26- Hâkim Davacıya Affetmesini Teklif Eder
5432- Vail (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında şu olaya şahit oldum. Bir katili maktulun velisi urganla bağlı olarak Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna getirdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) maktulun velisine:
(Onu affetmeyecek misin?) buyurdu. Adam:
(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Öyleyse diyet alırsın) dedi. Adam:
(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Öyleyse onu öldüreceksin) deyince adam:
(Evet) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Öyleyse onu götür) dedi. Adam katili götürüp giderken kendiliğinden döndü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona seslenerek:
(Onu affediyor musun?) dedi. Adam:
(Hayır) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Öyleyse diyet alırsın) dedi. Adam yine:
(Hayır) dedi. (Öyleyse onu öldüreceksin) deyince, adam:
(Evet) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:
(Öyleyse onu götür) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sözlerini şöyle sürdürdü:
(Eğer sen onu affedersen hem kendi günahını hem de ölen kardeşinin günahını temizlemiş olursun.) Adam, katili bırakıverdi katil bağlı olduğu urganı sürüyerek çekip gitti. (Ebû Dâvûd, Diyat: 3; Ebû Dâvûd, Kasame: 10)
٢٦ - باب إِشَارَةِ الْحَاكِمِ عَلَى الْخَصْمِ بِالْعَفْوِ
٥٤٣٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ عَوْفٍ، قَالَ حَدَّثَنِي حَمْزَةُ أَبُو عُمَرَ الْعَائِذِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا عَلْقَمَةُ بْنُ وَائِلٍ، عَنْ وَائِلٍ، قَالَ شَهِدْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ جَاءَ بِالْقَاتِلِ يَقُودُهُ وَلِيُّ الْمَقْتُولِ فِي نِسْعَةٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِوَلِيِّ الْمَقْتُولِ ( أَتَعْفُو ) . قَالَ لاَ . قَالَ ( فَتَأْخُذُ الدِّيَةَ ) . قَالَ لاَ . قَالَ ( فَتَقْتُلُهُ ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( اذْهَبْ بِهِ ) . فَلَمَّا ذَهَبَ فَوَلَّى مِنْ عِنْدِهِ دَعَاهُ فَقَالَ ( أَتَعْفُو ) . قَالَ لاَ قَالَ ( فَتَأْخُذُ الدِّيَةَ ) . قَالَ لاَ . قَالَ ( فَتَقْتُلُهُ ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( اذْهَبْ بِهِ ) . فَلَمَّا ذَهَبَ فَوَلَّى مِنْ عِنْدِهِ دَعَاهُ فَقَالَ ( أَتَعْفُو ) . قَالَ لاَ . قَالَ ( فَتَأْخُذُ الدِّيَةَ ) . قَالَ لاَ . قَالَ ( فَتَقْتُلُهُ ) . قَالَ نَعَمْ . قَالَ ( اذْهَبْ بِهِ ) . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عِنْدَ ذَلِكَ ( أَمَا إِنَّكَ إِنْ عَفَوْتَ عَنْهُ يَبُوءُ بِإِثْمِهِ وَإِثْمِ صَاحِبِكَ ) . فَعَفَا عَنْهُ وَتَرَكَهُ فَأَنَا رَأَيْتُهُ يَجُرُّ نِسْعَتَهُ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.