﴾
“Haricileri[135] kötüleme ve onlarla savaşmayı emretme”[136] ile ilgili hadisler
Şeyhülislam İbn Teymiyye (ö.
1. Müminlerin Hz. Ali
2. Ebu Saîd el-Hudrî
3. Sehl b. Huneyf
4. Ebu Zerr el-Gıfârî
5. Sa’d b. Eb. Vakkâs
6. Abdullah ibn Ömer
7. Abdullah ibn Mes’ud ve daha bir çokları
Hz. Peygamber (s.a.v), Haricileri şöyle anlatmaktadır:
﴿ يَحْقِرُ أَحَدُكُمْ صَلاَتَهُ مَعَ صَلاَتِهِمْ وَصِيَامِهِ مَعَ صِيَامِهِمْ وَقِرَاءَتِهِ مَعَ قِرَاءَتِهِمْ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ حَنَاجِرَهُمْ يَمْرُقُونَ مِنَ الإِسْلاَمِ كَمَا يَمْرُقُ السَّهْمُ مِنَ الرَّمِيَّةِ أَيْنَمَا لَقِيتُمُوهُمْ فَاقْتُلُوهُمْ - أَوْ قَالَ- فَقَاتِلُوهُمْ فَإِنَّ فِي قَتْلِهِمْ أَجْراً عِنْدَ اللّهِ لِمَنْ قَتَلَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لَئِنْ أَدْرَكْتَهُمْ لَاَقْتُلَنَّهُمْ قَتْلُ عَادٍ ﴾
“Sizin içinizden bir topluluk çıkar ki, onlar, sizden birisinin kıldığı namazı, kendilerinin kıldığı namaz; tuttuğunuz orucu, kendilerinin tuttuğu oruc ve okuduğunuz kıratı, kendi okudukları kıraat karşısında küçümserler. Onlar, Kur’an-ı okurlar, fakat okudukları Kur’an, boğazlarını geçmez. Onlar, okun yaydan çıkması gibi İslam’dan çıkarlar. Onlarla nerede karşılaşırsanız, hemen onları öldürün. -yada şöyle buyurdu:- Onlarla savaşın; çünkü onları öldüren kimseye Kıyamet gününde Allah’ın vereceği bir ücret vardır. Eğer onlara yetişecek olursam, (Vallahi) Âd kavminin öldürülmesi gibi[137] onları öldürürüm.”[138] (İbn Teymiyye’nin sözü burada bitmektedir.)
(Yine İbn Teymiyye) “Risâletü’l-Furkân” adlı eserinde konu ile ilgili olarak aynen şöyle der: “Haricileri kötüleme ve onlarla savaşmayı emretme hususunda gerçekten pek çok hadis vardır. Hadis otoriterlerine göre, bu hadisler; (Kıyamet günü) Allah’ın görülmesi, Kabir azabı ile fitnesi, Şefaat ve Havz ile ilgili hadisler gibi mütevatirdir.”
* * *
[135] Hariciler, Hz. Osman’ın şehid edilmesiyle başlayan iç karışıklıkların sonunda ortaya çıkan bir fitne grubunun adıdır. Bunlar, Sıffîn savaşından sonra Hz. Ali ile Muâviye arasındaki ihtilafın, iki hakem tarafından Kur’an’a göre çözümlenmesi şeklinde bir karara varılınca, b ukararı, “Kur’an’a” uygun bulmamışlardır. Hz. Ali fiilen halife seçilince, onların üzerine giderek onlarla savaşmıştır. Hz. Ali’ye karşı siyasî bir eylem olarak ilk toplandıkları yerin adı, “Harûra” olduğu için bunlara “Harûrîler” de denmiştir.
Hariciler, “büyük günah işleyen kimse kafir olur” diye ortaya attıkları bir prensible hareket ettikleri için zamanla Kelamî,- Siyasî bir fırka mahiyetini kazanmışlardır.
Hariciler, değişik kollara ayrılmıştır. Zamanımıza kadar varlığını sürdüren kolu, İbadiye’dir. Bugün Tunus, Cezayir ve Umman’da bunlara rastlanmaktadır. Zengibar’ın resmi mezhebinin “İbadiye” olduğu bilinmektedir.
[136] Konu ile ilgili hadislerde, “Hariciler” kelimesi bazen geçmekte ve bazen de geçmemektedir. Esasen bu tür hadislerde, sonradan ortaya çıkması muhtemel bir takım kimseler ve bu kimselerin özellikleri sayılmaktadır. Bazı İslam alimleri, bu özellikleri göz önünde bulundurarak, bu kimselerin, Hariciler olduğunu sanmışlardır.
Harici, kelime anlamıyla, “çıkan” anlamına gelmektedir. Hariciler de, çıkanlar anlamına gelmektedir. İşte Hz. Peygamber (s.a.v), burada bir durum tespiti yaparak, Müslüman gibi görünüp de gerçekte ise okun yaydan çıkması gibi İslam Dininden çıkan kimseleri anlatmaktadır. Bunların, Hariciler olabileceği gibi, bu özelliklere sahip ve Müslüman gözüken her topluluk olabilir. İslam Tarihinde ortaya çıkan Hariciler ile ilgili olarak, onların, İslam dininden çıkıp kafir olduklarını söylemek, çok zor bir olay. O zamana kadar sahabe arasında bir takım farklılıklar olmasına rağmen, onlar, düşünce ve eylem anlamında yeni bir Kelamî-Siyasî bir ekol ve fırka olarak ortaya çıktıkları için onlara “Hariciler” denmiştir. Yoksa “ayrılanlar” anlamına gelen Mu’tezile Mezhebi için onlara mensup kimselerin direkt olarak kafir oldukları ileri sürülmemiştir. Bu durum, Kelamî, Siyasî, Tasavvufî vb. bir yapıya sahip her Müslüman topluluk için geçerlidir. Ama bazen bu topluluklar içerisinde yer alan bazı kimseler, ileri sürdükleri fikirler gereği tekfir edildikleri olmuşsa da, bu toplulukların, tümden kafir olduklarını ileri sürmek ve bunların ebedi olarak Cehennemde yanacaklarını söylemek, yakışık almaz.
[137] Âd kavmi, küfür ve isyanda kalmayı sürdürünce, Allah, onların üzerine, her şeyi tozu dumana katan bir rüzgar göndermek suretiyle onları helak etmiştir. Bununla ilgili olarak b.k.z: Hûd:
[138] Buhârî, Fezâilu’l-Kur’an
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.