17- Yatsı Namazının İlk Vakti
531- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh) şöyle diyor: Cibril, güneş tepeden batıya kaydığı anda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve:
(Ey Muhammed kalk ve öğle namazını kıl) dedi. Bir süre sonra gölgeler bir adam boyu olunca ikindi namazı için geldi ve:
(Ey Muhammed kalk ve ikindi namazını kıl) dedi. Biraz geçip gün batınca tekrar gelip:
(Kalk akşamı kıl) deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı, güneş batarken namazını kıldı. Sonra biraz vakit geçip ufuktaki kızıllık kaybolunca tekrar geldi ve:
(Kalk yatsıyı kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen kalktı ve yatsıyı kıldı. Sonra tan yeri ağarınca geldi, sabah namazı için tekrar geldi ve:
(Ey Muhammed kalk ve sabah namazını kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kalktı ve sabah namazını kıldı. Ertesi gün gölge bir adam boyu olunca geldi ve:
(Kalk ey Muhammed! Namazı kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), öğleyi kıldı. Sonra gölge iki adam boyu olunca geldi:
(Ey Muhammed! Kalk namaz kıl) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kalkıp ikindi namazını kıldı. Sonra akşam için aynı vakitte güneş batarken geldi ve:
(Kalk namazı kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de akşam namazını kıldı. Sonra yatsı namazı için gecenin üçte biri geçince geldi ve:
(Kalk namazı kıl) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de kalkıp yatsı namazını kıldı. Sonra sabah namazı için ortalık iyice ağarınca geldi:
(Kalk namazı kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de sabah namazını kılınca; Cibril:
(Şu kıldığın iki namaz arasındaki vaktin tamamı namaz vaktidir) dedi. (Tirmizî, Salat: 123; Buhârî, Bed-il Vahy: 6)
١٧ - باب أَوَّلِ وَقْتِ الْعِشَاءِ
٥٣١ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ، عَنْ حُسَيْنِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ حُسَيْنٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي وَهْبُ بْنُ كَيْسَانَ، قَالَ حَدَّثَنَا جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ جَاءَ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ زَالَتِ الشَّمْسُ فَقَالَ قُمْ يَا مُحَمَّدُ فَصَلِّ الظُّهْرَ حِينَ مَالَتِ الشَّمْسُ ثُمَّ مَكَثَ حَتَّى إِذَا كَانَ فَىْءُ الرَّجُلِ مِثْلَهُ جَاءَهُ لِلْعَصْرِ فَقَالَ قُمْ يَا مُحَمَّدُ فَصَلِّ الْعَصْرَ . ثُمَّ مَكَثَ حَتَّى إِذَا غَابَتِ الشَّمْسُ جَاءَهُ فَقَالَ قُمْ فَصَلِّ الْمَغْرِبَ فَقَامَ فَصَلاَّهَا حِينَ غَابَتِ الشَّمْسُ سَوَاءً ثُمَّ مَكَثَ حَتَّى إِذَا ذَهَبَ الشَّفَقُ جَاءَهُ فَقَالَ قُمْ فَصَلِّ الْعِشَاءَ . فَقَامَ فَصَلاَّهَا ثُمَّ جَاءَهُ حِينَ سَطَعَ الْفَجْرُ فِي الصُّبْحِ فَقَالَ قُمْ يَا مُحَمَّدُ فَصَلِّ . فَقَامَ فَصَلَّى الصُّبْحَ ثُمَّ جَاءَهُ مِنَ الْغَدِ حِينَ كَانَ فَىْءُ الرَّجُلِ مِثْلَهُ فَقَالَ قُمْ يَا مُحَمَّدُ فَصَلِّ . فَصَلَّى الظُّهْرَ ثُمَّ جَاءَهُ جِبْرِيلُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ حِينَ كَانَ فَىْءُ الرَّجُلِ مِثْلَيْهِ فَقَالَ قُمْ يَا مُحَمَّدُ فَصَلِّ . فَصَلَّى الْعَصْرَ ثُمَّ جَاءَهُ لِلْمَغْرِبِ حِينَ غَابَتِ الشَّمْسُ وَقْتًا وَاحِدًا لَمْ يَزُلْ عَنْهُ فَقَالَ قُمْ فَصَلِّ . فَصَلَّى الْمَغْرِبَ ثُمَّ جَاءَهُ لِلْعِشَاءِ حِينَ ذَهَبَ ثُلُثُ اللَّيْلِ الأَوَّلُ فَقَالَ قُمْ فَصَلِّ . فَصَلَّى الْعِشَاءَ ثُمَّ جَاءَهُ لِلصُّبْحِ حِينَ أَسْفَرَ جِدًّا فَقَالَ قُمْ فَصَلِّ . فَصَلَّى الصُّبْحَ فَقَالَ ( مَا بَيْنَ هَذَيْنِ وَقْتٌ كُلُّهُ ) .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.