İhramlı İken Ölen Bir Kimseye Nasıl Bir İşlem Yapılır?
84. İhramlı İken Ölen Bir Kimseye Nasıl Bir İşlem Yapılır?
3240- İbn Abbâs'dan; dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, hayvanının yere çarpmasıyla ihramlı iken boynu kırılıp ölen bir adam getirdiler. Bunun üzerine (Resûlüllah) şöyle buyurdu:
" Onu (omuzunda ve eteğinde bulunan) iki elbisesi içerisinde kefenleyiniz, su ve sidrle yıkayınız. (Sakın) başını örtmeyiniz. Çünkü Allah, kıyamet gününde onu lebbeyk duası okuduğu halde diriltecektir."
Ebû Dâvûd dedi ki: Ben Ahmed b. Hanbel’i (şöyle) derken işittim:
" Bu hadiste beş sünnet vardır: (Birincisi):
" Onu iki elbisesi içerisinde kefenleyiniz. " Yani ölünün iki elbisesi içerisinde iken kefenlenmesi. (İkincisi):
" Onu su ve sidrle yıkayınız-" Yani (suyla) her yıkayışta mutlaka sidrle (deyıkanması). (Üçüncüsü):
" Başını örtmeyiniz" . (Dördüncüsü):
" Ona koku yaklaştırmayınız. " (Beşincisi de): Kefenin (ölünün geride bıraktığı) malların tümünden (yapılacak harcamayla temin edilir) olmasıdır. "
Buharî, sayd 20, 21, cenâiz 19-21; Müslim, hacc 93, 94, 96, 98, 100; Tirmizî, hac 103; Nesâî, cenâîz 41, hac 47, 97-99, 101; İbn Mâce, menâsik 89; Dârimî, menâsik 35; Ahmed b. Hanbel, I, 215, 221, 286, 328, 333, 346.
3241- (Şu bir önceki hadisin) bir benzen, (bir de Hammâd b. Zeyd, Amr b. Dînâr ile Eyyûb es-Sahtiyanî, Saîd b. Cübeyr, vasıtasıyla yine) İbn Abbâs'dan (rivâyet olunmuştur. Bu hadisi Hammâd şöyle) rivâyet etti:
" Onu (yani ihramlıyken ölen kimseyi) iki (parça) elbise ile kefenleyiniz."
Ebû Dâvûd dedi ki: Eyyûb (es-Sahtiyanî ise bu hadisi, onu ihram olarak giydiği) " İki (parçadan oluşan) elbisesiyle kefenleyiniz" şeklinde; Amr (b. Dînâr ise), " İki (parçadan oluşan) elbise ile (kefenleyiniz)" şeklinde rivâyet etti. İbn Ubeyd (ise bu hadisi), Eyyûb’un da " İki (parça) elbise ile (kefenleyiniz)" diye rivâyet etti (ğini); Amr' (in ise, onu ihram olarak giydiği) " İki (parça) elbisesiyle (kefenleyiniz)" diye rivâyet ettiğini söyledi. Sadece Süleyman (b. Harb bu hadise şu cümleyi) eklemiştir:
" Onu hannût denilen kokuyla kokulamayınız."
3242- (Bir önceki, ihramlı iken öleni) iki kat elbise içerisinde (kefenleyiniz mealindeki) Süleyman (b. Harb hadisinin) manasını (Mûsânnif Ebû Dâvûd'a) bir de Müsedded rivâyet etmiştir. (Müsedded'e bu hadisi) Hammâd; Eyyûb (es-Sahtiyanî)'den, (Eyyûb) Saîd b. Cübeyr'den, (Saîd b. Cübeyr de) İbn Abbâs'tan (rivâyet etmiştir).
Müsedded'in Hammâd'dan naklettiği bu hadiste " sevbeyn = iki kat elbise" kelimesi, bir önceki hadiste geçen Muhammed b. Ubeyd'in, Eyyûb es-Sahtiyanî'den yaptığı rivâyete uygun olarak nekre olarak zikredilmiştir. Bilindiği gibi, " sevbeyn" kelimesinin bu şekilde nekre olarak zikredilmesiyle ihramlıya muzaf olarak " sevbeyhi" şeklinde zikredilmesi arasında önemli fark vardır. Bu kelimeyi nekre olarak zikreden rivâyete itibar edildiği takdirde, ihramlı olarak ölen kimsenin herhangi bir iki kat elbise ile kefenlenebileceği hükmü ortaya çıkar. Fakat bu kelimenin ihramlıya muzaf olarak zikredildiği rivâyete itibar edildiği takdirde; ihramlı iken ölen bir kimsenin sadece ihram olarak giydiği iki kat peştemal ile kefenlenebileceği, bunun yerini hiçbir elbisenin veya kumaşın tutamayacağı hükmü ortaya çıkar. Biz fıkıh âlimlerinin, ihramlı iken ölen bir kimsenin nasıl kefenleneceği konusundaki görüşlerini 3238 numaralı hadisin şerhinde açıkladığımızdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.
3243- İbn Abbâs'dan; dedi ki: İhramlı bir adamı devesi yere atıp boynunu kırarak öldürmüştü. Onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a getirdiler. Bunun üzerine (Resûlüllah şöyle) buyurdu;
" Onu yıkayınız ve başını örtmeden ve kendisini güzel koku ile kokulmadan kefenleyiniz. Çünkü o (kıyamet gününde) telbiye getirirken diriltilecektir."
٨٤ - باب الْمُحْرِمِ يَمُوتُ كَيْفَ يُصْنَعُ بِهِ
٣٢٤٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ، أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ، حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ أُتِيَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِرَجُلٍ وَقَصَتْهُ رَاحِلَتُهُ فَمَاتَ وَهُوَ مُحْرِمٌ فَقَالَ ( كَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْهِ وَاغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُلَبِّي ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ سَمِعْتُ أَحْمَدَ بْنَ حَنْبَلٍ يَقُولُ فِي هَذَا الْحَدِيثِ خَمْسُ سُنَنٍ ( كَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْهِ ) . أَىْ يُكَفَّنُ الْمَيِّتُ فِي ثَوْبَيْنِ ( وَاغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ) . أَىْ إِنَّ فِي الْغَسَلاَتِ كُلِّهَا سِدْرًا ( وَلاَ تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ) . وَلاَ تُقَرِّبُوهُ طِيبًا وَكَانَ الْكَفَنُ مِنْ جَمِيعِ الْمَالِ .
٣٢٤١ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ، - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ عَمْرٍو، وَأَيُّوبَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، نَحْوَهُ قَالَ ( وَكَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْنِ ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ سُلَيْمَانُ قَالَ أَيُّوبُ ( ثَوْبَيْهِ ) . وَقَالَ عَمْرٌو ( ثَوْبَيْنِ ) . وَقَالَ ابْنُ عُبَيْدٍ قَالَ أَيُّوبُ ( فِي ثَوْبَيْنِ ) . وَقَالَ عَمْرٌو ( فِي ثَوْبَيْهِ ) . زَادَ سُلَيْمَانُ وَحْدَهُ ( وَلاَ تُحَنِّطُوهُ ) .
٣٢٤٢ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، نَحْوَهُ بِمَعْنَى سُلَيْمَانَ ( فِي ثَوْبَيْنِ ) .
٣٢٤٣ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ وَقَصَتْ بِرَجُلٍ مُحْرِمٍ نَاقَتُهُ فَقَتَلَتْهُ فَأُتِيَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ( اغْسِلُوهُ وَكَفِّنُوهُ وَلاَ تُغَطُّوا رَأْسَهُ وَلاَ تُقَرِّبُوهُ طِيبًا فَإِنَّهُ يُبْعَثُ يُهِلُّ ) .