7- BAYRAMDA KURBAN EDİLEN HAYVANLARIN ASGARÎ YAŞ HADDİNİN BEYÂNI
3258) ", . . Ukbe bin Amir el-Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (sahâbîler arasında vekâleten taksim etmek üzere) kendisine bir mikdar (kurbanlık) davar vermiş. Kendisi de bunları kurbanlık olarak sahâbîlere taksim etmiş ve bir tane atûd (yani ikinci yaşına basmış, kuvvetli keçi oğlağı) geri kalmıştı. Ukbe bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e arz etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da:
(Onu da sen kendine kurban et), buyurmuştur. "
3259 - “... Ümmü Bilâl bint-i Hilâl'ın babası (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :
(Koyun nevinden ceza' (yani altı ayını doldurmuş ve bir yılını doldurandan farksız, kuvvetli kuzun) un bayram kurbanı olması caizdir. ) "
3260 - “... Âsim bin Küleyb'in babası (Küleyb bin Şihâb) (radıyallahü anhümâ)'dan: Şöyle demiştir:
Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahâbilerinden, Süleym oğullarından Müşâci' isimli bir zât ile beraber idik. (O esnada) davarlar az idi. Bunun üzerine Müşâci' bir adama emretti. Adam (da halka) şu duyuruyu yaptı:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) : Seniyye'nin (yani iki yaşına basmış koyunun) yettiği şeye, ceza'ın (yani altı ayını doldurup bir yaşını tamamlayandan farksız görülen kuvvetli kuzunun) yettiğini buyuruyordu. "
3261 - “... Câbir (bin Abdillah) (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir;
(Siz (kurban olarak) yalnız müsinne (yani yaşça büyük hayvanı) kesiniz. Meğer ki, (bulamamaktan dolayı) bunu kesmek size güç ola. O takdirde koyun nevinden cezaa (yani altı ayını doldurup bir yılını doldurandan farksız ve kuvvetli görülen kuzu) kesebilirsiniz. )
٧ - باب مَا تُجْزِئُ مِنَ الأَضَاحِيِّ
٣٢٥٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ، عَنْ أَبِي الْخَيْرِ، عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ الْجُهَنِيِّ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَعْطَاهُ غَنَمًا فَقَسَمَهَا عَلَى أَصْحَابِهِ ضَحَايَا فَبَقِيَ عَتُودٌ فَذَكَرَهُ لِرَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ( ضَحِّ بِهِ أَنْتَ ).
٣٢٥٩ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ عِيَاضٍ، حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ أَبِي يَحْيَى، - مَوْلَى الأَسْلَمِيِّينَ - عَنْ أُمِّهِ، قَالَتْ حَدَّثَتْنِي أُمُّ بِلاَلٍ بِنْتُ هِلاَلٍ، عَنْ أَبِيهَا، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( يَجُوزُ الْجَذَعُ مِنَ الضَّأْنِ أُضْحِيَّةً ).
٣٢٦٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا الثَّوْرِيُّ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ كُلَيْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ كُنَّا مَعَ رَجُلٍ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يُقَالُ لَهُ مُجَاشِعٌ مِنْ بَنِي سُلَيْمٍ فَعَزَّتِ الْغَنَمُ فَأَمَرَ مُنَادِيًا فَنَادَى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ يَقُولُ ( إِنَّ الْجَذَعَ يُوفِي مِمَّا تُوفِي مِنْهُ الثَّنِيَّةُ ).
٣٢٦١ - حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ حَيَّانَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، أَنْبَأَنَا زُهَيْرٌ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( لاَ تَذْبَحُوا إِلاَّ مُسِنَّةً إِلاَّ أَنْ يَعْسُرَ عَلَيْكُمْ فَتَذْبَحُوا جَذَعَةً مِنَ الضَّأْنِ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.