Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

03/06/21

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 65- Farz Namazlardan Önce ve Sonra Kılınan Sünnetler

882- Asım b. Damre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali’ye, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıldığı namazlardan sorduk o da şöyle dedi:

(Onları yapmaya hanginizin gücü yeter…) Onlar da:

(Gücümüz yetmese de duymuş oluruz) dediler. O da şöyle dedi:

(İkindi vakti güneş gökte nasılsa sabahleyin de aynı durumda iken iki rekat namaz kılardı. Öğle vakti güneş şu durumda iken dört rekat namaz kılardı, farzdan sonra da iki rekat namaz kılardı, ikindinin farzından önce dört rekat kılar her iki rekatta bir selâm vererek; Allah’a yakın meleklere, peygamberlere ve onlara uyan mü’minlere de selâm ederdi.) (Ebû Dâvûd, Salat: 296; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 105)

883- Asım b. Damre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali b. Ebi Talib’e, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gündüz farz namazlardan önce kıldığı namazlardan sordum dedi ki:

(Buna kimin gücü yeter…) sonra şöyle haber verdi:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) güneş biraz yükseldikten sonra gündüz yarı olmadan iki rekat, öğle namazından önce de dört rekat namaz kılar ve sonunda selâm verirdi.) (Ebû Dâvûd, Salat: 296; İbn Mâce, İkametü’s Slat: 105)

٦٥ - باب الصَّلاَةِ قَبْلَ الْعَصْرِ وَذِكْرِ اخْتِلاَفِ النَّاقِلِينَ عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ فِي ذَلِكَ

٨٨٢ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ ضَمْرَةَ، قَالَ سَأَلْنَا عَلِيًّا عَنْ صَلاَةِ، رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ أَيُّكُمْ يُطِيقُ ذَلِكَ قُلْنَا إِنْ لَمْ نُطِقْهُ سَمِعْنَا ‏.‏ قَالَ كَانَ إِذَا كَانَتِ الشَّمْسُ مِنْ هَا هُنَا كَهَيْئَتِهَا مِنْ هَا هُنَا عِنْدَ الْعَصْرِ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ فَإِذَا كَانَتْ مِنْ هَا هُنَا كَهَيْئَتِهَا مِنْ هَا هُنَا عِنْدَ الظُّهْرِ صَلَّى أَرْبَعًا وَيُصَلِّي قَبْلَ الظُّهْرِ أَرْبَعًا وَبَعْدَهَا ثِنْتَيْنِ وَيُصَلِّي قَبْلَ الْعَصْرِ أَرْبَعًا يَفْصِلُ بَيْنَ كُلِّ رَكْعَتَيْنِ بِتَسْلِيمٍ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ الْمُقَرَّبِينَ وَالنَّبِيِّينَ وَمَنْ تَبِعَهُمْ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُسْلِمِينَ ‏.‏

٨٨٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا حُصَيْنُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ ضَمْرَةَ، قَالَ سَأَلْتُ عَلِيَّ بْنَ أَبِي طَالِبٍ عَنْ صَلاَةِ، رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي النَّهَارِ قَبْلَ الْمَكْتُوبَةِ قَالَ مَنْ يُطِيقُ ذَلِكَ ثُمَّ أَخْبَرَنَا قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُصَلِّي حِينَ تَزِيغُ الشَّمْسُ رَكْعَتَيْنِ وَقَبْلَ نِصْفِ النَّهَارِ أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ يَجْعَلُ التَّسْلِيمَ فِي آخِرِهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 64- Öğleden Sonra Kaç Rekat Sünnet Kılınır?

881- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), öğle namazından önce iki rekat öğleden sonra da yine iki rekat sünnet kılardı. Akşam namazından sonra iki rekat evinde; yatsı namazından sonra yine iki rekat kılardı. Cumadan sonra ise eve dönünceye kadar namaz kılmaz; daha sonra iki rekat kılardı.) (Müslim, Salatül Müsafirin: 15; Ebû Dâvûd, Salat: 296)

٦٤ - باب الصَّلاَةِ بَعْدَ الظُّهْرِ

٨٨١ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يُصَلِّي قَبْلَ الظُّهْرِ رَكْعَتَيْنِ وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ وَكَانَ يُصَلِّي بَعْدَ الْمَغْرِبِ رَكْعَتَيْنِ فِي بَيْتِهِ وَبَعْدَ الْعِشَاءِ رَكْعَتَيْنِ وَكَانَ لاَ يُصَلِّي بَعْدَ الْجُمُعَةِ حَتَّى يَنْصَرِفَ فَيُصَلِّيَ رَكْعَتَيْنِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 63- Saffa Girmeden Rükû’ya Gidilir Mi?

879- Ebû Bekre (radıyallahü anh) şöyle anlatıyor: Ben mescide girdiğim de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) rükû’a varmıştı. Ben de yetişebilmek için safa girmeden rükû’a varmıştım. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

(Allah senin namaz ve ibadete olan hırsını artırsın ama bir daha böyle yapma) buyurdu. (Müslim, Salat: 25; Müsned: 19540)

880- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namaz kıldırdı ve dönerek:

(Ey filan kimse namazının çok güzel olmasını istemez misin? Namaz kılan kişi kendisine fayda verecek namazın olduğuna dikkat etmez mi? Şüphesiz ben önümden gördüğüm gibi arkamdan da görürüm) buyurdu. (Müslim, Salat: 24; Buhârî, Ezan: 76)

٦٣ - باب الرُّكُوعِ دُونَ الصَّفِّ

٨٧٩ - أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ زُرَيْعٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ، عَنْ زِيَادٍ الأَعْلَمِ، قَالَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ، أَنَّ أَبَا بَكْرَةَ، حَدَّثَهُ أَنَّهُ، دَخَلَ الْمَسْجِدَ وَالنَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَاكِعٌ فَرَكَعَ دُونَ الصَّفِّ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ زَادَكَ اللَّهُ حِرْصًا وَلاَ تَعُدْ ‏)‏ ‏.‏

٨٨٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو أُسَامَةَ، قَالَ حَدَّثَنِي الْوَلِيدُ بْنُ كَثِيرٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمًا ثُمَّ انْصَرَفَ فَقَالَ ‏(‏ يَا فُلاَنُ أَلاَ تُحَسِّنُ صَلاَتَكَ أَلاَ يَنْظُرُ الْمُصَلِّي كَيْفَ يُصَلِّي لِنَفْسِهِ إِنِّي أُبْصِرُ مِنْ وَرَائِي كَمَا أُبْصِرُ بَيْنَ يَدَىَّ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 62- Saffın Gerisine Kalmayı İstememek Gerekir

877- İshak b. Abdullah (radıyallahü anh)’dan işittim şöyle diyordu: Enes’ten işittim şöyle demişti:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), bizim eve gelmişti ve bize namaz kıldırmıştı. Ben ve yetim bir çocuk arkasına durmuştuk, Ümmü Süleym’de bizim arkamıza durmuştu.) (Tirmizî, Salat: 172; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 44)

878- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Güzel bir kadın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında cemaate uyarak namaz kılardı. İbn Abbâs diyor ki: Bazı kimseler o kadını görmemek için ön saflara giderlerdi. Bazıları da geride kalıp son safta namaz kılarlardı ve rükû’a vardıklarında koltuk altından o kadına bakarlardı. Bu olay üzerine Allah Hıcr Sûresi 24. ayetini indirdi:

(Andolsun sizden öne geçenlerin de, geri kalıp arkada (namaz) kılanların da niyetlerini biliriz.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 68; Tirmizî, Tefsir-ül Kur’an: 16)

٦٢ - باب الْمُنْفَرِدِ خَلْفَ الصَّفِّ

٨٧٧ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ حَدَّثَنِي إِسْحَاقُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ سَمِعْتُ أَنَسًا، - رضى اللّه عنه - قَالَ أَتَانَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي بَيْتِنَا فَصَلَّيْتُ أَنَا وَيَتِيمٌ لَنَا خَلْفَهُ وَصَلَّتْ أُمُّ سُلَيْمٍ خَلْفَنَا ‏.‏

٨٧٨ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا نُوحٌ، - يَعْنِي ابْنَ قَيْسٍ - عَنِ ابْنِ مَالِكٍ، - وَهُوَ عَمْرٌو - عَنْ أَبِي الْجَوْزَاءِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَتِ امْرَأَةٌ تُصَلِّي خَلْفَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حَسْنَاءُ مِنْ أَحْسَنِ النَّاسِ - قَالَ - فَكَانَ بَعْضُ الْقَوْمِ يَتَقَدَّمُ فِي الصَّفِّ الأَوَّلِ لِئَلاَّ يَرَاهَا وَيَسْتَأْخِرُ بَعْضُهُمْ حَتَّى يَكُونَ فِي الصَّفِّ الْمُؤَخَّرِ فَإِذَا رَكَعَ نَظَرَ مِنْ تَحْتِ إِبْطِهِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ‏{‏ وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنْكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَأْخِرِينَ ‏}‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 61- Sabah Namazının Sünneti Ne Zaman Kılınır?

876- Abdullah b. Sercis (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sabah namazını kıldırırken bir adam geldi, iki rekat namaz kılıp cemaate dahil oldu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını bitirince:

(Ey filan bizimle beraber kıldığın mı? yoksa kendi başına kıldığın namaz mı sabah namazının farzı?) diye sordu. (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 9; Ebû Dâvûd, Salat: 294)

٦١ - باب فِيمَنْ يُصَلِّي رَكْعَتَىِ الْفَجْرِ وَالإِمَامُ فِي الصَّلاَةِ

٨٧٦ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَبِيبِ بْنِ عَرَبِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، قَالَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سَرْجِسَ، قَالَ جَاءَ رَجُلٌ وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي صَلاَةِ الصُّبْحِ فَرَكَعَ الرَّكْعَتَيْنِ ثُمَّ دَخَلَ فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَتَهُ قَالَ ‏(‏ يَا فُلاَنُ أَيُّهُمَا صَلاَتُكَ الَّتِي صَلَّيْتَ مَعَنَا أَوِ الَّتِي صَلَّيْتَ لِنَفْسِكَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 60- Kamet Getirildikten Sonra Sadece Farz Namaz Kılınır

873- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Namaz için kamet getirildiğinde sadece o vaktin farz namazı kılınır.) (Dârimi, Salat: 149; Müslim, Salat-ül Müsafirin: 9)

874- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Namaz için kamet getirildiğinde ancak o vaktin farzı kılınır.) (Dârimi, Salat: 149; Müslim: Salat-ül Müsafirin: 9)

875- İbn Buhayne (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Sabah namazı için kamet edildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), müezzin kamete başlarken bir adamın namaza başladığını gördü ve o kimseye:

(Sabah namazını dört rekat olarak mı kılıyorsunuz?) buyurdu. (Dârimi, Salat: 149; Müslim, Salatül Müsafirin: 9)

٦٠ - باب مَا يُكْرَهُ مِنَ الصَّلاَةِ عِنْدَ الإِقَامَةِ

٨٧٣ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنْ زَكَرِيَّا، قَالَ حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ، قَالَ سَمِعْتُ عَطَاءَ بْنَ يَسَارٍ، يُحَدِّثُ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِذَا أُقِيمَتِ الصَّلاَةُ فَلاَ صَلاَةَ إِلاَّ الْمَكْتُوبَةُ ‏)‏ ‏.‏

٨٧٤ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَكَمِ، وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ وَرْقَاءَ بْنِ عُمَرَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ إِذَا أُقِيمَتِ الصَّلاَةُ فَلاَ صَلاَةَ إِلاَّ الْمَكْتُوبَةُ ‏)‏ ‏.‏

٨٧٥ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ، عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ حَفْصِ بْنِ عَاصِمٍ، عَنِ ابْنِ بُحَيْنَةَ، قَالَ أُقِيمَتْ صَلاَةُ الصُّبْحِ فَرَأَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَجُلاً يُصَلِّي وَالْمُؤَذِّنُ يُقِيمُ فَقَالَ ‏(‏ أَتُصَلِّي الصُّبْحَ أَرْبَعًا ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 59- Namaza Herkesten Önce Gidenin Sevabı

872- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Namaza erken gitmek için gayret edenin durumu deve kurban etmiş gibi sevap kazanır daha sonra gidenin durumu; sığır kurban etmiş kimsenin sevabı gibi sevap kazanır. Ondan sonra gelenin durumu ise; bir koç kurban etmiş sevabı gibi sevap kazanır. Ondan daha sonra gelen ise tavuk hediye edenin sevabı gibi sevap kazanır. Daha sonra gelen ise; bir yumurta sadaka vermiş gibi sevap kazanır.) (Dârimi, Salat: 193; Tirmizî, Salat: 358)

٥٩ - باب التَّهْجِيرِ إِلَى الصَّلاَةِ

٨٧٢ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُغِيرَةِ، قَالَ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ، عَنْ شُعَيْبٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قَالَ أَخْبَرَنِي أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، وَأَبُو عَبْدِ اللَّهِ الأَغَرُّ، أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ، حَدَّثَهُمَا ‏.‏ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ إِنَّمَا مَثَلُ الْمُهَجِّرِ إِلَى الصَّلاَةِ كَمَثَلِ الَّذِي يُهْدِي الْبَدَنَةَ ثُمَّ الَّذِي عَلَى إِثْرِهِ كَالَّذِي يُهْدِي الْبَقَرَةَ ثُمَّ الَّذِي عَلَى إِثْرِهِ كَالَّذِي يُهْدِي الْكَبْشَ ثُمَّ الَّذِي عَلَى إِثْرِهِ كَالَّذِي يُهْدِي الدَّجَاجَةَ ثُمَّ الَّذِي عَلَى إِثْرِهِ كَالَّذِي يُهْدِي الْبَيْضَةَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 58- Namaza, Koşmaksızın Hızlıca Gitmek

870- Ebû Rafi (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını kıldıktan sonra Abdül eşhel oğullarının yanına gider akşam namazı vaktine kadar onların yanında sohbet ederdi. Ebû Rafi diyor ki: Bir defa Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), akşam namazına yetişebilmek için süratlice giderken Baki mezarlığına uğradık Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Yazık sana! Yazık sana!) dedi bu laf bana çok ağır geldi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana söylüyor sandım ve geri kalmak istedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Niçin geri kalıyorsun yürü) dedi. Ben de:

(Bir suç işledim herhalde) dedim. (Nedir?) diye sordu. (Bana yazıklar olsun) dedin diye cevap verdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Hayır sana söylemedim şu kabrin yanından geçtiğimiz kimse var ya onu zekat toplamak için göndermiştim de o zekat malından bir gömlek aşırmıştı, şimdi ona o gömleğe karşılık ateşten bir zırh giydirildi) buyurdu. (Müsned: 25938)

871-

٥٨ - باب الإِسْرَاعِ إِلَى الصَّلاَةِ مِنْ غَيْرِ سَعْىٍ

٨٧٠ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ سَوَّادِ بْنِ الأَسْوَدِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، عَنْ مَنْبُوذٍ، عَنِ الْفَضْلِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ أَبِي رَافِعٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذَا صَلَّى الْعَصْرَ ذَهَبَ إِلَى بَنِي عَبْدِ الأَشْهَلِ فَيَتَحَدَّثُ عِنْدَهُمْ حَتَّى يَنْحَدِرَ لِلْمَغْرِبِ ‏.‏ قَالَ أَبُو رَافِعٍ فَبَيْنَمَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يُسْرِعُ إِلَى الْمَغْرِبِ مَرَرْنَا بِالْبَقِيعِ فَقَالَ ‏(‏ أُفٍّ لَكَ أُفٍّ لَكَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ فَكَبُرَ ذَلِكَ فِي ذَرْعِي فَاسْتَأْخَرْتُ وَظَنَنْتُ أَنَّهُ يُرِيدُنِي فَقَالَ ‏(‏ مَا لَكَ امْشِ ‏)‏ ‏.‏ فَقُلْتُ أَحْدَثْتُ حَدَثًا ‏.‏ قَالَ ‏(‏ مَا ذَاكَ ‏)‏ ‏.‏ قُلْتُ أَفَّفْتَ بِي ‏.‏ قَالَ ‏(‏ لاَ وَلَكِنْ هَذَا فُلاَنٌ بَعَثْتُهُ سَاعِيًا عَلَى بَنِي فُلاَنٍ فَغَلَّ نَمِرَةً فَدُرِّعَ الآنَ مِثْلَهَا مِنْ نَارٍ ‏)‏ ‏.‏

٨٧١ - أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ عَمْرٍو، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي مَنْبُوذٌ، - رَجُلٌ مِنْ آلِ أَبِي رَافِعٍ - عَنِ الْفَضْلِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي رَافِعٍ، عَنْ أَبِي رَافِعٍ، نَحْوَهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 57- Namaza Gürültü Çıkararak Koşup Gelmeyin

869- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Namaza yetişebilmek için gürültülü bir şekilde koşmayın, ağırbaşlı bir şekilde yürüyerek gelin ve yetişebildiğiniz kadarını cemaatle kılın yetişemediklerinizi de tek başınıza tamamlayın.) (Dârimi, Salat: 59; Ebû Dâvûd, Salat: 55)

٥٧ - باب السَّعْىِ إِلَى الصَّلاَةِ

٨٦٩ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الزُّهْرِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، حَدَّثَنَا الزُّهْرِيُّ، عَنْ سَعِيدٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِذَا أَتَيْتُمُ الصَّلاَةَ فَلاَ تَأْتُوهَا وَأَنْتُمْ تَسْعَوْنَ وَأْتُوهَا تَمْشُونَ وَعَلَيْكُمُ السَّكِينَةُ فَمَا أَدْرَكْتُمْ فَصَلُّوا وَمَا فَاتَكُمْ فَاقْضُوا ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 56- Bir Vakit Namaz İki Sefer Kılınmaz Mı?

868- Meymune (radıyallahü anha)’nın azadlı kölesi Süleyman’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’i Medine’nin bir semti olan Belat’ta otururken gördüm. İnsanlar cemaatle namaz kılıyorlardı. (Ey Ebû Abdurrahman niçin namaz kılmıyorsun?) dedim şöyle dedi:

(Ben namazımı kıldım.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işitmiştim:

(Bir namaz günde iki sefer kılınmaz.) (Müsned: 4460)

٥٦ - باب سُقُوطِ الصَّلاَةِ عَمَّنْ صَلَّى مَعَ الإِمَامِ فِي الْمَسْجِدِ جَمَاعَةً

٨٦٨ - أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُحَمَّدٍ التَّيْمِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ حُسَيْنٍ الْمُعَلِّمِ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ، مَوْلَى مَيْمُونَةَ قَالَ رَأَيْتُ ابْنَ عُمَرَ جَالِسًا عَلَى الْبَلاَطِ وَالنَّاسُ يُصَلُّونَ قُلْتُ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ مَا لَكَ لاَ تُصَلِّي قَالَ إِنِّي قَدْ صَلَّيْتُ إِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ لاَ تُعَادُ الصَّلاَةُ فِي يَوْمٍ مَرَّتَيْنِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 55- Namaz Kılan Cemaate Uğrarsa Aynı Namazı Tekrar Kılmalı

867- Ebû Zer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dizime vurarak şöyle dedi:

(Namaz vaktini geciktiren bir toplumun yanında olsan ne yaparsın?) Ben de:

(Ne yapmamı emredersin) diye sordum. (Namazı vaktinde kıl sonra işine gücüne bak sonra geciktirilmiş olarak namaz kılınır da sen de mescidde olursan tekrar namaz kıl) buyurdular. (Müslim, Mesacid: 40; Dârimi, Salat: 24)

٥٥ - باب إِعَادَةِ الصَّلاَةِ بَعْدَ ذَهَابِ وَقْتِهَا مَعَ الْجَمَاعَةِ

٨٦٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، وَمُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ صُدْرَانَ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنْ خَالِدِ بْنِ الْحَارِثِ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ بُدَيْلٍ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا الْعَالِيَةِ، يُحَدِّثُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الصَّامِتِ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، قَالَ قَالَ لِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَضَرَبَ فَخِذِي ‏(‏ كَيْفَ أَنْتَ إِذَا بَقِيتَ فِي قَوْمٍ يُؤَخِّرُونَ الصَّلاَةَ عَنْ وَقْتِهَا ‏)‏ ‏.‏ قَالَ مَا تَأْمُرُ قَالَ ‏(‏ صَلِّ الصَّلاَةَ لِوَقْتِهَا ثُمَّ اذْهَبْ لِحَاجَتِكَ فَإِنْ أُقِيمَتِ الصَّلاَةُ وَأَنْتَ فِي الْمَسْجِدِ فَصَلِّ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54- Sabah Namazını Tek Kılan Da Cemaatle Tekrar Kılmalı

866- Câbir b. Yezid b. Esved el Âmirî (radıyallahü anh) babasından naklederek şöyle diyor: Sabah namazını Hayf mescidinde, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kıldım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazını kılıp bitirince geride iki kişinin namaz kılmayıp beklediklerini fark etti (Onları bana çağırın) buyurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına getirildiler, korkudan titriyorlardı. (Bizimle beraber sizi namaz kılmaktan alıkoyan nedir) diye sordu. Onlar:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Evlerimizde kılmıştık) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Böyle yapmayın, evlerinizde kılıp sonra mescide geldiğinizde cemaatle birlikte tekrar kılın. İkinci kıldığınız namaz nafile olmuş olur) buyurdu. (Tirmizî, Salat: 163; Dârimi, Salat: 98)

٥٤ - باب إِعَادَةِ الْفَجْرِ مَعَ الْجَمَاعَةِ لِمَنْ صَلَّى وَحْدَهُ

٨٦٦ - أَخْبَرَنَا زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ، قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، قَالَ حَدَّثَنَا يَعْلَى بْنُ عَطَاءٍ، قَالَ حَدَّثَنَا جَابِرُ بْنُ يَزِيدَ بْنِ الأَسْوَدِ الْعَامِرِيُّ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ شَهِدْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلاَةَ الْفَجْرِ فِي مَسْجِدِ الْخَيْفِ فَلَمَّا قَضَى صَلاَتَهُ إِذَا هُوَ بِرَجُلَيْنِ فِي آخِرِ الْقَوْمِ لَمْ يُصَلِّيَا مَعَهُ قَالَ ‏(‏ عَلَىَّ بِهِمَا ‏)‏ ‏.‏ فَأُتِيَ بِهِمَا تُرْعَدُ فَرَائِصُهُمَا فَقَالَ ‏(‏ مَا مَنَعَكُمَا أَنْ تُصَلِّيَا مَعَنَا ‏)‏ ‏.‏ قَالاَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا قَدْ صَلَّيْنَا فِي رِحَالِنَا ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَلاَ تَفْعَلاَ إِذَا صَلَّيْتُمَا فِي رِحَالِكُمَا ثُمَّ أَتَيْتُمَا مَسْجِدَ جَمَاعَةٍ فَصَلِّيَا مَعَهُمْ فَإِنَّهَا لَكُمَا نَافِلَةٌ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53- Tek Başına Namaz Kılanın Cemaatle Namazını Tekrar Etmesi

865- Mıhcen (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Mıhcen, bir mecliste Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulunuyordu, ezan okundu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkıp namaza gitti sonra döndü Mıhcen hala o meclisteydi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

(Sen Müslüman değil misin?) diye sordu Mıhcen:

(Müslümanım, fakat ben; evimde kılmıştım) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Mescide geldiğinde önceden kılmış olsan bile insanlarla birlikte cemaatle tekrar namaz kıl) buyurdular. (Dârimi, Salat: 98; Müsned: 1829)

٥٣ - باب إِعَادَةِ الصَّلاَةِ مَعَ الْجَمَاعَةِ بَعْدَ صَلاَةِ الرَّجُلِ لِنَفْسِهِ

٨٦٥ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ رَجُلٍ، مِنْ بَنِي الدِّيلِ يُقَالُ لَهُ بُسْرُ بْنُ مِحْجَنٍ عَنْ مِحْجَنٍ، أَنَّهُ كَانَ فِي مَجْلِسٍ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَذَّنَ بِالصَّلاَةِ - فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ رَجَعَ وَمِحْجَنٌ فِي مَجْلِسِهِ - فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَا مَنَعَكَ أَنْ تُصَلِّيَ أَلَسْتَ بِرَجُلٍ مُسْلِمٍ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ بَلَى وَلَكِنِّي كُنْتُ قَدْ صَلَّيْتُ فِي أَهْلِي فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِذَا جِئْتَ فَصَلِّ مَعَ النَّاسِ وَإِنْ كُنْتَ قَدْ صَلَّيْتَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52- Cemaate Katılma Niyeti İle Giden Kimse

863- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kim güzelce abdest alır sonra da mescide gitmek için evinden çıkarsa ve mescide varınca cemaati namaz kılmış olarak bulursa, Allah o kimseye de cemaatle namaz kılanların sevabı kadar sevap yazar ve onların sevaplarından da hiçbir şeyi eksiltmez.) (Ebû Dâvûd, Salat: 52; Müsned: 8590)

864- Osman b. Affan (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu:

(Kim abdestini güzelce alır sonra farz namazı kılmak için mescide gider, insanlarla veya cemaatle veya mescidde namazını kılarsa; Allah onun günahlarını affeder.) (Müslim, Mesacid: 42; Müsned: 485)

٥٢ - باب حَدِّ إِدْرَاكِ الْجَمَاعَةِ

٨٦٣ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ، عَنِ ابْنِ طَحْلاَءَ، عَنْ مُحْصِنِ بْنِ عَلِيٍّ الْفِهْرِيِّ، عَنْ عَوْفِ بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ مَنْ تَوَضَّأَ فَأَحْسَنَ الْوُضُوءَ ثُمَّ خَرَجَ عَامِدًا إِلَى الْمَسْجِدِ فَوَجَدَ النَّاسَ قَدْ صَلَّوْا كَتَبَ اللَّهُ لَهُ مِثْلَ أَجْرِ مَنْ حَضَرَهَا وَلاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئًا ‏)‏ ‏.‏

٨٦٤ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، أَنَّ الْحُكَيْمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ الْقُرَشِيَّ، حَدَّثَهُ أَنَّ نَافِعَ بْنَ جُبَيْرٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِي سَلَمَةَ حَدَّثَاهُ أَنَّ مُعَاذَ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَهُمَا عَنْ حُمْرَانَ، مَوْلَى عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ مَنْ تَوَضَّأَ لِلصَّلاَةِ فَأَسْبَغَ الْوُضُوءَ ثُمَّ مَشَى إِلَى الصَّلاَةِ الْمَكْتُوبَةِ فَصَلاَّهَا مَعَ النَّاسِ أَوْ مَعَ الْجَمَاعَةِ أَوْ فِي الْمَسْجِدِ غَفَرَ اللَّهُ لَهُ ذُنُوبَهُ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 51- Cemaati Geciktirmeyi Gerektiren Haller Nelerdir?

860- Hişam b. Urve (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyor: Abdullah b. Erkam arkadaşlarına imamlık yapıyordu. Bir gün namaz vakti geldi. Abdullah tuvalet ihtiyacını gidermek için gitmişti, dönüp gelince şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) den işittim şöyle diyordu:

(Sizden birinizin tuvalet ihtiyacı gelirse namaz kılmazdan önce o ihtiyacını gidersin.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 43; Dârimi, Salat: 137)

861- Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Akşam yemeği hazır olur namaz vakti de gelirse, önce akşam yemeğinizi yiyin.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 43)

862- Ebûl Melih (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyordu: Biz Huneyn savaşında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdik, yağmur yağmaya başladı. Bunun üzerine: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in müezzini:

(Herkes namazı çadırında eşyalarının yanında kılsın) diye ilân etti. (İbn Mâce, Tahara: 87)

٥١ - باب الْعُذْرِ فِي تَرْكِ الْجَمَاعَةِ

٨٦٠ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَرْقَمَ، كَانَ يَؤُمُّ أَصْحَابَهُ فَحَضَرَتِ الصَّلاَةُ يَوْمًا فَذَهَبَ لِحَاجَتِهِ ثُمَّ رَجَعَ فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ إِذَا وَجَدَ أَحَدُكُمُ الْغَائِطَ فَلْيَبْدَأْ بِهِ قَبْلَ الصَّلاَةِ ‏)‏ ‏.‏

٨٦١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِذَا حَضَرَ الْعَشَاءُ وَأُقِيمَتِ الصَّلاَةُ فَابْدَءُوا بِالْعَشَاءِ ‏)‏ ‏.‏

٨٦٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَبِي الْمَلِيحِ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِحُنَيْنٍ فَأَصَابَنَا مَطَرٌ فَنَادَى مُنَادِي رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ صَلُّوا فِي رِحَالِكُمْ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 50- Ezan Okununca Mutlaka Cemaate Koşmalı

857- Abdullah b. Mesud (radıyallahü anh) anlatıyor ve şöyle diyor:

(Kim yarın öldüğünde Müslüman olarak Rabbine kavuşmayı isterse ezan okunduğunda, beş vakit namaza karşı devamlı ve duyarlı olsun. Çünkü Allah peygamberine hidayet yollarını göstermiştir. Bu namaz kılmak ta hidayet yollarındadır. Ben hepinizin evinde namaz kılabilecek bir yeri olduğunu tahmin ederim. Eğer namazlarınızı evlerinizde kılar da mescidleri ihmal ederseniz, Peygamberimizin sünnetini ve yolunu terk etmiş olursunuz. Peygamberimizin yolunu terk edince de sapıklığa düşersiniz. Güzelce abdest alıp ta namaza giden bir mü’minin attığı her adımdan dolayı bir sevap kazanır ve derecesi yükselir veya attığı her adım bir günahına keffaret olur. Ben namaza giderken adımlarımı sıklaştırdığımı hatırlarım. Münafıklığı besbelli kimseler cemaatı terk ederler. Hatta ben iki kişinin yardımıyla da olsa gelip saflar arasında yerini alan kişileri bile bilirim.) (Müslim, Mesacid: 42; İbn Mâce, Mesacid: 14)

858- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bir âma, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek:

(Elimden tutup mescide götürecek kimsem yok) diyerek evinde namaz kılabilmesi için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den izin istedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ona izin verdi adam dönüp giderken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kimseyi çağırdı ve:

(Ezanı duyuyor musun?) buyurdu. O adam:

(Evet) deyince:

(Öyleyse cemaate mutlaka gel) buyurdu. (Müslim, Mesacid: 42)

859- İbn Ümmü Mektum (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü! Medine yolları yırtıcı hayvanlar ve zararlı böceklerle dopdolu, cemaate gelmesem olur mu?) diye sorunca: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Hayye alessalah ve Hayye alal felah seslerini duyuyor musun) dedi. O da:

(Evet) deyince, (Öyleyse hemen namaza koş) dedi ve ona izin vermedi. (Müslim, Mesacid: 42; Ebû Dâvûd, Salat: 48)

٥٠ - باب الْمُحَافَظَةِ عَلَى الصَّلَوَاتِ حَيْثُ يُنَادَى بِهِنَّ

٨٥٧ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنِ الْمَسْعُودِيِّ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ الأَقْمَرِ، عَنْ أَبِي الأَحْوَصِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَلْقَى اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ غَدًا مُسْلِمًا فَلْيُحَافِظْ عَلَى هَؤُلاَءِ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسِ حَيْثُ يُنَادَى بِهِنَّ فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ شَرَعَ لِنَبِيِّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم سُنَنَ الْهُدَى وَإِنَّهُنَّ مِنْ سُنَنِ الْهُدَى وَإِنِّي لاَ أَحْسَبُ مِنْكُمْ أَحَدًا إِلاَّ لَهُ مَسْجِدٌ يُصَلِّي فِيهِ فِي بَيْتِهِ فَلَوْ صَلَّيْتُمْ فِي بُيُوتِكُمْ وَتَرَكْتُمْ مَسَاجِدَكُمْ لَتَرَكْتُمْ سُنَّةَ نَبِيِّكُمْ وَلَوْ تَرَكْتُمْ سُنَّةَ نَبِيِّكُمْ لَضَلَلْتُمْ وَمَا مِنْ عَبْدٍ مُسْلِمٍ يَتَوَضَّأُ فَيُحْسِنُ الْوُضُوءَ ثُمَّ يَمْشِي إِلَى صَلاَةٍ إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ بِكُلِّ خُطْوَةٍ يَخْطُوهَا حَسَنَةً أَوْ يَرْفَعُ لَهُ بِهَا دَرَجَةً أَوْ يُكَفِّرُ عَنْهُ بِهَا خَطِيئَةً وَلَقَدْ رَأَيْتُنَا نُقَارِبُ بَيْنَ الْخُطَا وَلَقَدْ رَأَيْتُنَا وَمَا يَتَخَلَّفُ عَنْهَا إِلاَّ مُنَافِقٌ مَعْلُومٌ نِفَاقُهُ وَلَقَدْ رَأَيْتُ الرَّجُلَ يُهَادَى بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ حَتَّى يُقَامَ فِي الصَّفِّ ‏.‏

٨٥٨ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الأَصَمِّ، عَنْ عَمِّهِ، يَزِيدَ بْنِ الأَصَمِّ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ جَاءَ أَعْمَى إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ إِنَّهُ لَيْسَ لِي قَائِدٌ يَقُودُنِي إِلَى الصَّلاَةِ فَسَأَلَهُ أَنْ يُرَخِّصَ لَهُ أَنْ يُصَلِّيَ فِي بَيْتِهِ فَأَذِنَ لَهُ فَلَمَّا وَلَّى دَعَاهُ قَالَ لَهُ ‏(‏ أَتَسْمَعُ النِّدَاءَ بِالصَّلاَةِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَأَجِبْ ‏)‏ ‏.‏

٨٥٩ - أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ زَيْدِ بْنِ أَبِي الزَّرْقَاءِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، ح وَأَخْبَرَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، قَالَ حَدَّثَنَا قَاسِمُ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَابِسٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنِ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ، أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ الْمَدِينَةَ كَثِيرَةُ الْهَوَامِّ وَالسِّبَاعِ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ هَلْ تَسْمَعُ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَحَىَّ هَلاً ‏)‏ ‏.‏ وَلَمْ يُرَخِّصْ لَهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 49- Cemaate Mutlaka Devam Edilmeli

856- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Canım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki içimden şöyle geçiriyorum, odun toplatayım. Sonra namaz için ezan okunmasını emredeyim. Sonra da bu cemaate gelmeyen kimselerin evlerini kendileri içindeyken yakıvereyim. Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki cemaate gelmeyenlerin birisi, etli ve yağlı bir kemik veya iki güzel ok bulacaklarını bilselerdi mutlaka cemaate gelirlerdi. (Müslim, Mesacid: 42; Ebû Dâvûd, Salat: 47)

٤٩ - باب التَّشْدِيدِ فِي التَّخَلُّفِ عَنِ الْجَمَاعَةِ

٨٥٦ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أَبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ آمُرَ بِحَطَبٍ فَيُحْطَبَ ثُمَّ آمُرَ بِالصَّلاَةِ فَيُؤَذَّنَ لَهَا ثُمَّ آمُرَ رَجُلاً فَيَؤُمَّ النَّاسَ ثُمَّ أُخَالِفَ إِلَى رِجَالٍ فَأُحَرِّقَ عَلَيْهِمْ بُيُوتَهُمْ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَوْ يَعْلَمُ أَحَدُهُمْ أَنَّهُ يَجِدُ عَظْمًا سَمِينًا أَوْ مَرْمَاتَيْنِ حَسْنَتَيْنِ لَشَهِدَ الْعِشَاءَ ‏)‏ ‏.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 48- Cemaati Terk Etmemek Gerekir

855- Ma’dan b. ebî Talha el Ya’murî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Ebûd Derda bana nerede oturuyorsun) diye sordu. Ben de:

(Hıms yakınlarında bir köyde) dedim. Bunun üzerine Ebû’d Derda şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:

(Üç kişinin bulunduğu köy veya çölde cemaatle namaz kılınmazsa şeytan onları hâkimiyeti altına alır. Cemaatle namazı terk etmeyin çünkü sürüden ayrılanı kurt kapar.) (Ebû Dâvûd, Salat: 46; Müsned: 20719)

٤٨ - باب التَّشْدِيدِ فِي تَرْكِ الْجَمَاعَةِ

٨٥٥ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنْ زَائِدَةَ بْنِ قُدَامَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا السَّائِبُ بْنُ حُبَيْشٍ الْكَلاَعِيُّ، عَنْ مَعْدَانَ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ الْيَعْمَرِيِّ، قَالَ قَالَ لِي أَبُو الدَّرْدَاءِ أَيْنَ مَسْكَنُكَ قُلْتُ فِي قَرْيَةٍ دُوَيْنَ حِمْصَ ‏.‏ فَقَالَ أَبُو الدَّرْدَاءِ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ مَا مِنْ ثَلاَثَةٍ فِي قَرْيَةٍ وَلاَ بَدْوٍ لاَ تُقَامُ فِيهِمُ الصَّلاَةُ إِلاَّ قَدِ اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَعَلَيْكُمْ بِالْجَمَاعَةِ فَإِنَّمَا يَأْكُلُ الذِّئْبُ الْقَاصِيَةَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ السَّائِبُ يَعْنِي بِالْجَمَاعَةِ الْجَمَاعَةَ فِي الصَّلاَةِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 47- Bir Topluluğun Hep Birlikte Geçirdiği Bir Namaz Nasıl Kılınır?

853- Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir sefer namaza başlamadan yüzünü bize doğru çevirdi ve şöyle buyurdu:

(Saflarınızı düzgün ve sıklaştırın çünkü ben sizi arkamdan da görüyorum.) (Buhârî, Ezan: 76; Müslim, Salat: 28)

854- Abdullah b. ebi Katade (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir seferde idik. Oradakilerden bir kısmı:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Bize biraz istirahat versen ne iyi olur) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Uyuyakalıp namazı geçirmenizden korkuyorum) buyurdu. Bilal:

(Ben beklerim) dedi. Bunun üzerine oradakiler yatıp uyudular. Bilal’de sırtını bineğine dayayıp beklemeye başladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyandığında güneş doğmuştu ve Bilal’e:

(Ey Bilal ne demiştin ne oldu?) buyurdu. Bilal’de; (Hiçbir zaman böylesine bir ağırlık basmamıştı) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Allah dilediğinde ruhlarınızı alır, dilediğinde geri verir. Kalk Ey Bilal ezan oku.) Bilal kalkıp ezan okudu, insanlar abdestlerini aldılar, güneş hayli yükselmişti hep birlikte cemaatle namaz kıldılar. (Müslim, Mesacid: 47; İbn Mâce, Salat: 10)

٤٧ - باب الْجَمَاعَةُ لِلْفَائِتِ مِنَ الصَّلاَةِ

٨٥٣ - أَنْبَأَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا إِسْمَاعِيلُ، عَنْ حُمَيْدٍ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ أَقْبَلَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِوَجْهِهِ حِينَ قَامَ إِلَى الصَّلاَةِ قَبْلَ أَنْ يُكَبِّرَ فَقَالَ ‏(‏ أَقِيمُوا صُفُوفَكُمْ وَتَرَاصُّوا فَإِنِّي أَرَاكُمْ مِنْ وَرَاءِ ظَهْرِي ‏)‏ ‏.‏

٨٥٤ - أَخْبَرَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو زُبَيْدٍ، - وَاسْمُهُ عَبْثَرُ بْنُ الْقَاسِمِ - عَنْ حُصَيْنٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي قَتَادَةَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذْ قَالَ بَعْضُ الْقَوْمِ لَوْ عَرَّسْتَ بِنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ إِنِّي أَخَافُ أَنْ تَنَامُوا عَنِ الصَّلاَةِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ بِلاَلٌ أَنَا أَحْفَظُكُمْ ‏.‏ فَاضْطَجَعُوا فَنَامُوا وَأَسْنَدَ بِلاَلٌ ظَهْرَهُ إِلَى رَاحِلَتِهِ فَاسْتَيْقَظَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَدْ طَلَعَ حَاجِبُ الشَّمْسِ فَقَالَ ‏(‏ يَا بِلاَلُ أَيْنَ مَا قُلْتَ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ مَا أُلْقِيَتْ عَلَىَّ نَوْمَةٌ مِثْلُهَا قَطُّ ‏.‏ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَبَضَ أَرْوَاحَكُمْ حِينَ شَاءَ فَرَدَّهَا حِينَ شَاءَ قُمْ يَا بِلاَلُ فَآذِنِ النَّاسَ بِالصَّلاَةِ ‏)‏ ‏.‏ فَقَامَ بِلاَلٌ فَأَذَّنَ فَتَوَضَّئُوا - يَعْنِي حِينَ ارْتَفَعَتِ الشَّمْسُ - ثُمَّ قَامَ فَصَلَّى بِهِمْ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 46- Cemaatle Nafile Namaz Kılınır Mı?

852- Itban b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü! kavmimin mescidi ile evimin arasında sel akıyor. Bu sebeple evimize gelip de namaz kılmanızı çok arzu ediyorum ve sizin namaz kıldığınız yeri de kendime namazgah edinmek istiyorum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Yakında kılarız) buyurdu. (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) evimize geldiğinde:

(Nerede kılmamı arzu edersiniz?) diye sordu. Evin bir köşesini gösterdim, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılmak için kalktı biz de arkasına saf olduk, bize iki rekat namaz kıldırdı. (Buhârî, Salat: 46; Müslim, İman: 10)

٤٦ - باب الْجَمَاعَةُ لِلنَّافِلَةِ

٨٥٢ - أَخْبَرَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ مَحْمُودٍ، عَنْ عِتْبَانَ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ السُّيُولَ لَتَحُولُ بَيْنِي وَبَيْنَ مَسْجِدِ قَوْمِي فَأُحِبُّ أَنْ تَأْتِيَنِي فَتُصَلِّيَ فِي مَكَانٍ مِنْ بَيْتِي أَتَّخِذُهُ مَسْجِدًا ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ سَنَفْعَلُ ‏)‏ ‏.‏ فَلَمَّا دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ أَيْنَ تُرِيدُ ‏)‏ ‏.‏ فَأَشَرْتُ إِلَى نَاحِيَةٍ مِنَ الْبَيْتِ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَصَفَفْنَا خَلْفَهُ فَصَلَّى بِنَا رَكْعَتَيْنِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 45- İki Kişi Cemaat Olursa Nasıl Durulur?

850- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılmak üzere onun sol tarafına dikilmiştim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni sol eliyle sağ tarafına geçirdi.) (Ebû Dâvûd, Salat: 70; Buhârî, Ezan: 77)

851- Übey b. Ka’b (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle diyordu:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün sabah namazını kıldı ve:

(Falan adam namazda mıydı?) diye sordu. (Hayır) dediler (Peki filan adam) dedi. (Hayır yoktu) dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Bu iki namaz (sabah ve yatsı) münafıklara çok zor gelen namazlardır. Eğer bu iki vakit namazdaki sevabı bir bilselerdi sürünerek de olsa bu namazlara gelirlerdi. İlk saf meleklerin saffı gibidir. Eğer insanlar ilk safta bulunmanın değerini bir bilselerdi ona yetişebilmek için yarış ederlerdi. Bir kişinin diğer bir kimseyle birlikte bile olsa cemaatle namaz kılması tek başına kılmasından daha değerlidir. Bir kimsenin iki kişiyle namaz kılması tek kişiyle kılmasından daha değerlidir. Namaz kılanlar ne kadar çok olursa o derece Allah’ın hoşuna gider.) (Müslim, Mesacid: 43; Dârimi, Salat: 53)

٤٥ - باب الْجَمَاعَةُ إِذَا كَانُوا اثْنَيْنِ

٨٥٠ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ، عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي سُلَيْمَانَ، عَنْ عَطَاءٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ صَلَّيْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُمْتُ عَنْ يَسَارِهِ فَأَخَذَنِي بِيَدِهِ الْيُسْرَى فَأَقَامَنِي عَنْ يَمِينِهِ ‏.‏

٨٥١ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، أَنَّهُ أَخْبَرَهُمْ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي بَصِيرٍ، عَنْ أَبِيهِ، - قَالَ شُعْبَةُ وَقَالَ أَبُو إِسْحَاقَ وَقَدْ سَمِعْتُهُ مِنْهُ، وَمِنْ أَبِيهِ - قَالَ سَمِعْتُ أُبَىَّ بْنَ كَعْبٍ، يَقُولُ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمًا صَلاَةَ الصُّبْحِ فَقَالَ ‏(‏ أَشَهِدَ فُلاَنٌ الصَّلاَةَ ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَفُلاَنٌ ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ إِنَّ هَاتَيْنِ الصَّلاَتَيْنِ مِنْ أَثْقَلِ الصَّلاَةِ عَلَى الْمُنَافِقِينَ وَلَوْ يَعْلَمُونَ مَا فِيهِمَا لأَتَوْهُمَا وَلَوْ حَبْوًا وَالصَّفُّ الأَوَّلُ عَلَى مِثْلِ صَفِّ الْمَلاَئِكَةِ وَلَوْ تَعْلَمُونَ فَضِيلَتَهُ لاَبْتَدَرْتُمُوهُ وَصَلاَةُ الرَّجُلِ مَعَ الرَّجُلِ أَزْكَى مِنْ صَلاَتِهِ وَحْدَهُ وَصَلاَةُ الرَّجُلِ مَعَ الرَّجُلَيْنِ أَزْكَى مِنْ صَلاَتِهِ مَعَ الرَّجُلِ وَمَا كَانُوا أَكْثَرَ فَهُوَ أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget