“Delil getirme, iddia sahibine aittir. Yemin ise, iddiayı inkar eden kimseye aittir”[4]
Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:
1. Abdullah ibn Ömer
2. Amr b. Şuayb, babasında, o da atasından
3. Abdullah ibn Abbâs
4. Ebu Hureyre
5. Berre bint. Ebi Tüczâ el-Abderiyye
Yine bu hadis, Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerinde şu yoldan gelmiştir:
Yine bu hadis, Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerinde şu yoldan da gelmiştir:
Bu hadis, şu şekilde gelmiştir:
﴿ أَلَكَ بَيِّنَةٌ؟ قُلْتُ: لاَ. فَقَالَ: لِلْيَهُودِيِّ اِحْلِفْ ﴾
“‘Senin bir delilin var mıdır?’ (diye sordu. Ben de:) ‘Hayır’ dedim.
Bunun üzerine Yahudi’ye dönüp ona: ‘Yemin et’ buyurdu.”
Müslim ise “Sahîh”inde bu hadisi şu yoldan rivayet şu yoldan rivayet etmiştir:
Bu hadis de, şu şekilde gelmiştir:
أ﴿ َلَكَ بَيِّنَةٌ؟ قُلْتُ: لاَ. قَالَ: فَلَكَ يَمِينُهُ ﴾
“‘Senin bir delilin var mıdır?’ (diye sordu. Ben de:) ‘Hayır’ dedim.
Bunun üzerine (bana): ‘Yemin etmen gerekmektedir’ buyurdu.”
Abdullah ibn Abbâs hadisi,[8] Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerinde şu şekilde geçmektedir:
﴿ لَوْ يُعْطَى النَّاسُ بِدَعْوَاهُمْ لَادَّعَى نَاسٌ دِمَاءَ رِجَالٍ وَأَمْوَالَهُمْ وَلَكِنَّ الْيَمِينَ عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ ﴾
“İnsanlara (sırf) davaları sebebiyle (hiç delil olmadan istedikleri) verilse, bir takım insanlarda, (diğer) insanların kanlarını ve mallarını (istemeyi) iddia ederdi. Fakat yemin, davalıya aittir”
İsmâîl (ö.
﴿ وَلَكِنْ اَلْبَيِّنَةَ عَلَى الطَّالِبِ وَالْيَمِين عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ ﴾
“Fakat delil getirme, (iddiayı) talep edene aittir. Yemin de davalıya aittir.”
Sa’d et-Taftazânî (ö.
Hayâlî (ö.
“(Sa’d’ın, bu hadisin mütevatir olduğu ile ilgili) bu sözü, mücerret bir faraziyedir. (Çünkü Sa’d, sadece konuyu) örneklendirmek için (bu hadisi getirmiştir.) Bu nedenle de bu hadis, ancak meşhur (hadis) olup mütevatir (hadis) değildir.”
(Derim ki:) Bu hadis, mana bakımından mütevatirdir. Nitekim bu husus, anlattıklarımızdan da anlaşılmaktadır. Yine de doğruyu en iyi bilen Allah’tır.
* * *
[4] Adaletin tam olarak tecelli edebilmesi için; dava edilen hakkın ispat edilebilmesi şarttır. Çünkü hakim, tarafların getireceği ve ortaya koyacağı delilleri esas alarak bir hükme varmak mecburiyetindedir. Davacı, haklı olsa bile, varlığını ispat edemediği müddetçe, hakkını elde edemez.
İslam Hukuku’nda ispat etme mecburiyeti, dava açan kimsenin üzerindedir. Davalı inkar ederse, yemin teklif edilir. Hakkı kesin olarak ortaya koyacak her delil, hakimin vereceği hükme dayanak teşkil eder.
Bu konuda gelen hadisler için ayrıca b.k.z: Buhârî, Rehin
[5] Buhârî, Ahkam
[6] Buhârî, Husumât
[7] Müslim, İman
[8] Buhârî, Tefsiru sure-i Âl-i İmran
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.