Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

01/09/21

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 65. Âmânın İmamlığı

595- Enes'den (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) âmâ olduğu halde, İbn Ümmü Mektûm'u halka namaz kıldırmak üzere vekîl bırakmıştır.

Buhârî, ezan 40.

٦٥ - باب إِمَامَةِ الأَعْمَى

٥٩٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْعَنْبَرِيُّ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَنَا ابْنُ مَهْدِيٍّ، حَدَّثَنَا عِمْرَانُ الْقَطَّانُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم اسْتَخْلَفَ ابْنَ أُمِّ مَكْتُومٍ يَؤُمُّ النَّاسَ وَهُوَ أَعْمَى .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 64. Salih Ve Fâcir Kişilerin İmamlığı

594- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

" Salih olsun, fâcir olsun hatta büyük günah işlemiş de olsa her müslümanın arkasında farz namazı (cemaatle kılmak) vaciptir."

Sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Ayrıca bk. ed-Dârakutnî, sünen, II, 56.

٦٤ - باب إِمَامَةِ الْبَرِّ وَالْفَاجِرِ

٥٩٤ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، حَدَّثَنِي مُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ، عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ مَكْحُولٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ الصَّلاَةُ الْمَكْتُوبَةُ وَاجِبَةٌ خَلْفَ كُلِّ مُسْلِمٍ بَرًّا كَانَ أَوْ فَاجِرًا وَإِنْ عَمِلَ الْكَبَائِرَ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 63. Kendini İstemeyen Topluluğa Kişinin İmam Olması

593- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'in rivâyet ettiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurmuştur:

" Üç kişi vardır ki, Allah(ü Teâla) onların namazlarını kabul etmez: Kendisini istemeyen bir topluluğa imamlık eden kimse, namazı sonra (yani vakti geçtikten sonra) kılan kimse, hürriyetine kavuşturduğu köleyi (tekrar) köle edinen kimse"

Tirmizî, mevâkît 149; İbn Mâce, ikâme 431.

٦٣ - باب الرَّجُلِ يَؤُمُّ الْقَوْمَ وَهُمْ لَهُ كَارِهُونَ

٥٩٣ - حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ بْنِ غَانِمٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ زِيَادٍ، عَنْ عِمْرَانَ بْنِ عَبْدٍ الْمَعَافِرِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَقُولُ ‏(‏ ثَلاَثَةٌ لاَ يَقْبَلُ اللَّهُ مِنْهُمْ صَلاَةً مَنْ تَقَدَّمَ قَوْمًا وَهُمْ لَهُ كَارِهُونَ وَرَجُلٌ أَتَى الصَّلاَةَ دِبَارًا ‏) . وَالدِّبَارُ أَنْ يَأْتِيَهَا بَعْدَ أَنْ تَفُوتَهُ ‏(‏ وَرَجُلٌ اعْتَبَدَ مُحَرَّرَهُ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 62. Kadınların İmamlığı

591- Abdurrahman b. Hallâd el-Ensârî, Ummü-Veraka bint Nevfel’den rivâyet etmiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Bedr savaşına çıkacağı zaman kendisine dedim ki:

" Ya Resûlallah seninle beraber savaşa çıkmama izin ver de hastaları tedavi edeyim. Belki yüce Allah (bu sayede) bana şehidlik nasib eder." Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem da şöyle) cevap verdi:" Evinde kal, muhakkak Allah (celle celâluhu) sana şehitliği nasib edecektir"

(Vekî' b. Cerrah) der ki; Ona " şehide" denirdi. (el-Velîd) der ki: (Ümmü Veraka) Kur'ân okurdu, evinde özel müezzin bulundurmak için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den izin istemiş, (Hazret-i peygamber) O'na izin vermişti. (Veki') der ki; Ümmü Veraka'ya ait bir köle ile câriye vardı. Ölümünden sonra onların hür olacaklarını ifâde etmişti. Bu köle ile câriye bir gece kalktılar, onu bir kadife ile boğup öldürdüler. Sonra da kaçıp gittiler. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) sabahleyin bunu duydu ve halka hitaben bir konuşma yaparak;

" Kim bunları bilir" veya " görürse, yakalayıp getirsin" dedi. Nihayet Ömer (radıyallahü anh) onların (asılmasını) emretti de asıldılar ve Medine'de ilk asılan kimseler oldular."

Hadisi sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

592- Bir evvelki (591 nolu) hadis birbaşka senedlede Ümmü Veraka bint Abdillah'dan rivâyet edilmiştir. (Veki'den gelen) Önceki rivâyet daha tamdır.

(Muhammed b. Fazl) dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ümmü Veraka’yı evinde ziyaret ederdi ve ona bir müezzin tayin edip, kendisinin de ev halkına imam olmasını emretmişti. Abdurrahman b. Hallâd " Ümm-ü Veraka'nın müezzinini yaşlı bir kimse olarak gördüm" dedi.

Sadece, Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir.

٦٢ - باب إِمَامَةِ النِّسَاءِ

٥٩١ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جُمَيْعٍ، قَالَ حَدَّثَتْنِي جَدَّتِي، وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ خَلاَّدٍ الأَنْصَارِيُّ، عَنْ أُمِّ وَرَقَةَ بِنْتِ نَوْفَلٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم لَمَّا غَزَا بَدْرًا قَالَتْ قُلْتُ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ائْذَنْ لِي فِي الْغَزْوِ مَعَكَ أُمَرِّضُ مَرْضَاكُمْ لَعَلَّ اللَّهَ أَنْ يَرْزُقَنِي شَهَادَةً . قَالَ ‏(‏ قِرِّي فِي بَيْتِكِ فَإِنَّ اللَّهَ تَعَالَى يَرْزُقُكِ الشَّهَادَةَ ‏) . قَالَ فَكَانَتْ تُسَمَّى الشَّهِيدَةَ . قَالَ وَكَانَتْ قَدْ قَرَأَتِ الْقُرْآنَ فَاسْتَأْذَنَتِ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ تَتَّخِذَ فِي دَارِهَا مُؤَذِّنًا فَأَذِنَ لَهَا قَالَ وَكَانَتْ دَبَّرَتْ غُلاَمًا لَهَا وَجَارِيَةً فَقَامَا إِلَيْهَا بِاللَّيْلِ فَغَمَّاهَا بِقَطِيفَةٍ لَهَا حَتَّى مَاتَتْ وَذَهَبَا فَأَصْبَحَ عُمَرُ فَقَامَ فِي النَّاسِ فَقَالَ مَنْ كَانَ عِنْدَهُ مِنْ هَذَيْنِ عِلْمٌ أَوْ مَنْ رَآهُمَا فَلْيَجِئْ بِهِمَا فَأَمَرَ بِهِمَا فَصُلِبَا فَكَانَا أَوَّلَ مَصْلُوبٍ بِالْمَدِينَةِ .

٥٩٢ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ حَمَّادٍ الْحَضْرَمِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ، عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ جُمَيْعٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ خَلاَّدٍ، عَنْ أُمِّ وَرَقَةَ بِنْتِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ، بِهَذَا الْحَدِيثِ وَالأَوَّلُ أَتَمُّ قَالَ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَزُورُهَا فِي بَيْتِهَا وَجَعَلَ لَهَا مُؤَذِّنًا يُؤَذِّنُ لَهَا وَأَمَرَهَا أَنْ تَؤُمَّ أَهْلَ دَارِهَا . قَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ فَأَنَا رَأَيْتُ مُؤَذِّنَهَا شَيْخًا كَبِيرًا .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 61. İmamlığa Kim Daha Lâyıktır

582- Ebû Mes'ûd el-Bedrî (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

" Cemaate Allah'ın Kitabını en iyi okuyanları ve okumada en kıdemlileri imam olur. Eğer okumada müsavi iseler, hicret bakımından en kıdemlileri, eğer hicrette de eşitseler, yaşça en büyükleri onlara imam olsun. Kişiye evinde ve idaresi Şu'be dedi ki: Ben İsmaile " kişinin tekrimesi nedir?" diye sordum. O da, " yatağıdır" dedi.

Buhârî, ezan 54; Müslim, mesâcid 290, 291; Tirmizî, salât 60, edeb 24, mevâkît 60; Nesaî, imame 3, 56, II, 43; kıble 16; İbn Mâce, ezan 55 ikâme 46; Ahmed b. Hanbel. HI, 48, 51, 84, 163, 475; IV, 118. 121. 122; V, 71, 272; Hâkim el-Müstedrek, I, 243.

583- İbn Muâz babası vasıtasıyla Şu'be'den bu (bir önceki) hadisi(n aynısını) rivâyet etmiştir. (Ancak Muâz el-Anberî) bu rivâyette (şöyle) demiştir: "İdaresi altındaki yerde bulunan kimseye her hangi bir kimse imam olamaz".

Ebû Dâvûd dedi ki; Yahya el-Kattân da (Ebû'l-Velîd'in Şu'be'den) rivâyet ettiği gibi "Okumada en kıdemlileri (imam olur)" ziyadesiyle rivâyet etmiştir.

584- el-A'meş'in, İsmail b. Recâ'dan, onun da Evs b. Dam'ac'dan naklettiğine göre Evs b. Dam'ac şöyle demiştir:

Ben İbn Mes'ûd'u, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (bir önceki) hadisini naklederken işittim. (Ancak A'meş bu rivâyetinde) " Eğer okuyuşta eşitseler sünneti en iyi bilenleri; eğer sünneti bilmede eşitseler; daha önce hicret edenleri (imam olur)" demiş;

" okumada en kıdemlileri" (sözünü) söylememiştir.

Ebû Dâvûd buyurdu ki; Bu hadisi İsmail'den bir de Haccâc b. Ertât;

" Bir kimsenin yatağına izni olmadan oturma" şeklinde rivâyet etmiştir.

 Nesaî, imame 3; Tirmizî, mevâkît 60," İbn Mâce, ikâme 46.

585. .. Amr b. Selime dedi ki, Biz halkın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i (ziyarete) gidip geldikleri (yol üzerinde bulunan) bir yerleşim bölgesinde idik. (İnsanlar ziyaretten) dönerlerken bize uğrarlar ve " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu." diye konuşuyorlardı. Ben zeki bir çocuktum. Bu sebeble Kur'ân-ı Kerim'den pekçok (âyetler) ezberledim. Babam (bir defa) kabilesinden bir heyet içerisinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e elçi olarak gitmişti. (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) onlara namazı öğretip;" (Kur'ân-ı Kerimi)" en çok bileniniz size imam olsun" buyurdu. (İçlerinde) ezberinde en çok Kur'an-ı Kerim bulunan kimse olduğum için, Kur'ân-ı Kerimi en çok bilenleri ben idim. Beni öne geçirdiler, onlara üzerimde sarı küçük bir hırkam olduğu halde imamlık yapıyordum. Secdeye vardığım zaman hırka vücudumdan sıyrılıp kasılıyordu. Kadınlardan biri " İmamınızın avret mahallini bizden gizleyiniz" dedi ve bana Umman kumaşından bir gömlek satın alıverdiler, Müslümanlıktan sonra onun kadar hiç bir şeye sevinmiş değilim. Onlara yedi, yahut sekiz yaşında iken imamlık yapıyordum. "

Buhârî, ezan 54; Tirmizî, sala 60; Nesâi, imame 3, 5, 11, 43; kıble 16; İbn Mace, ezan 5; ikâme 46; Ahmed b. Hanbel, III, 84, 51, 48, 163, 475; IV/118, 121; V, 71, 272.

586- Amr b. Seleme'den yine aynı hadis rivâyet edilmiş, (ancak o, bu rivâyette, ilâve olarak) şunları da söylemiştir:

" Ben yamalı veya yırtık bir elbise ile onlara imamlık yapıyordum. Secde ettiğim zaman makatım (elbisenin yırtığından dışarı) çıkıyordu.

Ahmed b. Hanbel, V, 286.

587- Amr b. Seleme babasından nakletmiştir. (Seleme, kavminden bir grubla beraber) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e elçi olarak, gitmiştir.(Memleketlerine) dönmek isteyince;

" Ya Resûlallah, bize kim imam olacak?" diye sormuşlar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de;

" Kur'ân-ı Kerim en çok (ezberine) alanınız" diye cevap vermiştir. (Seleme) dedi ki:

" Omaat içeri girdiler.(Bundan sonra) Cirm kabilesinden içinde bulunduğum her cemaatte imam oldum ve b^s^nc kt'tdar da cenâze namazlarını kıldırdım. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi bir de Yezîd b. Hârûn, Mis'ar b. Habibi’l-Cırmiy vasıtasıyla Amr b. Seleme’den nakletmiştir. (Bu rivâyette İbn Seleme) " Kavmim, Nebiyy-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’e elçi olarak gitmişlerdi." Demiş (fakat) babasından söz etmemiştir.

Ayrıca bk. Ahmed b. Hanbel, V, 29, 71.

588- Abdullah İbn Ömer (şöyle) demiştir:

" İlk muhacirler Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Medine'ye) gelmeden önce Asba'da konaklamışlardı ve kendilerine Ebû Huzeyfe'nin hürriyetine kavuşturduğu Salim, Kur'ân-ı Kerim ençok ezberinde bulunan bir kişi olarak (onlara) imamlık ediyordu." (Râvi) el-Heysem (rivâyetine şunları da) ilâve etti: Onların içinde Ömer b. El-Hattâb ve Seleme b. Abdi’l-Esed de vardı.

Buhârî, ezan 54; Ahmed b. Hanbel, V, 71

589- Mâlik b. Hüveyris'ten (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mâlik'e veya arkadışına (şöyle) buyurmuştur:

" Namaz vakti gelince ezan okuyunuz ve sonra kamet ediniz, sonra yaşça büyük olanınız size imam olsun." Mesleme'nin (rivâyet ettiği) hadisinde (Mâlik b. Huveyris şöyle) demektedir:

" Biz o gün (ilimce) biri birinize yakındık,," (Müsedded) İsmail'in (rivâyet ettiği) hadisinde de Hâlid'in (şöyle) dediğini nakl ediyor:

" Ben Ebû Kılâbe'ye» Kur'ân kıraatinin tercih edilmesi) nerede (kaldı ya)? dedim. O da, "‘Onlar (Mâlik'le arkadaşı Kur'ân okumakta) biribirlerine yakındılar" diye cevab verdi."

Buhârî, ezan 18, 35; Tirmizî, salât 37; Nesâî, ezan 7, 8, 29; imame 4; İbn Mâce, ikâme 46, Ahmed b. Hanbel, V, 53.

590- İbn Abbâs (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:

" En hayırlınız, size müezzinlik yapsın; Kur'an'ı en iyi okuyanınız da imam olsun."

İbn Mâce, ezan 5.

٦١ - باب مَنْ أَحَقُّ بِالإِمَامَةِ

٥٨٢ - حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِيُّ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، أَخْبَرَنِي إِسْمَاعِيلُ بْنُ رَجَاءٍ، سَمِعْتُ أَوْسَ بْنَ ضَمْعَجٍ، يُحَدِّثُ عَنْ أَبِي مَسْعُودٍ الْبَدْرِيِّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ يَؤُمُّ الْقَوْمَ أَقْرَؤُهُمْ لِكِتَابِ اللَّهِ وَأَقْدَمُهُمْ قِرَاءَةً فَإِنْ كَانُوا فِي الْقِرَاءَةِ سَوَاءً فَلْيَؤُمَّهُمْ أَقْدَمُهُمْ هِجْرَةً فَإِنْ كَانُوا فِي الْهِجْرَةِ سَوَاءً فَلْيَؤُمَّهُمْ أَكْبَرُهُمْ سِنًّا وَلاَ يُؤَمُّ الرَّجُلُ فِي بَيْتِهِ وَلاَ فِي سُلْطَانِهِ وَلاَ يُجْلَسُ عَلَى تَكْرِمَتِهِ إِلاَّ بِإِذْنِهِ ‏) . قَالَ شُعْبَةُ فَقُلْتُ لإِسْمَاعِيلَ مَا تَكْرِمَتُهُ قَالَ فِرَاشُهُ .

٥٨٣ - حَدَّثَنَا ابْنُ مُعَاذٍ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، بِهَذَا الْحَدِيثِ قَالَ فِيهِ ‏(‏ وَلاَ يَؤُمُّ الرَّجُلُ الرَّجُلَ فِي سُلْطَانِهِ ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ كَذَا قَالَ يَحْيَى الْقَطَّانُ عَنْ شُعْبَةَ ‏(‏ أَقْدَمُهُمْ قِرَاءَةً ‏) .

٥٨٤ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ رَجَاءٍ، عَنْ أَوْسِ بْنِ ضَمْعَجٍ الْحَضْرَمِيِّ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا مَسْعُودٍ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِهَذَا الْحَدِيثِ قَالَ ‏(‏ فَإِنْ كَانُوا فِي الْقِرَاءَةِ سَوَاءً فَأَعْلَمُهُمْ بِالسُّنَّةِ فَإِنْ كَانُوا فِي السُّنَّةِ سَوَاءً فَأَقْدَمُهُمْ هِجْرَةً ‏) . وَلَمْ يَقُلْ ‏(‏ فَأَقْدَمُهُمْ قِرَاءَةً ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ حَجَّاجُ بْنُ أَرْطَاةَ عَنْ إِسْمَاعِيلَ قَالَ ‏(‏ وَلاَ تَقْعُدْ عَلَى تَكْرِمَةِ أَحَدٍ إِلاَّ بِإِذْنِهِ ‏) .

٥٨٥ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، أَخْبَرَنَا أَيُّوبُ، عَنْ عَمْرِو بْنِ سَلِمَةَ، قَالَ كُنَّا بِحَاضِرٍ يَمُرُّ بِنَا النَّاسُ إِذَا أَتَوُا النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَكَانُوا إِذَا رَجَعُوا مَرُّوا بِنَا فَأَخْبَرُونَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ كَذَا وَكَذَا وَكُنْتُ غُلاَمًا حَافِظًا فَحَفِظْتُ مِنْ ذَلِكَ قُرْآنًا كَثِيرًا فَانْطَلَقَ أَبِي وَافِدًا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي نَفَرٍ مِنْ قَوْمِهِ فَعَلَّمَهُمُ الصَّلاَةَ فَقَالَ ‏(‏ يَؤُمُّكُمْ أَقْرَؤُكُمْ ‏) . وَكُنْتُ أَقْرَأَهُمْ لِمَا كُنْتُ أَحْفَظُ فَقَدَّمُونِي فَكُنْتُ أَؤُمُّهُمْ وَعَلَىَّ بُرْدَةٌ لِي صَغِيرَةٌ صَفْرَاءُ فَكُنْتُ إِذَا سَجَدْتُ تَكَشَّفَتْ عَنِّي فَقَالَتِ امْرَأَةٌ مِنَ النِّسَاءِ وَارُوا عَنَّا عَوْرَةَ قَارِئِكُمْ . فَاشْتَرَوْا لِي قَمِيصًا عُمَانِيًّا فَمَا فَرِحْتُ بِشَىْءٍ بَعْدَ الإِسْلاَمِ فَرَحِي بِهِ فَكُنْتُ أَؤُمُّهُمْ وَأَنَا ابْنُ سَبْعِ سِنِينَ أَوْ ثَمَانِ سِنِينَ .

٥٨٦ - حَدَّثَنَا النُّفَيْلِيُّ، حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ، حَدَّثَنَا عَاصِمٌ الأَحْوَلُ، عَنْ عَمْرِو بْنِ سَلِمَةَ، بِهَذَا الْخَبَرِ قَالَ فَكُنْتُ أَؤُمُّهُمْ فِي بُرْدَةٍ مُوصَلَةٍ فِيهَا فَتْقٌ فَكُنْتُ إِذَا سَجَدْتُ خَرَجَتِ اسْتِي .

٥٨٧ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ مِسْعَرِ بْنِ حَبِيبٍ الْجَرْمِيِّ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ سَلِمَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُمْ وَفَدُوا إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا أَرَادُوا أَنْ يَنْصَرِفُوا قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ مَنْ يَؤُمُّنَا قَالَ ‏(‏ أَكْثَرُكُمْ جَمْعًا لِلْقُرْآنِ ‏) . أَوْ ‏(‏ أَخْذًا لِلْقُرْآنِ ‏) . قَالَ فَلَمْ يَكُنْ أَحَدٌ مِنَ الْقَوْمِ جَمَعَ مَا جَمَعْتُهُ - قَالَ - فَقَدَّمُونِي وَأَنَا غُلاَمٌ وَعَلَىَّ شَمْلَةٌ لِي فَمَا شَهِدْتُ مَجْمَعًا مِنْ جَرْمٍ إِلاَّ كُنْتُ إِمَامَهُمْ وَكُنْتُ أُصَلِّي عَلَى جَنَائِزِهِمْ إِلَى يَوْمِي هَذَا . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَرَوَاهُ يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنْ مِسْعَرِ بْنِ حَبِيبٍ الْجَرْمِيِّ عَنْ عَمْرِو بْنِ سَلِمَةَ قَالَ لَمَّا وَفَدَ قَوْمِي إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم لَمْ يَقُلْ عَنْ أَبِيهِ .

