Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

11/04/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15- CENİN (RAHİMDEKİ YAVRUN) UN KESİMİ ANASININ KESİMİDİR

3320 - “... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir :

Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, cenin (yani eti yenen hayvanın rahmindeki yavrun)un hükmünü sorduk. O:

(Dilerseniz onu yeyiniz. Çünkü onun kesimi anasının kesimidir) buyurdu. "

١٥ - باب ذَكَاةُ الْجَنِينِ ذَكَاةُ أُمِّهِ

٣٣٢٠ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، وَأَبُو خَالِدٍ الأَحْمَرُ وَعَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ مُجَالِدٍ، عَنْ أَبِي الْوَدَّاكِ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ، قَالَ سَأَلْنَا رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنِ الْجَنِينِ فَقَالَ ‏( كُلُوهُ إِنْ شِئْتُمْ فَإِنَّ ذَكَاةَ الْجَنِينِ ذَكَاةُ أُمِّهِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 14- KATIRLARIN ETLERİ BÂBI

3318 - “... . Atâ (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ); Biz at etlerini yiyerdik, dedi. Atâ (diyor ki) Ben: Ya katırlar (in etlerini de yiyiyor muydunuz?) dedim. Câbir: Hayır, dedi. "

3319 - “... Hâlid bin el-Velîd (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) atların, katırların ve eşeklerin etlerini yasaklamıştır. "

١٤ - باب لُحُومِ الْبِغَالِ

٣٣١٨ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، حَدَّثَنَا الثَّوْرِيُّ، وَمَعْمَرٌ، جَمِيعًا عَنْ عَبْدِ الْكَرِيمِ الْجَزَرِيِّ، عَنْ عَطَاءٍ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ كُنَّا نَأْكُلُ لُحُومَ الْخَيْلِ ‏.‏ قُلْتُ فَالْبِغَالُ قَالَ لاَ ‏.‏

٣٣١٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى، حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ، حَدَّثَنِي ثَوْرُ بْنُ يَزِيدَ، عَنْ صَالِحِ بْنِ يَحْيَى بْنِ الْمِقْدَامِ بْنِ مَعْدِيكَرِبَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، عَنْ خَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنْ لُحُومِ الْخَيْلِ وَالْبِغَالِ وَالْحَمِيرِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 13- EVCİL EŞEKLERİN ETLERİ BÂBI

3313 - “... Ebû İshâk eş-Şeybânî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben evcil eşeklerin etlerinin hükmünü Abdullah bin Ebî Evfâ (radıyallahü anhümâ)'ya sordum. Şöyle cevab verdi:

Hayber (savaşı) günü bir açlık bizi yakaladı, biz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde bulunuyorduk. Bâzı kimseler Medine'nin dışından (evcil) eşekler elde ettiler. Biz de bunları boğazladık ve tencerelerimiz (bunların etleriyle) kaynamakta idi. Tam bu esnada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in çağırıcısı:

(Tencerelerinizi deviriniz ve (evcil) eşeklerin etlerinden hiç bir şey tatmayınız) diye duyuruda bulundu. Biz de tencerelerimizi devirdik (yani pişmekte olan etleri döktük).

(Ebû İshâk eş-Şeybânî demiştir ki:) Ben Abdullah bin Ebi Evfâ'ya:

Resûlüllah onu (yani evcil eşeklerin etlerini) kesinlikle (mi) haram kıldı? dedim. Abdullah bin Ebî Evfâ.

Biz (sahâbiler) kendi aramızda görüşüp dedik ki: Evcil eşekler dışkı yediği için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu kesinlikle (yani sürekli olarak) haram kıldı. "

3314 - “... Mıkdâm bin Madikerib el-Kindi (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bâzı şeyleri yasaklamış ve nihayet evcil eşekleri de (bu meyanda) anmıştır. "

3315 - “... Berâ bin Âzib (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize, evcil eşeklerin etlerini çiğ ve pişmiş olarak atmamızı emretti. Bundan sonra da bize bunu yemeyi emretmedi. "

3316 - “... Seleme bin el-Ekva’ (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde Hayber savaşına katıldık. (Hayber'in fethedildiği gün) akşamleyin sahâbîler (bir hayli) ateşler yaktılar. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Ne için ateş yakıyorsunuz?) diye sordu. Sahâbîler : Evcil eşeklerin etleri (ni pişirmek) üzere, diye cevab verdiler. Bu cevab üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Çömleklerdekini dökünüz ve çömlekleri de kırınız, ) buyurdu. Sahâbîlerden biri :

Veya çömleklerdekini dökeriz ve çömlekleri yıkarız? dedi (Yani çömlekleri kırmayıp da yıkamakla yetinmenin CÂİZ olup olmadığını sordu)Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) : (Veya dediğin gibi (yapınız) buyurdu. "

3317 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in çağıncısı şöyle duyuruda bulundu:

(Allah ve Resulü sizi evcil eşeklerin etlerinden menediyorlar. Çünkü necis (pis)tir. )

١٣ - باب لُحُومِ الْحُمُرِ الْوَحْشِيَّةِ

٣٣١٣ - حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ الشَّيْبَانِيِّ، قَالَ سَأَلْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِي أَوْفَى عَنْ لُحُومِ الْحُمُرِ الأَهْلِيَّةِ، فَقَالَ أَصَابَتْنَا مَجَاعَةٌ يَوْمَ خَيْبَرَ وَنَحْنُ مَعَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَقَدْ أَصَابَ الْقَوْمُ حُمُرًا خَارِجًا مِنَ الْمَدِينَةِ فَنَحَرْنَاهَا وَإِنَّ قُدُورَنَا لَتَغْلِي إِذْ نَادَى مُنَادِي النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنِ اكْفَئُوا الْقُدُورَ وَلاَ تَطْعَمُوا مِنْ لُحُومِ الْحُمُرِ شَيْئًا ‏.‏ فَأَكْفَأْنَاهَا ‏.‏ فَقُلْتُ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي أَوْفَى حَرَّمَهَا تَحْرِيمًا قَالَ تَحَدَّثْنَا أَنَّمَا حَرَّمَهَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَلْبَتَّةَ مِنْ أَجْلِ أَنَّهَا تَأْكُلُ الْعَذِرَةَ ‏.‏

٣٣١٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ، حَدَّثَنِي الْحَسَنُ بْنُ جَابِرٍ، عَنِ الْمِقْدَامِ بْنِ مَعْدِيكَرِبَ الْكِنْدِيِّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ حَرَّمَ أَشْيَاءَ حَتَّى ذَكَرَ الْحُمُرَ الإِنْسِيَّةَ ‏.‏

٣٣١٥ - حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ، قَالَ أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ نُلْقِيَ لُحُومَ الْحُمُرِ الأَهْلِيَّةِ نِيئَةً وَنَضِيجَةً ثُمَّ لَمْ يَأْمُرْنَا بِهِ بَعْدُ ‏.‏

٣٣١٦ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا الْمُغِيرَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي عُبَيْدٍ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ الأَكْوَعِ، قَالَ غَزَوْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ غَزْوَةَ خَيْبَرَ فَأَمْسَى النَّاسُ قَدْ أَوْقَدُوا النِّيرَانَ فَقَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( عَلاَمَ تُوقِدُونَ ‏)‏.‏ قَالُوا عَلَى لُحُومِ الْحُمُرِ الإِنْسِيَّةِ فَقَالَ ‏( أَهْرِيقُوا مَا فِيهَا وَاكْسِرُوهَا ‏)‏.‏ فَقَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ أَوْ نُهَرِيقُ مَا فِيهَا وَنَغْسِلُهَا فَقَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( أَوْ ذَاكَ ‏)‏.‏

٣٣١٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا مَعْمَرٌ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنِ ابْنِ سِيرِينَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ مُنَادِيَ النَّبِيِّ، ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ نَادَى إِنَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يَنْهَيَانِكُمْ عَنْ لُحُومِ الْحُمُرِ الأَهْلِيَّةِ فَإِنَّهَا رِجْسٌ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12- AT ETLERİ BÂBI

3311) Ebû Bekr-i Sıddîk'ın kızı Esma (radıyallahü anhümâ)’dan Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken biz (Medîne-i Münevvere'de) bir feres (yani at veya kısrağı) boğazlayıp etinden yedik. "

3312) " Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

Biz Hayber (savaşı) zamanında hayl (yani at, kısrak) ve yabanî eşekler(in etlerini) yedik. (Ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi evcil eşeklerin etini yemekten menetti. )

١٢ - باب لُحُومِ الْخَيْلِ

٣٣١١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ الْمُنْذِرِ، عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِي بَكْرٍ، قَالَتْ نَحَرْنَا فَرَسًا فَأَكَلْنَا مِنْ لَحْمِهِ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏

٣٣١٢ - حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ خَلَفٍ أَبُو بِشْرٍ، حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، أَخْبَرَنِي أَبُو الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، يَقُولُ أَكَلْنَا زَمَنَ خَيْبَرَ الْخَيْلَ وَحُمُرَ الْوَحْشِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11- CELLÂLE (YANİ DIŞKI YİYEN HAYVAN) ETİNİ YEMENİN YASAKLIĞI BÂBI

3310 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), cellâle (yani dışkı yiyen hayvan) etlerini ve sütlerini yasaklamıştır. "

١١ - باب النَّهْىِ عَنْ لُحُومِ الْجَلاَّلَةِ

٣٣١٠ - حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي زَائِدَةَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنِ ابْنِ أَبِي نَجِيحٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنْ لُحُومِ الْجَلاَّلَةِ وَأَلْبَانِهَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10- HAYVANLARI BAĞLAYIP HEDEF YAPARAK ÖLÜNCEYE KADAR OK, TAŞ GİBİ BİR ŞEYE TUTMANIN VE ONLARA İŞKENCE VE AZAB ETMENİN YASAKLIĞI BÂBI

3306 - “... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanlara müsle (yani işkence ve azab) etmeyi yasaklamıştır. "

3307 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanları sabr (yani bağlayıp hedef ederek ölünceye kadar ok'a, taşa ve benzerine tutma) işini yasaklamıştır. "

3308 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir (İçinde ruh bulunan hiç bir şeyi hedef etmeyiniz.) "

3309 - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanlardan herhangi birisini hedef yapmak suretiyle (yani işkence ve azab etmekle) öldürülmesini yasaklamıştır. "

١٠ - باب النَّهْىِ عَنْ صَبْرِ الْبَهَائِمِ، وَعَنِ الْمُثْلَةِ

٣٣٠٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا عُقْبَةُ بْنُ خَالِدٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِيِّ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ يُمَثَّلَ بِالْبَهَائِمِ ‏.‏

٣٣٠٧ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ هِشَامِ بْنِ زَيْدِ بْنِ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنْ صَبْرِ الْبَهَائِمِ ‏.‏

٣٣٠٨ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ خَلاَّدٍ الْبَاهِلِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لاَ تَتَّخِذُوا شَيْئًا فِيهِ الرُّوحُ غَرَضًا ‏)‏.‏

٣٣٠٩ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، أَنْبَأَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، يَقُولُ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ يُقْتَلَ شَىْءٌ مِنَ الدَّوَابِّ صَبْرًا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9- ETİ YENEN EVCİL HAYVANLARDAN KAÇAN (VE YAKALAYIP BOĞAZINDAN KESİLMESİ MÜMKÜN OLMAYAN) IN KESİLMESİ

3304 - “... Râfi bin Hadîc (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz bir yolculukta (Huneyn savaşı dönüşünde) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde idik. Bir deve kaçtı. (Onu yakalamaya gidenleri âciz bıraktı). Bunun üzerine bir adam ona bir ok attı. (Allah, deveyi o okla öldürdü). Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Şüphesiz bu (eti yenen evcil) hayvanların şaşılacak huyları vardır. )

3305 - “... Ebü'l Uşerâ'nın bahası (radıyallahü anhümâ)'dan: Şöyle demiştir :

Ben: Yâ Resûlallah, hayvanın şer'î kesimi, ancak boğazda veya lebbe (yani boynun göğüse en yakın yerin)de (değil mi)dir? dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ;

(Hayvanın uyluğundan da vursan sana yeter) buyurdu. "

٩ - باب ذَكَاةِ النَّادِّ مِنَ الْبَهَائِمِ

٣٣٠٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ عُبَيْدٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ، عَنْ جَدِّهِ، رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي سَفَرٍ فَنَدَّ بَعِيرٌ فَرَمَاهُ رَجُلٌ بِسَهْمٍ فَقَالَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنَّ لَهَا أَوَابِدَ - أَحْسَبُهُ قَالَ - كَأَوَابِدِ الْوَحْشِ فَمَا غَلَبَكُمْ مِنْهَا فَاصْنَعُوا بِهِ هَكَذَا ‏)‏.‏

٣٣٠٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي الْعُشَرَاءِ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا تَكُونُ الذَّكَاةُ إِلاَّ فِي الْحَلْقِ وَاللَّبَّةِ قَالَ ‏( لَوْ طَعَنْتَ فِي فَخِذِهَا لأَجْزَأَكَ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 8- KADININ BOĞAZLADIĞI HAYVAN (IN ETİNİN YENİLMESİNİN MEŞRULUĞU)

3303 - “... Ka'b bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre : Bir kadın bir davarı (koyun veya keçiyi keskin) bir taşla boğazlamış, sonra durum Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e anlatılmış. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bunda bir beis görmemiştir. "

٨ - باب ذَبِيحَةِ الْمَرْأَةِ

٣٣٠٣ - حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنٍ لِكَعْبِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ امْرَأَةً، ذَبَحَتْ شَاةً بِحَجَرٍ فَذُكِرَ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَلَمْ يَرَ بِهِ بَأْسًا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7- SAĞIM HAYVANLARI BOĞAZLAMA YASAKLIĞI

3301 - “... . Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ensâr'dan (Ebü’l Heysem Mâlik bin et-Teyyihân (radıyallahü anh) isimli) bir zâta (misafirliğe) gitmiş. Adam da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) için bir hayvanı boğazlamak üzere bıçak almış. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adama:

(Sakın, sağım hayvanı kesme) buyurmuştur. "

3302 - “... Ebû Bekir bin Ebî Kuhâfe (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine ve Ömer (bin el-Hattab)'a:

(Bizimle beraber el-Vâkıfi'ye geliniz) buyurmuş. Ebû Bekir demiş ki: Biz (Resûl-i Ekrem ile beraber) ay ışığında gittik. Nihayet el-Vakıfi'nin bahçesine vardık. El-Vâkıfî:

Merhaba, ehlen dedi. (yani hoşgeldiniz diyerek sevincini açıkladı) . Sonra bıçak alarak davar sürüsü içinde dolaştı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (ona) :

(Halûb (yani sütlü hayvanı) boğazlamaktan sakın, ) buyurdu veya (Zatü'd-Derr (yani süt sahibi hayvanı) boğazlamaktan sakın,) buyurdu. "

٧ - باب النَّهْىِ عَنْ ذَبْحِ، ذَوَاتِ الدَّرِّ

٣٣٠١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا خَلَفُ بْنُ خَلِيفَةَ، ح وَحَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، أَنْبَأَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ، جَمِيعًا عَنْ يَزِيدَ بْنِ كَيْسَانَ، عَنْ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَتَى رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ فَأَخَذَ الشَّفْرَةَ لِيَذْبَحَ لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِيَّاكَ وَالْحَلُوبَ ‏)‏.‏

٣٣٠٢ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ الْمُحَارِبِيُّ، عَنْ يَحْيَى بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي قُحَافَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ لَهُ وَلِعُمَرَ ‏( انْطَلِقُوا بِنَا إِلَى الْوَاقِفِيِّ ‏)‏.‏ قَالَ فَانْطَلَقْنَا فِي الْقَمَرِ حَتَّى أَتَيْنَا الْحَائِطَ فَقَالَ مَرْحَبًا وَأَهْلاً ‏.‏ ثُمَّ أَخَذَ الشَّفْرَةَ ثُمَّ جَالَ فِي الْغَنَمِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِيَّاكَ وَالْحَلُوبَ ‏)‏.‏ أَوْ قَالَ ‏( ذَاتَ الدَّرِّ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6- HAYVANI YÜZMEK

3300 - “... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir davarın derisini soymakta olan bir adamın yanından geçti. Bu arada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adama:

(Çekil ta ki ben sana (deri soyma usûlünü) göstereyim,) buyurdu ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini deri ile et arasına öyle soktu ki kolu koltuk altına kadar derinin altında kayboldu ve:

(Yâ adam, deriyi böyle soy) buyurdu. Sonra geçip gitti ve abdest almadan (yani yenilemeden) cemaata namaz kıldırdı.

٦ - باب السَّلْخِ

٣٣٠٠ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُعَاوِيَةَ، حَدَّثَنَا هِلاَلُ بْنُ مَيْمُونٍ الْجُهَنِيُّ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِيِّ، - قَالَ عَطَاءٌ لاَ أَعْلَمُهُ إِلاَّ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مَرَّ بِغُلاَمٍ يَسْلُخُ شَاةً فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( تَنَحَّ حَتَّى أُرِيَكَ ‏)‏.‏ فَأَدْخَلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَدَهُ بَيْنَ الْجِلْدِ وَاللَّحْمِ فَدَحَسَ بِهَا حَتَّى تَوَارَتْ إِلَى الإِبْطِ وَقَالَ ‏( يَا غُلاَمُ هَكَذَا فَاسْلُخْ ‏)‏.‏ ثُمَّ مَضَى وَصَلَّى لِلنَّاسِ وَلَمْ يَتَوَضَّأْ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5- HAYVANIN NE İLE BOĞAZLANABİLECEĞİNİN BEYÂNI

3296 - “... Muhammed bin Sayfî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben (bir defa) iki tane tavşanı bir merve (denilen bıçak gibi keskin, beyaz taş) ile boğazladım. Sonra tavşanları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına götürdüm. O, bunları yememi emretti. "

3297 - “... Zeyd bin Sâbit (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre :

(Bir kere) bir kurt köpek dişiyle bir davarı ısırmış, sonra davar sahipleri davarı bir merve (denilen bıçak gibi keskin, beyaz taş) ile boğazlamışlar. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara, o hayvanın etini yemeleri için müsaade etmiştir. "

3298 - “... Adî bin Hatim (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben (bir defa) :

Yâ Resûlallah, biz av avlarız da bıçak bulamayız. Ancak zırâr (denilen sert ve keskin taş) veya asanın şıkkı (yani uzunlamasına) ikiye bölünmüş değneğin keskin parçasını buluruz, (ne buyurulur?) dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Kanı dilediğin şeyle iyice akıt ve (hayvanı boğazlarken) üzerine Allah'ın ismini an) buyurdu. "

3299 - “... Râfi bin Hadîc (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz bir yolculukta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde idik. Ben (bir ara) :

Yâ Resûlallah, biz savaşlarda oluruz ve beraberimizde bıçaklar bulunmaz, (Acaba keskin taş veya keskin değnek parçasıyla hayvan boğazlayabilir miyiz?) dedim. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Üzerine Allah'ın ismi anılarak kanı iyice akıtan bir şey ile boğazlanan hayvan etini ye, fakat diş veya tırnakla boğazlananı yeme. Çünkü diş, bir kemiktir. Tırnak da (kafir olan) Habeşistan halkının bıçaklarıdır) buyurdu. "

٥ - باب مَا يُذَكَّى بِهِ

٣٢٩٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ صَيْفِيٍّ، قَالَ ذَبَحْتُ أَرْنَبَيْنِ بِمَرْوَةٍ فَأَتَيْتُ بِهِمَا النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَمَرَنِي بِأَكْلِهِمَا ‏.‏

٣٢٩٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ، بَكْرُ بْنُ خَلَفٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، سَمِعْتُ حَاضِرَ بْنَ مُهَاجِرٍ، يُحَدِّثُ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ، أَنَّ ذِئْبًا، نَيَّبَ فِي شَاةٍ فَذَبَحُوهَا بِمَرْوَةٍ فَرَخَّصَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي أَكْلِهَا ‏.‏

٣٢٩٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ، عَنْ مُرِّيِّ بْنِ قَطَرِيٍّ، عَنْ عَدِيِّ بْنِ حَاتِمٍ، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَصِيدُ الصَّيْدَ فَلاَ نَجِدُ سِكِّينًا إِلاَّ الظِّرَارَ وَشِقَّةَ الْعَصَا ‏.‏ قَالَ ‏( أَمْرِرِ الدَّمَ بِمَا شِئْتَ وَاذْكُرِ اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهِ ‏)‏.‏

٣٢٩٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ عُبَيْدٍ الطَّنَافِسِيُّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ، عَنْ جَدِّهِ، رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي سَفَرٍ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَكُونُ فِي الْمَغَازِي فَلاَ يَكُونُ مَعَنَا مُدًى فَقَالَ ‏( مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ فَكُلْ غَيْرَ السِّنِّ وَالظُّفْرِ فَإِنَّ السِّنَّ عَظْمٌ وَالظُّفْرَ مُدَى الْحَبَشَةِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4- HAYVANI BOĞAZLARKEN ALLAH'IN İSMİNİ ANMAK

3294 - “... İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan rivâyet edildiğine göre : Kendisi; . . . . . . . "Ve şüphesiz şeytanlar dostlarına fısıldarlar, âyeti hakkında şöyle demiştir : Müşrikler (şeytanların onlara fısıldamalarına atfen) diyorlardı ki : Üzerine Allah’ın ismi anılan kesilmiş hayvanları (Allah'a hürmeten) yemeyiniz ve üzerine Allah'ın ismi anılmayan hayvanları yeyiniz. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle) buyurdu ki, = Üzerine Allah'ın ismi anılmayan hayvanları yemeyiniz. "

3295 - “... Mü'minlerin anası Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir :

Bâzı kimseler :

Yâ Resûlallah! Bir takım insanlar bize (kesilmiş) et getirirler. (Hayvan boğazlanırken) üzerine Allah'ın isminin anılıp anılmadığını bilmeyiz. (Bu duruma ne buyurulur)? dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Bismillah deyiniz ve (eti) yeyiniz) buyurdu. Et getirenler yeni müslüman olmuşlardı (yani şer'i hükümleri pek bilmiyorlardı). "

٤ - باب التَّسْمِيَةِ عِنْدَ الذَّبْحِ

٣٢٩٤ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ إِسْرَائِيلَ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، ‏{إِنَّ الشَّيَاطِينَ لَيُوحُونَ إِلَى أَوْلِيَائِهِمْ}‏ قَالَ كَانُوا يَقُولُونَ مَا ذُكِرَ عَلَيْهِ اسْمُ اللَّهِ فَلاَ تَأْكُلُوا وَمَا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ فَكُلُوهُ ‏.‏ فَقَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ‏{وَلاَ تَأْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ}‏ ‏.‏

٣٢٩٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحِيمِ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ، أَنَّ قَوْمًا، قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ قَوْمًا يَأْتُونَا بِلَحْمٍ لاَ نَدْرِي ذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ أَمْ لاَ قَالَ ‏( سَمُّوا أَنْتُمْ وَكُلُوا ‏)‏.‏ وَكَانُوا حَدِيثَ عَهْدٍ بِالْكُفْرِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3- HAYVANLARI BOĞAZLAYACAĞINIZ ZAMAN BOĞAZLAMAYI GÜZEL YAPINIZ

3290 - “... Şeddâd bin Evs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

Allah (Azze ve Celle), şüphesiz her şey hakkında ihsanı (yani iyi ve yumuşak davranmayı) emretmiştir, (veya ihsânı her şeyden üstün tutmuştur). Bu itibarla siz (kısas veya had olarak bir kimseyi) öldüreceğiniz zaman öldürmeyi güzel (yani maktule en kolay biçimde) yapınız, (hayvan) Boğazlayacağınız zaman da boğazlamayı güzel yapınız. Biriniz (hayvanı boğazlayacağı) bıçağını keskinleştirsin ve boğazladığı hayvanı rahat ettirsin. )

3291 - “... Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre:

(Bir gün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bir adamın yanından geçti. Adam bir davarı kulağından tutup sürüklüyordu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (adama) :

(Hayvancağızın kulağını bırak da boynunun kenarından tut), buyurdu. "

3292 - “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bıçakları bilemeyi ve hayvanlardan saklanmasını emrederek :

(Biriniz hayvanı boğazladığı zaman, boğazlamayı hızlı yapsın) buyurmuştur.

3293) ...

٣ - باب إِذَا ذَبَحْتُمْ فَأَحْسِنُوا الذَّبْحَ

٣٢٩٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ، حَدَّثَنَا خَالِدٌ الْحَذَّاءُ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَبِي الأَشْعَثِ، عَنْ شَدَّادِ بْنِ أَوْسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ كَتَبَ الإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ فَإِذَا قَتَلْتُمْ فَأَحْسِنُوا الْقِتْلَةَ وَإِذَا ذَبَحْتُمْ فَأَحْسِنُوا الذَّبْحَ وَلْيُحِدَّ أَحَدُكُمْ شَفْرَتَهُ وَلْيُرِحْ ذَبِيحَتَهُ ‏)‏.‏

٣٢٩١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عُقْبَةُ بْنُ خَالِدٍ، عَنْ مُوسَى بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِيِّ، أَخْبَرَنِي أَبِي، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ مَرَّ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِرَجُلٍ وَهُوَ يَجُرُّ شَاةً بِأُذُنِهَا فَقَالَ ‏( دَعْ أُذُنَهَا وَخُذْ بِسَالِفَتِهَا ‏)‏.‏

٣٢٩٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ابْنُ أَخِي، حُسَيْنٍ الْجُعْفِيِّ حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ، حَدَّثَنِي قُرَّةُ بْنُ حَيْوَئِيلَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ أَبِيهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، قَالَ أَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِحَدِّ الشِّفَارِ وَأَنْ تُوَارَى عَنِ الْبَهَائِمِ وَقَالَ ‏( إِذَا ذَبَحَ أَحَدُكُمْ فَلْيُجْهِزْ ‏)‏.‏

٣٢٩٣ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُسَافِرٍ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَسْوَدِ، حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ، عَنْ سَالِمٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ مِثْلَهُ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2- FERAA VE ATÎRE (İSİMLİ KURBANLAR) BÂBI

3287 - “... Nübeyşe (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e seslenerek :

Yâ Resûlallah! Biz câhiliyet devrinde Receb ayında bir atîre (isimli kurban) boğazlardık. Bize ne buyurursun? dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Allah (Azze ve Celle) (nin rızâsı) için hangi ayda olursa olsun kurban kesiniz (yani kesebilirsiniz), Allah'a itâat ediniz ve (fakirlere) yediriniz) buyurdu. Sahâbîler :

Yâ Resûlallah! Biz câhiliyet devrinde bir devenin ilk yavrusunu (putlar adına) boğazlardık. Bununla ilgili bize ne buyurursun? dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Her sâime (yani yılın çoğunda otlanmakla geçinen deve, sığır veya davardan yüz adedlik sürü) de, senin sürünün beslediği bir yavru (kurban) vardır. Bu yavru çiftleşme (veya yük taşıma) çağına varınca onu boğazlayıp etini sadaka edersin (râvî demiş ki: Sanırım şeyhim: Yolda kalmışlara —sadaka edersin— dedi. ) Şüphesiz bu, bir hayırdır) buyurdu. "

3288 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(İslâm'da) ne feraa, ne de atire var (yani bu kurbanlar vâcib değil) dir. ) Hişâm kendi hadisinde şunu da rivâyet etmiştir:

Feraa devenin ilk yavrusudur. Atîre de ev halkının Receb aynıda boğazladığı davardır. "

3289 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(İslâm'da) ne feraa, ne de atîre var (yani bu kurbanlar vâcib değil )dir) buyurmuştur.

İbn-i Mâcete dedi ki: Bu hadîs (şeyhim) el-Medenî'nin tek başına rivâyet ettiği (yani başka şeyhlerimin rivâyet etmedikleri) hadîslerdendir. "

٢ - باب الْفَرَعَةِ وَالْعَتِيرَةِ

٣٢٨٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ، بَكْرُ بْنُ خَلَفٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ، عَنْ أَبِي الْمَلِيحِ، عَنْ نُبَيْشَةَ، قَالَ نَادَى رَجُلٌ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا كُنَّا نَعْتِرُ عَتِيرَةً فِي الْجَاهِلِيَّةِ فِي رَجَبٍ فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ ‏( اذْبَحُوا لِلَّهِ عَزَّ وَجَلَّ فِي أَىِّ شَهْرٍ مَا كَانَ وَبَرُّوا اللَّهَ وَأَطْعِمُوا ‏)‏.‏ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا كُنَّا نُفْرِعُ فَرَعًا فِي الْجَاهِلِيَّةِ فَمَا تَأْمُرُنَا قَالَ ‏( فِي كُلِّ سَائِمَةٍ فَرَعٌ تَغْذُوهُ مَاشِيَتُكَ حَتَّى إِذَا اسْتَحْمَلَ ذَبَحْتَهُ فَتَصَدَّقْتَ بِلَحْمِهِ - أُرَاهُ قَالَ - عَلَى ابْنِ السَّبِيلِ فَإِنَّ ذَلِكَ هُوَ خَيْرٌ ‏)‏.‏

٣٢٨٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَهِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( لاَ فَرَعَةَ وَلاَ عَتِيرَةَ ‏)‏.‏ قَالَ هِشَامٌ فِي حَدِيثِهِ وَالْفَرَعَةُ أَوَّلُ النَّتَاجِ ‏.‏ وَالْعَتِيرَةُ الشَّاةُ يَذْبَحُهَا أَهْلُ الْبَيْتِ فِي رَجَبٍ ‏.‏

٣٢٨٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي عُمَرَ الْعَدَنِيُّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( لاَ فَرَعَةَ وَلاَ عَتِيرَةَ ‏)‏.‏ قَالَ ابْنُ مَاجَهْ هَذَا مِنْ فَرَائِدِ الْعَدَنِيِّ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1- AKÎKA BÂBI

3282 - “... Ümmü Kürz (radıyallahü anha)’dan: Şöyle demiştir:

Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şöyle buyurduğunu işittim:

(Oğlan bebek için birbirine (yaşça) denk iki davar ve kız bebek için bir davar boğazlanır.) "

3283) '..... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize, oğlan bebek için iki davarı ve kız bebek için bir davar akika olarak boğazlamamızı emretti. )

3284 - “... Selmân bin Âmir (ed-Dabbî) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre kendisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den şu buyruğu işitmiştir:

(Şüphesiz (doğan) bebekle beraber bir akîka bulunur. Bu itibarla onun adına bir akîka kanını dökünüz ve bebekten ezayı gideriniz.) "

3285- ... Semûre (bin Cündüb) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Doğan) her bebek akikasına karşılık rehindedir. Doğumunun yedinci günü onun adına akikası boğazlanır)

3286 - “... Yezîd bin Abd el-Müzenî (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(Bebek adına akîka (denilen kurban) boğazlanır da bebeğin başına akîka kanı değdirilmez. )

١ - باب الْعَقِيقَةِ

٣٢٨٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَهِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي يَزِيدَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ سِبَاعِ بْنِ ثَابِتٍ، عَنْ أُمِّ كُرْزٍ، قَالَتْ سَمِعْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( عَنِ الْغُلاَمِ، شَاتَانِ مُكَافِئَتَانِ وَعَنِ الْجَارِيَةِ، شَاةٌ ‏)‏.‏

٣٢٨٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَفَّانُ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ، أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ خُثَيْمٍ، عَنْ يُوسُفَ بْنِ مَاهَكَ، عَنْ حَفْصَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ نَعُقَّ عَنِ الْغُلاَمِ شَاتَيْنِ وَعَنِ الْجَارِيَةِ شَاةً ‏.‏

٣٢٨٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ حَسَّانَ، عَنْ حَفْصَةَ بِنْتِ سِيرِينَ، عَنْ سَلْمَانَ بْنِ عَامِرٍ، أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَقُولُ ‏( إِنَّ مَعَ الْغُلاَمِ عَقِيقَةً فَأَهْرِيقُوا عَنْهُ دَمًا وَأَمِيطُوا عَنْهُ الأَذَى ‏)‏.‏

٣٢٨٥ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا شُعَيْبُ بْنُ إِسْحَاقَ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِي عَرُوبَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ سَمُرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( كُلُّ غُلاَمٍ مُرْتَهَنٌ بِعَقِيقَتِهِ تُذْبَحُ عَنْهُ يَوْمَ السَّابِعِ وَيُحْلَقُ رَأْسُهُ وَيُسَمَّى ‏)‏.‏

٣٢٨٦ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، عَنْ أَيُّوبَ بْنِ مُوسَى، أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّ يَزِيدَ بْنَ عَبْدٍ الْمُزَنِيَّ حَدَّثَهُ أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( يُعَقُّ عَنِ الْغُلاَمِ وَلاَ يُمَسُّ رَأْسُهُ بِدَمٍ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 17- KURBANI MÛSÂLLA'DA (YANİ BAYRAM NAMAZI KILINAN ALANDA) KESMEK

3281 - “... İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kurbanım Mûsâlla'da (yani bayram namazını kıldırdığı alanda) boğazlardı. "

١٧ - باب الذَّبْحِ بِالْمُصَلَّى

٣٢٨١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ الْحَنَفِيُّ، حَدَّثَنَا أُسَامَةُ بْنُ زَيْدٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنَّهُ كَانَ يَذْبَحُ بِالْمُصَلَّى ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 16- KURBANLARIN ETLERİNİ (ÜÇ GÜNDEN FAZLA) SAKLAMAK

3279 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), halkın maddi sıkıntısı nedeniyle kurbanların etlerini (saklamayı) yasaklamış. Sonra (sıkıntı kalmayınca) kurban etleri (ni saklamak) hakkında ruhsat vermiştir.

3280) ..... Nübeyşe (bin Abdillah bin Amr) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(Ben sizi üç günden fazla kurban etlerinden (yani saklayıp yemekten) menetmiştim. Bundan sonra yeyiniz ve saklayınız. )

١٦ - باب ادِّخَارِ لُحُومِ الأَضَاحِيِّ

٣٢٧٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَابِسٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ إِنَّمَا نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَنْ لُحُومِ الأَضَاحِيِّ لِجَهْدِ النَّاسِ ثُمَّ رَخَّصَ فِيهَا ‏.‏

٣٢٨٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى، عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ، عَنْ أَبِي الْمَلِيحِ، عَنْ نُبَيْشَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( كُنْتُ نَهَيْتُكُمْ عَنْ لُحُومِ الأَضَاحِيِّ فَوْقَ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ فَكُلُوا وَادَّخِرُوا ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15- KURBAN BAYRAMINDA KESİLEN KURBANLARIN ETLERİNDEN YEMEK

3278 - “... Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurban ettiği her deveden bir parça etin alınmasını emretti. (Toplanan) etler bir çömleğe konulup pişirildi. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ve beraberindekiler etten yediler ve et suyundan içtiler. "

١٥ - باب الأَكْلِ مِنْ لُحُومِ الضَّحَايَا

٣٢٧٨ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَمَرَ مِنْ كُلِّ جَزُورٍ بِبَضْعَةٍ فَجُعِلَتْ فِي قِدْرٍ فَأَكَلُوا مِنَ اللَّحْمِ وَحَسَوْا مِنَ الْمَرَقِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget