Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

03/08/21

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 69- Selâm Esnasında Eller Nerede Olmalı?

1326- Câbir b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında namaz kıldığımızda (Mis’ar eliyle işaret ederek) (Esselâmü aleyküm, esselâmü aleyküm) derdik ve sağa sola selâm verirdik. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Ne oluyor bu insanlara ki şahlanmış atın ön ayaklarını kaldırdığı gibi ellerini kaldırarak selâm veriyorlar elleri uylukları üzerinde olduğu halde sağındaki ve solundaki kardeşlerine selâm vermeleri yetmez mi?) (Müslim, Salat: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 189)

٦٩ - باب مَوْضِعِ الْيَدَيْنِ عِنْدَ السَّلاَمِ

١٣٢٦ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، عَنْ مِسْعَرٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ ابْنِ الْقِبْطِيَّةِ، قَالَ سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ سَمُرَةَ، يَقُولُ كُنَّا إِذَا صَلَّيْنَا خَلْفَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قُلْنَا السَّلاَمُ عَلَيْكُمُ السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ ‏.‏ وَأَشَارَ مِسْعَرٌ بِيَدِهِ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ شِمَالِهِ فَقَالَ ‏(‏ مَا بَالُ هَؤُلاَءِ الَّذِينَ يَرْمُونَ بِأَيْدِيهِمْ كَأَنَّهَا أَذْنَابُ الْخَيْلِ الشُّمُسِ أَمَا يَكْفِي أَنْ يَضَعَ يَدَهُ عَلَى فَخِذِهِ ثُمَّ يُسَلِّمُ عَلَى أَخِيهِ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ شِمَالِهِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 68- Namazda Selâm Nasıl verilir?

1324- Amir b. Sa’d (radıyallahü anh), babasından naklediyor ve diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazını bitirince sağa ve sola selâm verirdi. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28; Müslim, Mesacid: 22)

1325- Sa’d (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i namazda yanağının beyazlığı görünecek şekilde sağına ve soluna selâm verirken gördüm. (Ebû Dâvûd, Salat: 189; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 28)

٦٨ - باب السَّلاَمِ

١٣٢٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ، - يَعْنِي ابْنَ دَاوُدَ الْهَاشِمِيُّ - قَالَ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ، - وَهُوَ ابْنُ سَعْدٍ - قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ، - وَهُوَ ابْنُ الْمِسْوَرِ الْمَخْرَمِيُّ - عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ مُحَمَّدٍ، قَالَ حَدَّثَنِي عَامِرُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يُسَلِّمُ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ يَسَارِهِ ‏.‏

١٣٢٥ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ الْمَخْرَمِيُّ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ سَعْدٍ، عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ، عَنْ سَعْدٍ، قَالَ كُنْتُ أَرَى رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُسَلِّمُ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ يَسَارِهِ حَتَّى يُرَى بَيَاضُ خَدِّهِ ‏.‏ قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ هَذَا لَيْسَ بِهِ بَأْسٌ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرِ بْنِ نَجِيحٍ وَالِدُ عَلِيِّ بْنِ الْمَدِينِيِّ مَتْرُوكُ الْحَدِيثِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 67- Namazda Uyulması Gereken Ta’dili Erkan Ölçüleri

1321- Ali b. Yahya (radıyallahü anh), babasından, O da Bedir harbinde bulunan amcasından aktardığına göre, adamın biri mescide gelip namaz kıldı. Rasûlüllah onu göz ucuyla denetliyordu, biz farkında değildik. Adam namazını bitirince döndü ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e selâm verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de şöyle buyurdu:

(Dön, tekrar namaz kıl çünkü sen namaz kılmış olmadın.) Adam döndü namaz kıldı tekrar dönüp Peygambere geldi ve selâm verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), tekrar:

(Dön namaz kıl sen namaz kılmış olmadın) buyurdu. Bu iş iki veya üç kere tekrarlandı. Bu sefer o adam:

(Sana ikramda bulunan Allah’a yemin ederim ki elimden geldiği kadar eksiksiz kılmaya gayret ettim fakat kılabileceğim budur. Bana nasıl kılacağımı öğretir misin?) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Namaz için kalktığında güzel bir şekilde abdest al sonra kıbleye yönel ve tekbir al, gerekenleri oku sonra rükû’a git, rükû’da başınla belin aynı hizada olacak şekilde dur sonra kalk, dimdik oluncaya kadar sonra secdeye git, erkanına uyarak secdeyi yap. Secdeden kalktığında yine belini iyice doğrult sonra tekrar secdeye var, erkanına uyarak tekrar secdeyi yap. Sonra kıyama kalk ve ikinci rekata başla namazını bitirinceye kadar tüm rekatları böylece kıl.) (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 42; Ebû Dâvûd, Salat: 148)

1322- Ali b. Yahya b. Hallad b. Rafi’ b. Mâlik el Ensârî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam, Bedir savaşında bulunan amcamdan naklederek şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte mescidde oturuyorduk. Bir adam gelip iki rekat namaz kıldı sonra gelip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e selâmını verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onun namaz kılışını gözetliyordu, selâm aldıktan sonra adama:

(Dön, tekrar namaz kıl çünkü sen namaz kılmış olmadın) dedi. Adam, döndü namaz kıldı, tekrar dönüp geldi ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e selâm verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) selâmını aldı ve tekrar:

(Dön ve namaz kıl, sen namaz kılmış olmadın) buyurdu. Üçüncüde veya dördüncü de adam: Sana, Kitabı indiren Allah’a yemin ederim ki çok gayret ediyorum, hırslanıyorum fakat kılabildiğim bu kadar dedi. Bana nasıl kılınacağını öğret dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Namaz kılmak istediğinde güzelce abdestini al sonra kıbleye dön, tekbir al sonra okunması gerekenleri oku sonra rükû’ yap, rükû’da başın ile belin aynı hizada olsun sonra dosdoğru doğrul, ayakta dur. Sonra secdeye git, secdede bir süre dur. Sonra doğrularak otur, sonra tekrar secdeye var, secdede bir miktar dur sonra secdeden kıyama kalk namazının tüm rekatlarını bu şekilde tamamlarsan tam kılmış olursun. Böyle kılmaz isen namazında noksanlık olmuş olur.) (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 42; Ebû Dâvûd, Salat: 148)

1323- Sa’d b. Hişam (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Mü’minlerin annesi! Bana, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl vitir kıldığını anlat dedim, şöyle dedi:

(Misvak ve abdest suyunu hazırladık, Allah O’nu ne zaman dilerse uyandırırdı. O da hemen dişlerini misvaklar, abdest alır ve sekiz rekat namaz kılardı ancak sekizinci rekatte oturur; Aziz ve Celil olan Allah’ı zikreder, dua eder sonra bize işittirecek şekilde selâm verirdi.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 123)

٦٧ - باب أَقَلِّ مَا يُجْزِئُ مِنْ عَمَلِ الصَّلاَةِ

١٣٢١ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ، عَنْ عَلِيٍّ، - وَهُوَ ابْنُ يَحْيَى - عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَمٍّ، لَهُ بَدْرِيٍّ أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّ رَجُلاً دَخَلَ الْمَسْجِدَ فَصَلَّى وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَرْمُقُهُ وَنَحْنُ لاَ نَشْعُرُ فَلَمَّا فَرَغَ أَقْبَلَ فَسَلَّمَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ ارْجِعْ فَصَلِّ فَإِنَّكَ لَمْ تُصَلِّ ‏)‏ ‏.‏ فَرَجَعَ فَصَلَّى ثُمَّ أَقْبَلَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ ارْجِعْ فَصَلِّ فَإِنَّكَ لَمْ تُصَلِّ ‏)‏ ‏.‏ مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا ‏.‏ فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ وَالَّذِي أَكْرَمَكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَقَدْ جَهِدْتُ فَعَلِّمْنِي فَقَالَ ‏(‏ إِذَا قُمْتَ تُرِيدُ الصَّلاَةَ فَتَوَضَّأْ فَأَحْسِنْ وُضُوءَكَ ثُمَّ اسْتَقْبِلِ الْقِبْلَةَ فَكَبِّرْ ثُمَّ اقْرَأْ ثُمَّ ارْكَعْ فَاطْمَئِنَّ رَاكِعًا ثُمَّ ارْفَعْ حَتَّى تَعْتَدِلَ قَائِمًا ثُمَّ اسْجُدْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ سَاجِدًا ثُمَّ ارْفَعْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ قَاعِدًا ثُمَّ اسْجُدْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ سَاجِدًا ثُمَّ ارْفَعْ ثُمَّ افْعَلْ كَذَلِكَ حَتَّى تَفْرُغَ مِنْ صَلاَتِكَ ‏)‏ ‏.‏

١٣٢٢ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنْ دَاوُدَ بْنِ قَيْسٍ، قَالَ حَدَّثَنِي عَلِيُّ بْنُ يَحْيَى بْنِ خَلاَّدِ بْنِ رَافِعِ بْنِ مَالِكٍ الأَنْصَارِيُّ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي، عَنْ عَمٍّ، لَهُ بَدْرِيٍّ قَالَ كُنْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَالِسًا فِي الْمَسْجِدِ فَدَخَلَ رَجُلٌ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ جَاءَ فَسَلَّمَ عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَدْ كَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَرْمُقُهُ فِي صَلاَتِهِ فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ ثُمَّ قَالَ لَهُ ‏(‏ ارْجِعْ فَصَلِّ فَإِنَّكَ لَمْ تُصَلِّ ‏)‏ ‏.‏ فَرَجَعَ فَصَلَّى ثُمَّ جَاءَ فَسَلَّمَ عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ ارْجِعْ فَصَلِّ فَإِنَّكَ لَمْ تُصَلِّ ‏)‏ ‏.‏ حَتَّى كَانَ عِنْدَ الثَّالِثَةِ أَوِ الرَّابِعَةِ فَقَالَ وَالَّذِي أَنْزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ لَقَدْ جَهِدْتُ وَحَرَصْتُ فَأَرِنِي وَعَلِّمْنِي ‏.‏ قَالَ ‏(‏ إِذَا أَرَدْتَ أَنْ تُصَلِّيَ فَتَوَضَّأْ فَأَحْسِنْ وُضُوءَكَ ثُمَّ اسْتَقْبِلِ الْقِبْلَةَ فَكَبِّرْ ثُمَّ اقْرَأْ ثُمَّ ارْكَعْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ رَاكِعًا ثُمَّ ارْفَعْ حَتَّى تَعْتَدِلَ قَائِمًا ثُمَّ اسْجُدْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ سَاجِدًا ثُمَّ ارْفَعْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ قَاعِدًا ثُمَّ اسْجُدْ حَتَّى تَطْمَئِنَّ سَاجِدًا ثُمَّ ارْفَعْ فَإِذَا أَتْمَمْتَ صَلاَتَكَ عَلَى هَذَا فَقَدْ تَمَّتْ وَمَا انْتَقَصْتَ مِنْ هَذَا فَإِنَّمَا تَنْتَقِصُهُ مِنْ صَلاَتِكَ ‏)‏ ‏.‏

١٣٢٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ سَعِيدٍ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى، عَنْ سَعْدِ بْنِ هِشَامٍ، قَالَ قُلْتُ يَا أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ أَنْبِئِينِي عَنْ وَتْرِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ قَالَتْ كُنَّا نُعِدُّ لَهُ سِوَاكَهُ وَطُهُورَهُ فَيَبْعَثُهُ اللَّهُ لِمَا شَاءَ أَنْ يَبْعَثَهُ مِنَ اللَّيْلِ فَيَتَسَوَّكُ وَيَتَوَضَّأُ وَيُصَلِّي ثَمَانِ رَكَعَاتٍ لاَ يَجْلِسُ فِيهِنَّ إِلاَّ عِنْدَ الثَّامِنَةِ فَيَجْلِسُ فَيَذْكُرُ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ وَيَدْعُو ثُمَّ يُسَلِّمُ تَسْلِيمًا يُسْمِعُنَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 66- Namazın Hızlıca Kılınması

1320- Huzeyfe (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bizzat kendisi acele namaz kılan birini gördü ve:

(Ne zamandan beri böyle namaz kılıyorsun) dedi. O da:

(Kırk yıldır böyle kılıyorum) deyince, Huzeyfe:

(Öyleyse kırk yıldır namaz kılmıyorsun demektir. Eğer bu şekilde namaz kılarken ölürsen, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazı gibi namaz kılmamış olursun) dedi. ve şöyle devam etti:

(Kişi acele olarak namaz kılabilir ama tüm erkanına uyarak, güzel bir şekilde kılmalıdır.) (Buhârî, Salat: 17; Müsned: 22271)

٦٦ - باب تَطْفِيفِ الصَّلاَةِ

١٣٢٠ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سُلَيْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ، قَالَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ، - وَهُوَ ابْنُ مِغْوَلٍ - عَنْ طَلْحَةَ بْنِ مُصَرِّفٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ، عَنْ حُذَيْفَةَ، أَنَّهُ رَأَى رَجُلاً يُصَلِّي فَطَفَّفَ فَقَالَ لَهُ حُذَيْفَةُ مُنْذُ كَمْ تُصَلِّي هَذِهِ الصَّلاَةَ قَالَ مُنْذُ أَرْبَعِينَ عَامًا ‏.‏ قَالَ مَا صَلَّيْتُ مُنْذُ أَرْبَعِينَ سَنَةً وَلَوْ مِتَّ وَأَنْتَ تُصَلِّي هَذِهِ الصَّلاَةَ لَمِتَّ عَلَى غَيْرِ فِطْرَةِ مُحَمَّدٍ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ قَالَ إِنَّ الرَّجُلَ لَيُخَفِّفُ وَيُتِمُّ وَيُحْسِنُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 65- Teşehhütte Okunabilecek Dualar - 5

1319- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazında teşehhüdden sonra şöyle dua ederdi:

(Sözlerin en güzeli Allah’ın kelamıdır yolların en güzeli Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yoludur.) (Müsned: 14445)

٦٥ - باب نَوْعٌ آخَرُ مِنَ الذِّكْرِ بَعْدَ التَّشَهُّدِ

١٣١٩ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَابِرٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَقُولُ فِي صَلاَتِهِ بَعْدَ التَّشَهُّدِ ‏(‏ أَحْسَنُ الْكَلاَمِ كَلاَمُ اللَّهِ وَأَحْسَنُ الْهَدْىِ هَدْىُ مُحَمَّدٍ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 64- Kabir Azabından Allah’a Sığınmak

1316- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kabir azabından sordum (Evet kabir azabı haktır) buyurdu. Âişe diyor ki:

(Benim bu sorumdan sonra O’nun, kabir azabından Allah’ sığınmadan namaz kıldığını görmedim.) (Buhârî, Cenaiz: 86; Müslim, Mesacid: 24)

1317- Âişe (radıyallahü anha)’nın haber verdiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda şöyle dua ediyordu:

(Allah’ım! Kabir azabından Sana sığınırım, Mesih deccalin fitnesinden Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden Sana sığınırım. Allah’ım, günah işlemekten ve borçtan Sana sığınırım.) Birisi:

(Borçtan ne kadar çok Allah’a sığınıyorsun) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kişi borçlanınca yalan söylemek mecburiyetinde kalır, söz verir sözünde duramaz.) (Müslim, Zikir ve Dua: 15; Ebû Dâvûd, Salat: 367)

1318- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Sizden biri teşehhüd için oturduğunda dört şeyden Allah’a sığınsın; Cehennem azabından, kabir azabından, ölüm ve hayatın fitnelerinden ve Mesih deccalin şerrinden sonra kalbine doğan dualardan istediğini yapsın.) (Buhârî, Cenaiz: 86; Müslim, Mesacid: 24)

٦٤ - باب نَوْعٌ آخَرُ

١٣١٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، عَنْ مُحَمَّدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ أَشْعَثَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَائِشَةَ، - رضى اللّه عنها - قَالَتْ سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنْ عَذَابِ الْقَبْرِ فَقَالَ ‏(‏ نَعَمْ عَذَابُ الْقَبْرِ حَقٌّ ‏)‏ ‏.‏ قَالَتْ عَائِشَةُ فَمَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُصَلِّي صَلاَةً بَعْدُ إِلاَّ تَعَوَّذَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ ‏.‏

١٣١٧ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي، عَنْ شُعَيْبٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قَالَ أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ، أَنَّ عَائِشَةَ، أَخْبَرَتْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَدْعُو فِي الصَّلاَةِ ‏(‏ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْمَأْثَمِ وَالْمَغْرَمِ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ لَهُ قَائِلٌ مَا أَكْثَرَ مَا تَسْتَعِيذُ مِنَ الْمَغْرَمِ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّ الرَّجُلَ إِذَا غَرِمَ حَدَّثَ فَكَذَبَ وَوَعَدَ فَأَخْلَفَ ‏)‏ ‏.‏

١٣١٨ - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمَّارٍ الْمَوْصِلِيُّ، عَنِ الْمُعَافَى، عَنِ الأَوْزَاعِيِّ، ح وَأَنْبَأَنَا عَلِيُّ بْنُ خَشْرَمٍ، عَنْ عِيسَى بْنِ يُونُسَ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنِ الأَوْزَاعِيِّ، عَنْ حَسَّانَ بْنِ عَطِيَّةَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي عَائِشَةَ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ، يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِذَا تَشَهَّدَ أَحَدُكُمْ فَلْيَتَعَوَّذْ بِاللَّهِ مِنْ أَرْبَعٍ مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ وَعَذَابِ الْقَبْرِ وَفِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ وَمِنْ شَرِّ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ ثُمَّ يَدْعُو لِنَفْسِهِ بِمَا بَدَا لَهُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 63- Namazda Allah’a Sığınmak

1315- Ferve b. Nevfel (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe’ye, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazda yaptığı duayı söylemesini istedim. O da şöyle buyurdu:

(Evet, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda şöyle dua ederdi:

(Allah’ım! Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım, yapmadıklarımın şerrinden de Sana sığınırım.) (Müsned: 17604)

٦٣ - باب التَّعَوُّذِ فِي الصَّلاَةِ

١٣١٥ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ هِلاَلِ بْنِ يِسَافٍ، عَنْ فَرْوَةَ بْنِ نَوْفَلٍ، قَالَ قُلْتُ لِعَائِشَةَ حَدِّثِينِي بِشَىْءٍ، كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَدْعُو بِهِ فِي صَلاَتِهِ ‏.‏ فَقَالَتْ نَعَمْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا عَمِلْتُ وَمِنْ شَرِّ مَا لَمْ أَعْمَلْ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 62- Tahiyyatta Okunabilecek Dualar - 4

1313- Ata b. Saib (radıyallahü anh), babasından naklederek diyor ki: Ammar b. Yasir bize bir namaz kıldırdı, namazı biraz kısa tutunca bazıları namazı çok hafif kıldırdın ve hafif tuttun dediler. Bunun üzerine Ammar:

(Acele kıldırdım fakat namazda Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den duyduğum duaları okudum) diye cevap verdi. Ammar kalkıp giderken cemaatten biri onun peşine takıldı ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den duyduğu duaların neler olduğunu sordu. Sonra gelip o cemaate duaları haber verdi:

(Allah’ım! İlminle gaybları bilirsin, gücünle tüm yaratıklarına hâkimsin, yaşamak benim için hayırlı ise beni yaşat, ölüm benim için hayırlı ise beni vefat ettir. Allah’ım açık ve gizli her yerde Senin korkunu isterim, öfkeli ve sakin halimde bile doğru ve hakkı söylemeyi Senden isterim. Zenginlikte ve fakirlikte orta yolu tutmayı isterim, tükenmeyen nimetlerinden isterim, kesintisiz göz aydınlığı isterim, hükmünden sonra rızanı isterim; ölümümden sonra iyi bir hayat sürdürmeyi isterim. Sana şevkle kavuşmayı, cemaline bakma lezzetini, sıkıcı felaketlere uğramaksızın, sapıcı fitnelere düşmeksizin yaşamayı isterim. Allah’ım bizi, iman ziynetiyle süsle, doğru yola kavuşanlara sebep olucu kıl.) (Müsned: 17604)

1314- Kays b. Ubâde (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ammar b. Yasir cemaate biraz acele namaz kıldırmıştı. Cemaat bunu hoş karşılamamıştı. Bunun üzerine Ammar:

(Rükû’ ve secdeleri tam yapmadım mı?) dedi. Cemaat:

(Evet) dediler. Ammar:

(Kısa kıldırdım ama namazda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığı duayı yaptım) dedi ve şu duayı okudu:

(Gaybı bilen ve gücünle her şeyi yaratan sensin. Yaşamamın hayırlı olduğunu bildiğin sürece beni yaşat ölümüm benim için hayırlı ise beni vefat ettir, gizli ve açık her anımda senden korkmamı isterim. Sakin halimde ve kızgın halimde kelime-i tevhid üzere olmayı isterim. Senden bitmeyen nimet, kesintisiz göz aydınlığı, senin hükmüne razı olmayı isterim, öldükten sonra rahat bir yaşayış isterim. Cemaline bakma lezzeti ve Sana kavuşma arzusu isterim, sıkıntı veren felaketlerden Sana sığınırım. Saptırıcı fitnelere düşmekten de yine Sana sığınırım. Allah’ım! Bizi iman nimetiyle süsle ve doğru yola kavuşanlara rehber kıl.) (Müsned: 17604)

