومَتِي الْمَدِينَةَ فَدَخَلْتُ حَائِطًا مِنْ حِيطَانِهَا فَفَرَكْتُ مِنْ سُنْبُلِهِ فَجَاءَ صَاحِبُ الْحَائِطِ فَأَخَذَ كِسَائِي وَضَرَبَنِي فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَسْتَعْدِي عَلَيْهِ فَأَرْسَلَ إِلَى الرَّجُلِ فَجَاءُوا بِهِ فَقَالَ ‏(‏ مَا حَمَلَكَ عَلَى هَذَا ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهُ دَخَلَ حَائِطِي فَأَخَذَ مِنْ سُنْبُلِهِ فَفَرَكَهُ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَا عَلَّمْتَهُ إِذْ كَانَ جَاهِلاً وَلاَ أَطْعَمْتَهُ إِذْ كَانَ جَائِعًا ارْدُدْ عَلَيْهِ كِسَاءَهُ ‏)‏ ‏.‏ وَأَمَرَ لِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِوَسْقٍ أَوْ نِصْفِ وَسْقٍ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 20- Hâkim Evinden Hüküm Verebilir

5425- Abdullah b. Ka’b (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyor: İbn Ebî Hadret’in Ka’b’a borcu vardı. Bu borcunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kapısının önünde istemişti ve ikisinin de sesleri yükselmişti, o derece ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bile evinden işitmiş ve odalarından perdeyi açarak:

(Ey Ka’b!) diye seslendi. Ka’b:

(Emret Ey Allah'ın Rasûlü!) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de, eliyle borcun yarısını işaret ederek indir deyince, Ka’b:

(İndirdim) dedi. Bu sefer Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ensarî’ye:

(Haydi borcunu öde öyleyse) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Akdıye: 12; Müslim, Akdıye: 7)

٢٠ - باب حُكْمِ الْحَاكِمِ فِي دَارِهِ

٥٤٢٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو دَاوُدَ، قَالَ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، قَالَ أَنْبَأَنَا يُونُسُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ تَقَاضَى ابْنَ أَبِي حَدْرَدٍ دَيْنًا كَانَ عَلَيْهِ فَارْتَفَعَتْ أَصْوَاتُهُمَا حَتَّى سَمِعَهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهُوَ فِي بَيْتِهِ فَخَرَجَ إِلَيْهِمَا فَكَشَفَ سِتْرَ حُجْرَتِهِ فَنَادَى ‏(‏ يَا كَعْبُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ لَبَّيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ ضَعْ مِنْ دَيْنِكَ هَذَا ‏)‏ ‏.‏ وَأَوْمَأَ إِلَى الشَّطْرِ قَالَ قَدْ فَعَلْتُ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ قُمْ فَاقْضِهِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 19- Hâkimin Öfke İle Hüküm Vermesi

5424- Urve b. Zübeyr (radıyallahü anh) anlatıyor: Zübeyr b. Avvam ensardan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Bedir savaşına katılan bir adamla bahçe sulama konusunda münakaşa ettiler. Her ikisi de hurmalıklarını o su ile suluyorlardı. Ensarî diyordu ki:

(Suyu bırak benim bahçeye aksın!) Zübeyr de bırakmak istemedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Ey Zübeyr, bahçeni suladıktan sonra suyu bırak komşun da sulasın) buyurdu. Ensarî kızarak şöyle dedi:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Halanın oğlu olduğu için mi Zübeyr’i kayırıyorsun?) Bu söz üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in rengi değişti ve şöyle buyurdu:

(Ey Zübeyr! bahçeni suladıktan sonra göl gibi oluncaya kadar ve su duvardan taşıncaya kadar suyu bırakma.) Böylece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Zübeyr’in hakkını fazlasıyla verdi. Halbuki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) daha önce hem Zübeyr’e hem de ensari’ye uygun olan hükmü ortaya koymuştu. Ensarî, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i kızdırınca Zübeyr’in hakkını tamamen verdi. Zübeyr der ki: Nisâ sûresi 65. ayeti bu olay hakkında indirildi sanırım:

(Hayır hayır Rabbine andolsun ki onlar aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda Sen Peygamberi hakem yapmadıkça ve sonra Senin kararına kalblerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle uymuş olmadıkça gerçekten inanmış olmazlar.) (Ebû Dâvûd, Akdıye: 31; Tirmizî, Ahkam: 26)

١٩ - باب الرُّخْصَةِ لِلْحَاكِمِ الأَمِينِ أَنْ يَحْكُمَ وَهُوَ غَضْبَانُ

٥٤٢٤ - أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ، وَاللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ، حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ حَدَّثَهُ عَنِ الزُّبَيْرِ بْنِ الْعَوَّامِ، أَنَّهُ خَاصَمَ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ قَدْ شَهِدَ بَدْرًا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي شِرَاجِ الْحَرَّةِ كَانَا يَسْقِيَانِ بِهِ كِلاَهُمَا النَّخْلَ فَقَالَ الأَنْصَارِيُّ سَرِّحِ الْمَاءَ يَمُرَّ عَلَيْهِ ‏.‏ فَأَبَى عَلَيْهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ اسْقِ يَا زُبَيْرُ ثُمَّ أَرْسِلِ الْمَاءَ إِلَى جَارِكَ ‏)‏ ‏.‏ فَغَضِبَ الأَنْصَارِيُّ وَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنْ كَانَ ابْنَ عَمَّتِكَ فَتَلَوَّنَ وَجْهُ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ قَالَ ‏(‏ يَا زُبَيْرُ اسْقِ ثُمَّ احْبِسِ الْمَاءَ حَتَّى يَرْجِعَ إِلَى الْجَدْرِ ‏)‏ ‏.‏ فَاسْتَوْفَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِلزُّبَيْرِ حَقَّهُ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَبْلَ ذَلِكَ أَشَارَ عَلَى الزُّبَيْرِ بِرَأْىٍ فِيهِ السَّعَةُ لَهُ وَلِلأَنْصَارِيِّ فَلَمَّا أَحْفَظَ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الأَنْصَارِيُّ اسْتَوْفَى لِلزُّبَيْرِ حَقَّهُ فِي صَرِيحِ الْحُكْمِ ‏.‏ قَالَ الزُّبَيْرُ لاَ أَحْسَبُ هَذِهِ الآيَةَ أُنْزِلَتْ إِلاَّ فِي ذَلِكَ ‏{‏ فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ‏}‏ وَأَحَدُهُمَا يَزِيدُ عَلَى صَاحِبِهِ فِي الْقِصَّةِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 18- Hâkimin Kaçınması Gereken Şeyler

5423- Abdurrahman b. Ebî Bekre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Babam Sicistan kadısı Ubeydullah b. Ebî Bekre’ye gönderilmek üzere bana şu mektubu yazdırdı: İki kişi arasında öfkeli iken hüküm verme. Çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle derken işittim:

(Hiçbir kimse öfkeli durumda iki kişi arasında hükmetsin.) (Buhârî, Ahkam: 13; Müslim, Akdiye: 7)

١٨ - باب ذِكْرِ مَا يَنْبَغِي لِلْحَاكِمِ أَنْ يَجْتَنِبَهُ

٥٤٢٣ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ، عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرَةَ، قَالَ كَتَبَ أَبِي وَكَتَبْتُ لَهُ إِلَى عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي بَكْرَةَ وَهُوَ قَاضِي سِجِسْتَانَ أَنْ لاَ، تَحْكُمَ بَيْنَ اثْنَيْنِ وَأَنْتَ غَضْبَانُ فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ لاَ يَحْكُمْ أَحَدٌ بَيْنَ اثْنَيْنِ وَهُوَ غَضْبَانُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 17- Haksız Hüküm Veren Hâkime İtiraz Edilebilir

5422- Sâlim (radıyallahü anh), babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Halid b. velid’i Cezime oğullarını İslâm’a davet etmesi için göndermişti Halid onları İslâm’a davet etti, onlarda bulundukları durumdan yeni dine döndük demeleri gereken (Eslemna) kelimesini diyemediler ve bulundukları dinden ayrılıp başka bir din olan sabiiliğe girdik anlamında (Sabe’na) dediler. Bunun üzerine Halid, öldürmeye ve esir almaya devam etti. Akşam olunca Halid herkesin esirini herkese teslim etti. Ertesi sabah herkesin esirlerini öldürmelerini emretti. Orada bulunanlardan İbn Ömer diyor ki:

(Vallahi esirimi öldürmeyeceğim ve hiç kimse de esirini öldürmeyecektir.) Ravi Bişr diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna vardığımızda Halid’in yaptığı anlatıldı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini kaldırarak:

(Allah’ım! Halid’in yaptığından uzak olduğumu Sana arz ederim) buyurdu. Zekeriyya’ya başka bir rivâyette Bişr’in hadisi hatırlatılınca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in iki defa:

(Allah’ım Halid’in yaptığından uzak olduğumu Sana arz ederim) demiştir dedi. (Buhârî, Ahkam: 35; Müsned: 6093)

١٧ - باب الرَّدِّ عَلَى الْحَاكِمِ إِذَا قَضَى بِغَيْرِ الْحَقِّ

٥٤٢٢ - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ، قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ السَّرِيِّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنْ مَعْمَرٍ، ح وَأَنْبَأَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ، قَالَ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ يُوسُفَ، وَعَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَالِمٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ بَعَثَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم خَالِدَ بْنَ الْوَلِيدِ إِلَى بَنِي جَذِيمَةَ فَدَعَاهُمْ إِلَى الإِسْلاَمِ فَلَمْ يُحْسِنُوا أَنْ يَقُولُوا أَسْلَمْنَا فَجَعَلُوا يَقُولُونَ صَبَأْنَا وَجَعَلَ خَالِدٌ قَتْلاً وَأَسْرًا - قَالَ - فَدَفَعَ إِلَى كُلِّ رَجُلٍ أَسِيرَهُ حَتَّى إِذَا أَصْبَحَ يَوْمُنَا أَمَرَ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ أَنْ يَقْتُلَ كُلُّ رَجُلٍ مِنَّا أَسِيرَهُ ‏.‏ قَالَ ابْنُ عُمَرَ فَقُلْتُ وَاللَّهِ لاَ أَقْتُلُ أَسِيرِي وَلاَ يَقْتُلُ أَحَدٌ - وَقَالَ بِشْرٌ - مِنْ أَصْحَابِي أَسِيرَهُ - قَالَ - فَقَدِمْنَا عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذُكِرَ لَهُ صُنْعُ خَالِدٍ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَرَفَعَ يَدَيْهِ ‏(‏ اللَّهُمَّ إِنِّي أَبْرَأُ إِلَيْكَ مِمَّا صَنَعَ خَالِدٌ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ زَكَرِيَّا فِي حَدِيثِهِ فَذُكِرَ وَفِي حَدِيثِ بِشْرٍ فَقَالَ ‏(‏ اللَّهُمَّ إِنِّي أَبْرَأُ إِلَيْكَ مِمَّا صَنَعَ خَالِدٌ ‏)‏ ‏.‏ مَرَّتَيْنِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 16- Hâkim Kendisinden Büyük Olan Birinin Hükmünü Bozabilir

5421- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(İki kadın yanlarında çocuklarıyla yola çıkmışlardı. Kurt onlardan birinin çocuğunu kapıp götürdü. İki kadından her biri kalan çocuğun kendisine ait olduğunu iddia ettiler ve Dâvûd (aleyhisselâm)’ın huzuruna gittiler. Dâvûd (aleyhisselâm)’da çocuğun büyük kadına ait olduğuna hükmetti. Kadınlar oradan ayrılıp Süleyman (aleyhisselâm)’ın yanına uğradılar. O da babam Dâvûd davanızı nasıl halletmişti diye sordu. Bunun üzerine Süleyman o çocuğu ikiye böleceğim yarısı senin yarısı da senin olacak dedi. Bunun üzerine büyük olan kadın olur onu kes dedi. Küçük kadın ise o çocuğu kesme o çocuk onundur dedi. Bunun üzerine Süleyman (aleyhisselâm) çocuğun kesilmesine razı olmayan genç kadının çocuğu almasına hükmetti.) (Buhârî, Feraiz: 29; Müslim, Akdıye: 10)

١٦ - باب نَقْضِ الْحَاكِمِ مَا يَحْكُمُ بِهِ غَيْرُهُ مِمَّنْ هُوَ مِثْلُهُ أَوْ أَجَلُّ مِنْهُ

٥٤٢١ - أَخْبَرَنَا الْمُغِيرَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا مِسْكِينُ بْنُ بُكَيْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ أَبِي حَمْزَةَ، عَنْ أَبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ خَرَجَتِ امْرَأَتَانِ مَعَهُمَا وَلَدَاهُمَا فَأَخَذَ الذِّئْبُ أَحَدَهُمَا فَاخْتَصَمَتَا فِي الْوَلَدِ إِلَى دَاوُدَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَضَى بِهِ لِلْكُبْرَى مِنْهُمَا فَمَرَّتَا عَلَى سُلَيْمَانَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَقَالَ كَيْفَ قَضَى بَيْنَكُمَا قَالَتْ قَضَى بِهِ لِلْكُبْرَى ‏.‏ قَالَ سُلَيْمَانُ أَقْطَعُهُ بِنِصْفَيْنِ لِهَذِهِ نِصْفٌ وَلِهَذِهِ نِصْفٌ ‏.‏ قَالَتِ الْكُبْرَى نَعَمِ اقْطَعُوهُ ‏.‏ فَقَالَتِ الصُّغْرَى لاَ تَقْطَعْهُ هُوَ وَلَدُهَا ‏.‏ فَقَضَى بِهِ لِلَّتِي أَبَتْ أَنْ يَقْطَعَهُ ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget