Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

12/25/20

249﴿ إِجَابَة دَعْوَتِهِ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ 

“Peygamber (s.a.v)’in duasının (Allah katında) kabul olması”[2] ile ilgili hadisler

Kadı İyâz (ö. 544/1149) ve bir çok alim, Hz. Peygamber (s.a.v)’in duasının Allah katında kabul olması ile ilgili hadislerin tevatür olduğunu belirtmiştir.

Kadı İyâz bu konuda şöyle der: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in lehte ve aleyhte insanlar hakkında yaptığı duanın kabul olduğu ‘genel anlamıyla’ mütevatirdir. Bu husus, herkes tarafından kesinlikle bilinmektedir.”

Şihâb (ö. 1069/1659), Kadı İyâz (ö. 544/1149)’ın “Şifâ” adlı kitabına yazdığı şerhte, Müellif Kadı İyâz’ın, ‘genel anlamıyla’ ilgili sözünü şöyle açıklamaktadır:

“Hz. Peygamber (s.a.v)’in duasının (Allah katında) kabul olması ile ilgili hadisin teferruatı tevatür olmasa bile ‘genel anlamı itibariyle’ manevi bir şekilde mütevatirdir.”

* * *

[2]      Hz. Peygamber (s.a.v), Allah’tan vahiy alma ve bunu insanlara tebliğ etme görevi olduğu için Allah katında katında büyük bir makama ve yere sahip olduğu için Allah, onun, insanlar  hak­kında lehte ve aleyhte yaptığı duayı kabul etmekteydi. 

        Hz. Peygamber (s.a.v) bir şefkat ve rahmet peygamberi olması hasebiyle zalim, fasık, günahkar veya mazlum bütün ümmetine karşı şefkat duymaktaydı. Mekke’de iken Kabe’de namaz kılar­ken secdeye gittiğinde üzerine deve işkembesi konulmuş, Taif’e gittiğinde taşlanmış, Mekkeli müşrikler tarafından her türlü işkence ve eziyete maruz kalmasına rağmen onların aleyhine dua etmemişti. Çünkü onlara dua ettiği takdirde duasının kabul edilerek aleyhlerine tecelli edilece­ğini bilmekteydi. Bu nedenle de onlara beddua etmekten her zaman kaçınmıştı.

        Bir-i Maûne ve Ric’i vakasında Hz. Peygamber (s.a.v)’e ihanet edilip sahabelerinin şehid edil­mesi sebebiyle Hz. Peygamber (s.a.v), bu olayı gerçekleştiren kimseler hakkında bir ay boyunca sabah namazı beddua etmişti. Bu bedduanın sonucunda,  olaya karışanlar çeşitli şekillerde öl­müştü.

        Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v) Enes’in mal ve çocuklarının çok olması için, Abdurrahman b. Avf’ın bereketli olması için, Abdullah ibn Abbâs’ın dinde anlayışlı olması ve tevili öğrenmesi için ve daha bir çok kimse için lehte dua etmişti. Bu dualar, zamanla gerçekleşmişti. 


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

 248﴿ دَعْوى النُّبُوَّةِ مِنْهُ صَلىَّ اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِظْهَاره لِلْمُعْجِزَاتِ 

“Peygamber (s.a.v)’in peygamberlik davası ve bu davasını mucizelerle ortaya koyması” ile ilgili hadisler

Sa’d (ö. 792/1389“Şerhu’n-Nesefî”de konu ile ilgili olarak bazı hususları belirtip ardından da bu konudaki hadislerin mütevatir olduğunu aynen şöyle anlatmaktadır:

“Hz. Muhammed (s.a.v)’in peygamberliğine gelince, O, hem peygamberlik davasında bulunmuş -O’nun peygamberlik davasında bulunduğu tevatürle sabittir- ve hem de mucizeler göstermiştir… Hz. Peygamber (s.a.v)’den harikulade hususları gösterdiği nakledilmiştir. Gösterilen mucizeler ile ilgili nakiler, -bu çeşit nakiller hernekadar teferruat itibariyle ahad olsa bile- ortak noktalar itibariyle tevatür derecesine ulaşmıştır. Hz. Ali (r.anh)’ın cesareti ile Hatem et-Tâî’nin cömertliği gibi. Şüphe yok ki, teferruat yönünden ahad olsa da, bunlardan her biri tevatürle sabit olmuştur. Bunlarla ilgili hususlar, “Siyer” kitaplarında geçmektedir.”

Kadı İyâz (ö. 544/1149“Şifâ”da bazı imamlardan naklen der ki: “Mucizeler ve harikulade olaylardan herhangi biri, kesin bir bilgiye ulaşmasa bile, Hz. Peygamber (s.a.v)in eliyle meydana gelmiştir. Bu nedenle de toplu olarak bunu vermektedir.”

Şihâb (ö. 1069/1659) Kadı İyâz’ın “Şifâ” adlı kitabına yaptığı şerhte der ki: “’Toplu olarak’ ifadesi, ‘bu hadislerin toplamı’ anlamına gelmektedir. Bu ise, manevi mütevatir diye adlandırılmıştır.”

(Suyûtî) “Metâliu’l-Musirrât”da konu ile ilgili olarak şöyle der: “Her nekadar Hz. Peygamber (s.a.v)’in şahsi özellikleri ile ilgili bütün mucizeler, mütevatir olmasa bile, Hz. Peygamber (s.a.v)’in  (peygamberlik davası ile ilgili) bu mucizesi, manevi mütevatirdir. (Buradaki) ortak nokta, rivayetlerin teferruatı arasında yer almaktadır.”

İleride de geleceği üzere, (Hz. Peygamber’in mucizeleri iki kısma ayrılır: Birincisi:) Hz. Peygamber (s.a.v)’in, hem zatı ve hem de kişisel özellikleri ile ilgili mucizelerdir. Bunların bazısı, mütevatirdir.

(İkincisi:) Kesin olarak bilinip bize tevatür yolu ile ulaşan mucizelerdir. Hz. Peygamber (s.a.v)’in bu tür mucizeleri getirmesin de, göstermesinde ve peygamberlik davasını bu tür mucizelerin kanıtıyla delil getirmesinde herhangi bir görüş ayrılığı ve şüphe yoktur. Mucize olarak, öncesinde ve sonrasında bir benzerinin daha bulunmadığı ‘Kur’an Mucizesi’, sana yeter ve artar bile.

Kadı İyâz’ın “Şifâ”’da konu ile ilgili olarak der ki: “Bu tür mucizeleri, bilinçli bir şekilde inatla inkar eden kimse, efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in dünyadaki varlığını inkar etmiş gibi olur.”


* * *

      “Mucize” kelimesi, sözlükte; “acz” kökünden türetilmiş bir kelime olup ac.z bırakan, güçsüz kılan, karşı konulmaz harika olay anlamlarına gelmektedir. Terim olarak ise; peygamberin elinde, peygamberlik davasında doğruluğunu ispat için Allah tarafından tabiat kanunlarına ay­kırı olarak  yaratılan harikulade olay olup başkaları tarafından bir benzeri getirilemez.

        Mucize; bütün yaratıkların, melek, cin ve insanların güçlerini aşmakta olup peygamberliği tasdik ve doğrulama mahiyetindedir.

        Mucizenin meydana gelmesi, aklen imkansız değildir. Aslında  her an insanın çevresinde mey­dana gelen  olaylar ve hayatın kendisi, mucizeler kümesidir.

        İki şey arasında sabit, değişmez bir nispet olarak kabul edilen tabiat kanunu bir tecrübe sonucu keşfedilir ve hüküm olarak ifade edilir. Bu hüküm, mutlak zaruri değildir. Çünkü aynı sebepler, daima aynı sonuçları vermez.

        Mucizenin temelinde üç temel unsur vardır:

        1. Kafirlerin yada müşriklerin istekte bulunması.

        2. Bu kimselere karşı meydan okumanın olması

        3. Müminlerin imanın artması

        Bazen kafirler, peygamberden mucize getirmesini isterler. Peygamber de, onlara karşı meydan okuma mahiyetinde Allah’ın izniyle mucize getirir. Örneğin, Semud kavmi, Hz. Salih (a.s)’dan; kayanın içinden dişi bir deve  getirmesini istemişlerdi. Hz. Salih (a.s)’da, peygamberliğinin bir kanıtı olma mahiyetinde, onların bu isteğini yerine getirmişti. Yine Mekkeli müşrikler de, Mekkî surelerin tam 25 yerinde açıkça Hz. Peygamber (s.a.v)’den mucize getirmesini istemişlerdi. Kur’an’ın, bu tür karşı çıkışlara karşı cevabı, susturcu ve geçersizleştirici idi.

        Bazen de kafirler, peygamberden mucize istemeseler bile, peygamber, peygamberliğinin bir kanıtı olarak onlara mucize yada mucizeler göstermişti. Örneğin, Hz. Musa (a.s)’ın, elini koy­nuna koymasıyla elinin beyazlaşması, asanın büyük bir yılana dönüşmesi ve diğer 9 mucizesi gibi.

        Bazen de Rabbanî yardım ve desteklemeyle müminlerin imanının artması ve Hz. Peygamber (s.a.v)’in, peygamberliğini kanıtlama mahiyetinde bir çok mucize meydana getirmiştir. Bu tür mucizeler, hadislerde geçmektedir. Bu tür rivayetler, lafzi mütevatir olmayıp manevi mütevatirdir. İnakrı küfrü gerektirmez. Zaten bu tür mucizeler, inanç esasları içerisinde yer al­mamaktadır. 


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

 247﴿ اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ 

“Kişi, sevdiği kimseyle beraberdir”[32]

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Ebu Musa el-Eş’arî

2.     Safvân b. Assâl

3.     Câbir b. Abdullah

4.     Abdullah ibn Mes’ud

5.     Ebu Hureyre

6.     Hz. Ali

7.     Ebu Katâde

8.     Ebu Süreyha

9.     Abdullah b. Yezîd el-Hutamî

10.     Safvân b. Kudâme

11.     Urve b. Mudarris et-Tâî

12.     Muâz b. Cebel

13.     Ebu Ümâme el-Bâhilî

Toplam, 13 kişi.

(Derim ki:) Bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:

14.     Ebu Zerr

15.     Enes

(Zürkânî) “Şerhul-Mevâhib”de der ki: “Bu hadis, mütevatirdir. (İbn Hacer) “el-Feth”de dedi ki: ‘Hafız Ebu Nuaym “Kitâbu’l-Muhibbîn me’al-Mahbûbîn”de bu hadisin bütün geliş yollarını bir araya toplamıştır. Bu hadisi rivayet eden sahabilerin sayısı, 20 kadara ulaşmıştır. Bu sahabilerin çoğunun rivayetinde, hadis,  ﴿ اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ ﴾ “Kişi, sevdiği kimseyle beraberdir” şeklinde gelmiştir. Bazı rivayetlerde yer alan Enes hadisi, ﴿ أَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ ﴾ “Sen, sevdiğin kimseyle berabersin” lafzıyla gelmiştir.’”

(Münâvî’de) “Teysîr”de der ki: “Bu hadis, meşhur ve mütevatirdir.”

(Zebîdi’de) “Şerhu’l-İhyâ”da konu ile ilgili olarak der ki: “Hz. Peygamber (s.a.v)’den gelen bu hadis, geliş yollarının çok olmasından ötürü gerçekten meşhur yada mütevatirdir.”

Yine de doğruyu en iyi bilen Allah’tır.


* * *

[32]     Hadis, müslümanların, cennette sevdikleriyle beraber olacaklarını bildirmektedir.

        Müslüman bir kimse, bir kulu, Allah için ihlasla severse muhakkak Allah onları cennette biraraya  getirecektir. Velev ki ameli, sevdiği zatın amelinden az olsun. Bunun sebebi o kimse­nin, salih kimseleri, taat ve ibadetlerinden dolayı sevmesidir. Bu konuda niyet, temel olup amel de niyete bağlıdır. Bu nedenle Allah, fazlu kereminden salih kimselere verdiği sevaptan ona da verir. Aslında ikisi de cennette farklı tabakada olmalarına rağmen ikisinin de tavanı, Arş-ı A’zam’dır. Tıpkı koni biçimindeki bir dağın etrafında, birbiri içinde yada birbirinden yüksek bi­çimindeki dairelerin, birbirinin üstünde olması gibi. Bu sebeple ikis de ayrı ayrı olmalarına rağ­men birlikte olabilir ve birbirine bakabilir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Edeb 96; Müslim, Birr 161 (2639), 165 (26402641); Tirmizî, Zühd 50 (2388); Ebu Dâvud, Edeb 122 (5126); Dârimî, Rikâk 71; Taberânî


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget