﴾
“Rükudan doğrularken söylenecek söz”
Sehâvî (ö.
(Derim ki:) Görünen o ki, rükudan doğrularken söylenecek sözle kast edilen şudur:
﴿ سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ ﴾
“Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir. Rabbimiz! Hamd, yalnız-ca sanadır”
Bu hadis, Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerinde şu yoldan gelmiştir:
1. Ebu Hureyre[302]
﴿ ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ“ حِينَ يَرْفَعُ صُلْبَهُ مِنَ الرُّكُوعِ ثُمَّ يَقُولُ وَهُوَ قَائِمٌ:" رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ " كَانَ يَقُولُ: أَنَّهُ ﴾
“Resulullah (s.a.v), belini rükudan kaldırırken 'semiallahu limen hamideh' (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir) derdi. Tam doğrulduğunda ise, 'Rabbenâ ve leke'l-hamd (=Rabbimiz! Hamd, yalnızca sanadır) derdi.”
Yine bu hadis, Buhârî’nin “Sahîh”inde şu yoldan gelmiştir:
2. Abdullah ibn Ömer[303]
﴿ أَنَّهُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ كَانَ إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ الرُّكُوعِ قَالَ: ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ“ ﴾
“Resulullah (s.a.v), başını rükudan kaldırdığında; 'semiallahu limen hamideh' (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir). 'Rabbenâ ve leke'l-hamd (=Rabbimiz! Hamd, yalnızca sanadır) derdi.”
Yine bu hadis, Müslim’in “Sahîh”inde şu yoldan gelmiştir:
﴿ أَنَّهُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ كَانَ إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ الرَّكْعَةِ قَالَ: ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ“ ﴾
“Resulullah (s.a.v), başını rükudan kaldırdığında; 'semiallahu limen hamideh' (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir). 'Rabbenâ ve leke'l-hamd (=Rabbimiz! Hamd, yalnızca sanadır) derdi.”
Yine bu hadis, Müslim’in “Sahîh”inde şu yoldan gelmiştir:
﴿ أَنَّهُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ كَانَ إِذَا رَفَعَ ظَهْرَهُ مِنَ الرُّكُوعِ قَالَ: ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ“ ﴾
“Resulullah (s.a.v), belini rükudan kaldırdığında; ‘semiallahu limen hamideh' (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir). 'Allahumme Rabbenâ leke'l-hamd' (=Allahım! Ey Rabbimiz! Hamd, sanadır)’ derdi.”
Yine bu hadis, Müslim’in “Sahîh”inde şu yoldan gelmiştir:
﴿ كَانَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ الرُّكُوعِ قَالَ: ”اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ“ ﴾
“Resulullah (s.a.v), başını rükudan kaldırdığında; 'semiallahu limen hamideh' (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir). 'Allahumme Rabbenâ leke'l-hamd' (=Ey Allahım! Rabbimiz! Hamd, sanadır) derdi.”
Yine bu hadis, Buhârî’nin “Sahîh”inde şu yoldan gelmiştir:
﴿ كُنَّا نُصَلِّي وَرَاءَ النَّبِيِّ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ الرَّكْعَةِ قَالَ: ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ“ ﴾
“Biz, Hz. Peygamber (s.a.v)’in arkasında namaz kılardık. Hz. Peygam-ber (s.a.v), başını rükudan kaldırınca, 'semiallahu limen hamideh' (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir) derdi.”
Yine bu hadis, Müslim’in Sahîh’inde şu yoldan gelmiştir:
﴿ كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا قَالَ: ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ“ قَامَ حَتَّى نَقُولُ قَدْ أَوْهَمَ ﴾
“Hz. Peygamber (s.a.v), 'semiallahu limen hamideh' (=Allah, kendi-sine hamd eden kimseyi işitir) dediğinde, biz; ‘herhalde yanıldı’ diyecek kadar ayakta dururdu.”
Tirmizî (ö.
Daha sonra Tirmizî, bu hadisi, Hz. Ali’ye[310] dayandırdığı bir senedle şöyle rivayet etmiştir:
﴿ كَانَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ الرُّكُوعِ قَالَ: ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ“ ﴾
“Resulullah (s.a.v), başını rükudan kaldırdığında; ‘semiallahu li-men hamideh’ (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir). ‘Rabbenâ ve leke’l-hamd’ (=Rabbimiz! Hamd, yalnızca sanadır) derdi.”
Tirmizî devamla derki: “Bu konuda Abdullah ibn Ömer, Abdullah ibn Abbâs, Abdullah ibn Ebi Evfâ, Ebu Cuhayfe ve Ebu Saîd el-Hudrî’den hadis rivayet edilmiştir.”
Yine Tirmizî, bu hadisi, Ebu Hureyre[311] yolundan merfu’ olarak şöyle rivayet etmiştir:
﴿ إِذَا قَالَ الْإِمَامُ ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ“ فَقُولُوا: ”رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ“ فَإِنَّهُ مَنْ وَافَقَ قَوْلُهُ قَوْلَ الْمَلاَئِكَةِ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ ﴾
“İmam, ‘semiallahu li-men hamideh’ (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir) dediği zaman, siz de; ‘Rabbenâ ve leke’l-hamd’ (=Rabbimiz! Hamd, yalnızca sanadır) deyiniz; çünkü kimin bu sıradaki sözü, meleklerin sözüne rastlarsa, o kimsenin geçmiş günahları bağış-lanır”
(Derim ki:) Bu (Ebu Hureye) hadisi, Buhârî ile Müslim’in üzerinde görüş birliğine vardığı bir hadistir. Ayrıca bu hadisi, üç sünen sahibi de rivayet etmiştir.
İmam Ahmed, Müslim, Ebu Dâvud, Nesâî ile İbn Mâce ise, bu hadisi, Ebu Musa el-Eş’arî[312] yolundan şöyle rivayet etmişlerdir:
﴿ إِذَا قَالَ الْإِمَامُ: ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ“ فَقُولُوا: ”رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ“ يَسْمَعُ اللّهُ لَكُمْ ﴾
“İmam, ‘semiallahu li-men hamideh’ (=Allah, kendisine hamd eden kimseyi işitir) dediği zaman, siz de; ‘Rabbenâ leke’l-hamd’ (=Rabbimiz! Hamd, yalnızca sanadır) deyiniz; çünkü Allah, sizi(n bu sözünüzü) işitir”
Hâkim (ö.
﴿ إِذَا قَالَ الْإِمَامُ: ”اَللّهُ أَكْبَر“ فَقُولُوا: ”اَللّهُ أَكْبَر“ إِذَا قَالَ: ”سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ“ فَقُولُوا: ”رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ“ ﴾
“İmam, ‘Allahu Ekber’ dediği zaman, siz de; ‘Allahu Ekber’ deyiniz. İmam, ‘semiallahu li-men hamideh’ (=Allah, kendisine hamd eden kimse-yi işitir) dediği zaman, siz de; ‘Rabbenâ leke’l-hamd’ (=Rabbimiz! Hamd, yalnızca sanadır) deyiniz”
Rükudan kalkma sırasında söylenecek bu söz, şu yollardan gelmiştir:
1. Ebu Hureyre
2. Abdullah ibn Ömer
3. Hz. Ali
4. Abdullah ibn Ebi Evfâ
5. Ebu Saîd el-Hudrî
6. Rifâa b. Râfi’
7. Enes
8. Abdullah ibn Abbâs[313]
9. Ebu Cuhayfe[314]
10. Ebu Musa el-Eş’arî
Toplam,
Bu konuda şu yollardan da hadis gelmiştir:
11. Hz. Aişe[315] ile Ebu Cuhayfe
Hz. Aişe Hadisi ile Ebu Cuhayfe Hadisi ise, Tahâvî (ö
* * *
[302] Buhârî, Ezan
[303] Buhârî, Ezan
[304] Müslim, Müsafirin
[305] Müslim, Salat
[306] Müslim, Salat
[307] Buhârî, Ezan
[308] Buhârî, Ezan
[309] Tirmizî, Salât
[310] Tirmizî, Salât
[311] Tirmizî, Salât
[312] Müslim, Salat
[313] Müslim, Salat
[314] İbn Mâce, İkame
[315] Müslim, Salat
[316] Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr,
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.