Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Mütevâtir Hadisler-25

“(Abdest alırken) Allah’ın ismini anmayan (= besmele çekme­yen) kimsenin abdesti yoktur” || Mütevatir Hadisler || Hadis Kütüphanesi

 25﴿ لاَ وُضُوءَ لِمَنْ لَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللهِ عَلَيْهِ 

“(Abdest alırken) Allah’ın ismini anmayan (= besmele çekme­yen) kimsenin abdesti yoktur”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.        Saîd b. Zeyd[54]

2.        Ebu Saîd el-Hudrî[55]

3.        Ebu Hureyre[56]

4.        Ebu Sebre[57]

5.        Sehl b. Sa’d[58]

6.        Hz. Aişe[59]

7.        Hz. Ali[60]

8.        Ümmü Sebre[61]

9.        Enes[62]

Toplam, 9 kişi.

(Derim ki:) Bu konuda rivayet edilen hadislerden birisi şöyledir:

﴿ مَنْ تَوَضَّأَ وَذَكَرَ اسْمَ اللّهِ عَلَيْهِ طَهُوراً لجَمِيعِ بَدَنِهِ وَمَنْ تَوَضَّأَ وَلَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللّهِ عَلَيْهِ كَانَ طَهُوراً لِأَعْضَاءِ الْوُضُوءِ ﴾

“Kim abdest alıp ardından da Allah’ın ismini anarsa, onun, bütün bedeni için bir temizlik olur. Kim de abdest alıp ardından da Allah’ın ismini anmazsa, bu abdest sadece onun abdest (alırken yıkadığı) organları için bir temizlik olur”

Bu hadisi, Dârekutnî (ö.385/995) ile Beyhakî (ö. 458/1066) rivayet et­miştir.

Ebu’ş-Şeyh (ö. 369/979)’de, bu hadisi, Ebu Hureyre yolundan zayıf bir senedle rivayet etmiştir.

Dârekutnî (ö.385/995) ile Beyhakî (ö. 458/1066), bu hadisin, Abdullah ibn Mes’ud yolundan zayıf olduğunu söylemişlerdir.

Yine Dârekutnî (ö.385/995) ile Beyhakî (ö. 458/1066), bu hadisin, ikinci defa Abdullah ibn Ömer yolundan zayıf olduğunu söylemiştir

Râfi’ (ö. 623/1225)'de, abdest alırken, besmele çekmenin vacip olmadı­ğına dair bu hadisi delil getirmiştir.

Ebu Ubeyd (ö. 224/839) ise “Kitabu’t-Tuhûr”da bu hadisi nakletmiştir.

Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)de “Tahrîcu Ehâdisi’r-Râfi’”de belirtti­ğine göre; asıl hadis, Ebu Hureyre yolundan gelen hadistir.

(Daha sonra İbn Hacer) derki: “Bu konuda Ebu Saîd el-Hudrî,

10. Saîd b. Zeyd, Hz. Aişe, Sehl b. Sa’d, Ebu Sebre, Ümmü Sebre, Hz. Ali ile Enes’ten de rivayetler gelmiştir.

Daha sonra İbn Hacer, bunların rivayet ettikleri hadisleri nakletmiş ve bu hadislerin geliş yolları ile bunların içerisinde zayıf yoldan gelen hadisleri de aktarmıştır.

Daha sonra İbn Hacer, sözünün sonuna doğru şöyle der: “Ortaya çıkan sonuç şu dur: (Şimdiye kadar naklettiğimiz) hadislerin toplamıyla, (hadisin) kuvvetli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum ise, hadisin, bir aslının bulundu­ğunu göstermektedir.”

Ebu Bekr b. Ebi Şeybe (ö. 235/849)’de derki: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in, bu hadisi söylediği sabittir.”

Bezzâr (ö. 292/904)’da derki: “Fakat bu hadis, açıklanıp manası da şöyle olmalıdır: ‘(Abdest alırken) Allah’ın ismini anmayan kimsenin abdestinin fazileti yoktur’ (denilir). Fakat ‘(abdest alırken) Allah’ın ismini an­mayan kimsenin abdesti olmaz’ denilemez.”

Nevevî (ö.676/1277)’de “Ezkâr”da derki: “(Abdest alırken) besmele çekme hususunda zayıf hadisler gelmiştir.”

İmam Ahmed (ö. 241/855)’in de şöyle söylediği sabittir: “Abdest alırken besmele çekme hususunda sabit (sağlam) bir hadisin bulunduğunu bilmiyorum.”

Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)’de “Tahrîcu Ehâdisi’r-Râfi’”de derki: “(Hadisin sabit olup olmadığı hususunda İmam Ahmed’in) bilgisinin olma­yışı, (hadisin) sabit olmadığı anlamına gelmez. Bunun bir derece altına (inil­diği zaman); (hadisin) sabit oluşu, sıhhatli olma olasılığını meydana getirir. (Hadisin) sabit olmamasından ise, zayıf bile olmadığı anlamı çıkmaz. Dolayı­sıyla da hüküm yok olmaz. Bunun bir derece altında; (hadisin) bir yoldan sabit olmayışı, sabitliğin, herkesten olmadığı anlamı çıkmaz.”

Daha sonra Hafız İbn Hacer, abdest alırken, besmele çekme hususunda gelen hadisleri naklettikten sonra şöyle der:

“Ebu’l-Feth el-Ya’merî dedi ki: ‘Abdest alırken, besmele çekme husu­sunda gelen hadisler; ya (mana bakımından) anlaşılır, (fakat rivayet bakımın­dan) sahih değildir yada (rivayet bakımından) sahih, (fakat mana bakımın­dan) anlaşılır değildir.’

İbnu’s-Salâh’da dedi ki: ‘Hasen hadisle sabit olan bir mesele, (bu ko­nuda gelen) hadislerin bir araya gelmesiyle de sabit olur.’ “(İbn Hacer’in sözü burada bitmektedir.)

Münzirî (ö. 656/1258)’de “Terğîb”de bu hadisi Ebu Hureyre yolu ile Saîd b. Zeyd yolundan naklettikten sonra şöyle der: “Bu hadislerin hiç birisi, bu konuda söylenen sözlerden zarar görebilecek nitelikte değildir.”

Daha sonra Münzirî derki: “Her ne kadar bu konuda söylenen sözler, bu hadislere zarar verebilecek nitelik de değilse bile, bu konuda hadisler gelmiş­tir; çünkü bu hadisler, geliş yollarının çok olması sebebiyle birbirini destekle­mekte ve kuvvet kazanmaktadır.”

Gördüğünüz gibi, Suyûtî (ö. 911/1505) –Allah ona rahmet eylesin- bu konuda aşırıya kaçıp hadisi, mütevatir hadisler içerisinde saymıştır. Yine de doğruyu en iyi bilen Allah’tır.

* * *

[54]    Tirmizî, Taharet 20 (26); İbn Mâce, Taharet 41 (398); Hâkim, Müstedrek, 1/146147

[55]    İbn Mâce, Taharet 41 (397); Dârimî, Vüdu’ 25; Hâkim, Müstedrek, 1/147

[56]    Ebu Dâvud, Taharet 48 (101); İbn Mâce, Taharet 41 (399); Müsned, 2/418

[57]    Taberânî, el-Evsat

[58]    İbn Mâce, Taharet 41 (400);

[59]    Bezzâr

[60]    İbn Adiy

[61]    Ebu Musa, Marifetü’s-Sahabe

[62]    Nesâî, Taharet 62


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget