﴾
“Devlet başkanına (bir had cezası) geldiği zaman, had cezası hususunda şefaatçi olmasının yasak olması”[1] ile ilgili hadisler
Suyûtî (ö.
1. Câbir b. Abdullah
2. Hz. Aişe
3. Safvân b. Ümeyye
4. Abdullah ibn Ömer
5. Abdullah ibn Amr
6. Abdullah ibn Mes’ud
7. Hz. Ali
8. Zübeyr
9. Abdullah ibn Abbâs
10. Ammâr b. Yâsir
11. Ebu Hureyre
12. Ümmü Seleme
13. Mes’ud ibnu’l-Acmâ’
Toplam,
Yine de doğruyu en iyi bilen Cenab-ı Allah’tır.
* * *
[1] İslam Hukuku’nda belirtilen hadler, doğrudan doğruya Allah’ın hakkıdır. Haddi gerektiren bir suç işleyen kimse, makamı ve mevkisi ne olursa olsun mutlaka cezalandırılır.
Hanefilere göre; hadleri uygulamaktan kasıt, toplumda meydana gelebilecek kargaşalıkları ve fitneden toplumu kurtarmaktır. Bu nedenle de had cezaları; islam’ın hakim olduğu yerlerde uygulanır. İslam’ın hakim olmadığı yerlerde uygulanmaz. Çünkü had cezaları, devlet ile ilgili olan bir uygulamadır. Dolayısıyla da had cezası, ya devlet başkanı yada devlet tarafından bu konuda görevlendirilen kimseler tarafından uygulanır. Normal kişiler uygulayamaz.
O halde Allah’ın hakkı olan bir konuda şefaat isyemek, yüce Allah’ın hakkı olarak farz kılınan haddin uygulanmamasını talep etmektedir ki, bunun mümkün olmadığı ortadadır. Hatta had hususunda tevbe etmenin dahi dünyada haddi düşürmeyeceği hususunda icma bile edilmiştir.
Bazı alimler, had cezası, devlet başkanına ulaşmadan önce o kişiye şefaatin cazi ve işlediği günahın kapanmasının mendub olduğunu belirtmişlerdir. Bu, Evzâî’nin görüşüdür. Bu görüş, Zübeyr b. Avvâm ile Abdullah ibn Abbâs’tan da rivayet edilmiştir.
Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Hudud
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.