Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

11/06/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 47- KAPLANLAR (IN DERİLERİNİ EYER VE SEMER ÜSTÜNE ATMAK VEYA BAŞKA TÜRLÜ BİNEK HAYVANININ SIRTINA ATIP ONA) BİNMEK BÂBI

3786 - “. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahâbîsi Ebû Reyhane (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kaplanlar(ın derilerini binek hayvanının üstüne veya eyer, semer üstüne çekip onlar)a binmeyi menederdi."

3787 - “Muâviye (bin Ebû Süfyân) (radıyallahü anhümâ)’dan: Şöyle demiştir;

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kaplanlar(ın derilerini eyer ve semer üstüne çekmek veya binek hayvan sırtına başka türlu atmak suretiyle onlar) a binmeyi menederdi."

٤٧ - باب رُكُوبِ النُّمُورِ

٣٧٨٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، حَدَّثَنِي عَيَّاشُ بْنُ عَبَّاسٍ الْحِمْيَرِيُّ، عَنْ أَبِي حُصَيْنٍ الْحَجْرِيِّ الْهَيْثَمِ، عَنْ عَامِرٍ الْحَجْرِيِّ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا رَيْحَانَةَ، صَاحِبَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ كَانَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَنْهَى عَنْ رُكُوبِ النُّمُورِ ‏.‏

٣٧٨٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ أَبِي الْمُعْتَمِرِ، عَنِ ابْنِ سِيرِينَ، عَنْ مُعَاوِيَةَ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَنْهَى عَنْ رُكُوبِ النُّمُورِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 46- (EYER VE PALAN ÜZERİNE KONULAN) KIRMIZI MEYÂSİR (YÂNÎ MİNDER VE YASTIK) BÂBI

3785 - “. Ali (bin Ebî Tâlib) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) altın yüzüğü ve misere'yi (eyer ve palan minderini), yani kırmızı olan micere'yi yasaklamıştır."

٤٦ - باب الْمَيَاثِرِ الْحُمْرِ

٣٧٨٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ هُبَيْرَةَ، عَنْ عَلِيٍّ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنْ خَاتَمِ الذَّهَبِ وَعَنِ الْمِيثَرَةِ يَعْنِي الْحَمْرَاءَ ‏.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 45- ÜZERİNE BASILAN BİR ŞEYDEKİ SURETLER BÂBI

3784) "... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Ben bir sehve'mi (yani odamın bir tarafındaki kilerimsi yeri) içinde suretler bulunan bir örtü ile örttüm. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (seferden dönüp) gelince o örtüyü söktü. Bunun üzerine ben de ondan iki yastık yaptım. Sonra da ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i o yastıklardan birisine yaslanmış olarak gördüm. "

٤٥ - باب الصُّوَرِ فِيمَا يُوطَأُ

٣٧٨٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ سَتَرْتُ سَهْوَةً لِي - تَعْنِي الدَّاخِلَ - بِسِتْرٍ فِيهِ تَصَاوِيرُ فَلَمَّا قَدِمَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ هَتَكَهُ فَجَعَلْتُ مِنْهُ مَنْبُوذَتَيْنِ فَرَأَيْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مُتَّكِئًا عَلَى إِحْدَاهُمَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 44- EVDE BULUNAN SURET (RESİM - HEYKEL) LER BÂBI

3780 - “. Ebû Talha (Zeyd bin Sehl el-Ensârî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(İçinde köpek ve (yâ) suret (yani bir canlının resmi - heykeli) bulunan eve (rahmet) melekler(i) girmez.) "

3781 - “. Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Şüphesiz (rahmet) melekler(i), içinde köpek ve (yâ) suret bulunan eve girmezler.) "

3782 - “. Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Cebrail (Aleyhisselâm)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geleceği bir (belirli) saat hususunda O'nunla sözleşmişti de (o saatta gelmeyip) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bir hayli bekletti. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (evden dışarı) çıktı. Ansızın Cebrail ile karşılaştı, Cebrail ayakta duruyordu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)(Cebrail'e):

(Seni (eve) girmekten meneden nedir?) diye sordu. Cebrail (Aleyhisselâm) :

Evde şüphesiz bir köpek vardır. Halbuki biz içinde ne köpek ne de suret bulunan eve kesinlikle girmeyiz, dedi. "

3783 - “. Ebû Ümâme (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Bir kadın. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek kocasının bâzı savaşlarda olduğunu O'na arz etti ve evinde bir hurma ağacının resmini yapmak için O'ndan izin istedi. O, kadını men etti veya nehiy etti."

٤٤ - باب الصُّوَرِ فِي الْبَيْتِ

٣٧٨٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، عَنْ أَبِي طَلْحَةَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( لاَ تَدْخُلُ الْمَلاَئِكَةُ بَيْتًا فِيهِ كَلْبٌ وَلاَ صُورَةٌ ‏)‏.‏

٣٧٨١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ مُدْرِكٍ، عَنْ أَبِي زُرْعَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُجَىٍّ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( إِنَّ الْمَلاَئِكَةَ لاَ تَدْخُلُ بَيْتًا فِيهِ كَلْبٌ وَلاَ صُورَةٌ ‏)‏.‏

٣٧٨٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ وَاعَدَ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فِي سَاعَةٍ يَأْتِيهِ فِيهَا فَرَاثَ عَلَيْهِ فَخَرَجَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَإِذَا هُوَ بِجِبْرِيلَ قَائِمٌ عَلَى الْبَابِ فَقَالَ ‏( مَا مَنَعَكَ أَنْ تَدْخُلَ ‏)‏.‏ قَالَ إِنَّ فِي الْبَيْتِ كَلْبًا وَإِنَّا لاَ نَدْخُلُ بَيْتًا فِيهِ كَلْبٌ وَلاَ صُورَةٌ ‏.‏

٣٧٨٣ - حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عُثْمَانَ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، حَدَّثَنَا عُفَيْرُ بْنُ مَعْدَانَ، حَدَّثَنَا سُلَيْمُ بْنُ عَامِرٍ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ، أَنَّ امْرَأَةً، أَتَتِ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَخْبَرَتْهُ أَنَّ زَوْجَهَا فِي بَعْضِ الْمَغَازِي فَاسْتَأْذَنَتْهُ أَنْ تُصَوِّرَ فِي بَيْتِهَا نَخْلَةً فَمَنَعَهَا أَوْ نَهَاهَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 43- YÜZÜĞÜ ELİN BAŞPARMAĞINA TAKMAK BÂBI

3779 - “. Ali (bin Ebî Tâlib) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre kendisi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni yüzüğü şu ve bu parmağına takmaktan menetti, demiştir. Ravî demiştir ki : Ali küçük parmağı ve başparmağını kasdetmiştir."

٤٣ - باب التَّخَتُّمِ فِي الإِبْهَامِ

٣٧٧٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنْ أَبِي بُرْدَةَ، عَنْ عَلِيٍّ، قَالَ نَهَانِي رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ أَتَخَتَّمَ فِي هَذِهِ وَفِي هَذِهِ يَعْنِي الْخِنْصَرَ وَالإِبْهَامَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 42- YÜZÜĞÜ SAĞ EL (İN PARMAKLARININ EN KÜÇÜĞÜN)E TAKMA BÂBI

3778 - “. Abdullah bin Ca'fer (bin Ebî Tâlib) (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yüzüğü sağ eli(nin parmaklarının en küçüğü) ne takardı."

٤٢ - باب التَّخَتُّمِ بِالْيَمِينِ

٣٧٧٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ الْفَضْلِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَقِيلٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ يَتَخَتَّمُ فِي يَمِينِهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 41- YÜZÜĞÜN KAŞINI AVUCUNUN İÇ TARAFINA KOYANIN BÂBI

3776 - “. İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), yüzüğünün kaşını avucunun iç tarafına koyardı."

3777 - “. Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), içinde habeşî bir kaş bulunan bir gümüş yüzük kullandı. Yüzüğün kaşını avucunun içine koyuyordu."

٤١ - باب مَنْ جَعَلَ فَصَّ خَاتَمِهِ مِمَّا يَلِي كَفَّهُ

٣٧٧٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ أَيُّوبَ بْنِ مُوسَى، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ يَجْعَلُ فَصَّ خَاتَمِهِ مِمَّا يَلِي كَفَّهُ ‏.‏

٣٧٧٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِي أُوَيْسٍ، حَدَّثَنِي سُلَيْمَانُ بْنُ بِلاَلٍ، عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ الأَيْلِيِّ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ لَبِسَ خَاتَمَ فِضَّةٍ فِيهِ فَصٌّ حَبَشِيٌّ كَانَ يَجْعَلُ فَصَّهُ فِي بَطْنِ كَفِّهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 40- ALTIN YÜZÜKTEN NEHİY BÂBI

3773 - “. Alî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) altın yüzük kullanmayı (erkeklere) yasak etmiştir."

3774 - “. İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) altın yüzüğü (erkeklere) yasak etmiştir. "

3775 - “. Mü'minlerin anası Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir :

Necâşi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, içinde Habeşi kaşlı bir altın yüzük bulunan bir halkayı hediye etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o altın yüzüğü bir çubukla veya parmaklarının bazısıyla aldı. Fakat ona iltifat etmedi. Sonra kızın (ın yani Zeyneb'in) kızı Ümâme bint-i Ebi’l-Âs'ı çağırdı ve (ona) :

(Ey kızcağızım bununla ziynetlen), buyurdu."

٤٠ - باب النَّهْىِ عَنْ خَاتَمِ الذَّهَبِ

٣٧٧٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ نَافِعِ بْنِ جُبَيْرٍ، مَوْلَى عَلِيٍّ عَنْ عَلِيٍّ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ التَّخَتُّمِ بِالذَّهَبِ ‏.‏

٣٧٧٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنِ الْحَسَنِ بْنِ سُهَيْلٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنْ خَاتَمِ الذَّهَبِ ‏.‏

٣٧٧٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ عَبَّادِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ، قَالَتْ أَهْدَى النَّجَاشِيُّ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حَلْقَةً فِيهَا خَاتَمُ ذَهَبٍ فِيهِ فَصٌّ حَبَشِيٌّ فَأَخَذَهُ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِعُودٍ وَإِنَّهُ لَمُعْرِضٌ عَنْهُ أَوْ بِبَعْضِ أَصَابِعِهِ ثُمَّ دَعَا ابْنَةَ ابْنَتِهِ أُمَامَةَ بِنْتَ أَبِي الْعَاصِ فَقَالَ ‏( تَحَلَّىْ بِهَذَا يَا بُنَيَّةُ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 39- YÜZÜK ÜZERİNE YAZI NAKŞETMEK BÂBI

3770 - “. İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dım rivâyet edildiğine göre : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gümüşten bir yüzük edindi ve yüzüğe; = "Muhammed'ün Resûlüllah" cümlesini nakşettirdi. Sonra:

(Hiç kimse benim bu yüzüğümün nakşını (hayatta olduğum sürece) kendi yüzüğüne nakşetmesin (taklidde bulunmasın),) buyurdu."

3771 - “. Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (gümüşten) bir yüzük yaptırdı. Sonra şöyle buyurdu :

(Biz bir yüzük yaptırdık ve ona bir nakış (yani Muhammed'ün Resûlüllah yazısını) yazdırdık. Sakın hiç kimse onun nakşını kendi yüzüğüne nakşettirmesin (taklid etmesin).) "

3772 - “. Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gümüşten bir yüzük edindi. Yüzüğün habeşi bir kaşı vardı. Yüzüğün nakşı da "Muhammed'ün Resûlüllah" yazısı idi."

٣٩ - باب نَقْشِ الْخَاتَمِ

٣٧٧٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ أَيُّوبَ بْنِ مُوسَى، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ اتَّخَذَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ خَاتَمًا مِنْ وَرِقٍ ثُمَّ نَقَشَ فِيهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ فَقَالَ ‏( لاَ يَنْقُشْ أَحَدٌ عَلَى نَقْشِ خَاتَمِي هَذَا ‏)‏.‏

٣٧٧١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ اصْطَنَعَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ خَاتَمًا فَقَالَ ‏( إِنَّا قَدِ اصْطَنَعْنَا خَاتَمًا وَنَقَشْنَا فِيهِ نَقْشًا فَلاَ يَنْقُشَنَّ عَلَيْهِ أَحَدٌ ‏)‏.‏

٣٧٧٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا يُونُسُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ اتَّخَذَ خَاتَمًا مِنْ فِضَّةٍ لَهُ فَصٌّ حَبَشِيٌّ وَنَقْشُهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 38- KAZA' (YÂNİ BAŞIN BÎR YERİNİN SAÇINI KAZIYIP BAŞKA BİR YERİNKİNÎ BIRAKMA) YASAKLIĞI BÂBI

3768 - “. İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre :

Kendisi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kaza'dan nehiy etti, dedi. Râvî (Ömer bin Nâfi) :

Kaza’ nedir? diye (Nâfi'e) sordu. Râvî (Nâfi) : Çocuğun başından bir yerin saçını kazıyıp başka bir yerin saçını bırakmaktır, diye cevab verdi."

3769 - “. İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kaza (denilen saç tıraşı biçimin) i yasakladı. "

٣٨ - باب النَّهْىِ عَنِ الْقَزَعِ

٣٧٦٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ عُمَرَ بْنِ نَافِعٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهُ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ الْقَزَعِ ‏.‏ قَالَ وَمَا الْقَزَعُ قَالَ أَنْ يُحْلَقَ مِنْ رَأْسِ الصَّبِيِّ مَكَانٌ وَيُتْرَكَ مَكَانٌ ‏.‏

٣٧٦٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا شَبَابَةُ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ الْقَزَعِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 37- SAÇIN ÇOKLUĞUNUN (YÂNİ FAZLA UZATILMASININ) MEKRUHLUĞU BÂBI

3767 - “. Vâil bin Hucr (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir :

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni, uzun saçım olduğu halde gördü ve:

(Uğursuzluktur, uğursuzluktur) (veyâ devamlı serdir, devamlı serdir), buyurdu. Ben de hemen gidip saçımı aldım (kestim). Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni gördü ve:

(Ben (o sözümle) seni kasdetmedim. Bununla beraber bu (saç kesmek) daha güzeldir), buyurdu."

٣٧ - باب كَرَاهِيَةِ كَثْرَةِ الشَّعَرِ

٣٧٦٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ هِشَامٍ، وَسُفْيَانُ بْنُ عُقْبَةَ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ كُلَيْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ، قَالَ رَآنِيَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَلِي شَعَرٌ طَوِيلٌ فَقَالَ ‏( ذُبَابٌ ذُبَابٌ ‏)‏.‏ فَانْطَلَقْتُ فَأَخَذْتُهُ فَرَآنِيَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ‏( إِنِّي لَمْ أَعْنِكَ وَهَذَا أَحْسَنُ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 36- ERKEĞİN SAÇINI OMUZLARINA KADAR SALIVERMESİ VE ÖRGÜLER HÂLİNDE EDİNMESİ BÂBI

3762 - “. (Ebû Talibin kızı) Ümmü Hâni' (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke'ye dört gadîresi olduğu halde girdi. Ümmü Hâni, (gadire ile) saç örgülerini kasdeder."

3763 - “. İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan: Şöyle demiştir:

Ehl-i Kitâb (yani hiristiyanlar ve yahûdîler) saçlarını (perçemlerini) alınlarının üstüne salıverirlerdi. Müşrikler de (saçlarını ortadan) ikiye ayırırlardı (yani alınlarının iki tarafından aşağıya salıverirlerdi)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de (hakkında müsbet veya menfî bir şeyle emrolunmadığı durumlarda) Ehl-i Kitâb'a uygun olmaktan hoşlanırdı. İbn-i Abbâs demiştir ki : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bu nedenle perçemini alnının üstüne salıverdi. Bir süre sonra saçını (başının ortasından perçemine kadar) ikiye ayırıp (alnının sağ ve solundan) aşağıya salıverdi."

3764 - “. Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (saçını taradığımda) başının ortasından itibaren saçını ikiye bölerek sağ ve sol tarafa salıverir, sonra perçimini alnının üstüne bırakırdım (veya perçimini de alnının sağ ve sol tarafından aşağıya salıverirdim)."

3765 - “. Enes (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçı recil (yani ne düz ne de kıvırcık olup hafifçe kıvrık) bir saç idi, kulakları ile omuzları arasına kadar (uzun) idi."

3766 - “. Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in omuzlarına ulaşmayan ve kulak yumuşaklığını geçen saçı oldu."

٣٦ - باب اتِّخَاذِ الْجُمَّةِ وَالذَّوَائِبِ

٣٧٦٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ ابْنِ أَبِي نَجِيحٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، قَالَ قَالَتْ أُمُّ هَانِئٍ دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَكَّةَ وَلَهُ أَرْبَعُ غَدَائِرَ ‏.‏ تَعْنِي ضَفَائِرَ ‏.‏

٣٧٦٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَ أَهْلُ الْكِتَابِ يَسْدُلُونَ أَشْعَارَهُمْ وَكَانَ الْمُشْرِكُونَ يَفْرِقُونَ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يُحِبُّ مُوَافَقَةَ أَهْلِ الْكِتَابِ ‏.‏ قَالَ فَسَدَلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ نَاصِيَتَهُ ثُمَّ فَرَقَ بَعْدُ ‏.‏

٣٧٦٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ، عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ عَبَّادٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كُنْتُ أَفْرِقُ خَلْفَ يَافُوخِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ثُمَّ أَسْدِلُ نَاصِيَتَهُ ‏.‏

٣٧٦٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَنْبَأَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ كَانَ شَعَرُ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ شَعَرًا رَجِلاً بَيْنَ أُذُنَيْهِ وَمَنْكِبَيْهِ ‏.‏

٣٧٦٦ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي فُدَيْكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي الزِّنَادِ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَانَ لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ شَعَرٌ دُونَ الْجُمَّةِ وَفَوْقَ الْوَفْرَةِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 35- SAÇ VE SAKALI BOYAMAYI TERKEDENİN BÂBI

3759 - “. Ebû Cuhayfa (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'i gördüm. O'nun (sakalının) şurası beyazlaşmıştı. Yani anfakası (alt dudağı veya bura ile alt çenesi arası ağarmıştı)."

3760 - “. Humeyd (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Enes bin Mâlik'e; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (saç -sakalını) boyadı mı? diye soruldu. Enes: Sakalının ön kısmında on yedi veya yirmi kadar saç telinden başka O, saç - sakal ağarmasını görmedi, diye cevab verdi."

3761 - “. İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (başında ve sakalında) beyazlaşan saç teli sayısı yirmi kadar oldu."

٣٥ - باب مَنْ تَرَكَ الْخِضَابَ

٣٧٥٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي جُحَيْفَةَ، قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ هَذِهِ مِنْهُ بَيْضَاءُ ‏.‏ يَعْنِي عَنْفَقَتَهُ ‏.‏

٣٧٦٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ، وَابْنُ أَبِي عَدِيٍّ، عَنْ حُمَيْدٍ، قَالَ سُئِلَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَخَضَبَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ إِنَّهُ لَمْ يَرَ مِنَ الشَّيْبِ إِلاَّ نَحْوَ سَبْعَةَ عَشَرَ أَوْ عِشْرِينَ شَعَرَةً فِي مُقَدَّمِ لِحْيَتِهِ ‏.‏

٣٧٦١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ الْوَلِيدِ الْكِنْدِيُّ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ، عَنْ شَرِيكٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ كَانَ شَيْبُ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ نَحْوَ عِشْرِينَ شَعَرَةً ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 34- (AK SAÇ VE SAKALI) SARIYA BOYAMA BÂBI

3757 - “. (Medîne'li tabiîlerden) Saîd bin Ebî Saîd'den rivâyet edildiğine göre, (gene Medîne'li tabiîlerden) Ubey bin Cüreyc (radıyallahü anhümâ), İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)’ya :

Sakalını vers (yani Yemen za'ferânı) ile sarıya boyamış olarak seni görüyorum? diyerek bunun hükmünü sormuş, İbn-i Ömer de :

Sakalımı sarıya boyamama gelince, sebebi şudur : Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sakalını sarıya boyadığını kesinlikle gördüm, diye cevab vermiştir. "

3758 - “. İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ak saç ve sakalını kına ile boyamış bir adamın yanından geçti ve :

(Bu ne güzeldir) , buyurdu. Sonra, saç ve sakalını kına ve ketem (denilen bitki) ile boyamış başka bir adamın yanından geçti ve :

(Bu, ondan (yani demin gördüğümden) daha güzeldir), buyurdu. Daha sonra saç ve sakalını sarıya boyamış bir başka adamın yanından geçti ve :

(Bu, onun hepsinden (yani daha önce gördüğüm ikisinden de) daha güzeldir), buyurdu.

٣٤ - باب الْخِضَابِ بِالصُّفْرَةِ

٣٧٥٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ، أَنَّ عُبَيْدَ بْنَ جُرَيْجٍ، سَأَلَ ابْنَ عُمَرَ قَالَ رَأَيْتُكَ تُصَفِّرُ لِحْيَتَكَ بِالْوَرْسِ فَقَالَ ابْنُ عُمَرَ أَمَّا تَصْفِيرِي لِحْيَتِي فَإِنِّي رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يُصَفِّرُ لِحْيَتَهُ ‏.‏

٣٧٥٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ طَلْحَةَ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ وَهْبٍ، عَنِ ابْنِ طَاوُسٍ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ مَرَّ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَلَى رَجُلٍ قَدْ خَضَبَ بِالْحِنَّاءِ فَقَالَ ‏( مَا أَحْسَنَ هَذَا ‏)‏.‏ ثُمَّ مَرَّ بِآخَرَ قَدْ خَضَبَ بِالْحِنَّاءِ وَالْكَتَمِ فَقَالَ ‏( هَذَا أَحْسَنُ مِنْ هَذَا ‏)‏.‏ ثُمَّ مَرَّ بِآخَرَ قَدْ خَضَبَ بِالصُّفْرَةِ فَقَالَ ‏( هَذَا أَحْسَنُ مِنْ هَذَا كُلِّهِ ‏)‏.‏ قَالَ وَكَانَ طَاوُسٌ يُصَفِّرُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 33- SAÇ VE SAKALI SİYAHA BOYAMAK BÂBI

3755 - “. Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :

(Ebû Bekr-i Sıddîk'in babası) Mekke'nin fetih günü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna getirildi. Onun başı — ve sakalı — da (saçlarının bembeyaz oluşu dolayısıyla) bir sağâme (bitkisi) gibiydi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Bunu kadınlarından birisine götürün de kadın bunun saçının rengini (bir boya ile) değiştirsin ve bunu siyah boyadan uzak tutunuz,) buyurdu."

3756 - “. Suhaybü’l-Hayr (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah.(sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Ak saç ve sakalınızın rengini değiştirmekte kullandığınız en güzel renk şüphesiz şu siyah olanıdır. (Çünkü siyah boya) kadınlarınızı size (diğer boyalara nazaran) daha fazla rağbet ettiricidir ve düşmanınızın kalblerine sizin için daha çok heybet - korku salandır.) "

٣٣ - باب الْخِضَابِ بِالسَّوَادِ

٣٧٥٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ لَيْثٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ جِيءَ بِأَبِي قُحَافَةَ يَوْمَ الْفَتْحِ إِلَى النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَكَأَنَّ رَأْسَهُ ثَغَامَةٌ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( اذْهَبُوا بِهِ إِلَى بَعْضِ نِسَائِهِ فَلْتُغَيِّرْهُ وَجَنِّبُوهُ السَّوَادَ ‏)‏.‏

٣٧٥٦ - حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ الصَّيْرَفِيُّ، مُحَمَّدُ بْنُ فِرَاسٍ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ بْنِ زَكَرِيَّا الرَّاسِبِيُّ، حَدَّثَنَا دَفَّاعُ بْنُ دَغْفَلٍ السَّدُوسِيُّ، عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ صَيْفِيٍّ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، صُهَيْبِ الْخَيْرِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ أَحْسَنَ مَا اخْتَضَبْتُمْ بِهِ لَهَذَا السَّوَادُ أَرْغَبُ لِنِسَائِكُمْ فِيكُمْ وَأَهْيَبُ لَكُمْ فِي صُدُورِ عَدُوِّكُمْ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 32- SAÇ VE SAKALI KINA İLE BOYAMAK

3752 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Yahudiler ve Hiristiyanlar (ak sakallarını) boyamazlar. Siz onlara muhalefet ediniz (yani ak sakallarınızı boyayınız). "

3753 - “... Ebû Zer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Saç ve sakalın beyazlığını değiştirmek için kullandığınız en güzel şey kına ve ketem (denilen ot) dır. ) "

3754 - “... Osman (bin Abdillah) bin Mevhib (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben, (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi) Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ)'nin huzuruna çıktım. Osman demiştir ki : Ümmü Seleme, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (saç- sakal) kıllarından kına ve ketem ile boyanmış bir kılı (sakladığı yerden) çıkarıp bana gösterdi. "

٣٢ - باب الْخِضَابِ بِالْحِنَّاءِ

٣٧٥٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، سَمِعَ أَبَا سَلَمَةَ، وَسُلَيْمَانَ بْنَ يَسَارٍ، يُخْبِرَانِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، يَبْلُغُ بِهِ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( إِنَّ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى لاَ يَصْبُغُونَ فَخَالِفُوهُمْ ‏)‏.‏

٣٧٥٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ، عَنِ الأَجْلَحِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِي الأَسْوَدِ الدِّيلِيِّ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ أَحْسَنَ مَا غَيَّرْتُمْ بِهِ الشَّيْبَ الْحِنَّاءُ وَالْكَتَمُ ‏)‏.‏

٣٧٥٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا سَلاَّمُ بْنُ أَبِي مُطِيعٍ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ مَوْهَبٍ، قَالَ دَخَلْتُ عَلَى أُمِّ سَلَمَةَ ‏.‏ قَالَ فَأَخْرَجَتْ إِلَىَّ شَعَرًا مِنْ شَعَرِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَخْضُوبًا بِالْحِنَّاءِ وَالْكَتَمِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 31- SİYAH MESTLER

3751 - “... Büreyde (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Necâşi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sâde siyah renkli bir çift mest hediye etti. O da onu giydi. "

٣١ - باب الْخِفَافِ السُّودِ

٣٧٥١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا دَلْهَمُ بْنُ صَالِحٍ الْكِنْدِيُّ، عَنْ حُجَيْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْكِنْدِيِّ، عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ النَّجَاشِيَّ، أَهْدَى لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ خُفَّيْنِ سَاذَجَيْنِ أَسْوَدَيْنِ فَلَبِسَهُمَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 30- AYAKKABIYI AYAKTA GİYME

3749 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adamın ayakkabısını ayakta giymesini yasaklamıştır. "

3750 - “... Îbn-i Ömer (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) adamın ayakkabısını ayakta giymesini yasaklamıştır. "

٣٠ - باب الاِنْتِعَالِ قَائِمًا

٣٧٤٩ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ قَائِمًا ‏.‏

٣٧٥٠ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ نَهَى النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ يَنْتَعِلَ الرَّجُلُ قَائِمًا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 29- BİR AYAKKABI İLE YÜRÜME (NİN YASAKLIĞI)

3748 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Sizden birisi tek bir ayakkabı, ne de tek bir mest ile (halkın gözü önünde) yürümez (yani yürümesin). Ya ikisini birden çıkarsın (yalın ayak yürüsün), ya da her ikisinde yürüsün (yani giyinli yürüsün). "

٢٩ - باب الْمَشْىِ فِي النَّعْلِ الْوَاحِدِ

٣٧٤٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ، عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لاَ يَمْشِي أَحَدُكُمْ فِي نَعْلٍ وَاحِدٍ وَلاَ خُفٍّ وَاحِدٍ لِيَخْلَعْهُمَا جَمِيعًا أَوْ لِيَمْشِ فِيهِمَا جَمِيعًا ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 28- AYAKKABILARI GİYME VE SOYMA (ÂDABI)

3747 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Biriniz ayakkabısını giyeceği zaman sağ ayağı ile başlasın, çıkaracağı zaman da önce sol ayağını çıkarsın. ) "

٢٨ - باب لُبْسِ النِّعَالِ وَخَلْعِهَا

٣٧٤٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زِيَادٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِذَا انْتَعَلَ أَحَدُكُمْ فَلْيَبْدَأْ بِالْيُمْنَى وَإِذَا خَلَعَ فَلْيَبْدَأْ بِالْيُسْرَى ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 27- AYAKKABILARIN BİÇİMİ

3745 - “... Abdullah bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ayakkabısının tasması çift olan iki kıbâlesi (parmaklar arasına geçirilen tasmacık) vardı. "

3746 - “... Enes (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ayakkabısının iki kıbâlesi (parmaklar araşma geçirilen tasmacık) vardı. "

٢٧ - باب صِفَةِ النِّعَالِ

٣٧٤٥ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْعَبَّاسِ، قَالَ كَانَ لِنَعْلِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قِبَالاَنِ مَثْنِيٌّ شِرَاكُهُمَا ‏.‏

٣٧٤٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، عَنْ هَمَّامٍ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ كَانَ لِنَعْلِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قِبَالاَنِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 26- ÖLÜ HAYVANIN NE DERİSİNDEN NE DE SİNİR TELLERİNDEN İSTİFÂDE EDİLEMEZ DİYENLERİN (DAYANDIKLARI HADÎS)

3744 - “... Abdullah bin Ükeym (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ölü hayvanın derisinden ve sinir telinden istifâde etmeyiniz, diye bize Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in mektubu geldi. "

٢٦ - باب مَنْ كَانَ لاَ يَنْتَفِعُ مِنَ الْمَيْتَةِ بِإِهَابٍ وَلاَ عَصَبٍ

٣٧٤٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنِ الشَّيْبَانِيِّ، ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ، عَنْ شُعْبَةَ، كُلُّهُمْ عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُكَيْمٍ، قَالَ أَتَانَا كِتَابُ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( أَنْ لاَ تَنْتَفِعُوا مِنَ الْمَيْتَةِ بِإِهَابٍ وَلاَ عَصَبٍ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 25- MURDAR HAYVAN DERİLERİ TABAKLANINCA GİYME

3740 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işittim :

(Hangi deri tabaklanırsa (şer'an) temizlenmiş olur. ) "

3741 - “... (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi) Meymûne (radıyallahü anhâ) 'dan; Şöyle demiştir:

Meymûne (yani kendisi) nin âzadlı bir cariyesine sadaka (malın)dan verilmiş olan bir davar ölmüş iken yanından O, yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geçti ve:

(Bunun derisini alıp tabakladıktan sonra ondan istifade etmeliydiler (yani niçin böyle yapmadılar) ?) buyurdu. Orada bulunanlar :

Yâ Resûlallah, bu davar murdardır (yani boğazlanmadan ölmüştür), dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Ölü hayvanın yalnız yenmesi haram oldu) buyurdu. "

3742 - “... Selmân (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Mü'minlerin analarından (Yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcelerinden) bazısının bir davarı vardı. Hayvan öldü. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanın olduğu yerden geçti ve :

(Sâhibleri bunun derisinden istifâde etseydiler yararlanma onlara zarar vermezdi (yani günah olmazdı). ) buyurdu. "

3743 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre şöyle söylemiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ölü hayvanların derilerinden tabaklandığı zaman yararlanmayı emretti. "

٢٥ - باب لُبْسِ جُلُودِ الْمَيْتَةِ إِذَا دُبِغَتْ

٣٧٤٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ وَعْلَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( أَيُّمَا إِهَابٍ دُبِغَ فَقَدْ طَهُرَ ‏)‏.‏

٣٧٤١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، عَنْ مَيْمُونَةَ، أَنَّ شَاةً، لِمَوْلاَةِ مَيْمُونَةَ مَرَّ بِهَا - يَعْنِي النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ - قَدْ أُعْطِيَتْهَا مِنَ الصَّدَقَةِ مَيْتَةً فَقَالَ ‏( هَلاَّ أَخَذُوا إِهَابَهَا فَدَبَغُوهُ فَانْتَفَعُوا بِهِ ‏)‏.‏ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهَا مَيْتَةٌ ‏.‏ قَالَ ‏( إِنَّمَا حَرُمَ أَكْلُهَا ‏)‏.‏

٣٧٤٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحِيمِ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ لَيْثٍ، عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ، عَنْ سَلْمَانَ، قَالَ كَانَ لِبَعْضِ أُمَّهَاتِ الْمُؤْمِنِينَ شَاةٌ فَمَاتَتْ فَمَرَّ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَلَيْهَا فَقَالَ ‏( مَا ضَرَّ أَهْلَ هَذِهِ لَوِ انْتَفَعُوا بِإِهَابِهَا ‏)‏.‏

٣٧٤٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ، عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ قُسَيْطٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أُمِّهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ أَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ يُسْتَمْتَعَ بِجُلُودِ الْمَيْتَةِ إِذَا دُبِغَتْ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget