“Peygamber (s.a.v)’in duasının (Allah katında) kabul olması”[2] ile ilgili hadisler
Kadı İyâz (ö.
Kadı İyâz bu konuda şöyle der: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in lehte ve aleyhte insanlar hakkında yaptığı duanın kabul olduğu ‘genel anlamıyla’ mütevatirdir. Bu husus, herkes tarafından kesinlikle bilinmektedir.”
Şihâb (ö.
“Hz. Peygamber (s.a.v)’in duasının (Allah katında) kabul olması ile ilgili hadisin teferruatı tevatür olmasa bile ‘genel anlamı itibariyle’ manevi bir şekilde mütevatirdir.”
* * *
[2] Hz. Peygamber (s.a.v), Allah’tan vahiy alma ve bunu insanlara tebliğ etme görevi olduğu için Allah katında katında büyük bir makama ve yere sahip olduğu için Allah, onun, insanlar hakkında lehte ve aleyhte yaptığı duayı kabul etmekteydi.
Hz. Peygamber (s.a.v) bir şefkat ve rahmet peygamberi olması hasebiyle zalim, fasık, günahkar veya mazlum bütün ümmetine karşı şefkat duymaktaydı. Mekke’de iken Kabe’de namaz kılarken secdeye gittiğinde üzerine deve işkembesi konulmuş, Taif’e gittiğinde taşlanmış, Mekkeli müşrikler tarafından her türlü işkence ve eziyete maruz kalmasına rağmen onların aleyhine dua etmemişti. Çünkü onlara dua ettiği takdirde duasının kabul edilerek aleyhlerine tecelli edileceğini bilmekteydi. Bu nedenle de onlara beddua etmekten her zaman kaçınmıştı.
Bir-i Maûne ve Ric’i vakasında Hz. Peygamber (s.a.v)’e ihanet edilip sahabelerinin şehid edilmesi sebebiyle Hz. Peygamber (s.a.v), bu olayı gerçekleştiren kimseler hakkında bir ay boyunca sabah namazı beddua etmişti. Bu bedduanın sonucunda, olaya karışanlar çeşitli şekillerde ölmüştü.
Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v) Enes’in mal ve çocuklarının çok olması için, Abdurrahman b. Avf’ın bereketli olması için, Abdullah ibn Abbâs’ın dinde anlayışlı olması ve tevili öğrenmesi için ve daha bir çok kimse için lehte dua etmişti. Bu dualar, zamanla gerçekleşmişti.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.