45- KORKMAK, GECE (YATAKTA SAĞA SOLA DÖNÜP) UYUYAMAMAK VE ŞERRİNDEN ALLAH'A SIĞINILAN ŞEYLER, BÂBI
3676 - “... Havle bint-i Hakîm (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Biriniz bir konağa indiği zaman: (Yaratıkların şerrinden Allah'ın tamam olan kelimelerine sığınırım) derse oradan gidinceye kadar o konakta hiçbir şey o kimseye zarar veremez.) "
3677 - “... Osman bin Ebü’l-Âs (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Tâif vâliliğine tâyin ettiği dönemde namazımda bana bir hâl peyda olmaya başladı, hattâ ne kıldığımı bilmezdim. Ben bu durumu görünce kalkıp (Tâif’ten Medîne-i Münevvere'ye) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına gittim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (beni görünce) :
— (Ebü'l-Âs'ın oğlu?) buyurdu. Ben: Evet, Yâ Resûlallah, dedim. O:
— (Seni (buraya) getiren sebep nedir?) buyurdu. Ben:
Yâ Resûlallah! Namazlarımda bana bir hâl peyda oldu, öyle ki ne kıldığımı bilmiyorum, dedim. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Anlattığın şey, şeytânadır. Onu bana yaklaştır,) buyurdu. Bunun üzerine ben O'nun yakınına vardım ve (diz çökerek) ayaklarım üzerinde oturdum. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) :
— (Mübarek) elini göğsüme vurdu, ağzımın içine tükürdü ve : (Çık. Ey Allah'ın düşmanı,) buyurdu. Bu işi üç defa tekrarladı. Sonra (bana):
(Git) işinle meşgul ol,) buyurdu. Râvi demiştir ki: Sonra Osman şöyle dedi :
Hayatıma and olsun ki, ondan sonra şeytanın bana sokulduğunu sanmam. "
3678 - “... Ebû Leylâ (el-Ensârî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : Ben (bir kere) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyordum. O esnada bir bedevi huzura gelerek :
Hasta bir erkek kardeşim var, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Kardeşinin hastalığı nedir?) diye sordu. Bedevi: Kardeşimde bir nevî delilik var, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bedeviye) :
(Git de onu bana getir,) buyurdu. Ebû Leylâ demiştir ki: Bedevi de gidip onu getirdi ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in önünde oturttu. Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ona şifâya kavuşması için Allah'a sığınarak şunları okuduğunu işittim: Fatiha sûresi, Bakara sûresinin başından dört âyet, ortalarından;. . . . . . . . . . . âyeti ile Âyetü'l-Kürsî, aynı sûrenin son üç âyeti, Âli İmrân sûresinden bir âyet (sanırım dedi ki: . . . . . . . . . âyeti), A'raf sûresinden; . . . . . . . . . âyeti, Mü'minûn sûresinden; . . . . . . . . . âyeti. Cin sûresinden; . . . . . . . . . âyeti, Sâffât sûresinin başından on âyet, Haşır sûresinin sonundan üç âyet, İhlâs sûresi ve Muavvizeteyn sûresi. (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunları okuduktan) sonra bedevi şifâya kavuşarak, hiçbir rahatsızlığı kalmayarak ayağa kalktı. "
٤٥ - باب الْفَزَعِ وَالأَرَقِ وَمَا يُتَعَوَّذُ مِنْهُ
٣٦٧٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَفَّانُ، حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَجْلاَنَ، عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الأَشَجِّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ سَعْدِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ خَوْلَةَ بِنْتِ حَكِيمٍ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( لَوْ أَنَّ أَحَدَكُمْ إِذَا نَزَلَ مَنْزِلاً قَالَ أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ - لَمْ يَضُرَّهُ فِي ذَلِكَ الْمَنْزِلِ شَىْءٌ حَتَّى يَرْتَحِلَ مِنْهُ ).
٣٦٧٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِيُّ، حَدَّثَنِي عُيَيْنَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، حَدَّثَنِي أَبِي، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ أَبِي الْعَاصِ، قَالَ لَمَّا اسْتَعْمَلَنِي رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَلَى الطَّائِفِ جَعَلَ يَعْرِضُ لِي شَىْءٌ فِي صَلاَتِي حَتَّى مَا أَدْرِي مَا أُصَلِّي فَلَمَّا رَأَيْتُ ذَلِكَ رَحَلْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ( ابْنُ أَبِي الْعَاصِ ). قُلْتُ نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ ( مَا جَاءَ بِكَ ). قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ عَرَضَ لِي شَىْءٌ فِي صَلاَتِي حَتَّى مَا أَدْرِي مَا أُصَلِّي . قَالَ ( ذَاكَ الشَّيْطَانُ ادْنُهْ ). فَدَنَوْتُ مِنْهُ فَجَلَسْتُ عَلَى صُدُورِ قَدَمَىَّ . قَالَ فَضَرَبَ صَدْرِي بِيَدِهِ وَتَفَلَ فِي فَمِي وَقَالَ ( اخْرُجْ عَدُوَّ اللَّهِ ). فَفَعَلَ ذَلِكَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ثُمَّ قَالَ ( الْحَقْ بِعَمَلِكَ ). قَالَ فَقَالَ عُثْمَانُ فَلَعَمْرِي مَا أَحْسِبُهُ خَالَطَنِي بَعْدُ .
٣٦٧٨ - حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ حَيَّانَ، حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى، أَنْبَأَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، حَدَّثَنَا أَبُو جَنَابٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنْ أَبِيهِ أَبِي لَيْلَى، قَالَ كُنْتُ جَالِسًا عِنْدَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِذْ جَاءَهُ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ إِنَّ لِي أَخًا وَجِعًا . قَالَ ( مَا وَجَعُ أَخِيكَ ). قَالَ بِهِ لَمَمٌ . قَالَ ( اذْهَبْ فَأْتِنِي بِهِ ). قَالَ فَذَهَبَ فَجَاءَ بِهِ فَأَجْلَسَهُ بَيْنَ يَدَيْهِ فَسَمِعْتُهُ عَوَّذَهُ بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ وَأَرْبَعِ آيَاتٍ مِنْ أَوَّلِ الْبَقَرَةِ وَآيَتَيْنِ مِنْ وَسَطِهَا وَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَآيَةِ الْكُرْسِيِّ وَثَلاَثِ آيَاتٍ مِنْ خَاتِمَتِهَا وَآيَةٍ مِنْ آلِ عِمْرَانَ - أَحْسِبُهُ قَالَ {شَهِدَ اللَّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ} - وَآيَةٍ مِنَ الأَعْرَافِ {إِنَّ رَبَّكُمُ اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ} الآيَةَ وَآيَةٍ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ {وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلهًا آخَرَ لاَ بُرْهَانَ لَهُ بِهِ } وَآيَةٍ مِنَ الْجِنِّ {وَأَنَّهُ تَعَالَى جَدُّ رِبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلاَ وَلَدًا} وَعَشْرِ آيَاتٍ مِنْ أَوَّلِ الصَّافَّاتِ وَثَلاَثِ آيَاتٍ مِنْ آخِرِ الْحَشْرِ وَ {قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ } وَالْمُعَوِّذَتَيْنِ . فَقَامَ الأَعْرَابِيُّ قَدْ بَرَأَ لَيْسَ بِهِ بَأْسٌ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.