44- ELENMİŞ UNDAN YAPILMIŞ ARI BEYAZ EKMEK (HAKKINDA GELEN HADÎSLER) BÂBI
3460 - “... Ebû Hazım (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Ben, Sehl bin Sa'd (radıyallahü anh)'a:
Sen elenmiş undan yapılma arı beyaz ekmek gördün mü? dîye sordum. Sehl:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar ben elenmiş undan mamul arı, beyaz ekmek görmedim, diye cevab verdi. Ben:
Peki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken sahâbîlerin un elekleri var mıydı? diye sordum. Sehl :
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar ben hiç bir un eleğini görmedim, dedi. Ben:
O halde siz arpa ununu elenmemiş olarak nasıl yiyiyordunuz? diye sordum. Sehl :
Evet biz (değirmende öğütülen arpa) ununu (kabuğu gitsin diye) üflerdik. Böylece un (kabuğun) dan uçan kısım uçardı. Kalan (kabuklar)ı da su ile yumuşatıp yoğururduk, dedi'..... "
3461 - “... Ümmü Eymen (Bereke) (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre:
Kendisi bir defa, bir mikdar un elemiş ve elediği unu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için ekmek yapmak istemiş. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Bu, nedir?) diye sormuş. Ümmü Eymen de :
Bu, memleketimizde yaptığımız bir yiyecektir. Ben bundan senin için bir ekmek yapmayı arzuladım, demiş. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de:
(Bunu (yani elekle ayırdığın kabuklu kısmı) şuna (yani elemiş olduğun una) geri çevir (yani karıştır), sonra yoğur,) buyurmuştur. "
3462 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'a kavuşana kadar elenmiş undan mamul arı, beyaz bir ekmeği gözlerinden biri ile (de) görmedi"
٤٤ - باب الْحُوَّارَى
٣٤٦٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، وَسُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِي حَازِمٍ، حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، سَأَلْتُ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ هَلْ رَأَيْتَ النَّقِيَّ قَالَ مَا رَأَيْتُ النَّقِيَّ حَتَّى قُبِضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ . فَقُلْتُ فَهَلْ كَانَ لَهُمْ مَنَاخِلُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ مَا رَأَيْتُ مُنْخُلاً حَتَّى قُبِضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ . قُلْتُ فَكَيْفَ كُنْتُمْ تَأْكُلُونَ الشَّعِيرَ غَيْرَ مَنْخُولٍ قَالَ نَعَمْ نَنْفُخُهُ فَيَطِيرُ مِنْهُ مَا طَارَ وَمَا بَقِيَ ثَرَّيْنَاهُ .
٣٤٦١ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، أَخْبَرَنِي بَكْرُ بْنُ سَوَادَةَ، أَنَّ حَنَشَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَهُ عَنْ أُمِّ أَيْمَنَ، أَنَّهَا غَرْبَلَتْ دَقِيقًا فَصَنَعَتْهُ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَغِيفًا فَقَالَ ( مَا هَذَا ). قَالَتْ طَعَامٌ نَصْنَعُهُ بِأَرْضِنَا فَأَحْبَبْتُ أَنْ أَصْنَعَ مِنْهُ لَكَ رَغِيفًا . فَقَالَ ( رُدِّيهِ فِيهِ ثُمَّ اعْجِنِيهِ ).
٣٤٦٢ - حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ أَبُو الْجَمَاهِرِ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ بَشِيرٍ، حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ مَا رَأَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَغِيفًا مُحَوَّرًا بِوَاحِدٍ مِنْ عَيْنَيْهِ حَتَّى لَحِقَ بِاللَّهِ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.