Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Hadislerde Geçen Allah’ın İsimleri

Hadislerde Geçen Allah’ın İsimleri

Hadislerde Geçen Allah’ın İsimleri
Ebû Hüreyre(r.a.) rivayet etmiştir:
  “Allah’ın  99  ismi  vardır.  Yüzden  bir  eksik.  Bu  isimleri bir kimse ezberlerse (hıfz) cennete girer. O tektir, teki sever.”
(Buhârî, De’avât, 68, VII, 169)
  “Allah’ın  99  ismi  vardır,  yüzden  bir  eksik.  Kim  bunları sayarsa (ihsâ) cennete girer.” (Buhârî, Tevhîd, 12; Şurût, 18, ; Müslim, Zi-
kir, 5,  ; Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrê, Nu’ût, 1, )
“Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bunları sayarsa (ihsâ) cen-
nete girer.” (Tirmizî, De’avât, 83 )
Tirmizî, bu rivayetinde 99 ismi zikretmiştir. Bu isim-
ler şunlardır:
  Allah, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, es- Selâm,  el-Mü’min,  el-Müheymin,  el-Azîz,  el-Cebbâr,  el- Mütekebbir,  el-Hâlık,  el-Bâri’,  el-Musavvir,  el-Gaffâr,  el- Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsıt,  el-Hâfıd,  er-Râfi,  el-Muiz,  el-Müzill,  el-Basîr, es-Semi’,  el-Hakem,  el-Adl,  el-Lâtîf,  el-Habîr,  el-Halîm, el-Azîm,  el-Gafûr,  eş-Şekûr,  el-Aliyy,  el-Kebîr,  el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi’,  el-Hakîm,  el-Vedûd,  el-Mecîd,  el-Bâis,  eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd, el-Muhsî,  el-Mübdî,  el-Muîd,  el-Muhyî,  el-Mümît,  el- Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâlî, el-Berr, et- Tevvâb,  el-Müntakim,  el-Afüvv,  er-Raûf,  Mâlikü’l-Mülk, Zü’l-Celâli  ve’l-İkrâm,  el-Muksit,  el-Câmi’,  el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni’, ed-Dârr, en-Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdi, el- Bedî’, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr.
  el-Esmâü’l-Hüsnâ ile ilgili eser telif edenlerin hemen hepsi  Tirmizî’nin  bu  rivayetini  esas  almışlardır.  Müslü- manlar arasında meşhur olan da bu rivayette geçen isim- lerdir.
Tirmizî’nin rivayetinde bulunduğu hâlde, isim kipiyle
Kur’ân’da bulunmayan isimler şunlardır:
el-Adl (âdil, insaflı,  her şeyi yerli yerinde yapan, her şeyi
hak ve doğru olan)
el-Bâkî (sonlu ve ölümlü olmayan, varlığı sürekli olan, ebedî)
el-Bâsıt (dilediğine rızkı bol veren)
ed-Dârr (zarar veren şeyleri yaratan âsileri cezalandıran)
el-Kâbıd, (dilediğine  rızkı  daraltan,  ölüm  zamanı  ge-
lenlerin ruhlarını kabzeden)
el-Hâfıd (şan, şeref ve itibar bakımından kâfirleri alçal-
tan, değersiz yapan, cezalandıran)
el-Mâcid (çok şerefli, çok itibarlı olan)
el-Mâni’ (istediği  şeye  engel  olan,  koruyan,  kurtaran,
yardım eden)
el-Mu’ızz (izzet  ve  şeref,  güç  ve  kuvvet,  itibar  ve  şeref
veren, aziz yapan)
el-Muhsî (insanların bütün yaptıklarını, olup biten her
şeyi  bilen ve koruyan)
el-Mukaddim (önce olan, öne alan)
el-Muğnî (insanlara mal mülk veren, onları zengin ya-
pan, cömert, nimet sahibi)
el-Mu’îd (ölümlerinden sonra da tekrar diriltecek ve ha-
yatlarını iade edecek olan)
el-Muksıt (hak ve adaletle hükmeden, mazlumun hakkı-
nı zalimden adaletle alan demektir)
el-Mübdi’ (varlıkları ilk defa yaratan)
el-Mümît (varlıkların  hayatlarına  son  veren,  canlarını
alan)
el-Müteahhır (sonraya bırakan)
el-Müzill  (boyun eğdiren, zelil eden, alçaltan)
en-Nâfi’ (faydalı şeyleri yaratan, bütün yaratıklara fay-
dası olan)
er-Raşîd (her işinde isabetli olan, doğru yolu en iyi gös-
teren)
es-Sabûr (çok sabırlı)
el-Vâcid (zengin,  hiçbir  şeye  muhtaç  olmayan,  her  şeyin
sahibi, her şeye gücü yeten)
İbn Mâce’nin rivayetinde olup Tirmizî’nin rivayetinde
olmayan isimler şunlardır:
el-Ahad (bir, tek, yegâne )
el-Bârr (iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şef-
katli)
el-Burhân (delil sahibi, kullarına delil gösteren, varlığı-
na her şey delalet eden)
el-Cemîl (zatı, isim, sıfat, söz, fiil ve hükümleri iyi, gü-
zel, iyilik ve ihsan sahibi)
ed-Dâim (ölümsüz, varlığı sürekli olan, bâkî ve dâim)
el-Ebed (ölümsüz, varlığı sürekli, bâkî ve dâim)
el-Fâtır (yaratan, îcat eden, yoktan var eden)
el-Hâfız (koruyup gözeten)
el-Kâfî (kullarına yardım eden, yol gösteren, yaptıklarını
bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken)
el-Kâhir (galip olan,  zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan,
yaratıklarını dilediği gibi yöneten)
el-Kâim (varlıkları görüp gözeten,  koruyan, yöneten)
el-Karîb (af, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duy-
ması itibariyle kullarına yakın olan)
el-Mu’tî (nimet veren, ihsanda bulunan)
el-Mübîn (varlığı aşikâr olan, hakkı izhar eden, gerçeği
beyan eden)
el-Mü’în (kullarına yardım eden)
er-Râşid (doğru yolu gösteren, her işi isabetli olan)
er-Rabb (varlıkları yaratıp yetiştiren, terbiye eden, eği-
ten, yetiştiren, her şeye nizamını, güzelliğini ve yeteneklerini veren, her şeyin maliki ve sahibi)
es-Sâdık (söz, iş, vaat ve vaîdinde doğru olan, her sözü-
nü ve vaadini yerine getiren)
es-Sâmi’ (sözlerin açığını da gizlisini de işiten)
es-Sedîd (her işinde doğru, âdil ve doğru sözlü olan)
et-Tâmm (zat, isim, sıfat ve fiilleri, eksiksiz, kusursuz ve
mükemmel olan, acziyet ve zafiyeti olmayan)
el-Vâkî (yaratıklarını tehlikelerden koruyan)
el-Vitr (ilâh, yaratıcı ve mabud olmada eşi ve benzeri bu-
lunmayan, tek olan)
Zü’l-kuvâ (güç, kuvvet sahibi)
Hadislerde geçen “99” rakamı, Allah’ın isimlerinin sa-
yısını  değil  çokluğunu  ifade  eder.  Allah’ın  güzel  isimleri bir sayı ile sınırlı değildir. (Abdullah bin Salih, s.132)
  İmam Nevevî; “İslâm bilginleri bu hadislerdeki sayının Allah’ın  isimleri  için  hasr  (sayısal  sınırlama)  ifade  etme- diği, hadisin bu isimlerin dışında Allah’ın isimlerinin ol- madığı  anlamına  gelmediği  konusunda  ittifak  ettiklerini, hadisin  maksadının  bu  isimleri  sayanların  cennete  gire- ceklerini bildirmek olduğunu” söylemiştir. (Nevevî, Şerhu Sahîh-i
Müslim, XVII, 5)
  Hadislerde geçen “saymak (ihsâ)” ve “ezberlemek (hıfz)” kelimeleri  ile  maksat;  Allah’ı  güzel  isimleriyle  tanımak, O’na O’nun istediği şekilde iman, ibadet ve itaat etmektir.
(Beyhakî,el-Esmâ ve’s-Sıfât, I, 30) Yoksa bu isimleri anlamadan ezber- lemek ve tekrarlamak değildir. Meselâ bir insan yaptığı bir işte  Allah’ın  kendisini  gördüğünü,  yaptıklarını  bildiğini,
ameline göre ödül veya ceza vereceğini düşünmesi ve ona göre hareket etmesi Allah’ın isimlerini hıfz ve ihsâ’dır.
  “Esmâ-i hüsnâ” ile ilgili rivayetlerin dışında da özellik- le dua ile ilgili hadislerde Allah’ın güzel isimleri geçmek- tedir. Burada şu örnekleri verebiliriz:
Ekber  اكب; zatı ve isimleri, sıfat ve fiilleri, şanı ve şerefi, ni-
met ve ihsanı en yüce, en ulu (Müslim, Tahâre, 17; Tirmizî, De’avât, 25)
el-Fâtın  الفاتن; deneyen, imtihan eden (Mâlik, Kader, 5)
el-Ferd  الفرد; tek, kadîm, ezelî, ebedî ve bâkî olan (Beyhakî, I, 161)
el-Hayî  الحيي;  edep  ve  hayâ  sahibi,  çirkinliği  bulunma-
yan, bağış, ihsan ve nimeti terk etmeyen (Ebû Dâvud, Hammam, 2;İbn Mâce, Dua, 13; Nesâî, Gusl, 7)
Hâzimü’l-Ahzâb ;  هازم الحزابgüçlü orduları ve toplum-
ları bozguna uğratan, yenen (Müslim, Cihâd, 20, III, 1363)
el-Kâdî  القاضي;  hakla  hükmeden (Beyhâkî,  el-Esmâ  ve’s-Sıfât,  s.
111)
el-Muhsin  المحسن; yaptığı şeyleri iyi, güzel, sağlam ve ka- liteli yapan, insanlara ikram (Süyûtî, No: 1817. I, 215)
Mücriye’s-Sehâb مجري السحاب; bulutları  hareket  ettiren
(Müslim, Cihad, 20)
el-Mükevvin  المكو;  ebedî  olarak  vâr  olan (Ahmed,  II,  539;
Buhârî, Tevhîd, 26)
Münzilü’l-Kitab منل الكتاب;  Kitabı  indiren (Müslim, Cihâd, 20-
21)
el-Müsa’ır المسعر;  ürünleri  azaltıp  çoğaltan,  kıtlaştırıp bollaştıran (Tirmizî, Büyu’, 73; Ebû Davud, Büyu’, 51)
en-Nazîf  النظيف; sözleri, işleri ve hükümleri temiz, iyi ve
güzel olan (Tirmizî, Edeb, 41)
er-Refîk  الرفيق;  yumuşak  davranışlı,  merhametli (Müslim,
Selâm, 15; Buharî, Edeb, 35; Ebû Davud, Edeb, 15)
es-Sâil  السائل; insanları ahirette sorgulayan, hesaba çeken
(Müslim, İmâre, 45; Buhârî, Enbiya, 50)
es-Sâni’  الصانع;   varlıkları,  iyi,  güzel,  sağlam  ve  muhkem
yapan, fâil, halik, musavvir (Müslim, Zikr, 9)
es-Setîr  الستي; kullarının ayıp ve kusurlarını örten (Nesâî,
Gusl, 7; Ebû Davud, Hammam, 2; Ahmed, IV, 224)
es-Seyyid  السيد; en şerefli, en yüce, kâinatın sahibi, maliki ve yöneticisi (Ahmed, IV, 24; Beyhakî, el-Esmâ ve’s-Sıfât,I,54)
es-Sübbûh  السبوح;  her  türlü  kötülük,  eksiklik,  acizlik  ve noksanlıklardan  uzak  olan (Müslim,  Salât,  223;  Ebû  Davut,  Salât,  17;
Nesâî, Sünen, Tatbik, 11; Ahmed, V. 35, 99, 115,148)
eş- Şâfi’  الشافع; maddî ve manevî hastalıklara şifa veren, sıkıntıları gideren (Buhârî, Merda, 20, Tıb, 40; Müslim, Selâm, 46-48)
et-Tabîb  الطبيب; işleri en iyi yapan, bir şeyi en iyi bilen, mahir, hükmeden, karar veren, maddî ve manevî dertlere deva veren, şâfî (Ebû Davud, Tereccül, 18, No: 4207)
et-Tayyib  الطيب; söz, iş ve hükümleri iyi, güzel ve faydalı olan, eksiklik ve noksanlardan münezzeh olan (Tirmizî, Edeb,
41; Müslim, Zekât, 65)
  Allah’ın isimleri zikredilerek yapılan dualar kabule şa- yandır. Hem Kur’ân, hem de hadislerdeki dua örneklerin- de dua öncesinde veya sonrasında Allah’ın güzel isimleri belirtilmiştir.

Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget