بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
85. Bâb—Veda Tavafı Hakkında
1984. Bize Muhammed b. Yusuf, İbn Uyeyne'den, (O) Süleyman el-Ahve'den, (O) Tâvûs'tan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: (Eskiden) halk, (haccin sonunda hemen) etrafa dağılırlardı. Bunun için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Hiçkimse, son işi Kabe'ye (Veda Tavafı yapmak) olmadıkça sakın ayrılmasın!"
1985. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Vuheyb rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Tâvâs, babasından, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Hayızlı kadının, ifâda (ziyaret) tavan yaptığında, (veda tavafı yapmadan Mekke'den) ayrılmasına izin ("ruhsat") verildi." (Tâvûs, aynı senede göre) sözüne şöyle devam etmiştir: Önceki sene İbn Ömer'i; "(hayızlı kadın, veda tavafı yapmadan) ayrılmaz!" (derken) işitmiştim. Sonra O'nu, şöyle derken işittim: "O ayrılır." Çünkü Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara izin ("ruhsat" vermiştir!)
1986. Bize Abdullah b. Salih, şöyle diyerek haber verdi: Bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâb'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bana Tâvûs el-Ye mâni haber verdi ki, O; Abdullah b. Ömer'i, kendisine; kadınların, bayramın birinci günü ifâda (ziyaret) tavafını yaptıkları halde (daha sonra) hayız olduklarında (Mekke'den) ayrılmadan önce Kabe'ye (veda) tavafi yapmalarına engel olunması (meselesi) sorulurken işitmiş de O, (buna cevap olarak) şöyle demiş: "Muhakkak ki Âişe, (bu konuda) kadınlara tanınan bir kolaylıktan ("ruhsaf'tan) bahsederdi." Bu (soru-cevap Hadisesi), Abdullah b. Ömer'in ölümünden bir yıl önce olmuştu.
٨٥- باب فِى طَوَافِ الْوَدَاعِ
١٩٨٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ الأَحْوَلِ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : كَانَ النَّاسُ يَنْصَرِفُونَ فِى كُلِّ وَجْهٍ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ يَنْفِرَنَّ أَحَدٌ حَتَّى يَكُونَ آخِرُ عَهْدِهِ بِالْبَيْتِ ).
١٩٨٥ - أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا ابْنُ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : رُخِّصَ لِلْحَائِضِ أَنْ تَنْفِرَ إِذَا أَفَاضَتْ. قَالَ : وَسَمِعْتُ ابْنَ عُمَرَ عَامَ الأَوَّلِ أَنَّهَا لاَ تَنْفِرُ ثُمَّ سَمِعْتُهُ يَقُولُ تَنْفِرُ إِنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- رَخَّصَ لَهُنَّ.
١٩٨٦ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ يَقُولُ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى عُقَيْلٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى طَاوُسٌ الْيَمَانِىُّ : أَنَّهُ سَمِعَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ وَهُوَ يُسْأَلُ عَنْ حَبْسِ النِّسَاءِ عَنِ الطَّوَافِ بِالْبَيْتِ إِذَا حِضْنَ قَبْلَ النَّفْرِ وَقَدْ أَفَضْنَ يَوْمَ النَّحْرِ ، فَقَالَ : إِنَّ عَائِشَةَ كَانَتْ تَذْكُرُ رُخْصَةً لِلنِّسَاءِ ، وَذَلِكَ قَبْلَ مَوْتِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ بِعَامٍ.