4. Medine'de Veba Hastalığıyla İlgili Hadisler
2625. Müminlerin annesi Hazret-i Aişe (radıyallahü anh) şunları anlattı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Medine'ye gelince Ebu Bekir ve Bilal (radıyallahü anh) sıtma hastalığına yakalandılar. Ben kendilerini ziyaret edip,
« Babacığım! Kendini nasıl hissediyorsun? Ey Bilal, kendini nasıl buluyorsun?» dedim. Ebû Bekir (radıyallahü anh)'ı sıtma humması tutunca (şu beyti) söylerdi:
«Herkes evinde mutludur.
Ölüm ona takunya kayışından daha yakındır.»
Bilal-i Habeşi (radıyallahü anh) de sıtma nöbeti geçirince yüksek sesle şöyle derdi:
«Bir bilebilseydim: Mekki vadisinde güzel kokulu yumuşak otların arasında geceleyebilecek miyim?
Bir gün Mecenne sularına varabilecek miyim?
Mekke'nin Şame ve Tafîl dağlarını görebilecek miyim?»
Hazret-i Aişe (radıyallahü anh) derki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip bunu haber verdiğimde şöyle niyaz etti: «Ya Rab! Bize Medine'yi Mekke'den daha çok sevdir. Onu vebadan kurtar. Ölçeklerini (Ölçekle satılan şeylerini) bize bereketlendir. Medine'nin sıtma hastalığını da Cuhfe'ye götür.» Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr, 63/46; Müslim, Hac, 15/86, no:480. Cuhfe, Mekke'ye 82 mil mesafede bir köydür.
2626. Hazret-i Aişe (radıyallahü anh) der ki Amir b. Füheyre şöyle diyordu: «Ölümü tatmadan şiddetini hissettim. Korkak kimsenin ölümü tepesinden iner (beklemediği yönden gelir).» Hadiste inkıta vardır. Çünkü Yahya, Hazret-i Aişe'yi görmemiştir.
2627. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Medine kapılarında melekler vardır. Oraya veba salgını ve Deccal giremez.» Buhârî, Fedâilu'l-medîne, 29/9; Müslim, Hac, 15/87, no:485.
Bu hadis-i şerife biraz açıklık getiren Buhari'deki şu iki hadis-i şerifi faydalı olur kanaatiyle kaydetmek istiyoruz:
a) «Enes b. Malik (radıyallahü anh)'dan: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Mekke ve Medine dışında Deccal (orduların)ın çiğnemediği hiç bir belde kalmaz. Medine'nin bütün giriş yerlerini saf saf melekler muhafaza ederler. Sonra Medine, halkıyle beraber üç defa sarsılır. Allahu Teâlâ, Medine'de bulunan kâfir ve münafıkların, oradan çıkarır, onlar da Deccal'in ordusuna karışırlar.» (Buhari, Kitabü fedaili’l-Medine, b. La Yehulüd-Deccâlü el-Medinete)
b) «Ebû Said el-Hudri (radıyallahü anh) den, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize Deccal'dan uzun uzadıya bahsettiği hadiste şöyle buyurdu:
«Deccal (Medine'ye) gelecektir. Fakat ona Medine'ye girmek nasib olmayacak. Ancak Medine çevresindeki bazı çorak araziye inecektir. O gün, iyi insanlardan biri Deccal'a karşı çıkar ve: Şehadet ederim ki sen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bize hadisi ile haber verdiği Deccal'sın, der. Bunun üzerine Deccal (etrafında bulunan avanesine): «Şimdi ben bu adamı öldürür, sonra diriltirsem hakkımda şüphe eder misiniz?» der. Onlar da: «Hayır» deyince Deccal bu adamı öldürüp sonra diriltir. Bunun üzerine ölüp dirilen kimse: «Vallahi senin Deccal'lığın Hakkındaki inancım şimdi öncekinden daha da kuvvetlendi» deyince, Deccal: «Artık bunu öldürün» dedi. Fakat ona bir şey yapamaz, öldüremez» (Buhari, belirtilen yer.)
٤ - باب مَا جَاءَ فِي وَبَاءِ الْمَدِينَةِ
٢٦٢٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ، أَنَّهَا قَالَتْ : لَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الْمَدِينَةَ وُعِكَ أَبُو بَكْرٍ وَبِلاَلٌ، قَالَتْ: فَدَخَلْتُ عَلَيْهِمَا فَقُلْتُ : يَا أَبَتِ كَيْفَ تَجِدُكَ ؟ وَيَا بِلاَلُ كَيْفَ تَجِدُكَ ؟ قَالَتْ : فَكَانَ أَبُو بَكْرٍ إِذَا أَخَذَتْهُ الْحُمَّى يَقُولُ :
كُلُّ امْرِئٍ مُصَبَّحٌ فِي أَهْلِهِ وَالْمَوْتُ أَدْنَى مِنْ شِرَاكِ نَعْلِهِ
وَكَانَ بِلاَلٌ إِذَا أُقْلِعَ عَنْهُ يَرْفَعُ عَقِيرَتَهُ فَيَقُولُ :
أَلاَ لَيْتَ شِعْرِى هَلْ أَبِيتَنَّ لَيْلَةً بِوَادٍ وَحَـوْلِي إِذْخِرٌ وَجَلِيلُ
وَهَلْ أَرِدَنْ يَوْمـاً مِيَاهَ مَجِنَّةٍ وَهَلْ يَبْدُوَنْ لِي شَامَةٌ وَطَفِيلُ
قَالَتْ عَائِشَةُ : فَجِئْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَخْبَرْتُهُ، فَقَالَ : ( اللَّهُمَّ حَبِّبْ إِلَيْنَا الْمَدِينَةَ كَحُبِّنَا مَكَّةَ أَوْ أَشَدَّ، وَصَحِّحْهَا وَبَارِكْ لَنَا فِي صَاعِهَا وَمُدِّهَا، وَانْقُلْ حُمَّاهَا فَاجْعَلْهَا بِالْجُحْفَةِ )(٤٣٤).
٢٦٢٦ - قَالَ مَالِكٌ : وَحَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، أَنَّ عَائِشَةَ قَالَتْ : وَكَانَ عَامِرُ بْنُ فُهَيْرَةَ يَقُولُ :
قَدْ رَأَيْتُ الْمَوْتَ قَبْلَ ذَوْقِهِ إِنَّ الْجَبَانَ حَتْفُهُ مِنْ فَوْقِهِ(٤٣٥).
٢٦٢٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نُعَيْمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمُجْمِرِ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ أَنَّهُ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( عَلَى أَنْقَابِ الْمَدِينَةِ مَلاَئِكَةٌ، لاَ يَدْخُلُهَا الطَّاعُونُ وَلاَ الدَّجَّالُ )(٤٣٦).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.