٦٢ - باب نَوْعٌ آخَرُ

١٣١٣ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَبِيبِ بْنِ عَرَبِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، قَالَ حَدَّثَنَا عَطَاءُ بْنُ السَّائِبِ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ صَلَّى بِنَا عَمَّارُ بْنُ يَاسِرٍ صَلاَةً فَأَوْجَزَ فِيهَا فَقَالَ لَهُ بَعْضُ الْقَوْمِ لَقَدْ خَفَّفْتَ أَوْ أَوْجَزْتَ الصَّلاَةَ ‏.‏ فَقَالَ أَمَّا عَلَى ذَلِكَ فَقَدْ دَعَوْتُ فِيهَا بِدَعَوَاتٍ سَمِعْتُهُنَّ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا قَامَ تَبِعَهُ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ هُوَ أَبِي غَيْرَ أَنَّهُ كَنَى عَنْ نَفْسِهِ فَسَأَلَهُ عَنِ الدُّعَاءِ ثُمَّ جَاءَ فَأَخْبَرَ بِهِ الْقَوْمَ ‏(‏ اللَّهُمَّ بِعِلْمِكَ الْغَيْبَ وَقُدْرَتِكَ عَلَى الْخَلْقِ أَحْيِنِي مَا عَلِمْتَ الْحَيَاةَ خَيْرًا لِي وَتَوَفَّنِي إِذَا عَلِمْتَ الْوَفَاةَ خَيْرًا لِي اللَّهُمَّ وَأَسْأَلُكَ خَشْيَتَكَ فِي الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَأَسْأَلُكَ كَلِمَةَ الْحَقِّ فِي الرِّضَا وَالْغَضَبِ وَأَسْأَلُكَ الْقَصْدَ فِي الْفَقْرِ وَالْغِنَى وَأَسْأَلُكَ نَعِيمًا لاَ يَنْفَدُ وَأَسْأَلُكَ قُرَّةَ عَيْنٍ لاَ تَنْقَطِعُ وَأَسْأَلُكَ الرِّضَاءَ بَعْدَ الْقَضَاءِ وَأَسْأَلُكَ بَرْدَ الْعَيْشِ بَعْدَ الْمَوْتِ وَأَسْأَلُكَ لَذَّةَ النَّظَرِ إِلَى وَجْهِكَ وَالشَّوْقَ إِلَى لِقَائِكَ فِي غَيْرِ ضَرَّاءَ مُضِرَّةٍ وَلاَ فِتْنَةٍ مُضِلَّةٍ اللَّهُمَّ زَيِّنَّا بِزِينَةِ الإِيمَانِ وَاجْعَلْنَا هُدَاةً مُهْتَدِينَ ‏)‏ ‏.‏

١٣١٤ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَمِّي، قَالَ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنْ أَبِي هَاشِمٍ الْوَاسِطِيِّ، عَنْ أَبِي مِجْلَزٍ، عَنْ قَيْسِ بْنِ عُبَادٍ، قَالَ صَلَّى عَمَّارُ بْنُ يَاسِرٍ بِالْقَوْمِ صَلاَةً أَخَفَّهَا فَكَأَنَّهُمْ أَنْكَرُوهَا فَقَالَ أَلَمْ أُتِمَّ الرُّكُوعَ وَالسُّجُودَ قَالُوا بَلَى ‏.‏ قَالَ أَمَّا إِنِّي دَعَوْتُ فِيهَا بِدُعَاءٍ كَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَدْعُو بِهِ ‏(‏ اللَّهُمَّ بِعِلْمِكَ الْغَيْبَ وَقُدْرَتِكَ عَلَى الْخَلْقِ أَحْيِنِي مَا عَلِمْتَ الْحَيَاةَ خَيْرًا لِي وَتَوَفَّنِي إِذَا عَلِمْتَ الْوَفَاةَ خَيْرًا لِي وَأَسْأَلُكَ خَشْيَتَكَ فِي الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَكَلِمَةَ الإِخْلاَصِ فِي الرِّضَا وَالْغَضَبِ وَأَسْأَلُكَ نَعِيمًا لاَ يَنْفَدُ وَقُرَّةَ عَيْنٍ لاَ تَنْقَطِعُ وَأَسْأَلُكَ الرِّضَاءَ بِالْقَضَاءِ وَبَرْدَ الْعَيْشِ بَعْدَ الْمَوْتِ وَلَذَّةَ النَّظَرِ إِلَى وَجْهِكَ وَالشَّوْقَ إِلَى لِقَائِكَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ ضَرَّاءَ مُضِرَّةٍ وَفِتْنَةٍ مُضِلَّةٍ اللَّهُمَّ زَيِّنَّا بِزِينَةِ الإِيمَانِ وَاجْعَلْنَا هُدَاةً مُهْتَدِينَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 61- Tahiyyatta Okunabilecek Dualar - 3

1312- Şeddat b. Evs (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazlarında şöyle dua ederdi:

(Allah’ım! Her türlü hayırlı işlerimde Senden sebat ve azimet istiyorum. ve Senden verdiğin nimetlerine şükür ve Sana güzel ibadet etme gücü vermeni isterim. ve Senden dürüst bir kalb ve doğruları söyleyen bir dil isterim. Senden bildiğin hayırları isterim, bildiğin şerlerden Sana sığınırım, bildiğin hatalarımdan dolayı Senden af dilerim…) (Tirmizî, Deavat: 17)

٦١ - باب نَوْعٌ آخَرُ مِنَ الدُّعَاءِ

١٣١٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو دَاوُدَ، قَالَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ سَعِيدٍ الْجُرَيْرِيِّ، عَنْ أَبِي الْعَلاَءِ، عَنْ شَدَّادِ بْنِ أَوْسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَقُولُ فِي صَلاَتِهِ ‏(‏ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الثَّبَاتَ فِي الأَمْرِ وَالْعَزِيمَةِ عَلَى الرُّشْدِ وَأَسْأَلُكَ شُكْرَ نِعْمَتِكَ وَحُسْنَ عِبَادَتِكَ وَأَسْأَلُكَ قَلْبًا سَلِيمًا وَلِسَانًا صَادِقًا وَأَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِ مَا تَعْلَمُ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا تَعْلَمُ وَأَسْتَغْفِرُكَ لِمَا تَعْلَمُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 60- Tahiyyatta Okunabilecek Dualar - 2

1311- Muaz b. Cebel (radıyallahü anh), anlatıyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), elimden tutarak; (Ey Muaz seni seviyorum) dedi. (Ben de seni seviyorum Ey Allah’ın Rasûlü) dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Öyleyse her namazda şu duayı yapmayı ihmal etme:

(Rabbim! Seni zikretmek Sana şükretmek ve Sana daha güzel ibadetler yapmak için bana yardım et.) (Ebû Dâvûd, Salat: 361)

٦٠ - باب نَوْعٌ آخَرُ مِنَ الدُّعَاءِ

١٣١١ - أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ سَمِعْتُ حَيْوَةَ، يُحَدِّثُ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ مُسْلِمٍ، عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْحُبُلِيِّ، عَنِ الصُّنَابِحِيِّ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ، قَالَ أَخَذَ بِيَدِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ إِنِّي لأُحِبُّكَ يَا مُعَاذُ ‏)‏ ‏.‏ فَقُلْتُ وَأَنَا أُحِبُّكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ فَلاَ تَدَعْ أَنْ تَقُولَ فِي كُلِّ صَلاَةٍ رَبِّ أَعِنِّي عَلَى ذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 59- Tahiyyatta Okunabilecek Dualar - 1

1310- Ebu Bekir es Sıddık ve Abdullah b. Amr (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Ebu Bekir, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bana bir dua öğretde namazlarımda onu okuyayım demişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle dua et dedi:

(Allah’ım! Kendime pek çok zulmettim, Senden başka günahları kimse affedemez. O yüzden lütfunla benim günahlarımı affet, bana acı çünkü Sen çok affedici ve merhamet edensin.) (Buhârî, Deavat: 16; Müslim, Zikir ve Dua: 13)

٥٩ - باب نَوْعٌ آخَرُ مِنَ الدُّعَاءِ

١٣١٠ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ، عَنْ أَبِي الْخَيْرِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، - رضى اللّه عنهما أَنَّهُ قَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلِّمْنِي دُعَاءً أَدْعُو بِهِ فِي صَلاَتِي ‏.‏ قَالَ ‏(‏ قُلِ اللَّهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا وَلاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ فَاغْفِرْ لِي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ وَارْحَمْنِي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 58- Namazdan Sonra Nasıl Dua Edilir?

1308- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber oturuyordum. Adamın biri de namaz kılıyordu. Adam rükû’ ve secdelerini yapıp teşehhüdde tahiyyatı okuduktan sonra şöyle dua etti:

(Allah’ım sadece Senden isterim, hamd Sana mahsustur. Senden başka gerçek ilâh yoktur. Başa kakmadan her şeyi çok çok veren Sensin, gökleri ve yeri eşsiz biçimde yaratan Sensin. Ey büyüklük ve ikram sahibi olan Allah’ım, devamlı diri olan Sensin, bizzat kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettiren Sensin, sadece Senden istiyorum. Adamın bu duası üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ashabına:

(Nasıl dua ettiğini biliyor musunuz?) dedi. Onlar da:

(Allah ve Rasûlü daha iyi bilir) dediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(O, canım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki o Allah’a ismi azam duasıyla dua etti. Allah böyle yapılan duayı kabul eder ve bu dua ile istendiğinde de mutlaka verir) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salat: 358)

1309- Mihcen b. Edra’ (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescide girdi adamın biri de namazını bitirmiş teşehhüdde oturuyor ve şöyle dua ediyordu:

(Ey Allah’ım! Ya Allah sadece senden isterim çünkü sen her bakımdan tek ve bir olansın. Herkesin ve her şeyin ihtiyacını karşılayansın, doğmadın ve doğurmadın, hiçbir şey Sana denk olamaz. Günahlarımı bağışlamanı senden istiyorum. Sen çok affedici ve merhametlisin.) Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Üç defa günahları bağışlandı) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salat: 358; İbn Mâce, Dua: 9)

٥٨ - باب الدُّعَاءِ بَعْدَ الذِّكْرِ

١٣٠٨ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا خَلَفُ بْنُ خَلِيفَةَ، عَنْ حَفْصِ بْنِ أَخِي، أَنَسٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ كُنْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَالِسًا - يَعْنِي - وَرَجُلٌ قَائِمٌ يُصَلِّي فَلَمَّا رَكَعَ وَسَجَدَ وَتَشَهَّدَ دَعَا فَقَالَ فِي دُعَائِهِ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِأَنَّ لَكَ الْحَمْدَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ الْمَنَّانُ بَدِيعُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ يَا ذَا الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ إِنِّي أَسْأَلُكَ ‏.‏ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم لأَصْحَابِهِ ‏(‏ تَدْرُونَ بِمَا دَعَا ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَقَدْ دَعَا اللَّهَ بِاسْمِهِ الْعَظِيمِ الَّذِي إِذَا دُعِيَ بِهِ أَجَابَ وَإِذَا سُئِلَ بِهِ أَعْطَى ‏)‏ ‏.‏

١٣٠٩ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ يَزِيدَ أَبُو بُرَيْدٍ الْبَصْرِيُّ، عَنْ عَبْدِ الصَّمَدِ بْنِ عَبْدِ الْوَارِثِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ، حَدَّثَنَا حُسَيْنٌ الْمُعَلِّمُ، عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ، قَالَ حَدَّثَنِي حَنْظَلَةُ بْنُ عَلِيٍّ، أَنَّ مِحْجَنَ بْنَ الأَدْرَعِ، حَدَّثَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم دَخَلَ الْمَسْجِدَ إِذَا رَجُلٌ قَدْ قَضَى صَلاَتَهُ وَهُوَ يَتَشَهَّدُ فَقَالَ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ يَا اللَّهُ بِأَنَّكَ الْوَاحِدُ الأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ أَنْ تَغْفِرَ لِي ذُنُوبِي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ قَدْ غُفِرَ لَهُ ‏)‏ ‏.‏ ثَلاَثًا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 57- Teşehhütten Sonra Hangi Tesbihat Yapılır?

1307- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ümmü Süleym Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve Ey Allah’ın Rasûlü! namazdan sonra yapacağım duayı öğret dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(On defa (Sübhanallah) de On defa (Elhamdülillah) de On defa da (Allahüekber) de daha sonra da ihtiyacın olan şeyleri iste daha sonra da istediğin verilir manasına (evet, evet) buyurdu.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 32; Tirmizî, Salat: 302)

٥٧ - باب الذِّكْرِ بَعْدَ التَّشَهُّدِ

١٣٠٧ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ بْنُ وَكِيعِ بْنِ الْجَرَّاحِ، أَخُو سُفْيَانَ بْنِ وَكِيعٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي، عَنْ عِكْرِمَةَ بْنِ عَمَّارٍ، عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ جَاءَتْ أُمُّ سُلَيْمٍ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلِّمْنِي كَلِمَاتٍ أَدْعُو بِهِنَّ فِي صَلاَتِي ‏.‏ قَالَ ‏(‏ سَبِّحِي اللَّهَ عَشْرًا وَاحْمَدِيهِ عَشْرًا وَكَبِّرِيهِ عَشْرًا ثُمَّ سَلِيهِ حَاجَتَكِ يَقُلْ نَعَمْ نَعَمْ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 56- Salavat Dualarından Sonra Herhangi Bir Dua Okunabilir

1306- Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e uyarak namaz kılıp teşehhüde oturduğumuzda şöyle dua ederdik:

(Kulların selâmı Allah’a olsun falana ve filana da selâm olsun derdik. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Allah’a selâm olsun demeyin çünkü, Allah kendisi selâmdır. Sizden biriniz namazda oturduğunuzda şöyle deyiniz:

(Tahiyyat duası) Dilimizle ve vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler O’ndan başkasına yapılamaz. Ey son Peygamber olan Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)! Allah’ın rahmeti, bereketi, selâm ve selâmeti Senin üzerine olsun, yine Allah’ın selâm ve selâmeti senin üzerine olsun, yine Allah’ın selâm ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı ve iyi işler işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şahitlik ederim ki Allah’tan başka gerçek ilâh yoktur yine kabul eder ve şahitlik yaparım ki Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Onun kulu ve Peygamberidir. Daha sonra da isteyen istediği duayı seçip okusun.) (Tirmizî, Salat: 216; Ebû Dâvûd, Salat: 182)

٥٦ - باب تَخْيِيرِ الدُّعَاءِ بَعْدَ الصَّلاَةِ عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم

١٣٠٦ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدَّوْرَقِيُّ، وَعَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالاَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ الأَعْمَشُ، قَالَ حَدَّثَنِي شَقِيقٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ كُنَّا إِذَا جَلَسْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي الصَّلاَةِ قُلْنَا السَّلاَمُ عَلَى اللَّهِ مِنْ عِبَادِهِ السَّلاَمُ عَلَى فُلاَنٍ وَفُلاَنٍ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لاَ تَقُولُوا السَّلاَمُ عَلَى اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ السَّلاَمُ وَلَكِنْ إِذَا جَلَسَ أَحَدُكُمْ فَلْيَقُلِ التَّحِيَّاتُ لِلَّهِ وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّبَاتُ السَّلاَمُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللَّهِ الصَّالِحِينَ فَإِنَّكُمْ إِذَا قُلْتُمْ ذَلِكَ أَصَابَتْ كُلَّ عَبْدٍ صَالِحٍ فِي السَّمَاءِ وَالأَرْضِ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ ثُمَّ لْيَتَخَيَّرْ مِنَ الدُّعَاءِ بَعْدُ أَعْجَبَهُ إِلَيْهِ يَدْعُو بِهِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 55- Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Salavat Getirmenin Değeri ve Kıymeti

1303-Abdullah b. ebi Talha (radıyallahü anh), babasından naklediyor. Bir gün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yüzünde sevinç alametleri vardı ve şöyle buyurdu:

(Cibril (radıyallahü anh), Bana geldi ve şöyle dedi:

(Ey Muhammed! Ümmetinden birinin sana bir salevat getirmesiyle benim ona, on rahmet etmem, ve onun sana bir selâm vermesiyle benim ona, on selâm etmem Seni memnun etmez mi? dedi.) (Müslim, Salat: 17; Dârimi, Rikak: 58)

1304- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kim Bana bir salevat getirirse, Allah ta o kimseye on defa rahmet eder.) (Dârimi, Rıkak: 58; Müslim, Salat: 18)

1305- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kim bana bir salevat getirirse, Allah o kimseye on defa rahmet eder, on tane hatasını siler ve derecesini de on kat artırır.) (Dârimi, Rıkak: 58; Müslim, Salat: 18)

٥٥ - باب الْفَضْلِ فِي الصَّلاَةِ عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم

١٣٠٣ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ، - يَعْنِي ابْنَ الْمُبَارَكِ - قَالَ أَنْبَأَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ ثَابِتٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ، مَوْلَى الْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَاءَ ذَاتَ يَوْمٍ وَالْبِشْرُ يُرَى فِي وَجْهِهِ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّهُ جَاءَنِي جِبْرِيلُ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ أَمَا يُرْضِيكَ يَا مُحَمَّدُ أَنْ لاَ يُصَلِّيَ عَلَيْكَ أَحَدٌ مِنْ أُمَّتِكَ إِلاَّ صَلَّيْتُ عَلَيْهِ عَشْرًا وَلاَ يُسَلِّمَ عَلَيْكَ أَحَدٌ مِنْ أُمَّتِكَ إِلاَّ سَلَّمْتُ عَلَيْهِ عَشْرًا ‏)‏ ‏.‏

١٣٠٤ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ، عَنِ الْعَلاَءِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ مَنْ صَلَّى عَلَىَّ وَاحِدَةً صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ عَشْرًا ‏)‏ ‏.‏

١٣٠٥ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ، قَالَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ بُرَيْدِ بْنِ أَبِي مَرْيَمَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَنْ صَلَّى عَلَىَّ صَلاَةً وَاحِدَةً صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ عَشْرَ صَلَوَاتٍ وَحُطَّتْ عَنْهُ عَشْرُ خَطِيئَاتٍ وَرُفِعَتْ لَهُ عَشْرُ دَرَجَاتٍ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54- Peygambere Salavat Getirme Örnekleri - 4

1302- Ebu Humeyd es Saidi (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ashab, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e:

(Sana nasıl salavat getireceğiz?) diye sordular. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle deyiniz buyurdu:

(yukarıdakilerden farklı olarak hanımları ve kendisinden sonra gelecek nesli de ilave etmiş oluyor.) (Müslim, Salat: 18; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 125)

٥٤ - باب نَوْعٌ آخَرُ

١٣٠٢ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ مَالِكٍ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ، حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي بَكْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَمْرِو بْنِ سُلَيْمٍ الزُّرَقِيِّ، قَالَ أَخْبَرَنِي أَبُو حُمَيْدٍ السَّاعِدِيُّ، أَنَّهُمْ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ نُصَلِّي عَلَيْكَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ قُولُوا اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَأَزْوَاجِهِ وَذُرِّيَّتِهِ ‏)‏ ‏.‏ فِي حَدِيثِ الْحَارِثِ ‏(‏ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ وَبَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَأَزْوَاجِهِ وَذُرِّيَّتِهِ ‏)‏ ‏.‏ قَالاَ جَمِيعًا ‏(‏ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى آلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنْبَأَنَا قُتَيْبَةُ بِهَذَا الْحَدِيثِ مَرَّتَيْنِ وَلَعَلَّهُ أَنْ يَكُونَ قَدْ سَقَطَ عَلَيْهِ مِنْهُ شَطْرٌ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53- Peygambere Salavat Getirme Örnekleri - 3

1301- Ebu Said el Hudri (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Sana nasıl selâm edeceğimizi biliyoruz fakat nasıl salevat getireceğiz) diye sorduk ta şöyle deyiniz buyurdu:

(Yukardakilerden az farklı bir şekilde) (Müslim, Salat: 18)

٥٣ - باب نَوْعٌ آخَرُ

١٣٠١ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا بَكْرٌ، - وَهُوَ ابْنُ مُضَرَ - عَنِ ابْنِ الْهَادِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خَبَّابٍ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ السَّلاَمُ عَلَيْكَ قَدْ عَرَفْنَاهُ فَكَيْفَ الصَّلاَةُ عَلَيْكَ قَالَ ‏(‏ قُولُوا اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَرَسُولِكَ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَبَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52- Peygambere Salavat Getirme Örnekleri - 2

1298- Mûsâ b. Talha (radıyallahü anh), babasından rivâyet ederek şöyle demiştir:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Sana nasıl salavat getireceğiz diye sorduk. O da şöyle deyiniz dedi:

(Ey Allah’ım! Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem.)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (aleyhisselâm) ve O’nun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele ettiğin gibi rahmet ederek; hoş muamele et. Allah’ım! Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına, İbrahim (aleyhisselâm)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.) (Müsned: 1323)

1299- Mûsâ b. Talha (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle diyor: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek; ey Allah’ın Peygamberi! Sana nasıl salevat getireceğiz diye sormuştu da; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle deyiniz buyurdu:

(Ey Allah’ım! Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem.)’e onun soy sop ve inanan yakınlarına; İbrahim (aleyhisselâm) ve onun soy sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip, hoş muamele ettiğin gibi rahmet ederek hoş muamele et. Allah’ım! Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e O’nun soy sop ve inanan yakınlarına, İbrahim (aleyhisselâm)’ın soy sop ve inanan yakınlarına mübarek kılıp bereketli hayatlar nasib ettiğin gibi mübarek kıl ve bereketli hayatlar nasip et. Sen övülmeye layık olan ve şanı, şerefi yüce olansın.) (Müsned: 1323)

1300- Mûsâ b. Talha (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Zeyd b. Harice’ye, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e nasıl salevat getireceğini sordum. O da şöyle dedi: Ben de bunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormuştum. O da şöyle cevap vermişti:

(Bana salevat getirin, dua yapmaya gayret edin ve Allah’ım! Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ve O’nun soy ve sopuna ve inanan yakınlarına rahmet edip hoş muamele et.) (Müsned: 1621)

٥٢ - باب نَوْعٌ آخَرُ

١٢٩٨ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُجَمِّعُ بْنُ يَحْيَى، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ مَوْهَبٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ الصَّلاَةُ عَلَيْكَ قَالَ ‏(‏ قُولُوا اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَآلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ وَبَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَآلِ إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ ‏)‏ ‏.‏

١٢٩٩ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَمِّي، قَالَ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ مَوْهَبٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَجُلاً، أَتَى نَبِيَّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ كَيْفَ نُصَلِّي عَلَيْكَ يَا نَبِيَّ اللَّهِ قَالَ ‏(‏ قُولُوا اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ وَبَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ ‏)‏ ‏.‏

١٣٠٠ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ الأُمَوِيُّ، فِي حَدِيثِهِ عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ حَكِيمٍ، عَنْ خَالِدِ بْنِ سَلَمَةَ، عَنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ، قَالَ سَأَلْتُ زَيْدَ بْنَ خَارِجَةَ قَالَ أَنَا سَأَلْتُ، رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ صَلُّوا عَلَىَّ وَاجْتَهِدُوا فِي الدُّعَاءِ وَقُولُوا اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget