50- Ezan Okununca Mutlaka Cemaate Koşmalı
857- Abdullah b. Mesud (radıyallahü anh) anlatıyor ve şöyle diyor:
(Kim yarın öldüğünde Müslüman olarak Rabbine kavuşmayı isterse ezan okunduğunda, beş vakit namaza karşı devamlı ve duyarlı olsun. Çünkü Allah peygamberine hidayet yollarını göstermiştir. Bu namaz kılmak ta hidayet yollarındadır. Ben hepinizin evinde namaz kılabilecek bir yeri olduğunu tahmin ederim. Eğer namazlarınızı evlerinizde kılar da mescidleri ihmal ederseniz, Peygamberimizin sünnetini ve yolunu terk etmiş olursunuz. Peygamberimizin yolunu terk edince de sapıklığa düşersiniz. Güzelce abdest alıp ta namaza giden bir mü’minin attığı her adımdan dolayı bir sevap kazanır ve derecesi yükselir veya attığı her adım bir günahına keffaret olur. Ben namaza giderken adımlarımı sıklaştırdığımı hatırlarım. Münafıklığı besbelli kimseler cemaatı terk ederler. Hatta ben iki kişinin yardımıyla da olsa gelip saflar arasında yerini alan kişileri bile bilirim.) (Müslim, Mesacid: 42; İbn Mâce, Mesacid: 14)
858- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bir âma, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek:
(Elimden tutup mescide götürecek kimsem yok) diyerek evinde namaz kılabilmesi için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den izin istedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ona izin verdi adam dönüp giderken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kimseyi çağırdı ve:
(Ezanı duyuyor musun?) buyurdu. O adam:
(Evet) deyince:
(Öyleyse cemaate mutlaka gel) buyurdu. (Müslim, Mesacid: 42)
859- İbn Ümmü Mektum (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü! Medine yolları yırtıcı hayvanlar ve zararlı böceklerle dopdolu, cemaate gelmesem olur mu?) diye sorunca: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Hayye alessalah ve Hayye alal felah seslerini duyuyor musun) dedi. O da:
(Evet) deyince, (Öyleyse hemen namaza koş) dedi ve ona izin vermedi. (Müslim, Mesacid: 42; Ebû Dâvûd, Salat: 48)
٥٠ - باب الْمُحَافَظَةِ عَلَى الصَّلَوَاتِ حَيْثُ يُنَادَى بِهِنَّ
٨٥٧ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنِ الْمَسْعُودِيِّ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ الأَقْمَرِ، عَنْ أَبِي الأَحْوَصِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَلْقَى اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ غَدًا مُسْلِمًا فَلْيُحَافِظْ عَلَى هَؤُلاَءِ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسِ حَيْثُ يُنَادَى بِهِنَّ فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ شَرَعَ لِنَبِيِّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم سُنَنَ الْهُدَى وَإِنَّهُنَّ مِنْ سُنَنِ الْهُدَى وَإِنِّي لاَ أَحْسَبُ مِنْكُمْ أَحَدًا إِلاَّ لَهُ مَسْجِدٌ يُصَلِّي فِيهِ فِي بَيْتِهِ فَلَوْ صَلَّيْتُمْ فِي بُيُوتِكُمْ وَتَرَكْتُمْ مَسَاجِدَكُمْ لَتَرَكْتُمْ سُنَّةَ نَبِيِّكُمْ وَلَوْ تَرَكْتُمْ سُنَّةَ نَبِيِّكُمْ لَضَلَلْتُمْ وَمَا مِنْ عَبْدٍ مُسْلِمٍ يَتَوَضَّأُ فَيُحْسِنُ الْوُضُوءَ ثُمَّ يَمْشِي إِلَى صَلاَةٍ إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ بِكُلِّ خُطْوَةٍ يَخْطُوهَا حَسَنَةً أَوْ يَرْفَعُ لَهُ بِهَا دَرَجَةً أَوْ يُكَفِّرُ عَنْهُ بِهَا خَطِيئَةً وَلَقَدْ رَأَيْتُنَا نُقَارِبُ بَيْنَ الْخُطَا وَلَقَدْ رَأَيْتُنَا وَمَا يَتَخَلَّفُ عَنْهَا إِلاَّ مُنَافِقٌ مَعْلُومٌ نِفَاقُهُ وَلَقَدْ رَأَيْتُ الرَّجُلَ يُهَادَى بَيْنَ الرَّجُلَيْنِ حَتَّى يُقَامَ فِي الصَّفِّ .
٨٥٨ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الأَصَمِّ، عَنْ عَمِّهِ، يَزِيدَ بْنِ الأَصَمِّ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ جَاءَ أَعْمَى إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ إِنَّهُ لَيْسَ لِي قَائِدٌ يَقُودُنِي إِلَى الصَّلاَةِ فَسَأَلَهُ أَنْ يُرَخِّصَ لَهُ أَنْ يُصَلِّيَ فِي بَيْتِهِ فَأَذِنَ لَهُ فَلَمَّا وَلَّى دَعَاهُ قَالَ لَهُ ( أَتَسْمَعُ النِّدَاءَ بِالصَّلاَةِ ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( فَأَجِبْ ) .
٨٥٩ - أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ زَيْدِ بْنِ أَبِي الزَّرْقَاءِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، ح وَأَخْبَرَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، قَالَ حَدَّثَنَا قَاسِمُ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَابِسٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنِ ابْنِ أُمِّ مَكْتُومٍ، أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ الْمَدِينَةَ كَثِيرَةُ الْهَوَامِّ وَالسِّبَاعِ . قَالَ ( هَلْ تَسْمَعُ حَىَّ عَلَى الصَّلاَةِ حَىَّ عَلَى الْفَلاَحِ ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( فَحَىَّ هَلاً ) . وَلَمْ يُرَخِّصْ لَهُ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.