“Hakim, hüküm verir(ken) ictihadda bulunurda isabe ederse, onun için iki sevap vardır. Ama hüküm verir(ken) ictihad ederde yanılırsa, ona bir sevap vardır”[9]
Bu hadisi, İmam Ahmed ve altı hadis imamı şu yoldan rivayet etmiştir:
Yine bu hadisi, Tirmizî hariç, bunlar, şu yoldan rivayet etmiştir:
Bu konuda şu yollardan da hadis gelmiştir:
Bu hadis, şu lafızla da gelmiştir:
﴿ إِذَا اِجْتَهَدَ الْحَاكِمُ فَأَخْطَأَ فَلَهُ أَجْرٌ وَإِنْ أَصَابَ فَلَهُ عَشْرَةُ أُجُورٍ ﴾
“Hakim ictihad edip de yanılırsa, onun için bir sevap vardır. İsabet ettirirse, onun için on sevap vardır”
Sâ’d (ö.
Bu konuda daha geniş bilgi için Sa’d (ö.
* * *
[9] “İctihad” kelimesi, sözlükte; gayret, takat, çaba gibi anlamlara gelen “cehede” kökünden gelmiş ve iftial babındandır. Terim olarak ise; Kitap, sünnet ve icma da kesin olarak bulunmayan bir mesele hakkında müctehid olan bir fakihin bütün gücünü harcıyarak zanni bir sonuca varmasıdır.
Hadiste geçen “isabet etmekten” kasıt; Allah’ın hükmüne tesadüf etmedir. “Yanılmaktan” kasıt ise; müctehidin, “doğru olan görüş, şu taraftadır” diye verdiği hükmün, Allah’ın hükmünün aksine tesadüf etmiş olmasıdır.
İsabet edene verilen iki sevaptan biri; ictihad sevabı, diğeri ise isabet sevabıdır. İsabet etmeyen ise, sadece ictihad sevabı alır.
Alimler, bu hadisten; alim kimsenin adabına uygun bir şekilde ictihad yaptıktan sonra, isabet etmeyip
[10] Buhârî, İtisam
[11] Buhârî, İtisam
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.