4- Özür Kanı ve Hayız Kanı Nasıldır?
358- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdurrahman b. Avf’ın hanımı Ümmü Habibe binti Cahş’tan devamlı kan geliyor ve hiç temizlenemiyordu. Bu durum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e aktarıldı da şöyle buyurdu:
(O hayız değildir. Rahim hastalığından dolayıdır. Önceden hayız gördüğü günler kadar beklesin ve bu süre zarfında namazı bıraksın, bundan sonraki günler için her bir namaz için gusletsin.) (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara: 96)
359- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Cahş’ın kızı yedi yıl boyunca kendisinden kan gelmişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e durumu sordu da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
(O hayız kanı değildir damardan gelen bir kandır. Hayız süresi kadar günlerde namazı terk etmesini sonra gusletmesini ve her namaz için gusletmesini emretti.) (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara: 96)
360- Urve (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Fatıma binti ebi Hubeyş’in haber verdiğine göre, kendisi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kendisinden devamlı kan geldiğinden şikayet etti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona:
(O damardan gelen bir kandır. Hayız süresi kadar bekle namaz kılma, temizlik süresi gelince gusül abdesti al sonra temizlik ve hayız süreleri arasında namazlarını kıl.) (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara: 96)
361- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Fatıma binti ebi Hubeyş, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve şöyle dedi:
(Devamlı kan gelen ve asla temizlenemeyen bir kadınım, bu durumda namazları terk edebilir miyim?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise:“O damardan gelen bir kandır hayız kanı değildir. Hayız günün başladığında namazını bırak hayız bitip kan kesilince namazlarını kıl.) (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara: 96)
٤ - باب ذِكْرِ الأَقْرَاءِ
٣٥٨ - أَخْبَرَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ بْنِ دَاوُدَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ، - وَهُوَ ابْنُ بَكْرِ بْنِ مُضَرَ - قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي، عَنْ يَزِيدَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، - وَهُوَ ابْنُ أُسَامَةَ بْنِ الْهَادِ - عَنْ أَبِي بَكْرٍ، - وَهُوَ ابْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ - عَنْ عَمْرَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ إِنَّ أُمَّ حَبِيبَةَ بِنْتَ جَحْشٍ الَّتِي كَانَتْ تَحْتَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَأَنَّهَا اسْتُحِيضَتْ لاَ تَطْهُرُ فَذُكِرَ شَأْنُهَا لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( لَيْسَتْ بِالْحِيضَةِ وَلَكِنَّهَا رَكْضَةٌ مِنَ الرَّحِمِ لِتَنْظُرْ قَدْرَ قُرْئِهَا الَّتِي كَانَتْ تَحِيضُ لَهَا فَلْتَتْرُكِ الصَّلاَةَ ثُمَّ تَنْظُرْ مَا بَعْدَ ذَلِكَ فَلْتَغْتَسِلْ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ ) .
٣٥٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو مُوسَى، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَمْرَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ ابْنَةَ جَحْشٍ، كَانَتْ تُسْتَحَاضُ سَبْعَ سِنِينَ فَسَأَلَتِ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ( لَيْسَتْ بِالْحَيْضَةِ إِنَّمَا هُوَ عِرْقٌ ) . فَأَمَرَهَا أَنْ تَتْرُكَ الصَّلاَةَ قَدْرَ أَقْرَائِهَا وَحِيضَتِهَا وَتَغْتَسِلَ وَتُصَلِّيَ فَكَانَتْ تَغْتَسِلُ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ .
٣٦٠ - أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ حَمَّادٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ، عَنْ بُكَيْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنِ الْمُنْذِرِ بْنِ الْمُغِيرَةِ، عَنْ عُرْوَةَ، أَنَّ فَاطِمَةَ بِنْتَ أَبِي حُبَيْشٍ، حَدَّثَتْهُ أَنَّهَا، أَتَتْ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَشَكَتْ إِلَيْهِ الدَّمَ فَقَالَ لَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( إِنَّمَا ذَلِكِ عِرْقٌ فَانْظُرِي إِذَا أَتَاكِ قَرْؤُكِ فَلاَ تُصَلِّي وَإِذَا مَرَّ قَرْؤُكِ فَلْتَطَهَّرِي ثُمَّ صَلِّي مَا بَيْنَ الْقُرْءِ إِلَى الْقُرْءِ ) . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَدْ رَوَى هَذَا الْحَدِيثَ هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ عُرْوَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ مَا ذَكَرَ الْمُنْذِرُ .
٣٦١ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ، وَوَكِيعٌ، وَأَبُو مُعَاوِيَةَ قَالُوا حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ جَاءَتْ فَاطِمَةُ بِنْتُ أَبِي حُبَيْشٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ إِنِّي امْرَأَةٌ أُسْتَحَاضُ فَلاَ أَطْهُرُ أَفَأَدَعُ الصَّلاَةَ قَالَ ( لاَ إِنَّمَا ذَلِكِ عِرْقٌ وَلَيْسَتْ بِالْحِيضَةِ فَإِذَا أَقْبَلَتِ الْحِيضَةُ فَدَعِي الصَّلاَةَ وَإِذَا أَدْبَرَتْ فَاغْسِلِي عَنْكِ الدَّمَ وَصَلِّي ) .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.