٥٨٨ - حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ، حَدَّثَنَا أَنَسٌ يَعْنِي ابْنَ عِيَاضٍ، ح وَحَدَّثَنَا الْهَيْثَمُ بْنُ خَالِدٍ الْجُهَنِيُّ، - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ قَالَ لَمَّا قَدِمَ الْمُهَاجِرُونَ الأَوَّلُونَ نَزَلُوا الْعَصْبَةَ قَبْلَ مَقْدَمِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَكَانَ يَؤُمُّهُمْ سَالِمٌ مَوْلَى أَبِي حُذَيْفَةَ وَكَانَ أَكْثَرَهُمْ قُرْآنًا . زَادَ الْهَيْثَمُ وَفِيهِمْ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ وَأَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الأَسَدِ .

٥٨٩ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ، ح وَحَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا مَسْلَمَةُ بْنُ مُحَمَّدٍ، - الْمَعْنَى وَاحِدٌ - عَنْ خَالِدٍ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ مَالِكِ بْنِ الْحُوَيْرِثِ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ لَهُ أَوْ لِصَاحِبٍ لَهُ ‏(‏ إِذَا حَضَرَتِ الصَّلاَةُ فَأَذِّنَا ثُمَّ أَقِيمَا ثُمَّ لْيَؤُمَّكُمَا أَكْبَرُكُمَا ‏) . وَفِي حَدِيثِ مَسْلَمَةَ قَالَ وَكُنَّا يَوْمَئِذٍ مُتَقَارِبَيْنِ فِي الْعِلْمِ . وَقَالَ فِي حَدِيثِ إِسْمَاعِيلَ قَالَ خَالِدٌ قُلْتُ لأَبِي قِلاَبَةَ فَأَيْنَ الْقُرْآنُ قَالَ إِنَّهُمَا كَانَا مُتَقَارِبَيْنِ .

٥٩٠ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا حُسَيْنُ بْنُ عِيسَى الْحَنَفِيُّ، حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ أَبَانَ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لِيُؤَذِّنْ لَكُمْ خِيَارُكُمْ وَلْيَؤُمَّكُمْ قُرَّاؤُكُمْ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 60. İmam Olmakta Münazaanın Keraheti

581- Haraşe b. el-Hurri’l-Fezârî'nin kız kardeşi Sellâme binti'l-Hurr dedi ki;

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı şöyle buyururken dinledim:

" Kendilerine namaz kıldıracak imam bulamayarak, cemaatın biri birlerini öne itmeleri kıyametin alâmetlerindendir"

İbn Mâce, ikâme 47; Ahmed b. Hanbel, VI, 281.

٦٠ - باب فِي كَرَاهِيَةِ التَّدَافُعِ عَلَى الإِمَامَةِ

٥٨١ - حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبَّادٍ الأَزْدِيُّ، حَدَّثَنَا مَرْوَانُ، حَدَّثَتْنِي طَلْحَةُ أُمُّ غُرَابٍ، عَنْ عَقِيلَةَ، - امْرَأَةٌ مِنْ بَنِي فَزَارَةَ مَوْلاَةٌ لَهُمْ - عَنْ سَلاَمَةَ بِنْتِ الْحُرِّ، أُخْتِ خَرَشَةَ بْنِ الْحُرِّ الْفَزَارِيِّ قَالَتْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ إِنَّ مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ يَتَدَافَعَ أَهْلُ الْمَسْجِدِ لاَ يَجِدُونَ إِمَامًا يُصَلِّي بِهِمْ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 59. İmamlığın Fazileti

580- Ukbe b. âmir (radıyallahü anh) demiştir ki;

Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i şöyle buyururken duydum:

" Bir kimse insanlara İmam olur ve vakte isabet ederse (sevabı) ona ve cemaatadır. Bundan bir şeyi eksiltenin (vakitte kusur edenin) günâhı ise, kendisinedir, cemaata değil."

İbn Mâce, ikâme 47; Ahmed b. Hanbel, IV, 145, 154, 156; Hâkim, el-Müstedrek, I, 210.

٥٩ - باب فِي جِمَاعِ الإِمَامَةِ وَفَضْلِهَا

٥٨٠ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْمَهْرِيُّ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ حَرْمَلَةَ، عَنْ أَبِي عَلِيٍّ الْهَمْدَانِيِّ، قَالَ سَمِعْتُ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ، يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ مَنْ أَمَّ النَّاسَ فَأَصَابَ الْوَقْتَ فَلَهُ وَلَهُمْ وَمَنِ انْتَقَصَ مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا فَعَلَيْهِ وَلاَ عَلَيْهِمْ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 58. Cemaatla Namaz Kıldıktan Sonra Başka Bîr Cemaata Yetişen Kişi Yeniden Kılar Mı?

579- Meymûne'nin mevlâsı Süleyman b. Yesâr'dan nakledilmiştir ki;

Belât'a İbn Ömer'in yanına geldim. Onlar (Belatlılar) namaz kılıyorlardı. İbn Ömer'e:

Onlarla birlikte namaz kılmıyor musun?" dedim.

Ben namazımı kıldım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı;

" Bir namazı bir günde iki defa kılmayınız" buyururken işittim, dedi.

٥٨ - باب إِذَا صَلَّى ثُمَّ أَدْرَكَ جَمَاعَةً أَيُعِيدُ

٥٧٩ - حَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، حَدَّثَنَا حُسَيْنٌ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، - يَعْنِي مَوْلَى مَيْمُونَةَ - قَالَ أَتَيْتُ ابْنَ عُمَرَ عَلَى الْبَلاَطِ وَهُمْ يُصَلُّونَ فَقُلْتُ أَلاَ تُصَلِّي مَعَهُمْ قَالَ قَدْ صَلَّيْتُ إِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ لاَ تُصَلُّوا صَلاَةً فِي يَوْمٍ مَرَّتَيْنِ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 57. Namazını Evinde Kılıp Sonra Bir Cemaate Rastlayan Kişi Onlarla Birlikte Namaz Kılmalıdır

575- Yezid b. el-Esved'den; rivâyet edilmiştir ki; o gençken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'la beraber namaz kıldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını bitirince bir de ne görsün, iki kişi mescidin bir köşesinde namaz kılmayıp oturuyorlar. Bunun üzerine Onları çağırt(t)dı, onlar titreyerek Resûlüllah'a getirildiler. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Sizi bizimle beraber namaz kılmaktan men eden şey nedir?" buyurdu. Adamlar, " Biz evimizde kıldık" dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Böyle yapmayınız. Sizden biri evinde namazı kılıp sonra da imamı namaz kılmamış bir halde bulursa onunla birlikte yine kılsın. Çünkü o (imamla beraber kılacağı namaz) kendisi için nafile olur" buyurdu.

Tirmizî, salât 49; Nesâî, imame 54; Dârimî, salât 97; Ahmed b. Hanbel, IV, 161; ed-Dârekutnî, sünen, I, 413 - 414.

576- Yezid b. el-Esved'den nakledilmiştir ki;

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'la beraber Minâ'da sabah namazım kıldım" (daha sonra) bundan evvelki hadisi (mana olarak) zikretti.

577- Yezid b. Âmir

Yezid b. âmir b. el-Esved b. Hubeyb Ebî Haciz es-Suvâî; Huneyn gazvesine müşrik olarak iştirak etmiş, bilahere musluman olmuştur. (Bilgi için bk. İbnu’l-Esir, Üsdu'l-ğâbe, V, 498; İbn Hacer, el-İsâbe, III, 659).'den nakledilmiştir ki;

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda iken geldim. Onlarla birlikte namaza durmayıp oturdum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni oturur görünce:

" Sen müslüman değil misin (olmadın mı) ya Yezid?" buyurdu. Ben de:

Evet Ya Resûlallah, müslüman oldum" dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Öyleyse niçin insanlarla beraber namaza durmuyorsun?"

buyurdu.

Sizin namazı kıldığınızı zannederek ben evde kılmıştım, karşılığım verdim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);

" Mescide geldiğin zaman insanları (namazda) bulursan namazını kılmış da olsan onlarla birlikte namaza dur. (İnsanlarla beraber kıldığın sonraki) o namaz senin için nafile, öteki (evvelki) de farz olur" buyurdu.

Sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir; Darakutnî, sünen, I, 276.

578- Esed b. Huzeyme oğullarından bir adam; Ebû Uyyûb el-Ensârî'ye:" (kendisini kastederek) birimiz evinde namazı kılıp mescide geliyor. (O anda) namaz kılınmakta oluyor. Ben de onlarla birlikte namaza duruyorum, fakat bundan dolayı içim hiç de rahat değil, (bunun hükmü nedir?)" diye sordu. Ebû Eyyûb şu cevâbı verdi:

Aynı şeyi biz de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a sorduk. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Bu onun için cemaat sevabından bir nasibtir" buyurdu.

Muvatta', cema'a 11.

٥٧ - باب فِيمَنْ صَلَّى فِي مَنْزِلِهِ ثُمَّ أَدْرَكَ الْجَمَاعَةَ يُصَلِّي مَعَهُمْ

٥٧٥ - حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، أَخْبَرَنِي يَعْلَى بْنُ عَطَاءٍ، عَنْ جَابِرِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ الأَسْوَدِ، عَنْ أَبِيهِأَنَّهُ صَلَّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهُوَ غُلاَمٌ شَابٌّ فَلَمَّا صَلَّى إِذَا رَجُلاَنِ لَمْ يُصَلِّيَا فِي نَاحِيَةِ الْمَسْجِدِ فَدَعَا بِهِمَا فَجِيءَ بِهِمَا تُرْعَدُ فَرَائِصُهُمَا فَقَالَ ‏(‏ مَا مَنَعَكُمَا أَنْ تُصَلِّيَا مَعَنَا ‏) . قَالاَ قَدْ صَلَّيْنَا فِي رِحَالِنَا . فَقَالَ ‏(‏ لاَ تَفْعَلُوا إِذَا صَلَّى أَحَدُكُمْ فِي رَحْلِهِ ثُمَّ أَدْرَكَ الإِمَامَ وَلَمْ يُصَلِّ فَلْيُصَلِّ مَعَهُ فَإِنَّهَا لَهُ نَافِلَةٌ ‏) .

٥٧٦ - حَدَّثَنَا ابْنُ مُعَاذٍ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ يَعْلَى بْنِ عَطَاءٍ، عَنْ جَابِرِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ صَلَّيْتُ مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم الصُّبْحَ بِمِنًى بِمَعْنَاهُ .

