﴾
“Peygamber (s.a.v)’in, (devamlı bir şekilde) dua yapması ve dua yapmayı sürdürmesi”[4] ile ilgili hadisler
(Zürkânî) “Şerhu’l-Mevâhib”de Kuşeyrî (ö.
“Dua, Allah’a boyun eğme ve ihtiyaç duyma halinin açığa vurulmasından ibarettir.”
Daha sonra (Zürkânî) der ki: “Çünkü böyle yapma, Hz. Peygamber (s.a.v)’in mütevatir sünnetidir. Bu da, Hz. Peygamber (s.a.v)’den manevi mütevatir olarak gelmiştir.”
* * *
[4] Resulullah (s.a.v)’in dua yapması ve bu dua yapma işini sürdürmesi ile ilgili çok sayıda hadis vardır. Bu hadislerin geçtiği yerler için hadis kitaplarının “Da’vât” (=Dualar) ve “Ezkâr” (=Zikirler) bölümüne bakılabilinir.
Dua, Kur’an’da; “ibadet” (Yûnus:
Cumhur, duayı, ibadetin bir şubesi olarak görmüştür. Yine duanın, ibadet yönünden başka; dünyevi ve şahsi hayatımızı ilgilendiren ayrı bir yönü vardır. Dua etmek suretiyle arzularımızı, ihtiyaçlarımızı, bir başka ifadeyle; gerçekleştirilmesi gereken hedefleri ifadeye döküyor ve şuur haline getiriyoruz.. Yapılacak işleri bir bakıma gündeme getiriyor ve programa alıyoruz. Rabbimizden, dilimizle sözlü olarak istediğimiz şeylerin gerçekleşmesi için gerekli sebeplere başvurmaya geçiyor, imkanlarımızı, kapasitemizi kuvveden fiile geçiriyoruz.
İşte tüm bu durumları, bize, Resulullah (s.a.v) göstermiş ve bizzat kendisi de Allah’a dua etmiştir.
Kısaca dua; insan ile Allah arasında bir haberleşme yada iletişimn olarak tanımlanabilinir. Dua ile insan, doğrudan doğruya Allah’a başvurmakta ve O’nunla konuşmaktadır.
Dua eden insanın, bir taraftan Allah’a olan köklü bağımlılığını ifade etmesi, diğer taraftan da O’nun yüce kudretine duyduğu çok derin bir güven ve itimat, biri diğerinden ayrılmaz şekilde duada yer almaktadır.
Duanın, gerek organsal ve gerekse de ruhsal bir takım hastalıkları tedavi edici gücü ve özelliği, öteden beri bilinmektedir. Çünkü dua eden insan, kendisine hile ve kurnazlık yapmak mümkün olmayan Allah’a her şeyi söyleyerek kendi kendisiyle ilgili ve kendisinin Allah’la ilişkisi konusundaki hakikati gizleyip saklamadan olduğu gibi anlatır.
Yine bugün psikolojik yapının işleyişinden ileri gelen bazı ruhsal bozuklukların dua ve dini telkin yoluyla şifaya kavuşturulması imkanları, psikolog ve psikiyatristlere yabancı olmayan bir husustur.
Dua, sesli yada sessiz, belli bir formüle göre yada insani durumun gerektirdiği yerde serbest ve sade ifadelerle yapılabilinir.
Yine dua, insanın duygularını, tepkilerini, istek ve ihtiyaçlarını ifade ettiği için duygu ve istekleri kadarda çeşitlidir.
(B.k.z: Doç. Dr. Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, TDV.)
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.