Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

06/26/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Terikesi

2863. Mü'minlerin annesi Hazret-i Aişe (radıyallahü anh)'den Rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edince, hanımları Osman b. Affan (radıyallahü anh)'ı, Ebû Bekir (radıyallahü anh)'e gönderip Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan kendilerine düşen mirası ondan istemesini söylediler. Bunun üzerine Hazret-i Aişe (radıyallahü anh) onlara; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Biz miras bırakmayız; bizim bıraktığımız sadakadır.» buyurmamış mıydı? dedi. Buhârî, Feraid, 85/3; Müslim, Cihad, 32/16, no:51.

2864. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: «Benim varislerim altın paraları bölüşmez. Hanımlarımın nafakasından ve işçimin masrafından başka bıraktıklarım sadakadır.» Buhârî, Feraid, 85/3; Müslim, Cihad, 32/16, no:55.

١٢ - باب مَا جَاءَ فِي تَرِكَةِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم

٢٨٦٣ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ : أَنَّ أَزْوَاجَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ تُوفِّي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم، أَرَدْنَ أَنْ يَبْعَثْنَ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ إِلَى أبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، فَيَسْأَلْنَهُ مِيرَاثَهُنَّ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ لَهُنَّ عَائِشَةُ : أَلَيْسَ قَدْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَا فَهُوَ صَدَقَةٌ )(٦٤٣).

٢٨٦٤ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ أبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( لاَ يَقْتَسِمُ وَرَثَتِي دَنَانِيرَ، مَا تَرَكْتُ بَعْدَ نَفَقَةِ نِسَائِي وَمُؤْنَةِ عَامِلِي، فَهُوَ صَدَقَةٌ )(٦٤٤).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11. Gök Gürültüsü Duyulunca Ne Denir?

2862. Abdullah b. Zübeyr'in oğlu Amir, gök gürültüsünü duyduğu zaman konuşmayı bırakır ve şöyle derdi:

«Gök gürlemesi hamd ile, melekler de korku ile onu teşbih eder.» Râd, 13. Bundan sonra da: «Bu, elbette ki yeryüzündekilere şiddetli bir tehdittir» derdi.

١١ - باب الْقَوْلِ إِذَا سَمِعْتَ الرَّعْدَ

٢٨٦٢ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَامِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ كَانَ إِذَا سَمِعَ الرَّعْدَ تَرَكَ الْحَدِيثَ وَقَالَ : سُبْحَانَ الَّذِي يُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهِ وَالْمَلاَئِكَةُ مِنْ خِيفَتِهِ. ثُمَّ يَقُولُ : إِنَّ هَذَا لَوَعِيدٌ لأَهْلِ الأَرْضِ شَدِيدٌ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10. Takva

2860. Enes b. Malik (radıyallahü anh) der ki: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) ile beraber çıkmıştık. O, bahçeye girdi, aramızda bir duvar vardı. Onun şöyle dediğini işittim:

« Ömer b. Hattab mü'minlerin emiri! Bak, bak!.. Allah'a yemin ederim ki, ya Allah'dan korkarsın veya sana azab eder.»

2861. Kasım b. Muhammed şöyle derdi: Yapmadıkları bir şeyi konuşmayı sevmeyen insanlarla yaşadım. (Sahabeleri kast ediyor)

İmâm-ı Mâlik der ki: Kasım, bununla ameli kast etmiştir. Zira kişinin sözüne değil ameline bakılır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: «Ey iman edenler! Niçin yapmıyacağınız şeyi söylüyorsunuz? Allah yanında en kötü şey, yapmıyacağınız şeyi söylemektir.» (Saff, 2-3).

١٠ - باب مَا جَاءَ فِي التُّقَى

٢٨٦٠ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي طَلْحَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ : سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ وَخَرَجْتُ مَعَهُ حَتَّى دَخَلَ حَائِطاً، فَسَمِعْتُهُ وَهُوَ يَقُولُ وَبَيْنِى وَبَيْنَهُ جِدَارٌ، وَهُوَ فِي جَوْفِ الْحَائِطِ : عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ، بَخٍ بَخٍ، وَاللَّهِ لَتَتَّقِيَنَّ اللَّهَ أَوْ لَيُعَذِّبَنَّكَ(٦٤٢).

٢٨٦١ - قَالَ مَالِكٌ : وَبَلَغَنِي أَنَّ الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ كَانَ يَقُولُ : أَدْرَكْتُ النَّاسَ وَمَا يَعْجَبُونَ بِالْقَوْلِ.

قَالَ مَالِكٌ : يُرِيدُ بِذَلِكَ الْعَمَلَ، إِنَّمَا يُنْظَرُ إِلَى عَمَلِهِ، وَلاَ يُنْظَرُ إِلَى قَوْلِهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9. Bir Kimsenin Ameli Yüzünden Topluma

2858. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Hazret-i Peygamberin hanımı Ümmü Seleme;

« içimizde salih kimseler varken biz helak olur muyuz Ya Resûlallah?» dediğinde, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Evet, kötülük çoğalınca helak olursunuz» diye cevap verdi. İbn Abdilber der ki: Bu hadis Ummu Seleme'den, sadece kuvvetli olmayan bir yoldan bilinir.

Âişe (radıyallahü anha b. Cahş'tan bilinmektedir, meşhur ve mahfuzdur. Bkz. Buhârî, Enbiya, 60/7; Müslim, Fiten, 52/1, no:1.

2859. Ömer b. Abdülaziz, şöyle bir söz söylenirdi, dedi: «Yüce Allah bir kişinin günahından dolayı topluma azab etmez, fakat bir kötülük açık olarak işlenirse toplumun hepsi azaba duçar olurlar.»

٩ - باب مَا جَاءَ فِي عَذَابِ الْعَامَّةِ بِعَمَلِ الْخَاصَّةِ

٢٨٥٨ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ أُمَّ سَلَمَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَتْ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنَهْلِكُ وَفِينَا الصَّالِحُونَ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( نَعَمْ إِذَا كَثُرَ الْخَبَثُ )(٦٤١).

٢٨٥٩ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أبِي حَكِيمٍ، أَنَّهُ سَمِعَ عُمَرَ بْنَ عَبْدِ الْعَزِيزِ يَقُولُ : كَانَ يُقَالُ إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى لاَ يُعَذِّبُ الْعَامَّةَ بِذَنْبِ الْخَاصَّةِ، وَلَكِنْ إِذَا عُمِلَ الْمُنْكَرُ جِهَاراً اسْتَحَقُّوا الْعُقُوبَةَ كُلُّهُمْ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 8. Malı Gereksiz Yerlere Harcamak Ve İki Yüzlülük

2856. Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: «Allah sizden üç hususta razı olur ve üç hususta da size gazap eder. Sizin kendisine ibadet edip ona hiçbir ortak koşmamanıza; toptan Kur’an-ı Kerim'e yapışmanıza ve Allah'ın başınıza geçirdiği kişilere itaat etmenize razı olur. Dedikodu yapmanıza, malınızı gereksiz yerlere harcamanıza ve çok soru sormanıza da gazab eder.» Müslim, Akdiye, 30/5, no:10.

2857. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: İnsanların en kötüsü, şunlara bir yüzünü, bunlara da başka bir yüzünü gösteren iki yüzlü kimselerdir.» Buhârî, Ahkam, 93/27; Müslim, Birr, 43/26, no: 99.

٨ - باب مَا جَاءَ فِي إِضَاعَةِ الْمَالِ وَذِي الْوَجْهَيْنِ

٢٨٥٦ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ [عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ](٦٣٨) أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( إِنَّ اللَّهَ يَرْضَى لَكُمْ ثَلاَثاً، وَيَسْخَطُ لَكُمْ ثَلاَثاً, يَرْضَى لَكُمْ أَنْ تَعْبُدُوهُ وَلاَ تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئاً، وَأَنْ تَعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعاً، وَأَنْ تَنَاصَحُوا مَنْ وَلاَّهُ اللَّهُ أَمْرَكُمْ، وَيَسْخَطُ لَكُمْ قِيلَ وَقَالَ، وَإِضَاعَةَ الْمَالِ، وَكَثْرَةَ السُّؤَالِ )(٦٣٩).

٢٨٥٧ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ أبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( مِنْ شَرِّ النَّاسِ ذُو الْوَجْهَيْنِ، الَّذِي يَأْتِي هَؤُلاَءِ بِوَجْهٍ، وَهَؤُلاَءِ بِوَجْهٍ )(٦٤٠).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7. Yalan Ve Doğru Sözler

2851. Safvan b. Süleym şöyle Rivâyet etti: Bir zat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e:

« Hanımıma yalan söyleyebilir miyim Ya Resûlallah?» diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Yalanda hayır yoktur.» buyurdu. O zat:

« Ona bir takım vaadlerde bulunup Yerine getireceğine inandığı vaadler demektir. kendisine söyleyebilir miyim?» diye sorunca, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Bunda bir günah yoktur.» buyurdu. Mürseldir. Ebu Ömer der ki: Hiçbir yoldan müsned olduğunu bilmiyorum.

2852. İmâm-ı Mâlik'e Rivâyet edildiğine göre Abdullah b. Mesud şöyle derdi: Doğru sözden ayrılmayın. Çünkü doğruyu söylemek iyi amel yapmaya, iyi amel yapmak da cennete götürür. Yalandan sakının. Çünkü yalan günaha götürür. Günah ise cehenneme götürür. Nitekim: «Doğru konuştu, iyi amel işledi; yalan konuştu, günaha girdi» sözü meşhurdur. Buhârî, Edeb, 78/69; Müslim, Bir, 45/29, no: 103-105,

2853. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Lokman'a ondaki fazileti kast ederek:

« Gördüğümüz bu fazilete seni ulaştıran nedir? diye sorulduğunda, Lokman:

«Doğru konuşmak, emaneti yerine getirmek ve gereksiz işleri terk etmek» diye cevap verdi.

2854. İmâm-ı Mâlik'in Rivâyet ettiğine göre Abdullah b. Mesud (radıyallahü anh) şöyle derdi: Kul yalan konuşmaya devam ettikçe, Allah katında yalancılardan yazılıncaya ve kalbinin tamamı kararıncaya kadar kalbinde siyah bir leke belirir. Mevkuftur, hükmü merfudur. Çünkü bu konuda içtihada yer yoktur.

2855. öaivan b. Süleym der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: « Mü'min korkak olur mu?» diye sorulduğunda: « Evet» diye cevap verdi.

« Mü'min yalancı olur mu?» diye sorulunca da: « Hayır» buyurdu. Mürsel veya mu'daldir, ebu Ömer derki: Sağlam biryoldan müsned olarak bilmiyorum. Hasen-mürsel bir hadistir.

٧ - باب مَا جَاءَ فِي الصِّدْقِ وَالْكَذِبِ

٢٨٥١ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ سُلَيْمٍ، أَنَّ رَجُلاً قَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم: أَكْذِبُ امْرَأَتِي يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ؟ ( لاَ خَيْرَ فِي الْكَذِبِ ). فَقَالَ الرَّجُلُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ، أَعِدُهَا وَأَقُولُ لَهَا ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ؟ ( لاَ جُنَاحَ عَلَيْكَ )(٦٣٤).

٢٨٥٢ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مَسْعُودٍ كَانَ يَقُولُ : عَلَيْكُمْ بِالصِّدْقِ، فَإِنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إِلَى الْبِرِّ، وَالْبِرَّ يَهْدِي إِلَى الْجَنَّةِ، وَإِيَّاكُمْ وَالْكَذِبَ، فَإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الْفُجُورِ، وَالْفُجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ، أَلاَ تَرَى أَنَّهُ يُقَالُ : صَدَقَ وَبَرَّ، وَكَذَبَ وَفَجَرَ(٦٣٥).

٢٨٥٣ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّهُ قِيلَ لِلُقْمَانَ : مَا بَلَغَ بِكَ مَا نَرَى ؟ يُرِيدُونَ الْفَضْلَ. فَقَالَ لُقْمَانُ : صِدْقُ الْحَدِيثِ، وَأَدَاءُ الأَمَانَةِ، وَتَرْكُ مَا لاَ يَعْنِينِي.

٢٨٥٤ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مَسْعُودٍ كَانَ يَقُولُ : لاَ يَزَالُ الْعَبْدُ يَكْذِبُ، وَتُنْكَتُ فِي قَلْبِهِ نُكْتَةٌ سَوْدَاءُ حَتَّى يَسْوَدَّ قَلْبُهُ كُلُّهُ، فَيُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ مِنَ الْكَاذِبِينَ(٦٣٦).

٢٨٥٥ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ صَفْوَانَ بْنِ سُلَيْمٍ، أَنَّهُ قَالَ : قِيلَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : أَيَكُونُ الْمُؤْمِنُ جَبَاناً ؟ فَقَالَ :( نَعَمْ ؟). فَقِيلَ لَهُ : أَيَكُونُ الْمُؤْمِنُ بَخِيلاً ؟ فَقَالَ: ( نَعَمْ ). فَقِيلَ لَهُ : أَيَكُونُ الْمُؤْمِنُ كَذَّاباً ؟ فَقَالَ : ( لاَ )(٦٣٧).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. Birinin Yanında İki Kişinin Gizli Konuşması

2849. Abdullah b. Dinar der ki: Ben ve Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh), Utbe oğlu Halid'in çarşıdaki evinde idik. Bir kişi gelerek Abdullah, ile gizli konuşmak istedi. Orada Abdullah ile gizli konuşmak isteyen adamdan ve benden başka kimse yoktu. Abdullah dört kişi olmamız için bir adam daha çağırdı. Bana ve çağırdığı adama şöyle dedi: Biraz bekleyin. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle derken işittim: «Bir kişinin yanında, iki kişi gizli konuşmasın»

2850. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: «Üç kişi birarada bulunduğunda ikisi gizli konuşmasın.» Buhârî, İsti'zân, 79/45; Müslim, Selâm, 39/15, no:36.

٦ - باب مَا جَاءَ فِي مُنَاجَاةِ اثْنَيْنِ دُونَ وَاحِدٍ

٢٨٤٩ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، قَالَ : كُنْتُ أَنَا وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ عِنْدَ دَارِ خَالِدِ بْنِ عُقْبَةَ الَّتِي بِالسُّوقِ، فَجَاءَ رَجُلٌ يُرِيدُ أَنْ يُنَاجِيَهُ وَلَيْسَ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَحَدٌ غَيْرِي وَغَيْرُ الرَّجُلِ الَّذِي يُرِيدُ أَنْ يُنَاجِيَهُ، فَدَعَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ رَجُلاً آخَرَ، حَتَّى كُنَّا أَرْبَعَةً، فَقَالَ لِي وَلِلرَّجُلِ الَّذِي دَعَاهُ : اسْتَأْخِرَا شَيْئاً، فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ : ( لاَ يَتَنَاجَى اثْنَانِ دُونَ وَاحِدٍ )(٦٣٢).

٢٨٥٠ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( إِذَا كَانَ ثَلاَثَةٌ فَلاَ يَتَنَاجَى اثْنَانِ دُونَ وَاحِدٍ )(٦٣٣).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5. Dilden Korkmak

2847. Atâ b. Yesar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu Rivâyet etti: «Allah bir kimseyi iki şeyin şerrinden korursa, o kişi cennete girer.» Bunun üzerine bir zat:

« Ya Resûlallah (bunları) bize söyleme» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da sustu. Sonra dönerek, birinci sözünü aynen tekrar etti. Adam yine ona:

« (Onları) bize haber verme Ya Resûlallah» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine sustu. Sonra aynı sözünü tekrarladı. Bunun üzerine adam:

« (Onları) bize haber verme Ya Resûlallah!» dedi. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine aynı sözünü tekrarladı. Adam da ilk sözünü söyleme cihetine gidince yanındaki bir zat onu susturdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun üzerine şöyle buyurdu: «Allah bir kimseyi iki şeyin şerrinden korursa, o kişi cennete girer: Dilinin ve cinsî organlarının! Dilinin ve cinsî organlarının!..» Ebu Ömer derki; Malik'ten, bildiğim kadarıyla ihtilafsız mürseldir. Buhârî, Sehl b. Sa'd'den mevsul olarak Rivâyet eder: Rıkak, 81/23.

2848. Zeyd'in babası Eşlem şöyle Rivâyet etti: Ömer b. Hattab, Ebu Bekir dilini çekerken onun yanına girdi ve ona: «Allah seni bağışlasın, yapma!» deyince Ebû Bekir (radıyallahü anh):

« Bu, beni tehlikeye düşürdü» dedi.

٥ - باب مَا جَاءَ فِيمَا يُخَافُ مِنَ اللِّسَانِ.

٢٨٤٧ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( مَنْ وَقَاهُ اللَّهُ شَرَّ اثْنَيْنِ وَلَجَ الْجَنَّةَ ). فَقَالَ رَجُلٌ : يَا رَسُولَ اللَّهِ لاَ تُخْبِرْنَا. فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم، ثُمَّ عَادَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم، فَقَالَ مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ : لاَ تُخْبِرْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم، ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِثْلَ ذَلِكَ أَيْضاً، فَقَالَ الرَّجُلُ : لاَ تُخْبِرْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ، ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِثْلَ ذَلِكَ أَيْضاً، ثُمَّ ذَهَبَ الرَّجُلُ يَقُولُ مِثْلَ مَقَالَتِهِ الأُولَى، فَأَسْكَتَهُ رَجُلٌ إِلَى جَنْبِهِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( مَنْ وَقَاهُ اللَّهُ شَرَّ اثْنَيْنِ وَلَجَ الْجَنَّةَ، مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ، مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ، مَا بَيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ )(٦٣٠).

٢٨٤٨ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ دَخَلَ عَلَى أبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ وَهُوَ يَجْبِذُ لِسَانَهُ، فَقَالَ لَهُ عُمَرُ : مَهْ، غَفَرَ اللَّهُ لَكَ. فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ : إِنَّ هَذَا أَوْرَدَنِي الْمَوَارِدَ(٦٣١).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4. Gıybet

2846. Mahzum kabilesinden Abdullah b. Hattab'ın oğlu Muttalib derki: Bir zat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e:

« Gıybet nedir?» diye sorunca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Bir kişinin duyduğu zaman hoşlanmayacağı şeyleri anlatmandır.» buyurdu. Adam:

«Ya Resûlallah gerçek olursa da mı?» diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Asılsız bir şey söylersen bu iftira olur.» buyurdu. Şeybani,956,

٤ - باب مَا جَاءَ فِي الْغِيْبَةِ

٢٨٤٦ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ صَيَّادٍ، أَنَّ الْمُطَّلِبَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَنْطَبَ الْمَخْزُومِيَّ أَخْبَرَهُ، أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا الْغِيبَةُ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ؟ ( أَنْ تَذْكُرَ مِنَ الْمَرْءِ مَا يَكْرَهُ أَنْ يَسْمَعَ ). قَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَإِنْ كَانَ حَقًّا ؟ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( إِذَا قُلْتَ بَاطِلاً، فَذَلِكَ الْبُهْتَانُ )(٦٢٩).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3. Allah'ı Anmadan Konuşmanın Mekruhluğu

2843. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) der ki: Doğudan iki kişi gelerek hitabede bulundular. Açıklamaları halkın hoşuna gidince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)«Beyanda sihir vardır» veya «Bazı beyanlar sihirdir» buyurdu. Buhârî, Tıb, 86/51.

2844. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Meryem oğlu İsa şöyle derdi: Allah'ı anmaksızın çok konuşmayın. Sonra kalbleriniz katılaşır. Katı kalb ise, Allah'dan uzaktır, fakat siz bilemezsiniz. Siz tanrılarmışcasına insanların günahlarına bakmayınız. Kullar gibi kendi günahlarınıza bakınız. Zira insanlar (günahlara) duçar olur ve ondan kurtulabilir. Belâya uğrayanlara acıyın. Afiyetten dolayı da Allah'a hamd edin. Mürseldir. Alâ b. Abdirrahman b. Ya’kub -babası- Ebu Hureyre senediyle mevsuldür; Müslim, Bir, 45/20, no:70.

2845. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Hazret-i Peygamberin hanımı Aişe (radıyallahü anha) yatsıdan sonra ailesinden bazılarına haber göndererek: «Kâtip meleklere istirahat vermez misiniz?» derdi.

٣ - باب مَا يُكْرَهُ مِنَ الْكَلاَمِ بِغَيْرِ ذِكْرِ اللَّهِ

٢٨٤٣ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ قَالَ: قَدِمَ رَجُلاَنِ مِنَ الْمَشْرِقِ فَخَطَبَا، فَعَجِبَ النَّاسُ لِبَيَانِهِمَا، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( إِنَّ مِنَ الْبَيَانِ لَسِحْراً ). أَوْ قَالَ : ( إِنَّ بَعْضَ الْبَيَانِ لَسِحْرٌ )(٦٠٦).

٢٨٤٤ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ كَانَ يَقُولُ : لاَ تُكْثِرُوا الْكَلاَمَ بِغَيْرِ ذِكْرِ اللَّهِ، فَتَقْسُوَ قُلُوبُكُمْ، فَإِنَّ الْقَلْبَ الْقَاسِيَ بَعِيدٌ مِنَ اللَّهِ وَلَكِنْ لاَ تَعْلَمُونَ، وَلاَ تَنْظُرُوا فِي ذُنُوبِ النَّاسِ كَأَنَّكُمْ أَرْبَابٌ، وَانْظُرُوا فِي ذُنُوبِكُمْ كَأَنَّكُمْ عَبِيدٌ، فَإِنَّمَا النَّاسُ مُبْتَلًى وَمُعَافًى، فَارْحَمُوا أَهْلَ الْبَلاَءِ، وَاحْمَدُوا اللَّهَ عَلَى الْعَافِيَةِ(٦٢٧).

٢٨٤٥ - وَحَدَّثَنِي مَالِكُ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَتْ تُرْسِلُ إِلَى بَعْضِ أَهْلِهَا بَعْدَ الْعَتَمَةِ فَتَقُولُ : أَلاَ تُرِيحُونَ الْكُتَّابَ(٦٢٨).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Diline Sahip Olmak

2841. Bilal b. Haris el-Müzenî şunları Rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Bir adam Allah'ın razı olacağı bir söz söyler, o sözün ulaşacağı yere ulaşmadığını zanneder. Allah kıyamet gününe kadar bu söz sebebiyle ondan razı olduğunu yazar. Bir kimse de, Allah'ın gazabını mucip bir söz söyler, o sözün ulaşacağı yere ulaşmadığını zanneder. Bu söz sebebiyle, kıyamet gününe kadar Allah o kişiye gazab ettiğini yazar.» Ebu Hureyre'den buna yakını merfu olarak Rivâyet edilir. Bkz. Buhârî, Rıkâk, 81/23; Müslim, Zühd, 53/6, no:49,

2842. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) der ki: Bir kişi bir söz söyler de o sözden dolayı cehennem ateşine düşeceği hatırına gelmez. Bir kimse de bir söz söyler, bu sözden dolayı Allah'ın kendisini cennete koyacağı aklına gelmez. Bu mevkuftur.

Abdurrahman b. Abdillah b. Dinar -babası- Ebu Salih Ebu Hureyre yoluyla merfu olarak Rivâyet edilir: Buhârî, Rıkâk, 81/23.

٢ - باب مَا يُؤْمَرُ بِهِ مِنَ التَّحَفُّظِ فِي الْكَلاَمِ

٢٨٤١ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَلْقَمَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ بِلاَلِ بْنِ الْحَارِثِ الْمُزَنِيِّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( إِنَّ الرَّجُلَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ رِضْوَانِ اللَّهِ، مَا كَانَ يَظُنُّ أَنْ تَبْلُغَ مَا بَلَغَتْ، يَكْتُبُ اللَّهُ لَهُ بِهَا رِضْوَانَهُ إِلَى يَوْمِ يَلْقَاهُ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلَمِةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ، مَا كَانَ يَظُنُّ أَنْ تَبْلُغَ مَا بَلَغَتْ، يَكْتُبُ اللَّهُ لَهُ بِهَا سَخَطَهُ إِلَى يَوْمِ يَلْقَاهُ )(٦٢٤).

٢٨٤٢ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ أبِي صَالِحٍ السَّمَّانِ، أَنَّهُ أَخْبَرَهُ، أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ : إِنَّ الرَّجُلَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مَا يُلْقِي لَهَا بَالاً، يَهْوِي بِهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلَمَةِ مَا يُلْقِي لَهَا بَالاً، يَرْفَعُهُ اللَّهُ بِهَا فِي الْجَنَّةِ(٦٢٥).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Sevilmeyen Sözler

2837. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: «Bir kimse, müslüman kardeşine: "Ey kâfir" derse ikisinden birisi bu söze duçar olur.» Buhârî, Edeb, 78/13.

2838. Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu Rivâyet edildi:

«Bir kişinin "insanlar kahrolsun" dediğini işittiğinde (bil ki) o kişi onlardan en çabuk helake uğrayanı olur.» Müslim, Bir 45/41, no: 139.

2839. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu Rivâyet edildi: «Sizden hiç kimse: "Zamanın kötülüğü!" demesin. Zira zamana nisbet edilen şeyi yapan Allah'dır.» Buharî, Edeb, 78/101; Müslim, Elfaz, 40/1, no:4.

2840. Yahya b. Said der ki, Meryem oğlu İsa (Hazret-i İsa) yolda bir domuzla karşılaşınca ona:

« Emniyetle git» dedi. İsa'ya:

« Bu sözü domuza mı söylüyorsun? diye sordular. İsa şöyle cevap verdi:

« Ben dilimi kötü söz söylemeye alıştıracağımdan korkuyorum.»

١ - باب مَا يُكْرَهُ مِنَ الْكَلاَمِ

٢٨٣٧ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( مَنْ قَالَ لأَخِيهِ يَا كَافِرُ، فَقَدْ بَاءَ بِهَا أَحَدُهُمَا )(٦٢٠).

٢٨٣٨ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( إِذَا سَمِعْتَ الرَّجُلَ يَقُولُ : هَلَكَ النَّاسُ، فَهُوَ أَهْلَكُهُمْ )(٦٢١).

٢٨٣٩ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ أبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( لاَ يَقُلْ أَحَدُكُمْ : يَا خَيْبَةَ الدَّهْرِ، فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الدَّهْرُ )(٦٢٢).

٢٨٤٠ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ لَقِيَ خِنْزِيراً بِالطَّرِيقِ، فَقَالَ لَهُ : انْفُذْ بِسَلاَمٍ. فَقِيلَ لَهُ : تَقُولُ هَذَا لِخِنْزِيرٍ ؟ فَقَالَ عِيسَى: إنِّي أَخَافُ أَنْ أُعَوِّدَ لِسَانِى النُّطْقَ بِالسُّوءِ(٦٢٣).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget