89. Hüsn-i Zann (İyimserlik)
4993- Hazret-i Ebû Hureyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
" (Allah ve müslümanlar hakkında) iyi zann beslemek ibadetlerin iyisindendir."
Ebû Dâvûd dedi ki:
(Ravi) Mehne güvenilir bir râvidir ve Basrahdır.
4994- Hazret-i Safiyye (bint Huyey Validemiz)'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanın son on gecesinde i'tikâfta iken kendisini ziyaret için bir gece yanına varmıştım. Kendisiyle (bir süre) konuştuktan sonra kalkıp (evime) döndüm. Beni uğurlamak için benimle beraber o da kalktı. -(O sıralarda) Hazret-i Safiyye, Üsame İbn Zeyd'in evinde kalıyordu.-
(Hazret-i Peygamberle birlikte evin önüne vardığımız zaman) ensardan iki adam (yanımızdan) geçti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i görünce hızlandılar. (Onların hızlandığını gören) Allah Rasulü onlara:
" (Bizi görünce böyle hızlanmanıza gerek yok, eski) haliniz üzere (yürüyünüz). Çünkü bu yanımda bulunan (kadın yabancı değil) Safiyye bint Huyyey'dir" buyurdu. (Onlar da):
Sübhanallah, (hâşa biz senin hakkında başka türlü nasıl düşünebiliriz) ey Allah'ın Resulü? dediler.
(Hazret-i Peygamber de):
Şeytan insan(ın vücudu)nda kanın dolaştığı heryerde dolaşır. Sizin kalplerinize (kötü) bir şüphe atmasından korktum" buyurdu - yahutta-:
" Bir şer (atmasından korktum)" dedi.
Buharî, ahkâm 21, bed'ü’l-halk II, i'tikaf 11-12; Ebû Dâvud, savm 78, sürme 17; İbn Mâce, siyam 65; Darimî, rikak 66; Ahmed b. Hanbel, III, 156.
٨٩ - بَاب فِي حُسْن الْظَّن
٤٩٩٣ - حَدَّثَنَا مُوْسَى بْن إِسْمَاعِيْل، ثَنَا حَمَّاد، ح وَثَنا نَصْر بْن عَلِي، عَن مَهْنَأ أَبِي شِبْل، قَال أَبُو دَاوُد وَلَم أَفْهَمْه مِنْه جَيِّدَا، عَن حَمَّاد بْن سَلَمَة، عَن مُحَمَّد بْن وَاسِع، عَن شُتَيْر ، قَال نَصْر: شُتَيْر بْن نَهَّار، عَن أَبِي هُرَيْرَة، قَال نَصْر:
عَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: ( حُسْن الْظَّن مِن حُسْن الْعِبَادَة).
قَال أَبُو دَاوُد: مَهْنَأ ثِقَة بَصْرِي.
٤٩٩٤ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن مُحَمَّد الْمَرْوَزِي، ثَنَا عَبْد الْرَّزَّاق، أَخْبَرَنَا مَعْمَر، عَن الْزُّهْرِي، عَن عَلِي بْن حُسَيْن، عَن صَفِيَّة قَالَت:
كَان رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم مُعْتَكِفَا، فَأَتَيْتُه أَزُوْرُه لَيْلَا فَحَدَّثْتُه وَقُمْت فَانْقَلَبْت، فَقَام مَعِي لِيَقْلِبَنِي وَكَان مَسْكَنُهَا فِي دَار أُسَامَة بْن زَيْد، فَمَر رَجُلَان مِن الْأَنْصَار، فَلَمَّا رَأَيَا رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم أَسْرَعَا، فَقَال الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (عَلَى رِسْلِكُمَا إِنَّهَا صَفِيَّة بِنْت حُيَي) قَالَا: سُبْحَان الْلَّه يَارَسُوْل الْلَّه! قَال: (إِن الْشَّيْطَان يَجْرِي مِن الْإِنْسَان مَجْرَى الْدَّم، فَخَشِيَت أَن يَقْذِف فِي قُلُوْبِكُمَا شَيْئا) أَو قَال: (شَرّا).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.