42- (BİR ŞEYİ) UĞURLU SAYMAKTAN HOŞLANAN VE (BİR ŞEYİ) UĞURSUZ SAYMAKTAN HOŞLANMAYANIN BÂBI
3665 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güzel tefeüül (yani bir şeyi uğurlu, hayırlı saymak) dan hoşlanır ve tıyere (yani bir şeyi uğursuz saymak) dan hoşlanmazdı. "
3666 - “... Enes (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Hastalığın (bizatihi, yani Allah'ın takdiri olmaksızın) bulaşıcılığı yoktur, tıyere (yani bir şeyi uğursuz saymak) da yoktur. Ben yararlı tefeüülü (yani bir şeyi uğurlu saymayı) severim.) "
3667 - “... Abdullah (bin Mes'ûd) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre :
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Tıyere (yani bir şeyi uğursuz saymak) bir nevî şirk (Allah'a ortak koşmak) tır,) buyurdu. Halbuki bâzı şeyleri uğursuz sayma duygusu az da olsa kalbinde geçmeyenimiz yoktur. Lâkin Allah bu duyguyu tevekkül ile giderir demiştir. "
3668 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) göyle buyurdu, demiştir:
(Hiç bir hastalığın (bizatihi) bulaşıcılığı yoktur, şom tutmak yoktur, öğey ve baykuş (ötmesinin etkisi) yoktur ve Safer (ayının uğursuzluğu) yoktur.) "
3669 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Hiç bir hastalığın (bizatihi) bulaşıcılığı yoktur, şom tutmak yoktur ve öğey ve baykuş (ötmesinin etkisi) yoktur,) buyurdu. Bunun üzerine bir adam O'na doğru kalkarak:
Yâ Resûlallah! Bir devede uyuz hastalığı olur sonra deve sürüsü ondan uyuz olur, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (O, kaderedir. Yoksa ilk deveyi kim uyuz etti?) buyurdu, "
3670 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
٤٢ - باب مَنْ كَانَ يُعْجِبُهُ الْفَأْلُ وَيَكْرَهُ الطِّيَرَةَ
٣٦٦٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كَانَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يُعْجِبُهُ الْفَأْلُ الْحَسَنُ وَيَكْرَهُ الطِّيَرَةَ .
٣٦٦٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، أَنْبَأَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ قَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لاَ عَدْوَى وَلاَ طِيَرَةَ وَأُحِبُّ الْفَأْلَ الصَّالِحَ ).
٣٦٦٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ سَلَمَةَ، عَنْ عِيسَى بْنِ عَاصِمٍ، عَنْ زِرٍّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( الطِّيَرَةُ شِرْكٌ وَمَا مِنَّا إِلاَّ وَلَكِنَّ اللَّهَ يُذْهِبُهُ بِالتَّوَكُّلِ ).
٣٦٦٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لاَ عَدْوَى وَلاَ طِيَرَةَ وَلاَ هَامَةَ وَلاَ صَفَرَ ).
٣٦٦٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ أَبِي جَنَابٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لاَ عَدْوَى وَلاَ طِيَرَةَ وَلاَ هَامَةَ ). فَقَامَ إِلَيْهِ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ الْبَعِيرُ يَكُونُ بِهِ الْجَرَبُ فَتَجْرَبُ بِهِ الإِبِلُ . قَالَ ( ذَلِكَ الْقَدَرُ فَمَنْ أَجْرَبَ الأَوَّلَ ).
٣٦٧٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لاَ يُورِدُ الْمُمْرِضُ عَلَى الْمُصِحِّ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.