﴾
“Hz. Peygamber (s.a.v)’in, (Müslüman olurlarken) müşriklerin, Kelime-i Şahadeti mücerret olarak dille söyleyip sıhhatine dair bir delil getirmeyi emretmeksizin sadece Kelime-i Şahadetin içerdiğini kalple tasdik etmekle yetinmesi” ile ilgili hadisler
Nevevî (ö.
“Hz. Peygamber (s.a.v), (Allah’tan) getirdiklerine iman etme hususunda (sadece) tasdikle yetinmiş, bunları delilleriyle bilmeyi şart koşmamıştır. Bu konuda Buhârî ile Müslim’de peyderpey bir çok hadis rivayet olunmuştur. Bu hadislerin bir araya gelmesiyle, ‘tevatür’ ve kesin bilgi oluşmaktadır.”
İbn Hacer el-Heytemî (ö.
(Gazâlî) “İhyâ”da bu konu ile ilgili olarak şöyle der: “Resulullah (s.a.v), imanı; görgüsüz Araplara, delilini öğretmeksizin sadece tasdik ve ikrar ettirmekle yetinmiştir.”
(Yine Gazâlî) “İktisâd fi’l-İ’tikâd”da bu konuda şunları da ilave etmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in, taklidi iman ile kesin delillere dayanan sağlam iman arasında fark gözetmediği, kendisini tasdik etmekte çabuk davranan görgüsüz Arapların imanını tezkiye hususunda takındığı tavırdan zorunlu olarak anlaşılmaktadır. Bu görgüsüz Arapların tasdiki, araştırma ve delille olmayıp belki de doğruya boyun eğmeye ve gerçeği kabul etmeye rehberlik eden, kalplere işlemiş ipucu (karine) ve doğuşlarla olmuştur.”
Arif ‘de “Havâşî alâ şerhi’s-Suğrâ” da, bu hususu belirtmiştir.
Bu konuda daha geniş bilgi için (Zebîdî’nin) “Şerhu’l-İhyâ” adlı eserine bakabilirsiniz; çünkü (Zebîdî) bu eserinde, Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerinde, bu konu ile ilgili Enes, Ebu Eyyûb ile Ebu Hureyre’den gelen bazı hadisleri anmıştır.
(Daha sonra Zebîdî şöyle) der: “Bu konuda gelen hadisler, çok (olup bunlar) meşhurdur.”
* * *
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.