Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

02/19/21

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 131. Yetimi Bağrına Basmanın Fazileti

5150- Hazret-i Sehl'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) orta parmağıyla baş parmağının yanında yer alan şehadet parmağını bitiştirerek:

" Yetimin geçimin üzerine alan ile ben cennette işte böyleyiz." buyurdu.

Buhari, takık 25, edeb 24; Müslim, zühd 42; Tirmizî, biır 14; Muvatta, şea'î 5; Ahmed b. Hanbel, II, 375, V, 333.

١٣١ - بَاب فِي مَن ضَم الْيَتِيْم

٥١٥٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن الصَّبَّاح بْن سُفْيَان، أَخْبَرَنَا عَبْد الْعَزِيْز يَعْنِي ابْن أَبِي حَازِم قَال: حَدَّثَنِي أَبِي، عَن سَهْل أَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (أَنَا وَكَافِل الْيَتِيْم كَهَاتَيْن فَي الْجَنَّة) قَرْن بَيْن أَصْبُعَيْه الْوُسْطَى وَالَّتِي تَلِي الْإِبْهَام.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 130. Yetimin Geçimini Üzerine Alan Kimsenin Fazileti Hakkında (Gelen Hadisler)

5146- Hazret-i İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Her kimin bir kızı olur da onu diri diri toprağa gömmez, hor görmez, çocuğunu, -yani erkek çocuğunu- ona tercih etmezse, Allah onu cennete sokar."

(Bu hadisi rivâyet eden iki raviden biri olan Osman:) " Yani erkek çocuğunu" kelimesini rivâyet etmedi.

5147- Ebû Said el-Hudrî'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Her kim üç kızın geçimini üzerine alarak onları (İslâm terbiyesi üzere), terbiye eder, evlendirir ve (evlendirdikten sonra da) onlara (olan) iyiliğini sürdürürse onun için (mükâfat olarak) cennet vardır..."

Tirmizî, birr 13.

5148- (Yine) aynı senetle Süheyl (b. Ebi Salih)'den (bir de bir önceki hadisin) manası rivâyet edilmiştir. Bu rivâyete göre Hazret-i peygamber:

" Her kim) üç kız kardeşin yada üç kızın yahutta iki kızın veya iki kız kardeşin (geçimini üzerine alır da onları büyütür ve evlendirirse onun mükafatı cennettir)" buyurmuştur.

5149- Avf b. Mâlik el-Eşcaî'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Asil ve güzel olduğu halde kocasından dul kalıp da yetim çocukları için (onlar ev bark sahibi olup kendisinden) ayrılıncaya kadar yahutta (onlar) ölünceye kadar, kendini (kocaya varmaktan) alıkoyan (ve bu hususta karşılaştığı sıkıntılar sebebiyle) yanakları kararan kadınla ben kıyamet gününde (biribirimize yakınlıkta) şu ikisi gibiyiz."

(Ravi) Yezid, (bu hadisi rivâyet ederken Hazret-i Peygamber'in bu hadisi söylerken yaptığı hareketi aynen göstermek için) orta parmağıyla şehadet parmağına işaret etti.

١٣٠ - بَاب فِي فَضْل مَن عَال يَتِيْمَا

٥١٤٦ - حَدَّثَنَا عُثْمَان وَأَبُو بَكْر إِبْنَا أَبِي شَيْبَة، الْمَعْنَى قَالَا: ثَنَا أَبُو مُعَاوِيَة، عَن أَبِي مَالِك الْأَشْجَعِي عَن ابْن حُدَيْر، عَن ابْن عَبَّاس قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مَن كَانَت لَه أُنْثَى فَلَم يَئِدْهَا وَلَم يُهِنْهَا وَلَم يُؤْثِر وَلَدَه عَلَيْهَا قَال: يَعْنِي الْذُّكُوْر أَدْخَلَه الْلَّه الْجَنَّة) وَلَم يَذْكُر عُثْمَان يَعْنِي الْذُّكُوْر.

٥١٤٧ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا خَالِد، ثَنَا سُهَيْل يَعْنِي ابْن أَبِي صَالِح عَن سَعِيْد الْأَعْشَى، قَال أَبُو دَاوُد: وَهُو سَعِيْد بْن عَبْد الْرَّحْمَن بْن مُكْمِل الْزُّهْرِي، عَن أَيُّوْب بْن بَشِيْر الْأَنْصَارِي، عَن أَبِي سَعِيْد الْخُدْرِي قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مَن عَال ثَلَاث بَنَات فَأَدَّبَهُن وَزَوَّجَهُن وَأَحْسَن إِلَيْهِن فَلَه الْجَنَّة).

٥١٤٨ - حَدَّثَنَا يُوْسُف بْن مُوْسَى، ثَنَا جَرِيْر، عَن سُهَيْل بِهَذَا الْإِسْنَاد بِمَعْنَاه قَال: (ثَلَاث أَخَوَات، أَو ثَلَاث بَنَات، أَو بِنْتَان، أَو أُخْتَان).

٥١٤٩ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا يَزِيْد بْن زُرَيْع، ثَنَا الْنَّهَّاس بْن قَهْم قَال: حَدَّثَنِي شَدَّاد أَبُو عَمَّار، عَن عَوْف بْن مَالِك الْأَشْجَعِي قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (أَنَا وَامْرَأَة سَعْفَاء الْخَدَّيْن كَهَاتَيْن يَوْم الْقِيَامَة) وَأَوْمَأ يَزِيْد بِالْوُسْطَى وَالسَّبَّابَة (امْرَأَة آَمَت مِن زَوْجِهَا ذَات مَنْصِب وَجَمَال حَبَسَت نَفْسَهَا عَلَى يَتَامَاهَا حَتَّى بَانُوْا أَو مَاتُوْا).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 129. Anne Ve Babaya İyilik Ve İtaat

5137- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Hiçbir çocuk babasının hakkını ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulup da satın alıp azad etmesi müstesna."

5138- (Hamza b. Abdullah b. Ömer'in) babasından demiştir ki: Nikâhımın altında bir kadın vardı. Kendisini seviyordum. (Babam) Ömer ise ondan hoşlanmıyordu. Bana:

Onu boşa dedi. Ben kabul etmedim. Bunun üzerine Ömer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp bunu kendisine anlattı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de (bana):

Onu boşa, diye emretti.

Ebû Dâvûd. talak 10; Tirmizî talak 36; İbn Mâce, talak 36; Ahmed b. Hanbel, IV, 33, 211.

5139- (Behz b. Hakîm'in) dedesinden demiştir ki: (Hazret-i Peygambere):

Ey Allah'ın Rasulü kime iyilik edeyim? diye sordum da,

Annene, sonra annene, sonra (yine) annene, sonra babana sonra da sıra ile en yakınına ve en yakınına" dedi ve şöyle buyurdu:

" Bir adam (kendisini hürriyete kavuşturan) efendisinden (yahutta yakınından) yanında bulunan ihtiyaç fazlası o mal kıyamet gününde sahibinin yanına (zehirinin çokluğundan dolayı) başının kılları dökülmüş (zehirli) bir yılan olarak çağn(lıp getiri)lir."

Tirmizî, birr 1, İbn Mâce, edeb 1; Ahmed b. Hanbel, V, 3, 5.

Ebû Dâvûd der ki;

" Akra" tehirinden başının kılları dökülen demektir.

5140- (Kuleyb b. Menfaa'nın) dedesinden (rivâyet edildiğine göre) kendisi (birgün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip:

Ey Allah'ın resulü kime iyilik edeyim? demiş de, (Peygamber efendimiz):

Annene, (sonra) babana, (sonra) kizkardeşine, (sonra) erkek kardeşine ve (sözü geçen bu kimselerden) sonra gelen yakınma (iyilik et). Bu (yapılması) gereken bir vazifedir. (Bunlar) ilişkileri devam ettirilmesi gereken yakınlardır."

Müslim, birr 1; İbn Mâce, edeb 1; Ahmed b. Hanbel, V, 3, 5.

5141- Abdullah b. Amr)’dan (rivâyet edildiğine göre)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);

" Kişinin anne ve babasına lanet etmesi en büyük günahlardandır" buyurmuş da (kendisine);

" Ey Allah'ın Resulü, insan anne ve babasına nasıl lanet eder? demiş. (Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de):

" Kişi bir adamın babasına lanet eder, o da onun babasına lanet eder. O (bir başkasının) annesine lanet eder, o da (onun) annesine lanet eder" buyurmuştur.

Buharî, edeb 4; Müslim, iman 146; Tirmizî, birr 4; Ahmed b. Hanbel II, 216.

5142- Ebû Üseyd Mâlik b. Rabia'dan demiştir ki: Biz (birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında iken huzuruna Seleme oğullarından bir adam gelip:

Ey Allah'ın Rasulü, anne ve babama ölümlerinden sonra da yapabileceğim iyilik kaldı mı? dedi.

Evet, onlara dua etmek, onlar için Allah'dan mağfiret dilemek, ölümlerinden sonra (varsa) ahidlerini (vasiyyetlerini) yerine getirmek, yakınlığı ancak onlar vasıtasıyla olan akrabalarla ilgilenip onlara karşı üzerine düşeni yapmak ve (onların) arkadaşlarına ikram ve hürmet etmek" buyurdu.

İbn Mâce, edeb 2.

5143- İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Kişinin babası öldükten sonra baba dostlarına sılada bulunması iyiliklerin en iyisindendir."

Müslim, birr 11-13; Tirmizî, birr 5; Ahmed b. Hanbel, II, 88, 91, 97.

5144- Ebû't Tufeyl)’den demiştir ki: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Ci'râne'de (ganimetler arasında bulunan) etleri bölüştürürken gördüm. O gün ben (yeni yetişmiş) bir gençtim ve (kesilmiş) deve kemikleri taşıyordum. O sırada karşıdan bir kadın çıkıverdi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına geldi. Hazret-i Peygamber de abasını ona serdi. O da (abanın) üzerine oturdu. Ben (orada bulunanlara):

Bu da kim? diye sordum.

Kendisini emzirmiş olan süt annesidir, dediler.

5145- Ömer b. es-Sâib'in haber verdiğine göre (birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) otururken süt babası çıkagelmiş, bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) onun için elbisesinin bir ucunu yere sermiş, o da üzerine oturmuş, sonra süt annesi çıkagelmiş, (bu sefer de) elbisesinin öbür tarafını yırtıp onun altına sermiş, o da bunun üzerine oturmuş, sonra süt biraderi çıkagelmiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun için ayağa kalkmış ve onu önüne oturtmuş.

١٢٩ - بَاب فِي بِر الْوَالِدَيْن

٥١٣٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن كَثِيْر، أَخْبَرَنَا سُفْيَان قَال: حَدَّثَنِي سُهَيْل بْن أَبِي صَالِح، عَن أَبِيْه، عَن أَبِي هُرَيْرَة قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (لَّا يَجْزِي وَلَد وَالِدَه إِّلَا أَن يَجِدْه مَّمْلُوْكا فَيَشْتَرِيَه فَيُعْتِقَه).

٥١٣٨ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا يَحْيَى، عَن ابْن أَبِي ذِئْب قَال: حَدَّثَنِي خَالِي الْحَارِث، عَن حَمْزَة بْن عَبْد الْلَّه بْن عُمَر، عَن أَبِيْه قَال: كَانَت تَحْتِي امْرَأَة وَكُنْت أُحِبُّهَا، وَكَان عُمَر يَكْرَهُهَا، فَقَال لِي: طَلِّقْهَا فَأَبَيْت، فَأَتَى عُمَر الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَذَكَر ذَلِك لَه، فَقَال الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (طَلِّقْهَا).

٥١٣٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن كَثِيْر، أَخْبَرَنَا سُفْيَان، عَن بَهْز بْن حَكِيْم، عَن أَبِيْه، عَن جَدِّه قَال:

قُلْت يَارَسُوْل الْلَّه، مِن أَبَر؟ قَال: (أُمِّك، ثُم أُمُّك، ثُم أُمُّك، ثُم أَبَاك، ثُم الْأَقْرَب فَالْأَقْرَب) وَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (لَا يَسْأَل رَجُل مَوْلَاه مِن فَضْل هُو عِنْدَه فَيَمْنَعُه إِيَّاه إِلَا دُعِي لَه يَوْم الْقِيَامَة فَضْلُه الَّذِي مَنَعَه شُجَاعا أَقْرَع).

قَال أَبُو دَاوُد: الْأَقْرَع الَّذِي ذَهَب شَعْر رَأْسِه مِن الْسُّم.

٥١٤٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن عِيْسَى، ثَنَا الْحَارِث بْن مُرَّة، ثَنَا كُلَيْب بْن مَنْفَعَة عَن جَدِّه، أَنَّه أَتَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَقَال: يَارَسُوْل الْلَّه، مِن أَبَر؟ قَال: (أُمِّك وَأَبَاك وَأُخْتَك وَأَخَاك وَمَوْلَاك الَّذِي يَلِي ذَاك، حَق وَاجِب وَرَحِم مَوْصُوْلَة).

٥١٤١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن جَعْفَر بْن زِيَاد قَال: أَخْبَرَنَا، ح وَثَنا عِبَاد بْن مُوُسَى قَال: ثَنَا إِبْرَاهِيْم بْن سَعْد، عَن أَبِيْه، عَن حُمَيْد بْن عَبْد الْرَّحْمَن، عَن عَبْد الْلَّه بْن عَمْرِو قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِن مِن أَكْبَر الْكَبَائِر أَن يَلْعَن الْرَّجُل وَالِدَيْه) قِيَل: يَارَسُوْل الْلَّه، كَيْف يَلْعَن الْرَّجُل وَالِدَيْه؟ قَال: (يَلْعَن أَبَا الْرَّجُل فَيَلْعَن أَبَاه وَيَلْعَن أُمَّه فَيَلْعَن أُمَّه).

٥١٤٢ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيْم بْن مَهْدِي وَعُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة وَمُحَمَّد بْن الْعَلَاء، الْمَعْنَى قَالُوْا: ثَنَا عَبْد الْلَّه بْن إِدْرِيْس، عَن عَبْد الْرَّحْمَن بْن سُلَيْمَان، عَن أُسَيْد بْن عَلِي بْن عُبَيْد مَوْلَى بَنِي سَاعِدَة، عَن أَبِيْه، عَن أَبِي أُسَيْد مَالِك بْن رَبِيْعَة الْسَّاعِدِي قَال: بَيِّنَا نَحْن عِنْد رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم إِذ جَاءَه رَجُل مِن بَنِي سَلَمَة فَقَال: يَارَسُوْل الْلَّه، هَل بَقِي مِن بِر أَبَوَي شَىْء أَبَرُّهُمَا بِه بَعْد مَوْتِهِمَا؟ قَال: (نَعَم، الصَّلَاة عَلَيْهِمَا وَالِاسْتِغْفَار لَهُمَا، وَإِنْفَاذ عَهْدِهِمَا مِن بَعْدِهِمَا، وُصْلَة الْرَّحِم الَّتِي لَا تُوَصَّل إِلَّا بِهِمَا، وَإِكْرَام صَدِيْقِهِمَا).

٥١٤٣ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن مَنِيْع، ثَنَا أَبُو الْنَّضْر، ثَنَا الْلَّيْث بْن سَعْد، عَن يَزِيْد بْن عَبْد الْلَّه بْن أُسَامَة بْن الْهَاد، عَن عَبْد الْلَّه بْن دِيْنَار، عَن ابْن عُمَر، قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِن أَبَر الْبِر صِلَة الْمَرْء أَهْل وُد أَبِيْه بَعْد أَن يُوَلِّي).

٥١٤٤ - حَدَّثَنَا ابْن الْمُثَنَّى، ثَنَا أَبُو عَاصِم قَال: حَدَّثَنِي جَعْفَر بْن يَحْيَى بْن عُمَارَة بْن ثَوْبَان، أَخْبَرَنَا عُمَارَة بْن ثَوْبَان، أَن أَبَا الْطُّفَيْل أَخْبَرَه قَال:

رَأَيْت الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم يَقْسِم لَحْمَا بِالْجِعِرَّانَة قَال أَبُو الْطُّفَيْل: وَأَنَا يَوْمَئِذ غُلَام أَحْمِل عَظْم الْجَزُور، إِذ أَقْبَلَت امْرَأَة حَتَّى دَنَت إِلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَبَسَط لَهَا رِدَاءَه، فَجَلَسْت عَلَيْه فَقُلْت: مِّن هِي؟ فَقَالُوَا: هَذِه أُمُّه الَّتِي أَرْضَعَتْه.

٥١٤٥ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن سَعِيْد الْهَمْدَانِي، ثَنَا ابْن وَهْب قَال: حَدَّثَنِي عَمْرُو بْن الْحَارِث، أَن عُمَر بِن الْسَّائِب حَدَّثَه أَنَّه بَلَغَه أَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم كَان جَالِسَا يَوْمَا فَأَقْبَل أَبُوْه مِن الرَّضَاعَة، فَوَضَع لَه بَعْض ثَوْبِه فَقَعَد عَلَيْه، ثُم أَقْبَلَت أُمُّه فَوَضَع لَهَا شِق ثَوْبِه مِن جَانِبِه الْآَخَر فَجَلَسَت عَلَيْه، ثُم أَقْبَل أَخُوْه مِن الرَّضَاعَة، فَقَام [لَه] رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَأَجْلَسَه بَيْن يَدَيْه.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 128. İslâm İdaresi Altındaki Azınlıklara (Zimmîlere) Mektup Nasıl Yazılır?

5136- İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Herakliüs'e (gönderdiği mektupla ona selâmı şöyle) yazdı:

Allah'ın Resulünden Rum'un ulusu Herakl'e! Selâm, hidayete uyan(lar)ın üzerine olsun" (Muhammed) İbn Yahya'nın Hazret-i İbn Abbâs'dan rivâyetine göre Hazret-i Ebû Süfyan O'na şöyle demiş:

Biz Herakl'ın yanına girdik. Bizi önüne oturttu. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın (kendisine göndermiş olduğu) mektubu istedi.

Bir de baktık ki mektupta (şu sözler var)! " Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle (başlarım)! " Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle (başlarım)Allah'ın Resulü Muhammed'den Rum'un ulusu Hirakl'e. Selâm hidayete uyanların üzerine olsun. Gelelim mevzumuza..."

Buharî, bedü’l-vahy 6, cihad 102, tesir süre 3/4; Müslim, cihad 73; Ahmed b. Hanbel. I, 263, VI, 58.

١٢٨ - بَاب كَيْف يُكْتَب إِلَى الْذِّمِّي؟

٥١٣٦ - حَدَّثَنَا الْحَسَن بْن عَلِي وَمُحَمَّد بْن يَحْيَى قَالا: ثَنَا عَبْد الْرَّزَّاق، عَن مَعْمَر، عَن الْزُّهْرِي، عَن عُبَيْد الْلَّه بْن عَبْد الْلَّه بْن عُتْبَة، عَن ابْن عَبَّاس أَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم كَتَب إِلَى هِرَقْل: ( مِن مُحَمَّد رَسُوْل الْلَّه إِلَى هِرَقْل عَظِيْم الْرُّوْم، سَلَّام عَلَى مَن اتَّبَع الْهُدَى).

وَقَال ابْن يَحْيَى: عَن ابْن عَبَّاس أَن أَبَا سُفْيَان أَخْبَرَه قَال: فَدَخَلْنَا عَلَى هِرَقْل فَأَجْلَسَنَا بَيْن يَدَيْه، ثُم دَعَا بِكِتَاب رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَإِذَا فِيْه: (بِسْم الْلَّه الْرَّحْمَن الْرَّحِيْم، مِن مُحَمَّد رَسُوْل الْلَّه إِلَى هِرَقْل عَظِيْم الْرُّوْم، سَلَّام عَلَى مَن اتَّبَع الْهُدَى، أَمَّا بَعْد).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 127. Mektup Yazarken Kişi Önce Kendi İsminden Başlar

5134- el-Alâ (b. Hadremî)'nin çocuklarının birinden (rivâyet edildiğine göre) el-Alâ b. el-Hadremî Bahreyn'de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in valisi imiş de Hazret-i Peygamber'e mektup yazdığı zaman (her defasında da mektubuna " el-Alâ'dan Allah'ın Resulüne" şeklinde) kendi ismiyle başlarmış.

5135- el-Alâ b. el-Hadremî'den (rivâyet edildiğine göre) kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e mektup yazmış da (sıra isminin zikrine gelince " el-Alâ'dan Allah'ın Rasulüne" şeklinde önce) kendi isminden başlamış.

١٢٧ - بَاب فِيْمَن يَبْدَأ بِنَفْسِه فِي الْكِتَاب

٥١٣٤ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن حَنْبَل، ثَنَا هُشَيْم، عَن مَنْصُوْر، عَن ابْن سِيْرِيْن، قَال أَحْمَد:

قَال مَرَّة يَعْنِي هَشِيْمُا عَن بَعْض وَلَد الْعَلَاء، أَن الْعَلَاء بْن الْحَضْرَمِي كَان عَامِل الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم عَلَى الْبَحْرَيْن، فَكَان إِذَا كَتَب إِلَيْه بَدَأ بِنَفْسِه.

٥١٣٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن عَبْد الْرَّحِيْم، ثَنَا الْمُعَلَّى بْن مَنْصُوْر، أَخْبَرَنَا هُشَيْم، عَن مَنْصُوْر، عَن ابْن سِيْرِيْن، عَن ابْن الْعَلَاء، عَن الْعَلَاء بْن الْحَضْرَمِي أَنَّه كَتَب إِلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَبَدَأ بِاسْمِه.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 126. Şefaat (Aracı Olmak)

5131- Hazret-i Ebû Mûsâ'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: (Dünyevi ve uhrevî müşkillerini hallettirmek için huzuruma gelip soru sormak isteyen kimselerin) bana (gelebilmeleri için) aracı olunuz da sevaba erişiniz ve Allah da (bu vesileyle) Peygamberinin dilinde dilediği hükmü versin."

Buhârî, zekât 21; edeb 36-37, tevhid 31; Müslim, birr 145; Tirmizî, ilim 14,65; Ahmed b. Hanbel, IV, 400, 403, 409.

5132- Hazret-i Muaviye'den (şöyle dediği rivâyet edilmiştir): Hayra aracı olunuz da sevaba eriniz. Gerçekten biri işi yapmak istiyorum da sizin aracı olup da sevaba erişmeniz için geciktiriyorum. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Hayırlı islere vesile olunuz da sevaba erişiniz" buyurdu.

Nesaî, zekat 65.

5133- (Bir önceki hadisin) bir benzeri de peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den Hazret-i Ebû Mûsâ yoluyla rivâyet edilmiştir.

١٢٦ - بَاب فِي الْشَّفَاعَة

٥١٣١ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا سُفْيَان، عَن بُرَيْد بْن أَبِي بُرْدَة، عَن أَبِيْه، عَن أَبِي مُوْسَى قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (اشْفَعُوْا إِلَي لِتُؤْجَرُوْا وَلْيَقْض الْلَّه عَلَى لِسَان نَبِيِّه مَا شَاء).

٥١٣٢ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن صَالِح وَأَحْمَد بْن عَمْرِو بْن الْسَّرْح قَالَا: ثَنَا سُفْيَان بْن عُيَيْنَة، عَن عَمْرِو بْن دِيْنَار، عَن وَهْب بْن مُنَبِّه، عَن أَخِيْه، عَن مُعَاوِيَة:

اشْفَعُوْا تُؤْجَرُوْا فَإِنِّي لَأُرِيد الْأَمْر فَأُؤَخِّرُه كَيْمَا تَشْفَعُوا فَتُؤْجَرُوْا؛ فَإ رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (اشْفَعُوْا تُؤْجَرُوْا).

٥١٣٣ - حَدَّثَنَا أَبُو مَعْمَر، ثَنَا سُفْيَان، عَن بُرَيْد، عَن أَبِي بُرْدَة، عَن أَبِي مُوْسَى، عَن الْنَّبِي مِثْلَه.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 125. Nefsin Boş İstekleri(ne Kapılmak Caiz Değildir)

5130- Hazret-i Ebû'd-Derda'dan (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Birşeyi (haddinden azla) sevmen (seni) kör ve sağır eder."

Ahmed b. Hanbel, V, 194, VI, 450.

١٢٥ - بَاب فِي الْهَوَى

٥١٣٠ - حَدَّثَنَا حَيْوَة بْن شُرَيْح، ثَنَا بَقِيَّة، عَن أَبِي بَكْر بْن أَبِي مَرْيَم، عَن خَالِد بْن مُحَمَّد الْثَّقَفِي، عَن بِلَال بْن أَبِي الْدَّرْدَاء، عَن أَبِي الْدَّرْدَاء، عَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: ( حَبُّك الْشَّىْء يُعْمِي وَيُصِم).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 124. Hayra Kılavuzluk Eden (Onu Bizzat İşlemiş Gibidir)

5129- Ebû Mes'ud el-Ensarî'den demiştir ki; Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek:

Ey Allah'ın Rasulü benim hayvanım yola devam etmekten kesildi kaldı. Bana bir binek hayvanı ver, dedi. (Hazret-i Peygamber de):

Ben sana verebilecek bir at bulamam, fakat sen falan kimseye var, herhalde o sana bir binek hayvanı verebilir, buyurdu. (Söz konusu adam) sözü geçen kimseye vardı; O kimse de kendisine bir binek verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

Her kim bir hayra önderlik ederse ona da hayrı işleyen kimsenin sevabı gibi (sevab) vardır, buyurdu.

Müslim, imare 133; Tirmizî, ilim 14; Ahmed b. Hanbel, IV, 120, V, 274, 357.

١٢٤ - بَاب فَي الدَّال عَلَى الْخَيْر [كَفَاعِلِه]

٥١٢٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن كَثِيْر، أَخْبَرَنَا سُفْيَان، عَن الْأَعْمَش، عَن أَبِي عَمْرِو الْشَّيْبَانِي، عَن أَبِي مَسْعُوْد الْأَنْصَارِي قَال:

جَاء رَجُل إِلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَقَال: يَارَسُوْل الْلَّه، إِنِّي أُبْدِع بِي فَاحْمِلْنِي، قَال: (لَا أَجِد مَا أَحْمِلُك عَلَيْه، وَلَكِن ائْت فُلَانا فَلَعَلَّه أَن يَحْمِلَك) فَأَتَاه فَحَمَلَه، فَأَتَى رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَأَخْبَرَه، فَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مَن دَل عَلَى خَيْر فَلَه مِثْل أَجْر فَاعِلِه).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 123. İstişare Etmek

5128- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Kendisiyle istişare edilen (yani bir mesele hakkında fikrini almak üzere kendisine başvurulan) kimse güvenilen birisi (olmalı)dır."

Tirmizî, zühd 39, edeb 57; İbn Mâce. edeb 37; Darimî, siyer 13; Ahmed b. Hanbel, V, 274.

١٢٣ - بَاب فِي الْمَشُوْرَة

٥١٢٨ - حَدَّثَنَا ابْن الْمُثَنَّى، ثَنَا يَحْيَى بْن أَبِي بُكَيْر، ثَنَا شَيْبَان، عَن عَبْد الْمَلِك بْن عُمَيْر، عَن أَبِي سَلَمَة، عَن أَبِي هُرَيْرَة قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (الْمُسْتَشَار مُؤْتَمَن).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 122. Kişinin Sevdiği Bir Kimseye Sevgisini Bildirmesi (İyidir)

5124- el-Mikdam b. Ma'dikerib'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir kimse (din) kardeşini sevdiği zaman kendisini sevdiğini ona bildirsin."

Tirmizî, zühd 54; Ahmed b. Hanbel, IV, 130.

5125- Hazret-i Enes b. Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında iken oradan birisi geçmiş de (O adam):

Ey Allah'ın Resulü, ben bu adamı seviyorum, demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona:

(Peki sen bu sevgini) kendisine bildirdin mi? demiş.(Adam da):

Hayır, cevabım vermiş. Peygamber ona:

(Git) ona (sevdiğini) bildir, demiş.

(Hazret-i Enes rivâyetine devamla) şöyle dedi: Bunun üzerine (bu adam) o kimseye varıp:

" Ben seni Allah için seviyorum" dedi, (öbür adam da):

Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin, cevabını verdi.

5126- Hazret-i Ebû Zer'den (rivâyet edildiğine göre) kendisi (birgün kendisini kasdederek Hazret-i Peygamber'e):

" Ey! Allah'ın Rasulü bir cemaati(n yaptığı salih amelleri) sevip onların amellerini yapamayan bir kimse (hakkında ne buyururursunuz?)" diye sormuş da (Hazret-i Peygamber):

Ey Ebû Zer! Sen sevdiğin kimseyle berabersin, buyurmuş, (Hazret-i Ebû Zer rivâyetine devam ederek) şöyle dedi:

Bunun üzerine, gerçekten ben Allah'ı ve Resulünü seviyorum, dedim.

Kuşkusuz sen sevdiğinle berabersin, buyurdu.

Daha sonra (Ebû Zer rivâyetine devam ederek şunları) söyledi:

" Ebû Zer gerçekten ben Allah'ı ve Resulünü seviyorum, sözünü tekrarladı. (Buna karşılık) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de (: Kuşkusuz, sen sevdiğinle berabersin, sözünü) üç defa tekrarladı.

Buhârî, edeb 95-96. ahkâm 10, edailüssahabe 6; Müslim birr 161-161-164, Tirmizî, zühd 50;Darimî, rikak 71; Ahmed b. Hanbel, III, 104, 110, 165, 167-168, 172-173. 178, 192, 197, 200, 202-203, 207-208, 226-228, 255, 276, 283, 288, V, 154, 166.

5127- Hazret-i Enes b. Mâlik'den demiştir ki:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sahabilerinin (müslüman olduktan sonra) şu olaya sevindiklerinden daha azla sevindikleri birşey görmedim:

Bir adam (Hazret-i Peygamberin huzuruna gelip):

" Ey Allah'ın Resulü, bir adam, işlediği hayırlı amellerden dolayı bir adamı seviyor, fakat onun gibi amel edemiyor, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de:

" Kişi sevdiğiyle beraberdir," buyurdu.

Buharî, edeb 96; Müslim, birr 165; Tirmizî, zühd 50; daavat 98; Darimî, rikak 71; Ahmed b. Hanbel, 1,392, III, 104, 110, 159, 165, 167-168, 172-173, 178, 102, 198,200,202,207-108, 213, 222, 226-228, 336, 394, IV, 107, 239-241, 392, 395, 398, 405.

١٢٢ - بَاب إِخْبَار الْرَّجُل الْرَّجُل بِمَحَبَّتِه إِيَّاه

٥١٢٤ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا يَحْيَى، عَن ثَوْر قَال: حَدَّثَنِي حَبِيْب بْن عُبَيْد، عَن الْمِقْدَام بْن مَعْد يَكَرِب وَقَد كَان أَدْرَكَه، عَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (إِذَا أَحَب الْرَّجُل أَخَاه فَلْيُخْبِرْه أَنَّه يُحِبُّه).

٥١٢٥ - حَدَّثَنَا مُسْلِم بْن إِبْرَاهِيْم، ثَنَا الْمُبَارَك بْن فَضَالَة، ثَنَا ثَابِت الْبُنَانِي، عَن أَنَس بْن مَالِك، أَن رَجُلَا كَان عِنْد الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَمَر بِه رَجُل فَقَال: يَارَسُوْل الْلَّه، إِنِّي لَأُحِب هَذَا، فَقَال لَه الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم (أَعْلَمْتَه؟) قَال: لَا، قَال: (أَعْلَمُه) قَال: فَلَحِقَه فَقَال: إِنِّي أُحِبُّك فِي الْلَّه فَقَال: أُحِبُّك الَّذِي أَحْبَبْتَنِي لَه.

٥١٢٦ - حَدَّثَنَا مُوْسَى بْن إِسْمَاعِيْل، ثَنَا سُلَيْمَان، عَن حُمَيْد بْن هِلَال، عَن عَبْد الْلَّه بْن الْصَّامِت، عَن أَبِي ذَر أَنَّه قَال:

يَارَسُوْل الْلَّه، الْرَّجُل يُحِب الْقَوْم وَلَا يَسْتَطِيْع أَن يَعْمَل كَعَمَلِهِم قَال: (أَنْت يَا أَبَا ذَر مَع مَن أَحْبَبْت) قَال: فَإِنِّي أُحِب الْلَّه وَرَسُوْلَه، قَال: (فَإِنَّك مَع مَن أَحْبَبْت) قَال: فَأَعَادَهَا أَبُو ذَر، فَأَعَادَهَا رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم.

٥١٢٧ - حَدَّثَنَا وَهْب بْن بَقِيَّة، ثَنَا خَالِد، عَن يُوْنُس بْن عُبَيْد، عَن ثَابِت، عَن أَنَس بْن مَالِك قَال:

رَأَيْت أَصْحَاب رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَرِحُوْا بِشَىْء لَم أَرَهُم فَرِحُوْا بِشَىْء أَشَد مِنْه، قَال رَجُل: يَارَسُوْل الْلَّه! الْرَّجُل يُحِب الْرَّجُل عَلَى الْعَمَل مِن الْخَيْر يَعْمَل بِه وَلَا يُعْمَل بِمِثْلِه، فَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (الْمَرْء مَع مَن أَحَب).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget