Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

05/18/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 22. Oruçla İlgili Muhtelif Rivâyetler

862. Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Aişe'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hiç oruçsuz gün geçirmiyor diyemiyeceğimiz kadar oruç tutar, devamlı oruç tutuyor demiyeceğimiz kadar da oruçsuz gün geçirirdi. Ramazan ayından başka hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirdiğini görmedim. Şaban ayında tuttuğundan daha fazla da hiçbir ayda oruç tuttuğunu görmedim. Buhârî, Savm, 30/52; Müslim, Sıyâm, 13/175.

863. Ebû Hüreyre den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

«Oruç kalkandır, onun için oruçlu, fena bir söz söylemesin, cahillik yapmasın. Şayet birisi ona elle veya sözle sataşırsa ben oruçluyum! Ben oruçluyum! desin.» Buhârî", Savm, 30/2; Müslim, Sıyâm, 13/1163

864. Ebû Hüreyre naklediyor: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Kuvvet ve iradesiyle yaşadığım Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu Allah indinde miskten daha güzeldir. Bunun için Cenab-ı Allah (kudsî hadiste) şöyle buyurur: «Kulum yemesini, içmesini ve her türlü arzusunu benim için terk ediyor. Oruç ise benim rızam içindir, onun mükâfatını ancak ben veririm. Yapılan her iyiliğin mükâfatı on katından yedi yüz katına kadardır, fakat oruç benim içindir, onun mükâfatını sadece ben verebilirim.» Buhârî, Savm, 30/2; Müslim, Sıyâm, 13/163.

865. Ebû Hüreyre'den: Ramazan ayı geldiği zaman Cennetin kapılan açılır, cehenneminkiler kapanır, şeytanlar da bağlanır. Burada hadis, mevkuf olarak yer almıştır. Mevsûl olarak da Rivâyet edilmiştir: Buhârî, Savm, 30/5; Müslim, Sıyâm, 13/1.

866. İmâm-ı Mâlikten: Alimlerden duyduğuma göre; Ramazanda oruçlunun gündüzün herhangi bir saatinde misvak kullanmasını mekruh bulmamışlardır. Yine ehl-i ilimden birinin bunu mekruh gördüğünü veya yasakladığını da işitmedim.

867. İmâm-ı Mâlik'ten: Ramazan bayramından sonra altı gün oruç tutan hiçbir âlim ve fakih görmedim. Ashaptan hiçbirinden de bu konuda bir Rivâyet bana gelmedi. Ancak âlimler, bazı cahillerin bu altı günü Ramazana dahil etmelerinden ve bir bid'at uydurmalarından korkarak bunu mekruh bulmuşlardır. Şayet âlimler bu konuda ruhsat vermiş olsalardı, onların da bayramdan sonra altı gün oruç tuttuklarını görürlerdi.

868. İmâm-ı Mâlik'ten: Hiçbir âlimin, fakihin ve kendilerine uyulanların cuma günü oruç tutmayı yasak ettiğini görmedim. Cuma günü oruç tutmak iyidir. Ben bazı âlimlerin tuttuğunu gördüm. Öyleki onlar o gün oruç tutmak için âdeta beklerlerdi.

٢٢ - باب جَامِعِ الصِّيَامِ

٨٦٢ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي النَّضْرِ مَوْلَى عُمَرَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ, عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّهَا قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَصُومُ حَتَّى نَقُولَ لاَ يُفْطِرُ، وَيُفْطِرُ حَتَّى نَقُولَ لاَ يَصُومُ، وَمَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم اسْتَكْمَلَ صِيَامَ شَهْرٍ قَطُّ، إِلاَّ رَمَضَانَ، وَمَا رَأَيْتُهُ فِي شَهْرٍ، أَكْثَرَ صِيَاماً مِنْهُ فِي شَعْبَانَ(٥٤٠).

٨٦٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ, أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( الصِّيَامُ جُنَّةٌ، فَإِذَا كَانَ أَحَدُكُمْ صَائِماً، فَلاَ يَرْفُثْ, وَلاَ يَجْهَلْ، فَإِنِ امْرُؤٌ قَاتَلَهُ، أَوْ شَاتَمَهُ، فَلْيَقُلْ : إنِّي صَائِمٌ إنِّي صَائِمٌ )(٥٤١).

٨٦٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ, أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( وَالَّذِي نَفْسِى بِيَدِهِ، لَخُلُوفُ فَمِ الصَّائِمِ، أَطْيَبُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ رِيحِ الْمِسْكِ، إِنَّمَا يَذَرُ شَهْوَتَهُ وَطَعَامَهُ وَشَرَابَهُ، مِنْ أَجْلِي، فَالصِّيَامُ لِي وَأَنَا أَجْزِي بِهِ، كُلُّ حَسَنَةٍ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا، إِلَى سَبْعِ مِئَةِ ضِعْفٍ، إِلاَّ الصِّيَامَ فَهُوَ لِي وَأَنَا أَجْزِي بِهِ )(٥٤٢).

٨٦٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَمِّهِ أبِي سُهَيْلِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ : إِذَا دَخَلَ رَمَضَانُ، فُتِّحَتْ أَبْوَابُ الْجَنَّةِ، وَغُلِّقَتْ أَبْوَابُ النَّارِ، وَصُفِّدَتِ الشَّيَاطِينُ(٥٣٤).

٨٦٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَهْلَ الْعِلْمِ لاَ يَكْرَهُونَ السِّوَاكَ لِلصَّائِمِ فِي رَمَضَانَ، فِي سَاعَةٍ مِنْ سَاعَاتِ النَّهَارِ، لاَ فِي أَوَّلِهِ، وَلاَ فِي آخِرِهِ، وَلَمْ أَسْمَعْ أَحَداً مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ يَكْرَهُ ذَلِكَ، وَلاَ يَنْهَى عَنْهُ.

٨٦٧ - قَالَ يَحْيَى : وَسَمِعْتُ مَالِكاً يَقُولُ فِي صِيَامِ سِتَّةِ أَيَّامٍ بَعْدَ الْفِطْرِ مِنْ رَمَضَانَ : إِنَّهُ لَمْ يَرَ أَحَداً مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ وَالْفِقْهِ يَصُومُهَا، وَلَمْ يَبْلُغْنِى ذَلِكَ عَنْ أَحَدٍ مِنَ السَّلَفِ، وَإِنَّ أَهْلَ الْعِلْمِ يَكْرَهُونَ ذَلِكَ، وَيَخَافُونَ بِدْعَتَهُ، وَأَنْ يُلْحِقَ بِرَمَضَانَ مَا لَيْسَ مِنْهُ أَهْلُ الْجَهَالَةِ وَالْجَفَاءِ، لَوْ رَأَوْا فِي ذَلِكَ رُخْصَةً عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ، وَرَأَوْهُمْ يَعْمَلُونَ ذَلِكَ.

٨٦٨ - قَالَ يَحْيَى : سَمِعْتُ مَالِكاً يَقُولُ : لَمْ أَسْمَعْ أَحَداً مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ وَالْفِقْهِ,  وَمَنْ يُقْتَدَى بِهِ، يَنْهَى عَنْ صِيَامِ يَوْمِ الْجُمُعَةِ، وَصِيَامُهُ حَسَنٌ، وَقَدْ رَأَيْتُ بَعْضَ أَهْلِ الْعِلْمِ يَصُومُهُ وَأُرَاهُ كَانَ يَتَحَرَّاهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 21. Yevm-i Şek'de Tutulan Orucun Hükmü

861. İmâm-ı Mâlik'ten: Duyduğuma göre Şabanın son günü (yevm-i şek) oruç tutmayı âlimler yasakladılar. Şayet bir kimse o gün hilâli görmeden Ramazan orucuna niyet ederse ve sonra da sözüne güvenilir biri gelir, o gün gerçekten Ramazan olduğunu söylerse -oruca başlayan hilâli görmediği için- o günü kaza eder. Alimler yevm-i sekte nafile oruç tutmasında bir sakınca görmediler.

İmâm-ı Mâlik der ki:

Durum bize, göre böyledir. Medine uleması da aynı kanaattedir.

٢١ - باب صِيَامِ الْيَوْمِ الَّذِي يُشَكُّ فِيهِ

٨٦١- حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَهْلَ الْعِلْمِ يَنْهَوْنَ أَنْ يُصَامَ الْيَوْمُ الَّذِي يُشَكُّ فِيهِ مِنْ شَعْبَانَ، إِذَا نَوَى بِهِ صِيَامَ رَمَضَانَ، وَيَرَوْنَ أَنَّ عَلَى مَنْ صَامَهُ عَلَى غَيْرِ رُؤْيَةٍ، ثُمَّ جَاءَ الثَّبَتُ، أَنَّهُ مِنْ رَمَضَانَ أَنَّ عَلَيْهِ قَضَاءَهُ، وَلاَ يَرَوْنَ بِصِيَامِهِ تَطَوُّعاً بَأْساً(٥٣٩).

قَالَ مَالِكٌ : وَهَذَا الأَمْرُ عِنْدَنَا، وَالَّذِي أَدْرَكْتُ عَلَيْهِ أَهْلَ الْعِلْمِ بِبَلَدِنَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 20. Orucun Kazasıyle İlgili Bir Rivâyet

860. Rasûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Aişe'den: Eğer Ramazanda oruç tutamazsam, kalan orucumun kazasını ertesi sene Şa'ban ayında tutabilirdim. Buhârî, Savm, 30/40; Müslim, Sıyâm, 13/151.

٢٠ - باب جَامِعِ قَضَاءِ الصِّيَامِ

٨٦٠ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، أَنَّهُ سَمِعَ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم تَقُولُ : إِنْ كَانَ لَيَكُونُ عَلَيَّ الصِّيَامُ مِنْ رَمَضَانَ، فَمَا أَسْتَطِيعُ أَصُومُهُ حَتَّى يَأْتِىَ شَعْبَانُ(٥٣٨).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 19. Bir Mazeretten Dolayı Ramazan Orucunu Tutamayanın Fidye Ödemesi

854. İmâm-ı Mâlik'ten: Duyduğuma göre Enes b. Malik oruç tutamayacak kadar yaşlandığı zaman fidye verirdi. (Tutamadığı her gün için bir fakiri doyururdu.)

855. İmâm-ı Mâlik'ten; Bana kalırsa, tutamadığı oruçlar yerine fidye vermesi icabetmez, iyileşince tutar. Şayet fidye vermesi gerekirse hergün için bir fakire bir Müdd-i Nebi (bir müd, yarım kilo'dur) miktarında yiyecek verir.

856. İmâm-ı Mâlik'ten: Abdullah b. Ömer'e

«Oruçlu bir hamile kadın, oruç tutmasından dolayı karnındaki çocuğa bir zarar gelebileceğinden korkarsa ne yapar?» diye soruldu. Abdullah:

« Oruç tutmaz, tutmadığı her gün için bir fakire bir müd buğday verir.» cevabını verdi.

857. İmâm-ı Mâlik der ki:

Alimler, Cenab-ı Allah'ın ayeti kerimedeki: «Sizden biri hastalanır veya bir yolculuğa çıkarsa tutmadığı günleri kaza eder» emrine dayanarak, ana karnındaki çocuk için duyulan korkunun da bir nevi hastalık olduğunu ve bu sebeple hamile kadının tutmadığı oruçları kaza etmesi gerektiğini savunurlar.

858. Abdurrahman'ın babası Kasım'dan: Her kim kazaya kalan Ramazan orucunu sıhhatine kavuştuğu ve ertesi yılki Ramazan da geldiği halde hâlâ kaza edememişse, kazaya kalan her oruç için bir fakire bir müd buğday verir, ayrıca oruçlarını da kaza eder.

859. İmâm-ı Mâlik'den; Said b. Cübeyr'in buna benzer bir fetvasını duymuştum.

١٩ - باب فِدْيَةِ مَنْ أَفْطَرَ فِي رَمَضَانَ مِنْ عِلَّةٍ

٨٥٤ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ كَبِرَ حَتَّى كَانَ لاَ يَقْدِرُ عَلَى الصِّيَامِ، فَكَانَ يَفْتَدِي(٥٣٧).

٨٥٥ - قَالَ مَالِكٌ : وَلاَ أَرَى ذَلِكَ وَاجِباً، وَأَحَبُّ إِلَيَّ أَنْ يَفْعَلَهُ إِذَا كَانَ قَوِيًّا عَلَيْهِ، فَمَنْ فَدَى، فَإِنَّمَا يُطْعِمُ مَكَانَ كُلِّ يَوْمٍ مُدًّا بِمُدِّ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم.

٨٥٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ سُئِلَ عَنِ الْمَرْأَةِ الْحَامِلِ، إِذَا خَافَتْ عَلَى وَلَدِهَا، وَاشْتَدَّ عَلَيْهَا الصِّيَامُ ؟ قَالَ : تُفْطِرُ وَتُطْعِمُ مَكَانَ كُلِّ يَوْمٍ مِسْكِيناً، مُدًّا مِنْ حِنْطَةٍ، بِمُدِّ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم.

٨٥٧ - قَالَ مَالِكٌ : وَأَهْلُ الْعِلْمِ يَرَوْنَ عَلَيْهَا الْقَضَاءَ، كَمَا قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ: ( فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرِيضاً أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ أَيَّامٍ أُخَرَ ) (البقرة : ١٨٤) وَيَرَوْنَ ذَلِكَ مَرَضاً مِنَ الأَمْرَاضِ، مَعَ الْخَوْفِ عَلَى وَلَدِهَا.

٨٥٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ : مَنْ كَانَ عَلَيْهِ قَضَاءُ رَمَضَانَ فَلَمْ يَقْضِهِ، وَهُوَ قَوِيٌّ عَلَى صِيَامِهِ، حَتَّى جَاءَ رَمَضَانُ آخَرُ، فَإِنَّهُ يُطْعِمُ مَكَانَ كُلِّ يَوْمٍ مِسْكِيناً، مُدًّا مِنْ حِنْطَةٍ، وَعَلَيْهِ مَعَ ذَلِكَ الْقَضَاءُ.

٨٥٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ مِثْلُ ذَلِكَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 18. Nafile Orucun Kazası

851. İbn Şihab'tan: Hazret-i Aişe ve Hafsa sabahleyin oruçlu olarak kalktılar. Kendilerine yemek getirilmişti, onu yiyerek oruçlarını bozdular. Bu sırada yanlarına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi. Hazret-i Hafsa hemen Hazret-i Aişe'den önce söze başlayarak (tam babasının kızıydı):

«Ya Resûlallah! Aişe ile ben sahurda nafile oruç tutmaya niyet etmiştik, fakat bize birinin yiyecek hediye getirdiğini görünce orucumuzu bozduk!» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Öyleyse, yerine başka bir gün kaza tutarsınız,» buyurdu. İbn Abdilber der ki: "Malik'ten sadece mürsel olarak sahihtir."

Mevsul olarak da Rivâyet edilir: Ebu Davud, Savm, 14/73; Tirmizî, Savm, 6/13

852. İmâm-ı Mâlik'ten: Unutarak veya sehven (yanlışlıkla) yiyip içmek suretiyle nafile orucunu bozan kimseye kaza lâzım gelmez. Fakat nasıl olsa orucum bozuldu diye yemeye içmeye devam etmemeli, o gün akşama kadar orucu tamamlamalıdır. Nafile oruç tutan kimsenin başına orucunu bozmaya mecbur edecek bir hal gelse, ona da kaza lâzım gelmez. Ancak bu durumdaki kimsenin asıl maksadı orucunu bozmak olmamalıdır. Orucunu bozuş sebebi başına gelen özür olmalıdır. Nafile olarak kılınan namaz da böyledir. Şayet namazda elinde olmayan bir sebepten abdesti bozulsa ve tekrar abdest almak imkânsız olsa o namazın kazası gerekmez.

853. İmâm-ı Mâlik'ten: Namaz, oruç, hac ve bunlara benzer faydalı ibadetleri nafile olarak tamamlama imkânına sahip olmadıkça bu ibadetleri yapmaya kalkışmamalıdır. Meselâ, bir namaza başlayıp iftitah tekbirini alınca iki rekât kılmalıdır. Oruca başlayınca o gün akşama kadar tutmalıdır. İhrama girince tavafını tamamlamalı, tavafa başlayınca da yedi şavt yapmalıdır. Başlanılan bir ibadeti terk etmeden bitirmesi gerekir. Ancak, insanoğlunun başına gelebilecek hastalıklar ve ibadetinin devamına mani olan mazeretlerden dolayı bırakabilir. Bundan dolayı Cenabı Allah, Kur'an-ı Kerim'inde:

«Ramazan gecelerinde beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye yani şafak atıncaya kadar yiyin için.» buyurmaktadır. O halde başladığı orucu tamamlaması vaciptir.

Yine başka bir ayeti kerimede: «Allah için başladığınız hac ve umreyi tamamlayın» Bakara, 2/196. denilmektedir. Çünkü üzerine farz olan haccını ifa eden bir müslümanın başladığı başka bir nafile haccı sonraya bırakması, ihramdan çıkarak yoldan dönmesi doğru değildir. Nafile ibadete başlayan herkes, farz ibadeti tamamladığı gibi onu da bitirmeden bırakmamalıdır.» Duyduklarımın en güzeli budur.  Şeybanî,363

١٨ - باب قَضَاءِ التَّطَوُّعِ.

٨٥١ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّ عَائِشَةَ وَحَفْصَةَ زَوْجَيِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم أَصْبَحَتَا صَائِمَتَيْنِ مُتَطَوِّعَتَيْنِ، فَأُهْدِىَ لَهُمَا طَعَامٌ، فَأَفْطَرَتَا عَلَيْهِ، فَدَخَلَ عَلَيْهِمَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، قَالَتْ عَائِشَةُ : فَقَالَتْ حَفْصَةُ وَبَدَرَتْنِى بِالْكَلاَمِ، وَكَانَتْ بِنْتَ أَبِيهَا : يَا رَسُولَ اللَّهِ إنِّي أَصْبَحْتُ أَنَا وَعَائِشَةُ صَائِمَتَيْنِ مُتَطَوِّعَتَيْنِ فَأُهْدِيَ إِلَيْنَا طَعَامٌ، فَأَفْطَرْنَا عَلَيْهِ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( اقْضِيَا مَكَانَهُ يَوْماً آخَرَ )(٥٣٥).

٨٥٢ - قَالَ يَحْيَى : سَمِعْتُ مَالِكاً يَقُولُ : مَنْ أَكَلَ أَوْ شَرِبَ سَاهِياً أَوْ نَاسِياً فِي صِيَامِ تَطَوُّعٍ، فَلَيْسَ عَلَيْهِ قَضَاءٌ، وَلْيُتِمَّ يَوْمَهُ الَّذِي أَكَلَ فِيهِ أَوْ شَرِبَ، وَهُوَ مُتَطَوِّعٌ وَلاَ يُفْطِرْهُ، وَلَيْسَ عَلَى مَنْ أَصَابَهُ أَمْرٌ يَقْطَعُ صِيَامَهُ، وَهُوَ مُتَطَوِّعٌ قَضَاءٌ, إِذَا كَانَ إِنَّمَا أَفْطَرَ مِنْ عُذْرٍ غَيْرَ مُتَعَمِّدٍ لِلْفِطْرِ، وَلاَ أَرَى عَلَيْهِ قَضَاءَ صَلاَةِ نَافِلَةٍ، إِذَا هُوَ قَطَعَهَا مِنْ حَدَثٍ لاَ يَسْتَطِيعُ حَبْسَهُ، مِمَّا يَحْتَاجُ فِيهِ إِلَى الْوُضُوءِ.

٨٥٣ - قَالَ مَالِكٌ : وَلاَ يَنْبَغِي أَنْ يَدْخُلَ الرَّجُلُ فِي شَيْءٍ مِنَ الأَعْمَالِ الصَّالِحَةِ، الصَّلاَةِ وَالصِّيَامِ وَالْحَجِّ، وَمَا أَشْبَهَ هَذَا مِنَ الأَعْمَالِ الصَّالِحَةِ الَّتِى يَتَطَوَّعُ بِهَا النَّاسُ، فَيَقْطَعَهُ حَتَّى يُتِمَّهُ عَلَى سُنَّتِهِ، إِذَا كَبَّرَ لَمْ يَنْصَرِفْ حَتَّى يُصَلِّىَ رَكْعَتَيْنِ، وَإِذَا صَامَ لَمْ يُفْطِرْ حَتَّى يُتِمَّ صَوْمَ يَوْمِهِ، وَإِذَا أَهَلَّ لَمْ يَرْجِعْ حَتَّى يُتِمَّ حَجَّهُ، وَإِذَا دَخَلَ فِي الطَّوَافِ لَمْ يَقْطَعْهُ حَتَّى يُتِمَّ سُبُوعَهُ، وَلاَ يَنْبَغِي أَنْ يَتْرُكَ شَيْئاً مِنْ هَذَا إِذَا دَخَلَ فِيهِ حَتَّى يَقْضِيَهُ، إِلاَّ مِنْ أَمْرٍ يَعْرِضُ لَهُ، مِمَّا يَعْرِضُ لِلنَّاسِ مِنَ الأَسْقَامِ وَالأُمُورِ الَّتِى يُعْذَرُونَ بِهَا، وَذَلِكَ أَنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى يَقُولُ فِي كِتَابِهِ :   ( وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ ) (البقرة : ١٨٧) فَعَلَيْهِ إِتْمَامُ الصِّيَامِ كَمَا قَالَ اللَّهُ، وَقَالَ اللَّهُ تَعَالَى : ( وَأَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلَّهِ ) (البقرة : ١٩٦) فَلَوْ أَنَّ رَجُلاً أَهَلَّ بِالْحَجِّ تَطَوُّعاً، وَقَدْ قَضَى الْفَرِيضَةَ، لَمْ يَكُنْ لَهُ أَنْ يَتْرُكَ الْحَجَّ بَعْدَ أَنْ دَخَلَ فِيهِ، وَيَرْجِعَ حَلاَلاً مِنَ الطَّرِيقِ، وَكُلُّ أَحَدٍ دَخَلَ فِي نَافِلَةٍ، فَعَلَيْهِ إِتْمَامُهَا إِذَا دَخَلَ فِيهَا، كَمَا يُتِمُّ الْفَرِيضَةَ، وَهَذَا أَحْسَنُ مَا سَمِعْتُ(٥٣٦).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 17. Orucun Kazasını Veya Kefaretini Gerektiren Haller

840. Halit b. Eslem'den; Ömer b. Hattab, bulutlu bir Ramazan gününde güneş battı, akşam oldu zannederek orucunu açtı. Biraz sonra bir adam gelerek:

« Mü'minlerin emiri! Güneş çıktı!» dedi. Bunun üzerine Ömer:

« Telafisi kolay!» Biz içtihat ettik diye karşılık verdi. Şeybanî, 366.

Hanefi Mezhebine göre de, güneş battı zannıyla oruç bozan günün kalan kısmında aynen oruçlu gibi hareket ederek orucunu kaza eder.

İmâm-ı Mâlik der ki: Hazret-i Ömer, "telafisi kolay" sözüyle bize göre —Allah bilir ya— kaza etmeyi, kaza etmenin kolaylığını kasdetmiş ve "yerine bir gün oruç tutarız" demek istemiştir. 44. Hadiste geçtiği gibi, güneş battı sanarak orucunu bozmasından sonra bu sözü söylemiştir

841. Nafi'den: Abdullah b. Ömer şöyle derdi: «Hastalık veya yolculuk sebebiyle Ramazan orucunu kazaya bırakan kimse, bıraktığı oruçları tutmaya başlayınca aralıksız tutar.»  Şeybanî, 361.

842. İbn Şihab'dan: Abdullah b. Abbas'la Ebû Hüreyre kazaya kalan Ramazan oruçlarının sürekli olarak mı, yoksa aralıklarla da tutabileceği konusunda ihtilafa düştüler. Biri «aralıklarla tutulabilir», diğeri «aralıksız tutulması lâzımdır» dedi. Fakat hangisinin «aralıklı», hangisinin «aralıksız» dediğini hatırlamıyorum. Şeybanî, 362

Hanefi Mezhebine göre, kaza orucunu aralıksız tutmak efdaldir

843. Abdullah b. Ömer'den; Oruçlu iken isteyerek istifra edenin o günkü orucunu kaza etmesi lâzımdır. Elinde olmadan istifra edene kaza lâzım gelmez. Şeybanî, 358.

Hanefi Mezhebi bu hadisi kusma konusunda delil olarak alır.

844. Yahya b. Said'den: Saîd b. Müseyyeb'e Ramazan orucunun kazasıyla ilgili bir şey soruldu, O şöyle dedi: «Bana kalırsa en iyisi, kazaya kalan Ramazan oruçlarını başlayınca aralıksız tutmaktır.»

845. İmâm-ı Mâlik'ten: Kazaya kalan Ramazan oruçlarını aralıklı olarak tutana tekrar kaza etmek gerekmez. Çeşitli günlerde tutmuş olması, borcunu ödemeye yeterlidir. Ama bana kalırsa, en iyisi hepsini peş peşe ara vermeden tutmaktır.

846. Ramazan orucunu veya kendisine farz olmuş bir orucu tutarken sehven ya da unutarak bir şeyler yiyip içse o günün kazası gerekir.

847. Humeyd b. Kays el-Mekkî'den: Mücahit, Beytullah'ı tavaf ederken ben de yanında idim. Biri kendisine gelerek:

« Kefaret oruçları peş peşe mi, yoksa aralıklı olarak mı tutulacak?» diye sordu. Bunun üzerine ben hemen:

« Evet, isterse aralıklarla tutabilir.» diye cevap verdim. Mücahit ise:

« Hayır, kesintisiz olarak tutar. Çünkü Übey b. Kab kıraatında, peşpeşe üç gün, denilmektedir.» diye itiraz etti.

848. İmâm-ı Mâlik'ten: Bana kalırsa Cenabı Allah'ın Kur'anda tayin ettiğinin «peşpeşe tutulur» olmasıdır.

849. İmâm-ı Mâlik'e şöyle bir soru soruldu: «Kadının biri Ramazanda sabahleyin oruçlu olarak kalktı. Ay hali olmadığı halde birden bire saf bir kan boşandı. Tekrar gelir diye akşama kadar bekledi, fakat gelmedi. Ertesi gün tekrar yine bir kan daha geldi, fakat bu seferki ilk gününkinden azdı. Daha sonra bu kan aybaşı günlerinden önce kesildi. Bu durumdaki kadın namazını, orucunu ne yapar? İmâm-ı Mâlik şu cevabı verdi: «Bu hayız kanıdır. Görünce hemen orucunu bozsun, sonradan kaza eder. Kan kesilince gusletsin ve orucunu tutsun.»

850. Ramazanın son günlerinde müslüman olan bir kimsenin sadece müslüman olduğu günlerdeki orucu mu, yoksa o Ramazanın tamamını mı tutacağı soruldu.

İmâm-ı Mâlik: «Geçenleri kaza etmez, müslüman olduğu günden itibaren başlar. Bana kalırsa da en güzeli müslüman olduğu günü kaza etmesidir.»

١٧ - باب مَا جَاءَ فِي قَضَاءِ رَمَضَانَ وَالْكَفَّارَاتِ

٨٤٠ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَخِيهِ خَالِدِ بْنِ أَسْلَمَ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ أَفْطَرَ ذَاتَ يَوْمٍ فِي رَمَضَانَ، فِي يَوْمٍ ذِي غَيْمٍ، وَرَأَى أَنَّهُ قَدْ أَمْسَى وَغَابَتِ الشَّمْسُ،  فَجَاءَهُ رَجُلٌ فَقَالَ : يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ طَلَعَتِ الشَّمْسُ.  فَقَالَ عُمَرُ : الْخَطْبُ يَسِيرٌ وَقَدِ اجْتَهَدْنَا.

قَالَ مَالِكٌ : يُرِيدُ بِقَوْلِهِ الْخَطْبُ يَسِيرٌ، الْقَضَاءُ فِيمَا نُرَى، وَاللَّهُ أَعْلَمُ، وَخِفَّةَ مَؤُونَتِهِ وَيَسَارَتِهِ يَقُولُ : نَصُومُ يَوْماً مَكَانَهُ.

٨٤١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ : يَصُومُ قَضَاءَ رَمَضَانَ مُتَتَابِعاً, مَنْ أَفْطَرَهُ مِنْ مَرَضٍ أَوْ فِي سَفَرٍ.

٨٤٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ وَأَبَا هُرَيْرَةَ اخْتَلَفَا فِي قَضَاءِ رَمَضَانَ، فَقَالَ أَحَدُهُمَا : يُفَرِّقُ بَيْنَهُ. وَقَالَ الآخَرُ : لاَ يُفَرِّقُ بَيْنَهُ. لاَ أَدْرِي أَيَّهُمَا قَالَ : يُفَرِّقُ بَيْنَهُ.

٨٤٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ : مَنِ اسْتَقَاءَ وَهُوَ صَائِمٌ فَعَلَيْهِ الْقَضَاء، وَمَنْ ذَرَعَهُ الْقَيْءُ فَلَيْسَ عَلَيْهِ الْقَضَاءُ(٥٣٢).

٨٤٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّهُ سَمِعَ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ يُسْأَلُ عَنْ قَضَاءِ رَمَضَانَ ؟ فَقَالَ سَعِيدٌ : أَحَبُّ إِلَيَّ أَنْ لاَ يُفَرَّقَ قَضَاءُ رَمَضَانَ، وَأَنْ يُوَاتَرَ(٥٣٣).

٨٤٥ - قَالَ يَحْيَى : سَمِعْتُ مَالِكاً يَقُولُ : فِيمَنْ فَرَّقَ قَضَاءَ رَمَضَانَ فَلَيْسَ عَلَيْهِ إِعَادَةٌ، وَذَلِكَ مُجْزِئٌ عَنْهُ، وَأَحَبُّ ذَلِكَ إِلَيَّ أَنْ يُتَابِعَهُ.

٨٤٦ - قَالَ مَالِكٌ : مَنْ أَكَلَ أَوْ شَرِبَ فِي رَمَضَانَ سَاهِياً، أَوْ نَاسِياً، أَوْ مَا كَانَ مِنْ صِيَامٍ وَاجِبٍ عَلَيْهِ، أَنَّ عَلَيْهِ قَضَاءَ يَوْمٍ مَكَانَهُ.

٨٤٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ قَيْسٍ الْمَكِّيِّ، أَنَّهُ أَخْبَرَهُ قَالَ : كُنْتُ مَعَ مُجَاهِدٍ وَهُوَ يَطُوفُ بِالْبَيْتِ، فَجَاءَهُ إِنْسَانٌ فَسَأَلَهُ عَنْ صِيَامِ أَيَّامِ الْكَفَّارَة ِ, أَمُتَتَابِعَاتٍ أَمْ يَقْطَعُهَا ؟ قَالَ حُمَيْدٌ : فَقُلْتُ لَهُ نَعَمْ يَقْطَعُهَا إِنْ شَاءَ. قَالَ مُجَاهِدٌ : لاَ يَقْطَعُهَا، فَإِنَّهَا فِي قِرَاءَةِ أُبَيِّ بْنِ كَعْبٍ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ مُتَتَابِعَاتٍ.

٨٤٨ - قَالَ مَالِكٌ : وَأَحَبُّ إِلَيَّ أَنْ يَكُونَ مَا سَمَّى اللَّهُ فِي الْقُرْآنِ يُصَامُ مُتَتَابِعاً.

٨٤٩ - وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنِ الْمَرْأَةِ تُصْبِحُ صَائِمَةً فِي رَمَضَانَ، فَتَدْفَعُ دَفْعَةً مِنْ دَمٍ عَبِيطٍ، فِي غَيْرِ أَوَانِ حَيْضِهَا، ثُمَّ تَنْتَظِرُ حَتَّى تُمْسِيَ أَنْ تَرَى مِثْلَ ذَلِكَ، فَلاَ تَرَى شَيْئاً، ثُمَّ تُصْبِحُ يَوْماً آخَرَ، فَتَدْفَعُ دَفْعَةً أُخْرَى، وَهِيَ دُونَ الأُولَى، ثُمَّ يَنْقَطِعُ ذَلِكَ عَنْهَا قَبْلَ حَيْضَتِهَا بِأَيَّامٍ، فَسُئِلَ مَالِكٌ كَيْفَ تَصْنَعُ فِي صِيَامِهَا وَصَلاَتِهَا ؟ قَالَ مَالِكٌ : ذَلِكَ الدَّمُ مِنَ الْحَيْضَةِ، فَإِذَا رَأَتْهُ فَلْتُفْطِرْ وَلْتَقْضِ مَا أَفْطَرَتْ، فَإِذَا ذَهَبَ عَنْهَا الدَّمُ فَلْتَغْتَسِلْ وَتَصُومُ(٥٣٤).

٨٥٠ - وَسُئِلَ عَمَّنْ أَسْلَمَ فِي آخِرِ يَوْمٍ مِنْ رَمَضَانَ، هَلْ عَلَيْهِ قَضَاءُ رَمَضَانَ كُلِّهِ، أَوْ يَجِبُ عَلَيْهِ قَضَاءُ الْيَوْمِ الَّذِي أَسْلَمَ فِيهِ ؟ فَقَالَ : لَيْسَ عَلَيْهِ قَضَاءُ مَا مَضَى، وَإِنَّمَا يَسْتَأْنِفُ الصِّيَامَ فِيمَا يُسْتَقْبَلُ، وَأَحَبُّ إِلَيَّ أَنْ يَقْضِيَ الْيَوْمَ الَّذِي أَسْلَمَ فِيهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 16. Oruç Nezri Olanın Nafile Tutabilmesi, Ölünün Yerine Oruç Tutulması

836. İmâm-ı Mâlik'den: Said b. Müseyyeb'e:

« Bir ay oruç tutmayı adayan kimse nafile oruç tutabilir mi?» diye soruldu. Saîd:

« Nafileden önce adağını tutsun» cevabını verdi.

837. İmâm-ı Mâlikten:

Süleyman b. Yesar'ın da böyle bir fetvasını duymuştum.

838. Bir kimse köle azat etmeyi, oruç tutmayı, sadaka vermeyi veya eve fidye vermeyi adamış olarak ölse, adağının malından yerine etirilmesini vasiyet etse, sadaka ve deve fidyesi malının üçte irinden verilir. Bunun gibi onlara diğerlerinden öncelik tanınır, lünkü farz olan adaklar nafileler gibi değildir, bu yüzden özellik-i terekenin tamamından değil üçte birinden ödenir. Çünkü bu işinin malının tamamından ödenmesi mümkün olsa o zaman üzerine bir ömür boyu farz olan ibadetleri ölünceye, mal varislerin oluncaya ve bu ibadetleri artık eda etme imkanı kalmayıncaya kadar geciktirirdi. Belki de bu ödemeler bütün malını kapsardı. Kişinin böyle bir yetkisi yoktu.

839. İmâm-ı Mâlik'ten: Abdullah b. Ömer'e,

« Bir kimse başka birinin yerine oruç tutabilir veya namaz kılabilir mi?» diye sorulurdu. O da:

« Bir kimse, başka bir kimsenin yerine ne oruç tutabilir, ne de namaz kılabilir!» cevabını verir

١٦ - باب النَّذْرِ فِي الصِّيَامِ وَالصِّيَامِ عَنِ الْمَيِّتِ

٨٣٦ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، أَنَّهُ سُئِلَ عَنْ رَجُلٍ نَذَرَ صِيَامَ شَهْرٍ، هَلْ لَهُ أَنْ يَتَطَوَّعَ ؟ فَقَالَ : سَعِيدٌ لِيَبْدَأْ بِالنَّذْرِ قَبْلَ أَنْ يَتَطَوَّعَ.

٨٣٧ - قَالَ مَالِكٌ : وَبَلَغَنِي عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ مِثْلُ ذَلِكَ.

٨٣٨ - قَالَ مَالِكٌ : مَنْ مَاتَ وَعَلَيْهِ نَذْرٌ، مِنْ رَقَبَةٍ يُعْتِقُهَا، أَوْ صِيَامٍ، أَوْ صَدَقَةٍ، أَوْ بَدَنَةٍ، فَأَوْصَى بِأَنْ يُوَفَّى ذَلِكَ عَنْهُ مِنْ مَالِهِ، فَإِنَّ الصَّدَقَةَ وَالْبَدَنَةَ فِي ثُلُثِهِ، وَهُوَ يُبَدَّى عَلَى مَا سِوَاهُ مِنَ الْوَصَايَا، إِلاَّ مَا كَانَ مِثْلَهُ، وَذَلِكَ أَنَّهُ لَيْسَ الْوَاجِبُ عَلَيْهِ مِنَ النُّذُورِ وَغَيْرِهَا، كَهَيْئَةِ مَا يَتَطَوَّعُ بِهِ مِمَّا لَيْسَ بِوَاجِبٍ، وَإِنَّمَا يُجْعَلُ ذَلِكَ فِي ثُلُثِهِ خَاصَّةً دُونَ رَأْسِ مَالِهِ، لأَنَّهُ لَوْ جَازَ لَهُ ذَلِكَ فِي رَأْسِ مَالِهِ، لأَخَّرَ الْمُتَوَفَّى مِثْلَ ذَلِكَ مِنَ الأُمُورِ الْوَاجِبَةِ عَلَيْهِ، حَتَّى إِذَا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ، وَصَارَ الْمَالُ لِوَرَثَتِهِ، سَمَّى مِثْلَ هَذِهِ الأَشْيَاءِ، الَّتِي لَمْ يَكُنْ يَتَقَاضَاهَا مِنْهُ مُتَقَاضٍ، فَلَوْ كَانَ ذَلِكَ جَائِزاً لَهُ، أَخَّرَ هَذِهِ الأَشْيَاءَ، حَتَّى إِذَا كَانَ عِنْدَ مَوْتِهِ سَمَّاهَا، وَعَسَى أَنْ يُحِيطَ بِجَمِيعِ مَالِهِ، فَلَيْسَ ذَلِكَ لَهُ(٥٣١).

٨٣٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يُسْأَلُ : هَلْ يَصُومُ أَحَدٌ عَنْ أَحَدٍ ؟ أَوْ يُصَلِّي أَحَدٌ عَنْ أَحَدٍ ؟ فَيَقُولُ : لاَ يَصُومُ أَحَدٌ عَنْ أَحَدٍ، وَلاَ يُصَلِّي أَحَدٌ عَنْ أَحَدٍ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15. Oruçlu İken Hastalanmak

835. İmâm-ı Mâlik'ten: Alimlerden şöyle duydum: Bir kimse hastalansa, hastalığından dolayı oruç tutmak onu yorsa ve bir hayli güç duruma soksa orucunu bozabilir. Namazda ayakta durması zor olan ve bu yüzden güç durumda kalan kimse de oturarak namazını kılabilir. Allah, kulunun özrünü daha iyi bilir. Allah'ın dini kolaydır.

Allahü teâlâ seferde oruç tutmamaya müsaade etmiştir, halbuki Seferde olan oruca hastadan daha iyi dayanır. Kur'an-ı Kerim'de «Sizden hasta olanlar veya seferî olanlar tutmadıkları günler kadar başka günlerde tutarlar...» buyurulmaktadır.

Duyduğum en güzel Rivâyet budur. Bu konuda ittifak vardır.

١٥ - باب مَا يَفْعَلُ الْمَرِيضُ فِي صِيَامِهِ

٨٣٥ - قَالَ يَحْيَى : سَمِعْتُ مَالِكاً يَقُولُ : الأَمْرُ الَّذِي سَمِعْتُ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ أَنَّ الْمَرِيضَ إِذَا أَصَابَهُ الْمَرَضُ، الَّذِي يَشُقُّ عَلَيْهِ الصِّيَامُ مَعَهُ، وَيُتْعِبُهُ وَيَبْلُغُ ذَلِكَ مِنْهُ، فَإِنَّ لَهُ أَنْ يُفْطِرَ، وَكَذَلِكَ الْمَرِيضُ الَّذِي اشْتَدَّ عَلَيْهِ الْقِيَامُ فِي الصَّلاَةِ، وَبَلَغَ مِنْهُ، وَمَا اللَّهُ أَعْلَمُ بِعُذْرِ ذَلِكَ مِنَ الْعَبْدِ، وَمِنْ ذَلِكَ مَا لاَ تَبْلُغُ صِفَتُهُ، فَإِذَا بَلَغَ ذَلِكَ صَلَّى وَهُوَ جَالِسٌ، وَدِينُ اللَّهِ يُسْرٌ

وَقَدْ أَرْخَصَ اللَّهُ لِلْمُسَافِرِ فِي الْفِطْرِ فِي السَّفَرِ، وَهُوَ أَقْوَى عَلَى الصِّيَامِ مِنَ الْمَرِيضِ، قَالَ اللَّهُ تَعَالَى فِي كِتَابِهِ : ( فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرِيضاً أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ أَيَّامٍ أُخَرَ ) (البقرة : ١٨٤) فَأَرْخَصَ اللَّهُ لِلْمُسَافِرِ فِي الْفِطْرِ فِي السَّفَرِ، وَهُوَ أَقْوَى عَلَى الصَّوْمِ مِنَ الْمَرِيضِ، فَهَذَا أَحَبُّ مَا سَمِعْتُ إِلَيَّ، وَهُوَ الأَمْرُ الْمُجْتَمَعُ عَلَيْهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 14. Hataen Adam Öldürenin Ve Zihar Yapanın Kefareti

832. İmâm-ı Mâlik'den: Zıhar  Zıhar: Kocanın karısına cahiliye devrinden kalma bir âdet olarak "Sen bana anamın sırtı gibisin." demesidir. Bunun sonucunda, keffaret ödenir. yapıp veya hataen adam öldürüp kendisine iki ay aralıksız oruç kefareti farz olan kimse kefaret orucuna başlayınca hastalanıp bayılsa oruca ara verir, iyileşince tekrar küldığı yerden devam eder. Hastalıktan dolayı orucu erteletmez. Bu konuda duyduğum en güzel hüküm budur.

833. Hataen adam öldürüp farz olan kefareti tutmaya başlayan kadın oruç esnasında hayız görse, o da temizlenince kaldığı yerden orucu devam eder, hayız oldum diye kefaretini ertelemez.

834. Kendisine iki ay aralıksız kefaret farz olan kimse sadece hastalık ve hayız görme sebepleriyle orucunu bozabilir. Sefer hali kefaret orucuna ara vermek için bir sebep sayılmaz.

Bu konuda duyduklarımın en güzelleri bunlardır.

١٤ - باب صِيَامِ الَّذِي يَقْتُلُ خَطَأً أَوْ يَتَظَاهَرُ

٨٣٢ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، وَسَمِعْتُ مَالِكاً يَقُولُ : أَحْسَنُ مَا سَمِعْتُ فِيمَنْ وَجَبَ عَلَيْهِ صِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ، فِي قَتْلِ خَطَإٍ، أَوْ تَظَاهُرٍ، فَعَرَضَ لَهُ مَرَضٌ يَغْلِبُهُ وَيَقْطَعُ عَلَيْهِ صِيَامَهُ : أَنَّهُ إِنْ صَحَّ مِنْ مَرَضِهِ، وَقَوِيَ عَلَى الصِّيَامِ، فَلَيْسَ لَهُ أَنْ يُؤَخِّرَ ذَلِكَ، وَهُوَ يَبْنِي عَلَى مَا قَدْ مَضَى مِنْ صِيَامِهِ(٥٣٠).

٨٣٣ - وَكَذَلِكَ الْمَرْأَةُ الَّتِى يَجِبُ عَلَيْهَا الصِّيَامُ فِي قَتْلِ النَّفْسِ خَطَأً، إِذَا حَاضَتْ بَيْنَ ظَهْرَيْ صِيَامِهَا، أَنَّهَا إِذَا طَهُرَتْ لاَ تُؤَخِّرُ الصِّيَامَ وَهِيَ، تَبْنِي عَلَى مَا قَدْ صَامَتْ.

٨٣٤ - وَلَيْسَ لأَحَدٍ وَجَبَ عَلَيْهِ صِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ فِي كِتَابِ اللَّهِ، أَنْ يُفْطِرَ إِلاَّ مِنْ عِلَّةٍ : مَرَضٍ أَوْ حَيْضَةٍ، وَلَيْسَ لَهُ أَنْ يُسَافِرَ فَيُفْطِرَ.

قَالَ مَالِكٌ : وَهَذَا أَحْسَنُ مَا سَمِعْتُ فِي ذَلِكَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 13. Aralıksız Birkaç Gün Hiç İftar Etmeden Oruç Tutmak (Savm-ı Visal)

830. Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birkaç gün hiç iftar etmeden oruç tutmayı (savm-ı visal) yasakladı. Bunun üzerine Ashap:

«Ya Resûlallah! Siz öyle yapıyorsunuz ya?» deyince:

« Ben sizin gibi değilim, bana yediriliyor da, içiriliyor da.» buyurdu. Buhârî, Savm, 30/20; Müslim, Sıyâm, 13/56, Ayrıca bkz. Şeybanî, 367

831. Ebû Hüreyre'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: «Savm-ı visal tutmayın! Savm-ı visal tutmayın!» Bunun üzerine Ashap:

« Sen öyle tutuyorsun Ya Resûlallah!» diye itirazda bulununca Hazret-i Peygamber:

« Ben sizin gibi değilim. Ben, rabbim bana yedirdiği ve içirdiği halde geceyi geçiririm.» buyurdu. Buhârî, Savın, 30/49; Müslim, Sıyâm, 13/58. Ayrıca bkz. Şeybanî, 368. Visal (iki gün ve bir gece yemeden) orucu Hanefi Mezhebine göre mekruhtur.

١٣ - باب النَّهْي عَنِ الْوِصَالِ فِي الصِّيَامِ

٨٣٠ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم نَهَى عَنِ الْوِصَالِ، فَقَالُوا : يَا رَسُولَ اللَّهِ فَإِنَّكَ تُوَاصِلُ ؟ فَقَالَ :    ( إنِّي لَسْتُ كَهَيْئَتِكُمْ، إنِّي أُطْعَمُ وَأُسْقَى )(٥٢٨).

٨٣١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي الزِّنَادِ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ, أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( إِيَّاكُمْ وَالْوِصَالَ، إِيَّاكُمْ وَالْوِصَالَ ). قَالُوا فَإِنَّكَ تُوَاصِلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ قَالَ : ( إنِّي لَسْتُ كَهَيْئَتِكُمْ، إنِّي أَبِيتُ يُطْعِمُنِي رَبِّي وَيَسْقِينِي )(٥٢٩).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12. Ramazan Ve Kurban Bayramlarında Oruç Tutulması

828. Ebû Hüreyre'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ramazan ve Kurban bayramlarında oruç tutmayı yasakladı. Hanefi Mezhebine göre, teşrik günleri (arefesiyle birlikte kurban bayramının dört günü) oruç tutmak doğru değildir.

829. İmâm-ı Mâlik'den: Alimlerin; «Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) oruç tutmayı yasak ettiği Ramazan ve Kurban bayramlarında oruç tutmadıktan sonra devamlı oruç (yıl orucu) tutmakta bir mahzur yoktur.» dediklerini duydum.

Bu konuda duyduğum en güzel hüküm budur.

١٢ - باب صِيَامِ يَوْمِ الْفِطْرِ وَالأَضْحَى وَالدَّهْرِ

٨٢٨ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم نَهَى عَنْ صِيَامِ يَوْمَيْنِ، يَوْمِ الْفِطْرِ وَيَوْمِ الأَضْحَى(٥٢٦).

٨٢٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ سَمِعَ أَهْلَ الْعِلْمِ يَقُولُون : لاَ بَأْسَ بِصِيَامِ الدَّهْرِ، إِذَا أَفْطَرَ الأَيَّامَ الَّتِي نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَنْ صِيَامِهَا، وَهِيَ أَيَّامُ مِنًى، وَيَوْمُ الأَضْحَى، وَيَوْمُ الْفِطْرِ فِيمَا بَلَغَنَا(٥٢٧).

قَالَ : وَذَلِكَ أَحَبُّ مَا سَمِعْتُ إِلَيَ فِي ذَلِكَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11. Aşura Günü Oruç Tutulması

825. Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Aişe'den: Kureyşliler, cahiliyye devrinde Aşure günü oruç tutarlardı. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’da oruç tutardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye hicret edince yine oruç tuttu ve tutulmasını da emretti. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra aşure günü orucu terkedildi. Sadece isteyen tuttu, istemeyen tutmadı. Buhârî, Savm, 30/69; Müslim, Sıyâm, 13/113.

826. Humeyd b. Abdurrahman b. Avf dan: Muaviye b. Ebî Süfyan haccettiği sene Aşure günü minbere çıkarak:

« Ey Medine'liler! Alimleriniz nerede? Bugün için ben Resûlüllahın (sallallahü aleyhi ve sellem) 'Bugün aşuredir, size oruç farz değil ama ben oruçluyum. İsteyen tutsun, istemeyen tutmasın,' buyurduğunu duydum.» diyordu. Buhârî, Savm, 30/69; Müslim, Sıyâm, 13/126. Ayrıca bkz. Şeybanî, 374.

Hanefi Mezhebi, bu  hadisi delil alarak aşure orucunu nafile oruçlardan sayar.

827. İmâm-ı Mâlik'den: Duyduğuma göre Ömer b. Hattab Haris b. Hişam'a haber göndererek:

«Yarın aşure günüdür. Onun için ailene oruç tutmalarını emret.» dedi.

١١ - باب صِيَامِ يَوْمِ عَاشُورَاءَ

٨٢٥ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّهَا قَالَتْ : كَانَ يَوْمُ عَاشُورَاءَ يَوْماً تَصُومُهُ قُرَيْشٌ فِي الْجَاهِلِيَّةِ، وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَصُومُهُ فِي الْجَاهِلِيَّةِ، فَلَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم الْمَدِينَةَ صَامَهُ، وَأَمَرَ بِصِيَامِهِ، فَلَمَّا فُرِضَ رَمَضَانُ كَانَ هُوَ الْفَرِيضَةَ، وَتُرِكَ يَوْمُ عَاشُورَاءَ، فَمَنْ شَاءَ صَامَهُ، وَمَنْ شَاءَ تَرَكَهُ(٥٢٤).

٨٢٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ، أَنَّهُ سَمِعَ مُعَاوِيَةَ بْنَ أبِي سُفْيَانَ يَوْمَ عَاشُورَاءَ عَامَ حَجَّ، وَهُوَ عَلَى الْمِنْبَرِ يَقُولُ : يَا أَهْلَ الْمَدِينَةِ أَيْنَ عُلَمَاؤُكُمْ، سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَقُولُ لِهَذَا الْيَوْمِ : ( هَذَا يَوْمُ عَاشُورَاءَ، وَلَمْ يكْتبْ اللّه عَلَيْكُمْ صِيَامُهُ، وَأَنَا صَائِمٌ، فَمَنْ شَاءَ، فَلْيَصُمْ وَمَنْ شَاءَ فَلْيُفْطِرْ )(٥٢٥).

٨٢٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ أَرْسَلَ إِلَى الْحَارِثِ بْنِ هِشَامٍ، أَنَّ غَداً يَوْمُ عَاشُورَاءَ فَصُمْ، وَأْمُرْ أَهْلَكَ أَنْ يَصُومُوا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10. Oruçlunun Kan Aldırabilmesi

821. Nafi'den: Abdullah b. Ömer oruçlu iken kan aldırırdı. Sonradan bunu terkederek oruçlu iken iftar edinceye kadar kan aldırmadı.

822. İbn Şihab'dan: Sa'd b. Ebî Vakkas ve Abdullah b. Ömer, aruçlu iken kan aldırırlardı. Şeybani ,356.

823. Hişam b. Urve, babasından naklediyor: O oruçlu iken kan aldırır, sonra oruca devam ederdi. Onu hep oruçlu olarak kan aldırırken gördüm.

824. İmâm-ı Mâlik şöyle demiştir: Oruçlunun kan aldırması kötü görülmez, ancak zayıf düşme korkusu vardır. Bu da olmazsa, hoş karşılanır. Şayet adamın biri Ramazanda kan aldırır, sonra da orucuna devam ederse bir şey diyemem, o günün kazası da gerekmez. Kan aldırmanın fena karşılanmasının sebebi, orucu şüpheye sokmasındandır. Kim kan aldırır, akşama kadar da orucunu tutarsa, ona bir şey diyemem, o günün ayrıca kazası da gerekmez, Şeybani,357.

١٠ - باب مَا جَاءَ فِي حِجَامَةِ الصِّائِمِ

٨٢١ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ كَانَ يَحْتَجِمُ وَهُوَ صَائِمٌ، قَالَ : ثُمَّ تَرَكَ ذَلِكَ بَعْدُ، فَكَانَ إِذَا صَامَ لَمْ يَحْتَجِمْ حَتَّى يُفْطِرَ.

٨٢٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّ سَعْدَ بْنَ أبِي وَقَّاصٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ، كَانَا يَحْتَجِمَانِ وَهُمَا صَائِمَانِ.

٨٢٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ كَانَ يَحْتَجِمُ وَهُوَ صَائِمٌ، ثُمَّ لاَ يُفْطِرُ. قَال :َ وَمَا رَأَيْتُهُ احْتَجَمَ قَطُّ إِلاَّ وَهُوَ صَائِمٌ.

٨٢٤ - قَالَ مَالِكٌ : لاَ تُكْرَهُ الْحِجَامَةُ لِلصَّائِمِ، إِلاَّ خَشْيَةً مِنْ أَنْ يَضْعُفَ، وَلَوْلاَ ذَلِكَ لَمْ تُكْرَهْ، وَلَوْ أَنَّ رَجُلاً احْتَجَمَ فِي رَمَضَانَ، ثُمَّ سَلِمَ مِنْ أَنْ يُفْطِرَ، لَمْ أَرَ عَلَيْهِ شَيْئاً، وَلَمْ آمُرْهُ بِالْقَضَاءِ لِذَلِكَ الْيَوْمِ الَّذِي احْتَجَمَ فِيهِ، لأَنَّ الْحِجَامَةَ إِنَّمَا تُكْرَهُ لِلصَّائِمِ، لِمَوْضِعِ التَّغْرِيرِ بِالصِّيَامِ، فَمَنِ احْتَجَمَ وَسَلِمَ مِنْ أَنْ يُفْطِرَ حَتَّى يُمْسِيَ، فَلاَ أَرَى عَلَيْهِ شَيْئاً، وَلَيْسَ عَلَيْهِ قَضَاءُ ذَلِكَ الْيَوْمِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9. Ramazan Orucunu Bozmanın Kefareti

818. Ebû Hüreyre'den: Adamın biri Ramazanda orucunu bozmuştu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona ya bir köle azat ederek, ya iki ay devamlı oruç tutarak, ya da altmış fakiri doyurarak kefaret vermesini emretti. Adam:

« Bulamam.» deyince Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sele hurma getirilmişti:

«Al bunu tasadduk et.» buyurdu. Adam:

«Ya Resûlallah! Benden daha muhtaç kimse yok.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yan dişleri görülecek şekilde güldü ve:

« Onu ye!» buyurdu. Buhârî, Savm, 30/30; Müslim, Sıyâm, 13/81. Ayrıca bkz. Şeybanî, 349. Hanefi Mezhebine göre, kasten yemek, içmek ve cinsî birleşme sonucunda oruç bozmanın cezası bir gün kaza, iki kameri ay oruç tutmak, gücü yetmezse altmış fakiri doyurmaktır.

819. Saîd b. Müseyyeb'den: Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir bedevi geldi. Adam «Mahvoldum!» diyerek başına vuruyor, saçını başını yoluyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine:

«Ne bu hal?» diye sordu. Adam:

« Ramazanda oruçlu iken hanımımla cinsi münasebet yaptım.» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Bir köle azat edebilir misin?» diye sordu. Adam: « Hayır!» dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Bir dişi deve fidye verebilir misin?» buyurdu. Adam: « Hayır!» dedi. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber adama:

« Öyleyse otur!» dedi. Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sele hurma getirildi.

«Al bunu tasadduk et.» dedi. Adam:

« Benden daha muhtaç kimse yok.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Onu ye, eşinle münasebette bulunduğun günün orucunun yerine bir gün kaza et!» buyurdu.

Atâ'dan: Said b. Müseyyeb'e «bir selede kaç hurma vardır?» diye sordum. «On beş, yirmi sa' arasıdır!» diye cevap verdi. İbn Abdilber der ki: "Bu hadis, bütün Muvatta ravilerinde böylece mürseldir.

820. İmâm-ı Mâlik'den: Alimlerin şöyle dediklerini işittim; Ramazanın kazasını yaparken, gündüz veya başka bir vakitte hanımıyla cinsi münasebette bulunan kimseye, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından Ramazanda gündüz cinsi münasebette bulunan kimseye verileceği bildirilen kefaret gerekmez. Sadece orucun kazası gerekir.

İmâm-ı Mâlik şöyle demiştir: Bu konuda duyduğum en güzel hüküm budur.

٩ - باب كَفَّارَةِ مَنْ أَفْطَرَ فِي رَمَضَانَ

٨١٨ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ : أَنَّ رَجُلاً أَفْطَرَ فِي رَمَضَانَ، فَأَمَرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم أَنْ يُكَفِّرَ بِعِتْقِ رَقَبَةٍ، أَوْ صِيَامِ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ، أَوْ إِطْعَامِ سِتِّينَ مِسْكِيناً. فَقَالَ : لاَ أَجِدُ، فَأُتِيَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم بِعَرَقِ تَمْرٍ، فَقَالَ : ( خُذْ هَذَا فَتَصَدَّقْ بِهِ ). فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ، مَا أَحَدٌ أَحْوَجَ إلَيْهِ(٥٢١) مِنِّى. فَضَحِكَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم حَتَّى بَدَتْ أَنْيَابُهُ، ثُمَّ قَالَ : ( كُلْهُ )(٥٢٢).

٨١٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْخُرَاسَانِىِّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ أَنَّهُ قَالَ : جَاءَ أَعْرَأبِي إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَضْرِبُ نَحْرَهُ وَيَنْتِفُ شَعْرَهُ وَيَقُولُ : هَلَكَ الأَبْعَدُ. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم :( وَمَا ذَاكَ ؟ ) فَقَالَ : أَصَبْتُ أَهْلِي وَأَنَا صَائِمٌ فِي رَمَضَانَ. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم ( هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُعْتِقَ رَقَبَةً ؟ )  فَقَالَ : لاَ. فَقَالَ : ( هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُهْدِىَ بَدَنَةً ؟ ) قَالَ : لاَ. قَالَ : ( فَاجْلِسْ ). فَأُتِيَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم بِعَرَقِ تَمْرٍ، فَقَالَ : ( خُذْ هَذَا فَتَصَدَّقْ بِهِ ). فَقَالَ : مَا أَحَدٌ أَحْوَجَ مِنِّى. فَقَالَ : ( كُلْهُ، وَصُمْ يَوْماً مَكَانَ مَا أَصَبْتَ ).

قَالَ مَالِكٌ : قَالَ عَطَاءٌ : فَسَأَلْتُ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ كَمْ فِي ذَلِكَ الْعَرَقِ مِنَ التَّمْرِ، فَقَالَ : مَا بَيْنَ خَمْسَةَ عَشَرَ صَاعاً، إِلَى عِشْرِينَ(٥٢٣).

٨٢٠ - قَالَ مَالِكٌ : سَمِعْتُ أَهْلَ الْعِلْمِ يَقُولُونَ : لَيْسَ عَلَى مَنْ أَفْطَرَ يَوْماً فِي قَضَاءِ رَمَضَانَ، بِإِصَابَةِ أَهْلِهِ نَهَاراً، أَوْ غَيْرِ ذَلِكَ الْكَفَّارَةُ الَّتِي تُذْكَرُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فِيمَنْ أَصَابَ أَهْلَهُ نَهَاراً فِي رَمَضَانَ، وَإِنَّمَا عَلَيْهِ قَضَاءُ ذَلِكَ الْيَوْمِ.

قَالَ مَالِكٌ : وَهَذَا أَحَبُّ مَا سَمِعْتُ فِيهِ إِلَيَّ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget