8. Zevi-l Erham'ın Mirastaki Hakkı Nedir?
2901- el-Mikdam'dan demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (şöyle) buyurdu:
" Kim bir yük (yani bakıma muhtaç aile ve borç) bırakırsa (o yük) bana aittir. (Hazret-i Peygamber efendimiz) bazan da (o yük) " Allah'a ve Rasûlüne aittir" buyurmuştur. (Hazret-i Peygamber sözlerine şöyle devam etmiştir:) " Kim bir mal bırakırsa mirasçılarına aittir. Ben mirasçısı bulunmayan kimsenin mirasçısı olurum. Onun diyetini öderim ve ona varis olurum. Dayı da mirasçısı bulunmayan kimsenin mirasçısıdır. Onun diyetini öder ve ona varis olur.
Buhârî, kefale 5, istikraz II, nefakat 15, feraiz 4, 25; Müslim, ferâiz 14," 17; Ebû Dâvûd imare 15, buyu 9; Tirmizî, cenaiz 69, feraiz 1; İbn Mâce, feraiz 9, sadakat 13; Nesaî cenaiz 67; Ahmed b. Hanbel 11-290, 353, 356, III-296, 371, IV-131.
2902- el-Mikdam b. el Kindî'den demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
" Ben her müslümana kendisinden daha yakınım binaenaleyh kim bir borç ya da bakmaya muhtaç bir aile bırakırsa (bunların sorumluluğu) bana aittir. Kim de bir mal bırakırsa (bu mal) varislerine aittir. Ben varisi olmayan bîr kimsenin de varisiyim.
Ona varis olurum ben onun bağını çözerim, dayı da varisi bulunmayan kimsenin varisidir. Onun malına varis olur. Ve onun bağını çözer.
Ebû Dâvûd der ki, bu hadisi ez-Zübeydî Râşid b. Sa'd'den (Râşid) İbn Aiz'den (İbn Aiz de) el-Mikdam’dan rivâyet etmiştir- Muaviye b. Salih de Râşid'den (Raşid ise) el-Mikdam'ı (şöyle derken) işittim (demek suretiyle İbn Aiz'ı atlayarak) rivâyet etmiştir, (metinde geçen) " Eddaya" (kelimesi) " çoluk-çocuk" anlamına gelir.
2903- (Salih b. Yahya b. el-Mikdam'ın) dedesinden (rivâyet olunmuştur:) dedi ki:
" Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)
" Ben varisi olmayan kimsenin varisiyim. Onun bağını çözerim ve malına vâris olurum. Dayı da varisi olmayan kimsenin varisidir. Onun bağını çözer ve malına vâris olur." dediğini işittim.
2904- Âişe (r. anha)'dan demiştir ki:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizin hürriyetine kavuşturduğu bir köle hiçbir mal, çocujc ve akraba bırakmadan ölmüştü de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Onun mirasını kendi köyü halkından bir adama veriniz" buyurdu.
Ebû Dâvûd der ki (bu hadis bana birisi Müsedded yoluyla, diğeri de Sufyân yoluyla olmak üzere iki yoldan gelmiştir) Müsedded'in rivâyeti daha geniştir. Müsedded (ise bu hadisi şöyle) rivâyet etmiştir:
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (azatlı kölesi ölünce orada bulunanlara)
" Burada onun memleketi halkından bir kimse var mı? diye sordu (onlar da)
" Evet" cevabını verdiler" (bunun üzerine) (Öyleyse bunun) mirasını ona veriniz." buyurdu.
Tirmizî, feraiz 13; İbn Mâce feraiz 7.
2905- (Abdullah b. Büreyd'in) babasından demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adam gelip:
Bende Ezd (kabilesin)den bir kişinin mirası vardır. Onu kendisine vereceğim. Ezd kabilesine mensub bir kimse bulamadım, (ne yapayım?) dedi,
(Peygamber efendimiz de):
" Git bir sene daha Ezd'li birini ara(maya devam et) buyurdu (Adam) bir sene sonra Hazret-i Peygamber'e gelip:
Ey Allah'ın Rasûlü ben bu mirası kendisine vereceğim Ezdli bîr kimse bulamadım" dedi. (Hazret-i Peygamber de:)
" Öyleyse git kendisiyle karşılaşacağın ilk Huzua'lıya bak bunu ona ver, buyurdu. (Bu adam) dönüp gidince Hazret-i Peygamber:
" Bu adamı bana geri getirin," buyurdu. Biraz sonra adam huzuruna geldi. (Bu sefer ona) Huzaa kabilesinden en yaşlı olan kimseye bak bu mirası ona ver, buyurdu.
2906- (Abdullah b. Büreyde'nin) babasından demiştir:
Huzaa kabilesinden bir adam öldü de mirası Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirildi. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber):
" Onun varis (leri)ni yahut da yakın(lar)ını arayıp bulunuz" buyurdu. (Fakat sahabiler) " Ona ait bir varis yahutta bir akraba bulamadılar." Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:
" Bu mirası Huzaa'nın en yaşlısına veriniz." buyurdu.
(Ravi Yahya b. Muin) dedi ki: Ben Mürre'nin bu hadisi bir defasında da (şöyle) rivâyet ettiğini işittim:
" Huzaa kabilesinin en yaşlı adamını arayınız."
2907- İbn Abbâs'dan demiştir ki
Bir adam hürriyetine kavuşturduğu bir kölesinden başka hiçbir varis bırakmadan ölmüş de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Bu adamın herhangi bir (varisi) var mıdır?" diye sormuş (orada bulunanlar da):
" Hayır (yoktur). Ancak hürriyetine kavuşturduğu bir kölesi vardır" demişler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
Mirasım o köleye veriniz.
Tirmizî feraiz 14, İbn Mâce feraiz 11.
٨ - باب فِي مِيرَاثِ ذَوِي الأَرْحَامِ
٢٩٠١ - حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ بُدَيْلٍ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ، عَنْ رَاشِدِ بْنِ سَعْدٍ، عَنْ أَبِي عَامِرٍ الْهَوْزَنِيِّ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ لُحَىٍّ، عَنِ الْمِقْدَامِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَنْ تَرَكَ كَلاًّ فَإِلَىَّ ) . وَرُبَّمَا قَالَ ( إِلَى اللَّهِ وَإِلَى رَسُولِهِ ) . ( وَمَنْ تَرَكَ مَالاً فَلِوَرَثَتِهِ وَأَنَا وَارِثُ مَنْ لاَ وَارِثَ لَهُ أَعْقِلُ لَهُ وَأَرِثُهُ وَالْخَالُ وَارِثُ مَنْ لاَ وَارِثَ لَهُ يَعْقِلُ عَنْهُ وَيَرِثُهُ ) .
٢٩٠٢ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ، - فِي آخَرِينَ - قَالُوا حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ بُدَيْلٍ، - يَعْنِي ابْنَ مَيْسَرَةَ - عَنْ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ، عَنْ رَاشِدِ بْنِ سَعْدٍ، عَنْ أَبِي عَامِرٍ الْهَوْزَنِيِّ، عَنِ الْمِقْدَامِ الْكِنْدِيِّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَنَا أَوْلَى بِكُلِّ مُؤْمِنٍ مِنْ نَفْسِهِ فَمَنْ تَرَكَ دَيْنًا أَوْ ضَيْعَةً فَإِلَىَّ وَمَنْ تَرَكَ مَالاً فَلِوَرَثَتِهِ وَأَنَا مَوْلَى مَنْ لاَ مَوْلَى لَهُ أَرِثُ مَالَهُ وَأَفُكُّ عَانَهُ وَالْخَالُ مَوْلَى مَنْ لاَ مَوْلَى لَهُ يَرِثُ مَالَهُ وَيَفُكُّ عَانَهُ ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ الزُّبَيْدِيُّ عَنْ رَاشِدِ بْنِ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ عَائِذٍ عَنِ الْمِقْدَامِ وَرَوَاهُ مُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ عَنْ رَاشِدٍ قَالَ سَمِعْتُ الْمِقْدَامَ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ يَقُولُ الضَّيْعَةُ مَعْنَاهُ عِيَالٌ .
٢٩٠٣ - حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ عَتِيقٍ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ حُجْرٍ، عَنْ صَالِحِ بْنِ يَحْيَى بْنِ الْمِقْدَامِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ( أَنَا وَارِثُ مَنْ لاَ وَارِثَ لَهُ أَفُكُّ عَانِيَهُ وَأَرِثُ مَالَهُ وَالْخَالُ وَارِثُ مَنْ لاَ وَارِثَ لَهُ يَفُكُّ عَانِيَهُ وَيَرِثُ مَالَهُ ) .
٢٩٠٤ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا يَحْيَى، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، ح وَحَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ، عَنْ سُفْيَانَ، جَمِيعًا عَنِ ابْنِ الأَصْبَهَانِيِّ، عَنْ مُجَاهِدِ بْنِ وَرْدَانَ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، رضى اللّه عنها أَنَّ مَوْلًى، لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم مَاتَ وَتَرَكَ شَيْئًا وَلَمْ يَدَعْ وَلَدًا وَلاَ حَمِيمًا فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَعْطُوا مِيرَاثَهُ رَجُلاً مِنْ أَهْلِ قَرْيَتِهِ ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَحَدِيثُ سُفْيَانَ أَتَمُّ وَقَالَ مُسَدَّدٌ قَالَ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( هَا هُنَا أَحَدٌ مِنْ أَهْلِ أَرْضِهِ ) . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ ( فَأَعْطُوهُ مِيرَاثَهُ ) .
٢٩٠٥ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ الْكِنْدِيُّ، حَدَّثَنَا الْمُحَارِبِيُّ، عَنْ جِبْرِيلَ بْنِ أَحْمَرَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ أَتَى النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَجُلٌ فَقَالَ إِنَّ عِنْدِي مِيرَاثَ رَجُلٍ مِنَ الأَزْدِ وَلَسْتُ أَجِدُ أَزْدِيًّا أَدْفَعُهُ إِلَيْهِ . قَالَ ( اذْهَبْ فَالْتَمِسْ أَزْدِيًّا حَوْلاً ) . قَالَ فَأَتَاهُ بَعْدَ الْحَوْلِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَمْ أَجِدْ أَزْدِيًّا أَدْفَعُهُ إِلَيْهِ . قَالَ ( فَانْطَلِقْ فَانْظُرْ أَوَّلَ خُزَاعِيٍّ تَلْقَاهُ فَادْفَعْهُ إِلَيْهِ ) . فَلَمَّا وَلَّى قَالَ ( عَلَىَّ الرَّجُلَ ) . فَلَمَّا جَاءَ قَالَ ( انْظُرْ كُبْرَ خُزَاعَةَ فَادْفَعْهُ إِلَيْهِ ) .
٢٩٠٦ - حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ أَسْوَدَ الْعِجْلِيُّ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ، حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنْ جِبْرِيلَ بْنِ أَحْمَرَ أَبِي بَكْرٍ، عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ مَاتَ رَجُلٌ مِنْ خُزَاعَةَ فَأُتِيَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِمِيرَاثِهِ فَقَالَ ( الْتَمِسُوا لَهُ وَارِثًا أَوْ ذَا رَحِمٍ ) . فَلَمْ يَجِدُوا لَهُ وَارِثًا وَلاَ ذَا رَحِمٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَعْطُوهُ الْكُبْرَ مِنْ خُزَاعَةَ ) . قَالَ يَحْيَى قَدْ سَمِعْتُهُ مَرَّةً يَقُولُ فِي هَذَا الْحَدِيثِ ( انْظُرُوا أَكْبَرَ رَجُلٍ مِنْ خُزَاعَةَ ) .
٢٩٠٧ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ، عَنْ عَوْسَجَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَجُلاً، مَاتَ وَلَمْ يَدَعْ وَارِثًا إِلاَّ غُلاَمًا لَهُ كَانَ أَعْتَقَهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( هَلْ لَهُ أَحَدٌ ) . قَالُوا لاَ إِلاَّ غُلاَمًا لَهُ كَانَ أَعْتَقَهُ . فَجَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِيرَاثَهُ لَهُ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.