Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

03/18/21

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 231- Cemrelerden Sonra İhramlıya Ne Helal Olur?

3097- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Cemreler taşlandıktan sonra kadınlarla cinsel ilişki dışında her şey helaldir. (Güzel kokuda helâl midir?) diye soruldu. O da şöyle karşılık verdi:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’i misk kokusunu süründüğünü gördüm. Acaba o koku sayılır mı?) (İbn Mâce, Menasik: 69; Müsned: 1986)

٢٣١ - باب مَا يَحِلُّ لِلْمُحْرِمِ بَعْدَ رَمْىِ الْجِمَارِ

٣٠٩٧ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، عَنِ الْحَسَنِ الْعُرَنِيِّ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ إِذَا رَمَى الْجَمْرَةَ فَقَدْ حَلَّ لَهُ كُلُّ شَىْءٍ إِلاَّ النِّسَاءَ ‏.‏ قِيلَ وَالطِّيبُ قَالَ أَمَّا أَنَا فَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَتَضَمَّخُ بِالْمِسْكِ أَفَطِيبٌ هُوَ


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 230- Cemrelere Taş Attıktan Sonra Dua Etmek

3096- Zuhrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bize aktarılanlara göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mina da kurban kesilen yerin yanındaki cemreyi taşlarken yedi taş kullanmıştı, her taşı atarken de tekbir getiriyordu. Sonra cemrenin önüne geçerek kıbleye dönerek ellerini kaldırıp uzun süre dua yaptı sonra ikinci cemreye gelerek yine yedi taş attı ve her bir taş atışında tekbir getiriyordu sonra sol tarafa inip kıbleye yönelerek ellerini kaldırıp dua yaptı. Daha sonra Akabe’nin yanındaki cemreye giderek yedi taş ta oraya attı ve orada hiç durmadı. Zührî diyor ki: Sâlim’den bu şekilde işittim o da babasından; o, da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bize aktarıp geldiler. İbn Ömer’de aynen böyle yapardı. (Buhârî, Hac: 140; Dârimi, Menasik: 61)

٢٣٠ - باب الدُّعَاءِ بَعْدَ رَمْىِ الْجِمَارِ

٣٠٩٦ - أَخْبَرَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ الْعَنْبَرِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، قَالَ أَنْبَأَنَا يُونُسُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، قَالَ بَلَغَنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ إِذَا رَمَى الْجَمْرَةَ الَّتِي تَلِي الْمَنْحَرَ مَنْحَرَ مِنًى رَمَاهَا بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ يُكَبِّرُ كُلَّمَا رَمَى بِحَصَاةٍ ثُمَّ تَقَدَّمَ أَمَامَهَا فَوَقَفَ مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ رَافِعًا يَدَيْهِ يَدْعُو يُطِيلُ الْوُقُوفَ ثُمَّ يَأْتِي الْجَمْرَةَ الثَّانِيَةَ فَيَرْمِيهَا بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ يُكَبِّرُ كُلَّمَا رَمَى بِحَصَاةٍ ثُمَّ يَنْحَدِرُ ذَاتَ الشِّمَالِ فَيَقِفُ مُسْتَقْبِلَ الْبَيْتِ رَافِعًا يَدَيْهِ يَدْعُو ثُمَّ يَأْتِي الْجَمْرَةَ الَّتِي عِنْدَ الْعَقَبَةِ فَيَرْمِيهَا بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ وَلاَ يَقِفُ عِنْدَهَا ‏.‏ قَالَ الزُّهْرِيُّ سَمِعْتُ سَالِمًا يُحَدِّثُ بِهَذَا عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَكَانَ ابْنُ عُمَرَ يَفْعَلُهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 229- Cemre Taşlanınca Telbiye Getirmeye Son Verilir

3093- Yine Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in binitinin arkasındaydım. Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiye getirdiğini duydum taşlayınca telbiyeyi kesti. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)

3094- Yine Fadl’in haber verdiğine göre, bizzat kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in binitinin arkasında oturuyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), cemreyi taşlayıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)

3095- Yine Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, bizzat kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in binitinin arkasında oturuyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemreyi taşlayıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)

٢٢٩ - باب قَطْعِ الْمُحْرِمِ التَّلْبِيَةَ إِذَا رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ

٣٠٩٣ - أَخْبَرَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، عَنْ أَبِي الأَحْوَصِ، عَنْ خُصَيْفٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ الْفَضْلُ بْنُ عَبَّاسٍ كُنْتُ رِدْفَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَمَا زِلْتُ أَسْمَعُهُ يُلَبِّي حَتَّى رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ فَلَمَّا رَمَى قَطَعَ التَّلْبِيَةَ ‏.‏

٣٠٩٤ - أَخْبَرَنَا هِلاَلُ بْنُ الْعَلاَءِ بْنِ هِلاَلٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حُسَيْنٌ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا خُصَيْفٌ، عَنْ مُجَاهِدٍ، وَعَطَاءٍ، وَسَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ الْفَضْلَ، أَخْبَرَهُ أَنَّهُ، كَانَ رَدِيفَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَنَّهُ لَمْ يَزَلْ يُلَبِّي حَتَّى رَمَى الْجَمْرَةَ ‏.‏

٣٠٩٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ، خُشَيْشُ بْنُ أَصْرَمَ عَنْ عَلِيِّ بْنِ مَعْبَدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ أَعْيَنَ، عَنْ عَبْدِ الْكَرِيمِ الْجَزَرِيِّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، عَنِ الْفَضْلِ بْنِ الْعَبَّاسِ، أَنَّهُ كَانَ رَدِيفَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمْ يَزَلْ يُلَبِّي حَتَّى رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 228- Her Taş Atarken Tekbir Getirmek

3092- Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in binitinin arkasında idim, Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiye getirmeyi bırakmadı. Yedi taş attı ve taş atışında da tekbir getiriyordu. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)

٢٢٨ - باب التَّكْبِيرِ مَعَ كُلِّ حَصَاةٍ

٣٠٩٢ - أَخْبَرَنَا هَارُونُ بْنُ إِسْحَاقَ الْهَمْدَانِيُّ الْكُوفِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا حَفْصٌ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ الْحُسَيْنِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، عَنْ أَخِيهِ الْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كُنْتُ رِدْفَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمْ يَزَلْ يُلَبِّي حَتَّى رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ فَرَمَاهَا بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ يُكَبِّرُ مَعَ كُلِّ حَصَاةٍ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 227- Cemrelere Atılan Taş Sayısı Kaç Olmalı?

3089- Cafer b. Muhammed b. Ali b. Huseyn (radıyallahü anh), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Câbir b. Abdullah’ın yanına girmiştik ben:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in haccıyla ilgili bazı şeyler anlat) dedim. O da şöyle dedi:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), o ağacın yanından yedi tane taş attı, her taş atışında tekbir getiriyordu, vadinin tam ortasından atıyordu sonra kurban kesim yerine gidip kurbanını kesti.) (İbn Mâce, Menasik: 63)

3090- Sa’d (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacdan döndük. Bazılarımız yedi taş attıklarını bazılarımız da altı taş attıklarını söylüyorlardı ve hiç kimse de birbirini kınamıyordu. (Müsned: 1362)

3091- Katade (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Miclez’den işittim şöyle diyordu:

(İbn Abbâs’a cemrelerle ilgili sorular sordum; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in altı mı yoksa yedi mi taş attığını bilmiyorum) dedi. (Ebû Dâvûd, Menasik: 78; Müsned: 3342)

٢٢٧ - باب عَدَدِ الْحَصَى الَّتِي يُرْمَى بِهَا الْجِمَارُ

٣٠٨٩ - أَخْبَرَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ هَارُونَ، قَالَ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، قَالَ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ حُسَيْنٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ دَخَلْنَا عَلَى جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ فَقُلْتُ أَخْبِرْنِي عَنْ حَجَّةِ النَّبِيِّ، صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَمَى الْجَمْرَةَ الَّتِي عِنْدَ الشَّجَرَةِ بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ يُكَبِّرُ مَعَ كُلِّ حَصَاةٍ مِنْهَا حَصَى الْخَذْفِ رَمَى مِنْ بَطْنِ الْوَادِي ثُمَّ انْصَرَفَ إِلَى الْمَنْحَرِ فَنَحَرَ ‏.‏

٣٠٩٠ - أَخْبَرَنِي يَحْيَى بْنُ مُوسَى الْبَلْخِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ ابْنِ أَبِي نَجِيحٍ، قَالَ قَالَ مُجَاهِدٌ قَالَ سَعْدٌ رَجَعْنَا فِي الْحَجَّةِ مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَبَعْضُنَا يَقُولُ رَمَيْتُ بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ وَبَعْضُنَا يَقُولُ رَمَيْتُ بِسِتٍّ فَلَمْ يَعِبْ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ ‏.‏

٣٠٩١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا مِجْلَزٍ، يَقُولُ سَأَلْتُ ابْنَ عَبَّاسٍ عَنْ شَىْءٍ، مِنْ أَمْرِ الْجِمَارِ فَقَالَ مَا أَدْرِي رَمَاهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِسِتٍّ أَوْ بِسَبْعٍ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 226- Cemre-i Akabe Nereden Taşlanır?

3083- Abdurrahman b. Yezid (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Mes’ud’a insanlar Cemre-i Akabe’yi üst taraftan taşlıyor denildi. Abdullah b. Mesud vadinin tam ortasından taşladı ve şöyle dedi:

(Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki Bakara sûresi kendisine nazil olan zat tam buradan atmıştı.) (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)

3084- Abdurrahman b. Yezid (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah Kâbe’yi soluna Arafat’ı sağına alarak cemreye yedi taş attı ve:

(Kendisine bakara sûresi inen kimsenin taş attığı yer işte burasıdır.) dedi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)

3085- Abdurrahman b. Yezid (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Îbn Mes’ud’u Cemre-i Akabe’yi vadinin ortasından taşlarken gördüm ve şöyle diyordu:

(Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allah’a yemin olsun ki kendisine Bakara sûresi inen zat, taşları buradan atmıştı.) (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)

3086- Ameş (radıyallahü anh) naklediyor, Haccac’tan işittim şöyle diyordu: Bakara sûresine inek sûresi demeyin, içersinde inekten bahsedilen sûre deyin. Bu sözü İbrahim’e naklettim. O da şöyle dedi: Abdullah b. Mes’ud Akabe cemresini atarken Abdurrahman b. Yezid de onun yanında imiş, Abdullah vadiyi tam ortalayarak ve cemreye yönelerek yedi tane taş atmış ve her taş atışında da tekbir getirmiş. Ben de halk dağa tırmanarak atıyor deyince, O:

(Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki kendisine Bakara sûresi nazil olan zat taşları buradan atmıştı) dedi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)

3087- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemrelere sapan taşı büyüklüğünde taşlar atmıştı. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)

3088- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i cemreleri taşlarken gördüm, taşların büyüklüğü sapan taşı gibi idi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)

٢٢٦ - باب الْمَكَانِ الَّذِي تُرْمَى مِنْهُ جَمْرَةُ الْعَقَبَةِ

٣٠٨٣ - أَخْبَرَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، عَنْ أَبِي مُحَيَّاةَ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، - يَعْنِي ابْنَ يَزِيدَ - قَالَ قِيلَ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ إِنَّ نَاسًا يَرْمُونَ الْجَمْرَةَ مِنْ فَوْقِ الْعَقَبَةِ ‏.‏ قَالَ فَرَمَى عَبْدُ اللَّهِ مِنْ بَطْنِ الْوَادِي ثُمَّ قَالَ مِنْ هَا هُنَا وَالَّذِي لاَ إِلَهَ غَيْرُهُ رَمَى الَّذِي أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ ‏.‏

٣٠٨٤ - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدٍ الزَّعْفَرَانِيُّ، وَمَالِكُ بْنُ الْخَلِيلِ، قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي عَدِيٍّ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنِ الْحَكَمِ، وَمَنْصُورٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ، قَالَ رَمَى عَبْدُ اللَّهِ الْجَمْرَةَ بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ جَعَلَ الْبَيْتَ عَنْ يَسَارِهِ وَعَرَفَةَ عَنْ يَمِينِهِ وَقَالَ هَا هُنَا مَقَامُ الَّذِي أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ ‏.‏ قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ مَا أَعْلَمُ أَحَدًا قَالَ فِي هَذَا الْحَدِيثِ مَنْصُورٌ غَيْرَ ابْنِ أَبِي عَدِيٍّ وَاللَّهُ تَعَالَى أَعْلَمُ ‏.‏

٣٠٨٥ - أَخْبَرَنَا مُجَاهِدُ بْنُ مُوسَى، عَنْ هُشَيْمٍ، عَنْ مُغِيرَةَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ رَأَيْتُ ابْنَ مَسْعُودٍ رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ مِنْ بَطْنِ الْوَادِي ثُمَّ قَالَ هَا هُنَا وَالَّذِي لاَ إِلَهَ غَيْرُهُ مَقَامُ الَّذِي أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ ‏.‏

٣٠٨٦ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ أَبِي زَائِدَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، سَمِعْتُ الْحَجَّاجَ، يَقُولُ لاَ تَقُولُوا سُورَةُ الْبَقَرَةِ قُولُوا السُّورَةُ الَّتِي يُذْكَرُ فِيهَا الْبَقَرَةُ ‏.‏ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لإِبْرَاهِيمَ فَقَالَ أَخْبَرَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ يَزِيدَ أَنَّهُ كَانَ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ حِينَ رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ فَاسْتَبْطَنَ الْوَادِيَ وَاسْتَعْرَضَهَا يَعْنِي الْجَمْرَةَ فَرَمَاهَا بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ وَكَبَّرَ مَعَ كُلِّ حَصَاةٍ فَقُلْتُ إِنَّ أُنَاسًا يَصْعَدُونَ الْجَبَلَ ‏.‏ فَقَالَ هَا هُنَا وَالَّذِي لاَ إِلَهَ غَيْرُهُ رَأَيْتُ الَّذِي أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ رَمَى ‏.‏

٣٠٨٧ - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ آدَمَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحِيمِ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، وَذَكَرَ، آخَرَ عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَمَى الْجَمْرَةَ بِمِثْلِ حَصَى الْخَذْفِ ‏.‏

٣٠٨٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَرْمِي الْجِمَارَ بِمِثْلِ حَصَى الْخَذْفِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 225- Çobanlar Cemreleri Nasıl Taşlarlar?

3081- Ebu’l Beddah b. Adiy (radıyallahü anh), babasından naklediyor; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) çobanların cemreyi bir gün taşlayıp diğer gün taşlamamalarına izin verdi. (Ebû Dâvûd, Menasik: 78; Tirmizî, Hac: 108)

3082- Yine Ebu’l Beddah Asım b. Adiy, babasından naklediyor:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), çobanların cemreleri geceleyin taşlayabilmelerine izin verdi. İlk günü böyle taşladıktan sonra kalan iki günü de tek günde birleştirip taşlayabilirler) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Menasik: 78; Tirmizî, Hac: 108)

٢٢٥ - باب رَمْىِ الرُّعَاةِ

٣٠٨١ - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي الْبَدَّاحِ بْنِ عَدِيٍّ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَخَّصَ لِلرُّعَاةِ أَنْ يَرْمُوا يَوْمًا وَيَدَعُوا يَوْمًا ‏.‏

٣٠٨٢ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي بَكْرٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي الْبَدَّاحِ بْنِ عَاصِمِ بْنِ عَدِيٍّ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَخَّصَ لِلرُّعَاةِ فِي الْبَيْتُوتَةِ يَرْمُونَ يَوْمَ النَّحْرِ وَالْيَوْمَيْنِ اللَّذَيْنِ بَعْدَهُ يَجْمَعُونَهُمَا فِي أَحَدِهِمَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 224- Akşamdan Sonra Da Cemre Taşlanır Mı?

3080- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Mina günlerinde yapılacak şeylerden soruluyordu da:

(Güçlük yok) diyordu. Adamın biri:

(Kurban kesmeden traş oldum) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

(Zararı yok) buyurdu. Başka biride:

(Akşamdan sonra cemreyi taşladım) diye sordu. Ona da:

(Zararı yok) buyurdular. (Buhârî, Hac: 126; İbn Mâce, Menasik: 74)

٢٢٤ - باب الرَّمْىِ بَعْدَ الْمَسَاءِ

٣٠٨٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بَزِيعٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ، - وَهُوَ ابْنُ زُرَيْعٍ - قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُسْأَلُ أَيَّامَ مِنًى فَيَقُولُ ‏(‏ لاَ حَرَجَ ‏)‏ ‏.‏ فَسَأَلَهُ رَجُلٌ فَقَالَ حَلَقْتُ قَبْلَ أَنْ أَذْبَحَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ لاَ حَرَجَ ‏)‏ ‏.‏ فَقَالَ رَجُلٌ رَمَيْتُ بَعْدَ مَا أَمْسَيْتُ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ لاَ حَرَجَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 223- Kadınlar Cemre-i Akabeyi Erken Taşlayabilirler Mi?

3079- Mü’minlerin annesi Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarından birine Cemre-i Akabe’yi geceden gelip geceden taşlamasını ve orada yerinde kalmasını emretmişti. Atâ da ölünceye kadar böyle yapmıştı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٢٢٣ - باب الرُّخْصَةِ فِي ذَلِكَ لِلنِّسَاءِ

٣٠٧٩ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الطَّائِفِيُّ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِي رَبَاحٍ، قَالَ حَدَّثَتْنِي عَائِشَةُ بِنْتُ طَلْحَةَ، عَنْ خَالَتِهَا، عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَمَرَ إِحْدَى نِسَائِهِ أَنْ تَنْفِرَ مِنْ جَمْعٍ لَيْلَةَ جَمْعٍ فَتَأْتِيَ جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ فَتَرْمِيَهَا وَتُصْبِحَ فِي مَنْزِلِهَا ‏.‏ وَكَانَ عَطَاءٌ يَفْعَلُهُ حَتَّى مَاتَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 222- Güneş Doğmadan Önce Cemre-İ Akabe Taşlanmaz

3077- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdulmuttalib oğullarının küçük çocuklarını kırmızı develer üzerinde erkenden Mina’ya göndermişti, uyluklarımız devenin (semerine) dokunuyordu. ve:

(Yavrularım! Cemre-i Akabeyi güneş doğmadan taşlamayın) buyurmuştu. (Buhârî, Hac: 97; Tirmizî, Hac: 63)

3078- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Minaya aile efradını erkenden gönderip onlara güneş doğuncaya kadar Cemre-i Akabe’yi taşlamamalarını emretti. (Buhârî, Hac: 97; Tirmizî, Hac: 63)

٢٢٢ - باب النَّهْىِ عَنْ رَمْىِ، جَمْرَةِ الْعَقَبَةِ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ

٣٠٧٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَزِيدَ الْمُقْرِئُ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ سُفْيَانَ الثَّوْرِيِّ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، عَنِ الْحَسَنِ الْعُرَنِيِّ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ بَعَثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أُغَيْلِمَةَ بَنِي عَبْدِ الْمُطَّلِبِ عَلَى حُمُرَاتٍ يَلْطَحُ أَفْخَاذَنَا وَيَقُولُ ‏(‏ أُبَيْنِيَّ لاَ تَرْمُوا جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ ‏)‏ ‏.‏

٣٠٧٨ - أَخْبَرَنَا مَحْمُودُ بْنُ غَيْلاَنَ، قَالَ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ السَّرِيِّ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ حَبِيبٍ، عَنْ عَطَاءٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَدَّمَ أَهْلَهُ وَأَمَرَهُمْ أَنْ لاَ يَرْمُوا الْجَمْرَةَ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 221- Bayram Günü Taş Atma Hangi Vakitte Yapılır?

3076- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bayram günü cemreyi kuşluk vakti, ondan sonraki günlerde ise öğleden sonra attı. (Buhârî, Hac: 97; Tirmizî, Hac: 63)

٢٢١ - باب وَقْتِ رَمْىِ جَمْرَةِ الْعَقَبَةِ يَوْمَ النَّحْرِ

٣٠٧٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ أَيُّوبَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ الثَّقَفِيُّ الْمَرْوَزِيُّ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ رَمَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الْجَمْرَةَ يَوْمَ النَّحْرِ ضُحًى وَرَمَى بَعْدَ يَوْمِ النَّحْرِ إِذَا زَالَتِ الشَّمْسُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 220- Cemrelere Binitli Gitmek ve İhramlının Gölgelenmesi

3073- Ümmü Husayn (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hacda bulundum. Bilal, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in devesini yularından tutarak götürüyor. Üsâme b. Zeyd de ihramlı olmasına rağmen sıcağın etkisinden Peygamberi korumak için gölgelik yapıyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu şekilde Akabe cemresini taşladıktan sonra insanlara bir konuşma yaptı. Allah’a hamd-û senâdan sonra pek çok şeyler söyledi.) (Müslim, Hac: 45; Tirmizî, Hac: 65)

3074- Kudame b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bayram günü Cemre-i Akabe’yi taşlarken gördüm; kırmızımtırak renkli devesi üzerindeydi. Taşları ne hızlı ne de yavaş atıyor ne çok uzakta ne de cemrelerin yakınındaydı. (Tirmizî, Hac: 65; İbn Mâce, Menasik: 66)

3075- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i cemreleri taşlarken gördüm, devesi üzerinde şöyle diyordu:

(Ey İnsanlar! Hacda yapacağınız görevleri Benden alın, öğrenin. Çünkü belli olmaz bundan sonra bir daha hac yapamayabilirim.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٢٢٠ - باب الرُّكُوبِ إِلَى الْجِمَارِ وَاسْتِظْلاَلِ الْمُحْرِمِ

٣٠٧٣ - أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ هِشَامٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحِيمِ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَبِي أُنَيْسَةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ الْحُصَيْنِ، عَنْ جَدَّتِهِ أُمِّ حُصَيْنٍ، قَالَتْ حَجَجْتُ فِي حَجَّةِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَرَأَيْتُ بِلاَلاً يَقُودُ بِخِطَامِ رَاحِلَتِهِ وَأُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ رَافِعٌ عَلَيْهِ ثَوْبَهُ يُظِلُّهُ مِنَ الْحَرِّ وَهُوَ مُحْرِمٌ حَتَّى رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ ثُمَّ خَطَبَ النَّاسَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ وَذَكَرَ قَوْلاً كَثِيرًا ‏.‏

٣٠٧٤ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا وَكِيعٌ، قَالَ حَدَّثَنَا أَيْمَنُ بْنُ نَابِلٍ، عَنْ قُدَامَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَرْمِي جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ يَوْمَ النَّحْرِ عَلَى نَاقَةٍ لَهُ صَهْبَاءَ لاَ ضَرْبَ وَلاَ طَرْدَ وَلاَ إِلَيْكَ إِلَيْكَ ‏.‏

٣٠٧٥ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي أَبُو الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، يَقُولُ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَرْمِي الْجَمْرَةَ وَهُوَ عَلَى بَعِيرِهِ وَهُوَ يَقُولُ ‏(‏ يَا أَيُّهَا النَّاسُ خُذُوا مَنَاسِكَكُمْ فَإِنِّي لاَ أَدْرِي لَعَلِّي لاَ أَحُجُّ بَعْدَ عَامِي هَذَا ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 219- Cemrede Atılacak Taşların Boyutu

3072- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Akabe sabahı bineği üzerinde bana (Gel bana taş topla) buyurdu. Ben de O’na gerekli taşları topladım, taşların büyüklüğü sapan taşı gibiydi eline koyduğumda şöyle demişti:

(Hadisin ravisi Yahya elini hareket ettirerek) (İşte böylelerini) buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٢١٩ - باب قَدْرِ حَصَى الرَّمْىِ

٣٠٧٢ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا عَوْفٌ، قَالَ حَدَّثَنَا زِيَادُ بْنُ حُصَيْنٍ، عَنْ أَبِي الْعَالِيَةِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم غَدَاةَ الْعَقَبَةِ وَهُوَ وَاقِفٌ عَلَى رَاحِلَتِهِ ‏(‏ هَاتِ الْقُطْ لِي ‏)‏ ‏.‏ فَلَقَطْتُ لَهُ حَصَيَاتٍ هُنَّ حَصَى الْخَذْفِ فَوَضَعْتُهُنَّ فِي يَدِهِ وَجَعَلَ يَقُولُ بِهِنَّ فِي يَدِهِ وَوَصَفَ يَحْيَى تَحْرِيكَهُنَّ فِي يَدِهِ بِأَمْثَالِ هَؤُلاَءِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 218- Cemre Taşları Nereden Toplanır?

3071- Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), arefe akşamı ve Müzdelifede iki vakit birlikte kılındığı zaman devesinin dizginlerini çekerek insanlara da yavaş olunuz) buyurdu. Bu durumda Mina’ya kadar geldi, Muhassir vadisine gelince:

(Cemrelerde atacağınız taşları toplayınız) buyurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu söylerken eliyle taş atar gibi yapıyordu. (Müslim, Hac: 45; Dârimi, Hac: 60)

٢١٨ - باب مِنْ أَيْنَ يُلْتَقَطُ الْحَصَى

٣٠٧١ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي أَبُو الزُّبَيْرِ، عَنْ أَبِي مَعْبَدٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ، عَنِ الْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِلنَّاسِ حِينَ دَفَعُوا عَشِيَّةَ عَرَفَةَ وَغَدَاةَ جَمْعٍ ‏(‏ عَلَيْكُمْ بِالسَّكِينَةِ ‏)‏ ‏.‏ وَهُوَ كَافٌّ نَاقَتَهُ حَتَّى إِذَا دَخَلَ مِنًى فَهَبَطَ حِينَ هَبَطَ مُحَسِّرًا قَالَ ‏(‏ عَلَيْكُمْ بِحَصَى الْخَذْفِ الَّذِي تُرْمَى بِهِ الْجَمْرَةُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ وَالنَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يُشِيرُ بِيَدِهِ كَمَا يَخْذِفُ الإِنْسَانُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 217- Cemreler İçin Taş Toplamak

3070- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Akabe sabahı bineğinin üzerinde bana:

(Gel benim için taş topla) buyurdu. Ben de gerekli taşları topladım sapan taşı büyüklüğündeydi, onları eline koyduğumda elindekilerden birini göstererek işte bu gibilerini topla, dinde aşırılıktan sakınınız. Çünkü sizden öncekiler dini konularda kendilerini zorluklara sokarak aşırılık yaptıkları için helak olmuşlardır. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٢١٧ - باب الْتِقَاطِ الْحَصَى

٣٠٧٠ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدَّوْرَقِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ عُلَيَّةَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَوْفٌ، قَالَ حَدَّثَنَا زِيَادُ بْنُ حُصَيْنٍ، عَنْ أَبِي الْعَالِيَةِ، قَالَ قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ قَالَ لِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم غَدَاةَ الْعَقَبَةِ وَهُوَ عَلَى رَاحِلَتِهِ ‏(‏ هَاتِ الْقُطْ لِي ‏)‏ ‏.‏ فَلَقَطْتُ لَهُ حَصَيَاتٍ هُنَّ حَصَى الْخَذْفِ فَلَمَّا وَضَعْتُهُنَّ فِي يَدِهِ قَالَ بِأَمْثَالِ هَؤُلاَءِ ‏(‏ وَإِيَّاكُمْ وَالْغُلُوَّ فِي الدِّينِ فَإِنَّمَا أَهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمُ الْغُلُوُّ فِي الدِّينِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 216- Cemrelere Taş Atıncaya Kadar Telbiyeye Devam Edilir

3068- Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in binitinin arkasındaydı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cemrelere taş atıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti. (Müslim, Hac: 45; Dârimi, Hac: 60)

3069- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemreye taş atıncaya kadar telbiyeye devam etti. (İbn Mâce, Menasik: 68; Müsned: 1763)

٢١٦ - باب التَّلْبِيَةِ فِي السَّيْرِ

٣٠٦٨ - أَخْبَرَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ، عَنْ سُفْيَانَ، - وَهُوَ ابْنُ حَبِيبٍ - عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ جُرَيْجٍ، وَعَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي سُلَيْمَانَ، عَنْ عَطَاءٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، عَنِ الْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّهُ كَانَ رَدِيفَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمْ يَزَلْ يُلَبِّي حَتَّى رَمَى الْجَمْرَةَ ‏.‏

٣٠٦٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ حَبِيبٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لَبَّى حَتَّى رَمَى الْجَمْرَةَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 215- Muhassir Vadisinden Hızlı Geçmek Gerekir

3066- Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Muhassir vadisinde devesini hızlı sürdü. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

3067- Cafer b. Muhammed (radıyallahü anh) babasından naklederek şöyle diyor: Câbir b. Abdullah’ın yanına girdik. Ben:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığı hacdan bahset) dedim. O da şöyle dedi:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) güneş doğmadan önce Müzdelife’den ayrıldı. Fadl b. Abası da binitinin arkasına aldı, Muhassir vadisine gelince biraz hızlandı. Büyük cemreye çıkan orta yola girerek ağacın yanındaki cemreye giderek yedi taş attı, her taş atışında tekbir getiriyordu. Taşları Batnı vadiden atıyordu.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٢١٥ - باب الإِيضَاعِ فِي وَادِي مُحَسِّرٍ

٣٠٦٦ - أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَوْضَعَ فِي وَادِي مُحَسِّرٍ ‏.‏

٣٠٦٧ - أَخْبَرَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ هَارُونَ، قَالَ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، قَالَ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ دَخَلْنَا عَلَى جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ فَقُلْتُ أَخْبِرْنِي عَنْ حَجَّةِ النَّبِيِّ، صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم دَفَعَ مِنَ الْمُزْدَلِفَةِ قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ وَأَرْدَفَ الْفَضْلَ بْنَ الْعَبَّاسِ حَتَّى أَتَى مُحَسِّرًا حَرَّكَ قَلِيلاً ثُمَّ سَلَكَ الطَّرِيقَ الْوُسْطَى الَّتِي تُخْرِجُكَ عَلَى الْجَمْرَةِ الْكُبْرَى حَتَّى أَتَى الْجَمْرَةَ الَّتِي عِنْدَ الشَّجَرَةِ فَرَمَى بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ يُكَبِّرُ مَعَ كُلِّ حَصَاةٍ مِنْهَا حَصَى الْخَذْفِ رَمَى مِنْ بَطْنِ الْوَادِي ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 214- Zayıf ve Güçsüz Olanlar Sabah Namazını Mina’da Kılabilir

3061- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), beni ve aile fertlerinden zayıf ve güçsüzleri benimle Mina’ya gönderdi. Biz de hep birlikte Mina’da sabah namazını kılıp Cemre’leri taşladık. (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 48)

3062- Mü’minlerin annesi Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sevde gibi ben de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den izin isteyerek herkesten önce gidip sabah namazını Mina’da kıldım. Sevde şişman bir kadındı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den izin istedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de izin verdi, o da sabah namazını Mina’da kıldı ve insanlar Mina’ya gelmeden önce cemreleri taşladı. (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 48)

3063- Ebu Bekir’in kızı Esma’nın azatlısı Ata b. ebi Rebah şöyle diyor: Ebu Bekir’in kızı Esma ile birlikte alaca karanlıkta geldik. Ona alaca karanlıkta Mina’ya geldik dedim, o da şöyle dedi:

(Senden daha hayırlı olanlarla da biz bunu yapardık.) (Müslim, Hac: 49; Buhârî, Hac: 99)

3064- Hişam b. Urve (radıyallahü anh) babasından naklederek şöyle diyor: Ben yanında otururken Üsâme b. Zeyd’e şöyle soruldu:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), veda haccında nasıl yürüdü?) O da şöyle dedi:

(Devesini normal bir şekilde sürerdi. Müsait olduğu zamanlarda da hafifçe süratlenirdi.) (Müslim, Hac: 47; Ebû Dâvûd, Menasik: 64)

3065- Fadl b. Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arefe günü akşamı ve Müzdelife gecesi yürürken insanlara yavaş olun diyor ve kendisi de devenin dizginlerini çekiyordu. Mina sınırlarına girince de aynı şekilde devam etti. Muhassir vadisine gelince (Cemrelerde atacağınız taşı toplayınız) buyurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu söylerken eliyle taşları atıyormuş gibi işaret ediyordu. (Müslim, Hac: 45; Ebû Dâvûd, Menasik: 64)

٢١٤ - باب الرُّخْصَةِ لِلضَّعَفَةِ أَنْ يُصَلُّوا يَوْمَ النَّحْرِ الصُّبْحَ بِمِنًى

٣٠٦١ - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الْحَكَمِ، عَنْ أَشْهَبَ، أَنَّ دَاوُدَ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، حَدَّثَهُمْ أَنَّ عَمْرَو بْنَ دِينَارٍ حَدَّثَهُ أَنَّ عَطَاءَ بْنَ أَبِي رَبَاحٍ حَدَّثَهُمْ أَنَّهُ، سَمِعَ ابْنَ عَبَّاسٍ، يَقُولُ أَرْسَلَنِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي ضَعَفَةِ أَهْلِهِ فَصَلَّيْنَا الصُّبْحَ بِمِنًى وَرَمَيْنَا الْجَمْرَةَ ‏.‏

٣٠٦٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ آدَمَ بْنِ سُلَيْمَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحِيمِ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ، عَائِشَةَ قَالَتْ وَدِدْتُ أَنِّي اسْتَأْذَنْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَمَا اسْتَأْذَنَتْهُ سَوْدَةُ فَصَلَّيْتُ الْفَجْرَ بِمِنًى قَبْلَ أَنْ يَأْتِيَ النَّاسُ وَكَانَتْ سَوْدَةُ امْرَأَةً ثَقِيلَةً ثَبِطَةً فَاسْتَأْذَنَتْ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَذِنَ لَهَا فَصَلَّتِ الْفَجْرَ بِمِنًى وَرَمَتْ قَبْلَ أَنْ يَأْتِيَ النَّاسُ ‏.‏

٣٠٦٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ الْقَاسِمِ، قَالَ حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِي رَبَاحٍ، أَنَّ مَوْلًى، لأَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِي بَكْرٍ أَخْبَرَهُ قَالَ جِئْتُ مَعَ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِي بَكْرٍ مِنًى بِغَلَسٍ فَقُلْتُ لَهَا لَقَدْ جِئْنَا مِنًى بِغَلَسٍ ‏.‏ فَقَالَتْ قَدْ كُنَّا نَصْنَعُ هَذَا مَعَ مَنْ هُوَ خَيْرٌ مِنْكَ ‏.‏

٣٠٦٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ الْقَاسِمِ، قَالَ حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةُ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ سُئِلَ أُسَامَةُ بْنُ زَيْدٍ وَأَنَا جَالِسٌ، مَعَهُ كَيْفَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَسِيرُ فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ حِينَ دَفَعَ قَالَ كَانَ يُسَيِّرُ نَاقَتَهُ فَإِذَا وَجَدَ فَجْوَةً نَصَّ ‏.‏

٣٠٦٥ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي أَبُو الزُّبَيْرِ، عَنْ أَبِي مَعْبَدٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ، عَنِ الْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِلنَّاسِ حِينَ دَفَعُوا عَشِيَّةَ عَرَفَةَ وَغَدَاةَ جَمْعٍ ‏(‏ عَلَيْكُمْ بِالسَّكِينَةِ ‏)‏ ‏.‏ وَهُوَ كَافٌّ نَاقَتَهُ حَتَّى إِذَا دَخَلَ مِنًى فَهَبَطَ حِينَ هَبَطَ مُحَسِّرًا قَالَ ‏(‏ عَلَيْكُمْ بِحَصَى الْخَذْفِ الَّذِي يُرْمَى بِهِ الْجَمْرَةُ ‏)‏ ‏.‏ وَقَالَ قَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يُشِيرُ بِيَدِهِ كَمَا يَخْذِفُ الإِنْسَانُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 213- Müzdelife'de Ne Kadar Durulur?

3060- Amr b. Meymune (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer’i Müzdelife’de gördüm şöyle diyordu: Cahiliye döneminde insanlar güneş doğuncaya kadar Müzdelife’den ayrılmazlar ve şöyle derlerdi: Ey Sebir dağı! Güneşin ışıklarıyla aydınlan da buradan ayrılalım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara aykırı davranarak güneş doğmadan Müzdelife’den ayrılırdı. (Buhârî, Hac: 100; Tirmizî, Hac: 60)

٢١٣ - باب وَقْتِ الإِفَاضَةِ مِنْ جَمْعٍ

٣٠٦٠ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ، قَالَ سَمِعْتُهُ يَقُولُ شَهِدْتُ عُمَرَ بِجَمْعٍ فَقَالَ إِنَّ أَهْلَ الْجَاهِلِيَّةِ كَانُوا لاَ يُفِيضُونَ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ وَيَقُولُونَ أَشْرِقْ ثَبِيرُ وَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم خَالَفَهُمْ ثُمَّ أَفَاضَ قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 212- Müzdelife'de Telbiye Getirilir Mi?

3059- İbn Mes’ud (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Müzdelife’de bulunuyorduk. Bakara sûresi kendisine indirilen şahıstan dinledim. Bu Müzdelife denilen yerde şöyle diyordu:

(Emret Allah’ım, emrine hazırım emret.) (Müslim, Hac: 46; Müsned: 3779)

٢١٢ - باب التَّلْبِيَةِ بِالْمُزْدَلِفَةِ

٣٠٥٩ - أَخْبَرَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، فِي حَدِيثِهِ عَنْ أَبِي الأَحْوَصِ، عَنْ حُصَيْنٍ، عَنْ كَثِيرٍ، - وَهُوَ ابْنُ مُدْرِكٍ - عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ، قَالَ قَالَ ابْنُ مَسْعُودٍ وَنَحْنُ بِجَمْعٍ سَمِعْتُ الَّذِي، أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ يَقُولُ فِي هَذَا الْمَكَانِ ‏(‏ لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 211- Müzdelife'de Sabah Namazına Yetişemeyen Ne Yapar?

3052- Urve b. Mudarris (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Müzdelife’de vakfe yaparken gördüm şöyle diyordu:

(Kim benimle burada bu vakitte sabah namazını kılar sonra benimle birlikte bulunur, bundan önce de Arafat’ta gece ve gündüz bir süre durursa, onun haccı tam olmuş sayılır.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)

3053- Urve b. Mudarris (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Kim, bu Müzdelife’de (ve Arafat’ta) benimle ve tüm insanlarla birlikte olur ve buradan ayrılıncaya kadar burada bulunursa, hacca yetişmiş olur. Burada (Müzdelife ve Arafat’ta) kim bulunamaz ise hacca yetişmemiş sayılır. (Ebû Dâvûd, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)

3054- Urve b. Mudarris (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Müzdelife’de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek:

(Ey Allah’ın Rasûlü! Cebeley Tayyiin denilen yerden geliyorum, buraya gelinceye kadar vakfe yapmadığım hiçbir tepecik kalmadı. (Benim haccım olur mu?) dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu:

(Kim, Şu içinde bulunduğumuz vaktin namazını bizimle kılar daha önce de gündüz ve gece Arafat’ta vakfe durursa, onun haccı tamam olur ve hac borcunu ödemiş olur.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)

3055- Urve b. Mudarris b. Evs b. Harise b. Lam (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, Müzdelife’de iken geldim ve dedim ki:

(Benim haccım oldu mu?) diye sordum. O da şöyle buyurdu:

(Şu içinde bulunduğumuz vaktin namazını bizimle kılan, burada vakfesini yapan bundan önce de Arafat’ta gece ve gündüz vakfesini yapmış olan kimsenin haccı tamam olur ve hac borcunu ödemiş olur.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)

3056- Urve b. Mudarris et Tâî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek:

(Cebeley Tayyiin denilen yerden geldim, bineğimi hızlı sürdüm, kendimi çok yordum. Nerede bir tepe gördümse mutlaka orada vakfe yaptım, bu nedenle benim haccım oldu mu?) dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu:

(Kim burada bizimle sabah namazını kılarsa bundan önce de Arafat’ta vakfesini yapmışsa hac borcunu ödemiş sayılır ve haccı tamamdır.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)

3057- Bükeyr b. Ata (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdurrahman b. Ya’mer ed Dîlî’den işittim şöyle demişti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Arafat’ta gördüm kendisine Necid’ten bir gurup insan gelmişti, içlerinden birinin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hacla ilgili sorular sormasını istediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de o sorulara cevaben şöyle buyurdu:

(Hac, Arafat’ta bulunmak demektir. Kim, sabah namazından önce Müzdelife’ye yetişmişse hacca yetişmiş sayılır. Mina’da bulunacak günler üçtür. Kim acele eder iki günde dönerse bir sakınca yoktur. Kim de gecikirse de bir sakınca yoktur. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunları söyledikçe bir kimse de aynen insanlara aktararak bunları duyuruyordu.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)

3058- Cafer b. Muhammed (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam bana şöyle demişti: Câbir b. Abdullah’ın yanına varmıştık bize şöyle anlattı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Müzdelife’nin her yerinde vakfe yapılabilir.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

٢١١ - باب فِيمَنْ لَمْ يُدْرِكْ صَلاَةَ الصُّبْحِ مَعَ الإِمَامِ بِالْمُزْدَلِفَةِ

٣٠٥٢ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ، وَدَاوُدَ، وَزَكَرِيَّا، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ مُضَرِّسٍ، قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَاقِفًا بِالْمُزْدَلِفَةِ فَقَالَ ‏(‏ مَنْ صَلَّى مَعَنَا صَلاَتَنَا هَذِهِ هَا هُنَا ثُمَّ أَقَامَ مَعَنَا وَقَدْ وَقَفَ قَبْلَ ذَلِكَ بِعَرَفَةَ لَيْلاً أَوْ نَهَارًا فَقَدْ تَمَّ حَجُّهُ ‏)‏ ‏.‏

٣٠٥٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ، قَالَ حَدَّثَنِي جَرِيرٌ، عَنْ مُطَرِّفٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ مُضَرِّسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَنْ أَدْرَكَ جَمْعًا مَعَ الإِمَامِ وَالنَّاسِ حَتَّى يُفِيضَ مِنْهَا فَقَدْ أَدْرَكَ الْحَجَّ وَمَنْ لَمْ يُدْرِكْ مَعَ النَّاسِ وَالإِمَامِ فَلَمْ يُدْرِكْ ‏)‏ ‏.‏

٣٠٥٤ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ الْحُسَيْنِ، قَالَ حَدَّثَنَا أُمَيَّةُ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ سَيَّارٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ مُضَرِّسٍ، قَالَ أَتَيْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِجَمْعٍ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي أَقْبَلْتُ مِنْ جَبَلَىْ طَيِّئٍ لَمْ أَدَعْ حَبْلاً إِلاَّ وَقَفْتُ عَلَيْهِ فَهَلْ لِي مِنْ حَجٍّ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَنْ صَلَّى هَذِهِ الصَّلاَةَ مَعَنَا وَقَدْ وَقَفَ قَبْلَ ذَلِكَ بِعَرَفَةَ لَيْلاً أَوْ نَهَارًا فَقَدْ تَمَّ حَجُّهُ وَقَضَى تَفَثَهُ ‏)‏ ‏.‏

٣٠٥٥ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي السَّفَرِ، قَالَ سَمِعْتُ الشَّعْبِيَّ، يَقُولُ حَدَّثَنِي عُرْوَةُ بْنُ مُضَرِّسِ بْنِ أَوْسِ بْنِ حَارِثَةَ بْنِ لأْمٍ، قَالَ أَتَيْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِجَمْعٍ فَقُلْتُ هَلْ لِي مِنْ حَجٍّ فَقَالَ ‏(‏ مَنْ صَلَّى هَذِهِ الصَّلاَةَ مَعَنَا وَوَقَفَ هَذَا الْمَوْقِفَ حَتَّى يُفِيضَ وَأَفَاضَ قَبْلَ ذَلِكَ مِنْ عَرَفَاتٍ لَيْلاً أَوْ نَهَارًا فَقَدْ تَمَّ حَجُّهُ وَقَضَى تَفَثَهُ ‏)‏ ‏.‏

٣٠٥٦ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ إِسْمَاعِيلَ، قَالَ أَخْبَرَنِي عَامِرٌ، قَالَ أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ بْنُ مُضَرِّسٍ الطَّائِيُّ، قَالَ أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُلْتُ أَتَيْتُكَ مِنْ جَبَلَىْ طَيِّئٍ أَكْلَلْتُ مَطِيَّتِي وَأَتْعَبْتُ نَفْسِي مَا بَقِيَ مِنْ حَبْلٍ إِلاَّ وَقَفْتُ عَلَيْهِ فَهَلْ لِي مِنْ حَجٍّ فَقَالَ ‏(‏ مَنْ صَلَّى صَلاَةَ الْغَدَاةِ هَا هُنَا مَعَنَا وَقَدْ أَتَى عَرَفَةَ قَبْلَ ذَلِكَ فَقَدْ قَضَى تَفَثَهُ وَتَمَّ حَجُّهُ ‏)‏ ‏.‏

٣٠٥٧ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ حَدَّثَنِي بُكَيْرُ بْنُ عَطَاءٍ، قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ يَعْمَرَ الدِّيلِيَّ، قَالَ شَهِدْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِعَرَفَةَ وَأَتَاهُ نَاسٌ مِنْ نَجْدٍ فَأَمَرُوا رَجُلاً فَسَأَلَهُ عَنِ الْحَجِّ فَقَالَ ‏(‏ الْحَجُّ عَرَفَةُ مَنْ جَاءَ لَيْلَةَ جَمْعٍ قَبْلَ صَلاَةِ الصُّبْحِ فَقَدْ أَدْرَكَ حَجَّهُ أَيَّامُ مِنًى ثَلاَثَةُ أَيَّامٍ ‏{‏ مَنْ تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَنْ تَأَخَّرَ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ ‏}‏ ‏)‏ ‏.‏ ثُمَّ أَرْدَفَ رَجُلاً فَجَعَلَ يُنَادِي بِهَا فِي النَّاسِ ‏.‏

٣٠٥٨ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبِي قَالَ، أَتَيْنَا جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ فَحَدَّثَنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ الْمُزْدَلِفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget