Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

05/23/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. Anasının Karnındaki Çocuk Adına Kurban Kesilmesi, Kurban Bayramı Günleri

1402. Abdullah b. Ömer'den: Kurban kesme günleri bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günleridir.

1403. İmâm-ı Mâlik'ten: Ali b. Ebî Talib'den de bu manada bir haber nakledilmiştir.

1404. Nafi'den: Abdullah b. Ömer anasının karnındaki çocuk için kurban kesmezdi.

1405. İmâm-ı Mâlik'ten: Kurban vacib değil, sünnettir. Buna rağmen gücü yetenin kesmemesini hoş karşılamanı. Hanefi Mezhebine göre, şartlarını taşıyanlara kurban kesmek vaciptir. Hadis için ayrıca bkz. Şeybanî, 632.

٦ - باب الضَّحِيَّةِ عَمَّا فِي بَطْنِ الْمَرْأَةِ وَذِكْرِ أَيَّامِ الأَضْحَى

١٤٠٢ - وَحَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ : الأَضْحَى يَوْمَانِ بَعْدَ يَوْمِ الأَضْحَى.

١٤٠٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أبِي طَالِبٍ مِثْلُ ذَلِكَ.

١٤٠٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ لَمْ يَكُنْ يُضَحِّي عَمَّا فِي بَطْنِ الْمَرْأَةِ.

١٤٠٥ - قَالَ مَالِكٌ : الضَّحِيَّةُ سُنَّةٌ وَلَيْسَتْ بِوَاجِبَةٍ، وَلاَ أُحِبُّ لأَحَدٍ مِمَّنْ قَوِيَ عَلَى ثَمَنِهَا أَنْ يَتْرُكَهَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5. Kurbanda Ortaklık— Sığır Ve Deve Kurbanında Ortakların Sayısı

1398. Cabir b. Abdullah'tan: Hudeybiye anlaşmasının olduğu sene Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber yedi kişi adına bir kişi deve, yedi kişi adına da bir sığır kestik. Müslim, Hacc, 15/350. Ayrıca bkz. Şeybanî, 639.

1399. Ebû Eyyüb el-Ensari'den: Biz kurban olarak tek bir koyun keserdik. Kişi bunu hem kendisi hem de ailesi adına kesebilirdi. Fakat sonradan kesilen kurban, insanların birbirlerine karşı övünme vesilesi haline geldi ve öylece devam etti.

1400. İmâm-ı Mâlik'ten; Deve, sığır ve koyun hakkında duyup beğendiğim en güzel söz şudur: Kişi kendisi ve ailesi adına deveyi kurban edebilir. Sahibi olduğu sığır ve koyunu da kendisi ve ailesi adına kesebilir ve onları ortak edebilir. Hanefilere göre koyun ve keçi ancak bir kişi için kurban olur. Sığır ve deve ise ev halkı veya yabancı, bir kişiden, yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban edilebilir. Bir grup insan bir araya gelip deve, sığır veya koyun alır da bunlardan birini nüsük (hac için kesilen kurban) veya kurban olarak kesmek isterse, aldıkları bu kurbanların hisselerine düşen para tesbit edilir ve bu para kadar da etten alacağı tesbit edilirse bu mekruhtur. Çünkü işittiğimiz hadise göre: Nasik (nüsük) kurbanda ortaklık olmaz, sadece bir aileye mensup olanlar ortak olabilir. Şeybanî, 638.

1401. İbnü Şihab'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne kendi adına, ne de ailesi adına deveden (veya bir sığırdan) başka birşey kesmemiştir.

İmâm-ı Mâlik der ki: Ravi İbni Şihab'ın «deve mi, yoksa sığır mı?» dediğini bilmiyorum.

٥ - باب الشَّرِكَةِ فِي الضَّحَايَا وَعَنْ كَمْ تُذْبَحُ الْبَقَرَةُ وَالْبَدَنَةُ

١٣٩٨ - حَدَّثَنِي يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي الزُّبَيْرِ الْمَكِّيِّ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّهُ قَالَ : نَحَرْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَامَ الْحُدَيْبِيَةِ الْبَدَنَةَ عَنْ سَبْعَةٍ، وَالْبَقَرَةَ عَنْ سَبْعَةٍ(٨٢٦).

١٣٩٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عُمَارَةَ بْنِ صَيَّادٍ(٨٢٦/١)، أَنَّ عَطَاءَ بْنَ يَسَارٍ أَخْبَرَهُ، أَنَّ أَبَا أَيُّوبَ الأَنْصَارِيَّ أَخْبَرَهُ قَالَ : كُنَّا نُضَحِّي بِالشَّاةِ الْوَاحِدَةِ، يَذْبَحُهَا الرَّجُلُ عَنْهُ وَعَنْ أَهْلِ بَيْتِهِ، ثُمَّ تَبَاهَى النَّاسُ بَعْدُ، فَصَارَتْ مُبَاهَاةً(٨٢٧).

١٤٠٠ - قَالَ مَالِكٌ : وَأَحْسَنُ مَا سَمِعْتُ فِي الْبَدَنَةِ وَالْبَقَرَةِ وَالشَّاةِ الْوَاحِدَةِ، أَنَّ الرَّجُلَ يَنْحَرُ عَنْهُ وَعَنْ أَهْلِ بَيْتِهِ الْبَدَنَةَ، وَيَذْبَحُ الْبَقَرَةَ وَالشَّاةَ الْوَاحِدَةَ، هُوَ يَمْلِكُهَا، وَيَذْبَحُهَا عَنْهُمْ وَيَشْرَكُهُمْ فِيهَا، فَأَمَّا أَنْ يَشْتَرِيَ النَّفَرُ الْبَدَنَةَ، أَوِ الْبَقَرَةَ أَوِ الشَّاةَ، يَشْتَرِكُونَ فِيهَا فِي النُّسُكِ وَالضَّحَايَا، فَيُخْرِجُ كُلُّ إِنْسَانٍ مِنْهُمْ حِصَّةً مِنْ ثَمَنِهَا، وَيَكُونُ لَهُ حِصَّةٌ مِنْ لَحْمِهَا، فَإِنَّ ذَلِكَ يُكْرَهُ، وَإِنَّمَا سَمِعْنَا الْحَدِيثَ أَنَّهُ لاَ يُشْتَرَكُ فِي النُّسُكِ، وَإِنَّمَا يَكُونُ عَنْ أَهْلِ الْبَيْتِ الْوَاحِدِ(٨٢٨).

١٤٠١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّهُ قَالَ : مَا نَحَرَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَنْهُ وَعَنْ أَهْلِ بَيْتِهِ إِلاَّ بَدَنَةً وَاحِدَةً، أَوْ بَقَرَةً وَاحِدَةً.

قَالَ مَالِكٌ : لاَ أَدْرِى أَيَّتَهُمَا قَالَ ابْنُ شِهَابٍ(٨٢٩).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4. Kurban Etlerinin Saklanması Ve Korunması

1395. Cabir b. Abdullah'tan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurban etlerinin üç günden sonra yenmesini yasak etmişti. Bilahare «Yiyiniz, tasadduk ediniz, azık yapınız, muhafaza edip yiyiniz» buyurdu. Müslim, Edâhî, 35/29. Ayrıca bkz. Şeybanî (-635

1396. Abdullah b. Vakid'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurban etlerinin üç günden fazla muhafaza edilmemesini emretmişti. Abdullah b. Ebû Bekr hemen giderek bu durumu Abdurrahman'ın kızı Amre'ye sordu. Amre:

«.— Doğru. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın hanımı Hazret-i Aişe'den duymuştum. O şöyle diyordu: Bayram vakti badiye'den bir grup insan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: «Kurban etlerini sadece üç gün muhafaza edebilirsiniz, fazlasını tasadduk ediniz» dedi. Bundan bir müddet sonra Hazret-i Peygambere, müslümanlar kurbanlarından faydalanıyorlar, onların yağlarını eritiyor, bunlarla yemekler yapıyorlardı, dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Hayrola bir durum mu var?» dedi. Gelen müslümanlar: « Kurban etlerinin üç günden fazla muhafazasını yasaklamıştınız,» dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Şu gelen heyet için yasaklamıştım. Şimdi ise siz onları yiyiniz, tasadduk ediniz ve saklayınız.» buyurdu. Müslim, Edâhî, 35/28. Ayrıcabkz. Şeybanî, 634

1397. Ebû Said el-Hudri'den: Bir seferden dönmüştüm, ailem bana et getirdi, «Bakın kurban eti olmasın» dedim. «Kurban eti» dediler. Bunun üzerine ben:

« Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç günden fazla onun muhafaza edilmiyeceğini söylememiş miydi?» dedim.

« Evet ama, senden sonra da, muhafaza edebileceğimizi söyledi» dediler. Hemen evden çıkıp durumu soruşturdum. Bana Hazret-i Peygamber'in şöyle buyurduğunu haber verdiler: «Size kurban etini üç günden fazla muhafaza etmemenizi emretmiştim. Şimdi ise yiyiniz, tasadduk ediniz ve ondan bir kısmını muhafaza ederek kullanınız. İçki yapmak için kullandığınız kapları kullanmamanızı da emretmiştim. Şimdi kullanabilirsiniz. Şıra yapımını yasaklamıştım, artık yapabilirsiniz. Sizlerin kabir ziyareti yapmanızı da yasaklamıştım, artık oraları ziyaret edebilirsiniz. Yalnız oralarda yatanlar hakkında fena sözler söylemeyiniz.» Buhârî, Megâzî, 64/12, Fedâilu'l-Kur'an, 66/13. Ayrıca bkz. Şeybanî, 636. Kurban kesenlerin, kurban eti yemesinde sakınca yoktur, ayrıca bir miktarı saklanabilir ve bir miktarı (üçte biri) tasadduk edilir.

٤ - باب ادِّخَارِ لُحُومِ الأَضَاحِيِّ

١٣٩٥ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي الزُّبَيْرِ الْمَكِّيِّ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم نَهَى عَنْ أَكْلِ لُحُومِ الضَّحَايَا بَعْدَ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ، ثُمَّ قَالَ بَعْدُ: ( كُلُوا، وَتَصَدَّقُوا، وَتَزَوَّدُوا، وَادَّخِرُوا )(٨٢٣).

١٣٩٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي بَكْرٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ وَاقِدٍ، أَنَّهُ قَالَ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَنْ أَكْلِ لُحُومِ الضَّحَايَا بَعْدَ ثَلاَثٍ. قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أبِي بَكْرٍ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِعَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، فَقَالَتْ : صَدَقَ، سَمِعْتُ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم تَقُولُ : دَفَّ نَاسٌ مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ حَضْرَةَ الأَضْحَى فِي زَمَانِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( ادَّخِرُوا لِثَلاَثٍ، وَتَصَدَّقُوا بِمَا بَقِيَ ). قَالَتْ : فَلَمَّا كَانَ بَعْدَ ذَلِكَ، قِيلَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، لَقَدْ كَانَ النَّاسُ يَنْتَفِعُونَ بِضَحَايَاهُمْ,  وَيَجْمِلُونَ مِنْهَا الْوَدَكَ، وَيَتَّخِذُونَ مِنْهَا الأَسْقِيَةَ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ : ( وَمَا ذَلِكَ ؟ ) أَوْ كَمَا قَالَ. قَالُوا : نَهَيْتَ عَنْ لُحُومِ الضَّحَايَا بَعْدَ ثَلاَثٍ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( إِنَّمَا نَهَيْتُكُمْ مِنْ أَجْلِ الدَّافَّةِ الَّتِي دَفَّتْ عَلَيْكُمْ، فَكُلُوا، وَتَصَدَّقُوا، وَادَّخِرُوا )(٨٢٤).

يَعْنِي بِالدَّافَّةِ : قَوْماً مَسَاكِينَ قَدِمُوا الْمَدِينَةَ.

١٣٩٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ أَنَّهُ قَدِمَ مِنْ سَفَرٍ، فَقَدَّمَ إِلَيْهِ أَهْلُهُ لَحْماً. فَقَالَ : انْظُرُوا أَنْ يَكُونَ هَذَا مِنْ لُحُومِ الأَضْحَى. فَقَالُوا : هُوَ مِنْهَا. فَقَالَ أَبُو سَعِيدٍ : أَلَمْ يَكُنْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم نَهَى عَنْهَا ؟ فَقَالُوا : إِنَّهُ قَدْ كَانَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم بَعْدَكَ أَمْرٌ. فَخَرَجَ أَبُو سَعِيدٍ فَسَأَلَ عَنْ ذَلِكَ، فَأُخْبِرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( نَهَيْتُكُمْ عَنْ لُحُومِ الأَضْحَى بَعْدَ ثَلاَثٍ، فَكُلُوا، وَتَصَدَّقُوا، وَادَّخِرُوا، وَنَهَيْتُكُمْ عَنْ الاِنْتِبَاذِ، فَانْتَبِذُوا، وَكُلُّ مُسْكِرٍ حَرَامٌ، وَنَهَيْتُكُمْ عَنْ زِيَارَةِ الْقُبُورِ، فَزُورُوهَا، وَلاَ تَقُولُوا : هُجْراً ). يَعْنِي لاَ تَقُولُوا سُوءاً(٨٢٥).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3. İmam Bayram Namazından Dönmeden Kurban Kesilmesi

1393. Büşeyr b. Yesar'dan; Ebû Hürde b. Niyar, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bayram günü namazdan dönmeden önce kurbanını kesmişti. Kendisinin iddia ettiğine göre, Hazret-i Peygamber ona tekrar bir kurban daha kesmesini emretmiştir. Bunun üzerine Ebû Bürde:

« Bir yaşını bitirmiş bir çebiş (keçi yavrusu) var, başka bir şey bulamadım, Ya Resûlallah!» deyince Peygamberimiz:

« Başkasını bulamazsan onu kes!» buyurdu. Buhârî, îdeyn, 13/5; Müslim, Edâhî, 35/4-9.

1394. Abbad b. Temim'den: Uveymir b. Eşkar, bayram sabahı namazdan dönülmeden önce kurbanını kesmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a durumu sordu. Hazret-i Peygamber ona başka bir kurban kesmesini emretti. İbn Mace, Edâhî, 26/12. Ayrıca bkz. Şeybanî, 637

٣ - باب النَّهْي عَنْ ذَبْحِ الضَّحِيَّةِ قَبْلَ انْصِرَافِ الإِمَامِ

١٣٩٣ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ بُشَيْرِ بْنِ يَسَارٍ : أَنَّ أَبَا بُرْدَةَ بْنَ نِيَارٍ ذَبَحَ ضَحِيَّتَهُ قَبْلَ أَنْ يَذْبَحَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَوْمَ الأَضْحَى، فَزَعَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم أَمَرَهُ أَنْ يَعُودَ بِضَحِيَّةٍ أُخْرَى. قَالَ أَبُو بُرْدَةَ : لاَ أَجِدُ إِلاَّ جَذَعاً يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ : ( وَإِنْ لَمْ تَجِدْ إِلاَّ جَذَعاً فَاذْبَحْ )(٨٢١).

١٣٩٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ عَبَّادِ بْنِ تَمِيمٍ، أَنَّ عُوَيْمِرَ بْنَ أَشْقَرَ ذَبَحَ ضَحِيَّتَهُ قَبْلَ أَنْ يَغْدُوَ يَوْمَ الأَضْحَى، وَأَنَّهُ ذَكَرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، فَأَمَرَهُ أَنْ يَعُودَ بِضَحِيَّةٍ أُخْرَى(٨٢٢).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Kurbanlıkların Seçiminde Müstehap Olan Hususlar

1392. Nafî anlatıyor: Abdullah b. Ömer bir defa Medine'de kurban kesmişti. Bana boynuzlan çıkmış bir koç saün alıp gelmemi, bilahare onu kurban bayramı günü halkın namaz için toplandığı yerde kesmemi emretti. Ben de yaptım. Daha sonra koç kendisine götürüldü. Kurban kesilirken, başını tıraş etti. Hasta olduğu için cemaatle beraber bayramda bulunamadı. O şöyle derdi: «Kurban kesenin saçlarını tıraş etmesi vacip değildir.» Halbuki İbn Ömer böyle yapmıştır. Şeybanî,631.

٢ - باب مَا يُسْتَحَبُّ مِنَ الضَّحَايَا

١٣٩٢ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ ضَحَّى مَرَّةً بِالْمَدِينَةِ. قَالَ نَافِعٌ : فَأَمَرَنِى أَنْ أَشْتَرِيَ لَهُ كَبْشاً فَحِيلاً أَقْرَنَ، ثُمَّ أَذْبَحَهُ يَوْمَ الأَضْحَى فِي مُصَلَّى النَّاسِ. قَالَ نَافِعٌ : فَفَعَلْتُ، ثُمَّ حُمِلَ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ فَحَلَقَ رَأْسَهُ حِينَ ذُبِحَ الْكَبْشُ، وَكَانَ مَرِيضاً لَمْ يَشْهَدِ الْعِيدَ مَعَ النَّاسِ. قَالَ نَافِعٌ : وَكَانَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ يَقُولُ : لَيْسَ حِلاَقُ الرَّأْسِ بِوَاجِبٍ عَلَى مَنْ ضَحَّى. وَقَدْ فَعَلَهُ ابْنُ عُمَرَ(٨٢٠).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Kurban Edilmesi Yasak Olan Hayvanlar

1390. Bera b. Azip'ten: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a «kurbanlık hayvan seçiminde nelerden kaçınmalıdır?» diye soruldu. Hazret-i Peygamber eliyle işaret ederek:

« Dört şeyden!» buyurdu. Bera da bunu naklederken eliyle işaret ediyor ve: -

« Benim elim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ınkinden daha kısadır» diye ilâvede bulunuyordu. Daha sonra Hazret-i Peygamberin sözüne devam ederek: «Çok bariz bir şekilde topal olmayacak, gözlerinden biri kör olmayacak, ilk bakışta anlaşılacak şekilde ağır hasta olmayacak ve kendisini toparlayamayacak şekilde zayıf da olmayacak.» diye bitirdi. Hanefi Mezhebi, kurbanlık hayvanların taşıması gerekli şartlar konusunda bu hadisi delil olarak alır.

1391. Nafi'den: Abdullah b. Ömer, kurbanlık sığır ve develeri, organları noksan ve yaşları elverişli hale gelmemiş olanları kesmekten çekinirdi.

İmâm-ı Mâlik'ten: Bu konuda duyup en çok beğendiğim davranış budur. Şeybanî, 630,631.

١ - باب مَا يُنْهَى عَنْهُ مِنَ الضَّحَايَا

١٣٩٠ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ عُبَيْدِ بْنِ فَيْرُوزٍ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم سُئِلَ مَاذَا يُتَّقَي مِنَ الضَّحَايَا ؟ فَأَشَارَ بِيَدِهِ وَقَالَ : ( أَرْبَعاً ). وَكَانَ الْبَرَاءُ يُشِيرُ بِيَدِهِ وَيَقُولُ : يَدِي أَقْصَرُ مِنْ يَدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم  : ( الْعَرْجَاءُ الْبَيِّنُ ظَلْعُهَا، وَالْعَوْرَاءُ الْبَيِّنُ عَوَرُهَا، وَالْمَرِيضَةُ الْبَيِّنُ مَرَضُهَا، وَالْعَجْفَاءُ الَّتِى لاَ تُنْقِى )(٨١٨).

١٣٩١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَتَّقِي مِنَ الضَّحَايَا وَالْبُدْنِ الَّتِي لَمْ تُسِنَّ، وَالَّتِي نَقَصَ مِنْ خَلْقِهَا.

قَالَ مَالِكٌ : وَهَذَا أَحَبُّ مَا سَمِعْتُ إِلَيَّ(٨١٩).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget