196. Farz Kıldığı Yerde Nafile Kılmak
1008- Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
" Biriniz" -(Müsedded'in) Hammâd'dan yaptığı rivâyetteki ziyâdeye göre -" namazı (yani nafile) için" - Müsedded'in Abdulvâris rivâyetine göre- " ileriye geriye veya sağa-sola gitmekten âciz mi? (gitsin)."
Ahmed b. Hanbel, II, 425.
1009- Ezrak b. Kays dedi ki: Künyesi Ebû Rimse olan bir imam bize namaz kıldırıp şöyle dedi:
Bu namazı - veya Bu şekk Ezrak b. Kays'tandır. - bu namazın benzerini- Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber kıldım. Ebû Bekir ve Ömer ilk safta Hazret-i Peygamber'in sağında duruyorlardı. Bir adam vardı o da namazın ilk tekbirine yetişmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirdi, bizim yanağının beyazlığını görebileceğimiz şekilde sağına ve soluna selâm verdi. Sonra Ebû Rimse'nin -kendisini kast ediyor- döndüğü gibi (yönünü kıbleden) döndü. Bu esnada onunla birlikte namazın ilk tekbirine yetişmiş olan adam iki rekat (nafile - sünnet) kılmak üzere kalktı. Bunu görünce Ömer yerinden fırlayıp adamın omuzunu tuttu ve silkeledi sonra da:
Otur, çünkü ehl-i kitab ancak namazları arasında fasıla olmadığı için helâk oldu, dedi.
Hazret-i Peygamber gözünü kaldırıp:
Senin bu davranışınla Allah, bir hakkı ortaya çıkardı, ey Hattâb'ın oğlu" buyurdu.
Ebû Dâvûd buyurdu ki: Ebû Rimse yerine Ebû Ümeyye de denilmiştir.
Bu ilâve bazı Ebû Dâvûd nüshalarında yoktur. Hâkim, el-Mustedrek, I, 270.
١٩٦ - باب فِي الرَّجُلِ يَتَطَوَّعُ فِي مَكَانِهِ الَّذِي صَلَّى فِيهِ الْمَكْتُوبَةَ
١٠٠٨ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، وَعَبْدُ الْوَارِثِ، عَنْ لَيْثٍ، عَنِ الْحَجَّاجِ بْنِ عُبَيْدٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ إِسْمَاعِيلَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَيَعْجِزُ أَحَدُكُمْ ) . قَالَ عَنْ عَبْدِ الْوَارِثِ ( أَنْ يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ أَوْ عَنْ يَمِينِهِ أَوْ عَنْ شِمَالِهِ ) . زَادَ فِي حَدِيثِ حَمَّادٍ ( فِي الصَّلاَةِ ) . يَعْنِي فِي السُّبْحَةِ .
١٠٠٩ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ نَجْدَةَ، حَدَّثَنَا أَشْعَثُ بْنُ شُعْبَةَ، عَنِ الْمِنْهَالِ بْنِ خَلِيفَةَ، عَنِ الأَزْرَقِ بْنِ قَيْسٍ، قَالَ صَلَّى بِنَا إِمَامٌ لَنَا يُكْنَى أَبَا رِمْثَةَ فَقَالَ صَلَّيْتُ هَذِهِ الصَّلاَةَ - أَوْ مِثْلَ هَذِهِ الصَّلاَةِ - مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم . قَالَ وَكَانَ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ يَقُومَانِ فِي الصَّفِّ الْمُقَدَّمِ عَنْ يَمِينِهِ وَكَانَ رَجُلٌ قَدْ شَهِدَ التَّكْبِيرَةَ الأُولَى مِنَ الصَّلاَةِ فَصَلَّى نَبِيُّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ سَلَّمَ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ يَسَارِهِ حَتَّى رَأَيْنَا بَيَاضَ خَدَّيْهِ ثُمَّ انْفَتَلَ كَانْفِتَالِ أَبِي رِمْثَةَ - يَعْنِي نَفْسَهُ - فَقَامَ الرَّجُلُ الَّذِي أَدْرَكَ مَعَهُ التَّكْبِيرَةَ الأُولَى مِنَ الصَّلاَةِ يَشْفَعُ فَوَثَبَ إِلَيْهِ عُمَرُ فَأَخَذَ بِمَنْكِبِهِ فَهَزَّهُ ثُمَّ قَالَ اجْلِسْ فَإِنَّهُ لَمْ يَهْلِكْ أَهْلُ الْكِتَابِ إِلاَّ أَنَّهُ لَمْ يَكُنْ بَيْنَ صَلَوَاتِهِمْ فَصْلٌ . فَرَفَعَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم بَصَرَهُ فَقَالَ ( أَصَابَ اللَّهُ بِكَ يَا ابْنَ الْخَطَّابِ ) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَقَدْ قِيلَ أَبُو أُمَيَّةَ مَكَانَ أَبِي رِمْثَةَ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.