Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

05/07/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5. Sabah Namazının Sünneti

338. Resulü Ekrem'in zevcesi Hafsa (radıyallahü anh) Rivâyet eder: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), müezzin sabah namazı ezanını okuyunca kaamet edilmeden önce kısa okuyarak iki rekât sünnet kılardı. Buharî, Ezan, 10/12; Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/87. Ayrıca bkz. Şeybanî,244.

339. Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazının sünnetini o kadar hafif kılardı ki kendi kendime acaba Fatihayı okudu mu, yoksa okumadı mı, derdim. İbn Abdilber der ki: Malik'ten Rivâyet edenler, bu hadisin mürselliğindoe ihtilafsızdır

340. Ebû Seleme b. Abdurrahman der ki: Bir sabah namazında kaameti işiten cemaatten bir kısmı sünnet kılmaya kalktılar, o sırada Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çıka geldi. Bunları görünce:

« İki namaz birden mi kılınıyor, iki namaz birden mi kılınıyor?» Hazret-i Peygamber iki namaz diye, sabah namazının farzı ile sünnetini kastediyor. Bu hadisten, farza kaamet edilince camide sünnet veya nafileye başlamadan bütün cemaatin farza durması gerektiği anlaşılır. buyurdu. Bu, sabahtan önceki iki rekat sabah namazındaydı.

341. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh), (bir gün) sabah namazının sünnetini kılamadı, güneş doğduktan sonra kaza etti. Hanefi mezhebinde sabah namazının farzından sonra sünnet kılmamadığı için, farza kaamet edilince cemaate ulaşabileceğini kestiren kimse çabucak sünneti kılar, farza yetişir.

342. Kasım b. Muhammed de Abdullah b. Ömer'in yaptığı gibi farzdan önce kılamadığı sabah namazının sünnetini güneş doğduktan sonra kıldı.

٥ - باب مَا جَاءَ فِي رَكْعَتَي الْفَجْرِ

٣٣٨ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّ حَفْصَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم أَخْبَرَتْهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم كَانَ إِذَا سَكَتَ الْمُؤَذِّنُ، عَنِ الأَذَانِ لِصَلاَةِ الصُّبْحِ، صَلَّى رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ قَبْلَ أَنْ تُقَامَ الصَّلاَةُ(٢٠٦).

٣٣٩ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَتْ: إِنْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم لَيُخَفِّفُ رَكْعَتَي الْفَجْرِ، حَتَّى إنِّي لأَقُولُ : أَقَرَأَ بِأُمِّ الْقُرْآنِ أَمْ لاَ(٢٠٧).

٣٤٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ شَرِيكِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي نَمِرٍ، عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، أَنَّهُ قَالَ : سَمِعَ قَوْمٌ الإِقَامَةَ، فَقَامُوا يُصَلُّونَ، فَخَرَجَ عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فَقَالَ : ( أَصَلاَتَانِ مَعاً أَصَلاَتَانِ مَعاً ؟ ). وَذَلِكَ فِي صَلاَةِ الصُّبْحِ، فِي الرَّكْعَتَيْنِ اللَّتَيْنِ قَبْلَ الصُّبْحِ(٢٠٨).

٣٤١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ فَاتَتْهُ رَكْعَتَا الْفَجْرِ، فَقَضَاهُمَا بَعْدَ أَنْ طَلَعَتِ الشَّمْسُ.

٣٤٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مُحَمَّدٍ، أَنَّهُ صَنَعَ مِثْلَ الَّذِي صَنَعَ ابْنُ عُمَرَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4. Vitir Namazını Vaktinde Kılamayanların Şafak Attıktan Sonra Kılması

332. Said b. Cübeyr anlatıyor: Abdullah b. Abbas uykusundan uyandı, hizmetçisine:

« Bak insanlar ne yaptı?» dedi. (O zamanlar Abdullah'ın gözleri âmâ olmuştu.) Hizmetçi gidip döndükten sonra:

« İnsanlar sabah namazından dağıldılar,» deyince, Abdullah b. Abbas vitir namazını kıldıktan sonra sabah namazını kıldı. Şeybanî, 256

333. İmâm-ı Mâlik der ki: Bana Abdullah b. Abbas, Ubade b. es-Samit, el-Kasım b. Muhammed ve Abdullah b. Amir b. Rebia'nın vitir namazlarını şafak attıktan sonra kıldıkları Rivâyet edildi.  Şeybanî,253, 254.

334. Abdullah b. Mes'ud (radıyallahü anh) der ki: Sabah namazına kaamet edilirken de vitir namazı kılabilirim. Şeybanî, 255

335. Yahya b. Said Rivâyet eder: Ubade b. es-Samit (radıyallahü anh) imamlık yapıyordu. Bir gün sabah namazına gitti, müezzin kaamet ederken Ubade onu susturdu. Vitir namazını kıldıktan sonra sabah namazını kıldırdı. Şeybanî, 257.

336. Abdurrahman b. el-Kasım der ki: Abdullah b. Amir b. Rebîa'yı (radıyallahü anh): «Sabah namazının kaametini işitirken «yahud şafaktan sonra» vitir namazını kılarım,» derken işittim. (Abdurrahman, Abdullah b. Amirin: Kaamet edilirken mi, yoksa şafaktan sonra mı dediği hususunda şüphe ediyor.)

337. Kasım b. Muhammed der ki: Şafaktan sonra da vitir namazını kılarım.

Mâlik der ki: Ancak vitri kılmadan uyuya kalan kimse, şafaktan sonra vitir namazını kılabilir. Yoksa kasden vitir namazını şafaktan sonraya bırakmak caiz değildir.

٤ - باب الْوِتْرِ بَعْدَ الْفَجْرِ

٣٣٢ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الْكَرِيمِ بْنِ أبِي الْمُخَارِقِ الْبَصْرِيِّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ رَقَدَ، ثُمَّ اسْتَيْقَظَ فَقَالَ لِخَادِمِهِ : انْظُرْ مَا صَنَعَ النَّاسُ. وَهُوَ يَوْمَئِذٍ قَدْ ذَهَبَ بَصَرُهُ، فَذَهَبَ الْخَادِمُ، ثُمَّ رَجَعَ فَقَالَ : قَدِ انْصَرَفَ النَّاسُ مِنَ الصُّبْحِ، فَقَامَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ فَأَوْتَرَ، ثُمَّ صَلَّى الصُّبْحَ.

٣٣٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ، وَعُبَادَةَ بْنَ الصَّامِتِ، وَالْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ، وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَامِرِ بْنِ رَبِيعَةَ، قَدْ أَوْتَرُوا بَعْدَ الْفَجْرِ.

٣٣٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مَسْعُودٍ قَالَ : مَا أُبَالِي لَوْ أُقِيمَتْ صَلاَةُ الصُّبْحِ وَأَنَا أُوتِرُ.

٣٣٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّهُ قَالَ : كَانَ عُبَادَةُ بْنُ الصَّامِتِ يَؤُمُّ قَوْماً، فَخَرَجَ يَوْماً إِلَى الصُّبْحِ، فَأَقَامَ الْمُؤَذِّنُ صَلاَةَ الصُّبْحِ، فَأَسْكَتَهُ عُبَادَةُ حَتَّى أَوْتَرَ، ثُمَّ صَلَّى بِهِمُ الصُّبْحَ.

٣٣٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، أَنَّهُ قَالَ : سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَامِرِ بْنِ رَبِيعَةَ يَقُولُ : إنِّي لأُوتِرُ وَأَنَا أَسْمَعُ الإِقَامَةَ أَوْ بَعْدَ الْفَجْرِ. يَشُكُّ عَبْدُ الرَّحْمَنِ أَيَّ ذَلِكَ قَالَ.

٣٣٧ – وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، أَنَّهُ سَمِعَ أَبَاهُ الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ يَقُولُ : إنِّي لأُوتِرُ بَعْدَ الْفَجْرِ.

قَالَ مَالِكٌ : وَإِنَّمَا يُوتِرُ بَعْدَ الْفَجْرِ مَنْ نَامَ عَنِ الْوِتْرِ، وَلاَ يَنْبَغِي لأَحَدٍ أَنْ يَتَعَمَّدَ ذَلِكَ، حَتَّى يَضَعَ وِتْرَهُ بَعْدَ الْفَجْرِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3. Vitir Namazının Emredilişi

321. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisinden gece namazını soran bir adama: «Gece namazı ikişer ikişer kılınır. Şafak atmasından korktuğunuz vakit vitri tek rekât olarak kılarsınız» buyurdu. Buharî, Vitr, 14/1; Müslim, Salâtul-Musafirîn, 6/145, Ayrıca bkz. Şeybanî, 164.

322. İbn Muhayriz anlatıyor: Kinane oğullarından Muhdecî adında bir adam Şam'da Ebû Muhammed künyesiyle tanınan birinin «Vitir namazı vaciptir.» dediğini işitti. Muhdecî der ki: Bunun üzerine Ubade b. es-Sâmit'e gittim. Ona mescide giderken rastladım. Ebû Muhammed'in (vitir namazı vaciptir) dediğini anlattım. Ubade: Ebû Muhammed yalan söylemiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)«Allah kullarına beş vakit namazı farz kıldı. Kim bunları kılarsa, onu cennetine girdireceğine Allah'ın fermanı yoktur. Dilerse ona azap eder, dilerse onu cennete girdirir.» Namaz kılmak; kişiyi diğer sorumluluk ve görevlerden kurtarmaz. Yalnızca namaz kılıp, başka günah ve kötülükleri yapmakla devam etmek doğru değildir buyurdu, dedi. Ebu Davud, Vitr, 8/20; Nesaî, Salat, 5/6; İbn Mace, İkamet, 5/194.

323. Said b. Yesar anlatıyor: Mekke yolunda Abdullah b. Ömer'le beraber gidiyordum. Şafak yaklaşınca indim, vitir namazını kıldım. Abdullah'a ulaşınca bana:

« Neredeydin?» dedi. Ben de:

« Şafak atmasından korktum, indim, vitir namazını kıldım.» dedim. Bunun üzerine Abdullah:

« Resûlüllah'a uymak istemez misin?» dedi. Ben: « Evet, vallahi uymak isterim,» dedim. Abdullah:

« Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vitir namazını devenin üzerinde kılardı.» dedi. Buhârî, Vitr, 14/5; Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/36.

324. Said b. el-Müseyyeb'den Rivâyet olundu: Ebû Bekir es-Sıddîk yatacağı vakit vitir namazını kılardı. Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) ise vitir namazını gecenin sonunda (seher vakti) kılardı.

Said b. el-Müseyyeb der ki: Ben, yatağıma gireceğim vakit vitri kılarım.

325. İmâm-ı Mâlik'e şu hadis Rivâyet edildi: Bir adam Abdullah b. Ömer'e

«- Vitir namazı vacip midir?» diye sorunca Abdullah:

« Şüphesiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve müşlümanlar vitir namazını kıldılar,» dedi.

Adam aynı soruyu tekrar tekrar sordu, Abdullah b. Ömer de her sorusunda «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve müşlümanlar vitri kıldılar» diye cevap verdi.

326. Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) derdi ki: Şafaktan önce (teheccüd namazı vaktinde) uyanamamasından korkan kimse, vitir namazını yatmadan önce kılsın. Uyanabilen kimse, vitir namazını tehir edip (seher vakti) kılsın.

327. Nâfi' der ki: Mekke'de Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'le beraberdim. Hava bulutluydu. Abdullah şafak atmasından korkarak bir rekât vitir namazı kıldı. Hava açıldıktan sonra, erken olduğunu görünce bir rekât daha kılarak kıldığı tek rekâtı çiftledi, sonra ikişer ikişer dört rekât daha kıldı. Şafak yaklaşınca hemen bir rekât vitir kılda. Şeybanı, 251.

328. Nâfî’ der ki: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) vitir namazında iki rekâtta selâm verir Hattâ bazı isteklerini bildirir, bir rekât da ayrı kılardı. Şeybanı, 258.

Vitir namazı hususunda mezhepler arasında iki bakımdan ihtilâf vardır.

a) Vacip veya sünnet oluşu.

b) Kılınış şekli,

Hanefi mezhebinde vitir namazı vaciptir. Bir selâmla üç rekât kılınır. Yatsı namazından sonra kılınır. Teheccüt namazına kalkan kimse vitir namazını tehir eder, teheccütten sonra kılar.

Şafiî, Maliki ve Hanbelî mezheplerinde vitir namazı sünneti müekkededir, yani en kuvvetli sünnettir. İki rekâtta bir selâm verilir, bir rekât tek kılınır. Her üç mezhepte de üç rekâtı bir selâmla kılmak caizdir. Bütün mezheplerde vitir namazının en efdal vakti, teheccüt namazından sonra şafak atmadan öncedir. Hazret-i Peygamber devamlı böyle kılardı ve bir hadisinde: «Gece namazlarınızın en sonunda vitir namazı kılın» buyuruyor. Teheccüte kalkamayanlar, vitri yatsıdan sonra yahut yatmadan önce kılarlar.

329. İbn Şihab der ki: Sa'd b. Ebi Vakkas (radıyallahü anh) yatsıdan sonra bir rekât vitir kılardı. Tek rekâtli namaz yoktur. Yatsıdan sonra vitirin de iki rekâtını kıldıktan sonra bir rekât kılmış olabilir.

İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre böyle değildir. Fakat vitir namazının en azı üç rekâttır.

330. Abdullah b. Dinar'dan Rivâyet olundu: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) akşam namazı gündüz namazlarının vitridir, derdi.

331. İmâm-ı Mâlik der ki: Bir kimse gecenin evvelinde vitir namazını kılar, uyuduktan sonra uyanır, teheccüd namazı kılmak isterse, (teheccüdü) ikişer ikişer kılsın. İşittiğimin en güzeli budur. Şeybani 249

٣ - باب الأَمْرِ بِالْوِتْرِ

٣٢١ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم عَنْ صَلاَةِ اللَّيْل، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( صَلاَةُ اللَّيْلِ مَثْنَى مَثْنَى، فَإِذَا خَشِيَ أَحَدُكُمُ الصُّبْحَ، صَلَّى رَكْعَةً وَاحِدَةً، تُوتِرُ لَهُ مَا قَدْ صَلَّى )(٢٠٢).

٣٢٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ، عَنِ ابْنِ مُحَيْرِيزٍ : أَنَّ رَجُلاً مِنْ بَنِي كِنَانَةَ يُدْعَى الْمُخْدَجِيَّ، سَمِعَ رَجُلاً بِالشَّامِ يُكَنَّى أَبَا مُحَمَّدٍ يَقُولُ : إِنَّ الْوِتْرَ وَاجِبٌ. فَقَالَ الْمُخْدَجِيُّ : فَرُحْتُ إِلَى عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، فَاعْتَرَضْتُ لَهُ وَهُوَ رَائِحٌ إِلَى الْمَسْجِدِ، فَأَخْبَرْتُهُ بِالَّذِي قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ, فَقَالَ عُبَادَةُ : كَذَبَ أَبُو مُحَمَّدٍ، سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَقُولُ : ( خَمْسُ صَلَوَاتٍ كَتَبَهُنَّ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى الْعِبَادِ، فَمَنْ جَاءَ بِهِنَّ، لَمْ يُضَيِّعْ مِنْهُنَّ شَيْئاً، اسْتِخْفَافاً بِحَقِّهِنَّ، كَانَ لَهُ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدٌ، أَنْ يُدْخِلَهُ الْجَنَّةَ، وَمَنْ لَمْ يَأْتِ بِهِنَّ، فَلَيْسَ لَهُ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدٌ، إِنْ شَاءَ عَذَّبَهُ، وَإِنْ شَاءَ أَدْخَلَهُ الْجَنَّةَ )(٢٠٣).

٣٢٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي بَكْرِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ قَالَ: كُنْتُ أَسِيرُ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ بِطَرِيقِ مَكَّةَ، قَالَ سَعِيدٌ : فَلَمَّا خَشِيتُ الصُّبْحَ, نَزَلْتُ فَأَوْتَرْتُ، ثُمَّ أَدْرَكْتُهُ، فَقَالَ لِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ : أَيْنَ كُنْتَ ؟ فَقُلْتُ لَهُ : خَشِيتُ الصُّبْحَ فَنَزَلْتُ فَأَوْتَرْتُ، فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ : أَلَيْسَ لَكَ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ ؟ فَقُلْتُ : بَلَى وَاللَّهِ، فَقَالَ : إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم كَانَ يُوتِرُ عَلَى الْبَعِيرِ(٢٠٤).

٣٢٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، أَنَّهُ قَالَ : كَانَ أَبُو بَكْرٍ الصِّدِّيقُ إِذَا أَرَادَ أَنْ يَأْتِيَ فِرَاشَهُ أَوْتَرَ، وَكَانَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ يُوتِرُ آخِرَ اللَّيْلِ. قَالَ سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ : فَأَمَّا أَنَا، فَإِذَا جِئْتُ فِرَاشِي أَوْتَرْتُ.

٣٢٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ، عَنِ الْوِتْرِ، أَوَاجِبٌ هُوَ ؟ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ : قَدْ أَوْتَرَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، وَأَوْتَرَ الْمُسْلِمُونَ. فَجَعَلَ الرَّجُلُ يُرَدِّدُ عَلَيْهِ، وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ يَقُولُ : أَوْتَرَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم وَأَوْتَرَ الْمُسْلِمُونَ.

٣٢٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، كَانَتْ تَقُولُ : مَنْ خَشِيَ أَنْ يَنَامَ حَتَّى يُصْبِحَ، فَلْيُوتِرْ قَبْلَ أَنْ يَنَامَ، وَمَنْ رَجَا أَنْ يَسْتَيْقِظَ آخِرَ اللَّيْلِ، فَلْيُؤَخِّرْ وِتْرَهُ.

٣٢٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، أَنَّهُ قَالَ : كُنْتُ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ بِمَكَّةَ، وَالسَّمَاءُ مُغِيمَةٌ، فَخَشِيَ عَبْدُ اللَّهِ الصُّبْحَ، فَأَوْتَرَ بِوَاحِدَةٍ، ثُمَّ انْكَشَفَ الْغَيْمُ، فَرَأَى أَنَّ عَلَيْهِ لَيْلاً، فَشَفَعَ بِوَاحِدَةٍ، ثُمَّ صَلَّى بَعْدَ ذَلِكَ رَكْعَتَيْنِ رَكْعَتَيْنِ، فَلَمَّا خَشِيَ الصُّبْحَ أَوْتَرَ بِوَاحِدَةٍ (٢٠٥).

٣٢٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ ،عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يُسَلِّمُ بَيْنَ الرَّكْعَتَيْنِ وَالرَّكْعَةِ فِي الْوِتْرِ، حَتَّى يَأْمُرَ بِبَعْضِ حَاجَتِهِ.

٣٢٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّ سَعْدَ بْنَ أبِي وَقَّاصٍ كَانَ يُوتِرُ بَعْدَ الْعَتَمَةِ بِوَاحِدَةٍ.

قَالَ مَالِكٌ : وَلَيْسَ عَلَى هَذَا الْعَمَلُ عِنْدَنَا، وَلَكِنْ أَدْنَى الْوِتْرِ ثَلاَثٌ.

٣٣٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ صَلاَةُ الْمَغْرِبِ وِتْرُ صَلاَةِ النَّهَارِ.

٣٣١ - قَالَ مَالِكٌ : مَنْ أَوْتَرَ أَوَّلَ اللَّيْلِ، ثُمَّ نَامَ، ثُمَّ قَامَ، فَبَدَا لَهُ أَنْ يُصَلِّيَ, فَلْيُصَلِّ مَثْنَى مَثْنَى، فَهُوَ أَحَبُّ مَا سَمِعْتُ إِلَيَّ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Resulü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Vitir Namazı

316. Resûlüllah’ın zevcesi Âişe (radıyallahü anha)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece onbir rekât namaz kılardı, birini tek kılardı. Namazı bitirince sağ tarafına yatardı. Müslim salatul musafirin 6/121. ayrıca bkz şeybani 165

317. Abdurrahman b. Avf’ın oğlu Ebû Seleme'den: Resûlüllah’ın zevcesi Aişe'ye:

« Ramazan'da Resûlüllah'ın namazı nasıldı?» diye sordum, O da:

« Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ne Ramazanda ne de başka zaman (gece namazında) onbir rekâttan fazla kılmazdı, dört rekât kılar, güzelliğini ve uzunluğunu sorma. Sonra dört rekât kılar, güzelliğini ve uzunluğunu sorma. Daha sonra üç rekât (vitir namazı) kılardı.» diye cevap verdi.

Aişe (radıyallahü anh) der ki: Hazret-i Peygamber'e:

« Ya Resûlallah vitiri kılmadan mı uyuyorsun?» dedim.

« Ya Aişe (radıyallahü anh) gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz.» buyurdu, Buhârî, Salâtu't-Teravîh, 31/1; Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/125. Kalbin manevî canlılığı güçlenince, beden uyuduğunda da uyanık kalır. Bu, peygamberlere özgü bir durumdur.

318. Mü’minlerin annesi Âişe (radıyallahü anha)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece onüç rekât namaz kılardı. Daha sonra sabah namazı ezanım duyunca kıyamlarında kısa okuyarak iki rekât (sabah namazının sünnetini) kılardı. Müslim, Salâtu'l-Musafîrîn, 6/123.

Bu 13 rekâtın onu teheccüt, üçü vitir namazıdır. Resulü Ekrem teheccüt namazını çoğu zaman sekiz rekât, bazen de on rekât kıln-Mı

319. Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh) anlatıyor: Bir gece Resulü Ekrem'in zevcesi teyzem Meymune'nin yanında kaldım, başımı Resûlüllah’ın yastığının kenarına koyarak yattım. Hazret-i Peygamber uyudu, Gece yarısı olunca veya biraz önce, yahut biraz sonra uyanıp oturdu. Eliyle gözlerini sildikten sonra Âli İmran sûresinin son on âyetini okudu. Daha sonra kalktı, asılı kırbadaki su ile abdest aldı. Kırba: Sakaların (evvelce) kullandığı ince köseleden veya deriden yapılmış su kabı, saka tulumu. Öyle güzel abdest aldı ki! Sonra (teheccüd) namazını kıldı.

İbni Abbas der ki: Ben de kalktım, onun yaptığı gibi yaptım. Sonra gidip yanına durdum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sağ elini başıma koydu, sağ kulağımı ovdu. İki rekât namaz kıldı. Sonra iki rekât, sonra iki rekât, sonra iki rekât, sonra iki rekât, sonra yine iki rekât kıldı. Daha sonra bir rekât kıldı ve yattı. Müezzin gelince kalkıp kıyamında kısa okuyarak iki rekât (sabah namazının sünnetini) kıldıktan sonra çıktı, sabah namazını kıldırdı. Buhârî, Vudû, 4/36; Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/182.

320. Zeyd b. Hâlid el-Cühenî anlatıyor: Bir gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in (teheccüd) namazını gözetlemek kastıyla gittim. Kapısının eşiğine dayandım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (gece yarısı) kalktı, uzun uzun okuyarak iki rekât namaz kıldı. Sonra onlardan biraz daha kısa iki rekât kıldı, sonra biraz daha az okuyarak iki rekât kıldı, sonra biraz daha az okuyarak iki rekât kıldı, sonra biraz daha az okuyarak iki rekât kıldı, sonra biraz daha az okuyarak iki rekât kıldı, daha sonra bir rekât kıldı. Tamamı, onüç rekâttır. Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/195. Ayrıca bkz. Şeybanî, 166.

Hazret-i Peygamber; bu hadislerden de anlaşıldığı gibi, Vitir namazını kılarken iki rekâtta selâm verir, bir rekâtı tek kılardı. İmâm-ı Mâlik ve İmam Şafiî bu hadislere göre amel etmişlerdir. Bazen de üç rekât vitir namazını bir selâmla kılardı. Ebû Hanife de buna göre amel etmiştir.

٢ - باب صَلاَةِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فِي الْوِتْرِ

٣١٦ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم كَانَ يُصَلِّى مِنَ اللَّيْلِ إِحْدَى عَشْرَةَ رَكْعَةً، يُوتِرُ مِنْهَا بِوَاحِدَةٍ، فَإِذَا فَرَغَ اضْطَجَعَ عَلَى شِقِّهِ الأَيْمَنِ(١٩٧).

٣١٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أبِي سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ، أَنَّهُ سَأَلَ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، كَيْفَ كَانَتْ صَلاَةُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فِي رَمَضَانَ، فَقَالَتْ : مَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَزِيدُ فِي رَمَضَانَ, وَلاَ فِي غَيْرِهِ، عَلَى إِحْدَى عَشْرَةَ رَكْعَةً، يُصَلِّي أَرْبَعاً، فَلاَ تَسْأَلْ عَنْ حُسْنِهِنَّ وَطُولِهِنَّ، ثُمَّ يُصَلِّي أَرْبَعاً، فَلاَ تَسْأَلْ عَنْ حُسْنِهِنَّ وَطُولِهِنَّ، ثُمَّ يُصَلِّي ثَلاَثاً، فَقَالَتْ عَائِشَةُ : فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَنَامُ قَبْلَ أَنْ تُوتِرَ ؟ فَقَالَ : ( يَا عَائِشَةُ إِنَّ عَيْنَيَّ تَنَامَانِ وَلاَ يَنَامُ قَلْبِي )(١٩٨).

٣١٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يُصَلِّي بِاللَّيْلِ ثَلاَثَ عَشْرَةَ رَكْعَةً، ثُمَّ يُصَلِّي إِذَا سَمِعَ النِّدَاءَ بِالصُّبْحِ رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ(١٩٩).

٣١٩ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مَخْرَمَةَ بْنِ سُلَيْمَانَ، عَنْ كُرَيْبٍ مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ أَخْبَرَهُ : أَنَّهُ بَاتَ لَيْلَةً عِنْدَ مَيْمُونَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، وَهِيَ خَالَتُهُ، قَالَ : فَاضْطَجَعْتُ فِي عَرْضِ الْوِسَادَةِ، وَاضْطَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم وَأَهْلُهُ فِي طُولِهَا، فَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم حَتَّى إِذَا انْتَصَفَ اللَّيْلُ، أَوْ قَبْلَهُ بِقَلِيلٍ، أَوْ بَعْدَهُ بِقَلِيلٍ، اسْتَيْقَظَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، فَجَلَسَ يَمْسَحُ النَّوْمَ عَنْ وَجْهِهِ بِيَدِهِ، ثُمَّ قَرَأَ الْعَشْرَ الآيَاتِ الْخَوَاتِمَ مِنْ سُورَةِ آلِ عِمْرَانَ، ثُمَّ قَامَ إِلَى شَنٍّ مُعَلَّقٍ، فَتَوَضَّأَ مِنْهُ فَأَحْسَنَ وُضُوءَهُ، ثُمَّ قَامَ يُصَلِّى، قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ : فَقُمْتُ فَصَنَعْتُ مِثْلَ مَا صَنَعَ، ثُمَّ ذَهَبْتُ فَقُمْتُ إِلَى جَنْبِهِ، فَوَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يَدَهُ الْيُمْنَى عَلَى رَأْسِي، وَأَخَذَ بِأُذُنِي الْيُمْنَى يَفْتِلُهَا، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ رَكْعَتَيْنِ، ثُمَّ أَوْتَرَ، ثُمَّ اضْطَجَعَ حَتَّى أَتَاهُ الْمُؤَذِّنُ، فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ خَفِيفَتَيْنِ، ثُمَّ خَرَجَ فَصَلَّى الصُّبْحَ(٢٠٠).

٣٢٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي بَكْرٍ، عَنْ أَبِيهِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ، أَخْبَرَهُ، عَنْ زَيْدِ بْنِ خَالِدٍ الْجُهَنِىِّ، أَنَّهُ قَالَ : لأَرْمُقَنَّ اللَّيْلَةَ صَلاَةَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، قَالَ : فَتَوَسَّدْتُ عَتَبَتَهُ، أَوْ فُسْطَاطَهُ، فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ طَوِيلَتَيْنِ طَوِيلَتَيْنِ، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَهُمَا دُونَ اللَّتَيْنِ قَبْلَهُمَا، ثُمَّ أَوْتَرَ فَتِلْكَ ثَلاَثَ عَشْرَةَ رَكْعَةً(٢٠١).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Gece Namazı —Özellikle Teheccüd Namazı—

309. Said b. Cübeyr yanındaki itimat ettiği bir adamdan, o da Resulü Ekrem'in zevcesi Hazret-i Aişe'den şu hadisi Rivâyet eder: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: «Gece namaz kılmayı âdet edinen kimse uyuyakalır da teheccüd namazına kalkamazsa, Allah ona teheccüd sevabını yazar, uyuması da sadaka sayılır.» Ebu Davud, Tatavvu, 5/20; Nesaî, Kıyâmu’l-Leyl, 20/61. Ayrıca bkz. Şeybanî, 167.

Teheccüd namazı; gece uykudan kalkıp kılman bir namazdır. Diğer nafile namazlardan daha faziletlidir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) teheccüd namazını, en çok sekiz, enaz iki rekat olarak kılmıştır.

310. Âişe (radıyallahü anha) anlatıyor: Resulü Ekrem geceleri teheccüd namazı kıldığında, önünde yatıyordum, ayaklarım secde yerine uzanırdı. Secde yaparken eliyle bana dokunur ayağımı çeker, secdeden kalkınca uzatırdım. O zamanlar evlerde kandil yanmazdı. Buharî, Salat, 8/22; Müslim, Salât, 4/272.

311. Resûlüllah’ın zevcesi Âişe (radıyallahü anha) Rivâyet eder; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: «Namazda uyuklayanınız yatsın uykusunu aldıktan sonra namazını kılsın. Zira uyuklayarak namaz kılan belki de farkında olmadan istiğfar edeceği yerde kendine küfreder.» Yani dua ederken farkında olmadan beddua eder. Buharî, Vudû, 4/53; Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/222.

312. İsmail b. Ebi Hâkim'e şöyle Rivâyet edildi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazı kılan bir kadını işitince:

«Bu kimdir?» dedi. Ona:

«Tüveyt'in kızı Havlâ'dır. Geceleri uyumaz,» dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün gece namaz kılmasını hoş görmedi. Hatta kızdığı yüzünden okundu. Daha sonra şöyle buyurdu: «Siz ibadetten usanıp ayrılmadıkça, Allahü Teâlâ ecir ve sevabınızı kesmez. Kendinizi yorup usandırmadan devam edebileceğiniz şekilde amel edin.» İbn Abdilber der ki: Bu ismail Rivâyetiyle, munkatı'dır.

Buharî (îman, 2/32), Hazret-i Aişe'den mevsul olarak Rivâyet eder. Ayrıca bkz. Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/220.

313. Eslem'den: Ömer b. el-Hattab (radıyallahü anh) geceleri dilediği kadar namaz kılar, sabaha karşı: «Namaza kalkın, namaza kalkın,» diye ev halkını namaza kaldırır, daha sonra şu âyeti okurdu: «Ehline (Ev halkına) namaz kılmalarını emret, sen de namaza devam et. Senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırıyoruz. Mutlu son, takva sahiplerinindir.» Taha sûresi 132.

314. Said b. el-Müseyyeb: «Yatsı namazını kılmadan önce uyumak ve yatsı namazından sonra konuşmak mekruhtur.» Zira, yatsıyı kılmadan uyuyan kimse belki uyanamaz, yatsı namazı kazaya kalır. Yatsı namazından sonra sohbete dalınca da gece, yani teheccüt namazına kalkamaz. derdi. Buharî, Mevakît, 9/3; Müslim, Mesâcid, 5/236.

315. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) der ki: Gece ve gündüz (Nafile) namazlar ikişer ikişerdir. Her iki rekâtta bir selâm verilir.

İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre de böyledir. (Yani sünnet ve nafile namazlarda iki rekâtta bir selâm verilir.)

١ - باب مَا جَاءَ فِي صَلاَةِ اللَّيْلِ

٣٠٩ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنْ رَجُلٍ عِنْدَهُ رِضًا، أَنَّهُ أَخْبَرَهُ، أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم أَخْبَرَتْهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( مَا مِنِ امْرِئٍ تَكُونُ لَهُ صَلاَةٌ بِلَيْلٍ، يَغْلِبُهُ عَلَيْهَا نَوْمٌ، إِلاَّ كَتَبَ اللَّهُ لَهُ أَجْرَ صَلاَتِهِ، وَكَانَ نَوْمُهُ عَلَيْهِ صَدَقَةً )(١٩١).

٣١٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أبِي النَّضْرِ مَوْلَى عُمَرَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ،’ عَنْ أبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّهَا قَالَتْ : كُنْتُ أَنَامُ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم وَرِجْلاَيَ فِي قِبْلَتِهِ، فَإِذَا سَجَدَ غَمَزَنِى فَقَبَضْتُ رِجْلَيَّ، فَإِذَا قَامَ بَسَطْتُهُمَا. قَالَتْ : وَالْبُيُوتُ يَوْمَئِذٍ لَيْسَ فِيهَا مَصَابِيحُ(١٩٢).

٣١١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ : ( إِذَا نَعَسَ أَحَدُكُمْ فِي صَلاَتِهِ، فَلْيَرْقُدْ حَتَّى يَذْهَبَ عَنْهُ النَّوْمُ، فَإِنَّ أَحَدَكُمْ إِذَا صَلَّى وَهُوَ نَاعِسٌ لاَ يَدْرِي، لَعَلَّهُ يَذْهَبُ يَسْتَغْفِرُ فَيَسُبُّ نَفْسَهُ )(١٩٣).

٣١٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أبِي حَكِيمٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم سَمِعَ امْرَأَةً مِنَ اللَّيْلِ تُصَلِّى فَقَالَ : ( مَنْ هَذِهِ ؟ ). فَقِيلَ لَهُ : هَذِهِ الْحَوْلاَءُ بِنْتُ تُوَيْتٍ، لاَ تَنَامُ اللَّيْلَ، فَكَرِهَ ذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، حَتَّى عُرِفَتِ الْكَرَاهِيَةُ فِي وَجْهِهِ، ثُمَّ قَالَ : ( إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى لاَ يَمَلُّ حَتَّى تَمَلُّوا، اكْلَفُوا مِنَ الْعَمَلِ مَا لَكُمْ بِهِ طَاقَةٌ )(١٩٤).

٣١٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ كَانَ يُصَلِّي مِنَ اللَّيْلِ مَا شَاءَ اللَّهُ، حَتَّى إِذَا كَانَ مِنْ آخِرِ اللَّيْلِ أَيْقَظَ أَهْلَهُ لِلصَّلاَةِ، يَقُولُ لَهُمُ الصَّلاَةَ الصَّلاَةَ، ثُمَّ يَتْلُو هَذِهِ الآيَةَ : ( وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلاَةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لاَ نَسْأَلُكَ رِزْقاً نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَى ) (طه : ١٣٢).

٣١٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ كَانَ يَقُولُ : يُكْرَهُ النَّوْمُ قَبْلَ الْعِشَاءِ وَالْحَدِيثُ بَعْدَهَا(١٩٥).

٣١٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَقُولُ : صَلاَةُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ مَثْنَى مَثْنَى، يُسَلِّمُ مِنْ كُلِّ رَكْعَتَيْنِ(١٩٦).

قَالَ مَالِكٌ : وَهُوَ الأَمْرُ عِنْدَنَا.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget