189- HACET NAMAZI
1447 - “... Abdullah bin Ebi Evfâ el-Eslemî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir :
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza çıkıp gelerek buyurdu ki:
(Her hangi bir kimsenin Allah katında bir haceti veya Allah'ın mahlûkatından bir kimsenin yanında ihtiyacı olursa; abdest alıp iki rek'at namaz kılsın. Sonra şöyle duâ etsin: 'Halim ve Kerim olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Büyük arşın Rabbî olan Allahü teâlâ'yı tesbih ve tenzih ederim. Âlemlerin Rabbı olan Allah'a hamdolsun.
Allah'ım! Şüphesiz ben Senin rahmetine vesile olan sebepleri, mağfiretini gerektiren hasletleri, her hayrin ganimetini ve her günahtan selâmette olmayı senden dilerim.
(Allah'ım!) Her günahımı bağışlamanı, her kederimi gidermeni ve rızâna uygun her hacetimi yerine getirmeni Senden isterim! Sonra dünya ve âhiretle ilgili dileğini Allah'tan iste. Çünkü şüphesiz O dilek takdir edilir. )
1448 - “... Osman bin Huneyf (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Gözü kör veya çok az gören bir adam, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: Benim için Allah'a duâ et, bana afiyet versin. (Gözümü sıhhata kavuştursun. ) diye dilekte bulundu. Efendimiz :
(Dilersen bu hastalığın mükâfatını kendin için âhirete bırakırsın. Bu daha hayırlıdır. Ve eğer dilersen ben duâ ederim. ) buyurdu.
Adam : Duâ et, dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) adama güzelce abdest almasını, iki rekat namaz kılmasını ve şu duâ ile duâ etmesini emretti:
(Allah'ım! Şüphesiz ben Senden isterim ve rahmet Peygamberi olan Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile Sana yönelirim.)
١٨٩ - باب مَا جَاءَ فِي صَلاَةِ الْحَاجَةِ
١٤٤٧ - حَدَّثَنَا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ الْعَبَّادَانِيُّ، عَنْ فَائِدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي أَوْفَى الأَسْلَمِيِّ، قَالَ خَرَجَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ( مَنْ كَانَتْ لَهُ حَاجَةٌ إِلَى اللَّهِ أَوْ إِلَى أَحَدٍ مِنْ خَلْقِهِ فَلْيَتَوَضَّأْ وَلْيُصَلِّ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ لْيَقُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ سُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلاَمَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ أَسْأَلُكَ أَلاَّ تَدَعَ لِي ذَنْبًا إِلاَّ غَفَرْتَهُ وَلاَ هَمًّا إِلاَّ فَرَّجْتَهُ وَلاَ حَاجَةً هِيَ لَكَ رِضًا إِلاَّ قَضَيْتَهَا لِي ثُمَّ يَسْأَلُ اللَّهَ مِنْ أَمْرِ الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ مَا شَاءَ فَإِنَّهُ يُقَدَّرُ ).
١٤٤٨ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنْصُورِ بْنِ سَيَّارٍ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ أَبِي جَعْفَرٍ الْمَدَنِيِّ، عَنْ عُمَارَةَ بْنِ خُزَيْمَةَ بْنِ ثَابِتٍ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ حُنَيْفٍ، أَنَّ رَجُلاً، ضَرِيرَ الْبَصَرِ أَتَى النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ادْعُ اللَّهَ لِي أَنْ يُعَافِيَنِي . فَقَالَ ( إِنْ شِئْتَ أَخَّرْتُ لَكَ وَهُوَ خَيْرٌ وَإِنْ شِئْتَ دَعَوْتُ ). فَقَالَ ادْعُهْ . فَأَمَرَهُ أَنْ يَتَوَضَّأَ فَيُحْسِنَ وُضُوءَهُ وَيُصَلِّيَ رَكْعَتَيْنِ وَيَدْعُوَ بِهَذَا الدُّعَاءِ ( اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ وَأَتَوَجَّهُ إِلَيْكَ بِمُحَمَّدٍ نَبِيِّ الرَّحْمَةِ يَا مُحَمَّدُ إِنِّي قَدْ تَوَجَّهْتُ بِكَ إِلَى رَبِّي فِي حَاجَتِي هَذِهِ لِتُقْضَى اللَّهُمَّ فَشَفِّعْهُ فِيَّ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.