Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

12/12/22

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 56. Bâb—Küçükleri Babaları Evlendirdiğinde Onların Evlendirilmesi Hakkında

2316. Bize İsmail b. Halil haber verip (dedi ki), bize Ali b. Mushir, Hişâm'dan, (O) babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benimle, ben altı yaşındayken (Mekke'de) evlendi. Sonra biz Medine'ye gelip el-Hâris ibnu'l-Hazrecoğulları'nın yanına indik. Derken ben sıtmaya yakalandım da başımın (saçı dökülüp) darmadağınık oldu. (Ardından iyileştim ve saçım yeniden bitip çoğaldı. Öyle kî, saçım) bir kâkülcük de uzadı. Derken, bana, ben bir tahterevallinin üzerinde ve beraberimde bazı kız arkadaşlarım var iken (annem) Ümmü Rûman geldi ve beni çağırdı. Ben de, ne istediğini bilmediğim halde onun yanına geldim. O da elimden tutup (götürdü). Nihayet beni evin kapısında durdurdu. Ben nefes nefese kalmıştım. Akabinde nefesim biraz dindi. Sonra o biraz su aldı ve onunla yüzümü ve başımı sildi. Daha sonra da beni eve girdirdi. Bir de ne göreyim, bir odanın içinde Ensârlı kadınlar! Onlar hemen; "hayırlı bereketli olsun, hayırlı uğurlu olsun" dediler. (Annem) de beni onlara teslim etti. Onlar benim durumumu, (üst-başımı) düzelttiler. Derken bir kuşluk vakti Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aniden yanıma geldi, onlar da beni O'na teslim ettiler. Ben o gün dokuz yaşındaydım."

٥٦- باب فِى تَزْوِيجِ الصِّغَارِ إِذَا زَوَّجَهُنَّ آبَاؤُهُنَّ

٢٣١٦ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ خَلِيلٍ أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : تَزَوَّجَنِى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَأَنَا بِنْتُ سِتِّ سِنِينَ ، فَقَدِمْنَا الْمَدِينَةَ فَنَزَلْنَا فِى بَنِى الْحَارِثِ بْنِ الْخَزْرَجِ ، فَوُعِكْتُ فَتَمَرَّقَ رَأْسِى فَأَوْفَى جُمَيْمَةً فَأَتَتْنِى أُمُّ رُومَانَ وَإِنِّى لَفِى أُرْجُوحَةٍ وَمَعِى صَوَاحِبَاتٌ لِى ، فَصَرَخَتْ بِى فَأَتَيْتُهَا وَمَا أَدْرِى مَا تُرِيدُ ، فَأَخَذَتْ بِيَدِى حَتَّى أَوْقَفَتْنِى عَلَى بَابِ الدَّارِ وَإِنِّى لأَنْهَجُ حَتَّى سَكَنَ بَعْضُ نَفَسِى ، ثُمَّ أَخَذَتْ شَيْئاً مِنْ مَاءٍ فَمَسَحَتْ بِهِ وَجْهِى وَرَأْسِى ثُمَّ أَدْخَلَتْنِى الدَّارَ ، فَإِذَا نِسْوَةٌ مِنَ الأَنْصَارِ فِى الْبَيْتِ فَقُلْنَ : عَلَى الْخَيْرِ وَالْبَرَكَةِ وَعَلَى خَيْرِ طَائِرٍ. فَأَسْلَمَتْنِى إِلَيْهِنَّ فَأَصْلَحْنَ مِنْ شَأْنِى ، فَلَمْ يَرُعْنِى إِلاَّ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- ضُحًى فَأَسْلَمَتْنِى إِلَيْهِ وَأَنَا يَوْمَئِذٍ بِنْتُ تِسْعِ سِنِينَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 55. Bâb—Kadınlarla Güzel Geçinmek Hakkında

2315. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Hişâm b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "En hayırlınız, ailesine en hayırlı olanınızdır. Bir arkadaşınız ölünce de onun (kusurlarını, kötülüklerini anmayı) bırakın."

٥٥- باب فِى حُسْنِ مُعَاشَرَةِ النِّسَاءِ

٢٣١٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- : ( خَيْرُكُمْ خَيْرُكُمْ لأَهْلِهِ ، وَإِذَا مَاتَ صَاحِبُكُمْ فَدَعُوهُ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54. Bâb—Erkeğin, Ailesinin İhtiyaçlarını Görmesinin Vacibliği Hakkında

2314. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hişâm b. Urve, babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) haber verdi ki; Muâviye'nin annesi, Ebû Süfyân'ın karısı Hind, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip şöyle dedi: "Yâ Resûlüllah, Ebû Süfyân gerçekten cimri bir kimsedir. O, bana, bilgisi olmaksızın kendisinden (gizlice) aldıklarım hariç, kendime ve oğullarıma yetecek şeyleri de gerçekten vermez! Bu (gizlice aldıklarımda) bana bir günâh var mıdır?" (Resûlüllah) da şöyle buyurdu: "Sana ve çocuklarına, örfe uygun olarak yetecek şeyleri al!"

٥٤- باب فِى وُجُوبِ نَفَقَةِ الرَّجُلِ عَلَى أَهْلِهِ

٢٣١٤ - أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ هِنْدَ أُمَّ مُعَاوِيَةَ امْرَأَةَ أَبِى سُفْيَانَ أَتَتِ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَتْ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ أَبَا سُفْيَانَ رَجُلٌ شَحِيحٌ وَإِنَّهُ لاَ يُعْطِينِى مَا يَكْفِينِى وَبَنِىَّ إِلاَّ مَا أَخَذْتُ مِنْهُ وَهُوَ لاَ يَعْلَمُ ، فَهَلْ عَلَىَّ فِى ذَلِكَ جُنَاحٌ؟ فَقَالَ : ( خُذِى مَا يَكْفِيكِ وَوَلَدَكِ بِالْمَعْرُوفِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53. Bâb—Hülle Yapma (Tahlil) Yasağı

2313. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Ebû Kays'tan, (O) el-Huzeyl'den, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hülle yapanla, kendisi için hülle yapılana lanet etmiştir!"

٥٣- باب فِى النَّهْىِ عَنِ التَّحْلِيلِ

٢٣١٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِى قَيْسٍ عَنِ الْهُزَيْلِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الْمُحِلَّ وَالْمُحَلَّلَ لَهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52. Bâb—Büyüğün Süt Emmesi Hakkında

2311. Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî haber verip dedi ki; bize Şu'be, Eş'as b. Süleym'den, O babasından, O Mesrûk'tan, O da Hazret-i Âişe'den naklen rivâyet etti ki; birgün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına girmişti. Yanında ise bir erkek vardı. Bu sebeple Hazret-i Peygamber'in yüzünün rengi değişmişti. O sanki bundan hoşlanmamıştı. (Hazret-i Âişe sözüne şöyle devam etti:) O zaman ben; "o gerçekten benim süt kardeşimdir" demiştim de O, şöyle buyurmuştu: "Kardeşlerinizin kim olduğuna iyi bakın. Zira kendisiyle süt kardeşliği, (yani) evlenme haramlığı meydana gelen süt emme, sadece bebekken açlığı gidermek için yapılandır."

2312. Bize Ebu’l-Yemân el-Hakem b. Nâfi’ haber verip (dedi ki), bize Şuayb, ez-Zühri'den, (O) Urve'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: (Birgün) Sehle bint Süheyl bin Amr -ki O, Ebû Huzeyfe b. Utbe b. Rebî'an’ın (nikâhı) altındaydı-, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip şöyle dedi: "Muhakkak ki Ebû Huzeyfe'nin âzâdlısı Salim, biz gündelik ev içi kıyafetiyle iken yanımıza giriyor. Biz de onu ancak (kendi) çocuğumuz olarak görüyoruz! -Ebû Huzeyfe onu, Hazret-i Peygamber Zeyd'i evlât edindiği gibi evlât edinmişti.- Şimdi yüce Allah; "O (evlâtlıkları) babalarına nisbet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha doğrudur" mealindeki âyeti indirdi. (O halde ne yapmamızı emredersiniz?)" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de O'na bu durumda Sâlim'i emzirmesini emretti"

Ebû Muhammed (ed-Dârimî); "bu (hüküm) sadece Salim içindir" dedi.

٥٢- باب فِى رَضَاعَةِ الْكَبِيرِ

٢٣١١ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَشْعَثَ بْنِ سُلَيْمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- دَخَلَ عَلَيْهَا وَعِنْدَهَا رَجُلٌ فَتَغَيَّرَ وَجْهُهُ وَكَأَنَّهُ كَرِهَ ذَلِكَ ، فَقَالَتْ : إِنَّهُ أَخِى فَقَالَ :( انْظُرْنَ مَنْ إِخْوَانِكُنَّ؟ فَإِنَّمَا الرَّضَاعَةُ مِنَ الْمَجَاعَةِ ).

٢٣١٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْيَمَانِ : الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : جَاءَتْ سَهْلَةُ بِنْتُ سُهَيْلِ بْنِ عَمْرٍو - وَكَانَتْ تَحْتَ أَبِى حُذَيْفَةَ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ رَبِيعَةَ - رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَتْ : إِنَّ سَالِماً مَوْلَى أَبِى حُذَيْفَةَ يَدْخُلُ عَلَيْنَا وَأَنَا فُضُلٌ وَإِنَّمَا نَرَاهُ وَلَداً. وَكَانَ أَبُو حُذَيْفَةَ تَبَنَّاهُ كَمَا تَبَنَّى النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- زَيْداً فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى { ادْعُوهُمْ لآبَائِهِمْ هُوَ أَقْسَطُ عِنْدَ اللَّهِ } فَأَمَرَهَا النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عِنْدَ ذَلِكَ أَنْ تُرْضِعَ سَالِماً . قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : هَذَا لِسَالِمٍ خَاصَّةً.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 51. Bâb—Süt Emmeye Tek Kadının Şahidlik Etmesi

2310. Bize Ebû Asım, İbn Cüreyc'den, (O da) İbn Ebi Muleyke'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bana Ukbe ibnu'l-Hâris rivâyet etti ki... O sonra şöyle dedi: O (sadece) bana rivâyet etmedi. Fakat ben O'nu, bir topluluğa rivâyet ederken işittim ki, O şöyle dedi: Ebû İhâb’ın kızıyla evlenmiştim de siyah bir câriye gelip; "ben gerçekten ikinizi de emzirdim!" demişti. Bunun üzerine ben Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip bunu O'na anlatmıştım. Ama O benden yüz çevirmişti. Ebû Asım sözüne şöyle devam etti: O (yani Ukbe) dedi ki, üçüncü veya dördüncü (başvurumda Hazret-i Peygamber); "(Bu) dendiği halde nasıl (evli kalabilirsiniz?)" buyurmuş ve O'nu onunla (evli kalmaktan) menetmişti.

Ebû Asım sözüne devamla dedi ki; Ömer b. Saîd b. Ebî Hüseyn ise İbn-Ebi Muleyke'nin (rivâyetinde): "Artık (bu) dendiği halde nasıl (evli kalabilirsiniz?)" dedi, "Onu onunla (evli kalmaktan) menetmişti " (cümlesini) söylemedi.

٥١- باب شَهَادَةِ الْمَرْأَةِ الْوَاحِدَةِ عَلَى الرَّضَاعِ

٢٣١٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ قَالَ حَدَّثَنِى عُقْبَةُ بْنُ الْحَارِثِ ثُمَّ قَالَ : لَمْ يُحَدِّثْنِيهِ وَلَكِنْ سَمِعْتُهُ يُحَدِّثُ الْقَوْمَ قَالَ : تَزَوَّجْتُ بِنْتَ أَبِى إِهَابٍ فَجَاءَتْ أَمَةٌ سَوْدَاءُ فَقَالَتْ : إِنِّى أَرْضَعْتُكُمَا. فَأَتَيْتُ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَأَعْرَضَ عَنِّى. قَالَ أَبُو عَاصِمٍ : قَالَ فِى الثَّالِثَةِ أَوِ الرَّابِعَةِ قَالَ :( كَيْفَ وَقَدْ قِيلَ؟ ). وَلَمْ يَقُلْ : نَهَاهُ عَنْهَا. قَالَ أَبُو عَاصِمٍ وَقَالَ عُمَرُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ أَبِى حُسَيْنٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ :( فَكَيْفَ وَقَدْ قِيلَ؟ ). وَلَمْ يَقُلْ نَهَاهُ عَنْهَا. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : كَذَا عِنْدَنَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 50. Bâb—Süt Emmenin Kınamasını Ne Giderir?

2309. Bize Osman b. Muhammed rivâyet edip (dedi ki), bize Ab de, Hişâm'dan, (O) babasından, (O) Haccâc b. Haccâc el-Eslemî'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O; "yâ Resûlüllah, benden, süt emmenin, (yerine getirilmediği taktirde) kınamaya (sebep olacak hakkını) ne giderir?" demiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "Gurre, yani bir erkek köle veya bir kadın köle (vermek!)" buyurmuştu.

٥٠- باب مَا يُذْهِبُ مَذَمَّةَ الرَّضَاعِ

٢٣٠٩ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ حَجَّاجِ بْنِ حَجَّاجٍ الأَسْلَمِىِّ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ قَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا يُذْهِبُ عَنِّى مَذَمَّةَ الرَّضَاعِ؟ قَالَ :( الْغُرَّةُ : الْعَبْدُ أَوِ الأَمَةُ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 49. Bâb—Kaç Süt Emme Haram Kılar?

2306. Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, (O) Urve'den, (O) Hazret-i Âişe'den, (O da) Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "-Bir sorumak, iki sorumak haram kılmaz!"

2307. Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (O) Ebu'Halil'den, (O) Abdullah ibnu'l-Haris'ten, (O da) Ümmü'l-Fadl'dan (naklen) rivâyet etti ki, bir adam Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip şöyle dedi: Yâ Resûlüllah, doğrusu ben, yanımda diğeri varken bir kadınla evlendim de birinci (hanımım) yeni (hanımımı) emzirmiş olduğunu iddia etti, (siz ne buyurursunuz?)" (Hazret-i Peygamber) de şöyle buyurdu: "Ne bir emzirme, ne iki emzirme haram kılmaz!"

2308. Bize İshak haber verip (dedi ki), bize Ravh haber verip (dedi ki), bize Mâlik, Abdullah b. Ebî Bekr'den, (O) Amra'dan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "(Önce) "On bilinen emme haram kılar" şeklinde Kur'an (âyeti) indi. Sonra (bu on emme âyeti) "beş bilinen emme (haram kılar)" âyetiyle kaldırıldı. İşte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bunlar Kur'an olarak okunan (âyetler)den iken vefat etti."

٤٩- باب كَمْ رَضْعَةً تُحَرِّمُ؟

٢٣٠٦ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( لاَ تُحَرِّمُ الْمَصَّةُ وَالْمَصَّتَانِ ).

٢٣٠٧ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى الْخَلِيلِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ أُمِّ الْفَضْلِ : أَنَّ رَجُلاً أَتَى النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى قَدْ تَزَوَّجْتُ امْرَأَةً وَعِنْدِى أُخْرَى ، فَزَعَمَتِ الأُولَى أَنَّهَا أَرْضَعَتِ الْحُدْثَى. فَقَالَ :( لاَ تُحَرِّمُ الإِمْلاَجَةُ وَلاَ الإِمْلاَجَتَانِ ).

٢٣٠٨ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا رَوْحٌ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرٍ عَنْ عَمْرَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : نَزَلَ الْقُرْآنُ بِعَشْرِ رَضَعَاتٍ مَعْلُومَاتٍ تُحَرِّمْنَ ثُمَّ نُسِخْنَ بِخَمْسٍ مَعْلُومَاتٍ ، فَتُوُفِّىَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَهُنَّ مِمَّا يُقْرَأُ مِنَ الْقُرْآنِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 48. Bâb—Süt Emmeden Dolayı Haram Olanlar

2302. Bize İshak haber verip (dedi ki), bize Revh rivâyet edip (dedi ki), bize Mâlik, Abdullah b. Ebi Bekr b. Amr b. Hazm'dan, (O) Amra'dan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki; O (birgün) Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Hazret-i Hafsa'nın evinde idi. Derken bir insan sesi işitti. (Hazret-i Âişe) dedi ki, ( o zaman) ben; "ya Resûlüllah, senin evinde bir insan sesi işittim!" dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de, Hafsa'nın süt amcasından dolayı; "Onun falan olduğunu sanıyorum" buyurdu. (Bunun üzerine) Hazret-i Âişe, kendi süt amcasından dolayı, "yâ Resûlüllah, falan sağ olsaydı benim yanıma girebilir miydi?" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "Evet, doğum sebebiyle haram olan şeyler, süt emme sebebiyle de haram olur" buyurdu.

2303. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hişâm b. Urve, babasından haber verdi ki, O şöyle demiş: Bana Hazret-i Âişe haber verdi ki; örtünme emri geldikten sonra (birgün süt) amcası, yani Ebu'l-Ku'ays’ın kardeşi yanına girmek için izin istedi de O, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip de O'ndan izin istemedikçe O'na izin vermeye razı olmadı. Derken Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince bunu O'na zikredip şöyle dedi: "(Süt) amcam, yani Ebu'l-Ku'ays'ın kardeşi gelip (benden giriş izni istedi). Ben de, senden izin istemesi için O'nu geri çevirdim!" (Hazret-i Peygamber); "O senin amcan değil mi?" buyurdu. (Hazret-i Âişe); "Beni ancak kadın emzirmiştir, erkek emzirmemiştir!" dedi. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber); "Şüphe yok ki, o senin (süt) amcandır. Binaenaleyh, yanına girsin" buyurdu.

(Urve) sözüne şöyle devam etti: Âişe şöyle de derdi: "Doğum sebebiyle haram olan şeyler, süt emme sebebiyle de haram olur."

2304. Bize Sadaka İbnu’l-Fadl haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Saîd, Mâlik'ten rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Abdullah b. Dinar, Süleyman b. Yesâr'dan, (O) Urve'den, (O) Hazret-i Âişe'den, (O da) Hazret-i Peygamberden (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle buyurdu: "Doğum sebebiyle haram olan şeyler, süt emme sebebiyle de haram olur."

2305. Mâlik sözüne şöyle devam etti: Bana Abdullah b. Ebi Bekr de Emra'dan, (O) Hazret-i Âişe'den, (O da) Hazret-i Peygamberden (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) aynısını rivâyet etti.

٤٨- باب مَا يَحْرُمُ مِنَ الرَّضَاعِ

٢٣٠٢ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ حَدَّثَنَا رَوْحٌ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بَكْرِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ عَنْ عَمْرَةَ عَنْ عَائِشَةَ : أَنَّهَا كَانَتْ مَعَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى بَيْتِ حَفْصَةَ فَسَمِعَتْ صَوْتَ إِنْسَانٍ قَالَتْ قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ سَمِعْتُ صَوْتَ إِنْسَانٍ فِى بَيْتِكَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أُرَاهُ فُلاَناً ). لِعَمِّ حَفْصَةَ مِنَ الرَّضَاعَةِ. قَالَتْ عَائِشَةُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَلَوْ كَانَ فُلاَنٌ حَيًّا لِعَمِّهَا مِنَ الرَّضَاعَةِ دَخَلَ عَلَىَّ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( نَعَمْ ، يَحْرُمُ مِنَ الرَّضَاعَةِ مَا يَحْرُمُ مِنَ الْوِلاَدَةِ ).

٢٣٠٣ - أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَخْبَرَتْنِى عَائِشَةُ : أَنَّ عَمَّهَا أَخَا أَبِى الْقُعَيْسِ جَاءَ يَسْتَأْذِنُ عَلَيْهَا بَعْدَ مَا ضُرِبَ الْحِجَابُ ، فَأَبَتْ أَنْ تَأْذَنَ لَهُ حَتَّى يَأْتِىَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَسْتَأْذِنَهُ ، فَلَمَّا جَاءَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- ذَكَرَتْ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَتْ : جَاءَ عَمِّى أَخُو أَبِى الْقُعَيْسِ فَرَدَدْتُهُ حَتَّى أَسْتَأْذِنَكَ. قَالَ :( أَوَلَيْسَ بِعَمِّكِ؟ ). قَالَتْ : إِنَّمَا أَرْضَعَتْنِى الْمَرْأَةُ وَلَمْ يُرْضِعْنِى الرَّجُلُ. فَقَالَ :( إِنَّهُ عَمُّكِ فَلْيَلِجْ عَلَيْكِ ). قَالَتْ : وَكَانَتْ عَائِشَةُ تَقُولُ : يَحْرُمُ مِنَ الرَّضَاعَةِ مَا يَحْرُمُ مِنَ الْوِلاَدَةِ.

٢٣٠٤ - أَخْبَرَنَا صَدَقَةُ بْنُ الْفَضْلِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ مَالِكٍ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دِينَارٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( تُحَرِّمُ الرَّضَاعَةُ مَا تُحَرِّمُ الْوِلاَدَةُ ).

٢٣٠٥ - قَالَ مَالِكٌ وَحَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى بَكْرٍ عَنْ عَمْرَةَ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مِثْلَهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 47. Bâb—Erkek, Bir Kadınla Evlenir De Ona (Mehrini) Takdir Etmeden Önce Ölebilir?

2301. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Mansûr'dan, (O) İbrahim'den, (O) Alkameden, (O da) Abdullah'tan (naklen); bir kadınla evlenen (ancak) ona (mehir olarak) hiçbir şey takdir etmeden, onunla başbaşa da kalmadan ve onun (kocası olarak) ölen kimse hakkında rivâyet etti ki, O, (ölen bu kocanın karısı) hakkında şöyle dedi: "O'na (toplumuzun kendisine denk) kadınlarının mehri (kadar mehir) vardır, onun iddet beklemesi gerekir, ona (kocasından) miras (payı) vardır!" (O zaman) Ma'kıl el-Eşce'î şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ruvâsoğullarından bir kadın olan Berva' bint. Vâşık hakkında senin hükmettiğinin aynısını hükmetmişti. (Alkame) dedi ki, (Abdullah) da bundan dolayı sevindi.

٤٧- باب الرَّجُلِ يَتَزَوَّجُ الْمَرْأَةَ فَيَمُوتُ قَبْلَ أَنْ يَفْرِضَ لَهَا

٢٣٠١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ فِى رَجُلٍ تَزَوَّجَ امْرَأَةً وَلَمْ يَكُنْ فَرَضَ لَهَا شَيْئاً وَلَمْ يَدْخُلْ بِهَا وَمَاتَ عَنْهَا قَالَ فِيهَا : لَهَا صَدَاقُ نِسَائِهَا وَعَلَيْهَا الْعِدَّةُ وَلَهَا الْمِيرَاثُ. قَالَ مَعْقِلٌ الأَشْجَعِىُّ : قَضَى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى بِرْوَعَ بِنْتِ وَاشِقٍ - امْرَأَةٌ مِنْ بَنِى رُوَاسٍ - بِمِثْلِ مَا قَضَيْتَ. قَالَ : فَفَرِحَ بِذَلِكَ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : وَسُفْيَانُ يَأْخُذُ بِهَذَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 46. Bâb—Kadın Kölesini Hürriyetine Kavuşturup, Sonra Onunla Evlenen Kimsenin Fazileti

2299. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Huşeym, Salih b. Selîh b. Hayy el-Hemdânî'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: (Birgün) eş-Şa'bi'nin yanındaydım. Derken O'na Horasan ahâlisinden bir adam gelip şöyle dedi: "Yâ Ebâ Amr! Bizim oradaki Horasanlılar, adam hakkında; "o, kadın kölesini hürriyetine kavuşturup sonra onunla evlendiğinde, kurbanlık devesine binen kimse gibi olur!" diyorlar, (bu konuda siz ne dersiniz?)" Bunun üzerine eş-Şa'bi şöyle dedi: Bana Ebû Burde b. Ebi Mûsa, babasından rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Üç (sınıf insan) var ki, onlara sevapları iki defa verilir: Ehl-i Kitâb'dan olup da kendi Peygamberine inanan, sonra Hazret-i Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) kavuşup O'na da inanan ve uyan kimse; Allah'ın hakkı ile efendilerinin hakkını yerine getiren köle kimse. Bunlara iki sevap (verilecektir.) Bir kadın kölesi olup da onu besleyen ve beslemesini güzel yapan, onu terbiye eden ve terbiyesini güzel yapan, sonra da onu hürriyetine kavuşturup onunla evlenen kimse... Buna da iki sevap (verilecektir.)" (Eş-Şa'bî) sonra adama şöyle dedi: "Bu Hadisi hiçbir şey (vermeksizin) al! (Önceleri) bundan azı için Medine'ye yolculuk yapılırdı!" Huşeym de şöyle dedi: "(Bunu) bana Basra'da anlattılar. Sonra ben (eş-Şâbi'ye) gelip bunu O'na sordum."

2300. Bize Sehl b. Hammâd, Şu'be'den, (O) Salih b. Hayy'dan, (O) eş-Şa'bi'den, (O) Ebû Burde'den, (O) babasından (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) bunu, (yani bir önceki) Hadisin benzerini haber verdi.

٤٦- باب فَضْلِ مَنْ أَعْتَقَ أَمَةً ثُمَّ تَزَوَّجَهَا

٢٢٩٩ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ عَنْ صَالِحِ بْنِ صَالِحِ بْنِ حَىٍّ الْهَمْدَانِىِّ قَالَ : كُنْتُ عِنْدَ الشَّعْبِىِّ فَأَتَاهُ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ خُرَاسَانَ فَقَالَ : يَا أَبَا عَمْرٍو إِنَّ مَنْ قِبَلَنَا مِنْ أَهْلِ خُرَاسَانَ يَقُولُونَ فِى الرَّجُلِ إِذَا أَعْتَقَ أَمَتَهُ ثُمَّ تَزَوَّجَهَا فَهُوَ كَالرَّاكِبِ بَدَنَتَهُ. فَقَالَ الشَّعْبِىُّ : حَدَّثَنِى أَبُو بُرْدَةَ بْنُ أَبِى مُوسَى عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( ثَلاَثَةٌ يُؤْتَوْنَ أَجْرَهُمْ مَرَّتَيْنِ : رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ آمَنَ بِنَبِيِّهِ ثُمَّ أَدْرَكَ النَّبِىَّ فَآمَنَ بِهِ وَاتَّبَعَهُ ، وَعَبْدٌ مَمْلُوكٌ أَدَّى حَقَّ اللَّهِ وَحَقَّ مَوَالِيهِ فَلَهُ أَجْرَانِ ، وَرَجُلٌ كَانَتْ لَهُ أَمَةٌ فَغَذَّاهَا فَأَحْسَنَ غِذَاءَهَا وَأَدَّبَهَا فَأَحْسَنَ تَأْدِيبَهَا فَأَعْتَقَهَا وَتَزَوَّجَهَا فَلَهُ أَجْرَانِ ). ثُمَّ قَالَ لِلرَّجُلِ : خُذْ هَذَا الْحَدِيثَ بِغَيْرِ شَىْءٍ ، فَقَدْ كَانَ يُرْحَلُ فِيمَا دُونَ هَذَا إِلَى الْمَدِينَةِ. قَالَ هُشَيْمٌ : أَفَادُونِى بِالْبَصْرَةِ فَأَتَيْتُهُ فَسَأَلْتُهُ عَنْهُ.

٢٣٠٠ - أَخْبَرَنَا سَهْلُ بْنُ حَمَّادٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ صَالِحِ بْنِ حَىٍّ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَحْوَ هَذَا الْحَدِيثِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 45. Bâb—Kadın Kölenin Hürriyetine Kavuşturulmasının, Mehri Sayılması Hakkında

2297. Bize Mü şedded rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Şuayb ibnu'l-Habhâb'dan, (O da) Enes'ten (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Safiyye'yi hürriyetine kavuşturup (Onunla evlendi) ve hürriyetine kavuşturulmasını O'nun mehri saydı.

2298. Bize Ebun-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Katâde'den, (O da) Enes'ten (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Safiyye'yi hürriyetine kavuşturup Onunla evlendi ve hürriyetine kavuşturulmasını, O'nun mehri saydı.

٤٥- باب فِى الأَمَةِ يُجْعَلُ عِتْقُهَا صَدَاقَهَا

٢٢٩٧ - أَخْبَرَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ شُعَيْبِ بْنِ الْحَبْحَابِ عَنْ أَنَسٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَعْتَقَ صَفِيَّةَ وَجَعَلَ عِتْقَهَا صَدَاقَهَا.

٢٢٩٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَعْتَقَ صَفِيَّةَ وَتَزَوَّجَهَا ، وَجَعَلَ عِتْقَهَا صَدَاقَهَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 44. Bâb—Yüce Allah'ın; "Bundan Sonra Sana (Başka) Kadınlar Helal Olmaz" Sözü Hakkında

2295. Bana Ya'lâ b. Şeddâd rivâyet edip dedi ki, bize Vuheyb, Dâvûd b. Ebi Hind'den, (O) Muhammad b. Mûsa'dan, (O da) Ensârdan Ziyâd isimli bir adamdan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ubey b. Kâ'b'a dedim ki; "ne dersin, şayet Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımları ölselerdi, O'nun (tekrar) evlenmesi helâl olur muydu?" O şöyle cevap verdi: Evet. Allah O'na yalnız bir grup kadını helâl kıldı ve O'na (onları) iyice tavsif etti, sonra da; "Bundan sonra (yani bu tavsiften sonra) sana (başka) kadınlar helâl olmaz!" buyurdu.

2296. Bize el-Muallâ haber verip (dedi ki), bize Vuheyb, İbn Cüreyc'den, (O) Atâ'dan, (O) Ubeyd b. Umeyr'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etmeden önce Allah O'na, kadınlardan diledikleriyle evlenmeyi helâl kılmıştı."

٤٤- باب قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى { لاَ يَحِلُّ لَكَ النِّسَاءُ مِنْ بَعْدُ }

٢٢٩٥ - أَخْبَرَنَا مُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ قَالَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ عَنْ دَاوُدَ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِى مُوسَى عَنْ رَجُلٍ مِنَ الأَنْصَارِ يُسَمَّى زِيَاداً قَالَ قُلْتُ لأُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ : أَرَأَيْتَ لَوْ أَنَّ أَزْوَاجَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مُتْنَ كَانَ يَحِلُّ لَهُ أَنْ يَتَزَوَّجَ؟ قَالَ : نَعَمْ ، إِنَّمَا أَحَلَّ اللَّهُ لَهُ ضَرْباً مِنَ النِّسَاءِ وَوَصَفَ لَهُ صِفَةً فَقَالَ { لاَ يَحِلُّ لَكَ النِّسَاءُ مِنْ بَعْدُ } مِنْ بَعْدِ هَذِهِ الصِّفَةِ.

٢٢٩٦ - أَخْبَرَنَا الْمُعَلَّى حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : مَا تُوُفِّىَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حَتَّى أَحَلَّ اللَّهُ لَهُ أَنْ يَتَزَوَّجَ مِنَ النِّسَاءِ مَا شَاءَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 43. Bâb—Adam, Babasının Karısıyla Evlenirse (Ne Olur?)

2294. Bize Abdullah b. Ca'fer er-Rakkî rivâyet edip (dedi ki), bize Ubeydullah b. Amr, Zeyd'den, (O) Adiyy b. Sabit'ten, (O) Yezid ibnu’l-Berâ'dan, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Birgün) amcama, beraberinde bir sancak var iken rastlamış ve "nereye gidiyorsun?" demiştim. O da şöyle cevap vermişti: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni, babasının karısıyla evlenmiş olan bir adama gönderdi ve bana, onun boynunu vurmamı, malını almamı emretti."

٤٣- باب الرَّجُلِ يَتَزَوَّجُ امْرَأَةَ أَبِيهِ

٢٢٩٤ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ الرَّقِّىُّ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو عَنْ زَيْدٍ عَنْ عَدِىِّ بْنِ ثَابِتٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ الْبَرَاءِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : لَقِيتُ عَمِّى وَمَعَهُ رَايَةٌ فَقُلْتُ : أَيْنَ تُرِيدُ؟ فَقَالَ : بَعَثَنِى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِلَى رَجُلٍ نَكَحَ امْرَأَةَ أَبِيهِ ، فَأَمَرَنِى أَنْ أَضْرِبَ عُنُقَهُ وَآخُذَ مَالَهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 42. Bâb—Çocuğunu Tanıdığı Halde İnkâr Eden Kimse

2293. Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Yezid b. Abdillah, Abdullah b. Yûnus'tan, (O) Saîd b. Ebî Saîd'den, (O da) Ebû Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, O, Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), "lânetleşme âyeti" indiğinde şöyle buyururken işitmiş: "Hangi kadın bir topluluğa, onlardan olmayan bir soy sokarsa, o (kadının) Allah katında hiçbir değeri yoktur, (Allah) onu Cennet'e de sokmayacaktır. Hangi erkek de, kendisine baka baka çocuğunu inkâr ederse, Allah (rahmetini) ondan saklar ve onu (mahşer günü) öncekilerin ve sonrakilerin gözü önünde rezil rüsvay eder!"

Abdullah (b. Yûnus) sözüne devamla demiş ki: Muhammed b. Kâ'b el-Kurazi, Saîd kendisine bu (Hadisi) bu (senedle) rivâyet ediyorken şöyle dedi: "Bu Hadis Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) bana ulaşmıştır!"

٤٢- باب مَنْ جَحَدَ وَلَدَهُ وَهُوَ يَعْرِفُهُ

٢٢٩٣ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى يَزِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُونُسَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ حِينَ أُنْزِلَتْ آيَةُ الْمُلاَعَنَةِ :( أَيُّمَا امْرَأَةٍ أَدْخَلَتْ عَلَى قَوْمٍ نَسَباً لَيْسَ مِنْهُمْ فَلَيْسَتْ مِنَ اللَّهِ فِى شَىْءٍ وَلَمْ يُدْخِلْهَا اللَّهُ جَنَّتَهُ ، وَأَيُّمَا رَجُلٍ جَحَدَ وَلَدَهُ وَهُوَ يَنْظُرُ إِلَيْهِ احْتَجَبَ اللَّهُ مِنْهُ وَفَضَحَهُ عَلَى رُءُوسِ الأَوَّلِينَ وَالآخِرِينَ ). قَالَ عَبْدُ اللَّهِ قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ كَعْبٍ الْقُرَظِىُّ وَسَعِيدٌ يُحَدِّثُهُ بِهِ : هَذَا قَدْ بَلَغَنِى هَذَا الْحَدِيثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 41. Bâb—Çocuk Döşeğe Aittir

2290. Bize Muhammed b. Yusuf haber edip (dedi ki), bize İbn Uyeyne, ez-Zühri'den, (O) İbnu'l-Müseyyeb'den, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, O, (sözü Hazret-i Peygamber'e) nisbet ederek şöyle dedi: "Çocuk döşek (sahibine) aittir. Zina eden erkeğe ise (doğan çocuk üzerinde her türlü haktan) mahrumiyet vardır!"

2291. Bize Abdullah b. Mesleme rivâyet edip (dedi ki), bize Malik, ez-Zühri'den, (O) Urve'den, (O da) Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Çocuk döşek (sahibine) aittir!"

2292. Bize el-Hakem b. Nâfi’ rivâyet edip (dedi ki), bize Şuayb, ez-Zühri'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana Urve, Hazret-i Peygamber’in hanımı Hazret-i Âişe'den haber verdi ki, O şöyle demiş: Utbe b. Ebî Vakkâs, kardeşi Saîd b. Ebi Vakkâs'a, Zem'a'nın cariyesinin oğlunu kendisine almasını vasiyet etmişti. Utbe sonra; "şüphesiz o, benim oğlumdur" demişti. Derken Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (Mekke'nin) fethi zamanında (Mekke'ye) geldiğinde, Sa'd b. Ebî Vakkâs, Zem'a'nın cariyesinin oğlunu almak (istemişti de, bu sebeple Abd b. Zem'a ile aralarında tartışma çıkmıştı). O zaman bu (çocuğun), halkın, Utbe b. Ebi Vakkâs'a en çok benzeyeni olduğu görülmüştü. Neticede Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (çocuk Abd'ın) babasının döşeğinde doğduğundan dolayı; "O, sana aittir, ya Abd b. Zem'a!" buyurmuştu. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); (çocuğun) Utbe b. Ebi Vakkâs ile Şevde bint Zem'a'ya benzemesi hususunda gördüklerinden dolayı da; "O'ndan saklan, ya Şevde bint Zem'a!" buyurmuştu.

٤١- باب :( الْوَلَدُ لِلْفِرَاشِ ).

٢٢٩٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ يَرْفَعُهُ قَالَ :( الْوَلَدُ لِلْفِرَاشِ ، وَلِلْعَاهِرِ الْحَجَرُ ).

٢٢٩١ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( الْوَلَدُ لِلْفِرَاشِ ).

٢٢٩٢ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ أَنَّ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَتْ : كَانَ عُتْبَةُ بْنُ أَبِى وَقَّاصٍ عَهِدَ إِلَى أَخِيهِ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ أَنْ يَقْبِضَ إِلَيْهِ ابْنَ وَلِيدَةِ زَمْعَةَ فَقَالَ عُتْبَةُ : إِنَّهُ ابْنِى. فَلَمَّا قَدِمَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- زَمَنَ الْفَتْحِ أَخَذَ سَعْدُ بْنُ أَبِى وَقَّاصٍ ابْنَ وَلِيدَةِ زَمْعَةَ ، فَإِذَا هُوَ أَشْبَهُ النَّاسِ بِعُتْبَةَ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ ، فَقَالَ النَّبِىُّ :( هُوَ لَكَ يَا عَبْدُ بْنَ زَمْعَةَ ). مِنْ أَجْلِ أَنَّهُ وُلِدَ عَلَى فِرَاشِ أَبِيهِ ، وَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( احْتَجِبِى مِنْهُ يَا سَوْدَةُ بِنْتَ زَمْعَةَ ). مِمَّا رَأَى مِنْ شَبَهِهِ بِعُتْبَةَ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ. وَسَوْدَةُ بِنْتُ زَمْعَةَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 40. Bâb—Efendisinin İzni Olmadan Evlenen Köle Hakkında

2288. Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize el-Hasan b. Salih, Abdullah b. Muhammed b. Akil'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Cabir'i, şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Hangi köle efendisinin -veya sahibinin- izni olmadan evlenirse, o günahkâr olur!"

2289. Bize Malik b. İsmail rivâyet edip (dedi ki), bize Mendel, İbn Cüreyc'den, (O) Mûsa b. Ukbe'den, (O) Nafî'den, (O) İbn Ömer'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Hangi köle efendisinin izni olmadan evlenirse, o zinakâr olur!"

٤٠- باب فِى الْعَبْدِ يَتَزَوَّجُ بِغَيْرِ إِذْنِ سَيِّدِهِ

٢٢٨٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ صَالِحٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَقِيلٍ قَالَ سَمِعْتُ جَابِراً يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَيُّمَا عَبْدٍ تَزَوَّجَ بِغَيْرِ إِذْنِ مَوَالِيهِ أَوْ أَهْلِهِ فَهُوَ عَاهِرٌ ).

٢٢٨٩ - أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا مِنْدَلُ بْنُ عَلِىٍّ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( أَيُّمَا عَبْدٍ تَزَوَّجَ بِغَيْرِ إِذْنِ مَوَالِيهِ فَهُوَ زَانٍ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 39. Bâb—"Lânetleşme" Hakkında

2284. Bize Ubeydullah b. Ab dil mecid rivâyet edip (dedi ki), bize Malik, İbn Şihâb'dan, (O da) Sehl b. Sa'd'dan (naklen) rivâyet etti ki, Uveymir el-Aclani; "ya Resûlüllah! Ne buyurursun, bir erkek, hanımıyla beraber bir erkek bulsa, onu öldürür, siz de onu öldürür müsünüz, yoksa nasıl yapar?" dedi... Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah seninle kadın arkadaşının hakkında (hümünü) indirmiştir. Bu sebeple git de onu (buraya) getir!" Sehl, sözüne şöyle devam etmiş: Bunun üzerine (Uveymir hanımını getirip) lânetleştiler. Ben, halkla beraber Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanındaydım. Nihayet iânetleşmelerini bitirdiklerinde (Uveymir); "Eğer (bundan sonra) onu (yanımda) tutarsam, ya Resûlüllah, ona yalan isnad etmiş olurum!" dedi ve onu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine (birşey) emretmeden önce, üç (talâkla) boşadı. İbn Şihab demiş ki, "bu (yani lânetleşmenin sonunda boşama), ondan sonra lânetleşenlerin âdeti oldu."

2285. Bize Muhammed b. Yusuf, el-Evzai'den, (O) İbn Şihab'dan, (O da) Sehl b. Sa'd'dan (naklen) rivâyet etti ki, "Uveymir Asım b. Adiyye -ki O, Aclanoğulları'nın büyüğü idi- geldi..." O sonra onun, (yani bir önceki Hadisin) aynısını zikretti, fakat "onu üç (talâkla) boşadı" (cümlesini) söylemedi.

2286. Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki), bize Abdulmelik b. Ebi Süleyman haber verip dedi ki, Saîd b. Cübeyr'i şöyle derken işittim: Bana, "Mus'ab ibnu'z-Zübeyr'in emirliğinde, lânetleşenlerin araları ayrılır mı, (evlilikleri sona erdirilir mi?)" diye soruldu, ben de ne diyeceğimi bilemedim. (Saîd) sözüne şöyle devam etti. Bunun üzerine kalkıp Abdullah b. Ömer'in evine geldim ve hizmetçiye; "benim için, ondan yanına girmeme izin iste" dedim. O da; "doğrusu O, öğle uykusunda. Yanına giremezsin" dedi. (Saîd) sözüne şöyle devam etti: O zaman İbn Ömer sesimi işitti de; "İbn Cübeyr mi?" dedi. Ben de; "evet" dedim. O da; "gir; zira seni bu saatte (buraya) ancak bir ihtiyaç getirmiştir!" dedi. Bunun üzerine huzuruna girdim de O'nu, deve palanının çulunu döşek, dirseğim -veya O, içi hurma lifi ile doldurulmuş "bir palan yastığı" demiştir. (Bunda) Abdullah (ed-Dârimî) şüpheye düşmüştür-, yastık edinmiş olduğu bir halde buldum. Dedim ki; "Ebu Abdirrahman! Lânetleşenlerin araları ayrılır mı?" Şöyle cevap verdi: "Sübhanallah, tabi! Şüphesiz bunu ilk defa soran, falandır.

O şöyle demişti: "Ya Resûlüllah, Allah senin şanını yüceltsin! Ne buyurursun, şayet birimiz karısını kötü bir iş üzerinde görse nasıl yapar? Sussa, büyük bir işe susmuş olur. Konuşsa, yine bunun gibi!" (İbn Ömer) sözüne şöyle devam etti: O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) susup ona cevap vermedi. Sonra da ihtiyacı için kalkıp (gitti). Ertesi gün olunca (o adam tekrar) Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip, "ya Resûlüllah! Gerçekten sana sorduğum şey başıma geldi!" dedi. (İbn Ömer) sözüne şöyle devam etti: Bunun üzerine yüce Allah, Nur Sûresi'ndeki şu ayetleri, yani "Karılarına zina isnad edenler.. (diye başlayan) ayetleri” sonuna kadar indirdi.

(İbn Ömer) sözüne şöyle devam etti: (Hazret-i Peygamber) de o adamı çağırdı ve bu (ayetleri) ona okudu, ona Allah'ı (anarak) öğüt verdi, ona dünya azabının Ahiret azabından daha hafif olduğunu bildirdi. O da; "ona yalan isnad etmedim" dedi. (Hazret-i Peygamber) sonra kadını çağırdı ve ona nasihat etti, öğüt verdi, ona dünya azabının Ahiret azabından daha hafif olduğunu bildirdi. O da; "seni hak (din) ile gönderen (Allah'a) andolsun ki, o gerçekten yalancıdır" dedi. O zaman Hazret-i Peygamber adamı çağırdı ve o, kendisinin gerçekten doğru söyleyenlerden olduğuna Allah'a yemin (ile) dört defa şahidlik etti ve beşinci (şahidliğinde), eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise, "Allah'ın gazabı kedi üzerime olsun" (dedi). (Hazret-i Peygamber) bundan sonra onların aralarını ayırdı.

2287. Bize Muhammed b. Abdillah er-Rekaşi haber verip (dedi ki), bana Malik rivâyet edip dedi ki, Nafî'i, Abdullah b. Ömer'den (naklederken) işittim ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), lânetleşenlerin arasını ayırdı ve çocuğu anasına kattı.

٣٩- باب فِى اللِّعَانِ

٢٢٨٤ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ : أَنَّ عُوَيْمِراً الْعَجْلاَنِىَّ قَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رَجُلاً وَجَدَ مَعَ امْرَأَتِهِ رَجُلاً أَيَقْتُلُهُ فَتَقْتُلُونَهُ أَمْ كَيْفَ يَفْعَلُ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( قَدْ أَنْزَلَ اللَّهُ فِيكَ وَفِى صَاحِبَتِكَ ، فَاذْهَبْ فَأْتِ بِهَا ). قَالَ سَهْلٌ : فَتَلاَعَنَا وَأَنَا مَعَ النَّاسِ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَلَمَّا فَرَغَا مِنْ تَلاَعُنِهِمَا قَالَ : كَذَبْتُ عَلَيْهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ أَمْسَكْتُهَا. فَطَلَّقَهَا ثَلاَثاً قَبْلَ أَنْ يَأْمُرَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-. قَالَ ابْنُ شِهَابٍ : فَكَانَتْ تِلْكَ بَعْدُ سُنَّةَ الْمُتَلاَعِنَيْنِ.

٢٢٨٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ : أَنَّ عُوَيْمِراً أَتَى عَاصِمَ بْنَ عَدِىٍّ ، وَكَانَ سَيِّدَ بَنِى عَجْلاَنَ فَذَكَرَ مِثْلَهُ وَلَمْ يَذْكُرْ طَلَّقَهَا ثَلاَثاً.

٢٢٨٦ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ أَبِى سُلَيْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يَقُولُ : سُئِلْتُ عَنِ الْمُتَلاَعِنَيْنِ فِى إِمَارَةِ مُصْعَبِ بْنِ الزُّبَيْرِ أَيُفَرَّقُ بَيْنَهُمَا؟ فَمَا دَرَيْتُ مَا أَقُولُ - قَالَ - فَقُمْتُ حَتَّى أَتَيْتُ مَنْزِلَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ فَقُلْتُ لِلْغُلاَمِ : اسْتَأْذِنْ لِى عَلَيْهِ. فَقَالَ : إِنَّهُ قَائِلٌ لاَ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَدْخُلَ عَلَيْهِ. قَالَ : فَسَمِعَ ابْنُ عُمَرَ صَوْتِى فَقَالَ : ابْنُ جُبَيْرٍ؟ فَقُلْتُ : نَعَمْ. فَقَالَ : ادْخُلْ ، فَمَا جَاءَ بِكَ هَذِهِ السَّاعَةَ إِلاَّ حَاجَةٌ. قَالَ : فَدَخَلْتُ عَلَيْهِ فَوَجَدْتُهُ وَهُوَ مُفْتَرِشٌ بَرْذَعَةَ رَحْلِهِ مُتَوَسِّدٌ مِرْفَقَةً أَوْ قَالَ نُمْرُقَةً - شَكَّ عَبْدُ اللَّهِ - حَشْوُهَا لِيفٌ فَقُلْتُ : يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْمُتَلاَعِنَانِ أَيُفَرَّقُ بَيْنَهُمَا؟ قَالَ : سُبْحَانَ اللَّهِ ، نَعَمْ ، إِنَّ أَوَّلَ مَنْ سَأَلَ عَنْ ذَلِكَ فُلاَنٌ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ لَوْ أَنَّ أَحَدَنَا رَأَى امْرَأَتَهُ عَلَى فَاحِشَةٍ كَيْفَ يَصْنَعُ؟ إِنْ سَكَتَ سَكَتَ عَلَى أَمْرٍ عَظِيمٍ ، وَإِنْ تَكَلَّمَ فَمِثْلُ ذَلِكَ. قَالَ : فَسَكَتَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَلَمْ يُجِبْهُ فَقَامَ لِحَاجَتِهِ فَلَمَّا كَانَ بَعْدَ ذَلِكَ أَتَى النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ الَّذِى سَأَلْتُكَ عَنْهُ قَدِ ابْتُلِيتُ بِهِ. قَالَ : فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى هَؤُلاَءِ الآيَاتِ الَّتِى فِى سُورَةِ النُّورِ { وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ } حَتَّى خَتَمَ هَؤُلاَءِ الآيَاتِ قَالَ : فَدَعَا الرَّجُلَ فَتَلاَهُنَّ عَلَيْهِ وَذَكَّرَهُ بِاللَّهِ وَأَخْبَرَهُ أَنَّ عَذَابَ الدُّنْيَا أَهْوَنُ مِنْ عَذَابِ الآخِرَةِ فَقَالَ : مَا كَذَبْتُ عَلَيْهَا. ثُمَّ دَعَا الْمَرْأَةَ فَوَعَظَهَا وَذَكَّرَهَا وَأَخْبَرَهَا أَنَّ عَذَابَ الدُّنْيَا أَهْوَنُ مِنْ عَذَابِ الآخِرَةِ فَقَالَتْ : وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ إِنَّهُ لَكَاذِبٌ. فَدَعَا الرَّجُلَ فَشَهِدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ ، { وَالْخَامِسَةُ أَنَّ لَعْنَةَ اللَّهِ عَلَيْهِ إِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِبِينَ } ، ثُمَّ أُتِىَ بِالْمَرْأَةِ فَشَهِدَتْ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ ، { وَالْخَامِسَةَ أَنَّ غَضَبَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ } ، ثُمَّ فَرَّقَ بَيْنَهُمَا .

٢٢٨٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الرَّقَاشِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى مَالِكٌ قَالَ سَمِعْتُ نَافِعاً عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ : فَرَّقَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بَيْنَ الْمُتَلاَعِنَيْنِ وَأَلْحَقَ الْوَلَدَ بِأُمِّهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 38. Bâb—Kocanın Kadın Üzerindeki Hakkı Konusunda

2283. Bize Haşim ibnu'l-Kasım rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, Zürare b. Evfa el-Amiri'den, (O) Ebu Hüreyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi ki, O şöyle buyurdu: "Kadın, kocasının döşeğini terketmiş olarak gecelerse, melekler, (döşeğine) dönünceye kadar ona lanet eder!"

٣٨- باب فِى حَقِّ الزَّوْجِ عَلَى الْمَرْأَةِ

٢٢٨٣ - أَخْبَرَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ أَخْبَرَنَا قَتَادَةُ عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى الْعَامِرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِذَا بَاتَتِ الْمَرْأَةُ هَاجِرَةً لِفِرَاشِ زَوْجِهَا لَعَنَتْهَا الْمَلاَئِكَةُ حَتَّى تَرْجِعَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 37. Bâb—Kıskanç Hakkında

2280. Bize Yala rivâyet edip (dedi ki), bize el-A'meş, Şekik'ten, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Hiçkimse Allah'tan daha kıskanç değildir. Bundan dolayı O, kötü söz ve işleri haram kılmıştır. Hiçkimse de övülmeyi Allah'tan daha çok sevmez!"

2281. Bize Ebu'l-Muğîre haber verip (dedi ki), bize el-Evzai rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Ebi Kesir, Muhammed b. İbrahim'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana İbn Cabir b. Atik rivâyet edip (dedi ki), bana babam rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah'ın sevdiği bazı kıskançlıklar vardır. Allah'ın kızdığı bazıları da vardır. Allah'ın sevdiği kıskançlık, şüphe (durumunda gösterilen) kıskançlık; Allah'ın kızdığı kıskançlık ise, şüphe bulunmayan (durumda gösterilen) kıskançlıktır!"

2282. Bize Zekeriyya b. Adiyy rivâyet edip (dedi ki), bize Abdullah b. Amr, Abdulmelik b. Ömer'den, (O) el-Muğire'nin azadlısı Verrad'dan, (O da) el-Muğire'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Bir gün) Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) ulaştı ki, Sa'd b. Ubade; "onunla (yani karısıyla) bir erkek bulsam, ona kılıçla, (kılıcın) enli tararını çevirmeksizin (yani ince, keskin tarafını çevirerek, öldürmek kastıyla) vururdum!" diyormuş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sa'd'ın kıskançlığına şaşıyor musunuz? Ben Sa'd'dan daha kıskancım, Allah da benden daha kıskançtır! Bundan dolayı O, açik-gizli (bütün) kötü söz ve işleri haram etmiştir. Allah'tan daha kıskanç hiç kimse yoktur. Bazı özürleri kabul etmeyi (O'ndan) daha çok seven de yoktur! Bu sebeple Peygamberleri müjdeleyiciler ve korkutucular olarak göndermiştir. Övülmeyi Allah'tan daha çok seven kimse de yoktur. Bunun için (inanan kullarına) Cennet'i sözvermiştir!"

٣٧- باب فِى الْغَيْرَةِ

٢٢٨٠ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لَيْسَ أَحَدٌ أَغْيَرَ مِنَ اللَّهِ لِذَلِكَ حَرَّمَ الْفَوَاحِشَ ، وَلَيْسَ أَحَدٌ أَحَبَّ إِلَيْهِ الْمَدْحُ مِنَ اللَّهِ ).

٢٢٨١ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْمُغِيرَةِ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ جَابِرِ بْنِ عَتِيكٍ حَدَّثَنِى أَبِى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( مِنَ الْغَيْرَةِ مَا يُحِبُّ اللَّهُ وَمِنْهَا مَا يُبْغِضُ اللَّهُ ، فَالْغَيْرَةُ الَّتِى يُحِبُّ اللَّهُ الْغَيْرَةُ فِى الرِّيبَةِ ، وَالْغَيْرَةُ الَّتِى يُبْغِضُ اللَّهُ الْغَيْرَةُ فِى غَيْرِ رِيبَةٍ ).

٢٢٨٢ - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ عَدِىٍّ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ وَرَّادٍ مَوْلَى الْمُغِيرَةِ عَنِ الْمُغِيرَةِ قَالَ : بَلَغَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنَّ سَعْدَ بْنَ عُبَادَةَ يَقُولُ : لَوْ وَجَدْتُ مَعَهَا رَجُلاً لَضَرَبْتُهَا بِالسَّيْفِ غَيْرَ مُصْفَحٍ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَتَعْجَبُونَ مِنْ غَيْرَةِ سَعْدٍ؟ أَنَا أَغْيَرُ مِنْ سَعْدٍ ، وَاللَّهُ أَغْيَرُ مِنِّى ، وَلِذَلِكَ حَرَّمَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ ، وَلاَ شَخْصَ أَغْيَرُ مِنَ اللَّهِ وَلاَ أَحَبُّ إِلَيْهِ مِنَ الْمَعَاذِرِ ، وَلِذَلِكَ بَعَثَ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ ، وَلاَ شَخْصَ أَحَبُّ إِلَيْهِ الْمَدْحُ مِنَ اللَّهِ ، وَلِذَلِكَ وَعَدَ الْجَنَّةَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 36. Bab—"Azl" Hakkında

2278. Bize Süleyman b. Davud el-Haşimi, İbrahim b. Sa'd'dan, (O) ez-Zühri'den, (O) Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den, (O da) Ebu Saîd'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Bir adam Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) "azl"in (hükmünü) sordu da, O şöyle buyurdu: "Siz bunu yapıyor musunuz? Şimdi siz bunu yapmazsanız size bir zarar gelmez. Çünkü, Allah'ın olmasını takdir ettiği hiç bir canlı yoktur ki, o olmasın."

2279. Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Muhammed b. Sîrîn'den, (O da) Abdurrahman b. Bişr'den (naklen) haber verdi ki, O, sözü Ebu Saîd el-Hudri'ye ait göstererek şöyle dedi: "Biz; "ya Resûlüllah" dedik, "adamın cariyesi olur da ondan faydalanır, ama gebe kalmasını istemez. Ondan azil yapabilir mi? Yine adamın süt emziren karısı olur da ondan faydalanır, ama gebe kalmasını istemez. Ondan azil yapabilir mi?" O da şöyle buyurdu: "Siz bunu yapmazsanız size bir zarar gelmez. Çünkü o (yani gebelik), ancak kaderden ibarettir!" İbn Avn demiş ki, "sonra ben bunu el-Hasan'a anlattım da O şöyle dedi: Vallahi hakikaten bu sanki bir azarlamadır, vallahi hakikaten bu sanki bir azarlamadır!"

٣٦- باب فِى الْعَزْلِ

٢٢٧٨ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْهَاشِمِىُّ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ : سَأَلَ رَجُلٌ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنِ الْعَزْلِ فَقَالَ :( أَوَتَفْعَلُونَ ذَلِكَ؟ فَلاَ عَلَيْكُمْ أَنْ لاَ تَفْعَلُوا ، فَإِنَّهُ لَيْسَ مِنْ نَسَمَةٍ قَضَى اللَّهُ تَعَالَى أَنْ تَكُونَ إِلاَّ كَانَتْ ).

٢٢٧٩ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا ابْنُ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ بَشْرٍ يَرُدُّ الْحَدِيثَ إِلَى أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ قُلْنَا : يَا رَسُولَ اللَّهِ الرَّجُلُ يَكُونُ لَهُ الْجَارِيَةُ فَيُصِيبُ مِنْهَا وَيَكْرَهُ أَنْ تَحْمِلَ أَفَيَعْزِلُ عَنْهَا ؟ وَتَكُونُ عِنْدَهُ الْمَرْأَةُ تُرْضِعُ فَيُصِيبُ مِنْهَا وَيَكْرَهُ أَنْ تَحْمِلَ فَيَعْزِلُ عَنْهَا؟ قَالَ :( لاَ عَلَيْكُمْ أَنْ لاَ تَفْعَلُوا ، فَإِنَّمَا هُوَ الْقَدَرُ ). قَالَ ابْنُ عَوْنٍ : فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِلْحَسَنِ فَقَالَ : وَاللَّهِ لَكَأَنَّ هَذَا زَاجِراً ، وَاللَّهِ لَكَأَنَّ هَذَا زَاجِراً.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget