﴾
“Namazda teşehhüd”[317] ile ilgili hadisler
Suyûtî (ö.
1. Abdullah ibn Mes’ud[318]
2. Abdullah ibn Abbâs[319]
3. Ebu Musa el-Eş’arî[320]
4. Hz. Ömer[321]
5. Câbir[322]
6. Abdullah ibn Ömer[323]
7. Semure b. Cündub[324]
8. Hz. Ali[325]
9. Hz. Aişe[326]
10. Abdullah ibnü’z-Zübeyr[327]
11. Muâviye b. Ebi Süfyân[328]
12. Selmân el-Fârisî[329]
13. Ebu Humeyd es-Sâadî[330]
14. Hz. Ebu Bekr[331]
15. Talha b. Ubeydullah[332]
16. Enes[333]
17. Huzeyfe[334]
18. Hüseyin b. Ali[335]
19. Abdullah ibn Ebi Evfâ[336]
20. Fadl b. Abbâs[337]
21. Muttalib b. Rebîa[338]
22. Ebu Saîd el-Hudrî[339]
23. Ebu Hureyre[340]
24. Ümmü Seleme[341]
Toplam,
(Derim ki:) (Şumunnî) “Muzîlu’l-Hafâ an elfâzi’ş-Şifâ” adlı eserinde derki: “İbn Mulakkin’in belirttiğine göre; Teşehhüd ile ilgili Hz. Peygamber (s.a.v)’den gelen hadisler, “Tahrîcu Ehâdisi’r-Râfiî”de de geçtiğini ve bu hadisi rivayet eden ravilerin sayısının,
Hafız (İbn Hacer) “Tahrîcu Ehâdisi şerhi’l-Kebîr li’r-Râfiî”de, Aynî (ö.
Hafız (İbn Hacer) “Tahrîcu Ehâdisi şerhi’l-Kebîr li’r-Râfiî”de ise bu sahabilerin naklettiği hadislerin tahricini yapmıştır. Bu konuda daha geniş bilgi için bu kitaba bakabilirsiniz.
Yine (İbn Hacer, bu kitabının,) ‘Bâbu’l-Ezân’ (=Ezân Bâbı) bahsinde bu konu ile ilgili olarak şöyle der: “Teşehhüd ile ilgili Resulullah (s.a.v)’den gelen hadislerin lafızları, mütevatirdir.”
Sehâvî (ö.
Tirmizî (ö.
Bezzâr (ö.
(Daha sonra Bezzâr, bu yolların çoğunu ardı ardına sıralayıp devamla) derki: “Teşehhüd konusunda Abdullah ibn Mes’ud hadisinden daha sağlam olanını bilmiyorum; çünkü bu konuda sened bakımından bundan daha sıhhatli ve ravisi bundan daha çok olan bir hadis daha yoktur.”
Hafız derki: “Teşehhüd konusunda Abdullah ibn Mes’ud hadisinin okunması hususunda herhangi bir görüş ayrılığı yoktur.
Beğâvî’de ”Şerhu’s-Sünne”de teşehhüd konusunda Abdullah ibn Mes’ud hadisinin okunması gerektiğini belirtmiştir.”
İmam Şâfiî (ö.
İmam Mâlik (ö.
* * *
[317] “Teşehhüd” kelimesi, sözlükte; “şehadet getirme” anlamına gelmektedir. Şehadet getirmekten kasıt ise, Kelime-i şehadeti söylemektir. Bir de, teşehhüd, bir namaz terimi olarak; ka’delerde (= oturma) okunan ve içerisinde Kelime-i şehadetin de yer aldığı özel bir duadır. Bu nedenle de namazda bu duanın okundupu bölüme, teşehhüd denilmiştir.
Teşehhüd duası; Resulullah (s.a.v)’in mirac yolculuğu sırasında yüce Allah’la yaptığı konuşmayı anımsatmaktadır. Şu halde “müminin miracı” olarak nitelendirilen namazdaki teşehhüd, ruhen ve kalben hüşyar olan müminlere, günde beş vakit, Resulullah (s.a.v)’in kulluk hayatındaki en zirve olan mirac safhasını yaşatmaktadır.
[318] Buhârî, Ezan
[319] Müslim, Salat
[320] Ebu Dâvud, Salat (
[321] Muvatta, Salat
[322] Nesâî, İftitah
[323] Ebu Dâvud, Salat
[324] Ebu Dâvud, Salat (
[325] Taberânî, el-Evsat
[326] Muvatta, Salat
[327] Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Bezzâr
[328] Taberânî
[329] Taberânî, el-Kebir; Bezzâr
[330] Taberânî
[331] İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[332] İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[333] İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[334] İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[335] Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[336] Taberânî, el-Kebir; İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[337] İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[338] İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[339] Taberânî, el-Evsat; İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[340] İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[341] Taberânî, el-Kebir; İbn Merdeveyh, Kitabu’t-Teşehhüd
[342] Hanefîlere ve Hanbelîlere göre; teşehhüd hadisleri içerisinde tercihe şayan olanı, Abdullah ibn Mes’ud hadisidir.
[343] Tirmizî, Salât
[344] Abdullah ibn Abbâs hadisi, altı hadis kitabının hepsinde geçmemektedir. Abdullah ibn Abbâs’ın teşehhüd hadisinde sadece “mubarekât” kelimesi fazladır.
Abdullah ibn Mes’ud hadisi, muttefekun aleyhtir. Ayrıca Abdullah ibn Mes’ud, bu teşehhüdü, Resulullah (s.a.v)’in ağzından kelime kelime öğrendiğini ve Resulullah (s.a.v)’in bunu insanlara öğretmesini kendisine emrettiğini belirtmektedir.
[345] İbn Huzeyme gibi bazı alimler, Hz. Ömer teşehhüdünün tercih edilemeyeceğini söylemişlerdir. Ayrıca bu rivayet, mevkuftur. İmam Mâlik ise, Medine Halkının Ameli prensibi gereğince, bu teşehhüd şeklini, Medine’de Hz. Ömer tarafından insanlara okunmasından dolayı kabul etmiştir.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.