“İmamlar (Devlet başkanları), Kureyş’tendir”[2]
Suyûtî (ö.
1. Ebu Berze[3]
2. Enes[4]
3. Hz. Ali[5]
Toplam,
(Derim ki:) İmam Ahmed, bu hadisi şu yollardan rivayet etmiştir:
4. Ebu Hureyre[6]
5. Hz. Ebu Bekr[7]
Hadis, bu lafızla gelmiştir. Ravileri, sağlam kimselerdir. Sadece hadisin ravileri içerisinde kopukluk vardır.
Bir lafızda ise; bu hadis, Ebu Berze ile Enes’ten şöyle gelmiştir:
﴿ اَلْأُمَراَءُ مِنْ قُرَيْشٍ ﴾
“Emirler (=Devlet başkanları), Kureyş’tendir”
Bir rivayette ise; bu hadis, Hz. Ali’den şöyle gelmiştir:
﴿ اَلاَ إِنَّ الأُمَراَءَ مِنْ قُرَيْشٍ ﴾
“Dikkat ediniz ki, emirler (=devlet başkanları), Kureyş’tendir”
Bir rivayette ise; bu hadis, Enes’ten şöyle gelmiştir:
﴿ إِنَّ الْمَلِكَ مِنْ قُرَيْشٍ ﴾
“Hükümdar (=devlet başkanı), Kureyş’tendir”
Buhârî ile Müslim, “Sahîh”lerinde, bu hadisi merfu olarak şu yoldan şöyle rivayet etmişlerdir:
﴿ لَا يَزَالُ هَذَا الْأَمْرُ فِي قُرَيْشٍ مَا بَقِيَ مِنْهُمُ اثْنَانِ ﴾
“Bu iş (=devlet başkanlığı), insanlardan iki kişi kaldıkça, Kureyş’te olmaya devam edecektir”
İmam Ahmed, Tirmizî ve Nesâî ise bu hadisi, sahih bir senedle merfu olarak şu yoldan şöyle rivayet etmişlerdir:
﴿ قُرَيْشٌ وُلَاةُ النَّاسِ فِي الْخَيْرِ وَالشَّرِّ (اي فيِ الإِسْلَامِ والجاهِلِيَّةِ) إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ﴾
“Kureyş, kıyamet gününe kadar iyili (=İslam) ve kötülük (=cahiliyye) hususunda insanların yöneticileridirler”
Buhârî ise bu hadisi merfu olarak şu yoldan şöyle rivayet etmiştir:
﴿ إِنَّ هَذَا الْأَمْرَ فِي قُرَيْشٍ ﴾
“Bu iş (=devlet başkanlığı görevi), Kureyş’tedir”
İmam Ahmed ise bu hadisi Hz. Ebu Bekr’den rivayet etmiştir.
﴿ قُرَيْشٌ وُلَاةُ هَذَا الْأَمْرِ؛ فَبَرُّ النَّاسِ تَبَعٌ لِبَرِّهِمْ وَفَاجِرُهُمْ تَبَعٌ لِفَاجِرِهِمْ ﴾
“Bu iş (=devlet başkanlığı görevin)in yöneticileri, Kureyş’e aittir. Çünkü insanların iyisi, iyi olanlarına ve kötü olanı da, kötü olanlarına tabidirler”
Yine bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:
1. Cübeyr b. Mut’im[12]
2. Abdullah ibn Sâib[13]
3. Abdullah b. Hantâb,[14] Ebu Hureyre, Hz. Ali
4. İbn Şihâb[15]
5. Ebu Bekr b. Süleymân b. Ebi Hasme[16] (mürsel olarak)
﴿ قَدِّمُوا قُرَيْشًا وَلاَ تقدموها ﴾
“(Devlet başkanlığı konusunda) Kureyş’i öne geçiriniz. Onların önüne geçmeyiniz”
Buhârî ile Müslim, “Sahîh”lerinde, bu hadis Ebu Hureyre’den şöyle gelmiştir:
﴿ النَّاسُ تَبَعٌ لِقُرَيْشٍ فيِ هَذَا الشَّأْنِ ﴾
“İnsanlar, bu iş (=devlet başkanlığı) konusunda Kureyş’e tabidirler”
İmam Ahmed’in bir rivayetinde ise, ( فيِ هَذَا الْأَمْرِ ) “Bu iş konusunda” ifadesi vardır.
Müslim ise, bu hadisin bir benzerini, şu yoldan rivayet etmiştir:
İbn Hacer (ö.
İbn Hacer (ö.
Daha sonra İbn Hacer, bu sahabilerden gelen hadisleri nakletmiştir. Bu konuda daha geniş bilgi için İbn Hacer’in bu kitabına bakabilirsiniz.
Yine İbn Hacer “Fethu’l-Bârî”de bu hadisi mütevatir hadisler içerisinde saymıştır.
Sehâvî (ö.
Hafız el-Alâî’nin, “Bu (hadisi mütevatir hadisler içerisinde saya)nı bulamadım” sözüne gelince, bu söz, büyük bir dikkatsizlik ve gaflettir.
* * *
[1] İslam dininin içerisinde, devlet yapısı da yer alır. Bu sebeple de devlet ile ilgili konulara olarak "imamet" (=devlet başkanlığı) başlığı altında işlenir.
İmamet meselesi, İslam'ın siyasi hayatının merkezinde yer alır. Bu nedenle İslam dini; devlet başkanında aranacak niteliklerden, seçimine, azline, itaat, isyan bahislerine kadar hatıra gelebilecek her hususta esaslar, prensipler, hükümler koymuştur.
İslam devletinde hakimiyet, Allah'ındır. Egemenlik ise halife ve şura heyeti aracılığıyla kullanılır. Halife, İslam devletinin en yüksek düzeydeki temsilcisi ve sorumlusudur. Şura heyeti ise, halifenin ve hükümetin yardımcısı, yol göstericisi, hatalarının düzelticisi ve hakka yönelticisidir.
İslam hukukçuları, hilafet terimini, genellikle Hz. Peygamber (s.a.v)'in yerine geçmek anlamında kullanmışlardır. Hilafetin diğer bir adı da, imamettir. Yalnız meliklik ile sultanlık, imametten farklıdır.
[2] Halifenin, Kureyşten olup olmayacağı meselesi, ihtilaflıdır. Bu konuda gelen hadisler ise, özel bir takım sebeplerle söylenmiştir. Üstelik bazı rivayetlerde, onların; "İslam'a bağlı kalmaları" kaydı özellikle belirtilmiştir. O halde onlarda bu şart bulunmayacak olursa, yönetimdeki hakları da kaybolur demektir. Çünkü İslam'da devletin varlığının nedeni, sadece dinin dimdik ayakta tutulması ve ümmetin işlerinin de İslama göre yürütülmesidir. Yoksa belirli bir ferdin yada aile veya kabilenin anlamsız bir liderliğini ayakta tutmak için değildir.
Bu tür hadisler, bir istek ifade etseler bile bunlar, halifeliğin, sahih olması için bir istek olmayıp sadece "efdaliyeti" göstermek içindir. Kaldı ki diğer bazı hadislerde yönetici, zenci bile olsa, Allah'ın kitabını uyguladıkça ona itaatte bulunmak emredilmektedir.
Halifeliğin, belirli bir soyun hakkı olarak kabul edilmesi; İslam'ın, bilhassa kavmiyet düşüncesine karşı olan tutumuyla bağdaşmamakta, Kur'an'ın bu konudaki naslarına ve hatta Allah Resulünün uygulamalarına ters düşmektedir.
Bu tür hadisler, sıhat ve sabitlik açısından kuvvetli olsa bile bu hadisleri şu şekilde anlamak mümkündür:
a. Bu hadisler, Kureyş'in böyle bir imtiyaza sahip olmasını ve bu makamı tekeline almasını gerektirmez.
b. Bu tür hadisler, haber vermek maksadıyla söylenilmiş olup bağlayıcı bir hüküm koyması sözkonusu değildir. Bu takdirde vbu hadisler, yalnızca vakıayı dile getirmekten başka bir anlam ifade etmezler.
c. Bu tür hadislerde geçen "Kureyş" kelimesiyle, yalnızca "muhacirler" anlatılmak istenmiş olabilir. Çünkü böyle bir kullanım oldukça yaygın idi. Anlatılmak istenen de tümüyle bundan ibarettir.
Çağdaş İslami bir yönetimde böyle bir problemin varlığından söz edilemez. Devlet başkanlığı şartlarını taşıyan ve ümmetin seçimiyle iş başına gelmeye hak kazanan kişi, bu makama layık olduktan sonra ümmetin başına geçen kişinin mensup olduğu kabile ve soyu pek önemli değildir. Asıl olan daima Allah'ın mutlak hakimiyetinin, müminlerden başlayarak bütün insanlara doğru gittikçe gelişen bir çerçeve içerisinde gerçekleşmesi ve bunun, hayatın her alanında gerçek anlamıyla ortaya çıkmasıdır. Böyle bir yükümlülük, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olmak sıfatıyla bütün müminlerin omuzlarındadır.
[3] Müsned:
[4] Müsned:
[5] Taberânî, el-Kebir; Bezzâr; Ebu Nuaym, Hilye,
[6] Buhârî, Menakib
[7] Müsned:
[8] Buhârî, Ahkam
[9] Tirmizî, Fiten
[10] Buhârî, Menakib
[11] Müsned:
[12] Müsned:
[13] Taberânî, el-Kebir
[14] Taberânî
[15] Beyhakî, Marifet,
[16] Ebu Dâvud, Salat
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.