٥٧٧ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا مَعْنُ بْنُ عِيسَى، عَنْ سَعِيدِ بْنِ السَّائِبِ، عَنْ نُوحِ بْنِ صَعْصَعَةَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ عَامِرٍ، قَالَ جِئْتُ وَالنَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي الصَّلاَةِ فَجَلَسْتُ وَلَمْ أَدْخُلْ مَعَهُمْ فِي الصَّلاَةِ - قَالَ - فَانْصَرَفَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَرَأَى يَزِيدَ جَالِسًا فَقَالَ ‏(‏ أَلَمْ تُسْلِمْ يَا يَزِيدُ ‏) . قَالَ بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ أَسْلَمْتُ . قَالَ ‏(‏ فَمَا مَنَعَكَ أَنْ تَدْخُلَ مَعَ النَّاسِ فِي صَلاَتِهِمْ ‏) . قَالَ إِنِّي كُنْتُ قَدْ صَلَّيْتُ فِي مَنْزِلِي وَأَنَا أَحْسِبُ أَنْ قَدْ صَلَّيْتُمْ . فَقَالَ ‏(‏ إِذَا جِئْتَ إِلَى الصَّلاَةِ فَوَجَدْتَ النَّاسَ فَصَلِّ مَعَهُمْ وَإِنْ كُنْتَ قَدْ صَلَّيْتَ تَكُنْ لَكَ نَافِلَةً وَهَذِهِ مَكْتُوبَةً ‏) .

٥٧٨ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ، قَالَ قَرَأْتُ عَلَى ابْنِ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِي عَمْرٌو، عَنْ بُكَيْرٍ، أَنَّهُ سَمِعَ عَفِيفَ بْنَ عَمْرِو بْنِ الْمُسَيَّبِ، يَقُولُ حَدَّثَنِي رَجُلٌ، مِنْ بَنِي أَسَدِ بْنِ خُزَيْمَةَ أَنَّهُ سَأَلَ أَبَا أَيُّوبَ الأَنْصَارِيَّ فَقَالَ يُصَلِّي أَحَدُنَا فِي مَنْزِلِهِ الصَّلاَةَ ثُمَّ يَأْتِي الْمَسْجِدَ وَتُقَامُ الصَّلاَةُ فَأُصَلِّي مَعَهُمْ فَأَجِدُ فِي نَفْسِي مِنْ ذَلِكَ شَيْئًا . فَقَالَ أَبُو أَيُّوبَ سَأَلْنَا عَنْ ذَلِكَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ ذَلِكَ لَهُ سَهْمُ جَمْعٍ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 56. Bir Mescidde İki Defa Cemaat Yapılması

574- Ebû Saîd el-Hudrî'den; rivâyet edilmiştir; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tek başına namaz kılan bir adam gördü ve şöyle buyurdu:

" Şu adama onunla beraber namaz kılarak tasaddukta bulunacak (iyilik edecek) kimse yok mu?"

Tırmızî, mevâkît 58; Ahmed b. Hanbel, III, 45; Dârakutnî, Sünen I, 276, Tirmızîdekı rivâyet şeklindedir ve aynı manayadır. Ayrıca Tirmizî'nin rivâyetınde " Bir adam kalktı ve onunla namaz kıldı" Ahmed'ın rivâyetinde " Oradakilerden bir adam kalktı ve onunla beraber namaz kıldı" ziyâdeleri vardır. Şevkânî bu zâtın Hazret-i Ebû Bekr olduğunu söyler.

٥٦ - باب فِي الْجَمْعِ فِي الْمَسْجِدِ مَرَّتَيْنِ

٥٧٤ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ، عَنْ سُلَيْمَانَ الأَسْوَدِ، عَنْ أَبِي الْمُتَوَكِّلِ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَبْصَرَ رَجُلاً يُصَلِّي وَحْدَهُ فَقَالَ ‏(‏ أَلاَ رَجُلٌ يَتَصَدَّقُ عَلَى هَذَا فَيُصَلِّيَ مَعَهُ ‏) .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 55. Namaza Koşarak Gitmek

572- Ebû Hureyre (radıyallahü anh) dedi ki;

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı şöyle buyururken işittim:

" Namaz için ikamet edildiğinde ona koşarak gelmeyiniz, sükûnet ve vakarla yürüyerek geliniz, Yetişebildiğinizi (imamla beraber) kılınız, yetişemediğinizi tamamlayınız"

Buhârî, ezan 20, 21; cum'a 18; Müslim, mesâcid 151-153, 155; Tirmizî, salât 127; İbn Mâce, mesâcid 14; Dârimî, salât 59; Ahmed b. Hanbel, II, 237, 239, 270, 387, 452, 460, 472, 529, 533; V, 306.

Ebû Dâvûd buyurdu ki: Zebidî, İbn Ebi Zi’b, İbrahim b. Sa'd, Ma'mer ve Şuayb b. Ebî Hamze, Zühri’den "yetişemediğini tamamlayınız" şeklinde sadece, İbn Uyeyne Zühri’den "kaza ediniz" şeklinde rivâyet etmiştir.

Muhammed b. Amr, Ebû Seleme'den; o da Ebû Hureyre'den ve Ca'fer b. Rebia, el-A'rac tarikiyle Ebû Hureyre'den " tamamlayınız" şeklinde; İbn Mes'ûd Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan ve Ebû Katâde ile Enes (radıyallahü anh) da yine Resûlüllah'tan şeklinde rivâyet etmişlerdir.

573- Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Namaza, sükûnet ve vakarla geliniz, yetiştiğinizi kılınız, geçeni kaza ediniz"

Ahmed b. Hanbel, V, 306. Ayrıca bk. bir önceki hadisin kaynakları.

Ebû Dâvûd, dedi ki: İbn Şirin ve Ebû Rafi' hadisi Ebû Hüreyre'den " kaza etsin" lâfzı ile rivâyet etmişlerdir. Ebû Zer'den şekillerinde ihtilaflı olarak rivâyet edilmiştir.

٥٥ - باب السَّعْىِ إِلَى الصَّلاَةِ

٥٧٢ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ، حَدَّثَنَا عَنْبَسَةُ، أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَخْبَرَنِي سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ، وَأَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ إِذَا أُقِيمَتِ الصَّلاَةُ فَلاَ تَأْتُوهَا تَسْعَوْنَ وَأْتُوهَا تَمْشُونَ وَعَلَيْكُمُ السَّكِينَةُ فَمَا أَدْرَكْتُمْ فَصَلُّوا وَمَا فَاتَكُمْ فَأَتِمُّوا ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ كَذَا قَالَ الزُّبَيْدِيُّ وَابْنُ أَبِي ذِئْبٍ وَإِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ وَمَعْمَرٌ وَشُعَيْبُ بْنُ أَبِي حَمْزَةَ عَنِ الزُّهْرِيِّ ‏(‏ وَمَا فَاتَكُمْ فَأَتِمُّوا ‏) . وَقَالَ ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِيِّ وَحْدَهُ ‏(‏ فَاقْضُوا ‏) . وَقَالَ مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ وَجَعْفَرُ بْنُ رَبِيعَةَ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ‏(‏ فَأَتِمُّوا ‏) . وَابْنُ مَسْعُودٍ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَبُو قَتَادَةَ وَأَنَسٌ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم كُلُّهُمْ قَالُوا ‏(‏ فَأَتِمُّوا ‏) .

٥٧٣ - حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِيُّ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ ائْتُوا الصَّلاَةَ وَعَلَيْكُمُ السَّكِينَةُ فَصَلُّوا مَا أَدْرَكْتُمْ وَاقْضُوا مَا سَبَقَكُمْ ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَكَذَا قَالَ ابْنُ سِيرِينَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ‏(‏ وَلْيَقْضِ ‏) . وَكَذَا أَبُو رَافِعٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ وَأَبُو ذَرٍّ رُوِيَ عَنْهُ ‏(‏ فَأَتِمُّوا وَاقْضُوا ‏) . وَاخْتُلِفَ عَنْهُ .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54. Kadınların Camiye Çıkmalarını Yasaklayan Hadisler

569- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın zevcesi Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle demiştir: Eğer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınların (süslenme, giyinme ve koku sürünmeden yana) ihdas ettiklerini görseydi, İsrail oğullarının kadınlarının men edildiği gibi onları mescide çıkmaktan men ederdi.

(Senedde adı geçen) Yahya, Amrâ'ya;

" İsrail oğullarının kadınları men edildiler mi idi?" dedim. O da " evet" cevabını verdi, demiştir.

Buhârî, ezan 163; Müslim, salât 144; Tirmizî, cum'a 35; Mır ıtta, kıble 15.

570- Abdullah (İbn Mes'ud)'dan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:

" Kadının özel odasında kıldığı namaz (evin) salonunda kıldığı namazından, (eşyalarının gizlendiği) daha özel odada kıldığı namaz da özel odasında kıldığı namazdan daha efdaldir."

Kütüb-i sitte içinde sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. İbn Huzeyme, sahîh, III, 94-96.

571- İbn Ömer'den nakledilmiştir ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) " Şu kapıyı kadınlara bıraksak" buyurdu. Nafi dedi ki;

İbn Ömer ölünceye kadar bu kapıdan bir daha girmedi."

Ebû Dâvûd buyurdu ki; Bu hadîsi İsmail b. İbrahim, Eyyûb'dan o da Nâfi'den (mevkuf olarak) " Ömer dedi" şeklinde rivâyet etmiştir. Doğrusu da budur.

٥٤ - باب التَّشْدِيدِ فِي ذَلِكَ

٥٦٩ - حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، أَنَّهَا أَخْبَرَتْهُ أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَتْ لَوْ أَدْرَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا أَحْدَثَ النِّسَاءُ لَمَنَعَهُنَّ الْمَسْجِدَ كَمَا مُنِعَهُ نِسَاءُ بَنِي إِسْرَائِيلَ . قَالَ يَحْيَى فَقُلْتُ لِعَمْرَةَ أَمُنِعَهُ نِسَاءُ بَنِي إِسْرَائِيلَ قَالَتْ نَعَمْ .

٥٧٠ - حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى، أَنَّ عَمْرَو بْنَ عَاصِمٍ، حَدَّثَهُمْ قَالَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ مُوَرِّقٍ، عَنْ أَبِي الأَحْوَصِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ صَلاَةُ الْمَرْأَةِ فِي بَيْتِهَا أَفْضَلُ مِنْ صَلاَتِهَا فِي حُجْرَتِهَا وَصَلاَتُهَا فِي مَخْدَعِهَا أَفْضَلُ مِنْ صَلاَتِهَا فِي بَيْتِهَا ‏) .

٥٧١ - حَدَّثَنَا أَبُو مَعْمَرٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ، حَدَّثَنَا أَيُّوبُ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لَوْ تَرَكْنَا هَذَا الْبَابَ لِلنِّسَاءِ ‏) . قَالَ نَافِعٌ فَلَمْ يَدْخُلْ مِنْهُ ابْنُ عُمَرَ حَتَّى مَاتَ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ قَالَ قَالَ عُمَرُ وَهَذَا أَصَحُّ .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget