8. Hürriyetine Kavuşan Mükatebin Mirası
2344. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet olundu; Bir mükatebte ortak olan iki kişiden biri, hissesini azat etti. Mükateb de bir çok mal bırakarak öldü. Saîd b. Müseyyeb'e bu mükatebin mirasının nasıl taksim edileceği soruldu. O da şöyle cevap verdi: «Kitabet anlaşmasına devam eden kişiye geri kalan alacağı verilir. Sonra artan malı aralarında eşit olarak her iki ortak taksim ederler.»
2345. İmâm-ı Mâlik der ki: Bir mükateb mükatebe anlaşması yapar ve hürriyetine kavuşursa öldüğü gün ona kendisiyle mükatebe anlaşması yapanın erkek çocuğu veya asabelerinden en yakınları varis olur.
2346. İmâm-ı Mâlik der ki: Azat edilen her köle de buna benzer. Bu köle hürriyetine kavuşup velâsı vereseye kaldıktan sonra öldüğü gün mirası kendisini azad eden efendisinin en yakın erkek çocuğu veya asabesine intikal eder.
2347. İmâm-ı Mâlik der ki: Hepsi birlikte bir mükatebe anlaşması yaptıkları takdirde ve içlerinde kitabet anlaşmasına dahil veya mükateblik sırasında doğmuş çocuğu olan bulunmazsa kardeşlerle çocuklar arasında fark yoktur. Bu kardeşlerden birinin anlaşmaya dahil bir çocuğu varsa, sonra da mal bırakarak ölse, bu maldan hepsinin mükatebe borçlan ödenir ve hepsi hürriyetlerine kavuşurlar. Borçları ödendikten sonra artan mal, ölenin kardeşlerinin değil, çocuğunun olur.
٨ - باب مِيرَاثِ الْمُكَاتَبِ إِذَا عَتَقَ
٢٣٤٤ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ سُئِلَ عَنْ مُكَاتَبٍ كَانَ بَيْنَ رَجُلَيْنِ، فَأَعْتَقَ أَحَدُهُمَا نَصِيبَهُ، فَمَاتَ الْمُكَاتَبُ وَتَرَكَ مَالاً كَثِيراً ؟ فَقَالَ : يُؤَدَّى إِلَى الَّذِي تَمَاسَكَ بِكِتَابَتِهِ الَّذِي بَقِيَ لَهُ، ثُمَّ يَقْتَسِمَانِ مَا بَقِىَ بِالسَّوِيَّةِ.
٢٣٤٥ - قَالَ مَالِكٌ : إِذَا كَاتَبَ الْمُكَاتَبُ فَعَتَقَ، فَإِنَّمَا يَرِثُهُ أَوْلَى النَّاسِ بِمَنْ كَاتَبَهُ مِنَ الرِّجَالِ يَوْمَ تَوَفَّى الْمُكَاتَبُ، مِنْ وَلَدٍ أَوْ عَصَبَةٍ.
٢٣٤٦ – قَالَ : وَهَذَا أَيْضاً فِي كُلِّ مَنْ أُعْتِقَ، فَإِنَّمَا مِيرَاثُهُ لأَقْرَبِ النَّاسِ مِمَّنْ أَعْتَقَهُ، مِنْ وَلَدٍ أَوْ عَصَبَةٍ مِنَ الرِّجَالِ يَوْمَ يَمُوتُ الْمُعْتَقُ، بَعْدَ أَنْ يَعْتِقَ وَيَصِيرَ مَوْرُوثاً بِالْوَلاَءِ.
٢٣٤٧ - قَالَ مَالِكٌ : الإِخْوَةُ فِي الْكِتَابَةِ بِمَنْزِلَةِ الْوَلَدِ إِذَا كُوتِبُوا جَمِيعاً كِتَابَةً وَاحِدَةً، إِذَا لَمْ يَكُنْ لأَحَدٍ مِنْهُمْ وَلَدٌ كَاتَبَ عَلَيْهِمْ، أَوْ وُلِدُوا فِي كِتَابَتِهِ، أَوْ كَاتَبَ عَلَيْهِمْ، ثُمَّ هَلَكَ أَحَدُهُمْ وَتَرَكَ مَالاً، أُدِّيَ عَنْهُمْ جَمِيعُ مَا عَلَيْهِمْ مِنْ كِتَابَتِهِمْ وَعَتَقُوا، وَكَانَ فَضْلُ الْمَالِ بَعْدَ ذَلِكَ لِوَلَدِهِ دُونَ إِخْوَتِهِ.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.