Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

IV. KONULU HADİS PROJESİ

HADİSLERLE İSLAM || IV. KONULU HADİS PROJESİ

a. Esbâb-ı Mûcibe: Konulu Hadis Projesine Duyulan İhtiyaç
Yeryüzünde İslâm Peygamberi kadar söz ve davranışları, hayatının en ince teferruatı kaydedilen başka bir şahsiyetin daha var olduğu herhâlde söylenemez. Yine yeryüzünde İslâm ümmeti kadar, peygamberinin ağzından çıkan hikmetli sözleri ve onun tarafından sergilenen örnek tutum ve davranışları, sonraki nesillere aktarılan ve bunu aktarmak için binlerce cilt eser oluşturan başka bir ümmet daha olmasa gerektir. Söz konusu hikmetli sözlerin ümmet tarafından sağlıklı anlaşılması, örnek tutum ve davranışların ise ebediyete kadar insanlığa ışık tutmaya devam etmesi esas gayedir.
Allah Resûlü’nün örnek hayatını ve insanlığa hidayet yolunu gösteren çalışmalarını anlatan siyer , meğâzî ve tarih kaynakları; onun söz ve davranışlarını nesilden nesle aktaran müsned ler, sünen ler, câmi ’ler, mu’cem ler, musannef ler; bu eserlerde yer alan rivayetleri tenkit için oluşturulan ricâl , tabakât , cerh-ta’dil çalışmaları; fizikî vasıflarını ve ahlâkî özelliklerini tasvir eden delâil ve şemâil türü eserler ve nihayet ona olan aşk ve sevgiyi ifade eden naat lar, mevlit ler, hilye ler ve burada zikredilemeyen sayısız telif ve tasnifler; hep onu bize anlatmak, onun hadislerini bize aktaran sünnetini ve öğretisini bize ulaştırmak içindir.
Ne var ki sözlü ve yazılı kültürle oluşan bu mirasın büyüklüğü ve bu mirası oluşturan rivayetlerin çokluğu, bazen asıl öğretinin yanlış anlaşılmasına, özünden uzaklaştırılmasına ve hatta kaybolmasına sebep olabilmektedir. Gerek onun hayatını bize anlatan eserlere ve gerekse onun sünnetinin sözlü ve yazılı kaynakları olan hadislere karışan bazı yanlış bilgiler, ona ait bilgileri bize aktaran râvilerin eksiklik ve kusurları, elbette onun öğretisinin tahrif edildiği yahut ortadan kaldırıldığı anlamına gelmez. Ancak gerek sözlü rivayet işinde ve gerekse bu rivayetlerin metinleşme aşamasında insan faktörünün beraberinde getirdiği eksikliklere ilâveten bu muazzam bilgi hazinesinin değerlendirilmesindeki kusurlar ve başvurulan bazı yanlış yöntemler, kimi zaman öğretinin aslına ve özüne uygun biçimde anlaşılmasına kısmen engel teşkil edebilmiştir.
Bu kaynaklar bugün hâlâ onun rehberliğini ve örnekliğini bize anlatan eserler olarak durmakta ve insanlar söz konusu rehberliği anlamak ve Resûl-i Ekrem’in kendi çağlarına dönük yüzünü tespit etmek için bu muazzam külliyâta başvurmaya devam etmektedir. Gerek hadis kaynakları ve gerekse bu kaynakların anlaşılması için kaleme alınmış geniş hacimli şerhler, her seviyeden okuyucuya önemli imkânlar sunmakla birlikte, bu rehberliği anlamak için söz konusu eserlere müracaat edenler, zaman zaman bilgi ve rivayet yığını içinde kaybolmakta ve asıl amaçlarına ulaşmakta güçlük çekmektedirler. Bu hâl karşısında bazıları hadis eserlerini okumanın doğru olmadığını, bunun yerine hadis kitaplarından hareketle kaleme alınmış fıkıh ve ilmihal kitaplarına yönelmekten başka çare kalmadığını ifade ederek zengin hadis mirasından kendilerini mahrum bırakırken; bazıları da tek tek her bir rivayetten hareketle Resûl-i Ekrem’in rehberliğini bizzat tespit etmenin doğru olacağını ileri sürmekte ve bu durumda neredeyse rivayet sayısı kadar farklı uygulamanın ortaya çıkabileceğini göz ardı etmektedirler.
Öte yandan oryantalist söylemin iki asırdır iddia ettiği gibi tarih boyunca Müslümanların, sünnet ve hadisin delil oluşu ve değeri ile ilgili bir sorunu olmamıştır. Sünnet ve hadisin, sadece İslâm’ın ikinci bilgi kaynağı değil, aynı zamanda Müslüman kültürü ve medeniyetini inşa eden kök değerler manzumesi; sadece Kur’an’ı hayata dönüştüren bir yaşama tarzı değil aynı zamanda imanı bireysel ve sosyal hayata yansıtma rehberi; ahlâkın kaynağı; ibadetlerin, davranışların, simgeler ve anlamlar dünyasını inşa eden bir değerler manzumesi olduğunda hiçbir tereddüt olmamıştır. Hatta bazılarının sık sık seslendirdiği gibi asla Kur’an’ı gölgeleyecek derecede bir mevzu hadis sorunu da olmamıştır. Ancak hadisleri anlama konusunda birtakım sorunların var olduğu da bir gerçektir. Kur’an’ı getiren elçiyi, Kur’an’ın hakikat olduğunu öğreten Peygamber’i (sav) idrakte zaman zaman zorluklar yaşandığı da muhakkaktır. Sorunun kaynağı Hz. Peygamber sonrası zaman diliminin uzaması, nesillerin arasından çağların geçmesi de değildir sadece. Rahmet Peygamberi’yle insanların aralarına koydukları zihnî ve mânevî mesafelerin sorundaki payını unutmamak gerekir.
Hadisleri sağlıklı biçimde anlama sorunu, ne sadece hadislerin çeşitlilik arz eden dilinden ne de sadece teşbih, mecaz ve istiareleri eksik anlamaktan ya da mecazların hakikate dönüştürülmesinden kaynaklanmaktadır. Yine hadisleri anlama sorunu ne sadece rivayet külliyâtının cesametinden, ne rivayet resimlerinin karelerini birleştirememekten, ne de sadece anlama usulünün kendisini yenileyerek çağın idrakine sunulamamasından neşet etmektedir. Bütün bunlarla beraber idrak gözlerinin açık olup olmamasının, gerek tarihte gerekse günümüzde idraklere arız olan yanlış anlamaların ve önyargıların payını da unutmamak gerekir.
Sorun sadece hadisleri zihnen anlama sorunu da değildir. Aynı sorun, hem de daha derin veçhesiyle hadislerde kristalleşen sünneti ve Hz. Peygamber’in örnek davranışlarını kavrama, örnek alma ve onlara dayanan bir şahsiyet, hayat ve ilişkiler ağı oluşturma konusunda yaşanmaktadır. Onun davranışlarını ve bedensel hareketlerini temsil eden bazı sünnetleri, tatbik mevkiine konulmuş olabilir. Ancak vahye muhatap olmuş bu nebevî kalbin sünnetlerinin, insanların kalplerine hakkıyla taşındığı söylenebilir mi? Peygamber’in (sav) bağlayıcılık özelliği olmayan bazı hareketleri, sünnet kabul edilerek gündelik hayata taşınmış olabilir. Ancak Hz. Peygamber’in tasavvur ve düşünce dünyasını oluşturan sünnetlerinin Müslümanların fikir dünyasına yeterince taşındığı ve bunda başarılı olunduğu söylenebilir mi? Sünnetin tarih üstü ruhunun gelecek çağlara taşındığı rahatlıkla söylenebilir mi? İmam Gazâlî’nin ifadesiyle, Hz. Peygamber’e benzemek ile örnek almayı, taklit ile ittibâyı, teşebbüh ile teessîyi karıştırmamak için yeniden düşünmeye ihtiyaç yok mudur? Örnek alınsın diye yapmadığı halde onun bazı davranışlarını sünnet kabul etmede başarılı olmuş olabiliriz. Ancak onun yolunun sünnetlerini yolumuza, sokaklarının sünnetlerini sokaklarımıza, mahallesinin sünnetlerini mahallelerimize taşımakta başarılı olduğumuz söylenebilir mi? Dahası Yesrib’i Medine yapan sünnetleri, şehirlerimize, metropollerimize, megapollerimize taşımakta başarılı olduğumuz iddia edilebilir mi?
İslâm medeniyetini inşa eden, insan ilişkilerini ilmek ilmek dokuyan sünnetler, bugün neden insan ilişkilerine yansımaya devam etmiyor? Müekkedi ve gayri müekkediyle nafileler, günlük hayata taşınmada başarılı olunduğu kadar ibadetlerin ruhunu teşkil eden huşû, ihlâs ve samimiyeti aksettirmede neden o kadar başarılı olunamıyor? Sünen-i zevâidin ziyadesi ile meşgul olunduğu kadar, sünen-i hüdânın hidayetine neden gerektiği gibi sarılınamıyor?
Başta hadis külliyatı olmak üzere İslâm ilim ve fikir sahasında yazılmış eserlerin pek çoğu bu türden sorunların farkında olunarak kaleme alınmıştır. İslâm’ın ve Hz. Peygamber’in davetini, bozulmadan, kaybolmadan doğru bir biçimde kendi zamanlarına taşımak bu eserlerin başlıca amacını oluşturmuştur. Konulu Hadis Projesi de bu kaygı ile vücut bulmuş ve yukarıdaki tespitler çerçevesinde bir ihtiyaç olarak düşünülmüştür. Konulu Hadis Projesi ’ni ortaya çıkaran durum ve şartların daha iyi anlaşılması için aşağıdaki hususlar aydınlatıcı olacaktır.
a) Hadis kitaplarının, hadisleri nesilden nesile taşıma işlevinin yanı sıra, hadis ilminin meselelerini konu edinen bilimsel bir yönü de vardır. Bu çerçevede gerek bu kitaplardaki hadislerin aktarıcılarına (râvi) ve aktarımına (isnad) ilişkin meseleler, gerekse hadislerin metinlerinin anlaşılması ve yorumlanması ile ilgili sorunlar, bugünkü okuyucunun bu kitaplardan doğrudan istifade etmesini hayli güçleştirmektedir. Nitekim hadislerin isnadı ve metni ile ilgili olarak hadis ilmi içinde müstakil alt bilim şubeleri oluşturulmuş ve geniş kapsamlı bir edebiyat ortaya çıkmıştır. Açıktır ki okuyucu olarak hadis kitaplarından istifade etmek için öncelikle bu sorunların üstesinden gelmek gerekir; ancak bu, hadis biliminde uzman olmayanlar için imkân dâhilinde değildir. Bu bağlamda Türkçe yazılmış yahut Türkçeye çevrilmiş hadis eserleri içinde hadis metinlerinin iç ve dış sorunlarını çözme yükümlülüğünü okuyucuya bırakmayan camide cemaate, evde aileye okunacak bir hadis kitabı da maalesef bulunmamaktadır.
b) Hadis kaynakları içinde geniş halk kitlelerine yönelik olarak derlenen kitaplar, genelde hadislerin isnad ve metinleriyle ilgili meselelere değinmezler. Ancak bu eserlerin pek çoğunda, özellikle rivayetlerin seçiminde ve kullanımında, bilimsel titizlik göz ardı edilmiştir. Böylece zayıf hatta uydurma hadisler, bu eserlerde kendine yer bulabilmiş, bu da dinî değerler arasındaki dengenin bozulması gibi sonuçlar doğurmuştur.
c) Kitleler için yazılan kitapların çoğunda bilimsel titizliğin gözetilemediği bir gerçektir. Ne var ki bu kitaplar da yapıları gereği sünnet bütünlüğünü yansıtacak bir içeriğe sahip değildirler. Eserler, rivayetleri aktarmak ve bu rivayetler üzerinden doğrudan bir davranış örneği sunmak amacını güttüğünden sünnet bütünlüğü dikkate alınamamıştır. Başka bir ifadeyle eserlerin içeriğinin bütüncül bir yaklaşımla ve sistemli bir şekilde kavranması okuyucunun birikimine bırakılmıştır.
d) Hadis rivayetleri bundan on dört asır önce, belirli bir tarihsel, toplumsal ve kültürel ortam içinde vârid olmuşlardır. Hadislerin yer aldığı kitaplar ise sonradan kaleme alınmışlardır. Ancak hadisler bugün de Müslümanlar için temel bir kaynak ve rehberdir; zira Hz. Peygamber evrensel ve tarih üstü bir rehberliğe sahiptir. Onun bu konumunu çağdaş düşünür Muhammed İkbal şöyle ifade eder: “İslâm Peygamberi, eski dünya ile yeni dünyanın ortasında durmuş görünüyor. O, bildirmiş olduğu vahyin kaynağı bakımından eski dünyaya, fakat bildirmiş olduğu vahyin ruhu bakımından yeni dünyaya aittir.”Bu noktada ilim çevrelerinin, Hz. Peygamber’in bu çağa dönük yüzünü, hadislerin davetini yeniden düşünerek ve güncelleştirerek bugünün insanına ulaştırma sorumluluğu vardır.
e) Ülkemizde geride bıraktığımız asrın ikinci yarısından itibaren başlayan hadis kitaplarının tercüme faaliyeti günümüzde de devam etmektedir. Ancak gerek hadis rivayetlerinin sadece tercüme metinler üzerinden anlaşılamayacak bir mahiyete sahip olması, gerekse tercüme hadis kitaplarının çeviri tekniği, anlaşılırlık ve dil kullanımı açısından bazı sorunları barındırıyor olması, bu eserlerin günümüz insanına takdim edilebilecek bir nitelikte olmadıklarını göstermektedir.
f) Tarih boyunca telif edilen hadis eserlerinin hemen hepsi, şahsî gayretlerin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Oysa yüze yakın hadis uzmanının çabasıyla kaleme alınan bu eser, hadis tarihinin en geniş katılımlı çalışması olmaya adaydır. Bilginin yönetilemez/denetlenemez hâle geldiği bir zamanın ihtiyaçlarına cevap verecek özgün ve çağdaş dinî metinler üretilememesi, toplumun değil, topluma ihtiyaç duyduğu eseri sunamayan ve onun duygusal, sosyal, eğitsel ve zamansal gerçekliğini kavrayamayan ilim çevrelerinin sorunu olsa gerektir. Konulu Hadis Projesi çerçevesinde hazırlanan bu kitap, bu türden sorunların farkında olarak kaleme alınmıştır.
b. Konulu Hadis Projesinin Özellikleri
Hadislerin mesajını sade ve anlaşılır bir dille günümüz insanına ulaştıracak, çağdaş dönemdeki sorun ve ihtiyaçları dikkate alacak yetkin bir esere ihtiyaç duyulduğu çeşitli vesilelerle dile getirilmektedir. Bu çerçevede Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı somut bir adım atarak Konulu Hadis Projesi’ ni başlatmıştır.
Konulu Hadis Projesi , Türkiye’nin hadis alanındaki birikimini kitlelerle buluşturmayı amaçlayan, bu nedenle ülkemizdeki hadis uzmanlarının birikimlerinden istifade eden bir çalışmadır.
Konulu Hadis Projesi kapsamında temel olarak iki eser/ürün ortaya çıkmıştır. Bunlar, “Hikem Veri Tabanı” ile elinizdeki kitaptır.Burada söz konusu eserleri kısaca tanıtmak uygun olacaktır.
I. Hikem Veri Tabanı
Konulu Hadis Projesi , öncelikle temel hadis kaynaklarındaki hadisleri bir araya toplamayı ve konularına göre güncel bir bakış açısıyla yeniden tasnif etmeyi amaçlamış, bunun için de bir "elektronik veri tabanı" hazırlamıştır. Bu veri tabanı, yayımlanan kitap ile ilişkili olduğu kadar ondan bağımsız da kullanılabilecek mahiyettedir. Veri tabanı, elinizdeki kitabaveri sağlaması ve kitabın içeriğinin kayıt altına alınması açısından "elektronik ortamda depo ve hafıza" işlevine sahiptir. Bu veri tabanı, ileriki zamanlarda müstakil olarak ya da bir proje çapında araştırma yapmak isteyenlere önemli fırsatlar sunma kabiliyetine sahiptir. Sistem birbiriyle organik ilişkisi olan farklı alt birimlerden oluşmaktadır.
Haziran 2012 tarihi itibariyle bu elektronik veri tabanında yaklaşık 205.000 (iki yüz beş bin) kayıt yer almaktadır. Veri tabanına tamamıyla kaydedilen eserler ve bu eserlere dair bilgiler şöyledir:
1. Kur"ân-ı Kerîm
Âyetlerin tercümesinde büyük oranda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanmış olan meal kullanılmıştır.
Âyetler, sistemde KK kısaltması kullanılarak önce sûre, sonra da âyet numarası verilerek numaralandırılmıştır. Örneğin Bakara sûresinin 100. âyeti KK2/100 şeklinde numaralandırılmıştır.
2. Buhârî"nin es-Sahîh"i
3. Müslim"in es-Sahîh"i
4. Mâlik"in el-Muvatta"ı
5. Ebû Dâvûd"un es-Sünen"i
6. Tirmizî"nin es-Sünen"i
7. Nesâî"nin es-Sünen"i
8. İbn Mâce"nin es-Sünen"i
Kütüb-i Seb"a:
Kütüb-i Seb"a "daki (yedi temel hadis kaynağındaki) hadis metinleri İhsân (el-Meknezü"l-İslâmî ) programından alınmıştır.
Kütüb-i Sitte hadislerinin ve bâblarının numaralandırılmasında Dârü"s-Selâm tarafından tek cilt hâlinde basılmış olan Mevsûatü"l-Hadîsi"ş-Şerîf adındaki Kütüb-i Sitte baskısı esas alınmıştır. Mukayese imkânı daha iyi olduğu ve numaralar peşpeşe verildiği için bu eser tercih edilmiştir.
Söz konusu baskıda Muvatta" yer almadığı için, Muvatta" ın numaralandırılmasında İhsân CD"si esas alınmıştır.
Hadisin yer aldığı kaynağın hemen tespit edilebilmesi için hadis numaraları, bulundukları kaynağı gösteren harflerle beraber verilmiştir.
Buhârî "B", Müslim "M", Ebû Dâvûd "D", Tirmizî "T", Nesâî "N", İbn Mâce "İM", Muvatta" "MU" kısaltması ile ifade edilmiştir.
9. Dârimî"nin es-Sünen"i
• Sünen "in hadislerinin numaralandırılmasında Dârü İbn Hazm tarafından 2002 yılında Beyrut"ta yapılmış olan tek ciltlik 1. baskı esas alınmıştır.
• Sünen-i Dârimî "DM" şeklinde simgelendirilmiştir.
10. Ahmed b. Hanbel"in el-Müsned"i
• Müsned hadislerinin numaralandırılması Beytü"l-Efkâri"d-Düveliyye tarafından basılan birleşik baskı esas alınarak yapılmıştır.
• Müsned "HM" şeklinde simgelendirilmiştir.
11. Abdürrezzâk"ın el-Musannef"i
• Abdürrezzâk"ın el-Musannef" inin numaralandırılmasında el-Mektebe­tü"l-İslâmî tarafından basılmış olan 12 ciltlik (11+1) baskıdaki numaralar esas alınmıştır.
• Abdürrezzâk"ın Musannef "i "MA" şeklinde simgelendirilmiştir.
12. İbn Ebû Şeybe"nin el-Musannef"i
• İbn Ebû Şeybe"nin el-Musannef "inin numaralandırmasında Dârü"l-Kütübi"l-İlmiyye tarafından yapılmış olan dokuz (7+2) ciltlik baskıdaki numaralar esas alınmıştır.
• İbn Ebû Şeybe"nin el-Musannef "i "MŞ" şeklinde simgelendirilmiştir.
13. Ebû Dâvûd et-Tayâlisî"nin el-Müsned"i:
• Tayâlisî"nin el-Müsned "inin numaralandırmasında Dârü"l-Kütübi"l-İlmiyye tarafından üç cilt hâlinde yapılmış olan Beyrut baskısı esas alınmıştır.
• Ebû Dâvûd et-Tayâlisî"nin el-Müsned "i "TM" şeklinde kısaltılmıştır.
14. Beyhakî"nin Kitâbü"s-süneni"l-kebîr"i:
• Beyhakî"nin Kitâbü"s-süneni"l-kebîr (es-Sünenü"l-kübrâ) adlı eseri için Mektebetü"r-Rüşd tarafından on cilt hâlinde yapılmış olan baskı esas alınmıştır.
• Beyhakî"nin Kitâbü"s-süneni"l-kebîr"i "BS" olarak kısaltılmıştır.
15. Tirmizî"nin eş-Şemâil"i:
• Tirmizî"nin eş-Şemâilü"l-Muhammediyye ve"l-Hasâilü"l-Mustafaviyye adlı eseri için Dârü"l-Kütübi"l-İlmiyye"nin Muhammed Abdülaziz el-Hâlidî tashihli baskısı esas alınmıştır.
• Tirmizî"nin eş-Şemâil "i "TŞ" olarak kısaltılmıştır.
16. Buhârî"nin el-Edebü"l-Müfred"i:
• Buhârî"nin el-Edebü"l-müfred adlı eseriiçinDârü"l-Beşâirü"l-İslâmiyye tarafından Muhammed Fuâd Abdülbâkî"nin tahkîki ile bir cilt hâlinde basılmış olan nüsha esas alınmıştır (Beyrut, 1989/1409).
• el-Edebü"l-müfred , "EM" şeklinde kısaltılmıştır.
17. Taberânî"nin el-Mu"cemü"l-kebîr"i
• Rivayetlerin numaralandırılmasında Dârü İhyâi"t-Türâsi"l-Arabî tarafından, Hamdî Abdulmecîd es-Silefî tahkîkiyle, yirmi beş cilt hâlinde Beyrut"ta basılmış olan nüshadaki sıralama ile müselsel olarak yapılmış numaralandırma kullanılmıştır. (Müselsel numaralandırma baskının aslında olmadığı için Hikem tarafından yapılmıştır.)
• el-Mu"cemü"l-kebîr , "MK" şeklinde kısaltılmıştır.
18. Dârekutnî"nin es-Sünen"i:
• Rivayetlerin numaralandırılmasında Dârü"l-Ma"rife tarafından Beyrut"ta 2001/1422 yılında, Âdil Ahmed Abdülmevcûd ve Ali Muhammed Muavviz tahkîki ile basılmış olan nüshadaki peşpeşe gelen numaralar kullanılmıştır.
• Rivayetlerin kaynakları Dârü"l-Ma"rife tarafından, Beyrut"ta, 1966/ 1386 yılında, Abdullah Hâşim Yemânî tahkîkiyle basılmış olan dört ciltlik baskı esas alınarak belirtilmiştir.
• Sünen-i Dârekutnî , "DK" olarak kısaltılmıştır.
19. Hâkim en-Neysâbûrî"nin, el-Müstedrek ale"s-Sahîhayn"ı:
• Rivayetlerin numaralandırılmasında el-Mektebetü"l-Asriyye tarafından on cilt hâlinde Beyrut"ta 2000/1420 yılında basılan nüsha esas alınmıştır. Rivayetlerin tahrici yine bu nüshaya göre verilmiş, ayrıca Dârü"l-Kütübi"l-İlmiyye tarafından Beyrut"ta 1990/1411 tarihinde dört cilt hâlinde basılan nüshadaki karşılıkları da parantez içinde belirtilmiştir.
• Hâkim"in el-Müstedrek "i "NM" olarak kısaltılmıştır.
20. Beyhakî"nin Ma"rifetü"s-sünen ve"l-âsâr"ı:
• Rivayetlerin numaralandırmasında Dâr"ul-Kütübi"l-İlmiyyetarafından Beyrut"ta 2001/1422 yılında Seyyid Kesrevî Hasan tahkîkiyle yapılan baskıdaki numaralar esas alınmıştır. Rivayetlerin kaynakları aynı baskı esas alınarak belirtilmiştir.
• Beyhakî"nin Ma"rife "si "BM" olarak kısaltılmıştır.
Yukarıda kaydedilen eserler elektronik veri tabanına bütünüyle girilmiştir. Diğer yandan konu yazımında bu kaynakların dışında muhtelif eserlerden alınan ve kullanılan bilgiler de veri tabanına kaydedilmiştir. Bu durum dağınık bilgilerin ilgili konu başlığı altında doğrudan kullanılmasına imkân sunmaktadır. Bu bilgilerin alındıkları kaynak sayısı iki yüz otuz civarındadır. Söz konusu veriler de sisteme rumuz ve cilt/sayfa bilgileri kullanılarak kaydedilmiştir. (Örn: Vâkıdî, Meğâzî , II, 671"de yer alan bilgi için VM2/671 rumuzu kullanılmıştır.)
Veri tabanında kayıtlı rivayetler konularına ve içeriklerine göre tasnif edilmiştir. Bu faaliyet neticesinde dört bin beş yüz civarında konu başlığına ulaşılmıştır. Elde edilen bu başlıklar, daha sonra, kitapta yer alması uygun görülen üç yüz elli iki ana başlık altında toplanmıştır.
II. Hadislerle İslâm
A. Bölümler
Bölümler
Elinizdeki kitap bir mukaddime, bir giriş ve sekiz ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler şunlardır:
1. Allah, Âlem, İnsan ve Din
2. Bilgi
3. İman
4. İbadet
5. Ahlâk
6. Toplumsal Hayat
7. Tarih ve Medeniyet
8. Ebedî Hayat: Âhiret
Kitapta yer alan konular, bu sekiz bölüme yerleştirilmiştir. Kitabın başında ayrıca esere giriş mahiyetinde bir mukaddime yer almaktadır. Söz konusu mukaddimede, hadis tarihi ve edebiyatı, sünnet ve hadisi anlamanın temel ilke ve esasları, Konulu Hadis Projesi "ni ortaya çıkaran şartlar (esbâb-ı mûcibe) ve elinizdeki kitabın ilkeleri, dili ve üslûbu, bilimsel düzeyi ve metin iyileştirme süreci gibi hususlarda genel bilgiler verilmektedir.
B. Konular
Kitaptaki makaleler belli ilkeler gözetilerek hazırlanmıştır. Bu ilkeleri şöyle sıralayabiliriz:
a) Konular, yaşadığımız çağın gerçekleri, edebî zevki, hassasiyetleri ve niteliği dikkate alınarak tespit edilmiş ve kaleme alınmıştır.
b) Rivayetlerin yorumunda zaman zaman güncel bilimsel verilerle ilişki kurulmuş, ancak geçmişi bugünün algısıyla tasavvur etmekten ve aşırı yorumlardan sakınılmıştır.
c) Eser, temel olarak hadis alanındaki birikimi ve hadis kültürünü ortalama okura taşımayı hedeflediğinden, konu yazımında hadis alanındaki akademik problemlere değinilmediği gibi tefsir, fıkıh, kelâm ve tasavvuf gibi bilim dalları kapsamındaki teknik tartışmalara da yer verilmemiştir. Özellikle fıkhî konular bu sahanın kaynak kitaplarına bırakılmış, ilgili yazılarda fıkhî ihtilâflar yerine konunun hikmet yönü üzerinde durulmuştur. Öte yandan okuyucuda konularla ilgili düşünsel sorunları fark etme ve sağduyu ile yaklaşma hassasiyetinin oluşması hedeflenmiştir.
d) Konu yazımında farklı kaynaklarda yer alan aynı konudaki rivayetler ile aynı rivayetin farklı tarîkleri mümkün mertebe bir araya getirilerek değerlendirilmiş, rivayetler sade bir üslûpla izah edilmeye ve değerlendirilmeye çalışılmıştır.
e) Metinlerde yer alan rivayetlerin sebeb-i vürûdlarına dair veriler/bilgiler dikkate alınarak rivayetlerin serüvenine işaret edilmiştir.
f) Tarihsel süreç içerisinde rivayetler üzerine yapılan yorumlardan dikkate değer olanlar metne yansıtılmış, yanlış anlama ve değerlendirmeler söz konusu ise bunlar tashih edilmiş, ancak bütün mesele ve yorumlara yer verilmemiştir.
g) Konuların işlenişinde öncelikle hadislerin âyetlerle irtibatı gözetilmiş ve yine hadislerle izahı yöntemi takip edilmiştir.
h) Hadisler değerlendirilirken temel dinî metinlerin birbirleriyle olan irtibatı ve metinler arası iç bütünlük dikkate alınmış; özellikle Kur’an, hadis, sünnet ve sîret birlikteliğinin metne yansıtılmasına gayret edilmiştir.
ı) Hadislerin yorumlanması sırasında erken dönem hadis kaynaklarının yanında, İslâm kültüründe ortaya çıkan şerhlerden; tefsir, fıkıh, kelâm, siyer-meğâzî kaynaklarından yararlanılmıştır.
j) Konuların yazımı sırasında konuyla ilgili rivayetlerin tamamının kullanılması mümkün olmadığı gibi, çoğu zaman onlara işaret edilmesi dahi mümkün olamamıştır. Zira kitapta yer alan konuların pek çoğu hakkında yüzlerle hatta binlerle ifade edilebilecek sayıda hadis bulunmaktadır.
Sayfa ve kelime sınırlaması nedeniyle her konuda ortalama otuz hadise yer verilebilmiştir. Ancak bu hadislerin mânâ itibariyle kuşatıcı olmasına ve metinde yer verilemeyen diğer hadislerin de içeriğini yansıtacak nitelikte olmasına dikkat edilmiştir. Ayrıca çok uzun olan, birden fazla konusu bulunan, metni tamamen zikredilmeyen veya daha önce verilen metinden sadece birkaç kelime farklılığı olan hadisler, konu bütünlüğü dikkate alınarak yazı içinde mezcedilmiş ve atıf yoluyla zikredilmiştir.
k) Metinlerin sayfa/kelime sayısı belirlenirken okuyucunun metni rahatlıkla ve tek seferde bitirebileceği bir uzunlukta olmasına gayret edilmiş, bu nedenle metinler —birkaç istisna dışında— iki bin-üç bin beş yüz kelime (6-8 sayfa) ile sınırlı tutulmuştur.
l) Eserde kullanılan dilin sade, anlaşılır ve akıcı olmasına özen gösterilmiştir.
m) Hadis metinlerinin çevirisi yeniden özel olarak ve titizlikle, günümüz Türkçesi ile yapılmıştır.
C. Konu Yazım Tekniği ve Metnin Yapısı
Elinizdeki eser, üslûp ve içerik itibariyle özgün bir yapıya sahiptir. Kitaptaki metinlerin özellikleri şunlardır:
Başlık
Eserde yer alan konular için mümkün olduğunca konuyu kuşatan, özgün ve ana fikri temsil eden başlıklar belirlenmiştir. Başlık seçiminde genellikle konuda işlenen âyet ve hadislerdeki bir ifade yahut deyiş niteliğindeki bir cümleden istifade edilmiştir.
Serlevha hadisler
Eserde yer alan bütün konuların baş kısmında, başlıktan sonra, ortalama dört-beş hadise yer verilmiştir. “Serlevha hadis” denilen bu rivayetlerin sahâbî râvisi, Arapça metni, Türkçe tercümesi ve kaynağı da belirtilmiştir. Serlevha hadisler, muteber kaynaklardan, sahih rivayetlerden ve konunun ana fikrini yansıtan hadislerden seçilmiştir. Serlevha hadislerin kısa ve ezberlenmesinin kolay olmasına, ayrıca konuların serlevha hadisler çerçevesinde işlenmesine olabildiğince dikkat edilmiştir.
Üslûp ve tahkiye
Metinlerin yazımında, anlatım tarzı olarak bazen tasvir edici, çoğunlukla da öyküleyici anlatım biçimi tercih edilmiştir. Özellikle metinlerin girişinde konuyla ilgili bir hadisin hikâyesi anlatılmış ve okuyucunun hadisi ve konuyu bir hikâye üzerinden zihninde canlandırarak algılaması amaçlanmıştır. Hadisin vârid olduğu zaman, mekân, durum ve hadiste geçen kişiler imkân nisbetinde tespit edilmiş ve bu çerçevede bir tahkiye ile konuya başlangıç yapılmıştır. Ancak bu hikâye, yazar tarafından kurgulanmış olmayıp ağırlıklı olarak hadiste anlatılan unsurlara dayanmaktadır. Tahkiyede yer alan betimleyici unsurların da hadis kaynaklarına dayanmasına dikkat edilmiştir.
Şahıs/kabile/yer/kavram bilgisi
Metinlerde yer alan ve rivayette geçen ve metnin anlaşılması açısından önem taşıyan bazı şahıslar, râviler, kabileler, şehirler/mekânlar ve kavramlar ile ilgili kısa bilgiler, konu bütünlüğünü bozmayacak biçimde metne yansıtılmıştır.
Kaynaklar
Metinlerde yer alan bilgiler, esas olarak Kur’ân-ı Kerîm ve on dokuz hadis kitabına dayanmaktadır. Bunların dışında konu yazımında kullanılan bilgilere kaynaklık eden iki yüzden fazla esere atıfta bulunulmuştur. Kaynakların başında yer alan rumuzlar (ID numaraları), Konulu Hadis Projesi ’nin web sitesindeki kayıt numaraları olup ilgili web sitesinden bu numaralarla hadislerin metinlerine ulaşmak mümkündür.
D. Metinlerin Şekillendirilmesi Süreci
Elinizdeki eser, makale yazarlarının kaleme aldıkları ön metinler, son şekli verilmeden önce üst kurul üyeleri ve proje bünyesinde çalışan uzmanlar tarafından içerik ve üslûp açısından aşağıda belirtilen ölçütler çerçevesinde incelenmiş ve notlandırılmıştır. Bu notlar dikkate alınarak metinler tashih edilmiş ve redaksiyon sürecinde olabildiğince farklı okumalar yapılmak suretiyle en iyi metin elde edilmeye çalışılmıştır. Çalışma yöntemi gereği kitapta yer alan makalelerin büyük bir kısmı belirli bir yazarın metni olmayıp, kollektif bir metin olarak şekillenmiştir. Bilhassa üst kurul okuması ve nihaî okuma esnasında pek çok ön metin yeniden yazılmış ve inşa edilmiştir.
Kitaptaki metinler genel olarak beş aşamalı bir incelemeye tâbi tutulmuştur:
1. Üst Kurul İlk Okuması
a) İlk olarak önerilen başlık ile içerik arasındaki uyum incelenmiştir. Ardından genel anlamda konunun çerçevesinin doğru bir şekilde çizilip çizilmediği tespit edilmiştir. Çerçeve üzerinde görüş alışverişinde bulunulmuştur.
b) Serlevha olarak belirlenen hadislerin, konuyu kuşatacak nitelikte olup olmadığına ve metin içerisinde konunun her yönüne temas edip etmediğine bakılmıştır. İhtiyaç görülen yerlerde yeni serlevhalar belirlenmiştir. Aynı şekilde serlevha ölçütlerine uymadığı tespit edilen serlevha hadisleri çıkarılmıştır. Üst Kurul’un onayıyla bu değişiklikler metne yansıtılmıştır.
c) Metinler üslûp açısından değerlendirilmiştir. Ortalama okur kitlesine hitap etmesi amaçlanan yazıların üslûp itibariyle de bu amaca uyup uymadığına dikkat edilmiştir. Özellikle yazılara okurun dikkatini çekecek bir tahkiye ile başlanmış olmasına özen gösterilmiştir. Yazılarda öyküleme temel bir yaklaşım olarak belirlenmiştir. Bu bakımdan yazıların akademik bir makale veya ansiklopedi maddesi görünümünde olmamasına özen gösterilmiştir.
d) Metinler bilimsel açıdan incelenmiştir. Yazılarda yer verilen rivayetlerin ve yapılan atıfların her biri gözden geçirilmiştir. Metin içerisindeki bilgilerin gösterilen kaynaklarda bulunup bulunmadığı hususu titizlikle incelenmiştir. İlgisiz atıflar kaldırılmıştır.
e) Serlevha hadislerin çevirileri özenle yapılmış; sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanmaya dikkat edilmiştir.
f) Metinler konu bütünlüğü açısından değerlendirilmiştir. Varsa konu bütünlüğünü bozan çelişkiler giderilmiştir.
g) Rivayetlerin tarihsel bağlamlarını tespit için rivayetlerde yer alan kişi, yer ve zamanla ilgili unsurlar araştırılarak kapalı noktalar izah edilmiştir.
h) Bilgilerin, birbirleriyle ilişkileri dikkate alınmak suretiyle tutarlı bir iç örgü içinde sunulmasına dikkat edilmiştir. Ayrıca konunun kuşatıcı bir şekilde ele alınıp alınmadığı, konunun işlenişinde, zihinlerde mevcut veya oluşması muhtemel sorunların dikkate alınıp alınmadığı, konuyla ilgili güncel düşünce sorunlarının ve ihtiyaçların usulüne uygun bir biçimde ele alınıp alınmadığı soruşturulmuştur.
i) Belirtilen yönlerden okunan yazılar notlandırılmış ve buna göre tashihleri yapılmıştır.
2. İlmî Redaksiyon
İlmî redaksiyon aşamasında aşağıdaki maddelerde ifade edilen işlemler yerine getirilmiştir:
a) Metinde belirtilen bütün kaynaklar gözden geçirilmiş, bütün atıfların bilgiyle mutabakatı ve yerli yerinde kullanılıp kullanılmadığı gözden geçirilmiştir.
b) Serlevhada yer alan hadis ile aynı hadisin konunun içinde geçen metninin aynı çeviri ve kaynak eşliğinde zikredilmesine dikkat edilmiştir.
c) Serlevhada yer alan hadislerin kaynak metindeki isnad ile kaydedilmesi temin edilmiştir.
d) Sistemde (veri tabanında) bulunmayan ancak sonradan yazım esnasında kaydedilen kaynaklar sisteme girilmiş ve ID numaraları verilmiştir.
e) Metnin başındaki serlevha hadislerin metnin içinde de aynı sıralama ile yer alması sağlanmıştır.
f) Metinde geçen isimlerle ilgili nitelemelerin doğruluğu (sahâbî, tâbiûn, Yemenli vb. gibi) araştırılmış ve gerektiğinde kaynak ilâvesi yapılmıştır.
g) Metinde geçen isimlerin okunuşu gözden geçirilmiştir.
3. Edebî Redaksiyon
Edebî redaksiyon sürecinde metinler üç aşamalı bir yöntem ile tashih edilmiştir. Bunlar:
a) İmlâ ve noktalama redaksiyonu: Bu aşamada, kelimelerin yazım ve telaffuzundan kaynaklanabilecek karışıklıkların önüne geçmek için her kelime imlâ kuralları açısından incelenmiş, eş zamanlı olarak noktalama işaretlerine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Yazım birliğinin sağlanması açısından Diyanet İslâm Ansiklopedisi’nde (DİA ) kullanılan imlâ esasları uygulanmış, Türk Dil Kurumu’nun sözlüklerinden de istifade edilmiştir. Ayrıca diğer Türkçe sözlük ve yazım kılavuzlarına da gerektikçe bakılarak tartışmalı bazı uygulamalar elden geldiğince netleştirilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda imlâ ve noktalama uygulaması tektipleştirilmeye çalışılmıştır.
b) Dil ve üslûp tashihi: Bu basamakta cümlelerdeki dil hataları, düşüklükler, anlatım bozuklukları, dil ve üslûp sorunları Türk Dili kuralları çerçevesinde tashih edilmiştir.
c) Anlam bütünlüğü tashihi: Bu aşamada bir bütün olarak metnin iç tutarlılığı, mantıksal ve düşünsel bütünlüğü, kurgu ve akış başarısı incelenmiş ve gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Ayrıca metinler birbirleri ile mukayese edilerek çapraz okumaya tâbi tutulmuş, böylece kitabın diğer yazılarını da dikkate alan bütüncül bir bakışla hareket edilmiştir.
4. Üst Kurul Nihaî Okuması
a) Bütün başlık, serlevha ve metin içinde yer alan rivayetlerin uygunluğu gözden geçirilmiştir.
b) Serlevha hadislerin ve metin içindeki hadislerin çevirisinin sade bir Türkçe ile yapılıp yapılmadığı gözden geçirilmiş; çeviri hataları ve anlatım bozuklukları varsa tespit edilmiş ve giderilmiştir.
c) Metinlerin kurgusu, giriş, gelişme ve akışının insicamı değerlendirilmiştir.
d) Yazılan yazılar metin siyaseti açısından tetkik edilmiş, gerek metin içindeki gerekse metinler arasındaki uyumsuzluklar imkân nisbetinde giderilmiştir.
e) Yanlış anlaşılabilecek ifade ve tabirler tashih edilmiştir.
f) Metinlerin önceden belirlenen metin yazım ölçütlerine uyup uymadığı kontrol edilmiştir.
g) Lugatçede yer alması gereken sözcükler belirlenmiştir.
Yapılan Atıflara Dair İstatistiki Bilgiler
Kitap AdıMükerrerTekrarsız
Buhârî44432326
Müslim41611933
Ebû Dâvûd21851247
İbn Mâce1129716
Nesâî940603
Tirmizî21121085
Dârimî266206
Muvatta’226156
İbn Hanbel1264854
İbn Ebû Şeybe, Musannef6049
Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ181160
Beyhakî, Şuâbü’l-îmân88
Dârekutnî, Sünen44
Buhârî, el-Edebü’l-müfred7664
Humeydî, Müsned11
Müttakî el-Hindî, Kenzü’l-ummâl1919
Abdürrezzâk, Musannef147116
Taberânî,el-Mu’cemü’l-evsat2216
Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr11184
Taberânî,el-Mu’cemü’s-sağîr22
Hâkim, Müstedrek8270
İbn Huzeyme, Sahîh99
İbn Hibbân, Sahîh1614
Tayâlisî, Müsned119
Tirmizî, Şemâil5825
Ebû Ya’lâ, Müsned96
Ayetlerin Toplamı5781
Hadislerin Toplamı17542
TOPLAM251479782
Temel Kaynaklara Yapılan Atıflar
Eser TürüToplam Atıf
Tefsir (17 Eser)150
Tarih-Siyer (40 Eser)868
Hadis Şerhi (25 Eser)227

H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget